03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZİRAN 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Berlin Şiir Festivali’nde Gezi Direnişi üzerinden şiir ve isyan gündeme geldi Onur Behramoğlu, Zeynep Altıok Akatlı, Deniz Yücel, Barış Atay, Onur Orhan. Müzikle Değişen Yaşamlar Konser bitmişti. Sahnede Venezüella Gençlik Orkestrası dinmeyen alkışları karşılıyordu. 240 kişiydiler. Gençtiler. Güzeldiler. Siyah takım elbiseleri, uzun tuvaletleri içinde vakur, alımlı ve ciddiydiler. Sorumluydular. Çaldıkları nitelikli müzikten sorumluydular. Belki biraz da Berlioz, Stravinsky ve RimskyKorsakov yorgunuydular. Alkış dinmiyordu. Acelesi olanlar çıkışa yönelirken ansızın ışıklar söndü. Yeniden yandığında sahnedeki 240 genç Venezüella bayrağının renklerini taşıyan montlarıyla, kendileri gibi genç şefleri Christian Vasquez’in yönetiminde bir coştular ki pes! Sahneye ve salona artık mambo egemendi! Mambo yoksulluğa direnmek demekti, yanındakini sev demekti, dayanışma demekti. Sömürüye, ezilmeye ve kadere boyun eğmeye mahkum değilsin demekti. Eline aldığın çalgı gibi, yaşamını da eline al ve değiştir demekti! Şimdi sahnede kemanlar fır dönüyor, çellolar dans ediyor, klarnetler, kornolar, flütler havaya fırlıyordu. Sahne salon bir bütündü. Sahneden salona ulaşan enerji ve olumlu düşünceyle ikisi de coşuyor, aşkla birbirine sarılıyordu. Konser bitiminden sonraki bu coşku patlaması belki yarım saat sürdü. Sona erdiğinde sahnedeki gençler o rengârenk montlarını salondaki bizim gençlere “Barış İçin Müzik Vakfı” çocuklarına fırlattıklarında yeryüzünün tüm çocukları sanki kucaklaşıyordu. Öyle bir sinerji! İşin özü şu ki, yukarıda anlattıklarımın tohumu 40 yıl önce atıldı. Venezüella’da başarılı bir ekonomist ama aynı zamanda piyanist ve besteci José Antonio Abreu’nun başlattığı ve kendi deyişiyle “yoksulluk ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem” olan El Sistema, şu an dünyada klasik müzik adına gerçekleştirilen en önemli proje... Yoksullukla boğuşan 12 çocukla 1975’te yola çıkmış, bugün bütün ülkeye yayılmış.. Dünya onları örnek alıyor. José Antonio Abreu önceki akşam sahnedeydi. İlerlemiş yaşına karşın El Sistema’nın Türkiye ayağı Barış İçin Müzik Vakfı’nın yetkilileriyle kucaklaşırken herkes heyecandan titriyordu. Bu sayfaların okurları “Barış İçin Müzik Vakfı”nı anımsayacak. Mimar Mehmet Selim Baki ve Yeliz Baki tarafından 2005 yılında başlatılan Barış İçin Müzik Vakfı, bugün İKSV tarafından destekleniyor. 4 binin üzerinde çocuğa ücretsiz müzik eğitimi veriyor. (Ayrıntılar: www.zeyneporal.com) Önceki akşam İstanbul Müzik Festivali’ndeki konser sadece bütün bir gün süren etkinliklerin değil, yıllardır İKSV, “El Sistema” ile “Barış İçin Müzik Vakfı”nın sürdürdüğü çabaların bir halkasıydı. Sahnedeki kucaklaşma, Dostluk Anlaşması içindi. İstanbul Müzik Festivali’nin direktörü Yeşim Gürer açıkladı: Bu anlaşmayla, Barış İçin Müzik Vakfı resmen El Sistema’nın bir parçası olarak kabul ediliyordu. İkisi arasında tüm olanaklar seferber edilecekti. Ortak çalışma, yardımlaşma, dayanışma ile bu genç insanlar kardeş ilan ediliyordu. Gün boyu “El Sistema” üzerine paneller, derken yine Zorlu’nun büyük salonunda bizim çocukların, Barış İçin Müzik Orkestrası’nın konseri... Sonra dışarıda açık havada Barış İçin Müzik Bakır Çalgılar Topluluğu’nun konseri... Karşımdalardı. İşte müzik aracılığıyla değişen yaşama dokunuyordum. Konser bitti, eve döndüm ama bu muhteşem serüven bitmedi. Elimde “Değişen Yaşamlar” kitabı vardı. Kapağında Maestro Abreu ve Mehmet Selim Baki ve bizim çocuklarımızın resmi vardı. Birkaç sayfa okurum diye elime almıştım. Bitirmeden bırakamadım. “El Sistema” üzerine çarpıcı bir eser. Yazarı Tricia Tunstall, araştırmasını, demir leblebileri bala bulayıp sunuyor. Gözlemler, tanıklıklar, röportajlar, yorumlar ve edebi bir tatla müziğin dönüştürücü gücünü ortaya koyuyor. Polisiye gibi okunuyor. Festivaldeki her konserde satılıyor. Geliri “Barış İçin Müzik Vakfı’na” gidiyor. 20 TL. Size bir şey demez; direnen çocuklara çok şey der! Kitabın Türkçesi için başta Boğaziçi Üniversitesi ile ODTÜ olmak üzere çeşitli üniversitelerin öğrencileri seferber olup gönüllü çevirmenlik yapmışlar! Kitabı kapadığımda ülkemde çocukların müzik eğitimine verilen/verilmeyen önemi düşündüm. Cem Mansur, Fazıl Say, Cihan Aşkın’ın çabalarına saygım bin kat arttı. Bir değil yüzlerce “Barış İçin Müzik Vakfı”mız olsa, o zaman ne bu nefret, bu öfke, bu kin... Ne de ülkemin içinde yaşadığı rezillikler... ‘Ve çok korkuyorlardı...’ ZEYNEP ALTIOK AKATLI ‘Mambo!’ = Yoksulluğa diren BERLİN Şiirli günlerden geliyorum. Ülkemizin ağır ve kalp üzen ortamından birkaç gün olsun uzaklaşmak ve bunu da şiir uğruna yapmak iyi geldi. Yeni tanışmalardan, bu sayede yeni uyanışlardan, yeni düşüncelerden, paylaşmalardan geliyorum. “Şiir şairin duyarlığına, sözcük ve konu dağarcığına, şiir anlayışına ve bütün bunların biçimlendirilip bir şiir olarak ortaya konmasına bağlı olarak vardır. Şiirin varlığı daima bir şair kişiliğinin imzasını taşır” diyor Metin Altıok. Ne şanslıyım ki 5 şairimizin kimliğinde 5 farklı şiir bakışının Berlin’de evrenselleşmesine ve şiirin diline tanıklık ettim. 58 Haziran tarihleri arasında Berlin’de Akademie Der Kunste (Berlin Sanat Akademisi) tarafından düzenlenen ve bu yıl Türkiye’ye ev sahipliği yapan Berlin Şiir Festivali’ndeydik. Onur Behramoğlu ’nun danış manı olduğu Türkiye gününde Behramoğlu’yla birlikte Gökçenur Ç, Mehmet Altun, Kaan Koç ve Neslihan Yalman şiirlerini paylaştılar. Festivale katılan 21 ülke şairini ve SOMALI ÇOCUKLAR KİTAPLAR modern şiir performanslarını izledik. söz sanatıdır. Gerçek şiir içinde Dünyada şiirin yenilikçi form ara her zaman evrensel bir öz taşır. yışları ve sunumuna tanıklık etmek İşte bu evrensel öz, çeviri yoluyla ufuk açıcı ve heyecan verici olsa da başka dillerde de kendine yeni yarap’in şiirle yan yana kabul gördüğü taklar açar. Bir ana motif etrafınoturumları kendi adıma biraz uzun da çeşitlenir ve zanginleşir. Şiir atlamalı ve zorlayıcı buldum. ancak kendi dilinde okuDilini bilmediğim şairnur diyenler bu sözlerin okumalarını çelere dudak bükeu Berlin Sanat viri olmaksızın dinbilirler. Ama ben lediğimde ise şiirin birçok Batılı şaAkademisi’nce düzenlenen büyüsü üzerine bir irin şiirlerinin kez daha düşünme Türkçede daha festival bu yıl Türkiye’ye ev fırsatı buldum. Şida güzelleştiğisahipliği yaptı. Salt şiirle sınırlı ir dilinin derinline inananlarği, ahengi ve medanım. Elbette tutulmayan festivalde Gezi lodisi anlamadığıbu inancım terDirenişi’ne de özel bir yer nız bir dilde bile insi için de geçersanı sarmalıyor. Billidir. Yani Türkayrılmıştı. mediğiniz bir dilde dinçe yazılmış şiirlerin lediğiniz şairler içinde kibatı dillerinde başka min iyi şair olduğunu sezebilgüzellikler bulması mümmenin mümkün oluşu şaşırttı beni. kündür. Yeter ki çeviri, işinin ehÇevirilerle ya da yabancı dilde din li birisi tarafından yapılsın ve şiir lediğim şiirlerle ruhum biraz olsun başka bir dilde yeniden yaratılsın.” dinlendi, umudum çoğaldı. Bu festival bana tam da bu deneMetin Altıok’un bu konudaki gö yimi yaşattı. Bir anlamda benim de rüşü şöyle: çevirinin şiirin özünden mutlaka bir“Şiir belli bir dilde yazılmakla şeyler kopartacağı yönündeki görübirlikte o dilin üstüne çıkan bir şüm iyi çeviriye teslim oldu. Festival bu seneye mahsus olmak üzere salt şiirle sınırlı tutulmamış ve VE YAZARLARIYLA BULUŞTU bir anlamda dünyanın da Türkiye gerçeğine uyanışına vesile olan Gezi direnişine özel bir yer ayrılmıştı. Şair Onur Behramoğlu, romancı Onur Orhan, oyuncu ve sinemacı Barış Atay ve ben Berlin’de yaşayan ga zeteci Deniz Yücel’in yönettiği bir söyleşiye konuk olduk. Gezi’yi hazırlayan sebeplerden, Gezi’nin kazanımlarından ve Gezi’nin bizi taşıyacağı gelecekten konuştuk. Gezi’yi şiir üzerinden yorumladık. Öyle ya siyasetin ve devrimin yeni dili şiirle, mizahla, ironiyle yazılıyor artık. Berlin’deydik... Türkiye’de Başbakan ve adamları Gezi’den hâlâ çok korkarken biz Almanya’da onun istenmediği ve artık gerçek yüzünün bilindiği yerde şiir okuduk. “Ve çok korkuyorlardı / Oysa ben yıkmaya değil / Tamamlamaya geldim. / (...) Kaybetmiş, arıyorlardı / Habersiz yürekleri / Irmaklardan çağlayandan sellerden / Gölgelendi yüzleri burkulup bulanıyor / Amansız girdapta sürüklenirken / Düşman askeri gibi baktılar gözlerime / Oysa ben yıkmaya değil / Tamamlamaya geldim.”(*) Berlin’de kendi ülkemizde bizi yıkanların kirinden arındık. Biz ‘yıkmaya değil tamamlamaya’ gittik. Tamamlandık. Şiir sokaktaysa kurtuluş da sokakta elbet! Şiirin evrensel duygusu ve derinliği bireyi kalabalıklaştırıyor. O halde şiir ruhlara sirayet etti mi yan yana daha da kalabalık olacağız. Şiir gibi bir isyanla bizler, destan yazdığı iddia edilen kötü ruhlara inat geleceğimizi şiirle yazacağız. Yıkarak değil tamalayarak... (*) Dizeler Onur Behramoğlu’nun “Oysa ben” adlı şiirinden alınmıştır 40 yıllık ‘El Sistema’ Bizim çocuklarımız Hariçten Gazelciler’in solisti hayatını kaybetti Karne hediyeleri kitap ASLI ULUŞAHİN ‘Çağlama’ sustu Kültür Servisi Hariçten Gazelciler grubunun solisti Ömür Kılıçaslan bilinmeyen bir nedenle evinin balkonundan düşerek yaşamını yitirdi. Grubun sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Ömür Kılıçaslan’ın cenazesinin ikindi namazının ardından Sarıyer Eski Bahçeköy Mezarlığı’nda defnedileceği belirtildi. Kılıçaslan 42 yaşındaydı. Ömür Kılıçaslan, 1998 yılında rock müzik grubu Çamur’un bas gitaristliğini üstlendi. 2001 yılında İzmit’te kurulan ve dağılan Hariçten Gazelciler grubunu 2007’de Turgay Çetin (davul), Murat Bolat (bas gitar) ile bir araya gelerek ayağa kaldırdı. Kılıçarslan’ın çaldığı elektro gitarbağlama karışımı “çağlama” adını verdikleri aletten çıkan tını ise grubun sound’unu oluşturdu. Bu kitabı alın MANİSA / SOMA Türkiye Yayıncılar Birliği ve Türk Kütüphaneciler Derneği’nin düzenlediği “Karne Günü Hediyesi” kampanyasıyla toplanan 10 bin kitap, Somalı çocuklara ulaştırıldı. Çeşitli yayınevlerinin desteğiyle toplanan kitaplar, Soma merkez ve köylerindeki okullara dağıtıldı. Kuruluş temsilcilerinin yanı sıra, aralarında Nemika Tuğcu, Hidayet Karakuş, Işıl Soytürk, Nurgül Ateş, Onur Caymaz gibi isimlerin olduğu yazarlar okullarda çocuklarla bir araya geldi. Öğrencilerin sorularını yanıtlayan yazarlar, onlara kitap da imzaladı. Ayrıca, drama sanatçıları Nilay Yılmaz ve Çiğdem Odabaşı da çocuklarla oyunlar oynadı. 301 madencinin iş cinayeti nedeniyle hayatını kaybettiği Soma’da çocuklar kitaplar ve yazarlarıyla buluştukları mutlu bir gün yaşadı. NURİ İYEM RESİM ÖDÜLÜ Ödül Şeyma Barut’a ödül heykelini Doğan Hızlan’ın elinden aldı. Doğan Hızlan ve Erhan Karaesmen’in konuşmalarıyla başlayan törende yarışmanın nitelik ve niceliğinin yükseldiği, Nuri İyem adını taşıyan bir ödülü almanın da önemli bir referans olduğu vurgulandı. Törenin ardından, aralarında ödül alan yapıtın da bulunduğu 26 resmin yer aldığı serginin açılışı gerçekleşti. Sergi, 10 24 Haziran 2014 tarihleri arasında Evin Sanat Galerisi’nde devam edecek. Zorlu PSM’de ‘Kara Delik’ Kültür Servisi Evin Sanat Galerisi tarafından bu yıl 9. kez düzenlenen “Nuri İyem Resim Ödülü” yarışmasının ödül töreni önceki gün Evin Sanat Galerisi’nde gerçekleşti. Bu yılki “Nuri İyem Resim Ödülü”ne Şeyma Barut değer görüldü. Barut, Prof. Rahmi Aksungur’un eseri olan n Kültür Servisi Zorlu Center PSM, yerleştirme çalışmalarıyla ün kazanan Şakir Gökçebağ’ın “Black Hole” isimli sanat ürününü sergiliyor. Opera ve performans merkezlerindeki çalışmalarıyla bilinen ve notaların yarattığı fırtınanın şemsiyelere yansıyışından esinlenerek kırık şemsiyelerle “Black Hole”ü (Kara Delik) yaratan Gökçebağ’ın bu çalışmasını kasım ayına kadar izlemek mümkün. Matematik Köyü’nde felsefe buluşması n Kültür Servisi Şirince’deki Nesin Matematik Köyü’nde, 29 Haziran6 Temmuz tarihlerinde “21. Yüzyılda Etik” temalı açık bir etkinlik gerçekleştirilecek. Etkinlik, “küresel yoksulluk”, “iktidar” ve “terörizm” temaları çerçevesinde yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle