29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EKİM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Onatça: Ekonomide daha belirsiz bir yola giriyoruz ÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça: Bu ülkede işçinin de, memurun da, işverenin de, AKP’linin de, CHP’linin de, Kürt’ün de, Türk’ün de, Alevinin de, öğrencinin de kalbi kırık. Artık bu kalpleri onaracak bir yönetim anlayışına ihtiyaç var. Ekonomide bundan sonrası bizim için zor olacak. Daha belirsiz bir yola giriyoruz. 2015’te yatırımın çok olacağını söyleyemeyiz. TÜSİAD dahil birçok sivil toplum örgütünü bünyesinde barındıran Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Onatça, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kırık kalpleri onarmasını umut ettiklerini belirterek “Cumhurbaşkanı kutuplaşmanın önüne geçmeli. Bu ülkede işçinin de, memurun da, işverenin de, AKP’linin de, CHP’linin de, Kürt’ün de, Türk’ün de, Alevinin de, öğrencinin de kalbi kırık. Artık bu kalpleri onaracak bir yönetim anlayışına ihtiyaç var” dedi. İnsanları ötekileştirmemek gerektiğine işaret eden Onatça, Kürt sorununda çözüm sürecini başından beri desteklediklerini bölgeler arası eşitsizlik giderilmediği sürece Türkiye’nin 2023’te en büyük 10 ekonomi arasında yer alma hedefinin gerçekleşemeyeceğini vurguladı. TÜRKONFED Başkanı Onatça ile Türkiye ekonomisinin geleceği, barış süreci ve IŞİD’in ekonomiye etkileri ve jeopolitik riskleri konuştuk. İşte Onatça’nın sorularımıza verdiği yanıtların satırbaşları şöyle: l Türkiye’de siyaset ekonominin önünü tıkadı. Önce yerel seçimler ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşandı ve ekonomi unutuldu. Yatırım yapacak bir ortam olmadı. Seçimler geçtikten sonra biz yeter artık ekonomiyi konuşalım reformlar hayata geçirilsin dedik. Bu sefer de IŞİD ve Suriye olayları patlak verdi. Avrupa ekonomisinde yaşanan durgunluk, Rusya ve Ukrayna arasındaki Melekle Şeytan Barışla Savaş... Bilimsel teknolojik devrimler, medya çağında, her bilginin her yere anında ulaştırıldığı bir dünyada, milyarlarla dünyalının gerçekleri öğrenebilmede bu kadar çaresiz, bilgi kirliliği, cehalet bataklığında kalacağımızı, nerede duracağımızı, neleri savunabileceğimizi bilemez konumda kalacağımızı hiç öngörebilir miydik? Keşke sorunumuz gerçekleri öğrenme hakkımızın gasp edilmesiyle sınırlı olsaydı... Kimin haklı, kimin haksız, neyin melek, nelerin şeytan işi, hangi adımların barışı, hangilerinin daha da kirli savaşları ürettiğini bilemediğimizde... insanlığın, aklın pusulası çalışmayınca çoğunluk için akılcı, haklı gelen kurtuluş çırpınışları daha bir derin bataklığa çekilme sonuçları üretiyor.. Dünün son dakika haberleri arasında NATO kara birliklerinin topraklarımıza yerleşmesi bilgisi vardı. Yeni komutanın ağzından yapılmış açıklamaların kendi içinde çelişkili gibi görünse de öylesine tamamlayıcı anlamları vardı ki... Meclis’ten geçirilip yasallık kazandırılan tezkeredeki “yabancı askerlerin yerleştirilebileceği...” vurgusunun ne anlama geleceğini biz sorgulayamadan, hemen gündeme girebilecek gibi bir projenin varlığından kaygılanmamızı gerektiriyordu... NATO güçleri Türkiye’yi hangi tehditlerden olduğu çok tartışmalı olarak korumaya hazırlanıyordu... Afganistan, Yugoslavya örneklerini çağrıştıran ortak savunma gücü algılaması yaratılıyordu... Yine aynı haberlerin içinde, AKP, Davutoğlu Hükümeti tezkeresine destek veren MHP lideri Bahçeli’nin açıklaması ise iç tehditler, dinamikler anlamında cepheleşmeyi, gerilimleri, tehdit algılamasını katlayan bir sonuç izlenim, kuşkuyu beyinlere sokuyordu... İktidarları Kürt açılımını sürdürme adına, TSK’yi PKKPYD ile aynı cephede IŞİD’e karşı ortak savaşa sokma niyetindeydi... Bizim Kürt cephesi siyasilerinin vurgulamalarından çıkan ortak sonuç ise iktidarlarının kendi siyasal İslam çizgilerinde yol alabilme uğruna bir yandan IŞİD’e savaş ilanı yapılmak zorunda kalınsa da, gerçek askeri stratejileri hâlâ dolaylı kollamaktı. Bir yandan da Esad’ı devirme stratejilerinde dönüş yapmama uğruna, Rojava’nın yenilgisine seyirci kalınabilirdi... HHH IŞİD kuşatmasının 22. gününde Kobani’nin içinden IŞİD bayrağının görülmüş olması, sokak çatışmalarının sesleri, Türkiye sınırlarını aşan havan topları gerçeğinde, ülkemiz sınırları içindeki Kürt sığınmacılar için değil sadece, Kürt siyasal örgütlenmeleri cephesi için de, acıöfke aklın, sağduyunun önüne geçince, bu savaşın doğrudan tarafı, sorumlusu hiç olmayan ülkemiz insanlarına dönük kör öfke patlamaları, çıkışları da giderek yaygınlaşıyor, gerilim tırmanıyor... Okul yakmaları, polisi, askeri hedef alan nokta atışlarına, sınırdan uzaklaştıkça, büyük kentlerde sivil noktaları hedef alan yeni yakıp yıkmaların da tetikleyicisi oluyor... Bayram, barış, yardımlaşma duygularını, eylemlerini yükselten, yücelten günler demek... Yoğun savaş haberleri arasında hafif kaldığı için dikkatinizi çekmemiş olabilir... Ancak dünyada Ortadoğu, İslam dünyası içindeki bataklığın insanlık dışı boyutlara varmış savaşında insani yardımlar babında en büyük özveriyi gösteren, bedel ödeyen ülke Türkiye... Sığınmacılar hızla yüz binlerden milyonu aşıp ikincisine doğru tırmanırken, hakmızın içindeki insani, dayanışma duygularında çok büyük erozyon söz konusu... Bayram haberleri içinde sığınmacı kamplarına dönük sivil halktan gelen coşkulu yardım haberlerinin örneklerini hiç göremedik. Dahası bizim yoksul, yaşlılara yönelik, huzurevleri geleneksel bayram haberlerinin satır araları içinde sakinlerinin “kapımızı çalan pek olamadı...” yakınmaları vardı... Kent merkezlerini kuşatmış Suriyeli dilenen çocukların soğuyan havada yalınayak, araçları canlarını tehlikeye atacak biçimde kovalarkenki görüntülerinin insanlıkla hiç de ilişkisi yok... Başından beri satır aralarında, incitmeden son yaratılmış Ortadoğu bataklığının en mağdurlarının, bedel ödeme rolü biçilenlerinin, yaratılmasında hiç de katkıları, suçları olmadan bütün bölge Kürtleriyle Türkleri olacağı kaygımı sizlerle paylaşmaya çalışıyorum... Kuşkusuz yıllardan beri bedel ödemekte olan Irak halklarıyla Suriye halkları gerçeklerini atlamadan... Altını çizmeye çalıştığım kaygı, emperyal güç odaklarının yeni dünya düzeni çarklarını denetleme, çıkarlarını kollama, ellerinde tutma adına ellerinden geldiğince doğrudan savaşların tarafı olmama çabaları, projeleri ile ilintili... Yani sorumlusu oldukları bölgelerdeki bataklıklar, iç savaşlarda ödenecek bedeller arttıkça, merkez ülkelerini, haklarını kollama adına yeni stratejiler ürettiler... Laf aramızda zengin kuzey dünyasının lideri ABD, zengin kuzey dünyası içindeki büyük çıkar savaşları, 1. ve 2. dünya savaşlarında da konumu gereği bedel ödemekten sıyırmıştı. Hatta 2’ncisinin sonunda devreye girmeyi başararak en çok bedel ödeyen Rusya ile sonradan oluşacak kapitalistkomünist cephe savaşları için çok avantajlı konuma geçmişti. Vietnam bozgunu, Irak, Afganistan işgallerinin ekonomik vurgunu öğretileri artık havadan, uzaktan destekle, halkları, mezhepleri kırdırarak denetimi elde tutmak istiyorlar... T İ ş dünyası niye Güneydoğu’ya yatırım yapmıyor deniyor. Güvenliğin olmadığı yerde yatırım olmaz. Yatırımlarda devletin istekli olması lazım. Bazı risklerde devletin elini taşın altına koyması, riskleri üstlenmesi gerekiyor. Sadece Batı’da üretip Batı’da satmakla bu iş olmaz. Türkiye’de ortalama eğitim yılı 7.5 yılken Doğu’da 3.5 yıl. Bu insanın vicdanına sığmaz. Fotoğraf: Uğur Demir gerilimler, Amerika Merkez Bankası kararları ve yeni bir seçim sürecine TÜRKONFED, bünyesindeki 20 federasyon altıngirmemiz yeni yada toplanan 141 dernek ile 208 milyar dolarlık iş tırım yapmak istehacmine sahip, 1 milyonu aşkın kişiye istihdam yen yatırımcıların sağlayan, 65 milyar dolardan fazla ihracat yapan önlerini görmesine 11 binden fazla iş insanını temsil ediyor. Çözüm engel oluyor. sürecinin ekonomik ayağı için TÜSAD ile ilk iş l Bundan sonrası biolarak Cizre’ye gittiklerini hatırlatan Süleyman zim için zor olacak. DaOnatça, “O heyetteki iş insanlarının yüzde 90’ı ilk defa o bölgelere gidiyordu. Oralara gitmeden orayı ha belirsiz bir yola girianlayamazsınız. Büyük önyargılarla giden insanlar yoruz. 2015’te yatırımın oldu. Ama döndüğümüzde bu algılardan eser kalçok olacağını söyleyememadı. İkinci gezimizi Batman’a yaptık. 6 Kasım’da yiz. Bunun için kâhin olda Van’da büyük bir toplantı yapacağız” dedi. maya gerek yok. Türkiye düşük büyümede devam edecek gibi görünüyor. Yıl sonunda yüzde 3 büyüme rakamını zor yakalarız. l Biz tezkereyle ilgili başımız sıkıştığında müdahale edeceğiz diye düşünüyoruz. Başka türlüsünü aklımıza getirmek dahi istemiyoruz. l Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) iyi işler yapan bir kurumumuz. DEİK kalsın mı, gitTÜRKONFED’in kurulduğu günden sin mi, diye bize soran bu yana bölgeler arası eşitsizliğin olmadı. Bir sabah kalkkaldırılması için çalıştığına vurtık ki gitmiş. gu yapan TÜRKONFED Başl Sürekli vergi aflakanı Süleyman Onatça, bu rı yapılarak vergi ahlakı eşitsizlik kalkmadığı sürebozuluyor. Biz diyoruz ce Türkiye’nin hedeflerine ki o zaman vergisiulaşmasının mümkün olni zamanında ödemadığını ifade etti. Onatyenler ödüllendiça şu değerlendirmelerilsin, teşvik edil4 Bizim 29 tane yönetim kurulu üyemiz var. Her ri yaptı: sin. Nasıl ki geç yönetim kurulu toplantısında, sizin bölgede işler na l İş dünyası niye ödeyenleri cezasıl gidiyor, diye soruyoruz. Türkiye’nin bir bölgesi diGüneydoğu’ya yatılandırıyorsan erğerinden iyi değil. Büyük kaygılar var. Özellikle Surirım yapmıyor, deniken ödeyenlere ye ve IŞİD kaynaklı G.Antep, Mersin, Adana, K.Maraş, yor. Güvenliğin olde bari teşvik olHatay’da büyük kaygılar var. madığı yerde yatırım sun diye bir çey4 Türkiye’ye milyonlarca mülteci geldi. Bunların kısa zaolmaz. Sermaye ürmanda kayıt altına alınıp işgücüne dahil olmasını istiyoruz. rek altın ver. kektir. Koyduğunun Suriye’den Irak’tan son dönemlerde gelenlerin arasında l Türkiye’nin yetişmiş doktor, mühendis de var. Bu insanların işgücükarşılığını almak iseartık Türk, Kürt ne dahil edilmesi gerekiyor. Diğerleri de ara eleman olater. Ne kadar kazanaAlevi ayrımı söyrak kullanılabilir. Herkesin mültecilere kucak açmasını cağını düşünür. Bazı leminden uzak istiyoruz. İş dünyası bugüne kadar mülteciler için herrisklerde devletin elidurması lazım. hangi bir yardım kampanyası düzenlemedi. Devleni taşın altına koyması, Şimdi Kürtler için tin de bu yönde iş dünyasından bir talebi olmadı. riskleri üstlenmesi gereçözüm süreci konu4 Türkiye’de ciddi bir eğitim reformu yapılkiyor. İstanbul’da bir otoşuluyor. Artık Alevimalı. Okul açtım, üniversite açtım, demekmobili 1000 liraya kasko le olmaz. Bazı üniversitelerden gelen çolerin taleplerine de bakediyorsam Güneydoğu’daki cuklara biz ortaokul mezunu gözüy mak lazım. Aleviler için le bakıyoruz. Üniversitelerin hali bir ilde 1800 liraya kasko edide bir çözüm paketi şart. içler acısı. Eğitim altyapısı yorum. Sigorta 40 lira ise devlet İnsanları ötekileştirmegüçlendirilmeli. bunun 20 lirasını üstlenmeli. mek gerekiyor. 6 Kasım’da Van’a gidiyoruz Devlet elini taşın altına koysun Her ilde büyük kaygılar var l Teşvikler konusunda hükümet bonkör davrandı. Ama Marmara Bölgesi’nin içinde olduğu 1. bölgeye yapılan yatırımlar Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan 6. bölgenin 7 katı. Yatırımlarda devletin istekli olması lazım. l Orta Gelir Tuzağı Raporumuzda gördük ki, Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki 27 il yoksulluk tuzağında. Türkiye’de bölgeler arası gelişmişlik farkı da 4.5 katı buluyor. l Sadece batıda üretip batıda satıyoruz. doğuda üretmeden gidemez. Bu işin başında eğitim geliyor. Türkiye’de ortalama eğitim yılı 7.5 yılken doğuda bu 3.5 yıla düşüyor. Bu, insanın vicdanına sığmaz. l Kimse hatır için gidip doğuya yatırım yapmaz. Orada kurulacak fabrikaların sürdürülebilir olması gerekiyor. Herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Doğudaki iş insanlarıyla batıdakileri birleştirmek, birbirlerinin deneyimlerinden faydalanması için 9 aydır TÜSİAD ile bir çalışma yürütüyoruz. Yeni yeni meyvelerini almaya başlıyoruz. l Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çözüm Süreci Kurulu oluşturuldu. Buraya özel sektör kuruluşları ve sivil toplum örgütleri de alınacak. Biz Doğu ve Güneydoğu’yu en iyi bilen kurumuz. TÜRKONFED olarak bu göreve gönüllü olarak talibiz. ‘Otomotivde 2023 hedefleri bu vergilerle hayal’ Ekonomi Servisi Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, 2023 vizyonu çerçevesinde otomotiv sektörüne 4 milyon üretim, 3 milyon ihracat ve 75 milyar dolar ihracat geliri hedefi konulduğunu anımsatarak, “otomotivde 2023 hedeflerinin bu vergilerle hayal” olduğunu söyledi. AA’ya konuşan Aybar, Türkiye’de otomotiv üzerindeki vergilerin emsal ülkelere göre çok yüksek olduğunu dile getirdi. İbrahim Aybar, “Her ne kadar bu oranlar makroekonomik denge gereği uygulansa da Türkiye, vergilerde bir şekilde AB ortalamalarına inmeye mecbur. Türk insanının alım gücü belli. Bizim kişi başına düşen milli gelirimiz 10 bin dolar. Otomotivde 2023 hedefleri bu vergilerle hayal” dedi. Aybar, gelecek yıla ilişkin tahmin yapmanın Türkiye’de zor olduğunu, gündemin çok sık değiştiğini anlatarak, “Şu an itibarıyla söyleyebilirim ki otomotiv pazarının 2015 yılında da bu yıl ayarında gerçekleşmesini öngörüyoruz. Her ne kadar seçim yılı yaşayacak olsak da biz aynı ayarda bir pazar tahmini düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Dev şirketler özelleştirilecek u Maliye Bakanı Şimşek, kısa zaman içinde BOTAŞ’ın iletim hatları, TEİAŞ’a ait kamu hisseleri, Erzurum Kış Olimpiyatları Tesisleri ve geliri Halkbank’a aktarılmak üzere Halk Sigorta ve Halk Emeklilik’i özelleştireceklerini söyledi. Ekonomi Servisi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelecek dönemde özelleştirilmesi düşünülen alanları AA’ya açıkladı. Kısa zaman içinde elektrik üretim santralları, otoyol ve köprüler, bazı limanlar ve Erzurum Kış Olimpiyatları Tesisleri’ni özelleştireceklerini belirten Şimşek, geliri Halkbank’a aktarılmak üzere Halk Sigorta ile Halk Emeklilik’i de özelleştirmeyi düşündüklerini söyledi. Milli Piyango’ya ait şans oyunlarının ihalesini tamamladıklarını hatırlatan Şimşek, imtiyaz sözleşmesine Danıştay’ın görüşünü beklediklerini ifade etti. Şimşek, yakın zamanda Spor Toto’nun özelleştirmesini yapmayı da düşündüklerini belirtti. Şimşek şöyle devam etti: “Bunların yanı sıra Türksat’a ait Kablo TV operasyonları, BOTAŞ’ın iletim hatlarının, TEİAŞ’a ait kamu hisselerinin yüzde 49 hissesinin ve TPAO’nun halka arzı, İstanbul’un önemli projelerinden Haydarpaşa projesi, ölçü ve ayarlar hizmetinin özelleştirilmesi, üzerinde çalıştığımız ve Enerji Bakanlığımızın uygun görüşünü beklediğimiz Eti Maden’e ait sülfürik ve borik asit fabrikalarının özelleştirilmesi kamunun üzerindeki istihdam ve finansman yükünün azaltılmasına büyük katkı sağlayan özelleştirme uygulamaları olacak. Ayrıca, genel olarak özelleştirme programına almak üzere birçok sektörden yeni şirketler üzerinde de çalışıyoruz.” Tütün ihracatı 1 milyar doları aştı İZMİR Cumhuriyet Türkiye’nin tütün ve tütün mamulleri ihracatı ilk kez 1 milyar dolar sınırını geçti. Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nden yapılan açıklamaya göre, tütün ve tütün mamulleri ihracatı son 1 yılda yüzde 12 oranında artarak 1.1 milyar dolar oldu. Ocakeylül dönemi ihracatı ise yüzde 13 artışla 809 milyon 365 bin dolar oldu. İhracat artışında 2013’te tütün üretimindeki artışın etkisi bulunuyor. 2012’de 45 bin tona kadar gerileyen Türkiye’nin tütün üretimi, 2013’te 86 bin tona yükseldi. Geçen yıl 906 milyon dolarlık ihracat yapıldı. İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Tütün İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Noyan Gürel, 1.1 milyar dolarlık ihracatın, 563 milyon dolarlık dilimini yaprak tütününün oluşturduğunu vurgulayarak, ihracatta sigaranın payının 438 milyon dolar olduğunu ifade etti. Öğretmenlere ek ücret şoku Ekonomi Servisi Türkiye genelinde 900 bin öğretmen, Kurban Bayramı tatilinin son iki gününün hafta içine denk gelmesi nedeniyle o haftanın ek ders ücretini alamayacak. Buna göre öğretmenler, kişi başına ortalama 150 TL’den toplam 135 milyon liralık maddi zarara uğrayacak. Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde çıkarılan yönetmeliği hatırlatan Eğitim Sen Antalya Şubesi Başkanı Kadir Öztürk “2009’a kadar tüm öğretmenlerin ek ders ücreti günlük hesaplanıyordu. Ancak ‘MEB Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın 16’ncı maddesinin uygulama şekli, haftalık değerlendirmeye dönüştürüldü. Yani bir öğretmen haftanın 1 günü rapor aldıysa, diğer günlerde derse girse bile o hafta için ek ders ücretini alamıyor. Aynı şekilde resmi tatillerde de durum böyle. Eğer resmi tatil hafta içi bir güne denk geliyorsa tüm haftanın ek ders ücreti kesiliyor” bilgisini verdi. Uygulamanın öğretmenler açısından büyük haksızlık olduğunu belirten Öztürk, “Böyle bir bayram olabilir mi, çalışmış olmalarına rağmen ücretlerin verilmediği bir bayram olabilir mi” diye sordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle