05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 Davutoğlu Tunceli’de ‘ümit’ bile veremedi Geniş güvenlik önlemleri altında Tunceli’ye gelen Davutoğlu, protestolar nedeniyle belediye ziyaretini iptal etti. Valiliğin ardından program dışı olarak cemevine giden Davutoğlu’na Alevilerin taleplerine ilişkin bir sunum yapıldı. TUNCELİ (Cumhuriyet) Başbakan Ahmet Davutoğlu, Alevi açılımı kapsamında atılacak adımları açıklayacağı beklentisiyle kamuoyunda merak edilen Tunceli ziyaretinde sadece Dersim Müzesi kurulması, Tunceli Üniversitesi’nin adının “Munzur Üniversitesi” olarak değişmesi ve yol yapım vaadi çıktı. Geniş güvenlik önlemlerine karşın yurttaşların yoğun protestosu nedeniyle HDP’de olan belediye ziyaretini iptal etmek zorunda kalan Davutoğlu’nun, Alevilerin temel taleplerine ilişkin hiçbir açıklama yapmaması dikkat çekti. Davutoğlu Tunceli programı kapsamında ilk olarak Tunceli Valiliği’ne giderken, kent genelinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Davutoğlu’nun ziyareti nedeniyle çeşitli kentlerden Tunceli’ye 1500 polis takviye olarak getirilirken, bazı cadde ve sokaklar trafiği kapatıldı. Başbakan Davutoğlu kente gelmeden önce dalgıçların Munzur Çayı üzerindeki köprülerin ayaklarında arama yapması da dikkat çekti. Resmi programda yer almamasına karşın valiliğin ardından Tunceli Hacı Bektaşı Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Cemevi’ni ziyaret eden Davutoğlu, böylece AKP döneminde cemevini ziyaret eden ilk başbakan oldu. Cemevinde 25 Alevi dedesiyle bir araya gelerek Alevilerin sorunlarını dinleyen Davutoğlu, cemevinde bir grup Alevi gençle minder üzerinde oturup sorunlarını da dinledi. Davutoğlu’na cemevinde Alevi dedesi Ali Ekber Yurt bir sunum yaparak 12 maddeden oluşan taleplerini de iletti. Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile cemevinin bahçesinde bulunan Pir Sultan Abdal heykeli önünde poz verdi. Davutoğlu’nun valilik ziyareti sürürken, Tunceli’de de çeşitli protesto gösterileri yaşandı. Cumhuriyet Caddesi ve Sanat Sokak üzerinde toplanan kalabalık, Davutoğlu aleyhinde sloganlar atmaya başladı. Bir süre “Gezi şehitleri ölümsüzdür”, “Ali İsmail ölümsüzdür” ve “Dersim’den defol” sloganları atan göstericiler, Davutoğlu’nun cemevi ziyaretinden sonra gideceği Tunceli Belediye binasına gitmek için yürüyüşe geçti. Polis göstericilere biber gazıyla müdahale ederken, müdahaleden bir dershanenin de etkilendiği, öğrencilerin dershaneyi boşalttığı gözlendi. Müdahaleye karşın protestoların sürmesi üzerine Davutoğlu, Tunceli Belediyesi ziyaretini iptal ederek konuşmasını yapmak üzere Tunceli Üniversitesi’ne geçti. Davutoğlu, konuşmasında Kürtçeyi yasaklamanın insani bir yönü olmadığına işaret ederek “Güzel Dersimliler Haklı Çıktı TUNCELİ Bir tane bile mi? Taleplerin biri bile hayata geçmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun büyük beklentiler yaratarak geldiği Dersim’de Dersimlilerin bile kaçıncısı olduğunu hatırlayamadığı Alevi açılımı yine boş çıktı. Ama Dersimli haklı çıktı. Düş kırıklığı demek bu yüzden doğru değil. Yine de düş kuran olmasa bile Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt’un, Davutoğlu’nun yüzüne karşı ilettiği 12 talepten hiç değilse birkaçının hayata geçirilmesi bu kadar zor olmamalıydı. Basına kapalı yapılan Cemevi ziyareti sokaklardaki OHAL görüntüsüyle tezat oluşturacak biçimde son derece yumuşak bir ortamda geçmişti. Davutoğlu, Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt’un 12 maddeden oluşan talepler listesini, eşi Sare Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve milletvekilleriyle Hz. Ali resminin önünde oturarak ilgiyle dinlemişti. Yanısıra, Alevi Bektaşi Platformu Sözcüsü Mustafa Karabil adlı gencin son derece cesur ifadelerle dolu kısa hitabetini de. Yurt’un “Bürokraside bir Alevi müsteşar, bir Alevi bakan bile yok” diyerek önceliği “eşit yurttaşlık” konusuna vererek Davutoğlu’na aktardığı fakat biri için bile “söz” çıkmayan talepler listesi şöyleydi: 1. Eşit yurttaşlık, ötekileştirmeye son verilmesi. 2. Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması ve diğer ibadethanelerin yararlandığı tüm haklardan yararlanması. 3. Sivil demokratik bir anayasa istemi. 4. Özerk bir Diyanet oluşturulması. 5. Zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması. 6. Alevi dergâh ve türbelerinin Alevilere devredilmesi. 7. Alevi okullarının açılması ve Alevi akademilerinin kurulması. 8. 80 darbesinden sonra hız verilen Alevi köylerine cami yapılması ve imam atamalarının durdurulması. 9. Asimilasyon politikalarına son verilmesi. 10. Alevilerin kutsal saydığı mekânlara saygı gösterilmesi, bu bağlamda baraj, taşocağı, yol gibi kamu hizmetlerinin yapımında bu yerlerin hasar görmemesi için gerekli hasssiyetin gösterilmesi. 11. Aşure gününün resmi tatil ilan edilmesi. 12. 500 yıldır süren kırgınlıkların giderilmesi. Bu anlamda gerek Yavuz Sultan Selim, gerekse Şah İsmail Hatayi, Türk İslam tarihinin iki önemli şahsiyetidir. Eğer İstanbul’a yapılacak yeni köprünün adı Yavuz Sultan Selim olacaksa, Boğaz Köprüsü’nün adı da Şah İsmail Hatayi Köprüsü olarak değiştirilmeli ve böylece bu anlamsız kırgınlık giderilmelidir. Tunceli Üniversitesi’nde merakla beklenen konuşmasını yapan Davutoğlu’nun açılımından, Munzur Üniversitesi, Dersim Müzesi ve yol yapımı çıktı. Başbakan cemevlerinin statüsü başta olmak üzere Aleviler’in temel talepleriyle ilgili hiçbir açıklama yapmadı. BİTMEYEN AÇILIMLAR MİYASE İLKNUR AKP iktidarları döneminde Alevilerin taleplerinin karşılanacağına dair üç kez büyük sözler verildi. Ancak her seferinde Alevilerin talepleri yerine AKP iktidarı talepler arasında yer almayan konularda adımlar atmayı yeğledi. Hükümetin bugüne kadarki Alevi açılımı paketlerinden iki üniversitede isim değişikliğine gidildi. Alevi sorununa çözüm bulmak amacıyla ilk girişim 2009 yılında düzenlenen Alevi Çalıştayı ile yapıldı. Dönemin Devlet Bakanı Faruk Çelik’in koordine ettiği 7 toplantıdan oluşan Alevi Çalıştayı’nda Aleviler ilk kez kendi aralarındaki ihtilafları bir yana bırakarak ortak taleplerde buluştular. Çalıştay süresince de bu talepler farklı görüşlerde olsalar da bütün Alevi kuruluşları tarafından dile getirildi. Altı ana maddeden hiç biri Alevilerin istediği yönde değiştirilmedi. Sadece Alevilerin “Madımak Oteli” ile ilgili talebi kısmen gerçekleştirildi. Aleviler Madımak’ın, orada katledilen 33 kişinin anısına müzeye dönüştürülmesi yerine hükümetin kamulaştırdığı oteli “Bilim ve Kültür Merkezi” olarak düzenledi. Katledilenlerle ilgili olarak da otelin lobisinde küçük bir anı köşesi oluşturuldu. Cemevlerinin ibadethane olarak yasal statüye kavuşturulması ve Alevilere ait dergahların Alevilere verilmesi konusuda ise Tekke ve Zaviyeler Yasası engel olarak gösterildi. Çalıştaylarda zorunlu Din Derslerinin kaldırılması ve AİHM’nin bu konuda verdiği kararların uygulanması talebine karşılık ise “O zaten din dersi değil ki” yanıtı verildi. Onun yerine bu derslere Alevilik konusunda bazı eklemeler yapılması suretiyle AİHM’ye karşı önlem alınmış oldu. Dönemin başbakanı Erdoğan’ın geçen yıl büyük iddialarla açıkladığı “Demokrasi Paketi”nden ise Alevilere yönelik sadece Nevşehir Üniversitesi’nin adının “Hacıbektaş Üniversitesi” olarak değiştirilmesi ile ilgili bir madde çıktı. Oysa o günlerde Alevilerin isim konusunda başka bir talepleri vardı ki, o da Nevşehir Üniversitesi’nin adı ile ilgili değil İstanbul’daki üçüncü köprüye verilen “Yavuz Selim” adının değiştirilmesine ilişkindi. Davutoğlu’nun Başbakan olmasından sonra Alevi açılımı yeniden gündeme geldi. Alevilerin talepleri 2009’dan bu yana hiçbir değişiklik göstermediği halde Davutoğlu, “Alevi sorunu ile ilgili radikal adımlar atacağız” diyerek dün Tunceli’de açıkladığı paketten sadece tarihi kışlanın müze olması ile ildeki ünversitenin adının “Munzur” olarak değiştirilmesi çıktı. Oysa bu iki madde de yılllardan beri dile getirilen talepler arasında bulunmuyordu. l Zorunlu din derslerinin kaldırılması l Cemevlerinin ibadethane olarak yasal statüye kavuşturulması l Alevi köylerine cami yapma uygulamalarına son verilmesi l Madımak Oteli’nin utanç müzesi olması, l Alevilere ait dergahların Alevilere verilmesi l Devletin dinler ve inançlar karısında tarafsız kalması ve eşit muamele. Cemevini ziyaret etti yaptıklarını söyledi. Davutoğlu’nun Seyit Rıza’yı anarken, Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkan İskilipli Atıf Hoca ve Saidi Nursi’yle karşılaştırma yapması dikkat çekti. Davutoğlu, “İskilipli Atıf Hoca veya Bediüzzaman Said Nursi hepsi farklı akımlardan geliyordu ama hepsi aynı baskıyı gördüler” dedi. Davutoğlu, artık psikolojik eşiğin aşılması ve acıların paylaşılması gerektiğini ifade etti. Yeni bir kültürel alan inşa edilmesi gerektiğini kaydeden Davutoğlu, eski Tunceli Kışlası’nın müzeye dönüştürüleceğini ve adının Dersim Müzesi olacağını kaydetti. Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi’nin adının “Munzur Üniversitesi” olarak değiştirildiğini bildirdi. Fotoğraf: AA Talepler bir kez daha karşılıksız Belediye ziyareti iptal Cemevi’nde ‘Hak Lokması’ yiyen Davutoğlu’nun belediye ziyareti iptal edildi. Başbakanı protesto etmek isteyen Dersimliler polsin sert müdahalesiyle karşılaştı.(Fotoğraflar: DHA) Türkçeyi güzel Kürtçeden ayırmak mümkün mü?” dedi. Demokratik bir ülekede bir şeyi saklamaya gerek olmadığını kaydeden Davutoğlu, “Dersim adının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bugünkü siyasetimizin de geleceğimizin de geçmişten geçtiğini bilmemiz gerekiyor. Zannetmeyin sadece Dersimliler mağdur oldu. Dersim nasıl Tunceli olduysa içinde Alevi İslamın değil Sünni İslamın da köylerinin de ismi değiştirildi” dedi. “Başkalarının acılarını örtüp kendi acımızı öne çıkarırsak helalleşmeyi yapamayız” diyen Davutoğlu, şunları dile getirdi: “On yılların açtığı yaraları sara sara yürüyeceğiz. ‘Zülmediyorsunuz, ayıp ediyorsunuz’ diyen Seyit Rıza’nın torunları ile burada birlikte olduk. Bana kimse 75 yaşında bir yaşlının idama giderken yaşı küçültülüp Hüseyin oğlu da burada kendisini selamlıyorum İbrahim. Onun da oğlunun yaşını 18’den 21’e çıkarıp orada bulunan zalim birinin yalvaran babaya, ‘Önce beni idam edin” diyen babaya, önce çocuğu öldüren kimi temsil ediyorsa etsin o zihniyet zalim bir zihniyettir. O zihniyeti savunanlar devleti savunmuş olamaz. O zihniyetle de yüzleşemeyen devlet, milleti ile buluşamaz. Evet size ayıp edildi. Bu seyyidler diyarında söylüyorum bunu.” ürokraside temsile dikkat edeceğiz’ Alevilerin bürokraside temsili konusuna değinen Davutoğlu, “Bundan sonra buna daha çok dikkat edeceğiz. Bizde tek ölçü vardır: liyakat, liyakat, liyakat. Herhangi bürokratik kademede bir ayrımcılık varsa bunun bizzat takipçisi olacağım” dedi. Cemevleriyle ilgili talepleri bildiğini kaydeden Davutoğlu şunları söyledi: “Bunu en kısa sürede görüşeceğiz. Din kültürü ve ahlak bilgisi konusunda kanaatimi zikrettim. Alevi veya başka din mensubu vatandaşlarımıza dönük tahkir, aşağılamaya ilişkin tek cümle olsa bunu hepimize yapılmış bir hakaret olarak görürüz ve bunu kabul etmeyiz. Alevilikle ilgili daha anlatımlı bilgi de olmalı bence bunlar da tek tek incelenecek. Yerleşim yerlerinin isimleri ile olarak da genel bir değerlendirme yerine tek tek bakacak, kimden ne talep gelmişse halkımızın talepleri yönünde adımlarımızı atacağız.” ‘B nancımız pazarlık malzemesi olamaz Cemevi Başkanı Yurt’un, kendi konuşmasının ardından söz verdiği Alevi Bektaşi Platformu’ndan bir gencin hitabetinin ise Davutoğlu’nu etkilediğini gözledim. Adı belirtilmemesine rağmen Başbakan’ın özellikle adını öğrenmek istediği Mustafa Karabil adlı Dersimli genç, sözüne “Şu anda kaçıncısı olduğunu sayamadığımız bir Alevi açılımı için Dersim’de bulunuyorsunuz” diye başlayıp şu mesajları verdi: “Bizleri üzen bu açılımın yine hayalkırıklığıyla sonuçlanmasını istemiyoruz. STK’lerin uzlaştığı maddelerin biz de gençler olarak arkasındayız. Bilmenizi isteriz ki bu maddeler, bizim inancımızın pazarlık malzemesi olamaz. Bizim istediğimiz bastırılmak değil, samimiyetle gelen kardeşlik dostluk ve sevgidir. İşte bu hedefe ulaşırsak, asıl Alevi açılımını yapmış olacağız. Tarihimiz boyunca hiçbir zaman kendi bencil çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmedik. Bizim için Maraş, Sivas, Dersim katliamları ne kadar önemli ve üzücüyse Roboski, Soma ve Karabil’in hitabeti Ermenek’te yaDavutoğlu’nu etkiledi. şanan olaylar da o derece üzücüdür. Anlatmak istediğimiz, inancımızın getirdiği ezilenin ve haklının yanında olma zorunluluğu hep içimizde bulunmaktadır. Bunun getirdiği hissiyatla iletişime geçmeniz, hem sizin hem de bizim için ilerici bir adım olacaktır. Şu anda bulunduğumuz coğrafya olan Dersim hakkında birkaç şey söylemek isterim. Bizim inancımızda doğa, çok ama çok önemli bir yere sahiptir. Dersim’de Munzur’a duyulan sevgi ve saygıdan bunu açıkça görebilirsiniz. Bu yörede HES projeleri ve altın arama girişimleriyle doğaya zarar verilmektedir. Bu tür girişimlerde yetkililerden beklentimiz halkın isteklerine kulak vermenizdir. Ancak o zaman Dersim için önemli bir adım atmış olursunuz.” Davutoğlu cemevindeki sunuşun ardından Dersim’de “kıymetli misafirlere sunulan” hak lokmasından yedi. Muharrem ayının başında Hacıbektaş’a gidip şimdi de buraya gelmekten mutlu olduğunu söyledi. “Allah ikrarınızı kabul etsin. Hak Muhammet Ali yolundan bizi ayırmasın” diyerek dedelerden, Cemevi’nde töreni izleyen diğer Dersimlilerden alkış aldı. Ama işte bu kadar. Bir açılım öyküsü daha, ama bu kez öncekilere kıyasla çok daha inciterek sona erdi. Geriye altı ayrı şehirden daha otobüsler dolusu getirilmiş ve kentin sokaklarına sabah saatlerinden itibaren yığılan binlerce polisin yarattığı OHAL tablosu, halkın üzüntüsü, öfkesi, kırgınlığı, incinmişliği, BDP binasına, yanındaki dershanede üniversiteye hazırlanan gençlere sıkılan gaz bombasının hatıraları kaldı. İ ‘Size ayıp edildi’ evrim karşıtlarıyla özdeşleştirdi Hükümeti kurarken çözüm sürecini başarıya ulaştırma hedefleri olduğunu söyleyen Davutoğlu, Alevi çalıştaylarıyla ilgili de çalışmalar D CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VELİ AĞBABA: PİR SULTAN ABDAL VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ EMEL SUNGUR: Yeni Alevilik Ya art niyetli ya anlamadı yaratma çabası Hükümetin bugüne kadar gerçekleştirdiği Alevi açılımlarından sekizincisi de boş çıkmış bulunmaktadır. Bugüne kadar “gündem değiştirmek için fırsat” olarak değerlendirilmekten öteye gitmeyen Alevi sorunu, Başbakan Davutoğlu’nun bugünkü açıklamasıyla daha da acı bir hal almıştır. Günlerdir yandaş medya aracılığıyla Alevi yurttaşlarımızın umutlarını ve duygularını sömüren, bol keseden açılım nidaları atan, geçtiğimiz günlerde Hacı Bektaş’ta Alevilerin kendi dergahlarına ücretsiz girebilmesini lütuf olarak sunan Davutoğlu, bugün “Tunceli’ye sürprizlerle gidiyorum” demesine karşın sadece müze sözü verebilmiştir. Kamuoyunda bu kadar beklenti yaratmasına karşın Alevilerin hiçbir somut talebini karşılamayan Davutoğlu’nun bu açıklaması gerçekten sürpriz olmuş, fakat beraberinde götürdüğü polislerin Dersimlilere yaptığı müdahale hiç kimse için sürpriz olmamıştır. AKP, eğer açılım diye sunduğu bu paketin gerçekten Alevilerin sorununu çözeceğini düşünüyorsa ya art niyetlidir, ya da Alevileri anlamadığı bir kez daha tescillenmiştir. Meydanlarda Alevileri yuhalatan, Alevi gençleri sokaklarda katleden, Cemevlerine “ucube” yakıştırmasını yapan, Alevileri katleden Ebu Suud Efendi’yi yere göğe sığdıramayıp, 3. Köprüye “Yavuz” adını vereceğini gururla açıklayan, Alevileri “Ali’siz Alevi”, kendisini ise gerçek Alevi (!) diye tanımlayarak nefrette zirveye ulaşan “Erdoğan Zihniyeti” devam ettiği sürece Alevilerin hiçbir sorununun çözülmeyeceği bugün bir kez daha anlaşılmıştır. AKP’nin adına Alevi açılımı dediği ve her seferinde ‘bu kez radikal adımlar atacağız’ diye açıkladığı paketlerde Alevilerin istemlerine dair hiç bir somut adımın atılmadığını bir kez daha gördük. Davutoğlu’nun Tunceli’de yaptığı açıklamanın Erdoğan’ın geçen yıl açıkladığı “Demokrtikleşme Paketi”nden hiçbir farkı yok. Alevilerin talepleri üniversitelerin adının değişmesi değildi. Alevilerin taleplerinin laiklik ve demokrasi olduğunu bir kez daha vurgulamam gerekiyor. Alevilerin derdi, okullara Alevilik dersi konulması, dedelere maaş bağlanması, cemevlerinin elektrik, su parasının karşılanmasını değildir. Bizim asıl taleplerimiz cemevlerinin yasal statüye kavuşması, ve zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Madımak’ın müze olması ile devam eden taleplerdir. Biz bu taleplerimiz yerine gelinceye kadar yineleyeceğiz. AKP yeni bir Alevilik yaratmaya çalışıyor. Dedelere maaş bağlanması Alevilerin çok kaygı ile baktıkları bir husustur. Maaşlı dedeler uygulaması Alevlilerin geleneğinde yoktur. Maaşlı dedelere Aleviler itiraz ediyor. Pişmenin okullarda değil yola hizmetle olduğunun farkındalar. Yeni bir Alevilik yaratılmaya çalışmak son derece tehlikelidir. AKP’nin yaratmak istediği Alevilik ile yüzyıllardır süren Aleviliğin hiç bir biçimde çakışmadığı ortada. Alevilerin de siyasi iktidardan beklentileri yok. Sadece Alevilerin inançlarını rahatlıkla yürütebileceği koşulların oluşturulmasına dair talepleri var. Bunlar sadece göz boyamadır. ‘Hak Lokması yedi’ alkışlandı Alevilerin talepleri SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle