29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C 7 EKİM 2014 SALI www.cumhuriyet.com.tr Yeni Bir Cephe: Tüketime Hayır! Hemen herkes globalleşen (vahşi kapitalizmin kucağına düşen) dünyamızın sonunu pek hayırlı görmüyor. Gerçekten de tablo hiç iç açıcı değil. Hele hele açlık sınırının altında yaşamaya çalışanlarla zenginler arasındaki uçurum öylesine derinleşti ki, çok yakın bir gelecekte, sadece açlıktan binlerce insanın ölmesi bekleniyor. Şimdi bir çalışma yapalım, gözünüzü üst üste altı kez kırpın: Evet şu anda bir çocuk açlıktan öldü. Durum bu dünyanın dengesi yoksullar aleyhine öylesine bozuldu ki, yakında zavallı dünyamız yana doğru eğilecek. O zaman sen sağ ben selamet. Bugünlerde beni bir düşüncedir sardı, dünyayı kendi amaçları (kâr) doğrultusunda yöneten 400 uluslararası şirket neden etkilenir, diye? Bildiğiniz gibi dünyada herhangi bir ülke “Kendi madenlerimi ben kendim işlerim” ya da “Ben köylüler için toprak reformu yapıyorum” dediğinde, özellikle silah, ilaç ve gıda sektöründe at koşturan bu şirketler, hemen dünyanın süper gücü olarak takdim edilen maşaları ABD’yi harekete geçirirler. Böylece o ülkeler saldırıya uğrar ya da başkanları alenen öldürülür. Bu arada bazı ülkeler de “demokrasi getiriyoruz” diyerek işgal edilir. Bu uluslararası şirketler halkların tek tipleşmesini isterler. Ne demek bu? Bütün dünya halklarının aynı markaları giyip, aynı müziklerle dans edip aynı yemekleri yemesi demek! Bu şirketler asla farklılıkları sevmezler. İnsanlar onlar için sayılardan ibarettir. Şimdi böyle vahşi bir güçle nasıl başedilir? Ve aklıma ilk gelen pasif direniş yolları. Tüketimi azaltmak! Çünkü bunlar sadece bundan anlarlar. Mal satamadıklarında işleri biter. Şimdi çok saf şeyler aklıma geliyor, altı yaşında bir çocuğun aklına gelebilecek şeyler. Kendimi tutuyorum, çocukça tamam ama işe yarayabilir. Sonunda utanmayı bırakıp bunları sizlerle paylaşmaya karar verdim: Başlayalım: Bir çocuğun ya da yetişkinin yaşam kalitesini düşürmeden yaşaması için belirlenen temel gıdaları baz olarak alalım. Bunlar belli; karbonhidratlar, protein ve sebzeler. Peki marketleri dolduran abur cuburların insanoğlunun beslenmesindeki yeri ne? Süt dururken neden kola? Sorunun yanıtı çok açık, temel gıdalarımızı alarak pekâlâ idare edebiliriz. 350 çeşit peynire gerek yok. Yıllardır taktığım bazı olaylar var; bir turşu cenneti olan ülkemizde vitrinlerde boy gösteren ithal turşular, bir de kedi köpek mamaları. Benim zamanımda yani eskilerde köpeklerin ve kedilerin böyle lüksleri yoktu, herkes evinde kendi olanaklarıyla Söze gerek yok. kedi ve köpeğini doyururdu. Beni geri kafalı bulacaksınız ama Türkiye gibi dört kişiden birinin açlık sınırında yaşadığı bu ülkede ithal köpek ve kedi mamasına giden paranın çok büyük bir miktar olduğunu size hatırlatmak isterim. Tüketime hayır demenin “yiyecekiçecek” başlıklı en zor aşamasını geçtik. Gelelim, giyinmeye. Giyinmek, hele de güzel ve çekici olmak, insanın karnını doyurduktan sonra aklına gelen ikinci lüks ama bu alanda işin ucunun kaçması için öyle tuzaklar var ki, akla ziyan. Geçenlerde kalabalık bir grupta birisi şöyle bir soru sordu: “Bayanlar söylesin bakalım, kaç çift ayakkabıları var?” Kimseden ses çıkmadı ama biliyorum, bir çift ayakkabı daha fazla almak için sinemaya gitmeyenler, kitap, CD almayanlar az değil. Bunu genişletebilirsiniz. Yeni evlenecekleri düşünün, yemek odası takımı, yatak odası takımı vs. derken çok güzel başlayabilecek bir birlikteliğe, paranın can sıkıcı gölgesinin düşmesini hiç önemsemiyorlar. Çünkü birileri hiç durmadan beyin yıkıyor: Tüket, tüket, tüket! Şimdi siz benim bu pasif direniş önerilerimi çok çocukça bulabilirsiniz, haklısınız ama ne yapalım, elimizde şimdilik kendi hayatımızı düzgün yaşamaya çalışmaktan başka bir mücadele silahı yok, öylesine kuşatıldık. Ayrıca biliyorsunuz dünyayı devletler değil, uluslararası 400 şirket yönetiyor, savaşımız onlarla, bu durumda her gün yeni bir cephe açmak gerekiyor. Savaşmak sadece Güneydoğu’ya geçip IŞİD saldırılarını durdurmaya çalışmak değil, o da başımızın üstüne, ama her gün almak istediğimiz bir eşyayı, bir gereksiz yiyeceği almadan da savaşabiliriz. Bu arada pek çok yerde kâğıtların har vurup harman savrulduğunu görüyorum. Hemen aklıma ufacık kâğıtların bile her karesini kullanan ve bu eylemi kutsallaştıran Aziz Nesin geliyor, canım acıyor; lütfen kâğıtlarınızı geri dönüşüm kutularına atın, ağaç dediğiniz bir günde büyümüyor. Buradan başlayın. Bir ilavem daha var, etkinlik davetiyeleri. Bir de hiç kimsenin okumadığı sendika raporları… Bunların bazıları öylesine lüks oluyor ki, harcanan parayla pekâlâ daha iyi işler yapılabilir. Bütün bunları yaparsak ne olur? Bize bir şey olmaz, başka yerlerde borsalarda oynamalar olur ve globalleşmenin tek faydası kendini gösterir. Nedir o? Bu da şöyle ifade ediliyor: “Bugün bir yerde bir kelebek kanat çırpsa, başka bir yerde deprem olur.” 3. köprü evsizleri Odayeri ÖZLEM GÜVEMLİ İstanbul’un can damarı olan Kuzey Ormanları üzerinde inşa edilen 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun yarattığı doğa katliamı hızla sürüyor. GaripçePoyrazköy arasındaki köprünün ayakları her geçen gün etrafındaki orman dokusunu yok ederek yükseliyor. Kentin akciğerleri olan ormanların içinde artık dev şantiyeler var. Köprünün yarattığı tahribatın geldiği boyutu görmek için çıktığımız tura Anadolu Yakası’ndan başlıyoruz. Poyrazköy’ün İstanbul’un keşmekeşinden uzaklaştıran bir Ege kasabısında hissettiren iki yanı ormanlarla çevrili yolu artık şantiye yolu olmuş. Yol üzerindeki yönlendirme tabelaları arasında “IC Şantiye Girişi” tabelası da yerini almış durumda. Poyrazköy’ün yeşil tepeleri köprü ayağının şantiyesi için kazınıp kahverengiye dönmüş. Köprünün beton kalıplarının dökümü bile ormanın içinde kurulan şantiyelerde yapılıyor. Göz alabildiğine yemyeşil olan orman öylesine kazınmış ki ormanın yerinde şimdi devasa kanyonlar var. 3. köprü kapsamında Kuzey Marmara Otoyolu ile TEM arasında Ümraniye’nin mesire alanı olan Devegeçidi’nde inşa edilen “ekspres yol”un binlerce metrekarelik alanda yarattığı katliam da korkunç boyutlara ulaştı. Mesire yeri ile dev inşaat şantiyesi yan yana dünyanın en tezat görüntüsünü oluşturuyor. Birkaç ay önce girebildiğimiz bir çok nokta tel örgülerle çevrilmiş ve her yerde “giriş yasak” tabelaları ile karşılaşıyoruz. l Köprünün Avrupa Yakası’ndaki ayağı da SarıyerGaripçe’de yükseliyor. Aynı Poyrazköy gibi bir orman yoluna sahip olan Garipçe’de de manzara aynı. Orman sanki devasa bir bıçak ile köprü şantiyesi için ortadan bölünmüş. Ana şantiye burada olduğu için daha geniş güvenlik önlemi var. Yollarda görevliler iş makinelerinin çıkış yapacağı noktalarda araçları yavaş gitmeleri için uyarıyorlar. Orman içinden geçen yolda ilerlerken karşınıza bir anda çıkan dev şantiye herkesin ilgisini çekiyor. Birçok kişi arabasıyla geçerken orman tahribatını cep telefonları ile fotoğraflamayı ihmal etmiyor. Köprü inşaatı ormanları kanyona çevirdi. Katliamın boyutları korkunç. Katledilen ormanlar birçok hayvan türünün de yuvasıydı. Birkaç ay öncesine kadar yemyeşil olan tepeler artık çorak arazi görünümünde. Çıplak tepelerin üstünde uçan kuşlar yuvalarını arıyor... Ekspres katliam Bitki örtüsü l Projenin Odayeri ve Paşaköy arasında 60 km uzunluğundaki Kuzey Marmara Otoyolu inşaatı da birkaç ay öncesine göre inanılmaz bir hızla ilerlemiş. Buradaki inşaat için de aynı Poyrazköy’deki gibi bitki örtüsü kazınarak kanyonlar oluşturulmuş. Ama bu kanyonun zemininde nehir değil yol var. Viyadük ve bağlantı yollarının ayakları da yerine konulmaya başlanmış. Poyrazköy kazınıyor Bıçak gibi Garipçe El değmemişti, tatil köyü olacak SAMSUN (AA) Coğrafi özellikleri bakımından Uzungöl’e benzeyen Samsun’un Ayvacık ilçesinde, Suudi Arabistan’dan gelen bir heyetin 40 dönüm arazi satın aldığı, ilçeye hâkim bir tepeden alınan arsa üzerine tatil köyü kurulacağı öğrenildi. Proje hayata geçtiğinde şelaleleri ile ünlü ilçe turizme açılmış olacak. Ayvacık Turizm Kültür Doğa Koruma ve Geliştirme Derneği (AYTUDER) Başkanı Hasan Çelik, Ayvacık’a “saklı cennet” denildiğini, ilçedeki birçok şelalenin de bu ismi aldığını anlattı. “Araplar bu cenneti keşfettiler” diyen Çelik şunları kaydetti: “Yeri aldılar, şimdi izin işlemlerini halledip buraya tatil köyü kuracaklar. Uzungöl, Ayder gibi buranın da daha fazla tercih edilme sebebi doğamız. Doğanın saflığı ve buranın el değmemiş olması. Bakir bir yer. Yatırımcıları buraya bekliyoruz. Geçenlerde Fransızlar geldi. Onlarla görüştük. Buranın tanıtılması için turizm projeleri hazırlıyoruz. Araplar daha fazla yer almak için çalışmalarını sürdürüyor.” Arap heyet şelaleleriyle ünlü Ayvacık’tan arsa satın aldı Fotoğraflar: VEDAT ARIK girmiş Proje için hazırlanan Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi raporuna göre 60.5 metre genişliğindeki inşaat koridoru içinde yer alan yaklaşık 345 hektar meşe yoğunluklu orman alanı, yaklaşık 284 hektar kozalaklı/iğne yapraklı ağaç alanı kaybolacak. Ama tahribatın sonuçları İstanbul’a bundan çok daha fazlasına mal olacak. Yapişletdevret modeliyle İçtaş İnşaat Sanayi Ticaret AŞAstaldi Ortak Girişim Grubu tarafından yapılan 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu için hazırlanan planlara bugüne kadar 30’a yakın dava açıldı. 600 hektar orman Yüzde 72’si Üçüncü orman havalimanı l 3. köprü şantiyesinden sonraki durağımız da 3.havalimanının yapıldığı Arnavutköy ve Eyüp ilçelerinin Karadeniz kıyısında Yeniköy ve Akpınar köyleri oluyor. Bölgede şantiye kurulmuş ancak henüz bir inşaat çalışması yok. Sadece göletler ve taş ocaklarının geride bıraktığı delik deşik olan arazide dolgu çalışması sürüyor. Henüz inşaat başlamasa da 3. havalimanının doğa için ne anlama geleceğini çok iyi biliyoruz. Proje için hazırlanan ÇED raporu havalimanının nasıl bir tahribat yaratacağını kalem kalem ortaya koyuyor. ÇED raporuna göre proje alanında yer alan 2 milyon 513 bin 341 adet ağacın 657 bin 950’si kesilecek, 1 milyon 855 bin 391 ağaç taşınacak. Projenin yapılacağı alanın yüzde 72’si orman, yüzde 8’i göl, yüzde 6’sı mera, fundalık, tarım arazisi, yüzde 14’ü maden sahası. Hafriyat çalışmaları ile orman alanları, 70 adet canlı yaşamı barındıran göl ve göletler, akar ve kuru dereler, tarım alanları, mera alanları ortadan kaldırılacak. İstanbul’un içme suyu ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Terkos Gölü ve Alibeyköy, Pirinçi barajlarında su toplama miktarlarında azalma ve yüzeysel akışlarla kirlilik artacak. Bölge, birçok kuş türünün yaşamsal faaliyetlerini sürdürdüğü bir alan, kuş göç yollarından birinin geçtiği rota üzerinde bulunuyor. Bölgeye havalimanı yapılması ve sulak alan ve ormanlara zarar verilmesi, bu kuş türlerinin yaşamını tehdit edecek. Projenin gerçekleşmesi durumunda alanda floristik açıdan büyük bir habitat ve biyomas kaybı yaşanacak. ‘Yeni Süveyş istila yaratır’ Haber Merkezi Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi’nin Süveyş Kanalı’ndaki geçişi ikiye katlayacak Yeni Süveyş Kanalı projesine akademisyenlerden itiraz geldi. Projenin mevcut Süveyş Kanalı’na paralel inşa edilmesi planlanıyor. Haaretz’in haberine göre kanalın inşa edilmesi durumunda Kızıl Deniz’den Akdeniz’e biyolojik bir istila başlayacak. 1869’da inşa edilen ilk Süveyş Kanalı’nın ardından Akdeniz’de bilinen 700 çok hücreli türün yarısının Kızıl Deniz kökenli olduğunu belirten bilim insanları “Yeni kanal projesi Akdeniz’de mevcut doğal kaynakların yok oluşunu hızlandıracak. Zehirli türlerin Akdeniz’de Libya’dan Yunanistan’a hızla artması beklenebilir. Bunun insan sağlığına da tehditleri olacak” uyarısında bulundu. Projeyle Süveyş Kanalı’ndan elde edilen gelirin yıllık 5 milyar dolardan 13.5 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. l Rapordaki bu tespitlere karşın proje için “olumlu” görüş bildirildi. Projenin ihalesi de halkın görüş ve önerilerinin alınması gereken 10 işgünlük yasal askı süresi dolmadan 3 Mayıs 2013 tarihinde yapıldı. Dünya Bankası’nın “KamuÖzel İşbirliği Modeli” kapsamında yapılacak olan projeyi inşa etme ve 25 yıl boyunca işletme hakkı, 22 milyar 152 milyon Avroluk teklifle LimakKolinCengizMapaKalyon Ortak Girişim Grubu’na verildi. Bakanlar Kurulu, 2 Ocak 2014 tarihli kararıyla 3. havaalanı projesi kapsamındaki İmrahor, Tayakadın ve Yeniköy Ağaçlı, Akpınar ve İhsaniye köylerinde “acele kamulaştırma” kararı aldı. Üçüncü havalimanına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca hazırlanan planları Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından 12 Eylül 2014 tarihinde yargıya taşındı. Davanın üzerinden bir ay geçmeden bakanlık ufak değişiklikler ile yeni planlar hazırladı ve 2 Ekim’de İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıktı. Olumlu bir tek veri yok ama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle