05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 2014 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Birçok kitabım var. Nice yıllar sonra kalkar, bu eski kitaplarımdan birini alır okurum. Zaman diye bir acayip varlığın oluştuğunu görürüm. Hepsinde ben varım, bana benzeyen biri var. Aslında o çoktan yok olmuş, çekmiş gitmiş, ölmüş dememek için böyle diyorum. İyi yazılmış hikâyeler hiçbir zaman eskimez. Hep yeni kalır. “Ben mi yazmışım bunları?” diye hayret ettiğim çoktur. Oysa kendim her hikâyeyi yaşamdan koparılarak alınmış bir ölümsüz yaşantı sayarım. Öyledir de, ölümsüzüz. Sen gidersin işini bitirmeden de olsa. Onlar kalır, bugünün gençlerine, geleceğine, insanlarına bir armağan olarak. Şiir gibidir güzel hikâyeler. Türkçesiyle öyküler. Ben öykücüyüm derim kendime. Önce Ekmekler Bozuldu, Aşksız İnsanlar, Bizans Definesi... Hepsi gündelik yaşamdan kopartılarak alınmış, bambaşka bir şey olmuştur. Öykü ile şiir akrabadırlar. Biri olmazsa öbürü yetim kalır. Onun için hikâyeyle şiiri birbiriyle kaynaştırmalıdır. Şiirsiz öykü olmaz, öyküsüz şiir de pek yoktur. Bu ikisini birleştirenlerin yazdıkları daha etkilidir. Bu da benim hikâyede şiir arayışım işte... Yenilik Üretimi KASIM AVCI / Eğitimci Öykü Gibi Edebiyat tarihinde hikâyeci olarak adıma rastlarsınız. Hikâye nedir? Yaşanmış ya da yaşanacak bir olayı anlatmaktır. Ben pek çok öykü yazdım. Çoğu uydurmadır, yani gerçekliği biraz azdır. Böyle deriz. Ama her hikâye yazarı gözlerini yaşadığı toplumdan hiç ayırmaz. Yazdıkları kendi hayalinden bile çıkmış olsa yaşantılarımızın bir yazıyla kâğıtlara dökülüşüdür. Hikâye yazanları küçümserler. Oturmuş masal anlatır gibi bir serüveni gözümüzün önüne getiriyor derler. Doğrusu hikâyeyi bir masal olmaktan kurtaran, hem toplumsal hem de ruhsal açıdan insanın iç yapısını zenginleştirmesidir. Ben çocukluğumdan beri hikâye yazarım. En büyük yenilik yenilikler üreticisidir doğa..Dağlartaşlar; yazlarkışlar gibi.. Doğanın yenilik yaratımı sayılamayacak kadar çok, sonsuzdur.. Yeni yaratılarını arayıp bulacak anlayıp topluma sunacakları beklemektedir.. Doğa üreticiliğimizin canıkanıdır.. Yaratıcıcığımızın kaynağıdır.. Tıpkı ananeler gibi doğurduklarınıyarattıklarını besleyip büyütür..Sanatın doğanın üretileri kalıcıdır.. Toplumların gelişmesinde katkı olur.. Doğa harikalar yaratır. Bakmaya doyamadığız, sevmeye Her yıl yeniden çiçek açmakta, meyve vermektedir.. En zor koşullarda bile varlığıını sürdürmektedir..Direnmektedir..Yenilik,güzellik yaratma özlemi duyanlar, mutlu yaşama bilincinde olanlar: doğayı örnek almalıdır..Direnmenin biliniyle, yenilmezliğin tadını almalıdır.. Tüm sorunlar, özlemler, gereksinmeler, yaratıcı düşünceler: yenilik üretimlerinin ana nedenidir.Yaşamı mutlu kılmak isteyenler: toplumun sorunlarını çözmeyi, gereksinmelerini Gidermeyi, özlemlerni gerçekleştirmneyi amaç edinmelidir.. Bilgim az, olanağım kıt,yeteneğim verimsiz diye özgürlükleri kısmamalıdır.. Baskıyı artırmamalıdır.. Korku yaratmamalıdır.. ‘Zirve’ Davasının ‘Tolon Zirvesi!’ Özel yetkili mahkemeler kaldırıldı ve bazı tahliyeler yaşandı ama Silivri davalarının kamuoyu vicdanını zedeleyen sonuçları devam ediyor: Son olarak, Zirve Yayınevi’nde yapılan katliamın, cinayeti işleyen asıl sanıkları salıverildi ama davaya sonradan zorlamalarla dahil edilen ve Ergenekon denilen ana davada tahliye olan Orgeneral Hurşit Tolon, hâlâ içeride! HHH 18 Nisan 2007’de Malatya’da, misyoner oldukları iddia edilen Alman Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel adlı Zirve Yayınevi çalışanları, sanıklar Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Abuzer Yıldırım ve Emre Günaydın tarafından bıçaklanarak öldürülmüş, beş sanık olaydan hemen sonra polis ekiplerince olay yerinde yakalanmıştı. HHH Dava, savcı Zekeriya Öz’ün 17 Mart 2011 tarihinde başlattığı yeni soruşturma yoluyla, “Ergenekon davası”na dahil edildi. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve emekli Albay Mehmet Ülger ile birlikte 12 askeri personel sanık olarak yargılanmaya başlandı. Davanın sanıkları arasında yer alan eski misyoner İlker Çınar ise gizli tanık oldu. Son yasal düzenlemeler çerçevesinde Zirve Yayınevi çalışanlarını bıçakla öldüren beş sanık salıverildi... Ama davaya sonradan zorlamayla dahil edilen ve ana davada salıverilen Hurşit Tolon, mahkeme başkanına rağmen, tahliye edilmedi. HHH Bu arada ilginç bir gelişme daha oldu, ifadesiyle Hurşit Tolon’un tutuklanmasına yol açan gizli tanığın, 1993’teki bir firar olayının ardından hazırlanan raporda “Dolandırıcı, sahtekâr, menfaatçi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yakışmayan bir kişiliğe sahip, maaş gününden birkaç gün önce gelmekte, maaş günü sonrası firar etmektedir” diye tanımlandığı medyaya yansıdı. 1992 yılında TSK’ye giren gizli tanık, 1993 yılında ordudan atılmış, ardından Hıristiyan olarak misyonerlik yapmıştı. HHH Tolon’un tutukluluğun devamı kararı ise, mahkeme başkanı bu karara karşı çıktığı için, mahkemeye sonradan atanan iki yargıcın oyçokluğuyla alınmıştı. Asıl cinayet sanıkları salıverilirken ana davadan bile tahliye edilen Tolon’u, şaibeli bir gizli tanığın ifadesine dayanarak içeride tutan Zirve davası, kamuoyu vicdanını zedeleme konusunda da zirve yaptı!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle