08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu, bedelli askerlikten yoksulların yararlanamayacağını söyledi: 5 tercih yapmaya zorlanıyor...” Yatağan’da aynı acı yaşanıyor... Aynı acı paylaşılıyor... Anlı şanlı medyamız toplumda bir duygu ve düşünce yaratılmaması için hükümetle birlikte büyük çaba harcıyor... Yeni Türkiye demek ki böyle gerçekleşecek... Talan düzeni sürecek! Gazeteler üç maymunu oynayacak, susacaklar, görmeyecekler, konuşmayacaklar... Yargı, yurttaş, hukuk, vicdan! Hep birlikte... Yağmaya, talana, peşkeşe seyirci kalacak! HHH Gün gelir adama sorarlar, atıp tutmaya başladığı zaman: “Ey yalaka sende yürek var mı yürek!” Çünkü o her devrin adamıdır... İktidar gelip geçer, tıpkı darbelerin gelip geçtiği gibi... O hep koltuğundadır, hiçbir dönem dokunan olmamıştır ona... Fırıldaktır, fırıldak! Darbelerden nemalanır, iktidarlardan! Güçlünün, egemenin yanında olur, ezilenin değil ezenin... Öyle bir döner ki şaşırıp kalırsın... Göreceksiniz öyle olacak! Yatağan, Soma, Mersin Akkuyu, Efemçukuru, Eşme, Turgutlu... Kazdağları’ndan Toroslar’a, Kaçkarlar’a dek... Dağ taş, ova, deniz... Talan ve soygun... Rant! AK Saray’da ağırlanan Putin, bir günde çıkarılan Akkuyu Nükleer Santralı için ÇED raporu... Sırada Sinop var unutmayın... Bir de Trakya’dakine hazır olun! Maymunlaşan medya ve halk! Medya bu hallere hiçbir dönem düşmedi, ikiyüzlülük yapmadı, yalanın dolanın peşinden koşmadı, hırsızları kollamadı... Geçen zaman dilimi içinde, hem barıştan söz ediyoruz, hem ortak yaşamaktan! Hepsi yalan! HHH İstanbul Üsküdar’da Validebağ ve Kuzguncuk’ta çevre katliamına insanlar direniyor... Aylardır sürüyor direniş! Talan sürüyor, hukuksuzluk sürüyor! Gözüm kulağım Yatağan’da... İşçiler demokratik anayasal haklarını kullanıyor, Soma’da maden işçileri kış ortasında işsiz bırakılıyor... Medya susuyor, toplum susuyor... Parası olmayan nöbete u Kılıçdaroğlu Soma’da işten çıkarmalara tepki gösterdi: 2 bin 831 Soma işçisinin işine son veriliyor. Davutoğlu’na sesleniyorum: Sen eğer başbakansan, o koltukta oturuyorsan, bu işçilerin tamamına iş bulacaksın. DEMİRTAŞ: Yatağan’a Yürek Dayanır mı?.. Haberin var mı yalaka, Muğla Yatağan’da neler oluyor? Olanların bir bölümünü dün yazdım, bugün de sürdüreyim... Yağmaya, soyguna, vurguna, talana karşı... Özelleştirmeye karşı... Sömürüye ve vahşi kapitalizme karşı direnişe geçti... Köle düzenine başkaldırdı işçiler! Yasal ve anayasal haklarını kullandılar, santralı terk etmeme kararı alıp, seslerini duyurmaya çalıştılar. Bu mücadele aylardır sürüyor... Yüreklice! Ankara’ya yürüdüler, “İşyerimizi sattırmayız, köle olmayız, hakkımızı kimseye kaptırmayız” dediler, dinletemediler... Şimdi santralda tüm işçiler! 444 gündür seslerini duyurmak istiyorlar, demokratik haklarını kullanarak... Enerji ve maden işçileri onlar... İhaleyi bir şirket kazandı! Ne yapacaktı işçiler? Boyun mu eğeceklerdi? Eğer boyun eğseler, “Tamam razıyız” deselerdi, salt Yatağan’daki termik ve maden işçileri değil, tüm işçi sınıfı haklarını yitirecekti... Ne diyor direnişçi işçiler ve sendikaları: “Gün diktatörlerin değil, işçi sınıfının yanında olma günüdür!” HHH Türkiye’de gerçekleri yazan, halkı bilgilendiren birkaç gazete dışında ne merkez medya ne de havuz medyası Yatağan’da, Soma’da yaşananları görüyor... Yazık! Gerçekleri yazan, su yüzüne çıkaran yayınlara yargı kararıyla yasak getirilen ülkede, bir hukuk devletinde yaşıyor sanıyoruz kendimizi... Gerekçe şu: “Toplumda infial yaratılıyor!” Soma’da 2 bin 831 işçi daha önceki gün telefon mesajıyla işten çıkarıldı... Ne çabuk unuttuk Soma’da 301 maden işçisinin öldüğünü? Soma Holding’in Eynez ocağının ardından Atabacası ocağında da işten çıkarmalar oldu... CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklama, insan olanın yüreğini kanatır: “İşçiler ölümle açlık arasında Hırsızlık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin bedelli askerlik düzenlemesine “Bunu kabul etmiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Bedelli ise bedeli alırsın. Ama aynı şartlarda yoksulun çocuğu da bir bedel ödemeden yararlanmalı” diye tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin gündemindeki yüzde 10 seçim barajını da “milli irade hırsızlığı” olarak niteledi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında şu mesajları verdi: Parası olmayan nöbete: Bedelli askerlik konusunu getirdiler. Ne diyorlardı, “Efendim bedelli askerlik olur mu? Zenginin çocuğu gidecek para yatıracak askerlikten sıyıracak. Gariban Mehmet efendinin oğlu hadi bakalım doğru askere. Bu olmaz”. Biz bir kanun teklif ettik, durumu iyi olandan parayı alacaksın, aynı yaş grubuna girip durumu iyi olmayandan almayacaksın. Böylece ikisi de kısa dönem askerlikten yararlanacak. Neden? Biz sosyal demokrat partiyiz, ezilenlerin, yoksulların partisiyiz. Onların haklarını savunacağız. Şimdi getirmişler, durumu iyi olanlar askere gitmeyecek, iyi olmayan haydi nöbete. Bunu kabul etmiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Bedelli ise bedeli alırsın. Ama aynı şartlarda yoksulun çocuğu da bir bedel ödemeden yararlanmalı. Yüzde 10 barajı milli irade hırsızlığı: Halkın tercihlerine inanırız; seçimlerin de demokrasinin en önemli göstergelerinden biri olduğuna inanırız. Yüzde 10 seçim barajını içimize sindiremiyoruz, doğru da bulmuyoruz, kalkmasını istiyoruz. Bakın AKP, 2002’de yüzde 34 oy aldı yüzde 65’ini çıkardı. Bu demokrasi midir? 2007’de yüzde 46 oy aldı, parlamentonun yüzde 62’sine sahip oldu. Bunun adı milli irade hırsızlığıdır. Temsilde adalet diyorsan yüzde 1 oy alan parti ile parlamentoya girip temsil edilmeli. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin konuyu gündemine almasından panikliyorlar. Dedikoducu musun, akademisyen mi?: (Davutoğlu’nun CHP ile HDP’nin ittifak yapacağı iddialarını gündeme getirmesi hakkında) Gizli bölge toplantılarımızı yaptık. Medyaya açık bölümde söyleyeceklerimizi söyledik. Efendim, kapalı bölümde konuşmalardan yola çıkarak bizi eleştirmeye kalkıyor. Sen akademisyen misin, dedikoducu musun? Oturacaksın gerekirse adam gibi açacaksın telefonu soracaksın. Senin gibi değiliz biz, biz dürüst ve samimi insanlarız. yapıyorlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim barajıyla ilgili tartışmalar sürerken AKP’nin yüzde 10 barajını savunmasına tepki göstererek “Oy almadan koltuğa oturan AKP’li milletvekilleri hırsızlık yapıyorsunuz. Hiç mi utanmıyorsunuz” diye sordu. Partisinin grup toplantısında konuşan Demir taş, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “utanmadan ve yüzü kızarmadan” seçim barajını savunduğunu söyledi. Seçim barajının darbeyle geldiğine dikkat çeken Demirtaş, “darbecileri yargılamakla” övünen AKP hükümetinin, darbe olanaklarından yararlandığına işaret etti. Demirtaş, “Zaten hırsız oldukları için bu kadar rüşvet iddiası ortaya çıktı. Parlamentoya daha güçlü geldiğimizde bu parlamentoyu hırsızlara dar edeceğiz. Kim milyon dolarlık saatler takıyorsa 2015 seçimleri onlar için felaket olacak. O sarayları sultanlara dar etmeye geliyoruz” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda hak ihlaline karar vermesi durumunda Türkiye’de demokratik siyasetin önünün açılacağını kaydetti. Ak Saray önünde harçları protesto eden üniversite öğrencilerine polisin müdahalede bulunduğu bir fotoğrafı kürsüden gösteren Demirtaş, “Halktan, yoksuldan korkuyorlar. Bak burada kamu düzenini kim bozuyor” dedi. IŞİD teröristlerinin Türkiye sınırından geçerek TMO silolarında bulundukları iddiası üzerine hafta sonu Suruç’a gittiklerini söyleyen Demirtaş, bu konuyla ilgili farklı fotoğrafları kürsüden gösterdi. Demirtaş bedelli askerlikle ilgili , “Fakir yoksul fukara gitsin askerlik yapsın demek adaletsizliktir” dedi. CHP’li gençlere müdahale ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li gençler, bugün TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşülmesi beklenen “İç Güvenlik” paketini TBMM Dikmen Kapısı önünde protesto etti. CHP gençlik kolları üyeleri, TBMM’nin Dikmen Kapısı önünde slogan atarak yasa tasarısına tepki gösterdi. CHP Mersin milletvekilleri Ali Rıza Öztürk ve Aytuğ Atıcı ile Ankara Milletvekili İzzet Çetin de göstericilere destek verdi. Gösterinin başlamasından kısa bir süre sonra bitirilmesini isteyen çevik kuvvet, grubu dağılmaları konusunda uyardı. Dağılmak istemeyen Gençlik Kolları üyelerine polis, biber gazı ile müdahale etti. Çok sayıda CHP’li biber gazından etkilendi. Yaşanan olayların ardından CHP Ankara İl Gençlik Kolları Başkanı Umut Eraslan, İç Güvenlik Paketi’ni eleştiren bir konuşma yaptı. Açıklamanın ardından polis ile göstericiler arasında yeniden arbede yaşandı. Grup, çevik kuvvetin sert müdahalesiyle bölgeden uzaklaştırıldı. ‘Hediyeyle rüşvet Yezid geleneğidir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim barajıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararının görülmesi gerektiğini belirterek, “Ondan önceki davranışlar, spekülasyonlar, istismarlar yine bilinen AKP klasiğidir” diye konuştu. Bahçeli, seçimlere bir yıl kala seçim mevzuatında değişikliğin bugüne kadar Türk siyasetinde hiç görülmediğini belirtti. Bahçeli, Rıza Sarraf’tan “çikolata kutuları” ile gelen “hediyeleri ”, “Türk geleneği” olduğu için kabul ettiği savunması yapan eski AB Bakanı Egemen Bağış’a ise “Hediyeyle rüşvet Yezid geleneğidir, firavun geleneği” sözleriyle tepki gösterdi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kadınların yüzüne baka baka “Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir” sözlerine tepki gösterdi. Erdoğan’ın yakışıksız ve ucube yorumlarının salonda bulunan kadınlar tarafından alkışlanmasına da üzüldüğünü kaydeden Bahçeli, “Devletin en tepesinde cinsiyetçi körlüğe takılmış birisinin bulunması milletimiz adına ilave külfet ve talihsizliktir” dedi. Kadın erkek eşitliğini fıtrata ters bulan Erdoğan’ın 1725 soygununu fıtratına tam olarak uygun bulduğunu kaydeden Bahçeli, “Soma’da 301 madencimizin kaybı işin fıtratıdır. Ama çalıp çırpmak, rüşvet alıp yasakçı bir yönetimi kurumsallaştırmak fıtrata müzahirdir” dedi. TBMM Soruşturma Komisyonu’nda, aldığı “hediyeleri (!)”, “gelenek” olarak sunan eski AB Bakanı Bağış’ı kastederek, “çikolata kutularında haysiyetsiz bir bakanın milyonlarca dolar” rüşvet aldığını ifade etti. Bahçeli, Türk geleneğinde hırsızlığın hediyeleşmekle örtülmesi diye bir şey olmadığını belirterek “Eğer böyle bir gelenek varsa; bu firavun geleneğidir, Yezid geleneğidir, Nemrut geleneğidir” dedi. Bağış’a tepki YARGI PAKETİ TBMM GENEL KURULU’NDA KABUL EDİLDİ ‘Makul şüphe’ Meclis’ten geçti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda somut delile dayalı kuvvetli şüphe olması durumunda yapılacak aramanın, makul şüpheyle yapılmasını sağlayan ve pek çok tartışmalı düzenlemeyi içeren yargı paketi kabul edildi. Önergeyle Adalet Bakanlığı’nın taşra kadrolarında görev yapacak 4 bin hâkim kadrosu ihdas edildi. Adalet Bakanlığı hâkim ve savcı adayı alımına ilişkin sınav yaparak söz konusu kadrolara atama yapacak. Muhalefetin itirazlarına karşın aramalarda makul şüphe düzenlemesi AKP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Buna göre şüpheli ya da sanıkla ilgili aramalarda suç delillerinin elde edilebileceği hususunda somut delillere dayalı kuvvetli şüphe olması durumunda yapılan arama işlemi yalnızca makul şüphe bulunması durumunda da gerçekleştirilecek. Kabul edilen düzenlemeyle hâkim ve savcı maaşlarına 1115 TL tutarında zam yapılacak. Düzenlemeyle adli yıl açılış töreni de kaldırıldı. Dün gece bütün kanallarda harıl harıl “seçim barajı” konuşuluyordu. Sanki Anayasa Mahkemesi barajın bir hak ihlali olduğuna hükmetti, bir iki gün içinde açıklayacak da, ondan sonra ne olacak tartışılıyor gibi bir hava, bir heyecan var. Dahası, yüksek mahkeme bunu bir hak ihlali olarak değerlendirirse sanki her şey tereyağından kıl çeker gibi yürüyecek, AKP elebaşıları kaderlerine razı olacak; ilk seçimden yine birinci parti olarak çıksalar bile koalisyona mecbur kalacak ve “Çoğunluk bizde. Yani biz ne dersek millet onu demiş olur. O yüzden istediğimizi istediğimiz gibi yaparız” diye özetlenebilecek demokrasi saldırganlığından vazgeçmek zorunda kalacak, falan filan… Oysa kazın ayağı hiç öyle değil. AKP’nin ünlülerinden, bu ülkede anayasa profesörlüğü yaptığına oldum bittim şaştığım Burhan Kuzu fetvayı verdi bile: “…Böyle bir karar verilirse de yok hükmünde sayarız. Bu karar uygulanmaz.” Zaten Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da Hürriyet’ten Taha Akyol’a açıkladı: “…Bu konuda bireysel başvuruda bulunan partiler, bizden yüzde 10 barajının hak ihlali olduğunu tespit etmemizi ve iptal kararı vermemizi istiyorlar. Tabii şu aşamada esasa dair Baraj Korkusu Bacayı Sardı bir şey söyleyemem. Öncelikle halledilmesi gereken önemli usul sorunları var çünkü. … Bunlar ayrıntılı olarak müzakere etmemiz gereken sorunlardır. Usul konusunda bir ‘kabul edilebilirlik’ müzakeresi yapacağız. AYM’nin bu konuda vereceği karara göre, ya esasa geçeceğiz veya usulî engellerden dolayı reddedeceğiz. Daha bu müzakereyi yapmadık. Usul açısından dava ‘kabul edilebilir’ mi, değil mi? Bu bile belli değilken davanın sonucu hakkında hiçbir şey söylenemez.” Yani medyadaki AKP sözcülerinin telaşını da, sanki Anayasa Mahkemesi seçim barajını kaldırmış ve böylece AKP’nin defteri dürülmüş gibi bayram edenleri de ciddiye almak anlamlı değil. Berberin “Berberbaşı söyle bana, saçım ak mı, kara mı” diye soran münasebetsiz müşteriye verdiği “Önüne düşünce görürsünüz” cevabı gibi, birkaç hafta içinde göreceğiz. Yani hele Anayasa Mahkemesi kararını versin, o zaman tartışalım. HHH Ancak seçim barajının kalkmasının daha sözü edilince, bırakınız barajın kalkmasını, kalkabileceğine ilişkin görüşler ortalığa saçılınca AKP elebaşılarının telaşı, paniği üstünde durmaya sahiden değer. 2002’de yayımladıkları “Seçim Bildirgesi” ile seçmene şu sözü vermiş bir AKP’den söz ediyorum: “…Demokrasimizin önündeki önemli engellerden biri de Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim kanunlarındaki halkın katılımını sınırlayan hükümlerdir. Hazırlayacağımız yeni anayasanın sağlayacağı geniş hak ve özgürlükler anlayışına uygun olarak, bu kanunlar daha geniş katılımı ve fırsat eşitliğini sağlayacak, Meclis’te daha adaletli bir temsile imkân verecek şekilde değiştirilecektir…” Yukarıda aktardığım ve iktidarının 12. yılında, ucundan kıyısından bile düzeltilmemiş, düzeltmek için parmak bile kımıldatılmamış Siyasi Partiler Kanunu’nda öncelik taşıyan, halkın katılımını sınırlayan ana hüküm kuşkusuz seçim barajı. Daha değişmesinin sözü bile edilince AKP tepelerinin uykularını kaçıran da bu. Neden? Cevabı son seçimlerde 12’den vuran tahminleri ile haklı bir güvenilirlik sağlayan SONAR kamuoyu araştırma kuruluşunun başkanı Hakan Bayrakçı kısa ve kesin bir cümle ile veriyor: “…Baraj kalktığı zaman 56 puanlık emanet olarak verilen Saadet Partisi oyu Saadet’e döner, en az 23 puanlık Büyük Birlik Partisi oyu da oraya gider, AKP’ye gelecek oy yüzde 30 32 33. yani barajın kalkması AKP’yi paçavra haline getirir, mahveder, her şekilde…” Bayrakçı bu kehanetin ardından ekliyor: “…HDP bu konuda en organize parti. Baraj onları hiç ırgalamaz. Bağımsız da girse 3040 milletvekilini alacak, baraj kalkıp da tek başına girse bu sefer daha fazla milletvekili çıkaracak...” Bu kadar açık. Yüzde 10 barajı denen prangadan kurtulmuş bir seçmen kitlesi Meclis’e 50’yi aşkın milletvekili çıkarmış bir HDP taşıyacak. Haydi eşyayı adıyla çağıralım: Baraj kalkarsa Kürt siyasal hareketi Meclis’in kilit partisi olacak. Hangi parti olursa olsun onunla koalisyon yapmadan hükümet kuramayacak. Böyle bir olasılık 12 Eylül faşizmi için bir karabasandı ve yüzde 10 barajını esas olarak bu yüzden koydular. “İstikrarlı hükümetler” mavalı bu gerekçeyi örtmeye yarayan bir sostan ibaretti. AKP’nin paniği de aynı nedenden kaynaklanıyor. MHP sözcülerinin “Baraj kalksın mı kalkmasın mı” sorusuna cevap verirken ha bire kekelemeleri de aynı nedenden. Ya CHP’nin? O henüz bir karara varamadı… Ama “varmak” zorunda… den oluşacak. Danıştay üyeleri Başkanlık Kurulu’nun kararıyla dairelere ayrılacak ve hizmetin icaplarına göre aynı yöntemle değiştirilebilecek. Danıştay dava dairelerinde görev yapacak üyelerin yükseköğrenimlerini, hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yer veren siyasal bilimler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında yapmış olması şartı aranmayacak. Düzenleme üzerine söz alan CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, büyük bir gürültüyle kaldırılan özel yetkili mahkemelerin, teklifte gizlice yeniden getirilmeye çalışıldığını belirtti. Öztürk, “Fetullah Gülen cemaati ile birlikte devleti işgal ettiniz, hukuksuzluklar yaptınız, şimdi kendi elinizle yerleştirdiğiniz ve sizin tarafınızda ‘paralel yapı’ diye adlandırılan kişilere karşı düzenlemek istediğiniz operasyonun altyapısını oluşturuyorsunuz” diye konuştu. CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, teklifteki “makul şüphe” ifadesi yerine “yeterli” ifadesi kullanılması gerektiğini söyleyen Aldan, böylece Türkiye’de insan hakkı ihlallerinin önemli derecede önüne geçilmiş olacağını kaydetti. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da “Allah sizi makul şüpheli durumuna düşürmesin. O zaman anlarsınız; polisin, jandarmanın makul şüpheli diye istediği saatte gözaltına alıp, aracınızı durdurduğunu, evinizde arama yaptığını” dedi. CHP’li Kamer Genç Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajıyla ilgili bireysel başvuru tartışmasında AKP’li Burhan Kuzu’nun “Biz Anayasa Mahkemesi’ni yok sayarız” demesini eleştirdi. Bunun üzerine Kuzu, “Utanmaz adam, terbiyeli ol” diye laf atarken CHP’li Genç de “Beynin çalışmıyor, hâlâ kafan çalışmıyor” diye karşılık verdi. Muhalefetten tepki Aramada makul şüphe inlemeye kuvvetli şüphe Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, ağır ceza mahkemesi veya savcının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilecek. Düzenlemeyle Danıştay’ın yapısında da köklü değişiklikler yapılacak. Buna göre Danıştay 15’i dava, 2’si idari olmak üzere toplam 17 daire D Danıştay’a yeni yapı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle