06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2014 CUMA 10 EKONOMİ [email protected] Türkiye’nin sadece taşeronluk yapıp yapmayacağı anlaşma ile netleşecek Yeni hatta yersiz sevinç u Putin’in açıkladığı yeni hat konusunda Türkiye ile henüz niyet anlaşması yapılmasına, Meclis Enerji Komisyonu’nun konuşulanlardan haberinin olmamasına rağmen kazançlar konusunda çok net konuşulması uzmanlar tarafından “Türkiye çok erken sevindi” yorumuna neden oldu. AYŞEGÜL ATIN Dünyada en büyük ihtiyaç ve en büyük savaşlara sebep olan enerjinin hattının geçeceği veya geçmeyeceği ülkelerde uzmanlara göre erken sevinç ve gözyaşı hâkim. Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in hafta başında Güney Akım projesi iptalini ilan etmesine rağmen, bu durumdan Rus heyetinin bile haberinin olmadığı belirtiliyor. Henüz sadece niyet anlaşması yapılmışken bu anlaşmanın hukuki bir yaptırımı olmadığını Enerji Bakanı Taner Yıldız açıklamış olmasına rağmen, Türkiye’nin tüm kazançları çok net bir şekilde yazıldı. Yeni hattın nereden nereye geçeceği konusunda net fikirlerinin olmadığını söyleyen Türkiye Büyük Millet Meclisi Enerji Komisyonu üyelerinden Mehmet Ali Susam, “Komisyon olarak yeni yapılacak hat, nükleer enerji gibi konularda neler konuşulduğunun bize aktarılmasını talep edece ğiz. Bize bir şey bildirilmedi. O nedenle rakamsal değerler konusunda yorum yapamayız” demesine rağmen Türkiye’nin gaz konusunda kazanç ve kayıplarının netliği bazı uzmanları şaşırtıyor. Türkiye’nin erken sevindiğini söyleyen Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü (EPPEN) Başkanı Volkan Özdemir, “Rusya çok taktiksel davranıyor. Türkiye ise ne yaptığının çok da farkında değil. Bu hat bir avantaj olabilir ancak ben BOTAŞ’ın bu durumu avantaja çevirebileceğini sanmıyorum” dedi. En önemli noktanın, yeni hattın merkezinin neresi olacağının altını çizen Özdemir, “Bu hatta Rusya ana şirket olacak bugüne kadar yüzde 50’nin altında ortaklığa girmedi, Yunanistan hub (merkez) olur ancak Türkiye sadece taşeronluğunu yaparsa, Türkiye’ye yararı olmayacaktır. Anlaşma esnasında Türkiye tarafının talepleri çok önemli” dedi. l Yeni yapılacak hattın tam güzergâhı nedir? l Hat yapımında Türkiye şirketleri olacak mı? l BOTAŞ hissedar olacak mı? l Türkiye’de vana olacak mı? l ‘Geçiş ücreti’ ne olacak? l Rusya ‘ucuz ve bol gaz’ bırakmayı vaat ediyor. Ne kadar ucuz, ne kadar bol gaz? l Nükleer enerji yapımında şirket ortaklıkları ne olacak? Cevapsız sorular Faiz Çekişmesi Faizin ekonomik yaşamı belirleyici, reel ekonomiyi düzenleyici, tüketim, tasarruf ve ekonomik anlamda yatırımları etkileyici bir değişken olmadığını, düşünmek hatta bilmekle beraber, günümüzde ekonomik alanda tartışmalar ağırlıklı olarak faiz üzerinde yoğunlaştığından, güncel bir konu veya sorun olması nedeniyle faiz üzerinde, genel kabullere egemen görüşe karşı da olsa, yazmak zorunluluğunu duyuyorum. Faizin, reel sektör üzerinde etkili, tüketim, tasarruf ve ekonomik anlamda yatırımları belirleyici bir etken, değişken olmadığını önceki yazılarda savunmaya çalıştığımdan, yinelemeyeceğim. Politik alanda bazı bakanlarla TCMB yönetimi arasında faiz konusundaki çekişmenin nedenlerini irdelemeye çalışacağım. Politik alanda, hem de ekonomik yaşamı düzenlemekle ilgili bakanlıklardan gelen faiz indirimi önerilerine, TCMB’ye yöneltilen eleştirilere, beklentilere karşı; TCMB politika faizini değiştirmemekte niçin direniyor? Anlayabildiğim kadarıyla açıklayayım. Tarafların amaçları farklı. Bazı bakanlar, politikacı olarak faiz indirimi yoluyla ekonomiyi görüntüde canlandırıcı politikalar izlendiği izlenimini, beklentileri yaratmayı, temelinde ise yandaş işveren, işadamı kesimine kaynak aktarmayı amaçlıyor, planlıyor. AKP, gerçekte kaynak yaratmayan, kaynak yaratılıyor alalamasıyla kaynak aktarma, transfer düzeneğini oluşturuyor. HHH İmar planı oyunlarıyla toprak rantı yaratma veya rantı artırma, özelleştirme, kamu ihaleleri, gizli veya açık kamu güvencesiyle veya baskısıyla özel kesime kredi sağlama... Bu tür uygulamalar kaynak aktarma düzeneğinin birer parçaları, aletlerini oluşturuyor. Söz konusu araçlarla aktarılan kaynaklarda sınıra yaklaşıldığı, istenilen düzeyde aktarım yapılamadığı görülüyor. Kaynak aktarılacak kesimin de genişletilmesi, hem maddi destek hem de politik açıdan gerekli bulunuyor. Bu nedenle yeni, ilave kaynak aktarma araçları aranıyor; aktarma düzeneğinin mekanizmasının genişletilmesine çalışılıyor. Öngörülen veya genişletilmeye çalışılan ek araç olarak borçlu kuruluşlara, özellikle yandaş işadamlarına ucuz kaynak aktarma, borç yüklerini hafifletme, bir yerde faaliyet dışı, havadan inme kâr, hatta servet sağlama yolu olarak düşük faiz savunuluyor. Enflasyon düzeyinin altında negatif paranın zaman değerini de dikkate almayan bir faiz uygulaması, gerçekte birikim sahiplerinden borçlulara kaynak aktarımı, havadan inme kazanç, servet aktarımıdır. Ucuz faizle borçlu olanların borç yükü hafifleyecek, negatif faizle sağladıkları kaynaklarla en azından enflasyon düzeyinde gelir sağlayacaklardır. Bu transferin, reel ekonomiyi canlandırıcı etkisi hemen hemen yoktur, en iyi olasılıkla marjinaldir. Aktarma, ekonomiyi canlandırıyoruz, faiz lobisine karşı çıkıyoruz alalamasıyla aslında kaynak aktarma düzeyini geliştiriyor. HHH Türkiye’nin günümüzdeki siyasal düzeni, patronaj, patrimonyal düzendir. Bu düzende patron ve etrafında belli bir ideolojisi, program çerçevesinde birleşmemiş çıkar amacıyla kenetlenmiş bir kitle vardır. Patron ve çevre arasında karşılıklı çıkar ilişkisinin sürmesi, patronun hegemonyası, otoritesi için gereklidir. Patronun etrafına, destekçilerine çıkar sağlaması, kaynak aktarması, düzenin sürmesinin olmazsa olmaz koşuludur. Ucuz, düşük faiz önerilerini, baskılarını bu açıdan görmek gerekir. Türkiye’de yaratılmış yüksek faiz lobisi imajına karşı aslında düşük faiz kullanıcıları için ucuz para lobisinin siyasal baskısı var. TCMB ile ülkenin yıllık düzeyde 40 milyar USD’yi aşkın ulusal gelirin yüzde 5.7’sine ulaşmış cari açığı fonlama işlevi var. TCMB, ancak yüksek faizle, yurtdışından kaynak çekilebildiği sürece, açığın fonlanabileceğini öngörmektedir. Dışarıdan kaynak çekebilmek için de göreceli olarak yüksek faiz uygulamak gerekir. Türkiye’nin cari açığı sürdüğü sürece faiz konusundaki çekişme de sürecektir. Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığı artacak Cumhurbaşkanının işi değil Meclis Enerji Komisyonu üyesi Susam, Putin ile Erdoğan eğer enerji konusunu görüşmüş iseler bunun etik olmadığını ve Putin ile görüşmesi gereken kişinin Başbakan olması gerektiğini belirtti. EPPEN Başkanı Özdemir, daha da vahim olanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazprom Başkanı Aleksey Miller ile 29 Kasım 2014’te görüşmesi olduğunu söyledi. Özdemir, “Gazprom bir şirkettir ve muhattabı BOTAŞ olmalıdır ancak Türkiye’de Erdoğan görüşüyor” dedi. Türkiye’nin her geçen yıl artan doğalgaz tüketiminin bu yıl 4748 milyar metreküp olması bekleniyor. Türkiye doğalgazın yüzde 98’ini ithal ediyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu verilerine göre geçen yıl ithal edilen gazın yüzde 58’i Rusya’dan alındı. Gündeme gelen projelerin, Mersin Akkuyu’ya Türkiye’nin ilk nükleer santralını da yapacak olan Rusya’ya bağımlılığı artıracağı endişeleri var. Reuters’a bilgi veren bir yetkili, “Türkiye’nin bazı tereddütleri var. Türkiye’nin enerjide Rusya’ya bağımlılığını daha da artıracak bir adım bu. Putin bu projeyle boru hattının varlığını sürdürmek istiyor olabilir ama Türkiye açısından çok dikkatli yaklaşılması gereken bir proje. Da ha fazla bağımlılık riskini almak kolay değil” diye konuştu. İndirimde Rusya kazandı Hafta başı Putin Türkiye’ye gazın yüzde 6 indirilebileceğini söylemesinin ardından kulislerde Türkiye’nin talebinin yüzde 15 olduğu söylenmişti. Rusya Enerji Bakanı Aleksandr No vak, “Piyasadaki durumdan verim alırsak, bu rakamı yüzde 15’e çıkarabiliriz. Bu da mevcut piyasa koşullarına, petrol ve doğalgaz fiyatına ve ortaklaşa gerçekleştireceğimiz doğalgaz projelerine bağlıdır” dedi. Özdemir ise “Rusya daha şimdiden şart koşmaya başladı. ‘Yüzde 15 indirim yaparım ama nükleer inşaasında büyük pay benim olacak’ şeklinde sinyal gönderiyor” dedi. Türkiye 2023’te 100 milyar dolar ticaret hacmi hedeflediği Rusya’nın ekonomik verileri iyi bir tablo çizmiyor. Ülkede enflasyonun 2015’in ilk aylarında yüzde 10’a çıkması bekleniyor. Analistler, düşen petrol fiyatları nedeniyle Rusya’nın döviz gelirlerinin azalacağını ve bütçe açığı sorunu yaşanacağını söylüyor, enerji ithal eden Türkiye’de ise ucuz petrol sayesinde maliyetlerin düşeceği ve cari açıkla enflasyonun gerilemesi ve Rusya’nın bir miktar kötüye gitmesinin Türkiye’ye fon girişi sağlayabileceğini bekliyorlar. Ama eğer Rusya borcunu ödeyemez hale gelir ve temerrüde düşerse, o zaman Türkiye için de risklerin ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Bizi nasıl etkileyecek? Beymen 750 milyon TL ciroya koşuyor Ekonomi Servisi Beymen Genel Müdürü Elif Çapçı, yılbaşının yaklaşması dolayısıyla Beymen’in tüm mağazalarında alışverişlerin bir festival havasında geçtiğini, müşterilerin çay, kahve ve konserler eşliğinde alışverişlerini yaptığını belirterek “Yılbaşı öncesinde müşterilerimizin karşısına 3 bin çeşit ve 300 bini aşkın ürünle çıktık. Bu yılın son ayındaki performansımızla 2014 cirosu için hızla 750 milyon TL’lik bir ciroya doğru koşuyoruz. Bu yıl yüzde 3537 düzeyinde bir büyüme bekliyoruz” diye konuştu. Online satışlarda ise 2014’ü 25 milyon TL ciro ile kapatmayı, 2015’te yüzde 100 büyüme ile 50 milyon TL’lik ciroya ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Çapçı, turistlere yapılan satış oranının yüzde 20’ye ulaştığını, bu oranın butiklerde yüzde 40’a çıktığını anlattı. En fazla alışverişi Azerilerin yaptığını, onları Türki cumhuriyetleri, Kuveyt, Katar ve Suudi Arabistan’ın izlediğini söyledi. Beymen’in yılbaşı ürünlerinde fiyat aralığı 60 TL ile 6 bin TL arasında değişiyor. Seçim barajı indirilmeli TÜSİAD Başkanı Dinçer, Türkiye’de seçim barajının demokratik bir ülkede görülmemiş bir baraj olduğuna dikkat çekerek “Mahkeme kararıyla mı düşürülür, siyasilerin kararıyla mı düşürülür… Bizim için önemli olan bu barajın düşürülmesi” dedi. Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Türkiye’de seçim barajının demokratik bir ülkede görülmeyecek düzeyde yüksek olduğuna dikkat çekerek “TÜSİAD’ın uzun yıllardır bu konudaki görüşü belli; bize göre Türkiye’de seçim barajı yüksek. Siyasi partilerin temsilde adalet açısından seçim barajının sorunlu olduğunu kabul edip bugüne kadar bunu düşürmesi gerekirdi. Ne şekilde düşürüleceği çok önemli değil; mahkeme kararıyla mı düşürülür, siyasilerin kararıyla mı düşürülür… Bizim için önemli olan bu barajın düşürülmesidir” diye konuştu. Haluk Dinçer, Brüksel’de AB temsilcileri, iş dünyası ve düşünce kuruluşlarıyla yaptıkları görüşmelere ilişkin izlenimlerini şöyle aktardı: “Türkiye’deki demokratik standartlara yönelik olumsuz gelişmeler kaygıyla izleniyor. Bunlar Türkiye karşıtlarının elini güçlendirirken Türkiye dostlarını da zor durumda bırakıyor. Bilhassa hukukun üstünlüğü alanında ciddi kaygılar var. Bütün bunların Türkiye konusunda olumsuz bir algı yarattığının altını çizildi.” Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı’nın Türkiye için çok önemli bir tehdit oluşturduğuna işaret eden Dinçer, Türkiye için mutlaka gözlemci statüsü verilmesini talep ettiklerini söyledi. Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilmesi konusunda olumlu izlenim aldıklarını ifade eden Dinçer, Kıbrıs’taki sorun çözülmediği takdirde Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin de aksadığının altını çizdi. Haluk Dinçer Yolsuzluk kendiliğinden ortadan kalkmaz Dinçer, yolsuzlukla mücadele konusundaki bir soru üzerine, “Bu konu hem G20, hem B20 hem de hükümetin gündeminde olan bir konu. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün bu konuda yaptığı ve Türkiye’yi 11 basamak aşağı düşüren çalışma esasında bizim geçen hafta açıkladığımız yolsuzluk ra poru bulgularını da teyit eder nitelikte. Sayın Babacan’ın açıklamaları bu konunun üzerine gidileceği, bununla ilgili bir strateji oluşturulacağı yönünde. Biz bunları olumlu değerlendiriyoruz. Şunu çok net biliyoruz; hiçbir şey yapılmazsa bu yolsuzluklar kendi kendine ortadan kalkmayacak” yorumunu yaptı. Draghi konuştu, Avrupa çakıldı Ekonomi Servisi Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, bankanın Avro bölgesi ekonomisini canlandıracak yeni önlemler alıp almamaya gelecek yılın başında karar vereceğini söyledi. Açıklamayla Avro 28 ayın en düşük seviyelerinden toparlanarak 1.24’ü aştı. Tahvil faizleri de yükseldi. Yatırımcılar Draghi’den merkez bankasının para basarak devlet tahvili almaya başlayacağına işaret eden net bir ipucu bekliyorlardı. Açıklamaların hemen ardından Avro, 1.2377 dolara kadar yükseldi. İtalya, İspanya ve Portekiz’in 10 yıllık devlet tahvillerinin getirileri de günün zirvesine yükselir, Almanya ve İtalya borsaları yüzde 1 civarı düşerken İspanya borsasında kayıplar yüzde 2’yi aştı. Yüksek vergi dijital topluma engel ÖZLEM YÜZAK Elif Çapçı Dijital toplumun ekonomik ve sosyal gelişmeye önemli katkılar sağladığına dikkat çeken Vodafone Group CEO’su Vittorio Colao, özellikle akıllı telefonların yüksek şekilde vergilendirilmesini doğru bulmadığını söyledi. Vodafone Türkiye’nin davetiyle katıldığımız Berlin’deki “Dijitalleşen Avrupa Zirvesi”nde soruları yanıtlayan Calao, Türkiye’deki GSM operatörleri arasındaki keskin rekabetin kendilerini endişelendirmediğini, dünyanın her yerinde olduğunu, önem verdiği hususun ise Türkiye’de sektörde kuralların adil rekabet çerçevesinde belirlenmesi olduğunu vurguladı ve “2015 yılında gerçekleştirilecek 4G ihalesinde eşit şartlarda rekabet edilebilecek fırsatın yaratılmasını bekliyoruz” dedi. Türkiye’nin Vodafone Group Üst Yöneticisi Vittorio Colao’ya göre dijital dünyada Türkiye’nin akıllı telefonlara yüksek vergi uygulaması toplum yararına değil. 4G’ye biraz geç girdiğini kaydeden Colao, “Biz Türkiye’ye en iyi teknoloji, en yüksek hız ve en iyi müşteri deneyimi getireceğiz” dedi. Teknolojinin harika bir eşitleyici olduğunu ve küresel dünyada eşit şartlar yaratmak için önemli bir araç olduğunu kaydeden Calao, Vodafone olarak katkılarını dünyadan örnekler vererek anlattı: Mısır’da kadınlara mobil eğitimle iş imkânı, Afrika’da mobil ödeme sistemleri, çiftçilere, engellillere yönelik mobil çözümler... Calao, politikacıların da bu sürece destek olması gerektiğini belirterek dijital leşmeyi engelleyen unsurların başında vergiler geldiğini kaydetti. Türkiye’de olduğu gibi özellikle akıllı telefonlarda yüksek vergilerin sıkıntı yarattığını vurgulayan Vittorio Colao, “Aslında tüketici de buna negatif tepki gösteriyor. Örneğin yakınlarda Macaristan’da yaşananlar. Yüksek akıllı telefon vergilerine karşı çıkılıyor. Vergiler dijitalleşmeyi engelliyor” diye konuştu. Zirveye katılan Almanya Başbakanı Angela Merkel, “İnsanların yeni işyeri sahibi olması açısından dijitalleşme çok alanı kolaylaştırıyor. Avrupa’nın refahı için dijitalleşmenin okullardan başlaması ve genç kuşaklara bu eğitim vermemiz gerekiyor. Bu da er ya da geç ekonomiye katkı olarak yansıyacaktır” şeklinde konuştu. MERKEZ BANKASI CİNSİ 1 ABD DOLARI 1 AVUSTRALYA DOLARI 1 DANİMARKA KRONU 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 1 İSVEÇ KRONU 1 KANADA DOLARI 1 KUVEYT DİNARI 1 NORVEÇ KRONU 1 S. ARABİSTAN RİYALİ 100 JAPON YENİ DÖVİZ ALIŞ SATIŞ 2.2363 1.8688 0.36960 2.7540 3.4991 2.2830 0.29558 1.9658 7.6202 0.31613 0.59583 1.8603 2.2403 1.8810 0.37141 2.7590 3.5173 2.2977 0.29864 1.9746 7.7200 0.31826 0.59690 1.8726 5 ARALIK 2014 ALIŞ 2.2347 1.8602 0.36934 2.7521 3.4967 2.2796 0.29537 1.9585 7.5059 0.31591 0.59136 1.8534 EFEKTİF SATIŞ 2.2437 1.8923 0.37226 2.7631 3.5226 2.3011 0.29933 1.9821 7.8358 0.31899 0.60138 1.8797 Genç işsizliğe umut
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle