08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 KASIM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Meclis’in idam yasasını kaldırması için CHP ve HDP’nin yasa önerileri var ‘Deniz’ler 40 yıl önce Gezi’ye öncülük etti’ u Can Dündar’ın ‘Deniz Mektupları’ yazı dizisinin ardından idamlara oy veren Esat Kıratlıoğlu ve İsmet Sezgin gazetemize konuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekilleri ise diziyi değerlendirdi. TÜREY KÖSE Deniz’e mektuplar Bütün denizleri gezmişti Senin dik duruşun, mücadelen, başkaldırışın, meydanlardaki yüksek naralı sesin, düşüncen, hayatına adadığın devrim felsefen, ideolojin ve ülken için kafa yorduğun fikirlerinle büyüyen bir genç olarak seni daima örnek almışımdır. Seni tanımayı o kadar çok isterdim ki bilemezsin, ama bu ülke senin gibi birini ve bu yolda ömrünü adamış pek çok insanı tanıdı ve bizler seni ve senin yoldaşlarını hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız. 68 kuşağı gençliği keşke şimdi var olsa da bu ülkeye hesap sorsa... Ülken için gerek aileni, gerek hayatını riske attın her ne pahasına olursa olsun fikirlerinden asla vazgeçmedin ucunda hapis, hücre, zindan cezası ve hatta idam sehpası bile varken bu yoldan geri dönmedin, gözünü kırpmadan halkın kardeşliği için ilmeği boynuna geçirdin... Bizdeki sevgin hiç bitmeyecek... Biz küçükken kime sorsak, “Ülkenin 3 yanı denizlerle çevrili” derlerdi. Halbuki ülkenin 4 yanından Deniz’lerle kaplı olduğunu bilmezlerdi... 6 Mayıs sabahı bir abi gelip bunu ispatladı, üstelik o abi bütün denizleri gezmişti... (ALİ ALİŞEN) ‘Yanlış oldu, ıstırap duyuyorum’ Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına o dönemde Meclis’te oturduğu AP sıralarında “evet” diyen, eski bakanlardan Esat Kıratlıoğlu bugün çok pişman. İdamların üzerinden 42 yıl geçtikten sonra şu değerlendirmeleri yaptı: “Ben insan olarak karıncayı bile inciten bir insan değilim. Ama o gün bu idam kararının verildiği zaman, 12 Mart 1971 ihtilali olmuştu, bu ihtilalin komutanları bu idam kararını Meclis’e getirdiler. Ve o gün bir kargaşayla çıktı. Hiç kimse, bizim arkadaşlar dahil gönül rızasıyla oy vermiş değil. Bu gencecik insanların asılması bir insan olarak herkesin yüreğini sızlatır. Fevkalade yanlış olmuştur. Onlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Fevkalade yanlış oldu, bu yanlış bir kargaşanın içinde oldu. O gün Meclis onu tasdik etse de etmese de ihtilalin komutanları idam edeceklerdi. Meclis’in tasdik etmesi bir formaliteden ibaretti. Bütün buna rağmen onun için parmak kaldırmış olmaktan dolayı büyük ıstırap duyuyorum.” Kıratlıoğlu, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamları nedeniyle “3’e 3” denilerek intikam duygusuyla Deniz’lerin idamına destek verildiği yorumlarına katılmıyor. “Öyle bir havanın içinde olmadık. Onu düşünenler askeri komutanlardı. Ben hayatımda karıncayı incitmiş adam değilim” diyor. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam cezalarının onaylanmasıyla ilgili yasanın kaldırılması istekleriyle ilgili olarak da “Buna iadei itibar deniyor. Yeniden gündeme gelmesi fevkalede iyi olur” görüşünü dile getiriyor. İdamlara oy verenlerden Esat Kıratlıoğlu ANKARA CHP ve HDP’li milletvekillerinin Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam cezalarının yerine getirilmesine ilişkin yasanın yürürlükten kaldırılmasına ilişkin yasa önerileri komisyonda bekliyor. Can Dündar’ın yazı dizisinin ardından CHP yöneticileri değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “İstenen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına itibarlarını iade edilmesi isteği değildir. Deniz’lerin iadei itibara ihtiyacı yok, TBMM’nin var” dedi. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de “İdamlara oy verenler hem vicdanları, hem de tarih önünde hesap vereceklerdir” derken “Deniz’lerin 40 yıl öncesinden Gezi’ye önderlik ettiğini” vurguladı. CHP’den Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal ve Ali Rıza Öztürk’le HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in 1586 sayılı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Kanun’un yürürlükten kaldırılması için verdikleri yasa önerileri TBMM Adalet Komisyonu’nda bekliyor. Tanal’ın Senin adın bizim adımız İsmini ilk duyduğum gün 9 yaşındaydım. Sonrasında hep okudum, hep araştırdım seni ve yol arkadaşlarını. Kimi büyüklerim bunları okuman için çok erken dedi. Ama bence ben, senin gibi insanları tanımak için geç bile kalmıştım. Bence ben seninle aynı dönemde yaşamalıydım. Can Dündar’ın da yazdığı gibi benim de hayatını ezbere bildiğim iki adam var. Biri Atatürk biri ise sensin. Kimi yaşanmışlıklarınızda çok güler, kimisinde çok ağlarım. İzinden gittiğin Ata’nın gençliğe emanetini en güzel koruyan insanlardan birisin sen. Sen benim kahramanımsın. Başkasının acısını yüreğinde hissedebilen, merhametli, cesur insanların gerçekten var olduğunu bana gösterdin. İnandığın yoldan gittin, bir kere bile zalime boynunu eğmedin. Adaleti olmayan güzel ülkemde adaleti öğrenmek ve sahip çıkmak için hukuk okuyordun. İzin vermediler... Gerçek bir devrimciydin sen. Hiçbir zaman masum insanların canına kıymadın. Kimi zaman şartlarınızın kabulü için esir tuttuğun insanlar oldu, zarar vermeyi bırak kendi ekmeğini, kendi yatağını verdin onlara. Kimseyi satmadın, kimseyi yarı yolda bırakmadın. (...) Senden sonra senin için yüzlerce çocuğun adı Deniz oldu. Onlar seni ve ismini hep yaşatacaklar. Ve biz kalemimizden senin adını, inandığın doğruları hiç eksik etmeyeceğiz. Çünkü senin adın bizim adımız, senin doğruların bizim doğrularımız. Seni çok seviyor, çok özlüyoruz... (BENGİSU ARSLAN) önerisinin gerekçesinde “Bu kanun teklifi ile itibarlarının iadesi amaçlanmamaktadır. Deniz Gezmiş ve arkadaşları anayasaya tam bağımlılık ve tam bağımsız Türkiye için mücadele etmiştir. Onların zaten bu toplumda çok iyi bir itibarları vardır. Amaç, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının fiilen zaten var olan itibarlarının hukuki olarak da tescil edilmesidir. Bu kanunun yürürlükten kaldırılması ile bu sağlanacağı gibi; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam cezalarının infazının toplumsal vicdanda yarattığı tahribatı bir nebze giderecek ve toplumsal barışa katkı sağlanacaktır” deniliyor. Sezgin Tanrıkulu yazı dizisi ile ilgili olarak ise “Öncelikle Cumhuriyet gazetesini ve Can Dündar’ı kutluyorum. Çok önemli bir yakın tarih araştırmasını okura ulaştırdılar. Türkiye nasıl değerli bir evladını kaybetmiş bir kez daha gördük” dedi. Levent Gök ise “Türkiye solunun ve devrimci hareketin sembol isimle rinden Deniz Gezmiş’le ilgili anılar, kardeşi Hamdi Gezmiş’le yapılan konuşma ışığında yayınlandı. Usta gazeteci Can Dündar’ın kaleminden okuduklarımız bir kez daha gözlerimizi yaşarttı. Bu mücadele, Türk solunun mücadele tarihinde önemli bir yer tutuyor. Onların mücadelesi bugün de Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Gezi’de kaybettiğimiz diğer tüm gençlerimizin mücadelesiyle sürüyor. Onlar, 40 yıl öncesinden Gezi direnişçilerinin mücadelesine öncülük ettiler” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu: Halit Çelenk’in kızı Serpil Çelenk Kardeşlik türküleri söyleyebilmenin mektupları... ‘Ali İsmail’de Deniz’i, Berkin’de Erdal’ı gördüm’ “Demirel’in partisi çoğunlukta. Demirel idamların olmasını istemeseydi olmazdı. O güne kadar komandoların, polisin gerçekleştirdiği bütün cinayetlerde baş sorumlu Demirel’dir. İlla elinize silah alıp vurmanız gerekmiyor, orada idamlara oy vermek de Deniz’e cellatlık yapmakla eşdeğerdir. Demirel için yedi kubbeli demokrasi müzesi yapılmış. Gitmesi, gelmesi falanmış bunun anlamı!.. Nasıl bir şeyse darbeler oluyor, sağcıların, Demirel’in kıllarına zarar gelmiyor. Ne kadar devrimci varsa ya darağacında öldürülüyor, ya sokaklarda ya da işkence görüyor.” Güvenç, “üç fidan”ı darağacına gönderenlerin “özeleştiri yapmadan ortalıkta demokrasi kahramanı gibi dolanmalarına isyan ettiğini” vurgularken şu görüşleri dile getiriyor: “Türkiye’de bence bugün yaşadığımız sivil faşizm, askeri dönemlerden, Demirel’in başbakan olduğu dönemlerden farklı değil.” Şimdi biz Birleşik Haziran Hareketi içindeyiz. Bu tür çabalar bizi hem AKP’yi destekleyen liberallerden ayırıyor hem de eskinin faşisti, bugünün ‘demokratı!’ demokrasi havarilerinden ayırıyor. Demirel’in ipiyle demokrasiye varılacağını düşünmüyorum.” “Deniz Mektupları” insan sevgisinin, Devrim inancının, O inancı yaşatmanın, Ülkeyi, bağımsızlığı ve özgürlüğü canından aziz bilmenin, Ana, baba, kardeş sevgisiyle, Yoldaş dayanışmasını ve insan sevgisini ihmal etmeden, Boyun eğmeden, Teslim olmadan, Karşılıksız mücadele etmenin, İp’e giderken bile, kardeşlik türküleri söyleyebilmenin mektuplarıdır. O mektuplar, Nâzım Hikmet’in “Delikanlım! İyi bak yıldızlara” diye seslendiği, Attilâ İlhan’ın “güneşten ışık yontan” sıfatını verdiği mahur besteyi anlamak, Can Baba’nın dizeleriyle Deniz’i anmak, Ve ‘En uzun koşuysa Türkiye’de Devrim, O, onun en güzel yüz metresini koştu’ demenin vesilesidir... Tabii, içimiz yanarak, “Aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun” demenin de… Sevgi ve saygılarımla… Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın avukatları, idam gecelerinin tanığı Halit Çelenk’in kızı Serpil Çelenk Güvenç, “Gezi’de bütün çocuklarda, gençlerde Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i buldum. Ali İsmail’de Deniz’i, Berkin’de Erdal’ı (Eren), Ethem’de Mahir’i, Abdullah Cömert’te İbrahim Kaypakkaya’yı gördüm” diyor. Serpil Çelenk Güvenç, idam gecesinin yakın tanıklarından. Annesi Şekibe Çelenk, kardeşi Ferda Özyurda ile birlikte yaşamışlar o uzun ve kara geceyi. “Can Dündar’ın yazı dizisini okurken o geceyi tekrar yaşar gibi oldum. O gecenin öfkesi, acısı tekrardan bellekte saklandığı yerden çıktı. O gece, o sabah gözümün önüne geldi” diyor. Güvenç, ölüm cezalarının infazıyla ilgili yasanın kaldırılması için çeşitli başvurular olduğunu aktarırken “Meclis buna karar verebilir. Başvuruların hiçbirisinde haklı olarak doğrusu da oduriadei itibar istenmedi. İtibarı olmayanın itibarı iade edilir. Denizler Türkiye’nin onurudur, gururudur. Onurunu kaybedenler iki elini kaldırıp ‘evet asılsın’ diyenlerdir” görüşünü dile getiriyor. Hâlâ 25 yaşındasın Sezgin: Bugün olsa vermezdim İdamlara oy verenlerden İsmet Sezgin “Zamanın ruhuna göre hareket etmek gerekiyor. O zamanki konjonktür, o zamanın gerekliliği ile bugünü karşılaştıramazsınız. Bugün böyle bir şey olsaydı kesinlikle oy vermezdim. O günün ortamında oy verdim. Meclis’in çoğunluğuna uymak zorunda kaldım. Bugün baktığımızda doğru değil. Bugün böyle bir olay olsaydı oy vermezdim” dedi. aş sorumlu Demirel’dir’ “İdamların baş sorumlusunun Demirel olduğunu” savunan Güvenç şunları söylüyor: ‘B Deniz, Üstüne basa basa adını haykırarak sesleniyorum sana. Kardeşim Deniz... Babamla aynı mitinglerde aynı kalabalığın içinde yürüdünüz ama sen hâlâ 25 yaşındasın. Kendimi şanslı hissediyorum çünkü seni tanıyarak yaşıyorum, hem de küçük yaşlardan beri. Evde adın geçti, kitaplarda seni okudum, annemle babamın üniversite anılarını dinlerken seninle ilgili hikâyeler anlatırlar mı diye heyecanla bekledim. (...) Şu an çok mutluyum biliyor musun seni tanıdığım, sana hayranlık duyduğum için, babamın kızı olduğum için, Uğur Mumcu kitaplarının her evde olur sandığım için, Ali İsmail ile aynı sokaklarda yürüdüğüm için... Evet sizin kadar cesur değiliz ama sizi unutmadım unutturmayacağım. Şu an 28 yaşındayım ve nefes aldığım sürece bir nefes de sizin için alarak bir duble de size içerek ve anlatabileceğim her insana seninle ilgili sizinle ilgili hikâyeler anlatarak hepinize selam göndereceğim... (ÖVGÜ YAZICIOĞLU) Avukat olmanın hikâyesi “Ah ne olaydım ne olaydım Okuryazar olaydım Deniz mahkemeye düşmüş Avukatı ben olaydım…” Deniz, İşte bütün bu hale gelişim, ben oluşum, avukat oluşum hep bu dörtlükle başladı. Anlatayım… Türkiye’de 80’li yıllar… Balıkesir, Edremit… Bütün aile sobanın başında oturmuşuz. Babamın elinde bir kitap, yüksek sesle bağıra bağıra öfke ile okuyor, bazen sesi titriyor. (...) Okunan kitabın “Gülünün Solduğu Akşam” olduğunu öğrenmem çok sonradır. Ancak babam henüz ilkokula bile başlamamış bir çocuğa elinden geldiğince izah etmeye çalışmıştı. (...) İlkokul 5. sınıf… Sorana “Avukat olacağım” diyorum. Nedenini bilmiyorlar. İnsan bir şarkı dinleyip avukat olmaya karar verir mi? (...) 2006 yılından beri avukatım. Çok haksızlık, usulsüzlük, yolsuzluk gördüm. Hiçbirinin karşısında ağlamadım. Soğukkanlılıkla, elimden geldiğince profesyonel baktım. (...) O gece sabaha karşı söylediğin doğruydu Deniz… Ölen bedenindi sadece ama… (...) (SİNEM ÖZALTIN) THKO Merkez Komitesi üyesi Teslim Töre’nin konservatuvar mezunu kızı Sidenur Töre, ‘O Ses Türkiye’de yarışıyor ‘Babamın haberi yok, duysa tebrik eder’ ÖZLEM GÜVEMLİ Türkiye Komünist Emek Partisi’nin (TKEP) kurucusu ve 1970’lerde Deniz Gezmiş’lerin Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nda (THKO) merkez komitesi üyesi olan ve hâlâ sürgünde yaşayan Teslim Töre’nin kızı Sidenur Töre, “O Ses Türkiye” yarışmasının katılımcılarında biri oldu. Konservatuvar mezunu olan 24 yaşındaki Sidenur Töre’nin yarışmaya katıldığından babasının haberi yok. Çok sık görüşemedikleri için henüz yarışmaya katıldığını söyleme fırsatı bulamayan Töre, “Popüler kültürün ürettiği bir yarışma bu. O noktada kendi içinde sıkıntı yaşasa da olumsuz tepki göstereceğini sanmıyorum. Öyle biri değil babam. Beni tebrik etmekten başka tepki göstereceğini sanmam” diyor. Sidenur Töre, babasıyla cezaevinde ve sürgünde geçen hayatı nedeniyle çok fazla vakit geçirememiş bir çocuk. 10 yıllık cezaevi sürecinde babasıyla sadece görüş günleri vakit geçirebilen Sidenur’a ilk müzik aletini hediye eden de babasıyla aynı koğuşta kalan ağabeyi olmuş. Ağabeyinin 8 yaşındayken hediye ettiği gitarla başlayan müzik yolculuğunu ve babasıyla ilişkisini gazetemize anlatan Sidenur Töre, “Annem zaten bağlama çalıp söylerdi. Ağabeyim ve babam Türk halk müziği ile ilgiliydiler. Çok fazla söylemeseler de babam dinlemeyi çok severdi. Ağabeyim bağlama çalardı. Her şey böyle başladı” diyor. Sidenur aslında siyasetle müzikten daha önce tanışmış. Daha 6 yaşındayken ÖDP’nin kuruluş sürecinde yapılan toplantılara annesi ile birlikte katılmış. O toplantıları hâlâ hatırladığını söyleyen Sidenur, “Konjektürel falan gibi bilmediğim bir sürü kelime nedeniyle sıkılıyordum. Herkes ben sıkılmayayım diye benimle ilgileniyordu. Boyama kalemleri, defterler veriyorlardı. Sıkıldığım ama aynı zamanda keyif de aldığım çocukluk anılarım var” diye konuşuyor. Şu an siyasetle ilişkisini de “Apolitik değilim ama aktif olarak politikanın içinde de değilim” sözleriyle özetleyen Sidenur şöyle devam ediyor: “Annem de, babam da politik isimler. Ama onlar kadar politikanın içinde olamadım. Babamın yaşadıkları beni siyasetten soğutmadı, aksine daha fazla il Apolitik değilim gilenmeme sebep oldu.” Elemeler, çekimler çok hızlı gerçekleştiği için babasına yarışmaya katıldığını söyleme fırsatı bulamayan Sidenur, “Türkiye’deki haber kanallarından, gazetelerden, internetten Türkiye’yi yakından takip ediyor. Ama babam televizyonda yarışma izlemez. Bu haberler çıkınca görecek. Sürpriz olacak ona da. Kötü bir sürpriz mi, iyi bir sürpriz mi onu çözemedim henüz” diyor. Teslim Töre’yi, konservatuvardaki hocaları dışında tanıyıp soran çıkmamış bugüne kadar. Sidenur Töre, “Çoğu kişi babamı bilmiyor, biliyorlarsa da sormadılar hiç. Ben Mustafa Keser ile çalışıyorum. TRT’de birkaç program yaptım, orada da kimsenin dikkatini çekmedi. ‘O Ses Türkiye’ yarışmasında da tanıyan olmadı. Ben babamı gizleyecek, bana olumsuz etkisi olur diye düşünecek gibi tavır takınmadım. Onun kızı olmaktan gurur duyuyorum” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle