23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2014 CUMA 8 n Baştarafı 1. Sayfada ve adaleti simgeleyen kadın heykelini derhal yıkınız ve… ... Yerine, elindeki adaleti, hukukun üstünlüğünü simgeleyen teraziyi, değersiz bir kumaş parçası gibi bir yana atmış… … Uluslararası hukuk ve anayasamızla yasalarının öngördüğü; hukukun üstünlüğü ve adaleti temsil eden ne kadar kural, yasa varsa ayaklarının altına alan, yargıya müdahaleyi olağan bir görev sayan RTE heykelini dikiniz!.. Eski Adalet Bakanı’na mahkumiyetle sonuçlanmasını gerekli ve zorunlu gördüğü bir davada hâkimin verdiği beraat kararına karşı vaziyet almasını adeta emrederek yargıya müdahale eden Başbakan RTE, bu görüşmeyi içeren ses kayıtlarının herhalde montaj olduğunu varsayarak karşı çıkanları da yalanlayan bir açıklama yaptı. Şimdi yalnız bugüne dek hukuk devletinde yaşadıklarını sananların değil; Batı demokrasilerinin de gözlerini fal taşı gibi açmalarına neden oldu. Başbakan ne hukukun üstünlüğünü ne de yargının bağımsızlığını umursamadığını fütursuz bir davranışla… … “Evet o konuşmayı ben yaptım” diyerek, yargıya müdahale ettiğini resmen ve alenen kabul ve de ilan edebildi. HHH Hukukun üstünlüğüne, yargıya müdahale edemeyeceği eleştirilerini de sallamadığını kanıtladı. Çoğu zaman, gerçekleri saptırarak kitleleri yanıltan demagojik üslubuyla yargıya müdahalesinin üzerini örtmeye de gerek görmüyor artık. Adaleti de, hukukun üstünlüğünü de, yargıyı ve alacağı kararları da ben saptarım diyor. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını başlatabilmek için hükümetten savcıların izin almasını yasaya bağlamasından tutun da, yargıçları bize karşı olan Aleviler, bizden olan Sünni yargıçlar diye sınıflandırdıklarını… … Eski Adalet Bakanı Ergin’in, Başbakanı’na A.Doğan hakkında yedinci kez verilen beraatı mazur gösterebilmek için hâkimin Alevi olduğunu gerekçe göstermesi, yargıçları inançlarına göre tasnif ettiklerinin kanıtı değil mi? “Buradan mutlaka bir mahkumiyet kararı çıkması gerekir” diye adaleti temsil eden bakana emir veren, bundan böyle yargı erkinin bağımsız olduğunu söylemeye devam edecek bir Başbakan’a ve yargıçların alacağı kararların adaletli olduğuna nasıl inanacağız?.. Başbakan resmen hukukun üstünlüğünü de bağımsız yargıyı da ben temsil ediyorum diyor. HHH Yargı erkine beş paralık değeri bile esirgeyen bir Başbakan’ın yönetimindeki ülkede demokrasinin var olduğunu söyleyenlere kargalar bile güler. Ha tabii Başbakan’ın demokrasi diyerek başka yöntemlerin peşinde olduğunu yıllarca yazanlara karşı, gidişattan yeni uyananlar da var bu ülkede. Örneğin Sedat Ergin’in, dün Hürriyet’teki; “Başbakan yeni bir rejime geçiyor” diyen yazı başlığı bu gerçeği anımsatıyor da!.. HHH RTE’nin yakın dostu işadamı Kalkavan ile yaptığı telefon görüşmesi de; ihalelere bile müdahale ettiğini gösteriyor. Bu görüşme savaş gemisi projesi MİLGEM ihalesinin Koç Grubu’na verilemeyeceğini anlatıyor. İhale dışı kalan dostuna itirazda bulunmasını söylüyor; Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısından ihalenin iptali kararı çıkarıldıktan sonra ihaleyi Kalkavan’ın alması sağlanıyor. Hem dost işadamının yitirdiği ihaleyi kazanmasını sağlıyor hem de böylece Gezi eylemlerindeki insancıl davranışlarını kendine karşı yapıldı diye yorumlayarak Koç ailesinden adeta intikam almış görünüyor. HHH RTE’nin hukukun üstünlüğünü de yargıyı da tanımadığını belgelemeye, ayrıca başka kanıt aramaya gerek kalmıyor... Son bir olay ve verdiği kısa yanıt; gerekli ve yeterli bir belge, bir kanıt aramayı gereksiz kıldı. Atatürk bozkırda bir vaha yarattı. Örnek bir çiftlik, binlerce meyve ağacının yetişmesini sağladı ve başkent halkının soluk alacağı bir alan oluşturdu. RTE eserleriyle, yarattığı köhne Osmanlı’nın küllerinden yarattığı Cumhuriyeti, lekesiz yaşam öyküsüyle tarihten ve halkın gönlünden silemediği Atatürk’ten intikam alırcasına Atatürk Orman Çiftliği’ni yok etti. Bu büyük alana Beyaz Saray özentisi gereksiz bir Başbakanlık binası inşa ettirmeye başladı. Bu davranışı sindiremeyenlerin inşaatın durdurulması ve yapı projesinin iptali istemiyle açtıkları davada yargı dava açanları haklı gördü ve yeni Başbakanlık binasının yapımının durdurulmasına ve yıkılmasına karar verdi ve bakın ne oldu: Yargı kararını anımsatan gazeteciler Başbakan’dan, TV’lerden canlı yayınlanan şu yanıtı aldılar: “İnşata devam edilecek. Güçleri yetiyorsa yıksınlar da görelim. Açılışını da yapacağım ve o binada oturacağım!” HHH RTE’nin hukukun üstünlüğünü ve yargı erkini tanımazlığını başka belgeler arayarak kanıtlamaya artık gerek kalmıyor. Bu son örnek olay; Türkiye’de hukuku, adaleti, yargıyı anayasa ve yasaların değil... … Tek başına Başbakan’ın temsil ettiğini de kanıtlamış oluyor. HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL İkiyüzlü adalet! HAKAN DİRİK Ergenekon davalarında kullanılan gizli tanık ‘Efe’, kimliği ve yüzü değiştirilerek yeniden savcı olarak atandı İZMİR Ergenekon’un gizli tanığı “Efe” olduğu ortaya çıkan savcı Bayram Bozkurt’un, yüzü ve kimliği değiştirilerek yeniden savcı olarak görevlendirildiği belirlendi. Bozkurt’un Erzincan İliç savcısıyken verdiği ifade nedeniyle, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığı sırada makamında zorla gözaltına alınan CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, “Bu olay, sistemin sefaletini, adaletin ikiyüzlülüğünü gösterir” dedi. Bayram Bozkurt olayında gizli tanık sisteminin nasıl kullanıldığının bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Cihaner, “Gizli tanıkların sistemli biçimde nasıl kullanıldığı ortada. Son olarak Kayseri Milletvekilimiz Şevki Kulkuloğlu, bir gizli tanığın nasıl ‘joker’ gibi kullanıldığını açıkladı. Efe olayında adaletin ikiyüzlülüğü ‘Efe’nin ifadeleriyle başsavcılıkta zorla gözaltına alınan CHP Denizli Milletvekili Cihaner, “Tayt giydiği için mesleğe kabul edilmeyip intihar eden hâkim adayları varken gizli tanığın savcı yapılması sistemin sefaletini, adaletin ikiyüzlülüğünü gösterir” dedi. görülüyor. Bir faturayı geç ödediği için mesleğe kabul edilmeyenlerin, tayt giydiği için mesleğe kabul edilmeyip intihar eden hâkim adaylarının olduğu sistemde, eğer doğruysa, böyle bir gizli tanığın yeniden savcı yapılması, sistemin sefaletini gösterir” diye konuştu. Adalete estetik Gizli tanık “Efe”nin Bayram Bozkurt olduğu, avukat Turgut Kazan tarafından ortaya çıkarılmıştı. Karşı gazetesinden Caner Taşpınar’ın haberine göre bunun üzerine 25 Haziran 2010’da emekli olduktan sonra ortalıktan “kaybolan” Bozkurt, tanık koruma programına alındı. Estetik yapıldı, kendisinin ve eşinin kimliği değiştirildi. Ardından İç Anadolu’da bir ilçede yeniden savcılık görevine atandı. “Efe”, HYSK’nin kısa süre önce açıkladığı adli tatilden yararlanacaklar listesine de yeni kimliği ve yeni sicil numarasıyla girdi. Eş durumundan yararlanarak Sağlık Bakanlığı’nın görevlendirdiği “Efe”, 4 Eylül 2013’te eşiyle birlikte ABD’ye gitti. Denizcinin kıyafeti Bozkurt, “Ergenekon arabama kene koydu, iki kere bana suikast yapmak istedi” sözleriyle anımsanıyor. Bozkurt İliç savcısıyken hakkındaki suçlamalar ve Bekir Buran adlı kişinin şikâyeti üzerine Bozkurt için soruşturma açan dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, daha sonra “Efe”nin ifadeleriyle İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın uygulayıcılarından olduğu savıyla yargılanmaya başlanmıştı. Dava sürüyor. Ergenekon duruşmasında Efe ile sanık Albay Dursun Çiçek arasında geçen “kıyafet diyoloğu”, davayı ve Bozkurt’un kimliğini de özetliyor. Çiçek, Cihaner’le kendisinin 2009 yerel seçimlerinden önce birlikte gördüğünü öne süren Efe’ye üzerindeki kıyafetin rengini sordu. İlk olarak “Yeşil” diyen Efe, Çiçek’in “Ben denizciyim” demesi üzerine “Özer dilerim, diğerleri yeşildi, sizde beyaz vardı” yanıtını verdi. Bunun üzerine Çiçek şöyle dedi: “Denizciler ocak ayında siyah giyer!” CHP’li Kart: Erdoğan’ın yurtdışında parası var iddiası kuvvetlendi: Cihaner 17 Aralık bulguları ‘gizli hesap’ diyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, 17 Aralık sonrasında ortaya çıkan bulguların, gayriresmi Suudi Arabistan ve Katar ziyaretleri, WikiLeaks belgelerindeki iddia ve suçlamaların Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre ya da başka bir ülkede gizli hesabı olduğu iddialarını kuvvetlendirdiğini söyledi. Kart, dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Maliye Bakanlığı’nın 1 Eylül 2009’da ABD ve Fransa’dan sonra Türkiye’nin de İsviçre bankalarında Türklere ait hesaplarla ilgili bilgi istemeye hazırlandığını açıkladığını anımsattı. GEZİ’dE bEraat GErEkçEsİ ‘Gösteriler barışçıl, güç orantısız’ İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı eylemlerinde protesto etmek için adliye içinde toplanarak açıklama yapan 2 avukatın 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada beraat kararı verildi. Kararın genrekçesinde “Eylemlerin barışçıl” olduğunu vurgulanırken “hak ihlalleri yaşandığı ve göstericilere orantısız güç” kullanıldığı belirtildi. Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Kartal Hukukçular Derneği Yöneticileri avukatlar Osman Zeki Erdoğan ve Mehmet Ümit Erdem hazır bulundu. Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı avukat Başar Yaltı, Yalçın Tura ile İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yaklaşık 100 avukat katıldı. Mahkemenin Hâkimi Enver Kumbasar, başta Gezi Parkı ve çevresinde başlayan, oradan tüm İstanbul’a ve ülkenin birçok yerleşim yerine yayılan protesto gösterilerinin barışçıl olduğunu belirtti. Gösterilerin yaygınlaşması ve kitleselleşmesi üzerine kolluk kuvvetlerince çoğunlukla orantısız güç kullanılarak gösterilerin bastırılmaya çalışıldığını ifade eden Kumbasar, birçok ölüm ve çok sayıda yaralanmalara sebebiyet verildiği, çok geniş bir yelpazede hak ihlalleri yaşandığı, bu durumun da yeni protestoları tetiklediğini kaydetti. Kumbasar, meslekleri avukatlık olan ve bu sıfatları nedeniyle hak ve hukuku savunmak gibi önemli bir kamu görevi de yürüten sanıkların yöneticisi olduğu derneğin öncülüğünde, Gezi olayları bağlamında kolluk görevlilerince yapıldığını düşündükleri yaygın ve ağır hak ihlallerine karşı protesto ve duyarlılık gösterdiklerini belirterek, “Gezi eylemcilerine destek amacıyla toplu basın açıklaması olarak düzenledikleri eylemlerini gerçekleştirmek için mesleklerini icra ettikleri adliye binası içerisinde bir araya gelmeleri ve birkaç dakika kalıp dışarıya çıkarak toplu basın açıklaması yapmaları biçiminde gerçekleşen eylemin suç olarak nitelendirilmesi veya bir ceza yaptırımına bağlanması hukuken ve vicdanen olanaksız görülmüştür” dedi. HDP gerginliği sürüyor: 27 gözaltı AKSARAY (AA) Aksaray’da, HDP il binasının açılışı sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle şehrin çeşitli noktalarında bir araya gelen ve polisin uyarısına rağmen dağılmayan kişilerden 27’si gözaltına alındı. HDP Aksaray il binasının birkaç gündür devam eden olaylarda, önceki gün 19 kişi yaralanmıştı. Polisin HDP il binası önünde nöbetinin devam edeceği bildirildi. WikiLeaks belgeleri İsviçre’de bulunan paraların Türkiye’ye getirilmesi için 20082009 yıllarında ciddi çalışmaların yapıldığını, ancak aradan geçen 45 yıl sonunda sözü edilen çalışmaların sonuçlandırılamadığını belirten Kart, “Hükümetin İsviçre’deki banka hesaplarından kişisel olarak ve siyaseten endişe duyduğu anlaşılmaktadır” dedi. WikiLeaks belgelerinde Başbakan Erdoğan’ın uluslararası boyutu olan iş ve ihalelerde rüşvet aldığı yönünde suçlamalar yer aldığına dikkat çeken Kart, şu görüşleri dile getirdi: “Aslında 17 Aralık sonrasında ortaya çıkan bu bulgular, gayriresmi Suudi Arabistan ve Katar ziyaretleri ve yukarıda anlatımı yapılan süreç hep birlikte değerlendirildiğinde hem WikiLeaks belgesindeki iddia ve suçlamaların ve hem de İsviçre ya da başka bir ülkedeki gizli hesap iddialarının kuvvet kazandığı görülmektedir. Recep Tayyip Erdoğan ve aile bireylerinin artık milyar dolarlar seviyesinde değil, 10 milyar dolarlar seviyesinde haksız ve yasadışı bir mal varlığına sahip oldukları yönündeki bulgular güçlenmiştir.” Kart şöyle devam etti: “WikiLeaks Belgeleri, The Times ve Türkiye’deki bir bölüm medya da Erdoğan’ın İsviçre’deki bankalarda milyar dolarlar seviyesinde gizli hesaplarının bulunduğu ifade edilmesine rağmen; Erdoğan bu yayın organları aleyhine neden yasal yollara başvurmamaktadır ya da İsviçre mercilerinden bu yönde belge alma girişiminde bulunmamaktadır?” ‘YOLsUZLUk taVrI sEçİM MaLZEMEsİ OLUr’ AB seçimi bekliyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA AB, seçimler öncesinde Türkiye’deki 17 Aralık skandalına yönelik açıklamalarını azaltma kararı aldı. AB’nin bu kararında, yapılacak açıklamaların hükümet veya muhalefet tarafından seçim meydanlarında kullanmasının etkili olduğu öğrenildi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile yaptığı telefon görüşmesindeki yargıya müdahale talimatını “Bundan daha doğal ne olabilir” diyerek kabullenmesinin ardından, gözler hukukun üstünlüğü konusunda Ankara’yı peşi peşine uyaran AB’ye çevrildi. AB’nin, ErdoğanErgin arasında Aydın Doğan davası ve Danıştay Başkanlığı seçimine yönelik kayıtlar konusundaki görüşünü bir AB’li diplomat şöyle aktardı: “Eğer bir başbakan bu şekilde yargıya, basına ve özerk kurumlara karışıyorsa elbette çok kaygı verici” değerlendirmesini yaptı. AB’nin seçim öncesinde Türkiye’ye yönelik uyarılarını ise AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’nde bir kez daha Türkiye’deki yolsuzluk, görevden alma, rüşvet iddiaları ve yargıya müdahale konusundaki endişelerini tekrarlayacak. Ancak Füle, parlamentoda yapacağı konuşmada da Türkiye’de devam eden süreç ve son ses kayıtlarına değinmeyecek. Stefan Füle, “Eğer tüm bu olanlarda bir bağ olduğu netleşirse biz tutumumuzu ona göre uyarlayacağız. Ama bu aşamada izliyor ve analiz ediyoruz. Bu kayıtlara da özel bir tepki vermeyeceğiz” değerlendirmesini yaptı. değinmeyecek! Son ses kayıtlarına ‘Bu daha başlangıç!..’ İstanbul Haber Servisi Gezi Şehit ve Gazileri Platformu, maddi ve manevi tazminat talebiyle Galatasaray Postanesi’nden İçişleri Bakanlığı’na dilekçe gönderdi. Platform üyeleri, başvuruda bulunacak kişilerin 21 Mart tarihine dek başvurularını yapmaları gerektiği uyarısında bulundu. Galatasaray Lisesi önünde dün bir araya gelen platform üyeleri “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları attı. CHP milletvekilleri Süleyman Çelebi, Haluk İyidoğan ve İlhan Cihaner; ÖDP Genel Başkanı Alper Taş; HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi eşbaşkan adayı Pınar Aydınlar; ESP Parti Meclisi üyesi Ayhan Yener; Gezi’de hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi ve kurumun da destek verdiği eylemde platform adına açıklamayı Gezi’de plastik mermi nedeniyle bir gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici yaptı. Kesanbilici, saldırılara hedef olanların tazminat hakları için belli bir zaman kısıtlamasının olduğunu anımsatarak, bu başvuruların en geç 21 Mart’a dek İçişleri Bakanlığı’na iadelitaahhütlü olarak gönderilmesi gerektiğini vurguladı. ERGİN: HEP KULLANDIĞIM KELİMELER Özrü daha beter ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Başbakan Tayyip Erdoğan ile olan konuşmasında Aydın Doğan’ın SPK davası hâkiminin Alevi olduğuna ilişkin sözleri ile ilgili olarak “Her gün kullandığım bir ifadedir bu” savunmasını yaptı. Ergin, ses kayıtları ile ilgili CNN Türk’ün sorularını yanıtlarken “Her gün kullandığım kelimeler. Alevi arkadaşları incitecek bir amacımız bulunmuyor. Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz” yanıtını verdi. Ergin, görüşmede birçok şeyin makaslandığını belirterek “Kamuoyunun takip ettiği tüm davalarla ilgili tüm gelişmeler bir bilgi notu ile ya da telefonla Başbakan’a iletilir. Sorgulanması gereken, kayıtlar ve servis edilmesidir” dedi. HSYK’den 132 tasfiye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK 1. Dairesi, kurulda yasayla görevleri sona eren 132 tetkik hâkim ve müfettişi çeşitli illere atadı. Böylece hükümetin kurulda istediği tasfiye yapılmış oldu. Hükümetin 17 Aralık operasyonu üzerine çıkardığı yasayla yapısını değiştirdiği HSYK’de görevi sona eren başmüfettiş ve tetkik hâkimlere ilişkin dün bir kararname yayımladı. HSYK 1. Daire, tetkik hâkim ve müfettişlerden oluşan 132 kişiyi kapsayan bir kararname hazırladı. Bu listedekilerin yüzde 90’ının kendi istediği yerlere atandığı öğrenildi. Görevi sona eren eski HSYK Genel Sekreteri Muzaffer Bayram, Yargıtay Savcılığı’na atandı, dört yardımcısı ise Ankara Hâkimi oldu. Diğer isimlerse çeşitli illere atandı. Şırnak’ta mayın: 1 şehit ŞIRNAK (Cumhuriyet) Uludere ilçesine bağlı Irak sınırındaki Karaçalı üs bölgesinde güvenlik yolu yapımı sırasında daha önce araziye döşendiği belirtilen mayının patlaması sonucu 1 asker şehit oldu. Uludere’de 28 Aralık 2011 gecesi düzenlenen hava operasyonunda 34 kişinin ölümünün ardından bölgede geçen aralık ayında güvenlik yolu inşaasına başlandı. Önceki gün akşam saatlerinde güvenlik yolunda devriye görevini yürütün askerlerden Uzman Çavuş Musa Sumay, daha önceden PKK’liler tarafından araziye döşenmiş mayına bastı. Sumay, tüm müdahaleye rağmen şehit oldu. Sumay için Şırnak 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda uğurlama törenin ardından memleketi Hatay’a götürüldü. Dilekçeler gönderiliyor Dilekçe örneklerini elektronik ortamda paylaşacaklarını kaydeden Kesanbilici, başvuruların avukatlar tarafından kişiye özel olarak uyarlanması gerektiğini anlattı. Kesanbilici, başvuru yapacak kişilerin avukatlarına başvurmalarını, avukatı olmayan kişilerin de kendileriyle ya da barolarla iletişime geçmeleri gerektiğini de ifade etti. Açıklamanın ardından dilekçeler Galatasaray Postanesi’nden İçişleri Bakanlığı’na gönderildi. Platform, bundan sonraki günlerde de dilekçeleri göndermeye devam edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle