08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] Muhalifler kaçıyor, silahlar IŞİD’e gidiyor Dış Haberler Servisi Suriye’de Batı’nın “ılımlı” deyip desteklediği muhalifler, IŞİD ya da Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’ne karşı savaşmayı reddediyor, tek kurşun atmadan kaçıyor veya saf değiştiriyor. Böylece muhaliflere verilen silahlar IŞİD ya da Nusra’nın eline geçiyor. Bu saptamayı yapan Daily Telegraph gazetesi, ABD destekli Hazm Hareketi ve Suriye Devrimciler Cephesi’nin (SDC) bu ayın başında Nusra’ya yenildiğine ve ellerindeki Amerikan silahlarının Nusra’ya geçtiğine dikkat çekti. ABD’nin Suriye’de IŞİD’in yanı sıra Nusra’ya da havadan bombardıman düzenlemesiyle, Nusra sık sık omuz omuza savaştığı ABD destekli isyancılara karşı döndü. Özgür Suriye Ordusu’ndan Ebu Ahmet Nusra’ya karşı ne Batı’nın ne de diğer ÖSO gruplarının yardıma geldiğini belirtti. Eski ÖSO’culardan olup şimdi Türkiye’de Nusra ve IŞİD’e katılanların kaldığı “güvenli evleri” idare eden Mahmud, “Birçok arkadaşım aynı şeyi yapıyor. IŞİD bizim için tek çözüm. Obama ÖSO’ya baştan destek verseydi işler farklı olurdu. Bu aşamada en önemli şey rejimin devrilmesi ve IŞİD en güçlü grup” dedi. Nusra’nın İdlib’in bir bölümünü elinden aldığı SDC’nin lideri Cemal Maruf, savaş yolsuzluğuyla tanınmasına rağmen, bu yılın başında muhalifler ve Batılı danışmanlarca “Batı’nın birlikte çalışabileceği isyancı” diye pazarlanmıştı. Ama Nusra Maruf’un köyünde aralarında bir kadın, 2 çocuk ve Nusra’nın yerel emirinin de olduğu 19 kişinin cesedini kuyuya atılmış halde buldu. Maruf kendini “Çürüyen cesetleri nereye atsaydık? Ağaçların arasına mı? Oturma odasına mı? Böyle bir toplu mezar formülü bulmamız çok normal” diye savundu. Batı’nın gözdesi, anne ile çocukları hariç hepsinin Esad muhbirleri olduğu için öldürüldüklerini iddia etti. Bunun ABD’nin Suriye’de karşı karşıya kaldığı zorlu ahlaki seçimlerin sadece biri olduğunu belirten Telegraph, isyancılara biri Türkiye diğeri Ürdün’deki iki operasyon odasından destek verildiğini, bu odalarda ABD, Britanya, Fransa, Suudi A., BAE ve Türkiye’nin temsilcilerinin bulunduğunu aktardı. Telegraph: Daha güçlü silah isteyen isyancılar diğer yandan IŞİD ve Nusra’ya karşı savaşmak yerine silahlarını onlara teslim ediyor Katalonya… Barselona’da izlediğim gayri resmi ayrılıkçılık referandumunu konu alan “Katalonya: Elveda Zamanı mı?” başlıklı son yazımda Antoni Bassas isimli bir Katalan ayrılıkçısı meslektaşın görüşlerine yer verdim... İspanya’dan “kopuş” düşüncesine, zamanla birbirinden uzaklaşan karıkocalar gibi adım adım yaklaştığını ve “bağımsızlığı” şu son yıllarda kucakladığını anlatan Bassas; kendisine yük gibi gelen İspanyol kimliğinden kurtulmak istediğini ve bir “Katalan pasaportu” düşlediğini söylemişti. Bassas’ın düşüncelerini burada yansıtmamdan maksat; görüştüğüm bağımsızlık yanlısı çok kişinin fikirlerine tercüman olmasıydı. Tek tek maddi sorunlardan çok; aşamalı bir “yabancılaşma” tarifiydi Bassas’ın anlattıkları… Hasan Sümer isimli okurum haklı olarak “Ekonomi çok farklı bir olay!” diye yazıyor ve soruyor: “Antoni Bassas bağımsızlık halinde neler kaybedecekleri hakkında ne düşünüyor?” Barselona’da geçirdiğim hafta boyunca, kazanç/maliyet tartışmalarına tanık olmadım. Konu, üniversitelerde ve bağımsızlığa açıkça karşı olmakla bilinen iş çevrelerince hiç şüphesiz karışılıyor; ama sokağa pek inmiyor. Bağımsızlık hayalini destekleyenler genelde Bassas gibi ulusal politikalar ve siyasete duydukları tepkiyi; “yerelciliğin idealleştirilmesiyle” telafi etmek peşindeler. “Madrid’le işler yürümüyor; o halde boşanalım ve biz ‘kendi ütopyamızı’ kuralım” özlemi içindeler. Bassas “global tatminsizliklerin yerelde ifadesi” olarak bunu tanımlandırıyor. Katalanlar, Madrid’deki tabloyu, devletin başı krala dek uzanan yolsuzluklardan ibaret görüyor ve demokrasiye geçiş ideallerinden çok uzak bir yere savrulmuş olduklarını düşünüyorlar. Demokrasiye geçiş yıllarının güçlü liderlerinden yoksun siyasi partilerin seçmenle bağlarının koptuğunu; parti aygıtlarının yoz siyaset aracı olmaktan başka işlevinin kalmadığını vurguluyorlar. Siyasete olan derin güven bunalımının yanı sıra ekonomik kriz şartlarında refah devletinde en çok Katalonya’nın kemer sıkmak zorunda kalmasına içerliyorlar. Madrid’e bölgelerinden giden vergilerin dönmemesinden yakınıyorlar… “Ütopya”ya dönüştürdükleri “Katalonya bağımsızlığının”; tüm bu sorunlara merhem olacağını varsayıyorlar. Gayri resmi oylama arifesinde Barselona’da örneğin çok çarpıcı bir müzikal gördüm. Müzikal sekiz yıldır yerel kamu televizyonu TV3’te reyting rekoru kıran, sevilen bir TV programının sahneye uyarlanmasıymış. Aşırı rağbet gören şovun alakasız bir adı var: “Polonya!” Polonya meğer “Katalonya” anlamına geliyor ve Katalanları anlatıyormuş. İspanyollar şirazeden çıkan bu “Katalan milliyetçiliği” karşısında; MadridBarselona arasındaki uzaklaşmayı ve “yabancılaşmayı” vurgulamak amacıyla mecazi anlamda “Katalanlar bizden değil, onlar Polonyalı!” demeye başlamışlar. “Küçümseyici” ve “aşağılayıcı” bu “Polonyalı” geyiği öyle ileri gitmiş ki İspanya’da bulunan Polonya büyükelçisi sonunda şovu yayımlayan kanala protesto çekmiş… Bir anı boş geçmeyen, hareketli ve komik “Polonyalı” müzikaline, açılış gecesinde, son bileti de ben aldım ve girdim. İspanya Başbakanı temsilin başında, kanalizasyondan sürünerek üstü başı b.ka bulanmış şekilde sahneye çıktı desem, gerisini anlatmama herhalde gerek kalmaz sanırım! Barselona’nın en merkezi ve tanımış tiyatrolarından “Poliorama”daki temsilin kapanışı da izleyicilerin “bağımsızlık” çığlıklarıyla noktalandı... Zehirli ve alabildiğine duygusal bu “tepkiöfke ortamında”, okurum Hasan Sümer’in sorusuna cevap almak çok kolay olmuyor ama önceki gün yayımlanan Amerikan Fitch kredilendirme kuruluşunun bir raporu bu bağlamda çarpıcı bilgiler sunuyor. Rapor, Katalonyaİspanya arasındaki gerilimin iki ekonomi içinde olumsuz olduğunu söylüyor. Sorunun uzaması ve siyasi çözüm bulunmaması halinde, ortaya çıkacak “belirsizlikler” nedeniyle İspanya’dan “tasarruf çıkışı” olacağını, bunun finansta güçlü “Katalan bankalarını” birinci dereceden etkileyeceğini, maliyetlerin artarak yatırımların düşeceğini söylüyor. AB’den yapılan “İspanya’dan koparsanız açıkta kalırsınız! Üyelik müzakerelerini yeniden başlatmanız gerekir!” ihtarları cabası. İspanya’yı kollayan AB ve ABD; Katalan bağımsızlığına destek vermiyor. Reel politika ve ekonomi, özetle bu projeye karşı. Katalanlar buna rağmen, “resmi referandum” saplantısından vazgeçmiyor. Yerel hükümet başkanı Artur Mas’ın pazar günkü “genel prova” ertesinde Madrid’e bu doğrultuda yaptığı ‘demarş’ geri çevrildi. Basının karşısına ancak dün çıkan İspanyol Başbakanı Rajoy, yapılan oylamayı “başarısız bir simülasyon” olarak nitelendirdi. “Üç Katalandan ikisinin katılmadığı bir egzersizin demokratik olamayacağını” belirtti. Ve “müzakere taleplerini” geri çevirdi. Savcılık da bu meyanda “simülasyonu” yaşama geçiren sorumlular hakkında cezaları kamu görevinden 10 yıla dek uzaklaştırma öngören gerekçelerle soruşturma hazırlağına başladı. Çarşı karıştı! Devamı cumartesiye. Türkiye’den destek Aşamalı ‘yabancılaşma’ 50’Sİ SİVİL 865 KİŞİ ÖLDÜ ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırılarının başladığı 23 Eylül’den beri aralarında sivillerin de bulunduğu 865 kişinin öldüğü kaydedildi. Suriyeli isyancıları destekleyen Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verdiği bilgiye göre 746 IŞİD, 68 Nusra Cephesi militanının yanı sıra 5’i kadın, 8’i çocuk olmak üzere en az 50 sivil de öldürüldü. Hava saldırıları Halep, Deyrizor, Haseke, Rakka ve İdlib vilayetlerine düzenlendi. ‘IŞİD’le savaştıklarının kanıtı’ The Independent’tan Robert Fisk Kamışlı’nın güneyinde Hacı Bedir Türbesi etrafındaki mezarlığa konuşlanan Suriye askerleriyle konuştu. Suriye’de öldürülenlerin 3’te 1’ini hükümet güçleri oluştururken, 54. özel kuvvetler hava indirme alayından askerler, esir düşen silah arkadaşlarının IŞİD tarafından toplu halde infaz edilmesi ya da kafalarının kesilmesinin ardından, son kurşunlarına dek ölümüne savaştıklarını söyledi. Bir general, Hayahi köyünde bir tümgeneral, 7 asker ve yerel milis gücünden 10 adamın onlarca IŞİD militanı tarafından kuşatıldığını anlatıp “Teslim olmak yerine son kurşunlarına dek çarpıştılar. Hepsi şehit oldu” dedi. Milislerin bazısı evlerinden kaçırılmış ve birinin kafası kesilmiş. Fisk, bu manzaranın ABD ile müttefiklerinin Suriye rejimine yönelttiği “IŞİD’e karşı savaşmıyor” suçlamasını yalanladığına dikkat çekti. Alay, Suriye’nin kuzeydoğusunda iki ayda 32 km’den fazla toprağı IŞİD’den geri almış. Askerler, Musul’da ABD silahlarını ele geçiren IŞİD’in Kamışlı merkezine 14 km menzilli füzeler atınca, militanları kenti menziline alamayacak kadar geri püskürttüklerini anlattı. İstihbarat albayı, bunu tankarla değil, top ve kamyonetlere monte ettikleri makineli tüfeklerle başardıklarını belirtip “Bazen düşmanının taktiklerini kullanmak işe yarıyor” dedi. General IŞİD’in telsiz konuşmaları için “Çok tuhaf ama çoğunluğunun Çince konuştuğunu sanıyoruz” bilgisini verdi. Siyasi güven krizi Katalan lidere dava İspanyol hükümeti, geçen hafta sonu bağlayıcılığı bulunmayan bağımsızlık oylamasının ardından, Katalan Özerk Yönetimi Başkanı Artur Mas hakkında ‘itaatsizlik ve sahtekârlık’ ithamlarıyla dava açıyor. Gerekçe Yüksek Mahkeme’nin men kararına uymaması. Mas, 5.4 milyon seçmenin 2.3 milyonunun katıldığı, yüzde 80’inin de evet dediği oylama sonrası yasal referandum düzenlenmesi ve Madrid’le diyalog çağrısında bulunmuştu. İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, oylamayı ‘bağımsızlık hareketinin derin başarısızlığı’ diye niteleyip referandumu kesin dille reddetti. HİNDİSTAN’DA KISIRLAŞTIRMA DEĞİL KATLİAM 1.2 milyar nüfuslu Hindistan’da, hükümet programıyla kısırlaştırma kampları kurulması ve az sayıda doktorla çok sayıda hastaya alelacele operasyon yapılması katliamla sonuçlandı. Chhattisgarh eyaletindeki iki kısırlaştırma kampında toplu tüp bağlama operasyonları sırasında enfeksiyonlu alet kullanılması çok sayıda kadını septik şoka soktu. Dün ölü sayısı 13’e yükselirken, tedavi gören 60 kadından 20’sinin durumu ağır. Eyalet başkenti Raypur’da protestocular, eyalet başbakanının istifası talebiyle sokağa döküldü. Hindistan’da kısırlaştırma en yaygın aile planlaması yöntemi, operasyona teşvik için kadınlara devlet 23 dolar, yerel yönetimler otomobil ve elektrikli aletler veriyor. Bazılarının da kamplara zorla alındığı söyleniyor. Son faciada, on binlerce kısırlaştırma ameliyatı için devletten ödül almış bir cerrahın 5 saat içinde 83 kadını aynı aletle ameliyat ettiği belirtildi. Zehirlenen ortam Ermenistan havada vuruldu Ermenistan ile Dağlık Karabağ perşembeden beri ortak askeri tatbikat düzenlerken, dün Azerbaycan Ermenistan’a ait bir askeri helikopteri düşürdüğünü duyurdu. Bakü’ye göre, MI24 saldırı helikopteri Agdam’da Azeri mevzisine saldırmaya kalkıştığı için vuruldu, enkazı Karabağ’a düştü. Bu, 1994 Karabağ savaşından beri iki ülke arasında en ciddi askeri vaka. Pilotları da ölen Ermenistan, “Bu eşi görülmemiş tırmandırmanın Azerbaycan için vahim sonuçları olacak” dedi. ‘Çin füzesinin iptali masada’ Dış Haberler Servisi Türkiye’nin ABD ve NATO’daki müttefiklerini alarma geçiren Çin’den füze savunma sistemleri alımına dair tartışmalı plandan vazgeçebileceği kaydedildi. Bir Türk hükümet kaynağı, AFP’ye, “İhalenin iptali dahil olmak üzere birkaç seçenek masada” dedi. Avrupalı bir kaynak ise Türkiye’nin yeni bir ihaleyle Avrupa ve Amerikan şirketlerine öncülük vermeye hazırlandığını söyledi. NATO’nun kilit üyesi olarak Türkiye’nin ilk uzun menzilli füze savunma sistemi alımı için açtığı ihaleyi Çin savunma sanayi şirketi CPMIEC kazanmıştı. Ancak Türkiye’nin İran ve Suriye’ye silah ambargosunu delen bu şirketten alım yapma planları müttefik ülkelerde ve NATO’da derin kaygılar yaratmıştı. CPMIEC’in katıldığı ihalede Amerikan şirketi Raytheon ve Lockheed Martin’in yanı sıra Rus savunma şirketi Rosoboronexport ve Fransızİtalyan konsorsiyumu Eurosam da yer almıştı. 3.6 milyar dolarlık füze sistemleri için NATO’daki müttefiklerin en büyük kaygısı ise “askeri casusluk riski” olurken, Çin sisteminin NATO’nun savunma sistemleriyle uyumluluğu açısından da itirazlar gelmişti. Türkiye de Çin ile müzakerelerin zorluğuna işaret ederken teknoloji transferi ve ortak üretim meselelerini ortaya sürdü. Nihai kararın geçen yaz açıklanması beklenirken Ankara, Çinli şirketin rakiplerini revize edilmiş önerilerini ortaya koymaya davet etti. Ankara’daki bir Avrupalı diplomatik kaynak, “Türkiye’nin önceliği Avrupalı ve Amerikalı şirketlere tanıyacağı yeni bir ihale için müzakerelere hazırlandığı yolunda bilgi edindik” dedi. Çin büyükelçiliği yetkilileri ise konuyla ilgili yorum yapmadı. ‘Fitch: Sermaye kaçar!’ Seselj kanser sebebiyle izinli Balkanlar’da 1990’lardaki kanlı savaşların sorumlularından olan Sırbistan’ın aşırı sağcı lideri Vojislav Seselj, Lahey’deki Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesince sağlık sebeplerinden ötürü geçici serbest bırakıldı. Hırvatların gözlerini “paslı kaşıklarla oyacağı” tehditleriyle tanınan acımasız milis güçlerin kurulmasının sorumlusu, dün Belgrad havaalanında “Sırp kahramanı” sloganlarıyla karşılandı. Kolon kanseri karaciğerine yayılan 60 yaşındaki Seselj, ilk iş “vatan haini” dediği devlet başkanı ile başbakanı devirmeyi vaat etti. Fransa’da Filistin oylaması Akıllı füzeler korkutuyor Dış Haberler Servisi Amerikan silah endüstrisi kimi ya da neyi vuracağına insan aklına başvurmadan karar verebilecek akıllı füzeler üzerinde çalışıyor. Ancak bu silahların tümüyle insan denetiminden çıkabileceği ve insanlığın savunmasız kalabileceği uyarıları yapılıyor. Prototiplerden biri 2013 sonbaharında denendi. B1 bombardıman uçağından atılan füze kendi kendine bölgedeki üç gemiden hangisine yöneleceğine karar vererek, insansız fırkateyni vurdu. Britanya, İsrail ve Norveç de doğrudan insan denetimi olmadan vuran füze ve insansız uçaklar kullanıyor. Britanya’nın “Brimstone” füzeleri tank, araba ve otobüsler arasından hedef seçebildikleri gibi, kendi aralarında iletişime geçip hedef paylaşımı yapabiliyor. Hedef seçme teknolojisi sır gibi saklanıyor. Dış Haberler Servisi İsveç’in resmen, Britanya’nın sembolik tanımasının ardından, Fransa parlamentosunun alt kanadı ulusal meclis de iktidardaki Sosyalist Parti’nin Filistin devletini tanımayı öngören tasarısını 28 Kasım’da oylayacak. Büyük ölçüde sembolik olan tasarıda, Filistin devletini tanımanın Ortadoğu sorununa kalıcı çözüm bulmaya yardımcı olacağı belirtiliyor. Parlamentonun üst kanadı Senato’da ise Komünist Parti’nin sunduğu benzeri bir tasarı 11 Aralık’ta oylanacak. Cumhurbaşkanı Francois Hollande, Filistin devletinin uluslararası düzeyde tanınmasından yana. Hükümet sözcüsü, parlamento desteği alınırsa, ardından BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkarmayı amaçladıklarını söyledi. Kudüs’teki El Aksa gerilimi ise bu kez Batı Şeria’nın Mghayr köyünde bir cami, İsrail’in Arap kenti Şfaram’da bir sinagogun kundaklanmasını tetikledi. Yahudi yerleşimcisi gençlerin başlattığı ve caminin zemininde hasara yol açan yangını Filistinliler söndürdü. Cami ve sinagoga saldırı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle