29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2014 SALI 4 HABERLER 2012’de zorunlu hale getirilen ‘ısı ölçer’ işine giren oğul Bayraktar ünlü işadamından iş talep etmiş Asker Neden Korkuyor? Askerin korkusunu dile getiren herhangi bir söylemin, Türkiye gibi bir ülkede olmadık eleştirilere, suçlamalara, hakaretlere, tehditlere maruz kalmaya yol açabileceğini bilerek yukarıdaki başlığı attım. Çünkü biliyorum, asker endişeli, asker korkuyor. “Asker” ve “korku”yu toplumumuz bir araya gelmeyen iki kavram olarak kabul eder. Oysa başta akıllı askerler, hepimiz biliriz ki, herkes gibi asker de korkar. Aslında cesaret korkuyu tanımamak değil. Onun üstesinden gelebilmektir. O da irade ve akılla olur. Yani cesaret akılsızlık değildir. 1990 aralığında, Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Irak bataklığına saplanmak sorumluluğunu üstlenmemek için Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa ederken, korktuğu için değil, çıkması girmesinden bin kez güç bir belaya bulaşmak istemediği için çekiliyordu ki, buna da akıllılık demek gerekir. Tezkere kabul edildiğine göre, şimdi asker bir kez daha gündemde. “Cumhurbaşbakanı”nın da belirttiği gibi, “asker böyle zamanda lazım”. Asker böyle zamanda lazım, bazı görevler de yüklenecek ama asker korkuyor. Sakın “Türk askeri korkmaz” demeyin! Siz de biliyorsunuz ki, endişeli ve korkuyor. Merak etmeyin! Terörden, düşmandan değil, nahak yere harcanmaktan, kullanılıp suçlanmaktan korkuyor asker. HHH Bölgede doğmasında, palazlanmasında, güçlenmesinde, en büyük tehdit haline gelmesinde birçok gücün sorumlu olduğu pisliğin temizlenmesinin salt kendi sırtına yıkılmasından korkuyor asker. Bölgede çıkılması girilmesinden bin beter zor mezhep çatışmasına gırtlağına kadar batmaktan korkuyor asker. Kırk yıldır “terörle mücadele”ye odaklandırılmış olan asker, şimdi değişen koşullara ayak uydurmaya çalışırken, kimi kaygılara düşüyor. Ya görevleri doğrultusunda, emir komuta zinciri içinde yerine getirdiği emirler yarın öbür gün suç sayılırsa ne olacak? Daha önce Balyoz davasında emir komuta zinciri içerisinde oluşturulmuş eylemler de suç sayılarak kovuşturulmadı mı? Yaşananları hatırlayınca, bu kaygıları haksız görebilir misiniz? Bütün bunlardan sonra, askerin “çözüm süreci”nde MİT’e sağlanan güvencenin kendilerine de sağlanması yolundaki talebini yadırgayabilir misiniz? Şimdi çıkıp, bu yargının alanının daraltılmasıdır, demek kolay. Asker için yargının alanını daraltmak olarak algılanan bir düzenleme sivil için neden öyle sayılmıyor? HHH Bütün askeri görevlerin yerine getirilmesinde, askerin cesareti kadar, sivil iradenin sonuna dek onun arkasında durma dirayetinin de rol oynadığını herkes bilir. Çözüm üretmeden, askeri terörle mücadele diye cepheye sürüp, sonra da bayrağı indirilirken, taş yağmuruna tutulurken, eylemsiz kalmalarını söyleyerek ortada bırakan iktidarlara nasıl güvensin asker? Kuşku yok, terörle mücadelenin de belirli sınırları vardır. Kuşku yok, geçmişte yasal güvenceler denerek, faili meçhullere göz yumulmuştur. Kuşku yok, güvenlik ile özgürlük arasındaki dengenin kaybolması halinde, terörle mücadele terörle mücadele olmaktan çıkıp, cinayete dönüşür. Ama bütün bu demokratik endişeler, geçmişte yaşadıklarımızın ışığında, yine de kullanılıp, ortada bırakılma endişesinin duyulmasını haksız göstermez. Askerin korktuğu terörle mücadelede, sınırın aşılması halinde sorumlu tutulacak olması değil, ama TSK’nin görevleri doğrultusunda, emir komuta zinciri altında, yapılanlardan dolayı da suçlanmaktır. Daha açık deyişiyle asker, kendisine “kumpas kurulmasından” korkuyor. Askere geçmişte kumpas kurulduğunu yalnız ben mi söylüyorum? En yüksek makamda dile getirilmedi mi bu gerçek? Bu durumda asker, ortada bırakılmaktan, “kumpas”a maruz kalmaktan korkuyor. Tek kelimeyle asker, iktidardan korkuyor. Korkan asker ise mütereddit askerdir. Bu da böyle kritik bir dönemde en büyük zaaf unsurunu oluşturuyor. Bakan oğlu iş peşinde AYKUT KÜÇÜKKAYA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Müslüman uşaktır yardımcı olun”; dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “Senin tüm işlerine yardımcı oluyoruz biz” dediği işadamı Emrullah Turanlı ile Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar arasındaki telefon görüşmesinin dinlemeye takıldığı ortaya çıktı. Halktan ve Meclis’ten gizlenen fezlekelerden çıkan yasal dinleme kay Erdoğan yardım edilmesini istedi Bu görüşmeden bir yıl sonra 17 Aralık yolsuzluk operasyonu yapıldı. Hem oğul Bayraktar hem Turanlı gözaltına alındı. Her iki isim de 17 Aralık’ın içinde yer alan TOKİ soruşturmasında şüpheli olarak soruşturuldu. Savcılık soruşturmayı takipsizlikle sonuçlandırdı. Bakan Bayraktar hakkındaki dosya ise fezleke düzenlenerek ayrıldı ve Meclis’e gönderildi. Fezlekede hem Turanlı’yla oğul Bayraktar arasındaki görüşme hem de Turanlı’yla Bakan Bayraktar arasında dinlemeye takılan yasal kayıtlar yer aldı. Bu kayıtlardan birisinde dönemin Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Müslüman uşaktır yardımcı olun” mesajını Bayraktar’ın bizzat Turanlı’ya ilettiği ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet bu yasal dinlemeyi 27 Ağustos 2014 tarihinde duyurmuştu. Bayraktar’ın İstanbul’daki değerli arazilerle ilgili “işlerin hallolduğunu” Turanlı’ya telefonla bildirdiği, Turanlı’nın da “Emriniz var mı bakanım” dediği yine dinlemeye takılmıştı. Abdullah Oğuz Bayraktar dı bakan oğlunun Erdoğan’a yakınlığıyla dikkat çeken işadamından “iş talep ettiğini” ortaya koyuyor. İşadamı Turanlı’ya 2012 yılında apartmanlarda kullanılması zorunlu hale getirilen ısıölçer sayaçları (kalorimetre) işine girdiğini ileten Abdullah Oğuz Bayraktar, “Abi neyin var neyin yok kaçırdık senin işleri” diye dert yanıyor. Oğul Bayraktar’ın üzüntüsünü anlayan işadamı Turanlı da “Bir araya gelelim, bakalım” diye yanıtını veriyor. Tarih: 27 Aralık 2012... Saat: 11.28... Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, işadamı Emrullah Turanlı’yı arar. Telefon konuşmasından Turanlı’nın yurtdışında olduğu anlaşılıyor. Bu telefon görüşmesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Adalet Bakanlığı’na gönderilen Bayraktar fezlekesine özetlenerek girdi. Abdullah Oğuz Bayraktar: Abi ısı istasyonu kalorimet re sayaç falan üretiyorum ben. Onlar abi senin şeyler elemanlara bir sor da nerde alımın neyin var neyin yok ya kaçırdık senin işleri... hep kaçırmışız ya söylememişim sana... Emrullah Turanlı: Yarın ben Türkiye’ye gelince seni arayayım bir araya gelelim bakalım... 012’de yasal hale getirildi 2 2012 yılının son günlerinde yapılan konuşma fez lekede özetlenirken Oğul Bayraktar’ın girdiği ısı pay ölçer işi aynı yıl zorunlu hale getirilmişti. Merkezi ısıtma sistemli binalarda ısı pay ölçer veya kalorimetre cihazı kullanmanın zorunlu hale gelmesi 2 Mayıs 2012 tarihinde kabul edildi. Yönetmeliğe eklenen maddeyle sistemin uygulanmasını sağlamayan bina yöneticileri ve kişiler hakkında Kabahatler Kanunu`na muhalefet suçundan cezai işlem uygulanacak. ÇANAKKALE’DE BERKİN İÇİN EYLEME KATILAN ÖĞRETMENE TRAFİK CEZASI KESİLMİŞTİ HSYK’de Öz restleşmesi ALİCAN ULUDAĞ Özgürlük dersi ÖZLEM GÜVEMLİ Başkonsolosluk önünde 6 Ekim kutlaması n İstanbul Haber Servisi Mısır’ın İsrail’e karşı 6 Ekim1973’te kazandığı zaferin 41’inci yılı nedeniyle bir grup Türkiye’de yaşayan Mısırlı, Beşiktaş Bebek’teki başkonsolosluk binası önünde toplandı. Ellerinde Mısır bayrakları ve Rabia dövizleri bulunan gruptakiler, Muhammed Mursi lehine sloganlar atarken, Cumhurbaşkanı Abdulfettah esSisi’ye de tepki gösterdi. Gruptakiler, slogan attıktan sonra dağıldı. Polis ekipleri, başkonsolosluk çevresinde güvenlik önlemi aldı. Çanakkale’de Gezi eylemleri sırasında kafasına gelen gaz kapsülü sonucu hayatını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan anısına yapılan yürüyüşe katıldığı için trafiği aksattığı gerekçesi ile para cezası kesilen öğretmen Muammer Taşdelen başlattığı hukuk savaşını kazandı. Ders gibi bir karar veren mahkeme yürüyüşte suç işlenmediğini, eylemin şiddet içermediğini, kamu düzeninin zarar görmediğini belirterek para cezasını iptal etti. Kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre özgürlüklerin asıl, sınırlamaların istisna olduğu vurgulandı. Mahkeme kararında idareye de “Sınırlamalarda en çok başvurulan kamu düzeni bozulması kavramının idarece en basit olayların bile kamu düzenini bozduğu şeklinde yorumlandığı görülmektedir. Oysa kamu düzeninin bozulması trafiğin aksaması veya birkaç taşınmazın, aracın zarar görmesi gibi olaylarla dar kapsamlı yorumlanamaz” uyarısı yapıldı. Çanakkale Demircioğlu Caddesi’nde 12 Mart 2014 akşamı yaklaşık 3 bin kişi toplanarak Berkin Elvan için anma yürüyüşü gerçekleştirdi. Eyleme u Mahkeme, somut olayda eyleme katılanlara başka bir gerekçeyle ceza verilmesinin de AİHM kararlarına göre toplantı ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale olarak kabul edildiğini vurguladı. katılan öğretmen Muammer Taşdelen’e de karayolunu işgal ettikleri ve trafiği aksattıkları iddiasıyla 12 Mart 2014’te idari para cezası kesildi. Taşdelen kesilen cezaya 24 Nisan 2014’te itiraz ederek Çanakkale 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Çanakkale Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü mahkemeye gönderdiği yazıda izinsiz gösteri yapıldığını savunarak dağılmaları uyarısına rağmen dağılmadıkları, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri ve trafiği aksattıkları için ceza işleminin uygulandığını belirtti. Dosyayı karara bağlayan mahkeme, ulusal ve uluslararası mevzuat ile AİHM kararlarındaki toplanma ve gösteri özgürlüğünün sınırlarına ilişkin düzenlemelere atıf yaptı. Kararda herkesin önceden izin almadan silahsız ve saldırısız gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu vurgulandı. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ancak milli güvenlik, kamu düzeninin korunması amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği belirtildi. “Buna göre izinsiz gösteri yürüyüşü diye bir suç yoktur” tespiti yapan mahkeme gösteri veya yürüyüş için izin gerekmediğini ifade etti. İzin gerektirmeyen bir faaliyet için suç tanımlamasını hukuka uygun bulmayan mahkeme bu konuda Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin sayısız kararının bulunduğunu kaydetti. bu toplantı ve gösteride suç işlemeye ve suça teşvik bulunmadığının altını çizdi. Eylemin şidddet içermediği ve şiddeti teşvik etmediği, milli güvenliği tehlikeye atacak bir durumun söz konusu olmadığı vurgulandı. ANKARA HSYK 3. Dairesi, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında koordinatör savcı olarak görev yapan dönemin İstanbul Başsavcı Vekili Zekeriya Öz hakkında inceleme izni verilmemesi hükmünü kaldıran Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın kararını yok saydı. HSYK 3. Dairesi, Adalet Bakanı’nın “dairenin verdiği inceleme izni verilmemesi kararını” kaldırma yetkisinin olmadığını belirterek, kararın “yok hükmünde” olduğuna hükmetti. Kararın altına imza atan dairenin 5 üyesinin cemaate yakın olduğu biliniyor. Dönemin İstanbul Başsavcı Vekili Zekeriya Öz, 17 Aralık operasyonu sonrası iktidar çevrelerinin hedefi olunca HSYK’den yazılı izin alarak açıklama yapmıştı. Yüksek yargı kökenli iki kişinin dönemin Başbakanı Recep Tayyip Er doğan tarafından kendisine gönderildiğini savunan Öz, “Bursa’da bir otelde görüştüğüm bu kişiler Sayın Başbakan’ın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, Emniyet’e neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler” demişti. akan ‘İncelensin’ demişti Açıklamada geçen “iki kişinin” sonradan Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu ve Yargıtay 13. Ceza Dairesi Başkanı İsmail Rüştü Cirit olduğu anlaşılmıştı. İki isim, yaptıkları açıklamada görüşmeyi doğrulamış ancak iddiaları reddetmişti. Öz’ün bu açıklamasının ardından Erdoğan, HSYK’ye avukatı Ali Özkaya aracılığıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak HSYK 3. Dairesi, oyçokluğuyla Zekeriya Öz hakkında bu açıklamaları nedeniyle inceleme başlatılması talebini reddetmişti. Adalet Bakanı Bozdağ, yasadan kaynaklı yetkisini kullanarak inceleme izni verilmemesi kararını kaldırmıştı. Bu yeni gelişme üzerine görevlendirilen müfettişler, yaptıkları incelemeyi tamamlarken iddiaları ciddi bularak Öz hakkında soruşturma izni verilmesini talep etti. Bunun üzerine HSYK 3. Dairesi, geçen hafta salı günü toplanarak talebi ele aldı. 7 üyenin tamamının katıldığı toplantıda 3. Daire’nin cemaate yakın olarak bilinen 5 üyesi, Adalet Bakanı’nın dairenin kararını kaldırma yetkisi olmadığını iddia ederek, Bozdağ’ın kararının yok hükmünde olduğunu bildirdi. Diğer üyeler Ahmet Karayiğit ve Zeynep Kavlak ise Zekeriya Öz’le ilgili iddiaların soruşturulması gerektiğini bildirdi. B rafik aksayabilir Çanakkale Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü’nden gelen yanıtta “gösteri yerinin” cezai işleme neden olarak gösterildiğini aktaran mahkeme, AİHM 2. Dairesi’nin daha önce DİSK ve KESK davalarında verdiği karara atıf yaptı. Kararda gösteri yerinin katılanlar yönünden risk oluşturup oluşturmadığının önemli oldu ğu, yer seçiminde idarenin değil gösteriye katılanların güvenliğinin önemli olduğunun ifade edildiği anımsatıldı. Aynı kararda “Kamuya açık bir alanda yapılan gösterinin trafiğin aksaması şeklinde günlük hayatın işleyişini bir miktar bozucu etkisi olsa da barışçıl toplantılara bir miktar hoşgörü ile yaklaşmaları gerekmektedir” denilerek özgürlüğün önemine vurgu yapıldığının altı çizildi. T engellemez Polis gösteriyi Kararda, güvenlik birimlerinin görevinin de gösteriyi engellemek değil gösterinin düzenli ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlamak olduğu vurguladı. Karara itiraz eden Taşdelen ve içinde bulunduğu topluluğun bir çocuğun öldürülmesine karşı düşüncelerinin ifade şekli olarak gösteri yaptıklarını belirten mahkeme bu eylemin bir hak ve özgürlüğün kullanımı olduğuna hükmetti. Toplantı ve gösterinin engellenmesi için gerek AİHS gerekse anayasada belirtilen sınırlama maddelerinin gerçekleşmediğine dikkati çeken mahkeme, Zekeriya Öz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle