05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2014 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Eğitim ve Kültür Devrimi Sürecek Bu güzel ülkeyi kişisel çıkarları için karartanlara, aklı ve vicdanı tutsak alıp bizi birbirimize kırdıranlara en iyi yanıt güçbirliğimizdir! Aydınlanmayı ve çağdaş uygarlığı sorumluluğu sayan yurttaşlarımızı, örgütlerimizi, kuruluşlarımızı güçbirliğimize katılmaya; kararlılığımızı hep birlikte seslendirmeye çağırıyoruz. Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü O HÜLYA KÜÇÜKARAS Okuryazarlık Kurultayı Düzenleme Kurulu Başkanı Oturumu adlı ikinci bölümünde ise “Demokratik Kitle Örgütlerinin Görevleri, Eylemleri” başlığıyla kitle örgütlerinin eğitim alanında başlatacağı girişimler ile yapacakları projeler irdelendi. Katılımcı kuruluşlar, çalıştayın sonuç bildirgesini 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yayımlayarak kararlılıklarını çalıştay sonuçlarını özetleyen aşağıdaki duyuruyla seslendirdi. etkin katılımıyla tasarlayıp yaşama geçireceği laik eğitim dizgesinde; Zihnin özgürleşmesi, eleştirel düşünce ve yaratıcılığın pekişmesi ana ilkedir, Merkezinde insan ve kamu çıkarı olan bütünsel, katılımcı ve planlamacı anlayışla hareket edilir, Temel eğitim, okulöncesinden başlayarak kesintisiz 13 (1+12) yıldır, Yurttaşlar, eğitime erişimde eşit olanaklara sahiptir; anayasa ve yasalarda eşitsizliğe yol açacak hiçbir madde olamaz, Düşünsel alanın ve yaşamın her düzleminde bilim ve akıl temel kılınır, Eğitim dili Türkçedir, Sanat eğitimi, okulöncesinden başlayarak uygulamalarla verilir, Eğitimin planlanması, yönetimi ve değerlendirilmesinde başat rol öğretmenindir, Eğitimin yürütülmesinde öğretmen ve öğrenci eş ağırlıklı bileşenler olarak merkezdedir, Örgün eğitimi çevresiyle bütünleşerek gerçekleştiren okul, yaygın eğitimin de yerleşkesidir, Başta öğretmenler olmak üzere örgütlü, sorumlu yurttaşlık özendirilir. Cumhuriyet ilkelerini, Türk devrimini yaşatmayı amaç edinen demokratik kitle örgütleri olarak devrimci eğitim anlayışımızı yaşama geçirmeye kararlıyız. kumazyazmazlığın Türkiye’nin yaşamsal sorunu olduğu düşüncesiyle bir araya gelen demokratik kitle örgütleri, 17 Ekim 2014’te Ankara’da Okuryazarlık “Okuryazarlık” mıdır? başlıklı bir çalıştay düzenledi. Çalışmalarını, eğitimbilimci Paulo Freire’nin “Okumayazma, toplumsal ve kültürel özgürleşmenin önkoşuludur” sözünden esinlenerek yürüten Bilim ve Ütopya Kooperatifi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi, Dil Derneği, Toplumsal Dayanışma Gönüllüleri Derneği, Tüm Öğretim Elemanları Derneği, Ulusal Eğitim Derneği ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şubesi’nin gerçekleştirdiği çalıştay, Cumhuriyetimizin kurucularına ve devrimcilerimize; saygın ve özgün bir eğitim dizgesini yaşama geçirerek yolumuzu ışıtan Hüseyin Vasıf Çınar, Mustafa Necati, Reşit Galip, Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’a adandı. Okuryazarlığın “Özgür birey için... Bilinçli yurttaş için... Demokratik toplum için...” vurgusuyla sorgulandığı çalıştayın Önderler Oturumu adlı ilk bölümünde “İktidardayız: Eğitim Politikamız” başlığı altında “okuryazarlık”tan beklentiler ve eğitim dizgemizdeki sorunların giderilmesine yönelik somut çözüm önerileri dile getirildi. Devrimciler ğitim ve kültür devrimi için kararlıyız Yeni bir 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde aydınlanma devriminin en önemli bileşeni saydığımız Cumhuriyetçi eğitim anlayışındaki gerilemelerden kaygı duyuyoruz. İncelikle planlanarak uygulamaya konan, sinsice örgütlenen karşıdevrimin beslediği ölümcül cehaletin, gericiliğin, sevgisizliğin bu kuşatmasını, aydınlanma devrimimizin öğretilerine sarılarak, yaşam sevincini egemen kılarak kaldıracağız. Hedefimiz belli: Aklı, bilgiyi, insanca değerleri yücelterek kendinin ve içinde yaşadığı toplumun ayrımında olan; kendinden ve başkalarından korkmayan; öğrendiklerini uygulayan, özgür ve yaratıcı bireyler yetiştirmek. İnsan gücü, kamu değeridir! Devrimci iktidarımızın, bu bilinçle, yurttaşlarımızın E . . . . . . . . . . . Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmeye aday olanlara sesimizi duyurmaya kararlıyız. Düşüncelerimizi iktidara taşıyana dek yılmaksızın çalışacağız, üreteceğiz. El ele vererek, yanımıza demokratik kitle örgütlerini, meslek kuruluşlarını, yerel yönetimleri katarak kurup işleteceğimiz eğitim ve kültür evlerinde çocuklara, gençlere, yetişkinlere ulaşacak; yurttaşlarımızı çağın gerektirdiği okuryazarlıkla, sanatla, eğitimle, sporla buluşturacağız. İnsan olmaktan, yurttaş olmaktan kaynaklanan en doğal haklarımızı öğrenerek ve öğreterek eylemli birliktelikle haklarımızı arayacak, bize dayatılan haksızlıklara karşı koyacağız. Bu güzel ülkeyi kişisel çıkarları için karartanlara, aklı ve vicdanı tutsak alıp bizi birbirimize kırdıranlara en iyi yanıt güçbirliğimizdir! Aydınlanmayı ve çağdaş uygarlığı sorumluluğu sayan yurttaşlarımızı, örgütlerimizi, kuruluşlarımızı güçbirliğimize katılmaya; kararlılığımızı hep birlikte seslendirmeye çağırıyoruz: “Ülkemizin ve yurttaşların esenliği, gönenci, uygarlık yolunda ilerlemesi için; özgür birey, bilinçli yurttaş, demokratik toplum için cumhuriyetimizin başlattığı eğitim ve kültür devrimini sürdürmeye kararlıyız!” Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyor; laik, aydınlanmacı eğitim için özveriyle savaşım veren tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü dayanışma duygularımızla kutluyoruz. Çalıştaya ilişkin bilgi ve sonuç bildirgesine erişim: http:// okuryazarlikcalistayi.blogspot.com.tr/ Fakirliğin Fotoğrafı Ermenek’teki maden faciasında boğularak hayatını kaybeden 18 madenci arasındaki Tezcan Gökçe’nin cenaze töreninde babası Recep Gökçe’nin ayağında yırtık lastik ayakkabılarla çekilen fotoğrafı, ülkemizde fakirliğin gerçek yüzünü gözler önüne serdi. Recep Amca’nın yoksulluğunu anlatan “Param yok, param olsa ben bu ayakkabılarla gezer miyim milletin içinde” sözleri de en az o fotoğraf kadar yürekleri burktu. Öğrendik ki Recep Amca, bahçesinde ürettiği sebzeleri ve ineğinin sütünü satarak geçimini sağlama derdinde. Oğlu Tezcan da aynısını denemiş. Ama borçlarını ödeyemeyince madene inmek zorunda kalmış. Sonunda da annesinin deyimiyle cansız bedenini “çalıların altına koyuvermişler...” Recep Amca’nın fotoğrafları ülkemizi yönetenleri çok derinden etkilemiş olsa gerek ki, kendisine Karaman Valiliği tarafından bedeli 7 buçuk lira olan bir çift yeni lastik ayakkabı hediye edildi! O ise isyan etmek yerine, çaresizlik içinde ve Anadolu insanına özgü, kaderine razı olduğunu gösteren biçimde “İmam getirdi, şimdi giymem desem olmaz. Almam desem olmaz” demekle yetindi. Recep Amca sesini çıkarmıyor ama yırtık ayakkabılı o fotoğraf, tam 12 yıl önce “fakir fukaranın, garip gurebanın koruyucusu ve kimsesizlerin kimsesi” olma iddiasıyla iktidara gelen AKP’nin tüm cilasını söküp atmaya yetti. Tüm Türkiye o yırtık ayakkabıyı tartışırken ne dünyanın 17. büyük ekonomisi olmakla övünen Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ne de Recep Amca’nın memleketi Konya’dan milletvekili seçilerek Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’ndan açıklama gelmemesi son derece dikkat çekici. Söyleyecek sözlerinin olmadığını, bu suskunluktan daha iyi ne anlatabilir ki? İstanbul 33. Kitap Fuarı HASAN AKARSU Bu yıl 0816 Kasım 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul 33. Kitap Fuarı ile Uluslararası İstanbul 24. Sanat Fuarı’nın yoğun ilgi görmesi sevindiriciydi. 850 yayınevinin katıldığı fuarda, 270 kültürsanat etkinliği düzenlenirken, sanat bölümündeyse bine yakın yapıt sergilendi. Fuarın bu yılki onur yazarı Atilla Dorsay, onur sanatçısı ise Nevhiz Tanyeli’ydi. Onur konuğu ülkenin Macaristan olduğu fuarda, 12 yazarla 35 ülkeden 91 yayınevinin yer aldığını, ana izleğin de “Türk Sinemasının 100. Yılı” olduğunu belirtmeliyiz. Fuarda düzenlenen etkinliklerden ilgimizi çekenleri izleyebildik. 16 Kasım Pazar günü, saat 14.15 ile 15.15 arasında Büyükada Salonu’nda düzenlenen etkinlikte “Ölümünün 15. Yılında Fakir Baykurt” anıldı. Turhan Günay’ın yönettiği söyleşide, Adnan Binyazar ile Feridun Andaç’ın görüşleri ilgi çekiciydi. Adnan Binyazar, Fakir Baykurt gerçeğini anlatırken, onun her şeyi sağlam yaptığını, Yılanların Öcü romanının köleleşmiş bir toplumun başkaldırısı olduğunu vurguladı. Fakir Baykurt’un yapıtlarında ironiyi, zekâ dilini, halkın dilini ve lirizmi kullandığını, bunun için önemli bir yazar olduğunu anımsattı. Turhan Günay, Fakir Baykurt’un yurt gerçekçiliğinin, Türkiye’de ve Almanya’daki çalışanlar açısından önemini vurguladı. Uluslararası İstanbul 33. Kitap Fuarı’nın aydınlanma yolunda, toplumumuza büyük katkısı olduğunu düşünerek emeği geçenleri kutluyoruz. Alevilere ‘sağır’ açılım Başbakan Davutoğlu dün Tunceli’deydi. “Müjdeler açıklayacağım, sürpriz yapacağım” diyerek gittiği ziyaretten bir tabela değişikliği ve bir de ‘müze’ sözü çıktı. Tıpkı bir önceki Hacıbektaş ziyaretinde olduğu gibi. Davutoğlu’nun Alevilerin sorunlarına yakın ilgisini ortaya koyması bakımından her iki ziyaretle verdiği mesajların önemi yadsınamaz. Ancak ziyaretlerin sonunda gelinen nokta aynı. Daha önceki Erdoğan hükümetleri gibi, Davutoğlu hükümeti de Alevi yurttaşlarımızın taleplerine karşı derin bir ‘sağırlık’ içerisinde. Dünkü kritik ziyaret öncesinde, arkadaşımız Bülent Özdoğan’ın editörlüğünde hazırladığımız “AKP’nin Alevi sınavı” başlıklı dizi kapsamında yazar ve muhabirlerimiz hafta boyunca Edirne’den Hacıbektaş’a, Karadeniz’den Tunceli’ye Türkiye’nin dört bir yanında Alevilerin beklentilerine tercüman olmaya çalıştı. Sayıları bir elin parmak sayısını geçmeyen temel taleplerin karşılanması konusunda hükümetin elini tutan da yok. Can Dündar, ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından “Devletin Dersim’de yaşananlar nedeniyle özür dilemesi gerektiğini” yazdı. Ancak hükümet, Alevilerin eşit yurttaşlık temelindeki haklı taleplerini karşılamak yerine Kılıçdaroğlu’nun işaret ettiği gibi rakiplerini ‘tuzağa çekmek’ için kullanma niyetinden vazgeçmiyor. CHP’nin MİT iddiası araştırılmalı CHP lideri bu hafta içinde yaptığı bir diğer önemli açıklamada, Milli İstihbarat Teşkilatı içinde bir grubun CHP’nin içini karıştırmakla görevlendirildiği suçlamasında bulundu. Ana muhalefet partisi liderinden gelen böylesine önemli bir iddia, dünyanın her yerinde hükümetler tarafından ciddiye alınır. Ancak Türkiye’de böyle olmuyor. CHP lideri iki yıl önce de ‘MİT CHP’yi fişliyor’ iddiasında bulunmuştu. O dönem de o iddiayla ilgili hiçbir araştırma ya da soruşturma yapılmamıştı. Gördüğümüz kadarıyla hükümet şimdi de iddiaların üzerine ciddiyetle eğilmek yerine, Kılıçdaroğlu’na yanıt yetiştirmekle meşgul. HHH Türkiye’de gazetecilik zor ama bir o kadar da kritik önem taşıyan bir dönemden geçiyor. Biz de bu süreçte ‘Anayasamız’ diyebileceğimiz Cumhuriyet Yayın İlkeleri’ni belirleyip kamuoyuna açıkladık. Bunu hayata geçiren çok az sayıda yayın organından biri olmaktan gurur duyuyoruz. Bu ilkeler çerçevesinde, halkın haber alma ihtiyacını çok daha güçlü bir şekilde karşılamaya devam edeceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle