07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kocaoğlu davası 9 İzmir savcılarına soruşturma Akkuyu’da 40 yıldır süren nükleer direnişi şirketin ‘yardımlarıyla’ hafiflemiş görünüyor, ama hükümete öfke sürüyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da 397 yıl hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın savcılarına Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) soruşturma açılmasına karar verdiği bildirildi. Davanın dünkü duruşmasında sanık avukatları, dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini istedi. Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, gelişmeleri şöyle aktardı: “Soruşturma aşamasında CMK 250. maddesi ile yetkili mahkemeler görevliydi. Özel yetkili mahkemeler vasıtasıyla iddianame hazırlandı. Az rastlanır bir süreç yaşandı. Bir yanda özel yetkili mahkemeler, diğer yanda terör mahkemeleri vardı. Bir de normal ağır ceza mahkemeler görevine devam etti. Yani üç çeşit ağır ceza mahkemesi oluştu. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kovuşturması yapılanlar hariç diğerleri hiç kovuşturma olmayan davalarda toplanan deliller yok sayıldı. Burada iki durum vardır. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi itirazı haklı buldu. Mahkemenin konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi de sizin mahkemeniz için önemlidir. Dosyamızın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini istedik.” Mahkeme başkanı Menderes Yılmaz, ara kararında “Anayasa aykırılık iddiası ileri sürülmüştür. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı örnek gösterilmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne müzekkere yazılmak şartıyla bu hususta bir müracaatın olup olmadığının sorulması kararı alınmıştır” dedi. Dava 10 Mart’a ertelenirken Demir, ilk dönemde yapılan başvurunun sonuçlandığını söyledi. Demir, “HSYK soruşturmayı yürüten savcılar hakkında idari soruşturma açılmasına karar vermiştir” diye konuştu. bize TOMA, ‘tank’ cop’ TÜREY KÖSE MERSİN/AKKUYU Mersin Nükleer Karşıtı Platform, kasım ayında yapılan 5. Mersin Uluslararası Narenciye Festivali’nde 5 bin imza toplayıp “nükleersiz” limon ve portakalları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göndermişti, “Mersin’de narenciyeye evet, nükleere hayır” diyerek. NKP Dönem Sözcüsü Seyfettin Atar, “Sokakları limon ve portakal ağaçlarından yayılan mis gibi kokularla anılan Mersin’in adını, dünyaya nükleer ile duyurmak istemiyoruz” diyordu. Ama bakanlık bu çağrılara itibar etmedi, portakal ve limon ağaçlarının kokusunu duymadı. Nükleer lobilerinin sesine kulak verdi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Türkiye ziyareti sırasında Akkuyu Nükleer Santralı ÇED’i “jesti” yapılıverdi. Bu jest, Akkuyu’da nasıl algılanmış diye köylüye kulak vermek için yollara düştük. Toroslar’dan inerken önce mandalina bahçeleri karşılıyor göz alabildiğine. İki bina arası her boşlukta, yolların ortasındaki refüjlerde bile mandalinalar. Sonra santral alanına yaklaşırken hummalı bir yol çalışması. “Akkuyu Nükleer Santralı” yazısını görüp tırmanırken karşımıza üzerinde dikenli teller bulunan kocaman bir kapı ve güvenlik görevlileri çıkıyor. Kapıda “Özel güvenlik bölgesi, girilmez” yazısı var. Yan duvarlardaki silik “Yeşiller”, “Beni öldürme” yazıları eski eylemlerden kalma. Fotoğraf çekmek için içeri girmek istediğimizde görevliler, “Yasak, Enerji Bakanlığı’ndan izin almanız gerekir” diyor. Bu nedenle arkasında çam ve zeytin ağaçları, önünde Akdeniz bulunan santral alanının fotoğrafını çekmek için farklı yollar arıyoruz, çok kötü patikalardan tepelere tırmanıp o muhteşem manzarayı görüyoruz.. ‘Putin’e rüşvet Bir madenciye daha ulaşıldı Yurt Haberleri Servisi Ermenek’te mahsur kalan bir madencinin daha cenazesine ulaşıldı. Ermenek Devlet Hastanesi Morgu’na kaldırılan cenaze DNA testiyle kimliğinin saptanması ve otopsi işlemlerinin ardından ailesine teslim edilecek. Facianın 36. gününde cenazesine ulaşılan madenci sayısı 13’e yükselirken, 5 madenciyi arama çalışmaları ise sürüyor. Arama çalışmalarında 6 Kasım’da 2, 17 Kasım’da 2, 18 Kasım’da 6 ve 29 Kasım’da da 2 madencinin cenazesine ulaşılmıştı. ‘Tut ki Putin geldiği gün’ KÜTAHYA (Cumhuriyet)Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın ÇED raporunun Rusya Devlet Başkanı Putin’in geldiği gün aceleyle onaylandığı ilgili eleştirelere yanıt verdi. Güllüce, “Tut ki Putin’in geldiği güne denk geldi, hiçbir mahzur görmüyoruz” dedi. yısı. Onlardan biri olan emekli öğretmen Mehmet Ali Yılmaz, ÇED’in onaylanmasından sonra moralinin çok bozuk olduğunu söylüyor. Halit Şahin ve eşi Zeynep Şahin de son direnişçilerden. Evlerinde aynanın kenarında eski eylemlerden bir döviz asılı. “Mersin’in yüzde 72’si nükleer istemiyor, ya Sen”. Bu rakam Mersin için geçerli olabilir ama santralın yapılacağı bölge halkı bir yandan iş umudu, diğer yandan firmanın çabalarıyla büyük ölçüde ikna edilmiş görülüyor. Halit Şahin, öfkeli. Hem ülkeyi yönetenlere, hem köylülerine, hem Ruslara: “Putin’e rüşvet, bize tank, TOMA, cop. AKP buraya TOMA yığdı, güç yığdı. 40 yıldır mücadele ediyoruz, ama halk artık duyarsızlaştı. 1974’te mücadele başladığında kadınlar ölçüm yapanları taşa tutardı. Şimdi firma ramazanda iftar veriyor, koşa koşa gidiyorlar. Koliler dağıtılıyor, çocuklara bisiklet, kitap dağıtıyorlar. Denizde fok balıkları var, Anamur’da caretta carettelar var. Kimsenin umurunda değil. İş makineleri çalışıyor, devriye yolu yapıyor. Asıl amaç başka, Sovyetler burada sıcak denizlere inecek.” Eşi Zeynep Şahin de birçok eyleme katılmış, artık bacakları kireçlendiği için katılamıyormuş. Bahçelerindeki zeytin ağaçlarını gösteriyor; “50 ağaç var, diğerleri de cabası. Bütün bu ağaçlar gidecek” diyor üzüntüyle. ‘İşsizlik bitecek denildi, ama hepsi dışardan geliyor’ Nükleer santrala direnen birkaç kişi ile konuştuktan sonra bir kahveye gidip bu kez “kerhen” ya da “canı gönülden” destekçilerle konuşuyoruz. Mustafa Gül, “Ruhumuz istemiyor; ama istesen de yapılacak istemesen de” diyor bıkkınlıkla. Ömer Ateş, militan bir santral savunucusu. O, “Geç bile kalındı. Ya patlarsa, deniyor. İsrail’de, İran’da var, İran’da patlarsa bizi kim kurtaracak. Korkarsak hiçbir şey olmaz, evde televizyon patlar aile gider, otobüs kazası olur 40 kişi ölür, burası patlar bin kişi ölür. Devlet bunu yapacak” diyor. İlyas Büyük, MHP’li belediye meclis üyesi. “Fransa’da 54 nükleer santral var. Biz gerideyiz, niye 50 yıl önce olmamış” görüşünde. Ancak O da, yer seçiminde hata olduğunu düşünüyor. Kırsal, turizm alanı olmayan bir yere yapılmasının daha isabetli olacağını söylüyor. Eylemlere katılanları da eleştiriyor. Yücel Kara, yörenin işsizlik sorunun altını çiziyor. “İşsizlik bitecek, dendi. Burada çalışan köyden 10 kişiyi geçmez, hep dışarıdan geliyor. Burada atoma hayır dendi, sonra serada darbeyi yedik. Şimdi leş kargaları toplandı, yabancılar gelip hep tarlaları kapatıyor” diyor. Kara, “Akkuyu bahane, sıcak liman şahane” diyerek bölgede çok yaygın olan kanıyı yineliyor. Ruslar, Akkuyu’dan sıcak denizlere iniyormuş. Bundan pek hoşlanmıyor görünüyorlar. Akkuyu’dan ayrılırken, Mersin Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Seyfettin Atar’la sohbet ediyoruz. Önümüzdeki günlerde nükleer santrala karşı büyük bir miting düzenleyeceklerini söylüyor. Bazı köylülerin iş beklentisi nedeniyle santrala karşı tavrının değiştiğini, ancak bunun temelsiz olduğunu, köyden çok az kişinin işe alındığını vurguluyor. ÇED çıkmadan önce zemin çalışması yaptıklarını anlatırken, “Şimdi biz iptal davası açacağız. ÇED halkın katıldığı toplantılarda konuşuldu. Eğer o kadar kendilerine güveniyorlarsa, referandum yapılsın” diyor. Atar, ÇED raporunun 3 bin 730 sayfa olduğunu söylüyor. Bu raporda mandalinalar, portakal ağaçları, çamlar ve ağaçların arasından görünen o güzelim deniz var mı bilmiyoruz. Bildiğimiz ve gördüğümüz karşılıklı “jestleşmelerle” sürecin hızlandırıldığı. Hem de ne hız. Mersin Haberci gazetesinin manşetinde bu hız pek güzel özetlenmiş: “Konu nükleerse gayet hızlıyız. Tarsus Kazanlı turizm bölgesi 22 yıllık bekleme sonucunda fiyaskoyla sonuçlandı. Havalimanı inşaatı bir yıl sonra durdu. Antalya yolu 10 yıldır bitirilemedi. Rus sermayeli nükleer santralın ÇED süreci 3 yılda tamamlandı.” Akkuyu’dan ayrılırken, muhteşem manzara ve bize “yasak” dikenli kapının yanındaki “Beni öldürme” yazısı kazındı yüreğimize... Sarayın maliyetini gizledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mimarlar TOKİ’ye Atatürk Orman Çiftliği’ndeki kaçak sarayın maliyetlerini sordu. TOKİ’den kaçak sarayın “maliyetinin açıklanması ülke ekonomi çıkarlarına zarar verir” yanıtı geldi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi resmi yazıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ndan AOÇ’nde inşaa edilen kaçak saray maliyetlerini istedi. TOKİ’den gönderilen yanıtta şu ifadeler kullanıldı: “Ülkenin ekonomik çıkarlarına ilişkin bilgi veya belgeler başlıklı madde 17’de ‘Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması halinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bu kanun kapsamı dışındadır’ hükmü gereğince, idaremiz tarafından bilgi verilmesi uygun görülmemiştir.” Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş TOKİ’nin yanıtına ilişkin “Kaçak sarayın maliyetlerinin 5 katrilyonun üzerinde olabileceğini ve bu maliyetin buzdağının görünen kısmı olduğunu açıklamıştık. TOKİ’nin maliyeti açıklamama nedeni, ülkenin ekonomisine zarar verecek olması ise, bu demektir ki, açıklanırsa borsada spekülatif bir durum yaşanacak. Bu nedenle tarafımıza bilgi verilmemesi kaçak sarayın maliyetinin ekonomik kriz nedeni olacak boyutta olduğunu düşündürüyor. Maliyet açıklanan rakamdan yani 1,5 katrilyondan yüksek demek ki” dedi. Candan, ayrıca bilgi edinme kanununa göre TOKİ’nin yanıtına itiraz edeceklerini kaydetti. ‘ irket iftar veriyor, koşa koşa gidiyorlar’ Akkuyu’da nükleer santral tartışmaları 1970’lerde başlamış, ilk yer lisansı 1975’te alınmış. Bu nedenle, köylüler 40 yılı aşkın süredir bu mücadeleden yorulmuş görünüyorlar. Başlangıçta mücadeleye katılanların sayısı çok daha fazlaymış, sonra Rus firmanın “Bilgilendirme” bürolarından yürüttüğü yoğun halkla ilişkiler, propaganda faaliyetiyle birkaç kişiye kadar düşmüş eylemcilerin sa Ş Referandum yapılsın İstanbul Haber Servisi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre, kasım ayında en az 123 işçi yaşamını yitirdi, 2014 yılının 11 ayında iş cinayetine kurban gidenlerin sayısı ise 1723’e yükseldi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre kasım ayında en çok işçi ölümü inşaat sektöründe yaşandı. Bu sektörde 32 işçi yaşamını yitirdi. Ölümlerin büyük bir kısmı “yüksekten düşme” nedeniyle gerçekleşti. İnşaat iş kolunu, tarım ve orman işkolu takip etti. 21 işçi yaşamını yitirirken, ölüm nedenleri arasında servis kazası ilk sırayı aldı. Rapora göre kasım ayında yaşamını yitiren işçilerden 12’si kadın işçi. 16 yaşındaki çocuk işçi D.Ö. de, çiftliğe çalışmaya giden işçileri taşıyan servis minibüsünün kaza yapması sonucu yaşamını yitirdi. İşçi cinayetlerine kurban giden işçiler arasında 3 de göçmen işçi bulunuyor. Rapora göre iş cinayetleri en çok İstanbul, Antalya, İzmir, Bursa ve Ankara’da yaşandı. İSİG iş cinayetlerinin önlenebilmesi için başta taşeronlaştırma olmak üzere her türlü güvencesiz çalıştırma biçiminin yasaklanmasını istedi. Kasımda 123 iş cinayeti TOKİ GAZETECİ YAZAR ACI KAYBIMIZ Yazarımız, dostumuz Prof. Dr. Ahmet Cevizci’yi kaybetmenin acısını derinden yaşıyoruz. Ailesine, yakınlarına, öğrencilerine başsağlığı diliyoruz. BURHAN ARPAD’ı Kaboğlu’ndan Üsküdar HAZAL OCAK Türkiye’nin tanınmış anayasa hukukçularından Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu Validebağ ve Kuzguncuk’taki yeşil alan tahribatı nedeniyle çevrecilerin büyük tepkisini çeken AKP’li Üsküdar Belediyesi önünde “Çevre ve İnsan Hakları” dersi verdi. Validebağ Savunması üyeleri ve avukatlar verilen hukuk dersinin Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen tarafından dikkate alınmasını istedi. Validebağ Savunması üyeleri ve avukatlar dün Üsküdar İskelesi önünde toplandı. “Validebağ Savunması” yazılı pankartı açan yurttaşlar sloganlar atarak Üsküdar Belediyesi binası önüne yürüdü. Anayasa hukukçularından Prof. Dr. Kaboğlu beyaz tahta üzerinde hukuk dersi verdi. Hukuk dersini avukatlar cübbeleriyle dinledi. Anayasa Profesörü Kaboğlu ders sırasında “Anayasanın 56, 130 ve 137’nci maddeleri çevreyi koruma ve geliştirmeyi vatandaşlar için bir ödev olarak tanımlamaktadır. Ayrıca devletin her kademesindeki yetkililer bunu bir yükümlülük olarak görerek hareket etmelidir. Bu bilgileri, hukukçu bilincinin gerektirdiği yükümlülükle yaymak durumundayım. Anayasa ve devlet halk için vardır. Halkın menfaatına olmayan her girişim, anayasa gereği reddedilmek durumundadır. Biz yurttaşlar anayasının bize yüklediği ödev karşısında duyarlı olmak durumundayız. Amaç meşru olmasının ötesinde amaç yaşamsaldır” dedi. Validebağ Savunması’ndan avukat Onur Cingil meşru taleplerin savunucusu olduklarını belirterek “Süren 6 davanın da hukuki süreçlerin lehimize sonuçlanmasını bekliyoruz” dedi. Validebağ sakinleri hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları dilekçeleri Üsküdar Belediyesi İnsan Hakları Kurulu’na verecek. Dilekçede, polis müdahalesiyle yaşanan insan hakları ihlallerinden de örnekler veriliyor. (19 Mayıs 1910 3 Aralık 1994) BARKIN ŞIK Hürkuş skandalı Vazgeçildi Belediyesi’ne hukuk dersi Ölümünün 20. yılında saygı ile anıyoruz. Arpad Ailesi ANKARA Prototip üretimi için bugüne kadar 200 milyon doların üzerinde para harcanan “Milli Eğitim Uçağı Hürkuş” ile ilgili “skandal” gelişmeler yaşanıyor. Türk Hava Kuvvetleri’nin T37 eğitim uçaklarının ömürlerini tamamlamaya başlaması üzerine, 2007 yılında Güney Koreli KAI’ya 350 milyon dolara 40 adet KT1 uçağı siparişi verilmiş, 15 uçak ise “opsiyon” olarak sözleşmede yer almıştı. Buna paralel olarak yerli eğitim uçağı üretimi için harekete geçilmişti. Hürkuş’un gökyüzünde boy göstermesi üzerine, Güney Kore’den “opsiyonel” 15 uçağın alımından geçen yıl vazgeçildi ve bu sipariş TAI’nin geliştirdiği Hürkuş’a kaydırıldı. Yarın ise Hürkuş’a kaydırılan siparişler 150 milyon dolara yeniden Güney Kore’ye verilecek. Gelişmelerle ilgili Joon Gang gazetesine demeç veren Güney Kore Hava Kuvvetleri yetkilileri “Türkiye kendi eğitim uçağını yapmak istedi ancak başarısız olunca bize yeni uçak siparişi verdi” dedi. TAI, Hürkuş’u 2015’te Paris Havacılık Fuarı’nda sergilemeye hazırlanıyordu. Ancak son gelişmeler uçağın dünya pazarına açılmasını olumsuz yönde etkileyecek. SAY YAYINL ARI T.C. KAYSERİ 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN ESAS NO: 2014/299 Davacı, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile davalı Hayriye Doğan ve Mestaş Metal Endüstri San. ve Tic. A.Ş. aleyhine mahkememize açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili ile mülkiyet hakkının Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tescili (Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Mimarsinan Mahallesi, 6377 ada, 2 Parsel No’lu taşınmazın) davasından dolayı dava dilekçesi ve eklerinin ilanen tebligatına karar verilmiş olup; Kamulaştırma yapan idarenin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğu, Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 S.Y ile değ. 14. maddesi gereğince bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası ya da adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açılabileceği, açılacak davada husumetin davacı aleyhine yöneltilmesi gerektiği, işlemin iptali davaları açmaları ve bu davayı açtıkları konusunda yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını bildirmeleri, belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen bedel üzerinden taşınmazın adına tescil edileceği hak sahiplerinin tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde mahkememize yazılı olarak bildirmeleri, mahkemece tespit olunacak kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına TC. Ziraat Bankası Kayseri Merkez Şubesine yatırılacağı gerektiği ilan olunur. Güney Kore’ye sipariş “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 77161)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle