14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Artan jeopolitik riskler nedeniyle dolar yükseldi, borsalar düştü, petrol ve altın fiyatları fırladı Piyasalar sallandı İsrail’in Gazze’ye kara harekâtı başlatması ve Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilimin tırmanması piyasalara ağır darbe vurdu. Dolar, 2.1430 TL’ye kadar çıktı. Savaş riskinin belirginleşmesi hem yurtiçi hem de dünya çapında borsalara satış getirdi. Ekonomi Servisi Filistin topraklarını uzun süredir füzelerle bombalayan İsrail’in Gazze’ye kara harekâtına başlaması ve Malezya Havayolları’na ait uçağın Ukrayna hava sahasında düşürülmesiyle artan jeopolitik riskler piyasaları da sarstı. Küresel piyasalardaki satış baskılarıyla 2.14 lirayı da geçen dolar, bankalar arası piyasada güne 2.1370 liradan başladı ve 2.14 liraya doğru hareketlendi. Uluslararası işlemlerde 2.1447 liraya kadar yükselen dolar, Türkiye’deki işlemlerde de 2.1395 lira ile 2.14 liraya dayandı. Serbest piyasada dolar 2.1270 TL’den günü kapattı. Asya ve ABD piyasalarında yüzde 1’in üstünde kayıplar yaşanırken, endişe Avrupa borsalarına da sıçradı. Avrupa’da endeksler yüzde 1’e yakın ekside hareket etti. Borsa İstanbul da açılışta 842 puan değer kaybı yaşadı. Kayıpları gün içinde yüzde 1’i aşan endeks, 81 bin puanın altına indi. BIST100 endeksi kılpayı farkla artıda kapandı. Bölgedeki tansiyonun yeniden artması, piyasalarda güvenli liman talebiyle altın alımlarını artırdı. Altın fiyatları bir gecede ons başına yüzde 2 artışla 1324 dolar seviyelerine çıktı. Brent petrolün varil fiyatı, analistlerin direnç olarak nitelendirdikleri 107.8 doları aşarak 108.49 doları gördü ve bir haftanın zirvesine çıktı. Brent petrol, günü 108 doların üzerinde tamamladı. ABD ham petrolü ise ABD’de açıklanan olumlu verilerin de etkisiyle 103 doları aştı. İntegral Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Emre Çayırlı, “Olayların etkilediği finansal piyasalarda yatırımcılar jeopolitik risklerin gündeme gelmesinden rahatsız. Malezya uçağının düşürülmesi ile başlayan olaylar doların fitilini ateşlerken, savaş riskinin belirginleşmesi hem yurtiçi hem de dünya çapında etkileri hissettirdi” dedi. BNP Paribas stratejisti Işık Ökte ise “Türk Lirası’ndaki satış ve ülke risk primindeki yukarı hareket, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin geleceğinin de sorgulanmasına neden olacak. Çünkü TCMB mayıs sonunda faiz indirimlerine başladığından beri, risk primlerinin düşmesi ve para girişlerinin devamına Türkiye makroekonomik parametrelerinden daha çok odaklanıyor” dedi ve yaşanan gerginlikten dolayı Merkez Bankası’nın ağustosta faiz indiriminin zor olduğunu belirtti. Çayırlı, Ukrayna ve Ortadoğu’da yaşanan olayların şiddeti artarsa doların 2.15 seviyesini geçebileceğini belirterek “Kritik 2.15 seviyesinin geçilmesi durumda ise dolar/TL paritesinin 2.172.20 seviyelerine kadar çıkabileceği düşüncesine sahibiz” yorumunu yaptı. Malezya Havayolları dibe vurdu Malezya Havayolları’nın aynı sene içinde ikinci olağanüstü uçak düşme vakası şirketin Malezya Borsası’nda da sert düşmesine yol açtı. Artan yakıt fiyatları ve Ringgit’in değer kaybıyla boğuşan şirketin hisseleri bir günde yüzde 11 çakıldı. Şirketin yılbaşından beri borsadaki kaybı yüzde 35’i geçti. Son Dakika Haberleri En Kanlı, Kirli Oyunları Geçti... Gecenin bir yarısından sonra haber akışında yükselen sesle uyanınca, karanlıkta gördüğüm ışıklı topların ilk çağrıştırdığı, ABD merkezli Irak işgal geceleri... Altyazılarla İsrail’in Gazze operasyonu görüntüleri olduğuna ayılınca.. geniş topraklar üzerinde çok daha büyük sayılarla nefes alan insanın ölümle yüz yüze olmadıklarını anlamam, çaresiz acımı hafifletmiyor... Çok sıkışık bir alanda çok uzun yıllar çok çaresiz yaşamış insanların, Filistin halkından kadın, çocuk ayrımı da yapılmaksızın daha yüksek oranda insanın daha acılı ölüme, yaralanmaya hedef olduklarını anımsamaya gerek kalmıyor... Gelen ateş toplarından kaçacak delikleri olmayan insanların çaresiz sokaklara kendilerini atışları, paylarını almalarının görüntüleri, ölen, yaralananları taşımaya çalışanların çığlık sesleri geliyor... Sonrasının gün boyu da sürüp giden, dünyanın her yerinden en büyük güç sahipleri, siyasilerden gelen açıklamalar, karşılıklı suçlamalar, işin içinden sıyrılma, siyasal çıkar sağlama hesaplarında söylenenler hem çok bildik hem de çok kirli sırıtıyor... En acı olanı galiba kanlı savaş filmlerini sevenlerin en kötü senaryolarla yazılı en kötü film kopyaları ile değil, yaşanan insanlıktan çıkış hallerimizin belgesi gerçeklerle yüz yüze seyirci konumunda olmamız değil mi? Üstüne üstlük bu kanlı, kirli oyunların başrollerinde katkıları olan siyasilerin, ustalıklı siyasi hesaplar adına kazançlı çıkmaları, en çok insanlık, haklar adına bağırıyor olmaları var ya... Ölen Filistinli çocuklar, cenazeleri üzerinden yapılan çoğunluk protesto gösterilerinin aynı merkezli siyaset organizasyonları olması, öylesine bildik sırıtan kötü senaryolardan ki... Bir araştırma merkezinin “Gazze’nin Gizemi” başlığı ile bir jeopolitikçi ve stratejist bilim insanının 2009 yılında yayımlanmış bir araştırmasını, verileri ve haritaları ile yeniden listesinin başına almış olması dikkatimi çekiyor... Özetle Gazze’nin 40 kilometrelik çok küçük kıyı şeridinin neden böylesine işin içinden çıkılmaz bir kanlı savaşların, çatışmaların odağı, bölgede yaşayan 2 milyonun altındaki Filistinlinin çaresizliği olduğunu anlatıyor. Deniz alanları hem enerji hem de enerji güvenliğiyle ilişkili çok önemli; İsrailMısırGazzeABD dörtgenindeki gelişmelerin nedeni... HHH Filistin’de El Fetih ile Hamas’ın birleşme adımları attıkları, ancak IŞİD kanlı operasyonlarıyla, IrakSuriye ekseninde çok kanlı, çok büyük mezhepler savaşlarını tetiklemişken Ortadoğu’da enerji paylaşım savaşlarında bütün dünyayı çok yakından ilgilendiren paylaşım savaşları, haritaların yeniden yazılmasını dünyanın sıcak gündeminde çok kanlı taşımışken.. İsrail’in Doğu Akdeniz üzerindeki gelecek enerji paylaşım savaşlarında, güç odağı olma rolünü sürdürme hesapları da içinde, dünyaya karşı en haklı sayılabileceği “Hamas’ın bombaları karşısında halkının güvenliği” gerekçeli Filistin’in sivil halkına yaşattıklarını umursamadan yeni kanlı bir operasyonla atağa geçtiği yorumları öne çıkıyor... Ortadoğu halkları ırklar, mezhepler eksenli iç savaşların kaosunda... Siyasi iktidarları birbirinden ayrı yollarda kirli çıkarlarda kendi iktidarlarını kollama, en üste çıkarma kavgasında. Dünyanın jandarmalığını üstlenmiş ABD’nin hesapları, taraflar arasındaki denge oyunları üzerine hemen her kanlı senaryoda yeniden yazılan öylesine benzer senaryolar söz konusu ki... Değil yinelemek, dinlemek bile sıkıcı olabiliyor. Oysa sonuçta sözde evrensel örgütlenmelerin alınmış kararlarında olduğu üzere alınacak kararlarında da belirleyici en etkin rolü oynuyor. Elbette dünya dengelerindeki zikzaklarla ABD’nin hesapları arasında her zaman yeni dengeler kuruluyor. Bu kez Rusya’nın Ukrayna önceliğinin, İsrail’in Obama’nın tam desteğini almasa da atak kararında etkili rolü olduğu varsayılıyor. Rusya’nın Suriye’de oynadığı değiştirici rolü Filistin’in insan hakları boyutundaki gücüne, haklılığına rağmen oynayamayacağı söyleniyor. ABDAB kamuoylarının Hamas’ın radikal kanatlarının sorumsuz çıkışları ile oyalayabilecekleri, İsrail’in hızla hareket etmesi koşulu ile elinin rahatlatılabileceği öngörülüyor... Bu arada günübirlik Ukrayna hava sahasında içinde sivil 395 yolcunun ölmesi ile sonuçlanan füzeyi atan tetikçi ellerle ilgili hesaplaşma, RusyaUkrayna ya da ayrılıkçıların siyasal sorumlulukları, sıcak gündemin kenarına kayıveriyor. Batı cephesinin Ukrayna faciasını, İslam dünyası ve Türkiye’nin Gazze işgali vahşetini öne çıkarma çabaları bile insan hakları algılamasında ne boyutlarda kirli siyasetin oyunların kucağına düşüldüğünün, çifte standartlı yaklaşımların bir başka göstergesi... Daha bir gün önce sınırımızın öteki yakasından bize uzanan alevlerin sıcaklığında, IŞİD’in kanlı cinayetlerinin görüntüleri arkasında yaşanan Ortadoğu petrol yataklarının ırklar, mezhepler üzerinden yeniden çizilecek haritalarla paylaşılmasında oyanan asıl kirli oyunlar bu kafa karmaşıklığında alışkanlık yaratmış oldu... Rehinelerimizin acısı bile ailelerinin içine gömüldü... GAZZE KRİZİ İSRAİL EKONOMİSİNİ DE VURDU İsrail ordusunun Gazze operasyonları İsrail ekonomisini de vurdu. Başta turizm olmak üzere pek çok sektörde gerileme yaşanırken ekonomi dünyası hükümetten yardım talep ediyor. Deutsche Welle’nin, The Marker’dan ekonomi muhabiri Eitan Avriel’in İsrail televizyonuna verdiği demece atıfta bulunarak yer verdiği habere göre İsrail’in askeri operasyonunun İsrail Savunma Bakanlığı’nın bütçesine şimdiye kadar yüklediği maliyet bir milyar şekelin, yani yaklaşık 200 milyon Avro’nun üzerine çıktı. Ordu, bu meblağı hükümetten geri talep edecek. Ülkenin güneyinde yaşayan vatandaşlar için ödenecek acil yardım programları da buna eklenecek. Örneğin çocuklarına bakmak zorunda oldukları için işe gidemeyen kişilere destek ödemeleri yapılıyor. Füze saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi yakınlarındaki tüm yaz kampları kapatıldı. Hükümet Gazze Şeridi’ne sınırı olan beldeleri desteklemek için 400 milyon şekel ayırdı. En büyük kayıp ise elbette ki gayri safi milli hasılada meydana geldi. Tüketim neredeyse yarı yarıya düştü. Güneyde ise tamamen yerle bir. Aşdod, Aşkelon ve Siderot’ta satışlar yüzde 60 ila 70 geriledi. Tel Aviv çevresinde bu oran yüzde 30. Turizmle ilgili olan her şey yüzde 50 azaldı. Şehir içi ulaşımda yüzde 20 zarar var. Dolar daha da yükselebilir Türkiyeli yatırımcının Filistin gözlemleri 2009 yılında Filistin’e üretim yatırımı yapan ve “bildiği kadarıyla” oradaki tek Türk yatırımcısı olan Sem Plastik Genel Müdürü Yavuz Eroğlu, İsrail’in saldırısının ardından yaşananları, kendi deneyimlerini The Wall Street Journal Türkiye’ye anlattı. “Burada yaşam garip. Anormallikler normal hale gelmiş. Gazze’deki tanıdıklarımız hep ‘iyiyiz’ diyorlar” diyen Eroğlu’nun gözlemleri özetle şöyle: * Filistin’in genelinde moraller şaşırtıcı derecede yüksek. Gazze’deki müşteriler dahil, bu durum artık Filistin için normal bir hal almış. Gazze’de müşterilerimizle konuştuk. “Trafoyu çalıştırayım da Skype’dan konuşalım” diyen bile var. * Gazze kapalı bir hapishane gibi. Batı Şeria İsrail’in daha çok kontrolünde. ABC diye bölgeler var. El Halil’de hayatın akışı aynı. * Gazze ile El Halil çok yakın olsa da üretim tesisleri olaylardan etkilenmiş değil. Batı Şeria ve El Halil’deki üretim tesisleri çalışmaya devam ediyor. Ancak Gazze’ye sevkıyat yapılamıyor. Bunun dışında operasyonel anlamda duran bir şey yok. * DEİK Türkiye Filistin iş konseyi verilerine göre 20052009 yılları arasında Filistin’e 179 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım (DYY) girişi olmuş. Öte yandan, 20052009 yılları arasında Filistin’den 158 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım (DYY) çıkışı olmuş. Türkiye ülkenin ithalatında yüzde 19 ile öne çıkan ülkeler arasında. Sem Plastik Genel Müdürü Yavuz Eroğlu (Soldan ikinci) Filistinli ortağı, ortağının oğlu ve dış ticaret müdürleri ile fabrikanın önünde Demokles’in kılıcı, Ziraat’in üstünde CHP’li Faik Öztrak, “ABD, İran ile altın ticaretinin doruğa çıktığı dönemde New York’taki Ziraat Bankası işlemlerini incelemeye aldı. Bir ipucu bulurlarsa bunun Türkiye’ye mali ve itibari bedeli çok büyük olur” dedi. ANKARA (Cumhuriyt Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, ekonomide sıkışan hükümetin kamu bankaları eliyle çok tehlikeli bir oyun oynadığını, İran’la yapılan ticaret karşılığında gelip giden altınlar ile Katar ve Körfez bölgesiyle gerçekleştiği söylenen kayıt dışı para trafiğinin merkezinde Türkiye’nin kamu bankalarının yer aldığını belirtti. Öztrak, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, ABD yetkili organlarının inceleme başlattığı Ziraat Bankası New York Şubesi nedeniyle Türkiye’nin büyük bir risk altında bulunduğunu vurguladı. Erdoğan’ın AKP’den önce Türkiye’nin G20 üyesi olmadığı yönündeki iddiasını da değerlendiren Öztrak, “Ramazanda yalan söyleyenin bayramda yüzü kara olur. Bu kadarına ‘pes’ desem, pes yetişmez” dedi. Öztrak, özetle şunları vurguladı: * Ekonomide sıkışan hü Başbakan Erdoğan’ın G20 yalanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin AKP’den önce G20 üyesi olmadığı iddiasını da değerlendiren Öztrak, 14 Aralık 1999 tarihli Resmi Gazete’de yer alan vekâlet tezkeresine göre dönemin Maliye Bakanı Sümer Oral’ın Başbakan Bülent Ecevit imzasıyla “G20 Üyesi Ülkeler Bakanlar Toplantısı’na katılmak üzere Almanya’ya gittiğini” belirterek “Tayyip Erdoğan’ın sözleri doğruysa rahmetli Bülent Ecevit’in de 1999’da AKP’nin başında başbakan olarak bulunması gerekiyor. Benim bildiğim rahmetli Ecevit de AKP’nin başında bulunmadı. 1999’da AKP kurulmamıştı dahi…” ifadelerini kullandı. Öztrak, “Bir cumhurbaşkanı adayı, milletin gözünün içine baka baka, kendileri daha ortada yokken gerçekleşen Türkiye’nin G20 üyeliğini kendi marifeti gibi gösteriyor” diyerek basın mensuplarına Ecevit’in imzasını taşıyan tezkereyi gösterdi. kümet, kamu bankaları eliyle çok tehlikeli bir oyun oynuyor. İsrail’e satılan petrol karşılığı elde edilen petrodolarların yanında, İran’la yapılan ticaret karşılığında gelip giden altınların, Katar ve Körfez bölgesiyle gerçekleştiği söylenen kayıt dışı pa ra trafiğinin merkezinde Türkiye’nin kamu bankaları yer alıyor. Türkiye çok büyük bir risk ile karşı karşıya. * Şu anda Ziraat Bankası üzerinde adeta Demokles’in kılıcı sallanıp duruyor. ABD Merkez Bankası, New York Eyaleti Fi nansal Hizmetler Bürosu, Ziraat Bankası’nın New York şubesinde 1 Temmuz 2012 ile 31 Aralık 2012 arasında gerçekleştirilen dolar takas işlemlerinin bağımsız bir denetmen tarafından incelenmesini istemiş. Yüksek riskli müşteriler veya işlemlere dair şüpheli aktivitelerin usulüne göre tanımlandığını ve raporlandığını inceleyecek. * Bu, Türkiye’nin İran ile altın ticaretinin zirve yaptığı dönem. Eğer ABD otoriteleri kara para aklandığına ve Ziraat Bankası’nın bu operasyonda rol oynadığına dair bir ipucu bulurlarsa bunun Türkiye’ye mali ve itibari bedeli çok büyük olur. Türk finansal sistemi çok büyük bir darbe yer. ABD’nin daha geçen günlerde Fransız bankası BNP Paribas’a, Sudan’daki işlemleri nedeniyle benzer bir soruşturmanın ardından, 8.9 milyar dolar ceza kestiğini hatırlatırım. Yani durum oldukça ciddi. Umalım ki hükümet, devleti kuralsız ticarete, kara para aklanmasına bulaştırmamış olsun. Böyle bir öngörüsüzlüğün bedelini millet ödemesin. Buradan Sayın Babacan’ı uyarıyorum. Bu işi çok sıkı tutmaları lazım. Çünkü aynı iddialar Halk Bankası için de gündeme gelebilir. MAN’ın en ekonomik Neoplan’ı Ekonomi Servisi MAN, Ankara’daki fabrikasında yakıt tüketiminde tasarruf sağlayan yeni otobüsünü üretti. Türkiye’deki taşımacılık sektörünün ihtiyaçları dikkate alınarak yapılan çalışmalar sonunda üretilen ‘Neoplan Tourliner EfficientLine’ sınıfının en ekonomik otobüsü oldu. MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret Genel Müdürü Tuncay Bekiroğlu, “Yeni otobüsümüzü şimdilik sadece Türkiye piyasasına sunacağız” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle