06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi engelleme kararını kaldırdı, asliye ceza ‘hayır’ dedi YouTube yasağı devam ALİCAN ULUDAĞ Ne Yapmalı? Bir saptama yapabilmek için örneğin şöyle başlanabilir: Halkımız bizi bir kez daha yanılttı. Bunca yolsuzluk iddiası ve kanıtı ortaya saçılmışken halkımız ya bunu anlayacak sağduyuyu gösteremedi, ya da bile bile, takım tutar gibi, küçük çıkarlar karşılığında seçimini yaptı… Bir başka saptama şu olabilir: Adamlar din duygusunu sömürmeyi iyi başarıyor. Bu nedenle halkımız büyük çoğunluğuyla bu partiyi kendine yakın görüyor…. Aynı açıklama, söz konusu siyasal partinin başındaki kişinin “karizmatik” kişiliğine vurgu yapılarak da sürdürülebilir: Adam imamlık eğitimi almış. Hitabeti güçlü. Vücut diliyle de halk kitlelerini etkilemeyi başarıyor… Seçim sonuçlarını açıklama çabası muhalefete eleştiri okları yöneltilerek de yapılabilir: İktidarın karşısında dişe dokunur bir muhalefet yok. Halk kitleleri bu nedenle istemese de yine iktidardaki partiye yöneliyor… Sağlık alanında sağlanan görece kolaylıklar, sadaka gibi dağıtılsa da toplumsal yardım konularında başarı sayılabilecek kimi çalışmalar; yol, konut vb. yapımlarındaki gösterişli işler, yanı sıra da medya üzerinde kurulan egemenlik, baskı ve yasaklarla toplumun gözünü korkutmak gibi nedenler, iktidardaki partinin seçim başarısının nedenleri olarak gösterilebilir… Seçim sonuçlarını açıklama bakımından aklıma bir çırpıda gelen bu gerekçelere hiç kuşkusuz pek çok başkaları da eklenebilir… Bunların hepsinde bir doğruluk payı olduğunda kuşku yok. Fakat hiçbiri tek başına yeterli olamayacağı gibi hepsini birlikte düşünmek de bana seçim sonuçlarını açıklama bakımından yeterince inandırıcı gelmiyor… Ne yapılması gerektiği konusunda öneriler üretebilmek için, daha başka, daha temel nedenler bulunması gerektiğini düşünmekten kendimi alamıyorum… HHH Öncelikle, seçim sonuçlarının iktidardaki parti bakımından mutlak bir başarı olmadığını görmek gerek. Beklenildiği kadar başarısız olmadıklarını söylemek daha doğru olur. İkinci olarak, halk kitlelerini suçlamak kadar yanlış bir şey yoktur... Çünkü suçlayarak sonuç alınamaz. GERİYE DOĞRU Yapılması HİÇBİR BAŞARI gereken KALICI OLAMAZ anlamaya çalışmaktır. Yerel seçim sonuçlarını masaya yatırarak irdelemeye koyulduğumuzda, her bölge, her toplumsal sınıf ve tabaka, her yaş ve cins grubu bakımından farklı durumlarla karşılaşılacağı kuşkusuzdur. Ve yapılacak irdelemeler mutlaka bu farklılıklar en başta gözetilerek yapılmalıdır. Buna göre de uygulanacak tanıtım, eleştiri, propaganda vb. yöntemleri, bu farklılıklarla uygunluk içinde olmalıdır. Bütün bunlardan daha önemlisi, söylenen hiçbir sözün söz olarak kalmaması, somut, maddi gerçekliğe dönüştürülmesidir. Örgütsüz kitlelere söylenecek sözler, ne kadar doğru da olsalar, su üstüne yazılmış yazılar gibidir. Bir süre sonra geçersizleşir, bir başka söz tarafından etkisizleştirilir. Asıl olan örgütlülüktür. Buna göre de yapılması gereken, halk kitlelerini, bütün toplumsal kesimleri, sadece oy verici, onun dışında edilgen kişiler ve topluluklar olarak görmekten vazgeçerek, örgütlülük bilinci kazanmalarını, örgütlenmelerini sağlamaktır. Bence, sadece bu seçim sonuçları bakımından değil, siyasal çalışmaların genelinde çıkarılması gereken asıl sonuç budur. HHH Hiçbir şeyin durağan olmadığını, çoğu kez öyle görünse bile yerinde saymadığını, bir değişimler süreci içinde evrildiğini biliyoruz, bilmemiz gerekir. Fakat değişimler ille de ve her zaman ileriye doğru olmuyor. Başarının sırrı, değişimin yönünü sezinlemek, öngörmek, kavramak, önünü açmaktır… Bugün ülkemizde gördüğümüz, gerici çevrelerin, iktidarın sağladığı olanakları da sonuna kadar kullanarak bunu kendi yönlerinden başarıyla yapmakta olduklarıdır… Son on yılda halk kitlelerinin daha duyarsız, daha çıkarcı, daha geriye dönük duruma gelmelerinin nedenleri buralardadır. Demokrat, ilerici, aydınlanmacı, özgürlükçü çevrelerin, kişi ve kurumların, kendi bakımlarından, aynı ölçüde başarılı oldukları söylenebilir mi? Kalıcı başarıya, öyle sanıyorumki, çok söz ve popülist çözümler üretmeye çalışmaktan çok, bu konularda sağlam, bilimsel düşünceler üretmek ve uygulamaya koymakla ulaşılabilir… ANKARA Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, video paylaşım sitesi YouTube’a 27 Mart’ta aldığı erişimin engellenmesine ilişkin kararını yapılan itiraz üzerine kaldırdı. Ancak Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi dün gece geç saatlerde “Suça konu içeriklerin kaldırılmaması” nedeniyle Youtube’ye erişim engelinin devam etmesi yönününde görüş bildirdi. Bu durumda Youtube yasağı kalkmamış oldu. Sitenin tümden erişime kapatılmasının anayasada düzenlenen ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmeden Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, sadece sitede yer alan 15 linkin yasaklanmasına karar verdi. Karar, sitenin erişime açılması için TİB ve BTK’ye gönderildi. Ancak dün akşam saatlerde Youtube hala erişime engelli idi. Devam eden saatlerde ise Gölba TANRIKULU: ERDOĞAN SAYGI DUYMUYORSA AKP’LİLER TWITTER KULLANMASIN ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, yaptığı yazılı açıklamada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Twitter’a konulan erişim engelinin kaldırılması kararına ilişkin “Saygı duymuyorum” açıklamasını eleştirdi. Tanrıkulu şunları kaydetti: “Erdoğan’ın AYM kararına sayşı Asliye Cesa Mahkemesi’nden “erişim engeline devam” kararı geldi. Mahkeme, yasak gerekçesini ise “Suça konu içeriklerin kaldırılmaması” olarak gösterdi. YouTube’a uygulanan yasak sürerken iki mahkeme de birbiriyle çelişmiş oldu. Anayasa Mahkemesi, Twitter’a uygulanan yasağın, ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle 2 Mart günü kaldırılmasına ilişkin karar alınca aynı gün Türkigı duymadığını açıklaması ve bir AKP yetkilisinin AYM kararını ‘gayri milli’ olarak yorumlaması sonrasında Twitter kullanıcısı olan AKP’lilere düşen görev, siyasi ve ahlaki olarak sosyal medya platformu Twitter.com adresini kullanmamalarıdır.” CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen ise Meclis’te yaptığı basın toplantısında Erdoğan’ın Twitter sözlerine ilişkin, “İnsan hakları evrensel bir konudur. İnsan hakları milli ya da gayri milli olarak nitelendirilemez. Hukuk devletinde mahkeme kararı beğenilmese de saygı duyulması gerekir. Zaten yargı her zaman siyasi iktidarı frenleyen, sınırlarını çizen bir göreve, fonksiyona sahiptir” dedi. bazında, bunun mümkün olmaması halinde tüm bir siteye yönelik erişimin engellenmesi şeklinde, bahsi geçen siteye erişimin tamamen engellenmesini öngören ve sınırları belirsiz bir yasaklama kararı getiren mahkememizin kararının, demokratik toplumların en temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturduğu kanaatine varılmıştır.” ye Barolar Birliği (TBB), YouTube kararına itiraz etti. İtirazı dün değerlendiren Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı Suzan Polat, Barolar Birliği’nin itirazını kabul etti. Mahkeme, “erişimin engellenmesine dair kararın kaldırılmasına” karar verdi. Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, yasağın kaldırılmasının gerekçesini AYM’nin Twitter’a uygulanan yasak karşısında verdiği ihlal kararına dayandırdı. Mahke me şu özeleştirileri yaptı: “Anayasamızın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar ancak kanunla yapılabilir ve demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunulamayacağı dikkate alındığında; mahkememiz tarafından içerikleri sakıncalı görülen internet adreslerinin URL Hükümet, yolsuzlukla mücadele konusundaki uluslararası mevzuatı da uygulamaktan kaçınıyor ‘Yakalanma’ korkusu l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Suriye’nin Kesap bölgesinde muhalifler ve rejim güçleri arasında devam eden çatışmalar esnasında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hatay Yayladağı Kapı Hudut Karakolu sorumluluk bölgesindeki alana 6 adet roket mermisinin düştüğünü açıkladı. Açıklamada, roket mermilerinin herhangi bir zayiata yol açmadığı belirtilerek angajman kuralları çerçevesinde Fırtına obüsleri ile bilinen hedefe saat 14.30’da misliyle mukabelede bulunulduğu kaydedildi. 6 adet roket mermisi düştü, karşılık verildi! CHP’li Rıza Türmen, “Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu”nun raporunda, Türkiye’nin şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele konusunda birçok yükümlülüğünü yerine getiremediği saptamasına yer verildiğini belirterek konuyu Meclis gündemine taşıdı. AYŞE SAYIN ANKARA AKP’nin, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından, “yargıya yönelik operasyonlarla” dosyaların üzerini örttüğü tartışmaları sürerken, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda uluslararası mevzuattan doğan yükümlülüklerini de yerine getirmediği ortaya çıktı. Eski AİHM yargıcı ve CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, Avrupa Konseyi’nin 4 Mayıs 1998 tarihli AB Bakanlar Kurulu toplantısında alınan karar doğrultusunda kurulan “Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu”nun ‘GRECO’, üye ülkelerin yolsuzlukla mücadele konusunda Avrupa standartlarına uygunluk denetimi yaptığına dikkat çekti. GRECO’nun Mart 2012’de gerçekleştirilen genel kurul toplantısında kabul ettiği “Türkiye uygunluk raporu”nda, “suç haline getirme” kapsamında Türkiye’ye yöneltilen 8 tavsiyenin ancak “kısmen” yerine getirildiği, “siyasi partilerin finansmanında şeffaflık” konusundaki 9 tavsiyeden 4’ünü “kısmen”, 5’ini ise “hiç yerine getirmediği” sonucuna vardığına dikkat çekti. Türmen, Bakan Davutoğlu’na raporda yer alan tavsiyelerin yerine getirilmesi konusunda bir “planlama” bulunup bulunmadığını sordu. Antalya’daki Gezi Direnişi eylemlerine katılan Karacagil, kırmızı fular taktığı için örgüt üyeliği ile suçlanmıştı. KESK’lilerden ‘tarih’e tepki l İstanbul Haber Servisi KESK üyesi öğretmenler, hemşireler ve belediye çalışanlarının DHKPC üye ve yöneticisi oldukları iddiasıyla yargılandıkları dava özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) kaldırılması ile kapatılan eski İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nden alınarak İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verildi. Yeni mahkemenin duruşma tarihini 6 Mayıs’tan 8 Temmuz 2014’e ertelemesi tepkilere yol açtı. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen KESK’liler 14 aydır tutuklu olan arkadaşlarının cezalandırılmak istendiğine dikkat çekti. ANTALYA (DHA) Antalya’da Gezi Direnişi’ne katılan ve taktığı kırmızı fular “sosyalizmin simgesi” olarak kabul edilerek örgüt üyeliği suçundan yargılanan Ayşe Deniz Karacagil hakkında, yargılandığı davadaki aynı suçlamalardan bir başka dava daha açıldı. Avukat Hakan Evcin, “Savcıların olaylardan ve birbirinden haberi yok. Sorgulama yapılsa veya basını takip etseler bu davanın açıldığını görecekler” dedi. Antalya’da 31 Mayıs gecesi Çallı Kavşağı’nda yaşanan olaylara, Ahmet Atakan’ın ölümünün protestosuna, 12 Eylül darbesi yıldönümündeki protestoya ve ODTÜ olaylarına ilişkin protesto gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle Ayşe Deniz Karacagil ve Mustafa Cihan Yılmaz 2 Eylül günü gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı. 4 ay 6 gün tutuklu kaldıktan sonra 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gö ‘Kırmızı fularlı kıza’ ikinci dava rülen davanın ilk duruşmasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Ayşe Deniz Karacagil, Mustafa Cihan Yılmaz, Naim Doğan, Ersin Elyakut ve Hacı Bey Temur hakkında 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ikinci bir dava daha açıldı. İkinci davadaki suçlama, yine 10 Eylül 2013 günü, Gezi olayları sırasında hayatını kaybeden Ahmet Atakan için düzenlenen protesto yürüyüşüne katılmaları konusunda, “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” olarak gösterildi. Avukat Hakan Evcin, “İlk davayı açan, Terörle Mücadele Kanunu’na ilişkin yetkilendirilmiş savcı, bu ikinci davayı açan ise örgütlü suçlar savcısı. Savcıların olaylardan ve birbirinden haberi yok. Zaten sorgulama yapılsa veya basını takip etseler bu davanın açıldığını görecekler” diye konuştu. Yapılması gerekenler Türmen’in TBMM gündemine taşıdığı GRECO raporunda, Türkiye’ye yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık konusundaki eleştirilerin yanı sıra Türkiye’den yerine getirmesini istediği bazı yükümlülükler şöyle: 4 GRECO, Türkiye’nin üçüncü aşama değerlendirme raporunda belirtilen 17 tavsiyenin hiçbirisini tatmin edici bir şekilde yerine getirmediği sonucuna ulaştı. “Suç haline getirme” açısından tüm tavsiyeler kısmen yerine getirilmiştir. “Siyasi partilerin finansmanında şeffaflık” açısından ise tavsiyeler kısmen yerine getirildi, 4 tavsiye yerine getirilmedi. 4 “Suç haline getirme” ile ilgili bu süreçte Türkiye, değerlendirme raporunda belirtilen tüm tavsiyeleri dikkate alarak belli seviyeye kadar talepleri karşılamaya çalışmıştır. Ancak Türk Ceza Kanunu’nda yapılacak değişikliklerin tavsiyeleri tamamıyla karşılamaması nedeniyle GRECO “üzüntülerini” bildirir. 4 Yetkililerin tavsiyeleri karşılama yolundaki çabalarına devam etmeleri ve Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi’nin gereklerine uygun gerçekçi bir yasal çerçeve oluşturmak için Meclis’te bekleyen tasarı üzerinde ilave değişiklik yapmaları gerekiyor. 4 Belirtmek gerekir ki, reform süreci henüz daha başlangıç aşamasında olduğundan ve Cumhurbaşkanı adaylarının kampanya finansmanlarına dair mevzuatın kabul edilmesi gibi birkaç istisna dışında halen ortada somut bir sonuç da bulunmadığından, nihai sonucu belirtmek ve GRECO’nun tavsiyelerinin tatmin edici bir şekilde karşılanıp karşılanmadığına karar vermek henüz mümkün değildir. 4 Tavsiyelerin üçte birinden fazlasının yerine getirilmediği ve diğer tüm tavsiyelerin de sadece kısmen yerine getirildiği, planlanan tedbirlerin henüz tasarı halinde olduğu ve üstelik söz konusu tasarıdaki düzenlemelerin tavsiyelerin gerekliliklerini karşılama noktasında çoğu zaman yetersiz kaldığı hatırlatılmalıdır. GEZİ’DE 84 BERAAT KIRKLARELİ (Cumhuriyet) Gezi Direnişi eylemlerine katılan 1236 kişiden 84’ünün “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan yargılanmasına Kırklareli 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sanıkları ve avukatları dinleyen mahkeme, kanuna aykırılık olmadığı gerekçesiyle 84 kişinin beraatına karar verdi. Sanıkların avukatı Emrah Arslan, 7 ve 9 Haziran’daki eylemlere katılan 84 yurttaşın beraat ettiğini belirterek “TCK’nin 26. maddesine göre hakkını kullanan kimseye ceza verilmez maddesinden yola çıktık. Herkes eğitim düzeyinin yüzde 70 ve yüzde 80’lerde olduğunu, siyasi partilere üye olmadıklarını, sosyal medyadan duyumla katıldıklarını söyledi. Savunmalarımız da belirli düzeyde olduğu için bundan sonraki tüm dosyalardan beraat kararı bekliyoruz. 16 dosyanın 2’sinden de beraat kararı aldık. 14 dosyamız kaldı. Kalan 14 dosyadan beraat kararı almadan buradan dönmeyeceğiz” dedi. ÇADIR DAVASI BAŞLADI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de Gezi Direnişi sırasında Kordonboyu’nda çadır kuranlardan 5’i hakkında, bunları kaldırmak isteyen polise direndikleri savıyla açılan davanın görülmesine başlandı. İzmir 4. Çocuk Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmada sanıklar suçlamaların asılsız olduğunu vurguladı. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan M.A.T, B.S, C.A.U, Z.M.K. ve M.E. ile avukatları Dinçer Çalım ve aileleri katıldı. Suçlamayı kabul etmeyen M.A.T, çadırlarının sökülmesini engellemek amacıyla polisin önünde durduklarını, kesinlikle şiddete başvurmadıklarını söyledi. Avukat Dinçer Çalım, “Görevli memurlara karşı gelmemelerine rağmen bu şekilde yargılanıyor olmaları trajikomiktir. Müvekkillerim olay sırasında polis şiddetinden korktukları için kol kola girmişlerdir. Hepsinin beraatını talep ediyorum” dedi. Mahkeme başkanı, olaylar sırasında tutanağı hazırlayan polis memurlarının tanık olarak dinlenmelerine karar vererek duruşmayı temmuza erteledi. Bakan Yıldız’a suç duyurusu l İstanbul Haber Servisi Doğa Savaşçıları Çevre Örgütü Başkanı Zafer Murat Çetintaş, yerel seçimlerde birçok kentte yaşanan elektrik kesintilerinin trafoya kedi girmesi sonucu meydana geldiğini açıklayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında suç duyurusunda bulundu. Yıldız’a “Görevi kötüye kullanma” ve “hayvan ölümüne sebebiyet verme” suçlamaları yöneltildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle