06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2014 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK görkemli saraydan yönettiğini açıkladı. Kendini Osmanlı padişahlarına benzettiğini şöyle itiraf etti: “İstanbul’da Osmanlı padişahlarının yaptırıp bırakıp gittikleri Dolmabahçe,Topkapı var” diyor. Daha sonra kendini padişahlar gibi halkın parasını harcayarak arkasında, Batı dünyasından fersah fersah geri kalmış, köhne bir ülke bırakan padişahlara utanmadan benzeterek: “Bizden sonra gelenler acaba bizden öncekiler ne bıraktı diye sorduklarında, ortaya koyduğunuz bir eser var mı diye sorduklarında buna (tonlarla parayla yaptırdığı, döşediği saraya) bakın, bununla övünün” diyor. Kendini, Dolmabahçe, Topkapı saraylarından ülkeyi yöneten padişahlara benzettiği itiraf içeriğindeki sözleri işte tam şöyle: “Şu anda Türkiye Cumhuriyeti devleti nereden yönetiliyor, nereden yönetildi? Bu soruyu soranlara bir cevap vermek gerektiğinde işte bu cevabı, bu duruşuyla, bu saray verecektir” diyerek açıkladı. Bu sözün arkasında neler yattığını araştırmaya gerek yok. Saraydaki kendini son padişah sanan adam: “Ne parlamento, ne hükümet, ne demokrasi, ne laik sosyal hukuk devletine şu ne bu. Diktatör dedikleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten tek adamım ben!” diyor. HHH Bu açık itiraftan sonra, bu adamın niyetleri üzerinde neden boşuna laf üretiyor, zaman harcıyor, nefes tüketiyoruz ki... Hepsi boşuna. Adam, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin verildiği törende ne söyleseniz, yazsanız, eleştirileriniz bana vız gelir diyen bir diktatör çırağı tavrıyla, “Tek adamım ben,Türkiye’yi bu saraydan yönetiyorum” diye bas bas bağırıyor. Utanmak, sıkılmak, hiç değilse idarei maslahatçı bir üslupla sarayı ve yapımında ve sonrasında harcanan paraları savunuver. Hayır! İnsan kendi eliyle yüzündeki sahte maskeyi indirerek gerçek yüzünü artık saklamaya gerek görmeyince; işte RTE gibi itiraflarda bulunmaktan çekinmiyor. HHH Şimdi sarayın maliyet gerçeğine dönelim ve bireylerin meşreplerine göre yükselen tabii saraydaki adamın duymayacağı, duysa bile önem vermeyeceği, bugüne dek açıklanmayan yeni rakamlara yönelen sessiz seslere kulak verelim: Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın açıklamalarına göre: Sarayın peyzajı için yüzde sekseni ithal olan ağaçlara milyarca lira harcandı... Abooo!.. Sarayda 63 asansöre eklenecek 18 asansörün daha toplam maliyeti 30 milyon lira. Bu asansörlerin aylık bakımı 18 bin lirayı buluyor. Yuhhh! Sarayda 4 bin metrekare el dokuması halı var, her halının metrekaresi 100 Avro. Ohaaa! Saraydaki özel üretim perdeler ve klozetler yurtdışından getirildi. Sarayın yer üstünde bin odası bulunuyor. Yeraltındakiler bilinmiyor. Hesaplara göre sarayın maliyeti 5 milyarı aşıyor. Burada özel üretim yapılıyor. Ultra lüks malzeme kullanılıyor. Bu yüzden metrekare maliyeti binlerce lira tutuyor. Bu saray normal inşaat maliyeti ile değerlendirilemiyor. Çüş sesleri! HHH Saraydaki adam bu seslerden, rakamlardan babasının malı gibi kullandığı ülke halkının tepkilerinden rahatsız olmuyor kuşkusuz. O ülkeyi yöneten tek adam ya; şimdi işi gücü 2023’e dek ülkeyi İslama dönüştürmenin planlarını, hazırlıklarını yapıyor. Eğitimde 4+4+4’le dindar bir gençlik yetiştirne girişimine ek olarak; şimdi ilkokula giden küçük yaştaki çocukların din dersleri ile çağdaş Cumhuriyet aleyhine beyinlerinin yıkanması hazırlığında. HHH Uluslararası Şeffaflık Örgütü; 2014 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 175 ülke arasında geçen yıllara oranla Türkiye’yi 11 basamak düşürerek yolsuzluk ve rüşvet konularında bir rekor kırdığını açıkladı... Bu ve daha önceki yazdığımız gerçekler... ... Saraydaki tek adamın ne umuruna! Fotoğraf:AA AOÇ yağması yargıda KaçAk Saray, Ankapark, Ankara Bulvarı, ABD elçiliğine satılan arsa ‘vasiyet ihlali’ne göre yeniden değerlendirilecek. Mahkeme Atatürk’ün AOÇ ile ilgili vasiyetinin getirilmesini istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Son dönemde KaçAk Saray, Ankapark, ABD Büyükelçiliği’ne satılan arsa ve Ankara Bulvarı ile gündeme gelen Atatürk Orman Çiftliği’ndeki (AOÇ) talan, yargının kapsamlı incelemesine alınıyor. Mimarlar Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Ankara Barosu’nun açtığı “Vasiyeti ihlal” davası kabul edildi. Mahkeme, Atatürk’ün devlet arşivlerindeki vasiyeti, ekleri ve o döneme ait belgelerin mahkemeye getirilmesini istedi. Ankara Barosu’ndan Cemalettin Gürler, “Bir anlamda mahkeme husumeti kabul ediyor, dava açanları mirasçı olarak da kabul ediyor” dedi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, 25 Aralık’ta tüm yurttaşları davaya müdahil olmaya çağırdı. AOÇ’deki talanın Atatürk’ün vasiyetine aykırı olduğu ve vasiyetin ihlal edildiğini değerlendiren 5 oda yönetimi ile Ankara Barosu’nun ortaklaşa açtığı davanın ilk duruşması dün yapıldı. Duruşmanın ardından davacı kurumları temsilen Candan, Gürler, Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu, Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Emre Sevim, Peyzaj Mimarlar Odası Genel Başkanı Ayşegül Oruçkaptan ve Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör ortaklaşa basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Candan, Atatürk’ün kişisel malı olan AOÇ’yi halka kamusal alan, tarımsal laboratuvar, rekreasyon alanı olması koşuluyla şartlı bağışladığını belirterek, “Vasiyeti ihlal edildiği için AOÇ’nin kuruluşunun 89. yıldönümü olan 5 Mayıs’ta dava açmıştık, bugün ilk duruşması görüldü. Sonuçta devlet arşivlerinin açılması, AOÇ’de yağmanın başladığı ilk tarihten günümüze kadar süren talan gözler önüne serilecek” dedi. Önemli diğer gelişmenin de odaların ve baronun mahkeme tarafından taraf olarak kabul edilmesi olduğunu belirten Candan, “Şimdi KaçAk Saray, Ankapark, Ankara Bulvarı, ABD Büyükelçiliği’ne satılan arsa, vasiyete aykırı ne varsa hepsi gündeme gelecek” diye konuştu. Avukat Gürler ise kentin hakkına sonuna kadar sahip çıkacaklarını belirterek, “İddiaları yargılamaya değer görüyor ve mirasçı olduğumuzu kabul ediyor. Bu temelde saygısızlık var, ihlal var. Bu nedenle bu dava işaret fişeği” dedi. Candan, “Biliyoruz ki KaçAk Saray konusunda karar veren 5. İdare Mahkemesi heyetini dağıttılar. Ama buna yeltenmeleri bile başlı başına skandal olur” dedi. Başbakanlık avukatı Mehmet Said Kurt savunmasında, aktifpasif husumet itirazları olduğunu, davanın ancak Başbakanlık aleyhine değil AOÇ Müdürlüğü’ne açılabileceğini kaydetti. “Davacıların dava açmakla hukuki yararları yoktur” diyerek odaların ve baronun böyle bir olayda dava açamayacaklarını iddia etti. Kurt Atatürk’ün vasiyetnamesine göre dava açma süresinin geçtiğini öne sürdü. Tanrıkulu: 43 ilde büyük gözaltı olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen “makul şüphe” düzenlemesini sordu. Tanrıkulu önergesinde, “Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının yeniden gündeme oturmasını engellemek için bir tür eylem planı çerçevesinde Gezicilere, çArşı taraftar grubuna ve fişlenen polislere, bürokratlara, işadamları ile medya ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine yönelik 43 ilde büyük çaplı gözaltı operasyonları yapılacağı iddiası doğru mudur? Gözaltına alınacak kişilerin ‘makul şüpheli’ sıfatı ile gözaltına alınacakları iddiası doğru mudur? Gözaltına alınacak kişileri içeren listelerde 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını başlatan savcılar ve dinleme kararlarını veren hâkimlerin isimlerinin de yer aldığı iddiası doğru mudur? 43 ilde yapılacak operasyonlarda yaklaşık bin kişinin isimlerinin gözaltına alınacaklar listesinde yer aldığı iddiası doğru mudur?” sorularını yöneltti. Önergesinde iki çarpıcı iddiayı daha gündeme getiren Tanrıkulu, başbakan yardımcılarından birinin yazılı ve görsel medyada 17 Aralık günü, konunun işlenmemesi için görevlendirilip görevlendirilmediğini de Davutoğlu’na sordu. CIA, MİT ve Türk Emniyeti’nin ortak operasyonuyla yakalanan Azzouz Ürdün’e gönderildi El Kaideci Yalova’dan çıktı Fotoğraf: AA Bildiri ‘makul şüphe’li bulunup toplatıldı SEDAT KURT DENİZLİ Denizli’de Birleşik Haziran Hareketi’nin pazar günü yapılacak forum için Candoğan Parkı’nda dağıttığı bildiri, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isteği üzerine mahkeme tarafından arama ve el koyma kararıyla toplatıldı. Denizli 2. Sulh Ceza Hâkimliği bildiriyi, AKP’nin son yasal düzenlemesine dayanarak “makul şüpheli” buldu. Mahkeme soruşturma dosyasında bildiri için, “Kapsamına göre suçun işlendiği hususunda makul şüphe bulunduğundan ve suç konusu eşyalar delil niteliği taşıdığından istemin kabulü ile toplama kararı çıkarılmıştır” ifadelerine yer verildi. Birleşik Haziran Hareketi Denizli Meclisi toplatma kararına tepki gösterdi. Meclis, güvenlik yasası yürürlüğe girmeden uygulamasının başlatıldığını belirterek iktidarın her geçen gün artarak devam eden baskılarına boyun eğmeyeceklerini ve mücadeleye devam edeceklerini duyurdu. ÖDP İl Başkanı Orhun Çoban da yaptığı açıklamada, bildirinin içeriğinde hiçbir suç unsuru olmadığı halde mahkemenin toplatma kararının düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu söyledi. Gaz fişeği polisin elinde patladı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Dicle Üniversitesi (DÜ) Eğitim Fakültesi önünde toplanan bir grup öğrenci, Diyarbakır’da bir gösteri sırasında açılan ateşle hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Aydın Erdem için anma etkinliği düzenledi. Bu sırada bir polis memurunun elindeki gaz fişeği henüz belirlenemeyen bir nedenle ateşlendi. Çevreye yayılan gazdan öğrenci ve polisler etkilendi. Kısa süreli gerginliğin ardından Fen Edebiyat Fakültesi’ne kadar yürüyen öğrenciler Erdem’in sırasına karanfil bıraktı. ‘Biber gazının içeriği açıklansın’ Yurt Haberleri Servisi Yalova’da 27 Mayıs 2012’de bir kavgayı ayırmak isterken “Astım hastasıyım, sıkmayın” demesine karşın polisin sıktığı biber gazıyla fenalaşan ve geçirdiği beyin kanamasının ardından yaşamını yitiren Çayan Birben’in ölümüyle ilgili polisler İbrahim Baltacı, Serhat Ayhan Yeni, Ercü ment Küçükakça ve Tekin Ceyhan hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan açılan davaya devam edildi. Birben ailesinin avukatı Halis Yıldırım, kullanılan gazın ismi ve içeriğinin açıklanmasını, gazın etkilerinin uzman bir kuruluş tarafından araştırılmasını istedi. Duruşma 16 Aralık’a ertelendi. ABD’li bakan ‘PKK terör örgütü’ diyemedi WASHINGTON/TORONTO (AA) ABD’ye geçen eylül ayında yasadışı yollarla Meksika’dan sınırı geçmeye çalışırken yakalanan PKK üyesi 4 kişiden ikisinin göçmenlik hâkimi tarafından serbest bırakılmasının ardından Kanada’ya kaçtıkları ve orada sığınma hakkı edinmeye çalıştıkları bildirildi. ABD İç Güvenlik Bakanı Jeh Johnson’ın, PKK’yi terör örgütü olarak tanımlamaktan kaçınması dikkati çekti Johnson, Temsilciler Meclisi İç Güvenlik Komitesi’nin sınır güvenliğiyle alakalı oturumunda bir Kongre üyesinin sorusu üzerine, “(4 kişiden) İkisi tutuklandı. Diğer ikisi ise, benim tercihim bu yönde olmasa da, hâkim tarafından serbest bırakıldı ve Kanada’ya kaçtı. Kanada’da sığınma hakkı edinmeye çalışıyorlar” dedi. Oturumda Johnson’ı önceki açıklamalarından “180 derece dönmekle” suçlayan Cumhuriyetçi milletvekili Jason Chaffetz, bir önceki oturumda Johnson’ın, sözlerini hatırlatarak, “Tüm dünyaya bir terör örgütüyle bağlantılı bu 4 kişiyi sınırdışı edeceğinizi söylediniz, ama bu olmadı. İkisi serbest bırakıldı” diye çıkıştı. PKK’nin “terör örgütü” olduğunu da açıkça ifade etmeyen Johnson, “Bağlantılı oldukları yerin terör örgütü olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine dair bazı soru işaretleri var” dedi. “Ancak bu (örgüt), Dışişleri Bakanlığı tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılmıştı, doğru mu” sorusu üzerine, “PKK üyesiler ya da üyesiydiler” diyen Johnson, “Sizi Dışişleri Bakanlığı’na yönlendiriyorum” ifadesini kullandı. Öte yandan Türkiye’nin Ottawa Büyükelçisi Selçuk Ünal’ın da, konuyla ilgili Kanada Dışişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunduğu öğrenildi. Yurt Haberleri Servisi Radikal dinci terör örgütü El Kaide’nin Libya’daki lideri Abd el Basset Azzouz, sahte pasaportla giriş yaptığı Türkiye’de, CIA, MİT ve Türk Emniyeti’nin ortak operasyonuyla yakalandı. İlk sorgusundan sonra hakkında sınır dışı kararı verilen Azzouz, 24 Kasım’da Ürdün’e gönderildi. Azzouz’un, 2012’de Libya’da ABD Büyükelçisi Chris Stevens’in öldürülmesiyle ilgili sorgulanmak amacıyla Ürdün’ün başkenti Amman’dan ABD’ye götürüldüğü öğrenildi. Pakistan’da ABD operasyonu ile öldürülen El Kaide lideri Usame bin Ladin’in damadı ve 11 Eylül saldırıları döneminde örgütün sözcüsü olan Süleyman Ebu Geyt’in Ankara’da yakalanmasının ardından, El Kaide’nin Afrika yapılanmasının önde gelen ismi ve Libya’daki lideri Abd el Basset Azzouz, 2 hafta önce Yalova’da yakalandı. Milliyet’in haberine göre, bir süredir El Kaide’nin önemli isimlerine yönelik takip çalışmalarını yürüten CIA, örgütün son dönemdeki üst düzey isimleri arasında yer alan Azzouz’un izini Türkiye’de buldu. CIA’nın elde ettiği bilgileri MİT’e iletmesi sonrasında Azzouz’un Awad Abdalla S. Ahmida adına çıkarılmış sahte pasaportla İstanbul’dan Türkiye’ye giriş yaptığı anlaşıldı. Bu gelişme üzerine devreye giren MİT ve Emniyet, Azzouz’un Yalova’da kaldığını belirledi. Özel ekip, 13 Kasım günü Yalova kent merkezinde yaşadığı evden çıkan Azzouz’u sokakta yürürken gözaltına aldı. Azzouz’la ilgili adli işlem başlatılırken kimlik bilgilerinin doğrulanması sonrasında Kocaeli’ndeki mülteciler geçici barınma merkezine gönderildi. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Yalova Valiliği ile MİT’e gönderdiği resmi yazıda, Azzouz’un Ankara’dan gelecek talimata kadar geçici barınma merkezinde tutulmasını istedi. Azzouz, 24 Kasım günü sınır dışı edilerek havayoluyla Ürdün’e gönderildi. Azzouz’un Amman Havalimanı’na iner inmez kendisini bekleyen ABD’li görevlilerce bu kez ABD’ye götürüldüğü ve ABD makamlarınca yargılanacağı kaydedildi. ÇAYAN BİRBEN DAVASI Savcı ‘taş’ı silah kabul etti, 105 yıl hapis istedi ERZURUM (DHA) IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarını protesto eylemleri sırasında Erzurum’un Karayazı ilçesindeki protestolar nedeniyle tutuklanan 52 yaşındaki Sadi İbiş hakkında 105 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede göstericilerin attığı “taş”ların silah sayılması istendi. İbiş, eyleme katılmadığını, alışveriş yaparken göstericilerin arasında kaldığını, gazdan korunmak için yüzünü poşu ile örttüğünü, böbreklerinden rahatsız olduğu için ise sürekli yanında limon taşıdığını savundu. İbiş, Karayazı’da geçen ekim ayında Kobani için düzenlenen gösterilerde polise ve kamu binalarına taş attığı iddiasıyla tutuklandı. Sadi İbiş hakkında hazırlanan 4 sayfalık iddianame 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede 7 Ekim günü PKK’nin kendisine yakın bir internet sitesinde eylem çağrısı yaptığı belirtilerek 10 Ekim’de yaklaşık 400 kişinin, yürüyüşe geçtiği, ilçe Emniyet, jandarma, banka, adliye ve kaymakamlık binalarına taşlı ve molotoflu saldırı yapıldığı belirtildi. Atılan taşlardan polis memurlarının yaralandığı ve birçok kurum aracının da zarar gördüğüne değinilen iddianamede, İbiş’in yakalandığında avuçlarının simsiyah olduğu, üzerinde gazlı müdahaleden korunmak için bir kesik limon bulunduğuna vurgu yapıldı. ‘Aşırılıkçı grup saldıracak’ ABD Büyükelçisi’nin Gaziantep uyarısı Firari asker Kobani’de çatışmada yaralandı Haber Merkezi Muş’un Bulanık ilçesindeki Jandarma Komutanlığı’nda er olarak vatani görevini yapan Vedat Bulut, birliğinden firar etti. Terör örgütü IŞİD militanlarının Mürşitpınar sınır kapısına saldırması ve PYD ile girilen çatışmalar saldırısında yaralanan Bulut, Türkiye’ye getirilerek Suruç Devlet Hastanesi’nde tedavi alındı. Araştırmada Bulut’un başkası adına düzenlenen sahte kimlikle hastanede tedavi olduğu belirlendi. Burada gözaltına alınan Bulut’un firar ettikten sonra PKK’ye katıldığı, Andok Guyi kod adını kullandığı öğrenildi. Bulut’un PKK’nin dağ kadrosuyla birlikte Kobani’ye geçerek IŞİD’e karşı savaştığı kaydedildi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından, IŞİD saldırıları altındaki Kobani’de YPG’ye destek vermek için 31 Ekim’de gönderilen peşmergeler, önceki gün 150 kişilik ikinci peşmerge grubunun gelişinin ardından dün Kobani’den çekildi. İlk peşmerge grubu dün sabah Kobani’den Türkiye’ye geçti. Peşmergeler, Suruç’tan otobüslere binerek zırhlı polis araçları eşliğinde Şanlıurfa GAP Havalimanı’na getirildi. Peşmergelerin taşınması için siyah camlı, içeridekileri göstermeyen araçlar seçildi. Araçların çoğunun plakalarının da söküldüğü görüldü. Polis korumasında havalimanına gelen peşmergeler, saat 11.40’ta havalanan uçakla Erbil’e hareket etti. Peşmergeler sessizce döndü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, “aşırılıkçı grupların” Gaziantep’teki Suriye geçici hükümeti binasına saldırı yapacağı uyarısında bulunarak Amerikan vatandaşlarından başta Gaziantep olmak üzere, sınıra yakın kentlerden uzak durmalarını istedi. Uyarının ardından Gaziantep’te güvenlik önlemleri artırıldı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Gaziantep’te Suriyeli muhaliflerin ve Suriye geçici hükümeti binasının hedef alınacağı istihbaratının ardından bir açıklama yaparak vatandaşlarını uyardı. ABD’nin vatandaşlarına yaptığı çağrının medyaya yansımasıyla, Suriye geçici hükümet binasında önlemler artırıldı. İki polis aracının 24 saat görevlendirildiği binada, güvenlik kameraları da kontrol edildi. Binada, ayrıca bazı Suriyelilerin de güvenlik önlemi aldığı görüldü. Fotoğraf:DHA Kalaşnikof’la yol kestiler IŞİD’in Kobani’de bombalı saldırısında yaşamını yitiren YPG’li “Serbest Afrin” kod adlı Fırat Acar’ın cenazesinin Şırnak’ın Cizre ilçesinde toprağa verilmesinin ardından olaylar çıktı. Ellerinde Kalaşnikof ve pompalı tüfekler bulunan yüzü maskeli PKK yandaşları, uluslararası İpekyolu’nu barikatlarla keserek yoldan geçen araçlarda kimlik kontrolü yaptı. Güvenlik güçleri gaz bombaları ve tazyikli su ile göstericilere müdahale etti. Bölgede uzun süre silah sesleri yankılandı. Buradaki yol kesme devam ederken bu kez otogar yakınından geçen Nusaybin Caddesi’nde de barikat kuran yüzü kapalı bir başka grup, buraya gelen polise de havai fişek, ses bombaları ve molotofkokteylleri ile saldırdı. Polisin de tazyikli su ve gaz bombalarıyla karşılık vermesi üzerine Cizre ilçe merkezi savaş alanına döndü. Kısa süren çatışma sonrası yüzü kapalı bu grup da ara sokaklara kaçarak izini kaybettirdi. Dış Haberler Servisi ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 2016’daki başkanlık seçiminde adaylığının işaretini verecek şekilde konuşma etkinliklerini yoğunlaştırırken bunların sonuncusunda Kobani’de IŞİD’e karşı savaşan Kürt kadınlarına destek sundu. Georgetown Üniversitesi’ndeki konuşmasında, Suriye çatışmasında kadınların rolü üzerinde duran Clinton, “Erkek kardeşlerinin yanında savaşan Kürt kadınları var. Ön cephede toplumlarını bu IŞİD gibi aşırılıkçı tehditlere karşı korumak için savaşan bu kadınları desteklemeliyiz” dedi. Clinton’dan Kobanili kadınlara destek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle