07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ‘Tahliyeden başka seçenek yok‘ ‘ Anayasa Mahkemesi, İlker Başbuğ’la ilgili kararı oybirliğiyle aldı. Mahkeme tutukluluğa devam için yeterli inceleme yapılmadığına karar verdi Şimdi İşler Değişti Birbirini izleyen ve her biri bir yolsuzluğu, hukuksuzluğu ortaya koyan dinleme kayıtlarına artık yeni bir gözle bakmak zorundayız. Ama önce bir saptama yapalım: İnsanların yasal ya da yasadışı dinlenmesinde ahlaki bir sorun var. Yasal, yani mahkeme kararlarıyla yapılan dinlemelerin bir “suçu” kanıtlamak yerine dinlenen kişinin itibarını zedelemek amacıyla kullanıldığına çok tanık olduk. Yasadışı dinlemelerde de temel amaç büyük ölçüde bu değil mi? Şimdi bundan ötesini sorgulayabiliriz. HHH Yasal ya da yasadışı dinlemelerle ilgili şimdilerde sarsılmakta olan genel kanı, yasal olanın kabul edilebilir, diğerinin içeriği ne olursa olsun kabul edilemez, yayımlanmasının suç olduğu yönündeydi. Yani kişi suçunu, günahını itiraf etse bile kulağınızı kapatacaksınız, duymazdan, bilmezden geleceksiniz. Peki, kendileri kayıtları dinleme şansına sahip olanların, bizi bizden çok sevmeleri, “kamuyu korumaya almaları, onları bir suça ortak etmemeye çalışmaları” komik değil mi? Kendileri “kamunun eliti” oldukları için böyle bir ayrıcalığa, sansür kurulu olmaya hak kazanıyorlar herhalde. Her neyse... Başbakan Erdoğan’ın yasadışı bir kaydı kabul etmesi ve “evet konuştum, söyledim, ne olmuş, memleket için yaptım” mantığında itirafta bulunmasının durumu kökten değiştirdiği söylenebilir. Şimdi en azından “kabul edilmiş yasadışı dinleme” diye bir kategorimiz var. HHH Yasadışı dinlemelerin iki taraf arasında sürüp giden savaşın aracı olarak kullanıldığının da farkındayız kuşkusuz. Bir tarafın planlarının aksadığını, Ergenekon, KCK gibi davaları artık planlayıp yürütememe sıkıntısı çektiğini, devlet içinde örgütlenmesinin yarım kaldığını ve bu nedenle elindeki en güçlü silahla, dinlemelerle AKP’yi zayıf yerinden, yolsuzluklar, hukuksuzluklar cephesinden vurmaya çalıştığını biliyoruz. Ortağından böyle bir hamle beklemediğini söyleyen AKP ise “safmışız, kandırılmışız” söylemine bizi inandırmaya çabalıyor. Doğrusu bu “saflık” iddiası çocuklara bile komik gelecektir. Birlikte yapılan işlerin, hukuksuzlukların, yolsuzlukların üstünün örtülmesi imkânsızdır. Yığınsal siyasi davalar hâlâ ortada duruyor ve Deniz Feneri benzeri yolsuzlukların nasıl canla başla ve birlikte savunulduğunu kim unutabilir ki? HHH Dinlemelere geri dönelim. Yasadışı dinleme yasalara göre suçtur. Öyleyse kim dinliyorsa yakalayacaksınız. Burada suçu dinleyende arayacaksınız. Ortaya çıkan kayıtları duyanlara, içeriğinin halk tarafından duyulmasında kamu yararı varsa halkın bilgilenmesini sağlayanlara bağırıp çağırmak nafiledir. Gazeteciler duyduklarını halktan gizlerlerse kendilerini bir tür sansür kurulu yerine koymuş, gerçekleri halktan gizlemiş olurlar. Bu aslında karmaşık olmayan konunun Başbakan’ın son açıklamalarıyla bir parça daha netleştiğini söylemekte yarar var. İşte gördüğünüz gibi gerçekler ortaya çıktı ve bunda o kayıtların yayımlanmış olmasının payı büyüktür. Burada sihirli kelimelerin kamu yararı ve kişilerin özel hayatı ölçütleri olduğunu unutmamanın büyük önemi var kuşkusuz. HHH Ayrıca bu kayıtların yayımlanmasının Cemaati desteklemekle en küçük bir ilgisinin bulunmadığını, bu türden bir söylemin hukuksuzlukların, yolsuzlukların üstünü örtmek isteyenlerin ellerindeki tek ve zayıf tez olduğunu belirtelim de Türkiye’nin geleceği ile acımasızca oynamış, bunu iktidar partisinin siyasi desteği ve işbirliği ile gerçekleştirmiş Cemaat, sureti haktan görünme fırsatı bulamasın. Türkiye hak hukuk tanımaz, yolsuzluk ve hukuksuzluğa boydan boya batmış bu ikiliden kurtulmadıkça geleceğini kuramayacaktır. Hak ihlali var ALİCAN ULUDAĞ Soruşturma izni verilmemesi Anayasa Mahkemesi’ne taşındı ANKARA – Anayasa Mahkemesi, Ergenekon davasında hükümeti devirmeye teşebbüs ve terör örgütü yöneticiliği suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, bireysel başvurusu üzerine “kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin haklarının ihlal edildiğine” karar verdi. Mahkeme, bu ihlalin “özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının, yerel mahkemece etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması” nedeniyle yapıldığını vurguladı. Karar, “gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla” İstanbul’daki mahkemeye gönderildi. ‘Başbuğ tahliye edilmeli’ Emsal karar İstanbul Haber Servisi Anayasa Mahkemesi’nin kararına dayanarak 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye talepli dilekçesini veren Başbuğ’un avukat İlkay Sezer kararın Ergenekon davasının diğer sanıkları için olduğu kadar Türkiye’deki mahkemelerde mağdur edilmiş herkes için “emsal” teşkil edebileceğini söyledi. “Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, hukukun nasıl çiğnendiğinin net bir göstergesi olarak elimizde. Bu kararın diğer sanıklar için de emsal olabileceğini düşünüyorum” dedi. Sezer şöyle konuştu: “Anayasaya Mahkemesi kararları UYAP üzerinden birkaç saat içerisinde ilgili mahkemeye gönderiliyor. Mahkemenin artık bir işlem yapması gerekiyor. Bu davada mağdur edilen pek çok masum insan cezaevinde. Bu karar öncelikle onlar için de emsal olacak. Ayrıca hiçbir dosya numarası zikretmeden mağdur edilen tüm sanıklara uygulanabileceğini düşünüyorum.” Sezer, gerekçeli kararın 15 gün sonra, yani artık yazıldığı kadarıyla Yargıtay’a gönderilmesi ve dosyaya konulması gerektiğini kaydetti. Cinayet ÖYM’ler kalktı, kararı ağır ceza verecek Ergenekon davası avukatları, bu kararla birlikte Başbuğ’un tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün özel yetkili mahkemeleri kaldıran düzenlemeyi onaylamasıyla birlikte Başbuğ’a ilişkin kararı nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi verecek. Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer müvekkilinin görevsiz mahkemede yargılanmasına ve iki yıldır devam eden tutukluluğuna ilişkin haklı itirazlarının incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, Başbuğ’un kişi hürriyet ve özgürlüğünün ihlal edildiği savunularak tazminat isteminde bulunulmadı. Başbuğ’un görevsiz mahkemede yargılandığının tespiti ve Yüce Divan’da yargılanmasına karar verilmesi istendi. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruları inceleyen İkinci Bölümü, İlker Başbuğ’un yaptığı bireysel başvuruyu dün görüştü. Sonucu saat 14:00 sularında sitesinden duyuran mahkeme, şu kararı aldı: “A. Başvurucunun, 1. İlk derece yargılamasında devam eden özgürlükten yoksun bırakılma kapsamındaki şikâyetlerinin ‘süre aşımı’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna, 2. Mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle tahliye talebi hakkında karar verilmemesi şikâyetlerinin kabul edilebilir olduğuna, B. Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında anayasanın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine, C. Gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla karar örneğinin mahkemesine gönderilmesine 6/3/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” Mahkeme, başvurucu için yatırdığı harç ile avukatlık ücreti olmak üzere toplam 1706 TL 10 Kuruş’un Başbuğ’a ödenmesine hükmetti. Bu karar, 15 günde yazılması gereken gerekçeli kararın halen yazılmamış olmasının hak ihlali olduğu sonucunu doğurdu. İkinci Bölüm’ün karar örneği, gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne UYAP üzerinden gönderildi. Kararda ihlal edildiği vurgulanan anayasanın “Kişi hürriyeti ve güvenliği”ni düzenleyen 19. maddesinin 8. fıkrası şöyle: “Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.” önlem CANAN COŞKUN alınmadığı için işlendi l Davada ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan gazeteci Tuncay Özkan’ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, “Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklerin ihlalini tespit ediyor. Temel hak ihlali varsa, gelecek tahliyeden tüm sanıklar yararlanmalı” dedi. Özkan ve Toplumsal Dönüşüm Yayınları’nın sahibi Durmuş Ali Özoğlu’nun avukatı Ali Rıza Dizdar, mahkemeye başvurarak müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Tüm sanıklar yararlanmalı Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in ailesi, Dink cinayetinde adı geçen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul Emniyeti’nde görevli bazı polisler ile İstanbul Valisi Yardımcısı Ergün Güngör’ün de aralarında bulunduğu kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Dink ailesi avukatları tarafından Anayasa Mahkemesi’ne verilen dilekçede, Dink cinayetine ilişkin başta kamu görevlileri olmak üzere sorumluların tespiti konusunda etkin ve adil bir soruşturma yürütülmediği kaydedilerek soruşturma izni istenen kamu görevlileri esas olmak üzere tüm sorumluların belirlenmesi istendi. Dilekçede kamu görevlilerinin cinayeti işleyen örgüte kasıtlı olarak operasyon yapmamaları, koruma tedbirleri almamaları nedeni ile Hrant Dink cinayetinin işlenebildiğinin açık olduğuna dikkat çekildi. Dilekçede, eksik yürütülen inceleme ve soruşturmalara rağmen bu konuda önemli delillere ulaşıldığı aktarılarak bahse konu kurum görevlilerinin cinayetin işlenmesinde ciddi sorumlukları bulunmasına rağmen, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nın bir kısım görevlisi hakkında açılan davaların ayrık olmak üzere kamu görevlileri hakkında davalar açılmadığı anlatıldı. Dink’in Ermeni ve sosyalist bir muhalif gazeteci olduğu belirtilen dilekçede, “Bu kimliğinden ve muhalif görüşlere sahip olmasından ötürü, cinayetin önlenmesine yönelik tedbirler alınmadığı ve etkin ve adil bir soruşturma yürütülmediği inancı vardır” denildi. Dilekçede “Dink cinayetinin, cinayeti önleme, bu amaçla cinayeti işlemeyi tasarlayan örgüte yönelik operasyon yapma ve Hrant Dink’e koruma sağlamakla yükümlü olan kamu görevlilerinin bu yükümlülüklerine kasıtlı olarak aykırı davranmaları nedeni ile işlenebildiği açıkça ortadadır” denildi. Gerekçeli karar l Sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz, “Karar Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan ancak haklarındaki gerekçeli karar yazılmamış olan tüm tutuklu sanıkları kapsayacak bir içeriktedir” dedi. Ersöz şu değerlendirmeyi yaptı: “Dava kapsamında tutuklu bulunan tüm tutuklu sanıklar açısından da özgürlük hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı karşısında tahliye kararı vermekten başka bir seçeneği bulunmamaktadır. İlker Başbuğ ile aynı hukuki ve fiili durumda olan, tutukluluk halleri devam eden Tuncay Özkan, Yalçın Küçük, Deniz Yıldırım ve diğer kişilerin de Anayasa Mahkemesi tarafından ortaya konulan gerekçeler çerçevesinde serbest bırakılmaları zorunludur.” l Ergenekon davasında Başbuğ ile İnternet Andıcı dosyasından yargılanan emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve emekli Tuğamiral Alaeddin Sevim’in avukatı Murat Ergün, Anayasa Mahkemesi’nin Başbuğ kararının davanın diğer sanıklarını da etkileyeceğini ifade etti. Ergün, “Uzun süre tutuklu bulunan, tutukluluk hallerinin devam kararları basma kalıp verilen, adil yargılanma yapıldığına inanmadığımız davada kararın üzerinden 6 ay geçmesine karşın gerekçeli karar ortada yok” diye konuştu. 6 aydır yok Twitter mesajı Başbuğ adına dün sabah henüz Anayasa Mahkemesi’nin kararı açıklanmadan Twitter’da atılan mesajda, “Bugün 6 Mart 2014. İlker Başbuğ’un akla, vicdana ve hukuka aykırı olarak özgürlüğünden mahrum bırakılmasından bugüne tam 26 ay geçti” ifadeleri yer aldı. Erdoğan: Hayırlı olsun MALATYA (Cumhuriyet) Başbakan Tayyip Erdoğan, Malatya Valiliği’ni ziyareti sırasında Anayasa Mahkemesi’nin İlker Başbuğ ile ilgili kararını değerlendirdi. Erdoğan, “Hayırlı olsun dileklerimi özellikle ifade etmek isterim. Bu konuda geçmişte benim Sayın Başbuğ ile ilgili düşüncelerimi biliyorsunuz. Yerel mahkemenin kararı bizim için önemli fakat Cumhurbaşkanımızın özel yetkili mahkemelerle ilgili kanunu onaylaması sürece farklılık getirir mi getirmez mi onu tam bilemiyorum” ifadelerini kullandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise karara ilişkin yaptığı açıklamada, “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar tabii anayasa çerçevesinde verdiği karardır hayırlı olsun diyorum. Tabii ki bundan sonraki kararı mahkeme verecek. Bundan sonra da bireysel başvuru yolunu işletmeye devam edeceğiz. Diğer mahkemeler, kararlarla ortaya çıkan içtihatlardan istifade etmek isterse buna mani yok” ifadelerini kullandı. Erdoğan Adalet Bakanı’nı arasın(!) l TBB Başkanı Metin Feyzioğlu: İlker Başbuğ’un, bakan çocuğu veya yakını olmasa da, konumunun tahliyeye elverişli olduğunu mütalaa ediyorum. Sayın Başbakan, bir medya grubunun yöneticisinin mahkum edilmesi için o zamanki Adalet Bakanı’na talimat vermeyi memleket millet meselesi olarak takdim ettiğine göre, bir zahmet, Genelkurmay Başkanı’nın da tahliyesini sağlamak için Adalet Bakanı’na telefon eder diye düşünüyorum(!) l Türk Ceza Hukukçuları Derneği Başkanı avukat Fikret İlkiz, mahkemenin bir hak ihlali tespiti yaptığını ve bu kararın doğrudan tahliyeye yol açamayacağını vurguladı. İlkiz, “Çünkü mahkemeye ‘Talebi incele’ diyor. Karar verilmemiş olmasını hakkın ihlali olarak tespit etmiş. Mahkeme bu konuda bir karar vermeli. Yerel mahkeme, ‘Ben el çektim, karar veremem’ diyemez. Artık böyle bir ülkede hangi mahkemenin önüne gelirse gelsin, sorun mutlaka çözülmeli” yorumunda bulundu. l Cumhuriyet Gazetesi Genel Koordinatörü avukat Akın Atalay ‘Doğrudan tahliyeye yol açmaz’ da Anayasa Mahkemesi’nin Başbuğ ile ilgili verdiği kararın tahliye anlamına gelmediğini belirtti. Atalay, “AYM’nin kararı sadece şunu söylüyor: Başbuğ’un tahliye edilip edilmeyeceğine Ergenekon mahkemesi karar vermelidir. Şimdi Ergenekon mahkemesi iki şey yapabilir: Gerekçeli kararı yazıp tahliye konusunda karar vermeden dosyayı hemen Yargıtay’a gönderebilir ya da gerekçeli kararı yetiştiremeyip tahliye talebi konusunda karar verir. Bu karar, pek muhtemel ‘tutukluluğun devamına’ olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Bozdağ: Mahkemelere mani yok
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle