09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... öğrenen termik santral yapacak şirket 6 bin zeytin ağacını buldozerlerle köklerinden söküp bir yana attı. Başbakan sanki böyle bir olay olmamış gibi muhalefet partilerine yüklenmekle meşgul. Oysa yöre halkının anlattığına göre şirket zeytin ağaçlarının etrafını, Nazi Almanyası’nda toplama kamplarında görülen tel örgülerle çevirmiş. Geleni parayla tuttuğu güvenlikçilere dövdürüyor. Hükümet sözcüsü Bülent Arınç; bu vahim tablodan bilgi sahibi olan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra şöyle değerlendiriyor: “Hükümetin sağladığı teşvikler sayesinde dağ taş zeytin ağacı ile dolu!” Demek istiyor ki enerjiye de ihtiyacımız var. Bir termik santral için ancak on yılda meyve veren 6 bin zeytin ağacı kurban olsun, ne çıkar! CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programında bu konuda konuşan uzmanlar, yasaların zeytinliklere termik santrallar kurulmasını yasakladığını söyledikleri gibi; sözcünün dediği gibi Türkiye’de dağın taşın zeytinlik olmadığını, ancak kısıtlı yerlerde zeytin ağaçları olabildiğini açıkladılar. Ahmet Hakan şirket adına konuşan kişiye; yargı kararını önceden öğrenmenize karşın beklemeden ağaçları katlederken hiç mi üzülmediniz, içiniz sızlamadı mı diye sordu ve de yeterli bir yanıt da alamadı tabii... HHH Sorun aslında ulusal bir sorun. Yıllardır Türkiye’nin dünya zeytinyağı piyasasında, örneğin İspanya ve Yunanistan’la başa baş rekabet ettiğine tanık olmadık. Şayet Arınç’ın dediği gibi dağ taş zeytinlik ve yakınlarında zeytinyağı üreten fabrikalar çoğalmış olsaydı, dışarıda rakipsiz bir ülke olmaktan vazgeçtik; iç piyasada pahalı tüketim malları arasında zeytinyağı baş sırada yer almazdı. CHP Grubu’nda zeytin ağacı katliamı ele alındı. Elbette hükümetin beceriksizliği vurgulandı. MHP Grubu’nda Bahçeli “Yırca’da olanlar zalimlik, eşkıyalık değil midir? Davutoğlu’nun hiç mi vicdanı sızlamamıştır? Yediği zeytinler hiç mi boğazına düğümlenmemiştir?” diyordu. HHH Ama bu ve buna benzer halkı ezen, işkence eden vahşi kapitalizm karşısında AKP o yöreden alacağı üç beş oyun azlığını düşünerek kayıtsız kalıyor. Cumhurbaşbakanı bir yandan Başbakan bir yandan, konu başlıklarını aralarında saptamışlar; aynı gün aynı konularda işgal ettikleri ekranlarda dakikalarca konuşuyorlar. Şimdi milyonlarca Alevi oylarının peşine düştüler. Muharrem ayıdır diye Alevilerin sofrasına oturuyor Cumhurbaşbakanı, kürsüye çıkıyor. Bugüne dek olduğu gibi Alevilik ve Alevilere ağzından bal akıyor. Hükümeti sani Davutoğlu da Hacıbektaş’ta Alevilere yağ çekiyor. HHH Mademki bu kadar Alevi sevgisiyle dolup taşıyorsunuz... Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yalnız Sünnileri temsil eden kurum olmaktan çıkarın, Aleviliğe aynı ölçüde de yer verin bu kurumda... Bu bir. Cemevlerini Alevilere ibadete açık konuma getirin, bu da iki. Hâlâ kitaplarda Sünnilik kadar Alevilik de yer alsın mı almasın mı tartışması yapılıyor. Bir kuşku hep canlı... Alevilere vaatler yine ya Alevileri bölmeyi ya da seçimlerde Alevi oylarından olabildiğince yararlanmayı öngörüyor. Şayet AKP hükümetleri söylediklerinde samimi iseler yıllardır kanayan bir yaranın artık kapanmasını sağlayacak adımlar atmalı. Yoksa söyledikleri yine seçim öncesinin AKP’ye özgü kıvrak oyunlarından biri olarak yorumlanacak! HHH Ortadoğu’da Sünni devletlerden oluşan bir zincir kurmayı hayal eden Sünni AKP’nin Sünni Cumhurbaşbakanı ile Başbakan, Sünnilikten ödün vermemeye azmetmiş görünüyorlar. Onların inandırıcı olmalarının, vaatlerinde samimi görünmelerinin ömrü seçim gününe kadar. Yedi ay sonraki genel seçimde anayasayı değiştirecek 330’un üzerinde vekille çoğunluğu sağlasınlar... ...Cumhurbaşbakanı ile Başbakan; Alevilik dahil her konuda bugünkü parlak vaatlerini, söylemlerini anımsamazlar bile. HHH Zira sandık onlar için sürekli iddia ettikleri gibi demokratik bir gerek değil, iktidarlarını sürdürmek için bir araç... O kadar! HABERLER İstihbaratçı polislere operasyon CANAN COŞKUN GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY 7 ilde eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonda 16 polis gözaltında nu aldıkları dinleme kararlarının, İstanbul’daki mahkemeler olduğu için soruşturma ile yetkili savcılığın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olduğu bildirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün çeşitli birimlerine yapılan usulsüz dinleme operasyonlarına bir yenisi daha eklendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7 ilde eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonda hakkında yakalama kararı bulunan 17 polisten 16’sı gözaltına alındı. Bir polise ise annesinin rahatsızlığı nedeniyle izin verildi. Polislerin, aralarında milletvekili, savcıhâkim, siyasetçi, üst düzey bürokrat, emniyet personeli ve basın mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişiyi, sahte belgelerle ilgisi olmadıkları yasadışı örgüt üyesi oldukları gerekçeleriyle dinledikleri iddia edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişlerinin, Edirne ve Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi görevlilerinin 20082014 yılları arasında çok sayıda kişinin sahte kimlik ve kişisel bilgilerle değişik zaman dilimlerinde özel amaçlı dinlenip konuşmalarının kayda alındığı yönündeki ihbar üzerine, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy tarafından soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınanlar arasında 17 Aralık operasyonunun ardından emniyet genelindeki yasadışı dinlemelerle ilgili İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde iki kez görev yeri değiştirilen ve mart ayında açığa alınan eski İstihbarat Şube Müdürü Halil Hilal Seyfi de yer aldı. Şüphelilere “evrakta sahtecilik”, “yasadışı dinleme”, “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlamaları yöneltildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan, aralarında emniyet müdürleri Halil Hilal Seyfi ve Özgür Nikbay’ın da bulunduğu 17 şüphelinin CMK 250. maddesiyle yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri’nden (kapatılan) aldıkları önleme dinleme kararlarına dayanarak dinleme yaptıkları, bu işlemin tamamen özel amaçlı yapıldığı, devletin güvenliği ile ilgisi olmadığının anlaşıldığı kaydedildi. Öte yandan, şüpheli polislerin suça ko rdoğan’a suikastı engelledik’ İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne teslim olan Seyfi, gözaltına alınan emniyet personelinin geçen yıl dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikastı önlediğini savunarak “El Kaide üyesi 2 kişi, 30 kilo patlayıcıyı başbakanımızın gireceği binaya yerleştirdi. Bombayı hazırlık safhasında biz aldık” dedi. Bir gazete kupürüyle başlayan soruşturma neticesinde “yasadışı dinleme yapmak”la suçlandıklarını söyledi. Avukat Ahmet Arslan da özel yetkili mahkemelerin kaldırılması nedeniyle İstanbul’daki bir savcının başka bir ilde operasyon yapma yetkisinin bulunmadığını belirterek “Her ilin kendi savcısı vardır. Bu operasyonu anlamakta güçlük çekiyoruz” dedi. ‘E Mudanya’da da zeytinlere kıydılar Yırca’da altı bin ağacın geçen hafta katledilmesinin ardından bu sefer de Bursa’nın Mudanya ilçesinde bir zeytin bahçesinde yapılacak inşaat nedeniyle iş makineleri ile iki saatte yüz ağaç kesildi. (Fotoğraf: DHA) Yırca halkı, ‘marjinal’ diye hedef gösterilen gençlerin, mücadelede başı çektiklerini vurguluyor Eli öpülesi çocuklar HAKAN DİRİK/EMRE DÖKER SOMA Köylerindeki zeytinlik alana termik santral yapımını şimdilik engelleyen Yırca köylüleri, mücadelenin asıl kahramanlarının kendilerine yardıma gelen gençler olduğunu söylüyor. Yırca Muhtarı Mustafa Akın, hayatındaki ilk epostasını Greenpeace’e attığını, devamında onların ve köylerine gelen gençlerin desteğiyle mücadelenin örgütlendiğini söylüyor. Akın, “Zeytinlere ilk balta vurulduğunda, onlar vardı. Bir de CHP Manisa Milletvekilimiz Özgür Özel. Olayların başından beri en önemli parçası oldular. Köyümüzün gençleri de onları görünce cesaretlendi ve mücadeleye katıldı. Bir de onlara marjinal, aşırı uç yakıştırmaları yapıyorlar. Onlara teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Köylülerden Mehmet Ali Kaya, “Onlardan Allah razı olsun. Çok yardımları oldu” dedi. Mehmet Çakır da, “Arı gibi çalıştılar. Onların elini öpmek lazım” diye konuştu. Greenpeace’nin Yırca’daki temsilcilerinden Olcay Bingöl, Yırca’ya fidan yağıyor Kolin şirketinin Soma’nın Yırca Köyü’nde 6 bin zeytin ağacını dozerlerle köklemesinin ardından başlatılan kampanya kapsamında bölgeye zeytin fidanı yağıyor. Yırca Köyü Muhtarı Mustafa Akın, şu ana kadar 10 bin fidan sözü aldıklarını söyledi. Muhtar Mustafa Akın fidanlara bakacak yerleri olmadığını belirterek “Bu nedenle fidanların alındığı satış yerlerinden bize fatura gönderilebilir. Burada fidanlar Yırca Köyü için bekletilebilir. Dikim zamanı biz buradan alıp dikimi gerçekleştiririz. Bu kampanya sadece Yırca’yla sınırlı kalmasın. Dağa taşa zeytin fidanı dikilebilir” dedi. Akın, şu ana kadar Manisa Ziraat Odası’nın 6 bin, CHP İzmir İl Örgütü’nün bin, Çanakkale Çevre Platforumu’nun da bin fidan bağışladığını, Türkiye’nin her yerinden bireysel taleplerle sayının 10 bini aştığını anlattı. Soma İlçe Tarım Müdürlüğü’nden ekiplerin gelip kesim yapılan alanda zarar tespitini yapmalarını beklediklerini de vurgulayarak “Katliamın ertesi günü gelip uzun süre kaldılar, ancak şu ana kadar bir tutanak ortada yok. O nedenle dikimi durdurduk. Bu raporun ardından dikim yapacağız” diye konuştu. Öte yandan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da Yırca Köyü’nü ziyaret ederek bölge halkıyla birlikte kesimin yapıldığı alana sembolik zeytin fidanı dikti. Feyzioğlu, katliamın hesabının sorulacağını, ayrıca köylülere her türlü hukuki desteğin verileceğini vurguladı. Soma’ya geldiklerinde Kolin şirketi ve ilçe yöneticilerinin kendileri için “terörist” imajı yaymaya çalıştığını kaydederek, “Geldiğimiz andan itibaren ‘provokatör’, ‘doğalgaz lobisinin temsilcileri’ gibi yakıştırmalar yapmaya, dedikodu yaymaya çalıştılar. Köylülere ‘Evinizde iki terörist yatırıyorsunuz’ dedi Erdoğan’a suikast davası n İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 31 Mayıs 2014’te suikast girişiminde bulunduğu iddia edilen Ferhat Yıldız’ın yargılanmasına başlandı. Yıldız’ın 20 yıl hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşmasında, Erdoğan’ın 3 koruması tanık olarak dinlendi. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Yıldız, “Cumhuriyetimiz tehlikedeydi, mesaj vermek için yaptım. Erdoğan’ı vurmayı planlamadım” dedi. Erdoğan’ın korumalarından Hasan Çelik, “Sanık silahını Erdoğan’a doğrultmuştu. Bağırıp, müdahale edince silahını attı” dedi. ler. Ama köylüler, kimin çıkarı için, kimin idealleri, doğa ve Yırca için çaba harcadığını gördü. Soma Kaymakamı bize ‘Siz susun, köylüler konuşsun’ dediğinde, ‘Onlar bizden, sözünü geri al’ dediler. Zeytinlikleri kesmek için geldiklerinde ‘Köyden olmayanlar çıksın’ dediler. Ama köylüler bize sahip çıktı. Onların mücadelesi bizim mücadelemiz olduğu için birlikte başardık. Biz bu mücadelenin küçük bir parçasıyız” dedi. “Zeytin nöbetçilerinden” Umut Vedat, “Yırcalılar başta, ‘Devletin istediği bir şeye nasıl engel olacağız?’ tedirginliği yaşıyorlardı. Ama aradan geçen iki ayın sonunda termik santral yapımının durdurulduğu haberi alındığında yaşadıkları sevinci görmek çok güzeldi. Biz onlarla bir aile gibi olduk. Bayramda bile buradan uzakta olamadık, burada kaldık. Onlar da bizi kendi evlatlarından ayırmadılar, hatta karnımızın aç olup olmadığını sürekli kontrol ettiler” dedi. Gizem Akhan da “Biz doğaya sahip çıkmak adına burada birlikte mücadele ettik” dedi. Bu soruya verilebilecek onlarca yanıttan biri Balkanlar’a yaptığım gezi sırasında Kosova’da dinlediğim şu anlatım olabilir. 2. Dünya Savaşı sırasında Sırp askerleri cepheye giderken yaşlı bir çiftçi sormuş: Oğlum yine savaş mı başladı? Askerler, “Evet, cepheye yetişeceğiz” yanıtı verince Sırp köylüsü ilk merak ettiği şeyi sormuş: Türkler hangi tarafta? Asker, “Amca bu sefer savaşta Türkler yok” deyince köylü karşılık vermiş: O zaman bunun adı savaş olmaz ki! Belli ki Sırp köylüsü 1. Dünya Savaşı’nı bütün acımasızlığıyla yaşadı ve Türklerin bölgedeki geçmişiyle kafasında oluşan imajı birleştirdi. Tarihteki en yeni ve kalıcı olay halkın belleğinde yer etmiş olandır. Türklerin tarih boyunca bağımsız devlet kurma geleneğini sürdürmek için verdiği mücadelenin temelinde de büyük ölçüde savaşlar ve göçler var. Hani tarihimize ve bugünümüze bir bütün olarak bakıp, Göktürkler’den sonra bir de göçTürkler var, desek yeridir. HHH Bu yıl 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı. Dünyanın pek çok ülkesinde hem bilimsel toplantılar hem de görselliği olan etkinlikler yapılıyor. Her ülke kendi yaşadıklarını merkeze alarak 1. Dünya Savaşı’nı ve o günlerden bugüne çıkarılması gereken dersleri tartışıyor. Bizim tarihimizde “Harbi Umumi” ya da “Büyük Harp” diye yer eden bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu’nu bitirmişti. Sadece bir imparatorluk bitmemiş, son Osmanlı toprakları içindeki milyonlarca insan da bitmişti. Zira, 1. Dünya Savaşı insanlık tarihinde sivillerin en çok zarar gördüğü savaşların başında geliyordu. 19. yüzyılın son çeyreğinden 20. yüzyılın ilk çeyreğine dek Balkanlar’dan Kafkaslar’a çevremizdeki tüm coğrafyadan milyonlarca insan Anadolu’ya göç etti, Anadolu’dan geç etti. Bir başka deyimle imparatorluk küçülerek çökerken, Anadolu’nun nüfusu da hem kıyıma uğrayıp azaldı hem göçe uğrayıp çoğaldı. HHH Bir başka yanıyla Mustafa Kemal’i doğuran, Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözünü hazırlayan 1. Dünya Savaşı bugün pek çok bakımdan güncelliğini koruyor. Her şey bir yana iktidarda son 100 yılı kendi bakış açısıyla yeniden yazmak isteyen bir anlayış var. Başbakan Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde 26 Şubat1 Mart 2013’te Yeni Şafak gazetesine verdiği seri röportajda şöyle demişti: “Yüz yıllık parantezi kapatma zamanı geldi.” Gelinen noktada, kuruluş temelleri ve işlevleri bu zaman diliminin hemen tümünü kapsayan anamuhalefet partisi CHP’nin ister istemez ayrı bir sorumluluğu oluştu. Yarın İstanbul’da, Beşiktaş Akatlar Uğur Mumcu Caddesi üzerindeki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde 100. Yılında 1. Dünya Savaşı Sempozyumu başlıyor. Açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapacağı bu sempozyumun konuşmacılarının tümü tarihçi, araştırmacı ve akademisyen. 2023’de dek her yıl önemli bir gelişmenin yüzüncü yılı... Hapislik günlerinde, özellikle 2013 Balkan Savaşı ve Anadolu’ya büyük göçün 100. yılına ilişkin yayınları okurken, 20. yüzyılın belleğini aklın ve bilimin ışığında 21. yüzyıla taşımanın ne kadar önemli olduğunu düşünür, ne yapmalı diye hayıflanırdım. Bugünü ve geleceği iyi anlamanın ve kurmanın başlıca yolu geçmişi iyi bilmekten geçiyor. Bu sözün çok şey ifade ettiği bir dönemden geçiyoruz. ‘Dosyaları birleştirip algı oluşturdular’ CANAN COŞKUN Savcı Ekrem Aydıner’in şüphelileri hakkında takipsizlik kararı vererek Türkiye’nin gündemine oturan 17 Aralık soruşturması dosyalarından Fatih Belediyesi davasında 16 sanığın ifadesi tamamlandı. Mahkeme, ara kararında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet suçu yönünden, İstanbul Muhakemet Müdürlüğü’nün de rüşvet almaverme, aracı olma suçları yönünden zarar görme ihtimali bulunduğunu belirterek duruşmaya katılmalarını kabul etti. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in kardeşi Sebahattin Demir yine katılmadı. Demir, mahkemeye duruşma günlerini kapsayacak şekilde 2 günlük işgöremezlik raporu sundu. Davanın sanıklarından Sevinç Doğan, evini bastıklarında kendisine 92 kişilik örgüt kurmak, silah kaçakçılığı, altın kaçakçılığı, kara para aklamak suçlamalarının yöneltildiğini belirterek “Dosyaların hepsi birbirine karıştırılmış” dedi. Doğan, iddianamede Cağaloğlu’nda yer alan Ece Ajandaları binasıyla ilgili suçlamaya ilişkin ise “Müfettişler ifademi aldı. Binada herhangi bir tahribat yapılmadığını tespit ettiler” dedi. Sanık Celalettin Basatemur’un binaya ilişkin anlaşmanın feshi için ofisine geldiğini anlatan Doğan, “Demir ‘Binayı ben satayım. Aracı olayım’ şeklinde söz söylemedi. Sebahattin Bey o gün tesadüfen karşılaşmıştır Celalettin Basatemur ile” dedi. Doğan, Aksaray’daki Rıza Sarraf’a ait olduğu iddia edilen Durak Döviz’in de içinde bulunduğu Rococo İş Hanı ile ilgili sorulara da yanıt verdi. Doğan, hanın sahibi sanık Mehmet Ak’ın inşaat işlerini kendisine verdiğini belirterek “tarihi eser değildir” dedi. Sanık avukatlarından Hikmet Çarboğa da “Dosyada rüşvet anlaşmasına ilişkin hiçbir şey yok. Bakanlar ve Rıza Sarraf’ın dosyası ile birleştirip algı oluşturdular. Böyle bir hukuksuzluk var” diye konuştu. Mahkeme heyeti de, iddianamede arkadaşına “Rüşvet alan adam hacca gidebilir mi Ahmet” diye soran sanık Ali Tunç’un savunmasını hazırlamak üzere süre verilmesine karar verdi. Savunması tamamlanan 16 sanığın duruşmalarda vareste tutulmasına karar veren heyet, duruşmayı 24 Mart 2015’e erteledi. Fatih Belediyesi davası n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail’in Mescidi Aksa’ya yönelik saldırıları konusunda İslam İşbirliği Genel Sekreteri İyad Medeni ile telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan BM Güvenlik Konseyi’nin devreye girmesi gerektiğini söyledi. Köşk’ten İİT’ye telefon Düzce depreminin 15. yılı Fotoğraf: VEDAT ARIK n DÜZCE (DHA) Düzce’de 1999’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin 15. yıl dönümünde yaşamını yitiren 782 kişi Kaynaşlı’da düzenlenen törenlerle anıldı. 46 gün boyunca enkaz ve hastanelerde aradığı 13 yaşındaki oğlu Şahin’in mezarı başında gözyaşı döken Mehmet Canazlar, “En çok oğlumun enkazda kaç gün yaşayıp yaşamadığını, ne kadar acı çektiğini düşündüğümde kahroluyorum. Oğlum enkazın altında ne kadar yaşadı bunu bile bilemiyoruz” dedi. ‘Zeytinleri de Validebağ’ı da kurtaracağız’ İstanbul Haber Servisi Validabağ Gönüllüleri, İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Savunması üyelerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce yurttaş Validebağ Korosu’nun yanındaki park alanına yapılan cami inşaatını ve önceki günkü gerçekleşen polis müdahalesini protesto etti. Acıbadem’deki Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi önünde toplanan yurttaşlar “Bir arada koruyu koruyacağız. Bu inşaat duracak. Validebağ Korosu yaşayacak” yazılı pankartı taşıyarak inşaatın bulunduğu alana yürüdü. “Bu inşaat duracak, başka yolu yok” sloganlarını atan yurttaşların ana caddeden yürümesine polis izin vermedi. Ara sokaklardan inşaat alanına varan yurttaşlar adına konuşan avukat Can Atalay “Ermenek, Soma için, zeytinlerimize sahip çıkan kadınlarımız, erkeklerimiz için direneceğiz. Validebağ Korosunu koruyacağız” dedi. Eylemde konuşan Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı da “Bu ülkenin meydanlarında, mahallerinde, her yerde yapılan inşaatlar polis tarafından korunuyor. Kararlılık bir gün zeytin ağaçlarını da kurtaracak” dedi. Eyleme CHP Parti Meclis üyesi Tuncay Özkan da destek verdi. Dün sabah gerçekleşen İBB Meclis toplantısında ise söz konusu inşaat meclise taşındı. AKP’li meclis üyeleri inşaatın Validebağ Korusu’nun içinde gibi bir algı yaratıldığını savunurken CHP’li meclis üyeleri ise konunun cami inşaatı olmadığını, yeşil alanın korunması olduğunu ifade etti. n ANKARA (AA) Şans Topu’nda 11, 17, 28, 30, 31 ve + 4 numaralarını oynayan ve 5 artı 1 bilen bir kişi, 706 bin 712 lira kazandı. 5 bilenler 4 bin 417’şer lira, 4+1 bilenler 302’şer lira, 4 bilenler 27’şer lira, 3+1 bilenler 16’şar lira, 3 bilenler 3.80 lira, 2+1 bilenler 5.70’şer lira, 1+1 bilenler üçer lira ikramiye alacak. Bir kişiye 706 bin lira
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle