03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER ABD’deki Partilerüstü Politika Merkezi Çok bilinmeyenli bir Cumhurbaşkanlığı seçimi Türk usulü değil TÜREY KÖSE ANKARA 11. Cumhurbaşkanlığı seçimine “367” kavgalarıyla gidilirken; 12. “Türk usulü” Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aday olması durumunda istifa edip etmemesinden cumhurbaşkanı adaylarının kampanyaları ve partilerin izleyeceği tavra dek her adımda anayasal kriz ve tartışmalar yaşanacak. Türkiye, ilk kez cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği bir seçim yaşayacak. Ancak gerek anayasadaki Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili düzenleme ve gerekse Cumhurbaşkanı Seçim Yasasındaki belirsizlikler ve çelişkiler nedeniyle sürece bir dizi tartışmayla giriliyor. RTE usulü Partiler kampanya yürütmeyecek mi? l CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, adayın propaganda çalışmalarına destek verilmesini şık bulmadığını, gösterdikleri adayın kampanyasını da yürütmeyeceklerini açıkladı. Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, “Maddi hiçbir yardım yapamazsınız. Parti logolu hiçbir şey yapamazsınız, miting yapamazsınız, parti bayrağı kullanamazsınız. İktidarın adayı ise devlet organizasyonunun tüm avantajlarıyla yarışa girecek” dedi. AKP YSK temsilcisi Şeref Malkoç ise “Partilerin aday göstermesi için 20 milletvekilinin imzası gerekiyor. Bir de son seçimde aldığı oyların toplamı yüzde 10’u aşan partiler aday gösterebiliyor. Aday gösteren partinin desteklememesi söz konusu olabilir mi, desteklemeyecekse niçin aday gösteriyor? Aslında Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun yeniden ele alınıp yazılması gerekir. Yüzde 10’dan az da olsa diğer partilerin destek vermesi konusunda kanun koyucunun bir iradesi var. ‘Seçim hileleri merkezi’ DUYGU GÜVENÇ ANKARA ABD’nin ünlü düşünce kuruluşlarından Partilerüstü Politika Merkezi, 30 Mart seçimlerindeki hileler için “bireysel sahtekârlıklar değil, merkezi planlama söz konusu” saptamasını yaptı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Türkiye’nin uluslararası gözlemci davet etmesini istedi. Merkezin raporunda, sandıklarla ilgili şüphelerin doğuracağı sonuçlar için de “Eğer Erdoğan karşıtları seçim sonuçlarına daha fazla güvenemeyeceklerini hissederlerse bunun sonucu olarak politik ve siyasi istikrar berbat duruma gelebilir. Muhalefet sandıktan ve sokaklardan da uzaklaşacak” uyarısında bulundu. Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitz ve Eric Edelman’ın başında olduğu düşünce kuruluşu, 30 Mart seçimlerinin ve yolsuzluk iddialarının Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve Türkiye’nin geleceğine yönelik etkilerini analiz eden “Gölgeler ve Şüpheler” adlı bir rapor hazırladı. Raporda Türkiye’de geçersiz oy oranının diğer seçimlere göre arttığı da belirtiliyor ve 2011 seçimlerinde bu oran yüzde 2.22 iken 2014 seçimlerinde oranın 4.19’a çıktığı vurgulanıyor. Raporda öne çıkan bazı değerlendirmeler şöyle: Sayımda hile var: Seçim merkezlerindeki birçok düzensizlik, dikkatsizlik ve cahilliğin sonucu. Sayım sırasında ne olduğu konusunda ciddi endişeler var. AKP’nin büyük zaferiyle sonuçlanan başarısını sorgulamaya gerek yok. Sorun, AKP’nin büyük bir üstünlüğünün olmadığı anahtar konumundaki bölgelerde. Belgelerdeki yasadışılıklar, örneğin Ankara’daki mühürsüz seçim sandıkları gibi istatistiksel anormallikler ciddi endişe yaratıyor. Çünkü bunlar birkaç bireysel sahtekârlıktan ziyade merkezi planlamanın olduğunu gösterir nitelikte. ‘En nefret edilen politikacı’: Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olursa daha da otoriter olacağına dair ciddi endişeler var. Eğer seçimin kendisine yönelik de şüpheler olursa, muhalefet sandıktan ve sokaklardan da uzaklaşacak. AKP şu anda Türk seçmeninin çoğunluğunu kazanmış durumda. Erdoğan’ın karşılaştığı zorluk, muhalefetin keskinliği. Türk siyasi tarihinde hiçbir politik lider, destekleyicileri tarafından bu kadar sadakatle bağlanılmamış ama hiçbir Türk politikacıdan da bu kadar da nefret edilmemişti. Eğer Erdoğan karşıtları seçim sonuçlarına daha fazla güvenemeyeceklerini hissederlerse bunun sonucu olarak politik ve siyasi istikrar berbat duruma gelebilir. Toplumdaki bölünme tehlikeli: Gezi Parkı protestolarının yayılmasından bu yana Erdoğan yalnızca muhalefet partilerine ve politikacılara saldırmakla kalmıyor, gücünü kullanarak toplumun bir bölümünü diğerine karşı kışkırtıyor. Sonuç itibarıyla, toplumdaki tehlikeli bölünme giderek derinleşiyor. Tartışmalı konular özetle şöyle: 1 Erdoğan istifa etmeli mi? l 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda “Cumhurbaşkanı adayı gösterilen hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, YÖK, RTÜK üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanların” görevlerinden ayrılmış sayılması öngörülüyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen aday olursa istifa etmek durumunda kalacak, ancak “Başbakan” istifa etmeyecek. TESAV Başkanı Erol Tuncer, “Başbakanlık’taki memur aday olursa seçimi etkiler diye istifa edecek. Ama bütün seçimi etkileyecek bir gücün sahibi olan Başbakan etmeyebilir!” dedi. 5 Hukuki ve siyasi kriz Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “7 yıl önce 367 tartışıyorduk, bu bir teknik konuydu, ama siyasal krize çevirdiler. Alelacele, rövanşist bir anayasal düzenleme yapıldı. Bu şimdi iç içe birçok hukuki ve siyasal krizi beraberinde getirecek” dedi. Kaboğlu, “model”le ilgili soruya da “Ben, ‘Türk modeli’ demiyorum, ülkeye haksızlık. ‘RTE modeli’ diyorum” yanıtını verdi. Kaboğlu, tartışmalı konularla ilgili sorularımıza şu yanıtları verdi: l Cumhurbaşkanı adayı olacak kamu görevlileri, belediye başkanları dahil geniş bir kategori istifa etmek durumunda. Fakat bu yükümlülük parlamenterler, bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı için öngörülmemiş. Ancak bir bakan ya da başbakan aday olursa etik açıdan görevden çekilmeli. İstifa etmese de devletin olanaklarından yararlanmamalı. Başbakan aday olur da Hakkâri’ye ya da Almanya’ya giderse, o seyahati resmi uçakla başbakan olarak değil, cumhurbaşkanı adayı olarak yapmalı ve masrafı havuzda toplanacak paradan karşılanmalı. l Ayni yardımlar ciddi bir problem. Yasa maddi yardım konusunda bu kadar somut bir kural koyuyor, tüzelkişigerçek kişi, yurttaş yabancı ayrımı yapıyor, ayni yardım konusunda da paralel bir uygulama yaparak belirli sınırı geçen katkıların kabul edilmemesi gerekiyor. YSK, maddi yardım lirayla ölçülür, ayni yardım konusunda sınır yok, diye serbest yorumda bulunamaz. Ayrıca tarafsızlık beklenen bir cumhurbaşkanının bu tür yardımlar alması da tartışmalı. Partilere bu kadar bol keseden yardım yapılıyor. Seçim finansmanında cumhurbaşkanları için de mütevazı de olsa bir kaynak olmalıydı. l Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının bir yasama seçimi kampanyası gibi tasarlanmaması gerekir. Adayın Hakkâri’ye gidip “Zap Suyu’na 5 köprü yaptıracağım” diyecek hali yok. Mitingler zincirinden çok, ulusal ölçekte bir kampanya, söylem geliştirilmesi gerekir. Medyaya eşit girişle ve medya yoluyla bu görüşlerin kamuya yansıması gerekiyor. 4 aday varsa, icabında yan yana gelerek TV’lerde açık oturumlar yapmaları önemli görünüyor. Van Gölü’ne köprü vaatleri gibi uçuk vaatlerin oyununa gelmeksizin, adayların kampanyayı anayasa, hukuk, insan haklarına çekmesi daha doğru. l “Partiler miting yapamayacak” desek ne kadar gerçekle ölçüşür? “Yapabilecekler” desek nereye kadar gidebilir? İstanbul Valisi, Kazlıçeşme’de yapılacak miting için ben ulaşım araçlarına el koydum, herkes oraya gitsin, diyemeyecek... Partilerden çok kamu görevlilerinin tarafsızlığı üzerinde durmak gerekir. AKP genel başkanını aday gösterirse zaten Genel Başkan “Ben anayasanın sınırlarını zorlayacağım” diyor. Böyle bir yola çıkışla partisi de sınırları zorlayacak. YSK çok sıkıntılı dönemler yaşayacak. 2 Büyükerşen dönebilecek mi? l Büyükerşen’in aday olması durumunda istifa etmesi gerekiyor, geri dönüp dönemeyeceği konusu da tartışmalı. Yasada, “Yüksek mahkeme üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere, cumhurbaşkanı adayı gösterilen devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde, YSK’ce cumhurbaşkanının seçildiğinin ilan edilmesini takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler” düzenlemesi yer alıyor. CHP’li Emine Ülker Tarhan, “Dönemeyecek olanlar tek tek sayılmış, içlerinde belediye başkanları yok. Belediye başkanları geri dönebilir, ‘diğer kamu görevlileri’ arasında değerlendirilmeli” dedi. l Yasaya göre adaylar tüzelkişilerden yardım alamayacak. Her bir kişinin adaylara yapabileceği nakdi yardım miktarına da sınırlama getirilmiş. YSK’ce belirlenecek tutarın üzerindeki nakdi yardımlar adayların “seçim hesabı” olarak kendileri adına açtıracakları bir banka hesabına yatırılacak. CHP’li Bülent Kuşoğlu, yasada sadece nakdi yardımdan söz edildiğine dikkat çekerken, “9 bin 82 lira yardım edebilir gerçek kişiler. Ama gazete ilanı, uçak, heliktopter araç tahsisi falan gibi ayni yardımlarda bulunabilirler. Bunlar için herhangi bir kısıt yok. YSK’nin genelgesiyle adayların ayni yardım kabul etmesi yasaklandı. Ancak cumhurbaşkanı adayının yardım almasının tarafsızlığını gölgeleyebileceği eleştirileri dile getiriliyor” dedi. YSK genelgesi 3 tahsis Uçak l Malkoç, partilerin adaylara yardımı konusunda, “Tüzelkişiler yardımda bulunamaz. Kişiler 9 bin 82 liradan fazla yardımda bulunamayacak. Ayni yardımlar konusu tartışmalı. Bir aday bir holdingin uçağını karşılıksız kullanırsa üzerinde şaibe olur. Aday uçak kullanacaksa, kiralamalı” görüşünü dile getirdi. Malkoç, YSK’nin yardım genelgesinin önümüzdeki günlerde yayımlanacağını aktarırken “Şöyle bir şey düşünülüyor: Cumhurbaşkanı adaylarına yapılan yardımların günlük olarak listesini isteyecek ilgili bankadan. İlk bakışta böyle şey mi olur gibi görünüyor ama 500 kişi 20 bin lira yatırdı diyelim. Seçildikten sonra 1 trilyon lira fazladan yatırılmış sana, bunu geri ver bakalım... Cumhurbaşkanlığı mı yapacak, bunlarla mı uğraşacak, nereden bulacak bu parayı?” dedi. 6 Adayların uyacağı kurallar açıklandı YSK’den Köşk’e çıkış kriterleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK), ilk turu 10 Ağustos’ta, salt çoğunluk sağlanamadığı durumda ikinci turu 24 Ağustos’ta yapılacak olan cumhurbaşkanı seçimine ilişkin takvim ile adayların uyacakları kuralları açıkladı. YSK’nin açıkladığı kuralların özellikle iktidar partisi adayının devlet olanaklarını kullanmasını engelleyici nitelikte olduğu görüldü. Buna göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim süreci içinde Ulusa Sesleniş konuşması yapamayacak, makam arabasını, uçağını veya devletin olanaklarını mitinglerde kullanamayacak. YSK, Köşk yarışında uygulanacak kuralları Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımladı. Buna göre adaylar, 29 Haziran3 Temmuz arasında mal bildiriminde bulunacak. Bu kapsamda adaylar, kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz mallar ile 32 bin 730 TL’den fazla tutarındaki parayı bildirecek. Adaylar, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından yardım veya bağış alabilecek. Bir kişi, bir adaya en fazla 9 bin 82 TL verebilecek. YSK’nin aldığı diğer kararlar ise özetle şöyle: l Adaylar billboardlara süresi, sayısı ve ücreti eşit olmak şartıyla; tanıtıcı poster, ilan, pankart veya afiş asabilecek. l Seçim gezilerinde başbakan ve bakanlarla milletvekillerinin makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalar kullanılmayacak. l Seçim gezilerinde protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenleri yapılamayacak ve resmi ziyafet verilemeyecek. Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı seçim takvimi şöyle: 29 Haziran 2014: Cumhurbaşkanı adaylığı için başvurular başlayacak. 3 Temmuz: Cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak başvuruların son günü (Saat 17.00). 11 Temmuz: Cumhurbaşkanı kesin aday listesi Resmi Gazete’de yayımlanacak. Propaganda dönemi başlayacak. 20 Temmuz: Yurtiçi ve yurtdışı seçmen kütüklerinin kesinleştirilmesi. 26 Temmuz: Gümrük kapılarında oy verme işlemi başlayacak. 31 Temmuz: Seçim propagandası ve yasakları başlayacak. 9 Ağustos: Seçim propaganda dönemi sona erecek. (Saat 18.00). 10 Ağustos: Yurtiçi oy verme günü. edilebilir mi? Gül ‘Cumhurbaşkanı’, Erdoğan ‘Başkan’ mı? 7 l Erdoğan “Cumhurbaşkanı olursam tüm yetkilerimi kullanırım” mesajları veriyor. Bu durumda, aynı anayasal çerçeve içinde Abdullah Gül ya da başka bir AKP’li aday olursa “Cumhurbaşkanı”, Erdoğan aday olursa “Başkan” mı seçilmiş olacak? Erdoğan Köşk’e çıkarsa, anayasadaki “Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulu’nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak” gibi yetkilerini kullanabilir. Turgut Özal Cumhurbaşkanlığı döneminde bu yetkiyi kullanmıştı. 4 Mitingde konuşabilirler mi? BK davete hayır derse ne olacak? l TBMM Anayasa Komisyonu üyelerinden, CHP’li Atilla Kart, “Başbakan aday olursa kuvvetler ayrılığı ne olacak? Halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı, aynı yolla gelen bir başbakan, anayasal kriz kaçınılmaz. Hatta rejim bunalımına dönüşebilir. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu’nu toplantıya çağırdı, icabet edilmezse yaptırımı ne olacak?” görüşünü dile getirdi. Erol Tuncer de “Sayın Erdoğan, ‘sınırları zorlayacağım, illa yürütme yetkilerini yukarıya çekmeye zorlarım, benim talimatlarımla yürüyen bir hükümet oluştururum’ diyor. Anayasal kriz orada başlayacaktır” dedi. Tuncer, “Bu sistem nasıl adlandırılabilir” sorusuna da “Başkanlık da değil, yarı başkanlık da değil, Türk sistemi!” karşılığını verdi. Kritik seçim takvimi l Şeref Malkoç, partilerin adaylara destek mitingi yapabileceğini ve bu mitinglerine cumhurbaşkanı adaylarından birini çağırabileceklerini söyledi. Malkoç, “Aday, parti aracıyla il il dolaşamayacak. Ama bir parti miting yaptı, taraftarlar Türk bayraklarının yanı sıra, parti bayraklarıyla da gelebilir. Aday da parti logolu bir aracın üzerine çıkabilir. Zaten anayasada ‘cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişiği kesilir’ deniyor. Yemin ettikten sonra ilişiği kesilir partisiyle. Yemin edinceye kadar partiyle ilişkisini normal karşılıyor” dedi. 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle