29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER TBB Başkanı, Ergenekon ve Balyoz’a ilişkin teklife Erdoğan’ın sıcak baktığını söyledi 5 böyle şeyler olurdu! Henüz demokrasiyi ve özgürlükleri içimize sindiremediğimiz için ayrımcılığı bir türlü içimizden atamıyorduk... Her neyse! Başbakan yine paralel devletten söz etti, yargıdan, polisten... Bir gün önce Ankara’da önemli birimlerdeki polis müdürleri alınıp, pasif görevlere atanmışlardı. Devlet içinde devlette temizlik sürüyordu... Herkes ama herkes bir devlet krizinden söz edip, yaşananların bir an önce çözümlenmesini isterken, iktidar partisi her zaman olduğu gibi küresel güçlere, devletin birimlerindeki cemaatçi yapıya değindi. HSYK’ye vurdu! Erdoğan’ı dinlerken düşündüm... Son 15 gün içinde İstanbul ve Ankara’da görevden alınan polis müdürleri, Ergenekon, Balyoz, KCK operasyonlarını yapanlar değil miydi? Peki ya savcılar ve yargıçlar! Gezi iddianamesini hazırlayan savcıya ateş püskürüyordu Erdoğan! O şafak operasyonlarını yapan, Gezi’de eylemcilerin üzerine gaz bombası atıp basınçlı su sıkan o polislere o emirleri veren müdürleri değil miydi? HHH Elbet devlet içinde devlet olmaz ama o “paralel yapıyı kuran” kimdi, söyleyin Tanrı aşkına! Ben mi, muhalif tüm gazeteciler mi, yurtseverler mi, sosyalistler mi, komünistler mi, devrimciler mi, Gezi direnişçileri mi, ODTÜ’lü öğrenciler mi? O yapı AKP hükümeti tarafından kuruldu! Ortaklık bozulunca, Ergenekon ve Balyoz gözaltılarını, tutuklamalarını yaptıran “kahraman” savcılar ve yargıçlar şimdi çete olmuşlardı... Ne yaman çelişkiydi bu! Cemaat 40 yıl önce çıkmıştı bu yolculuğa... Recep Tayyip Erdoğan 1994 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunda gidip Fethullah Gülen’in elini öpmemiş miydi Altunizade’de... HSYK’nin yapısını değiştiren kimdi? Yine kendi partisi ve hükümeti! Kimse kimseyi kandırmasın... Bizim baştan beri söylediğimiz, devlet içinde örgütlü bir yapı vardır... HHH Bu yapının temizlenmesi için önce evrensel hukuku hayata geçireceksin, soyguna vurguna son vereceksin, demokrasi ve özgürlükleri çoğaltacaksın! İşine gelince yargı, gelmeyince darbe demeyeceksin... Davalar sil baştan İstanbul Haber Servisi Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’a Yargıtay aşamasına gelmemiş olan Ergenekon davasının yerinden bozulması, Balyoz davasının ise özel görevli mahkemelerin kaldırılması nedeniyle yeniden yargılama yapılması teklifini ilettiğini belirtti. Feyzioğlu “Başbakan’ın bu teklife olumlu baktığını gördüm. Başbakan’ın yeniden yargılama konusunda ve bu mahkemelerce verilmiş olan ve Yargıtay aşamasında bekleyen hükümlerin bozulması düşüncesinde olduğunu gördüm” dedi. Feyzioğlu, Erdoğan’ın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile çalışmalarını istediğini belirterek “Pazartesi günü Adalet Bakanı ile çalışmaya başlayacağız” dedi. Feyziyoğlu dün Erdoğan ile Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde 14.50’den 17.30’ a kadar bir görüşme yaptı. ANKARA Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’de bir araya geldikleri görüşmede Başbakan’ın, kimi davalarda yaşananları anlamakta güçlük çektiğini belirterek eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un adını zikrederek “Türk orduları Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü yöneticisi olarak mahkum edilmesini kabul etmiyorum” sözleriyle yaşananlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği belirtildi. Erdoğan, yargıda yaşanan güvensizlik sorununun kesin çözülmesini istediğini ancak bu süreç işletilirken toplumun da ikna olması gerektiğini söyledi. Feyzioğlu ise “Sorunun çözülmesi için düğmeye basıldı, hiç tereddütüm yok” dedi. Feyzioğlu Başbakan’ın “sorunun çözülmesi gerektiğini” dile getirdiğini belirtirken Erdoğan’ın “Yeniden yargılamanın önünün mutlaka açılması gerektiği” görüşünü paylaştığını ve ortak noktada buluştuklarını söyledi. Feyzioğlu, somut önerinin Erdoğan’ın Japonya gezisinden dönüşünde yani 11 Ocak’tan sonra ortaya konulacağını açıkladı. İşine Gelince Yargı, Gelmeyince Darbe... Türkiye Cumhuriyeti’nin laik demokratik bir hukuk devleti olduğu aklımıza yeni geldi... Eski dostlar kavgaya tutuştu! Pardon kıyasıya bir mücadeleye giriştiler. Şimdilerde Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu konuşulmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ne dedi: “Devlette ayrı devlet olmaz!” Bunun anlamı ne diye düşündünüz mü hiç? Devlet içinde bir başka devlet, yani paralel devlet olmaz. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla birlikte tartışılmaya başladı “devlet içinde devlet” savı... Oysa bizim ülkemizde devlet içinde devlet hep oldu... Polis içinde de oldu, yargıda da, devletin en duyarlı birimlerinde de. Bunca yıl seçilmişler ne yaptı devlet içindeki devlete karşı? İşbirliği yaptı! HHH Bu yapı derin yapıdır... Kimi zaman iyi saatte olsunların eline geçer, kimi zaman cemaatlerin... Bu bir işbirliği, bir başka deyişle hükümet ortaklığıdır. Bir sen alırsın bir onlar! Bildim bileli böyledir! Kurulu düzenin çarkı böyle işler... Bu ülkede PKK’ye karşı köktendinci Hizbullah’ı örgütleyen, onlara silahlı eğitim yaptıran devlettir. Ortalıkta seçilmişler olsa bile onların dediği olur. Adına vesayet mi dersiniz, esaret mi, ne derseniz deyin, tepeden tırnağa pislik akar. Hiç beklenmedik anda karşınıza Susurluk çıkar... Faili meçhuller, asit kuyuları, cinayetler... Uzun uzun anlatmaya gerek yok! Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Musa Anter, Uğur Mumcu, Bahtiyar Aydın, Gaffar Okkan, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri... HHH Başbakan Erdoğan, dün İstanbul’da 45 gazeteci ve yazarla bir araya geldi... Gazetecilerin ve yazarların çoğunluğu (biriki kişi dışında) hükümete, özellikle Başbakan’a yürekten bağlı, “öl de ölelim” diyen meslektaşlarımız arasından özenle seçilmişti. Ayrımcılığın daniskası yapılıyordu ama Erdoğan’ın canı sağolsun! Hukuk devletinde her zaman ‘Başbuğ kararını kabul etmiyorum’ İLHAN TAŞCI revli mahkemelerin kaldırıldığını ancak aynı kanuna eklenen geçici 2. maddeye dayandırılarak ellerindeki işler bitene kadar yargılamaya devam etme hükmü getirildiğini anlattı. Feyzioğlu “Ne çekiyorsak bu yanlışlık sebebiyle çekiyoruz. 2. maddenin kaldırılması gerekir. Başbakan’ın olumlu yaklaştığı kanaatini getirdim” dedi. kaldırılmalı’ ‘O madde ‘Af veya denetimli serbestlik yok’ Feyzioğlu şöyle konuştu: “Özel görevli mahkemeler kaldırılmalı. Teklifimiz, Ergenekon davasında Yargıtay’ın derhal hiçbir takdir etkisi kullanmaksızın görev yönünden karar bozma kararı vermiş olması. Balyoz’da da yine bir maddelik bir ekleme. 2. maddeyi kal Feyzioğlu, çıkışta gazetecilere yaptığı açıklamada, 5 Temmuz 2012’de özel gö dırdığımızda iş artık ilgili mahkemesinde yeniden görülecektir ve adil yargılanma evrensel çözümle sonuçlanacaktır. Bu formülümüzde af veya denetimli serbestlik talebi yok.” Öte yandan Feyzioğlu, söz verdiği üzere Feniş’te örgütlü alüminyum işçilerinin taleplerini Erdoğan’a aktardığını, Başbakan’ın da Hakİş başkanını arayarak sorunun çözülmesini istediğini aktardı. ‘Barış mektubu aldığını’ belirten Erdoğan ‘O dönüşü olmayan nokta geçildi’ dedi Erdoğan’dan Gülen’e ret İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün gazeteciler ve bazı sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin çağrılı olduğu toplantıda Fethullah Gülen’den “ıslak imzalı bir barış mektubu” aldığını açıkladı. Toplantıya katılan gazeteciler “Gülen’in barış mektubu” gönderdiğinden söz ettiğini, ancak Başbakan’ın “O dönüşü olmayan nokta geçildi” dediğini belirttiler. Gazeteciler, Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden görülmesine ilişkin olarak da gazeteciler “Başbakan Erdoğan, iadei muhakeme olabileceğini söyledi. Bu konuda Adalet Bakanlığı’nda bir çalışmadan söz etti” şeklinde açıklama yaptı. Erdoğan, dün Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gazeteci, yazar ve aydınlardan oluşan 45 kişi ile 3.5 saat süren bir toplantı yaptı. Erdoğan, saat 11.25’te başlanan toplantının açılışında yaptığı konuşmasının tamamında 17 Aralık’ta başlayan “yolsuzluk ve rüşvet” operasyonunu eleştirdi. Erdoğan, 30 Mart seçimlerinde partisinin açık ara fark ile ipi göğüsleyeceğini ifade ederek “İçeride gerçekleştirdiğimiz reformlar, özellikle de çözüm sürecinin başarıyla yürümesi, demokratikleşme alanında attığımız adımlar, hem içeride hem de dışarıda istikrarsızlıktan çıkar sağlayan kesimleri rahatsız etti. Hedefin bir yolsuzluk operasyonu olmadığı, hedefin bir milli irade suikastı olduğu en başından itibaren son derece aşikârdır” dedi. İçeride de dışarıda da çıkarları zedelenen kesimlerin bu süreci durdurmak için kimi zaman tek tek, kimi zaman da ittifak halinde hükümeti hedef aldığını savunan Erdoğan, operasyonun 14 ay boyunca gizlendiğini, 17 Aralık’ta da tam adalet ve emniyet hiyerarşisi atlanarak yapıldığını ifade etti. Erdoğan “Hukuki operasyon görünümlü bir paketin içine birbirinden çok farklı hedefler konulmuş, bir taşla birkaç kuş vurmak değil, adeta kuş katliamı yapılmak istenmiştir” dedi. Operasyonun daha ilk anından itibaren ulusal ve uluslararası medyanın eşliğinde ilerlemeye başladığını belirten Erdoğan şöyle devam etti: “Bütün operasyon dosyalarının üzerinde gizlilik kaydı olmasına rağmen yargının buna uymaması, bunları işleme koymadan önce servis etmesi çok anlamlıdır. Operasyona konulan isim de manidardır:‘Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu’. Yapılan iş tarihin en büyük yolsuzluk operasyonu olarak sunuldu.” Erdoğan “Bir savcının, zanlı olarak çağrılan kişiye eli cebinde söylediği şu: ‘İki dakika süren var, anlat ve çık’... Böyle bir mantık olabilir mi? Böyle bir sorgulama veya böyle bir yargı anlayışı olabilir mi” diye sordu. Zanlılara “Efendilerinizin bundan haberi var. Gelsin şimdi efendileriniz sizi kurtarsın” denildiğini anlatan Erdoğan “Zanlı olarak davet edilen insanlara böyle bir şey yöneltilebilir mi? Tabii bunlar zaman içerisinde çok daha farklı bir şekilde medya ile paylaşılacak. Bu insanlar yaşadıklarını, muhatap oldukları konuları medya ile zaman içerisinde de paylaşacaklar” dedi. Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: “Bu olayın olumlu bir yönü varsa, o da paralel devlet olma heveslisi bir örgütün neler yapabileceğinin tüm millet tarafından açıkça görülmesi oldu. Bu sürecin bana göre en önemli kazanımı budur. Şimdi tabii yargı, üst yargı, diğerleri..‘Sayın Başbakan bu noktada üst perdede konuşuyor’ diyor. Siz üst perdede bu tür yargılamaları yaptığınız zaman bu ülkede yürütmenin başında olan insanların da herhalde söyleyeceği bir şeyler olacaktır. Biz de milletin iradesiyle geliyoruz. Siz atama ile geldiniz. Bu süreçte örgütsel mantık içinde örgüt içi hiyerarşi gözetilerek Türkiye’de bir yargı darbesi yapılmak istendi. Egemenlik milletten alınıp yargıya devredilmeye çalışıldı.” CEMAATTEN YANIT: PAZARLIK YOK Haber Merkezi Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe ofisinde gazeteciler ve sivil toplum örgütleriyle bir araya geldiği toplantıda söylediği “pazarlık yapılması için ıslak imzalı mektup gönderildi” açıklamasına yanıt verdi. Vakfın internet sitesinden yapılan açıklamada, “Hocaefendi tarafından gönderilen mektup, Sayın Başbakan Erdoğan’a hitaben yazılmadığı gibi, muhtevasında da hiçbir ‘pazarlık’ söz konusu değildir” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Meselenin aslı şudur: Vakfımız Onursal Başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi, saygıdeğer bir devlet büyüğümüzün kendisine gönderdiği kıymetli bir insanla görüşmüş; görüşme sonrasında bir mektup yazarak mukabelede bulunmuştur.” Gülen’in yazılarının yayınlandığı herkül.org sitesinin editörü Osman Şimşek de “ıslak imzalı mektubun” içeriğini açıkladı. Şimşek yanlış yorumlar yapıldığını belirterek “mektup hadisesini de bir ‘pazarlık’ gibi değerlendirmeleri fazla şaşırtıcı değil ama gerçekten çok üzücü” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı’na çağrı Şimşek, dershane tartışmalarına değinerek Gülen’in hatırlı kişiler aracılığıyla sessizliğe davet edildiğini ve buna uyduğunu belirtti. Şimşek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından gönderilen aracı ile sürecin bu şekilde devam ettirildiğini, mektup ile de bunun kayda geçirildiğini ifade etti. Şimşek, Gülen’in mektubun Erdoğan ile de paylaşılmasını istediğini belirterek bir ‘pazarlığın’ söz konusu olmadığını dile getirdi. Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’nın açıklamasına atıfta bulunan Şimşek, aracının ve Gül’ün gerekli açıklamaları yapacağını umduğunu sözlerine ekledi. Balyoz hükümlülerinden çarpıcı açıklamalar: Yargı darbesi Vardiya Bizde: Yanlıştan dönmek erdemdir AKP iktidarı ektiğini biçiyor AYŞE SAYIN ANKARA CHP Cezaevi Komisyonu üyelerinin Mamak Cezaevi’nde ziyaret ettiği Balyoz davasından hüküm giyen çeşitli subaylar, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından “yargıdan yakınan” AKP hükümetinin bugün “ektiğini biçtiği” görüşünde. Kendilerinin “sahte, düzmece delillerle” mahkum edilirken isyanlarına kulak tıkandığını ifade eden askerler, yaşanan çarpıklığı “2003 Balyoz Semineri’nin koordinatörü subay şu an güya bizim darbe yapacağımız cumhurbaşkanını koruyor” örneğiyle anlattılar. Yaşadıklarından Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i sorumlu tutan askerler, “Genelkurmay Başkanlığı utana sıkıla, kısık sesle konuşarak, siyaset yapmadığını söyleyerek, bundan istifade ederek itibarını kurtarmasın. İnceleme bitirilmeli ve kamuoyuyla paylaşılmalı” görüşünü dile getirdiler. CHP Cezaevi Komisyonu üyesi milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Muharrem Işık, yeni yılın ilk gününü Balyoz davası kapsamından hüküm giyen çeşitli rütbelerdeki 59 askeri personelle görüştü. Mamak Askeri Cezaevi’ndeki görüşmede tutuklu askerler şunları anlattı: Atanacak asker bulamayacaklar: Askeri Casusluk davası başlamadan 56 ay önce yayın yapılarak bu davanın altyapısı oluşturuldu. Balyoz davası yapılırken de benzer şeyler oluşturuldu. İddianameler ortaya çıkmadan polis fezlekeleri polis suçlamaları basında yer aldı. Şimdi bundan AKP şikâyet ediyor, ne ektiyse onu biçiyor. Cemaat, sadece devlette değil TSK’de de etkili durumda. AKP bugün nasıl yeni görev verecek polis bulamıyorsa, yarın iktidara gelecek hükümetler de atayacak asker bulamayabilirler. Biz de ‘excel’ mahkumuyuz: CD’leri kendilerinin yapmadığını Fethullah Gülen itiraf etti. Kimin yaptığı ortaya çıkarılsın. Excel dosyasında Başbakan’ın oğlunun (Bilal Erdoğan) ismi çıktı. Biz bu Excel dosyalarından dolayı yargılanıyoruz, içerideyiz. Çeteye ulaşılacaksa TÜBİTAK’a ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele’ye girilmelidir. TÜBİTAK da çetenin bir parçasıdır. Osman Can, “Orduyu tasfiye için Balyoz yapıldı. Tasfiye edilen subayların yerine kim getirildi” diyor. Bu araştırılmalı. Koordinatör, Cumhurbaşkanı’nı koruyor: 2003 Balyoz Semineri’nin koordinatörü şu an Cumhurbaşkanlığı Muhafaza Alayı Komutanı Tanju Poshor. Balyoz’da plan subayı olarak görev yaptı. Biz içerideyiz, bu planın plan subayı bizim güya darbe yapacağımız Cumhurbaşkanı’nı koruyor. ‘Açın artık kapıları’ Haber Merkezi Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu üyeleri “Yargıyı, tarafsızlığa, hukukun ve vicdanın gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz” diyerek tutuklu ve cezaları onanan askerlerin tahliye edilmesini istedi. Vardiya Bizde Platformu üyeleri Türkiye genelinde düzenledikleri “Sessiz Çığlık” eyleminde bu hafta, Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “TSK’ye kumpas” sözlerine dikkat çekti. İstanbul’da Beşiktaş’taki Demokrasi Anıtı önünde bir araya gelerek “Yanlıştan dönmek erdemdir. Açın artık kapıları” pankartı açan asker yakınları Ankara, Gölcük ve Antalya’da yapılan “Sessiz Çığlık” eylemlerinde de tahliye beklentileri dile getirildi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘EVDE PARA BULUNDURMASI HATA’ bir barış mektubu gönderdiğini açıkladığını belirterek “Ancak Başbakan ‘o safha geçildi’ dedi. Başbakan, ‘geri dönüş noktası aşıldı, paralel yapılanmanın tasfiyesi için ne gerekiyorsa yapılacak’ dedi” diye açıklamada bulundu. Gazeteci Fikret Bila ise “Başbakan, Halkbank genel müdürünün paraları o şekilde evde bulundurmasını hata olarak ifade etti. O konuyu ayırıyor. Yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini belirtti” dedi. Gazeteci Ali Bulaç, Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden görülmesine ilişkin, “Başbakan Erdoğan, iadei muhakeme olabileceğini söyledi. Bu konuda bir çalışmadan söz etti” dedi. aşbakan Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’de düzenlediği toplanB tının ardından gazeteciler açıklama yaptı. Gazeteci Mehmet Barlas, Erdoğan’ın isim vermeden Fethullah Gülen’in kendisine ıslak imzalı ERDOĞAN’IN DAVET ETTİĞİ GAZETECİLER fak, Türkiye, Sabah, Star, Yeni Akit, Takvim, Bugün, Habertürk, Akşam, Radikal, Vatan gazeteleri yazarları ile Prof.Dr. Fuat Keyman, Ayhan Ogan, Can Paker, Vedat Bilgin de katıldı. “TSK’ye kumpas kuruldu” sözleriyle tartışma yaratan Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan da toplantıda yer aldı. Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Ali Babacan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan da katıldı. umhuriyet Gazetesi yazarlarının çağrılmadığı toplantıya Zaman Gazetesi C yazarları Ali Bulaç, Etyen Mahçupyan katıldı. Hürriyet Gazetesi’nden Akif Beki, Milliyet Gazetesi’nden Fikret Bila’nın katıldığı toplantıya Yeni Şa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle