03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Oysa barış sloganı, gizli ajandası gereği “birinin” amaçlarına hizmet ediyor. Pek çok eleştirisel yönleri olabilir ama Bahçeli, son grup toplantısında, barışın gerçek amacını, AKPPKK arasındaki ilişkinin gerçek anlamını; “Al Güneydoğu’yu, ver Çankaya’yı / al özerkliği, ver başkanlığı” diye özetledi. RTE’nin barış uydurmasının içeriğindeki temel politikasını bilmezlikten gelen gafillere bu gerçeği anımsatıverdi. Bu özetin içerdiği gerçeğin kanıtı, tabii RTE kuyruğunda koşanların bilmezden geldiği ve geleceği, AKP’nin ikinci genel merkezi konumunda olan, barış adına çözüm süreci başlatılırken zaten Öcalan, şu tehdit kokan, ne çare, RTE’nin geleceği için aradığı desteği veren söylemle… …“AKP ile sözüm ona göstermelik ve aslında PKK amaçlarının gerçekleşmesini sağlayacak isteklerini yerine getirmek için kullanacaklarını” ve bunun karşılığında da başkanlık diye ölüp ölüp dirilen RTE’yi “başkanlık rüyasını yaşama geçirmesi için destekleyeceklerini” açıkladı idi. HHH O gün bugündür aman çözüm süreci, bana yönelik Kürt oyları zarar görmesin diye askere PKK azınlığı karşısında suspus olmasını, burnunu kışlalardan çıkarmamasını emretti ve… …bugünkü Genelkurmay Başkanı ve komuta karargâhı, demokrasilerde asker sivilin emrindedir kuralına öylesine sıkı sıkıya bağlılık gösterdiler ki.. nihayet bir veledi zina, aynı sınıftan ağabeylerinin kışkırtmasıyla garnizona girdi. Pencereden izleyen askerlerin gözü önünde bayrağı direğinden indirdi. General Özel ve arkadaşları, RTE’nin asker vesayetine son verdim tafrasını ve asker olarak demokrasiye bağlılığı kanıtlamak için Ankara’da RTE’nin “peşinde sürüklenir, saltanat sürerken” daha çok bayrak da indirilir, bakarsınız bir gün, kışlaları PKK pekâlâ basabilir. HHH RTE’nin bayrak olayından sonra sergilediği sert tutum ise gelip geçici, PKK’ye, İmralı’ya hizmete devam edilmeyeceğini açıklamayan lafı güzaftan ibaret. Önceki gece Kanal D’de Güneydoğu’daki PKK azgınlığını gösteren sahneleri izlediniz mi? RTE, bayrak olayından sonra yolları kesen, bölgeyi haraca bağlayan, sanki bir başka devletin sınırları içindeymiş gibi araçları durdurup kimlik soranlara karşı askeri harekete geçirdi. Yollar PKK’nin elinden geri alındı. Eşkıya, askeri görünce kaçtı. Asker bir süre sonra kışlasına dönünce eşkıya yeniden aynı yollara döndü. Bayrağın indirilmesine yurt çapında birden ortaya çıkan sert tepkiye karşı Kürt siyasetinin elebaşları da zoraki bir açıklama yaptılar. Bayrağın indirilmesini tasvip etmediklerini söylediler. Fakat TV’de gördük… HDP grubunu Diyarbakır’da toplayanların otobüsünü PKK karşıladı. Eşkıya ile siyasetçi kucaklaştı. PKK ile birlikteki Kürt siyasetçileri bölge sınırında Öcalan posterleri, PKK bayrakları ve PKK’lilerin eşliğinde yollarına devam ettiler. Devletin, kendini devlet yerine koyan RTE’nin bu manzaralar karşısında kılı kıpırdamadı. Eşkıyanın şımarıklığına RTE’nin askersel müdahalesi gelip geçici, halkı uyutma polikasının eseri… HHH Askere de yurt çapında patlayan hiddeti yatıştıracak gelip geçici önlemler alması emrini verdi. Ne çare asker RTE’nin ağzına bakıyor. Acaba Bahçeli’nin AKP ve RTE bağımlıları dışında kalan kesimlerde onay alan şu sözlerine kulak verecek mi Genelkurmay Başkanı ve 2’nci Hava Üssü Karargâhı komutanları? “Diyarbakır’da görev yapan 2’nci Hava Kuvveti Komutanı’yla Genelkurmay Başkanı istifa edecek kadar erdemli ve onurlu olmayı deneyecekler midir?” HHH Nerede o eski komutanlar? Başbakan’la ters düşen ve o saat istifasını veren Genelkurmay Başkanları?.. TSK’nin ABD ile K.Irak’a girmesini sağlamak isteyen Başbakan Özal’ı, “Siz Şam’ın sınırımızdan kaç km. uzak olduğunu bilmiyorsunuz galiba” diye tersleyebilen komutanlar.. nerede? HHH Nerede mi? İşte: RTE ile ilişkilerini şiir gibi diye tanımlayan; ne yazık ki Irak’ta görevli askerlerimizin başına çuval geçirilmesini sineye çekip susan Hilmi Özkök ile başlayan süreç, bugün daha derinlemesine sürüp gidiyor. Büyükelçi olmadı, paşa verelim American Turkish Council (ATC) başkanlığına, Başkan Barak Obama’nın ulusal güvenlik danışmanlarından, eski NATO başkomutanı emekli Orgeneral James Jones atandı LEYLA TAVŞANOĞLU GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY WASHINGTON TürkAmerikan çatı kuruluşlarının en önde gelenlerinden American Turkish Council (ATC) başkanlığına, Başkan Obama’nın ulusal güvenlik danışmanlarından, eski NATO başkomutanı emekli Orgeneral James Jones atandı. Jones, emekli edilen, ATC yönetim kurulu başkanı emekli Büyükelçi Richard Armitage’ın görevini üstlenecek. Armitage ise yönetim kurulu üyesi olarak kalacak. ATC’de geçen hafta 17 Aralık Operasyonu sonrası “artçı” olarak nitelenen sarsıntıda ATC başkanı emekli büyükelçi James Holmes ve 14 yıldır kurumun direktörlüğünü yürüten Ayşe Sümer’le Başkan Yardımcısı Canan Büyüküstün’ün, son zamanlarda Gülen cemaatiyle yakınlık kurmaları nedeniyle Başbakan Erdoğan tarafından istifaları istenmişti. Holmes ve ekibinin istifası, geçen hafta Washington’da düzenlenen ATC’nin yıllık konferansında açıklanması katılımcılar arasında bomba etkisi yaratmıştı. ‘İş bağlantıları büyükelçilerle olmaz’ Geçen yıllarda Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, pek çok kongre üyesi, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkililerinin, Türk tarafından da daha önce örneğin Ali Babacan ve kimi bakanların katıldığı konferansa bu yılki katılımın çok alt düzeyde olmasının da Holmes ve ekibinin tasfiyesinde önemli rol oynadığı söyleniyor. Önce Erdoğan’ın eski danışmanlarından işadamı Cüneyd Zapsu’nun dikkatini çeken bu yakınlaşma Erdoğan’a bildirilmiş, daha sonra da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ATC yönetimine Holmes ve yardımcılarıyla ilgili şikâyetlerini dile getirmişti. Türk tarafının bir süredir Büyükelçi Holmes’un iş dünyasıyla ilgili çok fazla bilgisi olmaması nedeniyle ATC faaliyetlerinin iyi gitmediği yolunda şikâyetleri de bulunuyordu. Hatta Washington’da söylenen şu sözler de dikkat çekiciydi: “İş bağlantıları büyükelçilerle olmaz. ATC üst yönetimine iş dünyasından insanlar atanmalı ki çalışmalar rayına otursun.” Şimdi merak edilen konu, emekli bir orgeneralin iş bağlantılarını nasıl yürüteceği. Villalara kılıf bulundu 17 Aralık sürecinde tapelere de konu olan Başbakan Erdoğan’ın Urla’daki 1. sit alanına kaçak yapılan villalarının kurtarılması için Büyükşehir Yasası’na da bir madde konduğu ortaya çıktı EMİNE KAPLAN ANKARA İzmir Urla Zeytineli köyünde 2’si Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait olduğu ileri sürülen ve 1. derece sit alanına işadamı Mustafa Latif Topbaş tarafından yapılan villaların kurtarılması için zircirleme imar ve yasa değişiklikleri yapıldığı ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın soru önergesine verdiği yanıta göre, villaların kurtarılması için önce 2009’da 1. derece sit alanı olan bölge 3. derece sit alanına dönüştürüldü. 19 Eylül 2012’de villalara yıkım kararı alınması üzerine 12 Kasım 2012’de TBMM’den geçen 13 ilde büyükşehir belediyesi kurulmasına ilişkin yasaya geçici bir madde eklenerek söz konusu villalara ruhsat verilmesiyle yıkım kararı ortadan kaldırıldı. Ancak bu da yeterli olmadı. Villaların tam olarak kurtarılabilmesi için bir yıl sonra 25 Aralık 2013’te 3. derece sit alanı olan bölge “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak değiştirildi. YIKILMA KARARI ALINDI AMA... Urla Zeytineli köyü, Sarpdere mevkii civarındaki taşınmazlar için 19 Temmuz 2012’de (Yıkım kararı alınmasından 6 ay sonra. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” ve bu yönetmelik kapsamında 7 Mayıs 2013 ve 4612 sayılı bakanlık makam oluru ile onaylanan “Doğal sit alanlarının değerlendirilmesine ilişkin teknik esaslar” uyarınca sit derelunan ruhsatsız yapılara ilişkin yıkım kararlarının iptali ve yürütmesinin durdurulmasına ilişkin açılmış dava bulunmaktadır. Alınan yıkım kararlarına istinaden yıkım keşifleri hazırlanarak ilçe kaymakamlığına 8 Ekim 2012 tarih ve 32831 sayılı yazımızla iletilmiş olup yıkımlara ait ödeneğin aktarılmasına ilişkin olarak da 19 Eylül 2012 tarih ve 739 sayılı encümen kararı alınmıştır. l 6360 sayılı (TBMM’de 12 Kasım 2012 tarihinde kabul edildi) “13 İlde Büyükşehir Belediyesi ve 26 İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un geçici 1. maddesinin cesinin yeniden değerlendirilmesi talebi İzmir 1. Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından “Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor” doğrultusunda 28 Kasım 2013 gün ve 200 numaralı kararı ile “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak değişikliklik uygun görülmüş, söz konusu değşiiklik kararı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 25 Aralık 2013 gün ve 12788 sayılı bakan oluru ile onaylanmıştır. 14. fıkrasına istinaden mahalleye dönüşen köylerde, işletmelerin bulunduğu binalar ile konutlardan bu kanunun yayımlandığı tarihi kadar bitirilmiş olanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediye ya da üniversiteler tarafından fen ve sanat kurulları ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun yapıldığı tespit edilenler ruhsatlandırılmış sayılacağından ilgililerin ileride telafisi güç hak kayıplarına uğramamaları için kanunun emrettiği bu haktan faydalanabilecek olan ve haklarında yıkım kararı kesinleşen alandaki tüm yapı sahiplerine gerekli uyarılar yapılarak binaların ruhsatlı hale getirilmesi için yasada belirtilen kurumlara başvurmaları istenmiştir. Villaları kurtarma operasyonu Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın soru önergesine verdiği yanıt, 17 ve 25 Aralık süreçlerinde çokça tartışma konusu olan ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Benim senede 35 kere görüştüğüm çok sevdiğim bir dostuma ait 35 yıl önce inşa edilen bir yerdir. Şahsımla ilgisi yoktur” dediği Urla Zeytineli Köyünde 1. derece sit alanına yapılan villaların kurtarılması için bir dizi operasyon yapıldığını ortaya koydu. Güllüce’nin verdiği yanıtlar şöyle: l Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulu’nun İzmir ÇeşmeSeferihisarUrla ilçelerini kapsayan 6 Ekim 1995 gün ve 5932 sayılı genel sit irdeleme kararı ile 1. derece doğal sit alanı olarak ilan edildi. Daha sonra Zeytineli köyü, Köyiçi mevkii, köy yerleşik alanı olması nedeniyle mülga İzmir 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 11 Kasım 2009 gün ve 4494 sayılı kararı ile doğal sit derecesi değiştirilerek 3. derece doğal sit alanı olarak yeniden belirlendi. l 1. derece doğal sit alanında izin alınmadan yapıldığından dolayı 3194 sayılı İmar Yasası’na aykırı olduğu 15 Temmuz 2010 tarihinde idaremizce tespit edilerek “Yapı Tatil Zaptı” düzenlenmiş olup 15 Eylül 2010 tarihinde encümen kararları ile İmar Yasası’nın 42. maddesine istinaden para cezaları verilmiştir. Aynı yasanın 32. maddesi gereği 29 Şubat 2012 tarihinde encümen kararları ile yıkım kararı alınmış olup 1609 parsel üzerinde bu Irak, terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke haline geldi. Önceki gün 28 Türk TIR şoförünün kaçırıldığı Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’da dün de konsolosluğumuz basıldı, konsolos dahil 50’ye yakın çalışan rehin alındı. Musul artık terör örgütü El Kaide’nin bile “terör faaliyetimiz bu kadar katı ve anlatılamaz olmamalı” diyerek yöntemlerine karşı çıktığı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) yönetiminde. Soğuk Savaş’ın bitip yeni dünya düzensizliğinin başladığı 1990’lı yıllardan beri çevremizde ne oluyorsa ilk bizi etkiliyor. Bu nedenle de AKP öncesindeki iktidarlar böylesi krizlere temkinli yaklaşıyor, öncelikle bulaşmamaya, doğrudan kendi güvenliğini ilgilendiren bir konu oluşursa da bunu uluslararası hukuk çerçevesinde çözmeye çalışıyordu. AKP iktidarı ile birlikte üretilen “aktif” politikalar Türkiye’nin başını dertten derde sokmaya devam ediyor. Bu politikalarla birlikte yaşadığımız en temel değişiklik şu: Bölgemizde artık çözümlerin değil, sorunların tarafıyız! HHH Öncelikli dileğimiz o ki, Musul’da rehin alınan yurttaşlarımız bir an önce özgürlüğüne kavuşsun. Bu dileğimiz ve ulus olarak yaşadığımız üzüntü, gerçeklerin dile getirilmesine de engel olmamalı. Mart 2003’te Irak’a giren ABD, son birkaç yılda askeri işgal gücü olarak adım adım ülkeden çekildi. O yıllardan beri sıklıkla vurguladığımız gibi, ABD askerleri bölgeden ayrıldı ve Türkiye Irak’taki yeni durumla baş başa kaldı. Yeni durum neydi? Saddam sonrasında fiilen 3’e bölünmüştü. Kuzey kendi içinde bölgesel yönetim oluşturmuştu. Bozulan iç düzen sağlanamamıştı, haftalık ölü sayısı 3 haneli rakamlarla ifade ediliyordu. Hükümet bu tabloda önceki yılların geleneksel tutumundan çok çıkarlarını en üst düzeye ulaştıracak politikalar üretmeyi yeğledi. Son olarak Irak merkezi hükümetinin karşı çıkmasına rağmen Erbil’le petrol anlaşmaları yaptı, fiilen merkezi hükümeti devre dışı bıraktı. Türkiye para kazanmaya başlamıştı. Bu elbette güzeldi ama her türlü provokasyona da açıktı. Zira işin içine petrol girince herkes bilir ki, başrol petroldür. Bundan çıkarı bozulan herkes her yolu dener! Petrol akacak derken bir de bakmışsınız, kan akmıştır! HHH “Hedef, usul usul tüm Musul” deyip önce bu kentin kırsal bölgelerinde sonra kent merkezinde ilerleyen IŞİD, Ankara’dan işitildi mi? Tablo gösteriyor ki, işitilmiş olsa bile kulak ardı edildi. Belki de petrol gelecek yerden bu kadar risk esirgenmez, dendi! Ancak bu riskin hiç de petrol gelirinin gölgesinde kalacak kadar küçük olmadığı anlaşılıyor. Dün akşam saatlerinde gelen haberler IŞİD’in Musul’dan sonra Tikrit kentinin de bir bölümüne hâkim olduğu yönündeydi. Eğer kriz derinleşirse bölgede yaşayan Türkmenlere yönelik de olumsuzluklar yaşanabilir. Hükümet takkeyi önüne koyup bir kez daha düşünmeli: Dünyanın neresinde kriz olursa olsun, Türklere yönelik böylesine büyük düşmanlık yaşanmıyordu, neden bu duruma düştük? Bu soru derinlemesine tartışılmalı diyeceğiz ama kendi topraklarında bayrağına yönelik saldırılara karşı aciz duruma düşen bir iktidar, sınırları dışındaki yurttaşlarını nasıl koruyabilir? Hükümet, ‘çuvala’ çevirdiği taşeron torba tasarısına ekleme üstüne ekleme yapıyor ses kayıtları basına yansımıştı 17 Aralık sürecinde villaların yıkım kararını uygulamak isteyen İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın Topbaş’ın Başbakan Erdoğan’a şikâyet etmesi üzerine, izmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Fethi Şahinoğlu’nun da bölgenin özel izinle imara açılmasını onay vermediği gerekçesiyle görevden alındığı ileri sürülmüştü. Bu süreçte bölgenin sit derecesinin değiştirilmesi için Topbaş’ın girişimleri ile Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın villlara yönelik özel ilgisini gösteren telefon kayıtları basına yansımıştı. Sümeyye Erdoğan’ın Taşınmazlar TÜRGEV’e MUSTAFA ÇAKIR Yargı durduruyor ama Bakanlar Kurulu durmuyor ÖMER ŞAN RİZE Danıştay’ın HES’lerle ilgili birçok “acele kamulaştırma” kararını iptal etmesine karşın Bakanlar Kurulu, HES’ler için yine acele kamulaştırma yoluna gidiyor. Rize İdare Mahkemesi tarafından 2 kez yürütmeyi durdurma kararı verilen Çayeli ilçesindeki HES için de Bakalar Kurulu tarafından “acele kamulaştırma” kararı alındı. Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı Senoç Vadisi’nde Melikom Elektrik Üretim AŞ tarafından kurulması planlanan 10.64 megavat kurulu gücündeki Melikom Regülatörü için de “acele kamulaştırma” kararı verildi. Yargı ve yerel yönetimlerin kararlarına karşı HES projesinde ısrar edilmesi, çevrelerin ve yöre halkının tepkisini çekti. Avukat Mehmet Horuş, “Danıştay kararında acele kamulaştırma yoluna olağanüstü hallerde başvurulabileceğinin altı çizilmiş ve ‘bu, bir savaş hukuku uygulamasıdır’ vurgusu yapılmıştı. Bakanlar Kurulu, yerel mahkemelerin ve yüksek yargı organı olan Danıştay’ın kararlarına uygun hareket etmelidir. HES’lere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. ‘Araziler halkındır satılamaz’ Erenköy’deki İstanbul İl Tarım Müdürlüğü binası ve arazisinin özelleştirme kapsamına alınması protesto edildi kararıyla 22 bin metrakarelik arazisinin içindeki 71 taşınmazın sessiz sedasız satışa çıkarıldığını söyledi. Yüceer, “kat karşılığı inşaat ihaleleri”nin iki kez yargı tarafından iptal edildiğine, 2008’de Danıştay tarafından verilen “iptal” kararının da dikkate alınmadığını belirtti. Eski Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de tek tek davaların da açılması gerektiğini vurgulayarak, “Gerekirse Gezi Parkı gibi burayı işgal etmeliyiz, sahip çıkmalıyız. Buranın yeşil alan kalması gerekiyor. Birçok kez burası yapılaşmaya açılmak istendi. Herkes direndi. Satamadılar” dedi. CHP ilçe örgütleri de eyleme destek verdi. İstanbul Haber Servisi Göztepe Dayanışması üyeleri, Erenköy’deki İstanbul İl Tarım Müdürlüğü binası ve arazisinin özelleştirme kapsamına alınmasını protesto etti. Yurttaşlar, kararın derhal iptal edilmesi için müdürlük binası önünde nöbet tutmaya devam edeceklerini belirterek herkesi destek olmaya çağırdı. Erenköy’deki İstanbul İl Tarım Müdürlüğü binası önünde “Tarım İl Müdürlüğü ve tüm kamu arazileri halkındır, satılamaz” yazılı pankartı açan üyeler “Direne direne kazanacağız” sloganını attı. Grup adına basın açıklaması yapan Mimarlar Odası Anadolu 1. Bölge Temsilciliği Başkanı Saltuk Yüceer, Özelleştirme Yüksek Kurulu Fotoğraf: UĞUR DEMİR ANKARA Türkiye Musul’a kilitlenmişken, AKP “taşeron” tasarısının Meclis’teki alt komisyon görüşmeleri sırasında Belediye Yasası’nda değişiklik öngören teklif verdi. Teklifle belediyelerin sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve turizmi geliştirecek projeler için “taşınmaz” verebilmesi öngörüldü. “Taşeron” tasarısının Plan ve Bütçe Alt Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında hükümetten yeni öneriler geldi. Hükümetin teklifinde, Belediye Yasası’ndaki “belediyenin yetkileri ve imtiyazları”na ilişkin maddesinde değişiklik yapılması istendi. AKP milletvekillerinin verdiği teklifte maddedeki “arsa” ifadesinin “taşınmaz” olarak değiştirilmesi önerildi. Bu değişiklikle, belediyeler sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve turizmi geliştirecek projelere ücretsiz ya da düşük bir bedelle “taşınmaz” tahsis edebilecek. Öneri nedeniyle komisyonda tartışma çıktı. CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin öneriyle belediyelerin mallarının “yağmalanacağını” söyledi. Öneriyle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlunun da yönetiminde yer aldığı TÜRGEV’e taşınmaz verileceğini savunan Çetin, “Belediyelerin taşınmazlarını TÜRGEV’e, istedikleri yerlere verecekler. Bu öneriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütün taşınmazlarını TÜRGEV’e tahsis edebilirsiniz” dedi. Çetin, AKP milletvekillerine de “İstanbul’u TÜRGEV’e peşkeş çekmeyin” diye seslendi. Komisyon üyesi CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da “Taşınmaz yani hazır, kullanılabilir binaların hiçbir masraf yapmadan TÜRGEV ve benzeri vakıflara, bir şahsa, yandaşlara, ücretsiz ve düşük bir bedelle verilmesi resmen yasayla güvence altına alınıyor” dedi. Komisyondaki tartışmaların ardından önerge kabul edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle