01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 31 İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması, Gezi eylemlerinin birinci yıldönümü olan 31 Mayıs günü Taksim’de olacaklarını açıkladı. Dayanışma “Umudumuzla, direnişimizle katliamlarınıza, yolsuzluklarınıza karşı meydanlardayız” çağrısı yaptı. Taksim Dayanışması, 27 Mayıs 2013 tarihinden bugüne dek yaşanan gelişmelerle ilgili basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde düzenlenen toplantıda dayanışma adına odanın avukatı Can Atalay, şubenin ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu açıklama yaptı. Toplantıya Can Dündar, Mustafa Sönmez ile Gezi eylemlerinin ilk kaybı Mehmet Ayvalıtaş’ın ağabeyi Muharrem Ayvalıtaş da katılarak destek verdi. Yapıcı, toplantıda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Taksim Yayalaştırma Projesi” açıklaması ile başlayan mücadeleyi anlattı. Parkın şu anda hiçbir şekilde kullanıma açılamayacağını vurgulayan Yapıcı, “Gezi’nin park olarak kalmasını sağladık. Gezi bitmedi, haziran süreci bit CUMHURİYET 28 MAYIS 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER Mayıs’ta Taksim’deyiz Gezi bileşenleri Haziran Direnişi’nin 1. yıldönümü için çağrı yaptı GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Çatışma istemiyoruz’ İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu da Türkiye’de artık en demokratik taleplerin bile ölümcül polis şiddeti ile karşılaştığını belirterek “Bizim tek amacımız polis şiddetiyle yaralanan yurttaşlarımızı tedavi etmek olamaz. Biz böyle bir ülkede yaşamak, hekimlik yapmak istemiyoruz. Bu tabloyu olağan kabul etmiyoruz. Biz artık ölmek, yaralanmak, tedavi olmak, yoğun bakım kapılarında aylarca beklemek, gencecik çocukların cenazelerini kaldırmak istemiyoruz, biz demokratik bir ülkede barış içinde yaşamak istiyoruz” diye konuştu. Çerkezoğlu, 31 Mayıs günü Taksim’de olacaklarını ifade ederek “Polisle çatışma çıksın, tek kişinin burnu kanasın, ortalık gaza boğulsun istemiyoruz. Polis meydandan çekilirse hiçbir sorun olmaz” dedi. lıkla cesaretlendiren politikalar eşliğinde ülkemizi ciddi bir gerilim ortamına sürüklemektedir. Ülkenin bütün meydanları ve kentleri abluka altına alınmakta; Soma Katliamı’nın yasını tutmamız, 1 Mayıs’ı kutlamamız, polis şiddetiyle kaybettiğimiz çocuklarımızın cenazesinde bile bir araya gelmemiz engellenmektedir.” Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu da (FIDH) Gezi eylemlerinin bir yılını değerlendiren bir rapor yayımladı. Raporda göstericilere karşı kullanılan şiddettin sorumlularından hiçbiri hüküm giymezken 5 bin 653 barışçıl gösterici hakkında 97 dava açıldığına dikkat çekildi. FIDH Başkanı Karim Lahidji, “Türk makamları, sadece insan hakları ihlallerinden sorumlu olanlardan hesap sorma konusunda hiçbir irade göstermemekle kalmıyor, protestolara katılan veya konu hakkında beyanda bulunanlara karşı yürütülen bir cadı avına bilfiil iştirak ediyor” dedi. FIDH’den sert eleştiri medi. Kent hareketleri sadece meslek odalarının inisiyatifinden çıktı” diye konuştu. Avukat Can Atalay da Gezi sürecinde ölümlü vakalarda dahi kovuşturma aşamasına gelinemediğini belirterek “Berkin Elvan ile Kovuşturma yok ilgili davanın açılmamış olmasının haklı bir tek gerekçesi olabilir mi? Ahmet Atakan dosyasında ne oldu? Mehmet Ayvalıtaş için adalet arayışını adliye koridorlarında takip etmeye çalışan bir anne, Fadime Ayvalıtaş evlat acısına ek gördüğü zulme dayanamayarak öldü. ” dedi. Dayanışmanın ortak duyurusunda şunlar kaydedildi: “İktidar, bu dayanışma ve direnişten hâlâ korkmakta, ‘Geziciler’ olarak bizi dillerinden düşürmemekte; yolsuzluklarını, cinayetlerini, katliamlarını unutturmak için hukuksuz polis şiddetini teşvik eden, adaletsizlik ve cezasız Yaralılara müdahale eden doktorların da aralarında bulunduğu 255 sanıklı Gezi davası 50 kişiye yakalama kararı BEHRAM’A TAZMİNAT CANAN COŞKUN İşkenceci sözü hakaret sayıldı İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Yardımcısı Sedat Selim Ay’ın, gazeteci yazar Nihat Behram’a köşe yazısında “işkenceci” dediği gerekçesiyle açtığı hakaret davasında Behram’a 1740 TL adli para cezası verildi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Behram’ın avukatları Başar Yaltı ve Abdurrahman Bayramoğlu katıldı. Avukat Başar Yaltı, dava konusunun içeriğinin esas olarak iktidara yönelik olduğunu ifade etti. Yaltı, Sedat Selim Ay’ın işkence suçundan dolayı yargılandığını ve mahkum olduğunu belirterek “Yargıtay tarafından daha ağır ceza verilmesi istemi ile bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sırasında da zamanaşımı nedeniyle dava düşmüştür” dedi. Yaltı, yazının ifade özgürlüğü kapsamında kaleme alındığını kaydederek “İfade özgürlüğü demokratik toplumun temelidir. Şiddet çağrısı ve nefret söylemi içermedigi sürece ifade özgürlüğüne sınır konulamaz. Devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz, yanlış bulduğu rahatsız edici haber ve düşünceler de ifade özgürlüğü kapsamındadır” dedi. Yaltı, basın yoluyla işlenen suçlarda verilecek cezaların otosansür doğuracağını, bunun da demokrasi için en tehlikeli yol ve yöntem olduğuna dikkat çekerek “Şikâyetçinin hakkında işkenceci ve tecavüzcü olduğu yönünde başka mahkeme kararları da vardır. Sanığın üzerine yüklenen suçtan beraatına karar verilsin” diye konuştu. Davayı karara bağlayan yargıç, suç konusunun önem ve değerine göre önce 90 gün karşılığı adli para cezasına, ardından da suçun alenen işlendiği gerekçesiyle 105 gün adli para cezasına çevrilmesine karar verdi. Gözlerini kaybedenler anlatılıyor İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı Can Dündar’ın Gezi eylemleri sırasında gözünü kaybeden gençlerin öyküsünü anlattığı “Gözdağı” belgeseli ilk kez 30 Mayıs Cuma günü Kadıköy Belediyesi tarafından Caddebostan Kültür Merkezi’nde gösterilecek. Dündar, Gezi ruhuna uygun olarak belgeselin parklarda gösterilmesini istediklerini belirterek “Belgeselin temel motifi Gezi’de gözünü kaybeden insanlar. Bir anlamda Türkiye görmeye başlamıştı, gözünden vuruldu. Ama hâlâ görüyorlar...” dedi. Müziğini Fazıl Say’ın yaptığı belgesel, direnişin yıldönümü olan 31 Mayıs günü yaygın olarak yurtiçinde ve yurtdışında gösterilmeye başlayacak. Dündar, geçen haziran ayından itibaren hazırlıklara başladıklarını ifade ederek “Eylemlere katılan insanlardan kaydettikleri görüntüleri bizlerle paylaşmalarını istedik. Çok yoğun bir destek verdiler. Kamerasıyla, cep telefonuyla kaydettiklerini gönderdiler. Onları bir araya getirdik. Haber kameralarının kaydettiği görüntüleri topladık” dedi. Dündar, gözünü kaybeden 6 gencin hikâyesini anlattıkları belgeselin müziğinin ise Fazıl Say’ın 31 Mayıs ve 1 Haziran günleri için yaptığı özel beste olacağını söyledi. Dündar, belgeselinin en çok Gezi’de gösterilmesini istediğini vurgulayarak “Geçen sene başlarken hayalim buydu. Bu bir hayal olarak kalmayacak. Bu sene olmayabilir ama başka bir sene olur. Bir gün o belgeseli Gezi’de izleyeceğiz” dedi. l Müdahale emrini yerine getirmeyen amirin yeri değiştirildi Uzlaşmaya görevden alma ALİ AÇAR İstanbul Güvenlik Şube Amiri Salih Şen, sendikaların 1 Mayıs’ı kutlama programını açıklamak için 21 Nisan’da Gezi Parkı merdivenlerinde yapmak istediği basın açıklamasına müdahale etmediği için açığa alındı. “Paralel yapıya mensup” olduğu iddiasıyla merkeze çekilen Şen’in görevden uzaklaştırılması Emniyet içerisinde huzursuzluğa neden olurken verilen emirlerin sorgulandığı belirtildi. Gezi Parkı merdivenlerinde yapılmak istenen basın açıklamasına, Emniyet müdürleri müdahale edilmesi emrini verdi. Edinilen bilgiye göre Şen, müdahalenin en son olması gerektiğini belirterek müzakere yapılmasını müdürlerine iletti. Müdürlerin müdahalede ısrar etmesi üzerine Şen, emrin hukuksuz olduğunu ve yerine getiremeyeceğini belirterek ses uyarı aracının mikrofonunu müdürlerine teslim etti. Bunun ardından Şen, sendika yöneticileri ile görüşmeye devam ederek müdahale edilmesini önlemeye çalıştı. Sendikalara yönelik verilen müdahale emrinin ardından Güvenlik Şube Amiri Salih Şen, merkeze çekilerek görevden alındı. Şen’in müdahale emrini yerine getirmediği için “Paralel yapıya mensup” olduğu ileri sürüldü. İsminin açıklanmasını istemeyen bir üst düzey Emniyet görevlisi ise Şen’in görevden alınmasının ardından Emniyet’te huzursuzluğun arttığını ve verilen emirlerin sorgulandığını söyledi. Gezi Parkı Direnişi sırasında Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’ndeki yaralılara müdahale eden doktorların da yargılandığı 255 sanıklı Gezi Parkı davasında mahkeme, 47 sanık hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya 16 sanık ile Sağlık Bakanlığı adına avukat Yağmur Demir Ezen ve Nazan Özkan katıldı. Bakanlık avukatları kurum adına davayı takip etmelerinin istendiğini belirterek “Sağlık Bakanlığı’na ait ambulanslar ve sağlık personelleri konuyla ilgili zarar görmüşlerdir, şikâyetçiyiz” dedi. Sanık avukatlarından Meriç Eyüboğlu da, “Dilekçelerinde bahsettikleri olaylar ve tarihler eleştirdiğimiz iddianamede yer almıyor” dedi. Sanık Onur Sinan Vatansever “Ben olay boyunca ambulansa saldırmadım. Çünkü ben ambulans görmedim. Ambulans gönderilmediği için hekimler sağlık hizmetinde bulunmak zorunda kaldı” diye konuştu. Sanık Sadık Güneş Tanış da, “Müdahale olmadan önce ‘Dağılın’ uyarısı yapılmadı” diye konuştu. Sanık Refik Erhan Karay ise gözaltına alınma anını şöyle anlattı: “Yerde yatarken bir polis yüzüme bastı. Gözaltı otobüsüne bindirilirken önünden geçtiğimiz polisler tekme ve yumruklarla darp etti” dedi. Sanık Ulaş Turşucu da “Gözaltına alındığım grubun arkasındayken gruba 1 metreden plastik mermi sıkıldı” diye konuştu. Sanık avukatlarından Eyüboğlu, yargılananların peşinen suçlu kabul edildiği için iki doktorun da yargılandığına değinerek “Bunun hukuk açısından da anlaşılır olmadığını yineliyoruz” dedi. Yargıç duruşmaya gelmedikleri için ifadeleri alınamayan 47 kişi hakkında savunmalarının tespiti için yakalama emri çıkartılmasına karar verdi. Duruşma 14 Kasım’a ertelendi. Öte yandan, sosyal medyadan yapılan çağrı üzerine toplanan gruptan, polisin müdahalesi sonucu gözaltına alınan, aralarında Alman yazar Marc Klaus Jörg Sander’in de bulunduğu 36 kişiye açılan davada, ifadeleri alınamayan 3 sanık hakkında yakalama kararı çıktı. Sıra dayağı ayrıştırmak, sonra hedef haline getirmek istiyor. Bunun devamında da Aleviliğin içini boşaltıp iktidarın bir başka kolu yapmak öngörülmüş olmalı! Güncelliğini korumakta olan Okmeydanı olaylarının üzerindeki sis perdesi tam olarak kaldırılabilmiş değil. Tablo yine bir “faili meşhur” cinayetle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Eğer bir semtte provokasyon da kokan ciddi olaylar meydana gelmişse, ilk yapılması gereken bu provokasyonun açığa çıkarılmasıdır. Bir hukuk devletinde olması gereken budur. Oysa Türkiye’de ilk iş, semti hedef haline getirmek oluyor. Bir sabaha karşı, 1500 polis Türkiye’nin en büyük kentinin merkezi semtlerinden birine baskın düzenliyorsa, bunun adı nedir? Hukuk devleti değildir. Bunun adı, devletin bir semti terörize etmesidir. Böyle bir baskından önce Başbakan o semti hedef gösterip, “terör örgütlerinin kuluçka yuvası oldu” diyorsa, orada asıl korkulması gereken terör örgütlerinden önce, semte bu damgayı vuranlardır. HHH Birinci yıldönümü yaklaşmakta olan Gezi Direnişi’nde yaşamını yitirenlerin Alevi kökenli yurttaşlar olması, girişte de altını çizdiğimiz kaygıları öne çıkarmıştı. Son olarak Okmeydanı ile birlikte Alevi kurumlarının temsilcileri dün TBMM önünde bir basın açıklaması yaptılar. Bir ülkede toplumsal dokunun en önemli renklerinden birini oluşturan bir kesimin temsilcileri basın toplantısı düzenlerken, orada gazetecilerden çok polisler varsa, demokrasi kuşatma altında demektir. Alevi kurumlarının temsilcileri yaptıkları açıklamaya başlık olarak şunu koymuşlardı: Yeter artık! Açıklamadan bir bölüm paylaşalım: “Alevi kurumları olarak uyarıyoruz! Bu ülkede Alevi sorunu yoktur! Bu sorun sistemin kendisi tarafından yaratılmış bir sorundur! Alevilerin talepleri bellidir. Çözüm siyasi bir iradeden, eşit yurttaşlıktan geçmektedir... Mevcut iktidar devlet terörüne son vermelidir. Alevileri terörle, şiddetle yan yana koymaktan vazgeçin. Elinizi Alevilerin üzerinden çekin...” Açıklamadan sonra konuştuğumuz kurum temsilcileri son günlerde cemevlerinin ayrıca abluka altına alındığını, adeta fişlendiğini vurguladılar... HHH Soma faciasında 11 evladını yitiren Kınık’ın Elmadere köyüne başsağlığına gittiğimde köyün ileri gelenlerinin ilk yakınması şu olmuştu: “Buraya iktidardan hiçbir milletvekili gelmedi... Ama az yukarıdaki köyü tümü art arda ziyaret etti...” Neden diye sorduğumda şu karşılığı verdiler: “Biz Aleviyiz diye...” Acıyı yaşarken yalnız bırakıyorsunuz, cemevinde buluştuğunda terörize ediyorsunuz! İnsanların yüreğinde böyle bir ayrımın, kaygının oluşmaya başlaması, ülke topraklarının bölünmesi kadar tehlikelidir. Başbakan bütün bunları görüp çözüm aramak yerine Alevilerden istediği ölçüde oy alamamanın kaygısını yaşıyor, yeni bir Alevi açılımı yapacağını söylüyor. Bugüne kadarki Alevi açılımlarının özeti şuydu: Önce Alevilere Aleviliği öğretecekler, sonra buna uygun haklar verecekler! Hükümet her açılımla yeni yaralar açmaktan vazgeçmeli. İyi niyetli bir başlangıç yapmak istiyorsa, kendine özel tarifler yapmak yerine Alevileri Alevi olarak kabul etmeli... 250 doktora takipsizlik CANAN COŞKUN Gezi Parkı eylemlerinde Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’ne sığınan yaralılara tıbbi yardımda bulundukları gerekçesiyle haklarında “suçluyu kayırma ve ibadethaneleri kirletme” iddiasıyla dava açılan doktorlara destek olmak amacıyla kendilerini savcılığa ihbar eden 250 doktor hakkında, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. 250 doktorla ilgili kararda, Türk hukuk sisteminde ikrarın tek başına delil teşkil etmeyeceğini vurgulayan savcılık, 250 doktorun ihbar dilekçelerindeki anlatımlarında suç ve suç unsuruna rastlanmadığını belirtti. Eylemler sırasında Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde bulunan yaralılara tıbbi yardımda bulunduğu iddiasıyla asistan doktorlar Yasemin Dokudan ve Sercan Yüksel hakkında “suçluyu kayırma ve ibadethaneleri kirletmek” iddiasıyla 10 aydan 6 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. ACI KAYBIMIZ TBMM VIII. ve IX. Dönem Milletvekili Ahmet Kemal Varınca ve Asiye Leman'ın oğulları, Bedia Leman Kösemihal'in çok sevgili kardeşi, Prof. Dr. Nurettin Şazi Kösemihal'in kayınbiraderi, Türk resim sanatının çok değerli ustası RESSAM n ADANA (Cumhuriyet verdikleri için tutukk renişi eylemlerine deste rat Akıncı ve SDP Mu si üye PM P lanan ES yargılanmalarına deüyesi Mahmut Yiğit’in i Adana adliyesi önünvam edildi. Dava önces Başkanı Sabahatİl P ES an yap de açıklama zorbalığa karşı tin Pişkinbaş, “Baskı ve AKP hükümeti dur. her türlü eylem meşru larla başarıya ulabu baskı ve rehin tutma , sanıklarla ilgili idvcı şamayacaktır” dedi. Sa olmadığını belirtirdialara ilişkin yeterli delil tahliye etti. ken, mahkeme 2 sanığı tahliyesi Adana’da Gezi ) Adana’da Gezi Di ADNAN VARINCA 27 Mayıs 2014 Salı günü günü ebediyete intikal etmiştir. Merhumun cenazesi, 28 Mayıs 2014 Çarşamba günü (bugün) Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakiben Büyükada Mezarlığı'ndaki aile kabristanına defnedilecektir. Sanat Camiası ve şahsım adına kaybımız ve üzüntümüz büyüktür. BESİ CECAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle