29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2014 PAZARTESİ 4 HABERLER İçişleri Bakanı Ala, Güneş’in kızını atadı, Güneş de Ala’nın kız kardeşini aynı göreve atadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Sözüsü Haluk Koç, AKP’nin istisnai kadro olan valilik ve belediye özel kalem müdürlükleri aracılığıyla nasıl kadrolaştığını isim isim açıkladı. Listeye göre, kimi bakan çocuğu, atandığı özel kalem müdürlüğünde bir gün bile durmadan yüksek maaşlı başka kadrolara geçirilirken kimisi uzaktan yakından alakası olmayan kurumlara “uzman” yapıldı. Koç, “Bu vicdansızlardan, namertlerden hesap soracağız” dedi. Koç, genel merkezde düzenlediği basın toplantısında AKP’nin KPSS’yi “kadük” hale getirdiğini söyledi. AKP ikti AKP’nin berdel atamaları u CHP Sözcüsü Koç dün düzenlediği basın toplantısında AKP’nin kadrolaşmasını örneklerle aktardı. Koç, valilik ve özel kalem müdürlükleri aracılığıyla yapılan kadrolaşmayı isim isim açıkladı. Koç, “Bu bir vicdan, ahlak sorunudur. Gerçekten inançlı insanın yüreğinin kaldıramayacağı, hukuka saygılı bir yurttaşın kabul edemeyeceği bir durumdur. Bu namertlerden, vicdansızlardan hesap sorulacak” dedi. darındaki 12 yılda bu sınava yaklaşık 20 milyon adayın katıldığını, bunlardan 610 bininin memur olarak atandığını belirten Koç, atamaların 375 bininin öğretmenlik kadrolarına yapıldığını anımsattı. Koç, öğretmenlik dışı kadrolara yapılan atamalar göz önünde bulundurulduğunda sınava katılanların yalnızca yüzde 1.5’inin kadro alabildiğine işaret etti. KPSS’yi kazanamayanların çeşitli hilelerde memur olduklarına işaret eden Koç, valilik özel kalem kadrolarının bu konuda köprü görevi gördüğünü söyledi. İstisnai kadro olan özel kalem müdürlüklerine getirilen isimlerin DEVELİ: AKP BÜYÜK BASKI KURUYOR Sayıştay kendini sansürledi u Sayıştay’ın TKİ raporundaki önerilerin çoğu KİT Komisyonu’nda herhangi bir karar alınmamasına karşın çıkarıldı. MAHMUT LICALI ANKARA TBMM KİT Komisyonu’nda ele alınacak Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’na (TKİ) ilişkin Sayıştay’ın 2011 raporunda yer alan önerilerin büyük bir bölümünün komisyonda işlem görmeden 2012 raporundan çıkarılması, raporlara yapılan sansürü ortaya koydu. Sayıştay’ın TBMM adına yaptığı denetim kapsamında, kamu iktisadi teşebbüslerine ilişkin hazırladığı raporlar TBMM KİT Komisyonu’nda görüşülerek ilgili kurumun hesaplarının mevzuata uygun kullanılıp kullanılmadığı inceleniyor. KİT Komisyonu, Sayıştay’ın raporunda kurumlarla ilgili tespit edilen öneriler hakkında ilgili kurumun getirdiği savunma ve açıklamaları da göz önüne alarak tek tek oylama yapıyor. Başka bir deyişle KİT Komisyonu’nda Sayıştay raporunda yer alan önerilerin yerine getirilip getirilmediğine, öneri hakkında kurumda bir işlem yapılıp yapılmadığına ve kurumun öneri hakkındaki açıklamasını yeterli bulup bulmamasına göre önerinin rapordan çıkarılıp çıkarılmamasına karar veriliyor. TKİ’nin 2011 yılı hesaplarına ilişkin Sayıştay raporunda 13 madde halinde yer alan öneriler henüz KİT Komisyonu’nda görüşülmeden 2012 raporundan kısmen sansürlendi. 2011 raporunda TKİ’nin yoksul ailelere dağıtılmak üzere satın alınan kömürlerin menşei araştırmasının yapılması, ihalesiz yapılan kömür alımlarının usule uygun olarak ihaleyle alınması, ihalesiz alımı genişletici hükümlerin yönetmelikten çıkarılması, TKİ’nin yakıt tedarikçisi durumunda olduğu enerji santrallarının önümüzdeki yıllarda kömür sıkıntısı yaşanmaması için üretimin planlı yapılması, kömür kalitesinin yükseltilmesine yönelik çabaların artırılmasına ilişkin öneriler 2012 raporunda yer almadı. KİT Komisyonu üyesi CHP Milletvekili Turgay Develi, Sayıştay’ın devletin muhasebesini tutan bir kurum olduğunu belirterek “Sayıştay çalışırsa yolsuzluklar ve usulsüzlükler ortaya çıkar” dedi. Son yıllarda AKP’nin Sayıştay üzerinde büyük bir baskı kurmaya başladığını kaydeden Develi, Sayıştay raporlarının sansürlenmesinin nedeninin de bu baskı olduğunu kaydetti. Silahlar rasgele ateşlendi Kilis’in düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıldönümünde silahlar rasgele ateşlenince korkulu anlar yaşandı. Şehitliğe çelenk koyan protokol üyeleri ile vatandaşlar, Adnan Menderes kavşağında Türk bayrakları ile yürüdü. Yürüyüş sırasında üzerlerinde yöresel kıyafetleri bulunan Kuvayı Milliye ve Gaziler Derneği üyeleri tabanca ve tüfeklerini rasgele ateşlemeye başladı. Bazı vatandaşların ise evlerinin çatılarından silahlarını ateşleyerek gazilere eşlik ettiği görüldü. Dernek üyeleri, çocukların ve yurttaşların korkulu bakışları altında silah sıkmayı sürdürdü. (Fotoğraf: DHA) l ŞİKÂYETLERİNDEN SONUÇ ALAMAYAN 4 KİŞİ İŞTEN AYRILDI Dışişleri Bakanlığı’nda DUYGU GÜVENÇ ANKARA Dışişleri Bakanlığı’ndan mobbing iddiasıyla ayrılanlardaki artış dikkat çekiyor. Mobbing iddiasıyla bakanlığa yapılan başvuruların sonuçsuz kalması üzerine son ayrılanlarla bu sayının dörde ulaştığı öğrenildi. Ayrılanlar, mobbing şikayetine karşın Bakanlığın İnsan Hakları Dairesi’nin soruşturma dahi başlatmamasından şikâyetçi. Daha önce devlet kurumları arasında en çok tercih edilen Dışişleri bakanlığı’nda özellikle genç nesil istifa etmeye başladı. İstifaları bakanlığın deneyimli elemanları, “dış görevlerde zorluklara dayanamamak” diye açıklıyor. Ancak istifa edenler bunun gerçeği yansıtmadığı görüşünde. İstifalarda en büyük neden olarak mobbing ve bununla ilgili bakanlığın işlem yapmaya isteksiz kalması gösterilirken, diğer bir neden de bakanlık mobbing ta yükselme umutlarının siyasi gerekçelerle önleneceği kaygısı. Bu tepkilerden biri geçen günlerde Twitter’a da yansıdı. Uludağ Üniversitesi Ceza Hukukçusu Timuçin Köprülü, Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan eşinin uğradığı mobbin’ge 6 ay boyunca yanıt verilmediğini ve sonunda eşinin istifa ettiğini Twitter’dan duyurdu. Köprülü, “Şikâyetin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen Dışişleri ‘somut’ adım atmadı. Acil müdahale gerektiren bir durum için bekleyin dendi” dedi. Köprülü’nün Pakistan’da görev yaparken istifa eden eşi Burcu Toksabay’ın da amirleri hakkında başvurularına rağmen mobbing soruşturması açılmaması nedeniyle bu kararı verdiği öğrenildi. daha sonra hızla yükseltildiklerini belirtti. Koç’un basına dağıttığı 85 kişilik listeden bazı çarpıcı örnekler: l Erdoğan’ın AKP Genel Başkanlık Makamı’ndaki Özel Kalem Müdürü Fatih Can’ın kardeşi Ömer Faruk Can, sınavsız olarak Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda işe alındı ve uzman yapıldı. l Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in baldızı, coğrafya öğretmeni Esin Kara, herhangi bir sınava girmeden TOKİ’de göreve başlatıldı. l İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kız kardeşi Elif Ala, sınavsız olarak Şırnak Valiliği’ne özel kalem müdürü yapıldı. Ardından önce Erzurum’a, sonrasında da Ankara’da Gençlik ve Spor Bakanlığı’na memur olarak atandı. Ala’nın erkek kardeşi Atıf Ala, düz öğretmenken 3 yıl içerisinde MEB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na yükseltildi. l İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş’in kızı Nurdan Güneş, Bakan Efkan Ala, Batman Valisi iken sınavsız olarak valiliğe özel kalem müdürü yapıldı. Osman Güneş de Ala’nın kız kardeşini Şırnak’ta aynı kadroya getirdi. Her iki valinin de yakınları, bulundukları yerde hiç görev yapmadan farklı yerlere atandı. Osman Güneş’in oğlu Abdülhamit Güneş, önce Şırnak Valiliği’nde özel kalem müdürü olarak atandı, ardından da bir gün bile Şırnak’a gönderilmeden Başbakanlık’a memur olarak aldırıldı. Sonrasında da yine sınavsız bir şekilde, imkânları daha iyi olan TİB’e uzman yapıldı. Son olarak, Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’nde daire başkanı oldu. l Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in bateristlik ve barmenlik yapan yeğeni Hakan Güler, önce sınavsız olarak özel kalem müdürü yapıldı, ardından AB uzmanlığına atandı. l AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un oğlu, KPSS’yi kazanamadı ancak o da özel kalem müdürü olarak atandı. Sonrasında bir kamu kurumuna 1. hukuk müşaviri oldu. l Niğde milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun oğlu, Kırşehir Belediyesi’ne özel kalem müdürü oldu. Ardından, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne uzman olarak alındı. l Eski Cumhurbaşkanlığı DDK Başkanı Cemal Boyalı’nın 47 yaşındaki ortaokul mezunu erkek kardeşi, açıktan memur olarak atandı. Bir hafta sonra da Konya’da Maliye Bakanlığı emrine nakli yapıldı. Boyalı’nın 3 yıldır üniversite sınavını kazanamayan 21 yaşındaki lise mezunu kızı da açıktan memur olarak atanıp 1 ay sonra İzmir Defterdarlığı emrine naklen gönderildi. l Yeni Emniyet Genel Müdürü olan eski Hatay Valisi Celaleddin Lekesiz’in yeğeni Burak Lekesiz, İzmir Valiliği’ne özel kalem müdürü olarak atandı. Memur olan Lekesiz, 1 hafta içerisinde memleketi Yozgat’a tayin edildi. l Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay kızının arkadaşı olarak tanıttığı Melahat Çelebiöz’ü önce sınavsız olarak Bakanlık Müşavirliği’nde göreve başlattı. Çelebiöz, sonrasında Atom Enerjisi Kurumu’na uzman olarak atandı. l Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yeğeni Ahmet Toraman, Diyanet’te imam olarak görev yaparken bakanlıkta işe başlatıldı. Saray Dalkavuk İster… Saray salt yapı değildir, saray ayrı bir kültürdür. Sarayın “efendisi” vardır, sarayın “bende”leri vardır, “tebaa”sı vardır, “uşakları” vardır, “dalkavukları” vardır. Saray, sultanındır, imparatorundur, kralındır, tahtın sahibinindir. Milletin sarayı olmaz. Milletin evi olur. Zenginin konağı olur. Batı ülkelerindeki aristokratın şatosu olur. Saray, sahibinin kendini geri kalandan ayırdığı bir yapıdır. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş döneminden başlayarak “Saray” sözcüğünü Osmanlı döneminin simgesi kabul etmiş, emperyalist devletlerin işgaline razı olan, onlarla işbirliği yapan bir anlayışa tepki olarak da uzak durmuştur. Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı “Köşk”te oturmuş, valisi “Vilayet Konağı”nda, kaymakamı “Kaymakamlık”ta oturmuş, yargı “Adliye”de çalışmıştır. Halk için “Halkevi” kurulmuştur, köylerde “Köy Odası” açılmıştır. Şimdi, yeni Türkiye’nin yeni sarayı da, aslında Cumhuriyet döneminin reddedilmesidir. Osmanlı kültürüne dönmenin simgesidir. Osmanlı Türkçesinin okullara zorunlu ders olarak konmasının nedeni budur. Din derslerinin ilkokul birinci sınıftan başlamasının nedeni budur. Yuva çocuklarından başlayarak bütün eğitim sürecinin “yaşam tarzı” kurmaya dönük olmasının istenmesinin nedeni budur. Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın sarayından çıkıp şuraya gelip buyurduğu “yaşam tarzı” aslında “İslami yaşam tarzı”dır. Bugün değilse yarın yürürlüğe konması gereken buyruk bu hedefi göstermektedir. Saray buyurur, tebaa elleri önlerine kavuşmuş, itaat eder. “Yeni yaşam tarzı böyle olacak” diye istenmektedir. HHH Cumhuriyeti kuranlar bir kez daha haklı çıkıyor. Saray, emperyalistlerle işbirliği yapıyor, emperyalistlerin işgaline izin veriyor, emperyalistlerin ekonomisini yürürlüğe koyuyor. Ülke toprakları satılıyor, Araplar başta, İsrailliler, Almanlar, İngilizler kıyıları, ovaları satın alıyor. Toprakların altı üstüne getirilerek maden çıkarmak için, termik santral yapmak için zeytin ağaçları kesiliyor, yeşil ovalar deşiliyor, dereler kurutuluyor. Emperyalistlerin istediği gibi ülke bölünüyor, Kürdistan kuruluyor, “çözüm süreci” yaftası altında “ülkenin çözülme süreci” yürütülüyor, “Cumhuriyetin yıkılma süreci” de “restorasyon” etiketinin arkasına gizleniyor. Saray bütün haşmetiyle her türlü yasanın üstüne çıkıyor, her karşı çıkışı “terör, darbe, suikast” adını takarak şiddetle sindiriyor. Saray, kendi saltanatını yaratıyor, artık onu sürdürecektir. HHH Sarayın vitrine de ihtiyacı vardır. Sanatçılar, aydınlar da orada görünecektir ki “saray”, sadece bir saltanat yeri görünmesin. Eğlenceye sanat denilen, “eğlendiriciler”e sanatçı denilen bir kültür yozlaşmasında elbette “showman”ler, “show women”lar, “showgirl”ler de “Sarayın Seçkinleri” olacaktır. Aydın yerine konan ama aydının ne olduğunu bile bilmeyen “şakşakçı okuryazar takımı” da “Sarayın Vitrin Süsü” olarak yerlerini alacak, elbette karşılığını da cömertçe göreceklerdir. Bu davetlerde “Sanat İnsanları” olan yazarları, müzisyenleri, operabale sanatçılarını, ressamları, tiyatro ve sinema sanatçılarını göremeyeceksiniz. Onlar “saray bendesi” olmayı sonuna kadar reddedeceklerdir. Herkes içine sindirdiği ile yaşar. Saray, bundan böyle de bu ölçütün işlediği rolünü oynamaya devam edecektir. HHH Bu ülke bu gidişi kabul etmeyecektir. Biliniz. Bu ülke Atatürk Cumhuriyeti’ni yıktırmayacaktır. Biliniz. Geldikleri gibi gideceklerdir. Biliniz… TRT: GENEL MÜDÜRÜN GÖREVDEN ALINMASI TEKLİF VERME YETKİSİ RTÜK’TE RTÜK’e görev anımsatması FIRAT KOZOK ANKARA Seçim dönemi yayınlarındaki taraflı tutumu nedeniyle tepki çeken TRT’nin eski Genel Müdürü İbrahim Şahin hakkında hiçbir işlem yapmayan ve topu TRT Yönetim Kurulu’na atan RTÜK’e çarpıcı bir yanıt geldi. TRT Yönetim Kurulu, TRT Genel Müdürü’nün görevden alınması için teklif verme yetkisinin RTÜK’te olduğunu anımsattı. Seçim sürecinin başlamasının ardından RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyeleri TRT yayınlarını mercek altına almıştı. Hazırlanan raporlarda TRT haber kanalının 20 Temmuz’da cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu’na 3 dakika 55 saniye yer verirken Selahattin Demirtaş’a hiç yer ayırmadığı, buna karşın Tayyip Erdoğan’a 1 saat 33 dakika 29 saniye yer verdiği ifade edilmişti. Bunun üzerine RTÜK’ün HDP kontenjanından seçilen üyesi Ahmet Yıldırım, üst kurula Şahin’in görevden alınması için Bakanlar Kurulu’na teklif sunulmasını önermişti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da, seçim döneminde aynı gerekçeyle RTÜK’e başvurmuştu. Ancak, RTÜK’ün AKP’li üyeleri ve Başkan Davut Dursun’un ısrarlarıyla konuyu TRT Yönetim Kurulu’na havale etmişti. Ancak TRT’den RTÜK’e çok çarpıcı bir yanıt geldi. RTÜK’e gönderilen yazıda, ilgili mevzuat hükümlerine göre, TRT Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyelerinin atanmasına ilişkin teklifte bulunma görevinin RTÜK’e ait olduğu belirtildi. RTÜK, bir süre önce de Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında televizyonlarda yaşanan usulsüzlükleri haftalar geçmesine rağmen bildirmemesi nedeniyle YSK ile karşı karşıya gelmişti. l İKİ YILDA ÇATLAKLAR OLUŞTU TOKİ’nin deprem ELAZIĞ (DHA)Elazığ’da, 8 Mart 2010 tarihinde meydana gelen depremde evleri yakılan depremzedeler için TOKİ tarafından kalıcı konutlar yapıldı. Deprem konutlarının duvar ve balkon zeminlerinde çökme ve çatlaklar meydana geldi. Gölpınar mahalle Muhtarı Ferdi Demir, “Deprem konutları 2 yıl önce teslim edildi ama evlerde çatlamalar, banyoda, su tesisatında ve tavanlarda akmalar ve su patlakları meydana geldi. Dışarıda toprak zeminde kaymalar oldu, balkonlar evlerden kopmaya başladı. konutları çöküyor Vatandaş, bir deprem de mağdur oldu, onun psikolojisinden kurtulmaya çalıştı şimdi de verilen deprem konutlarında edata çile çekiyor.Kaloriferler çalışmıyor. Tüm bu sorunlarla ilgili Elazığ İl Afet Kurumu yetkililerine yaptığımız yazılı bilgilendirmelerden bir sonuç alamadık. Her geçen gün sorunlar kat kat artmakta. Sorunlarımızın çözümü için yetkili kurumdan hassasiyet ve çözüm bekliyoruz. Sorunların çözümü için Cumhurbaşkanı ve Başbakana mektup yazacağız” dedi. Polis sınavına kopya ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı, 2012’de yapılan Polis Akademisi’ne giriş sınavı sorularının sızdırıldığı iddiasıyla soruşturma başlattı. Sınavı kazanıp Polis Akademisi’ne giren, daha sonra kurumla ilişiği kesilen bir öğrenci, savcılığa soruların sınav öncesinde kendilerine verildiğini ihbar etti. Bu öğrenci, “Sorular sı soruşturması navdan önce KOM Daire’de bize verildi” dedi. Dosyayı inceleyen Ankara Başsavcılığı, Polis Akademesi’nin Gölbaşı’nda bulunması nedeniyle dosyayı buraya gönderdi. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı da dilekçeyi işleme koyarak, soruşturma başlattı. Bu kapsamda Polis Akademisi’nden 2012’deki sınav soruları, adaylar ile kazananların isimleri ve adresleri, soru kitapçıkları ile yanıt anahtarları istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle