02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2014 SALI 4 Pazar günü MÜSİAD’ın düzenlediği bir toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu şöyle demiş: “Bazıları şu anda 2013 değerlendirmesi yaptıklarında kriz görmek istiyorlarsa, bardağın boş tarafını görmek istiyorlarsa, biraz pesimist bir havayı topluma sirayet ettirmek istiyorlarsa, Gezi olaylarından ve 17 Aralık operasyonlarından bahsederler. Bugün bahsederler, ama 10 yıl sonra, 30 yıl sonra bunlar mı hatırlanacak acaba 2013 deyince? Ben şundan eminim: İstikametimiz değişmez, özgüvenimiz sarsılmaz yolumuza ilk çıktığımız andaki ilkelerimiz, yine yolumuzu yenileyerek aydınlatmaya devam ederse 304050 yıl sonra Gezi olayları, 17 Aralık falan hatırlanmayacak.” Acaba gerçekten öyle mi olacak? HHH Davutoğlu’nun konuşmasına dikkatle bakılırsa, uzun bir gelecekte, HABERLER Gezi ve 17 Aralık: 30 Yıl Sonra... AKP’nin yine iktidarda olacağını veya AKP çizgisinin devam edeceğini düşündüğünü anlıyoruz. Bu düşüncenin doğru ve gerçekçi olduğunu sanmıyorum. Bütün toplumsal, siyasal ve ekonomik göstergeler, tam tersine, önümüzdeki yıllarda AKP iktidarının sonunun geleceğini belirtiyor. HHH Bir ülkede 30 yıl sonra nelerin konuşulacağını anlamak çok da zor değildir... Her ne kadar önümüzde daha yaşanacak bir 30 yıl ve bu yıllarda olacak olaylar varsa da bugün kaç yıl önceyi konuşup konuşmadığımıza ya da nasıl konuştuğumuza bakarak bir kestirimde bulunabiliriz. Bugünden 30 yıl öncesi 1984; Türkiye henüz 1980 darbesinin etkisinde, askeri yönetimden sivil yönetime geçmeye çalışıyor. Bugün 1980 darbesini konuşmuyor muyuz? Bırakın konuşmayı, yargılıyoruz bile. HHH Peki bugün başka neleri konuşuyoruz? 1960 darbesini, 1950’de başlayan Menderes dönemini ve 1930’larda tek parti döneminde olup bitenleri. Yani sadece 30 yıl öncesini değil, 8090 yıl öncesini bile konuşuyoruz; o dönemlerdeki olayları, sorunları, adaletsizlikleri anımsıyoruz; hatta bazılarını güncel olarak yargılıyoruz bile. Neden? Çünkü kamuoyu vicdanını rahatsız eden olaylar, haksızlıklar, adaletsizlikler var. HHH Siyasal iktidarlar, asker ya da sivil, yolsuzluk, haksızlık ve adaletsizlik yaptıkları zaman, bunlar 50 yıl sonra da konuşulur 100 yıl sonra da... Yolsuzluklar, haksızlıklar ve adaletsizlikler, düzeltilene kadar, asla gündemden düşmezler! François Hollande Galatasaray’da Fransa Devlet Başkanı François Hollande’ın resmi Türkiye ziyareti, iki ülke ilişkilerinin görece iyi olduğu bir döneme rastladı. Bunda kuşkusuz Türkiye’yi hasım almayı şiar edinmiş selefi Sarkozy’nin tersine Sayın Hollande’ın Ankara’ya ılımlı yaklaşımı ve TürkiyeAB ilişkilerine Sarkozy’den daha olumlu bakmasının da rolü var. Dün ülkemize gelen Sayın Hollande’ın Türkiye’de ele alacağı konular arasında, Fransızların Japonlarla birlikte girdikleri Sinop nükleer santralı, Paris’in uzmanı olduğu hızlı tren projesi var. İki ülke arasında hâlâ sorun teşkil etmeyi sürdüren Ermeni soykırımı tartışması ise bu ziyarette ele alınmayacak. Türkiye’yi ziyaretinden önce Fransa’daki Ermeni dernekleri koalisyonundan Papazyan, Toranyan ve Govaciyan’ı kabul eden Hollande, İnkâr Yasası diye anılan ve Ermeni soykırımını yadsıyanlara yaptırım uygulanmasını öngören yasa konusunda ısrarcı olacağını belirtmişti. Ama Elysee’ye yakın kaynaklar, bu konunun Türkiye ziyaretinde değil de Erivan gezisi sırasında ele alınacağını dile getirmekteler. Tabii bu arada, AİHM’nin Perinçek kararından sonra, “İnkâr Yasası”nın hukuki temellerinin de biraz daha zayıflamış olduğunu belirtmek gerek. HHH François Hollande’ın bu gezisi, 1968’de General De Gaulle, 1992’de François Mitterrand’ın ziyaretlerinin ardından, üçüncü Fransa cumhurbaşkanı resmi ziyaretidir. Bu üç ziyaretin ortak noktaları ise, Fransız cumhurbaşkanlarının Galatasaray’a gitmeleridir. General De Gaulle 1968 yılındaki gezisinde Galatasaray Lisesi’ni ziyaret ederken, hoş bir rastlantı, bu irfan yuvası da yüzüncü kuruluş yıldönümünü kutlamaktaydı. 1992’de gelen François Mitterrand da Galatasaray Lisesi’ne gitmişti. Ama Fransa cumhurbaşkanı aynı zamanda Turgut Özal ile imzaladığı anlaşma ile Galatasaray Üniversitesi’nin doğumunda rol almış devlet adamıdır. François Hollande, bugün, Fransa ile Türkiye arasında imzalanan bir anlaşma ile kurulmuş olan Galatasaray Üniversitesi’nde öğrencilere hitap edecektir. Görülüyor ki, Galatasaray eğitim kurumları artık Fransa ile Türkiye arasındaki en sağlam ve verimli işbirliği odaklarından biri haline gelmiş bulunmaktadırlar. HHH Abdülaziz’in ünlü 1867 Avrupa seyahati sırasında Fransız büyük okullarını görüp etkilenmesi üzerine Tanzimat’ın ünlü simalarından Ali Paşa’nın da gayretiyle Fransızlarla işbirliği halinde (ki III. Napoleon’un Maarif Nazırı Victor Duruy’nin de katkılarını unutmamak gerek) 1868 yılında kurulan Galatasaray Sultanisi tarihteki TürkFransız işbirliğinin en parlak örneklerinden biridir. Okul çoğunun sandığının aksine, yerli bir kurumdur. Fransa’nın kültürel etkisi okulun bu yapısını hiçbir şekilde etkilememiştir. O kadar ki, okulun bir kısım öğrencileri Birinci Dünya Savaşı sırasında aralarında Fransızların da bulunduğu İtilaf Devletleri’ne karşı savaşırken şehit olmuşlardır. Onların listesi lisenin girişinde bulunmaktadır. Ama ilişkilerinin en karanlık dönemlerinde bile lise işbirliğinin ve iki ülke halklarının dostluklarının, aydınlanmanın ülkesinin kültürel etkilerinin, tarihteki en parlak örneklerinden biri olarak kalmıştır. Okulun Fransız hocaları da kurumun bu misyonunun bilincinde olmuşlardır. Hiç unutmuyorum, hayatımdaki en büyük yurtseverlik ve Atatürkçülük derslerinden birini Mustafa Kemal hayranı Fransız kimya hocamızdan almıştık. Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande, bugün bu kurumun en yeni başarısı olan Galatasaray Üniversitesi’nde öğrencilere seslenirken, kontrat süreleri konusunda kendi hükümetleriyle kimi sorunları olan Fransız uyruklu öğretim elemanlarını da dinlemek, belki de çözüme katkı yapmak olanağını da bulacaktır. Şahin’in Yargıtay’a ilettiği ismin Adalet Akademisi Başkanı Yıldırım olduğu belirtiliyor Gizli zarftaki o ‘imam’ EMİNE KAPLAN ANKARA AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in “Yargıtay’daki cemaatin imamı, bir dosyayı Pensilvanya’ya göndermiş” dediği ve gizli damgalı zarfla Yargıtay’a sunduğu ismin Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım olduğu belirtiliyor. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi üyeliğinin yanı sıra Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı görevini yürüten Yıldırım, Mehmet Ali Şahin’in Adalet Bakanlığı döneminde Müsteşar Yardımcılığı’na getirilmişti. “Muaz bin Cebel” takma adlı kişinin de “Yargıtay imamı” ya da cemaat adına yargıda iş yürüten isimlerden olduğu konuşuluyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “Önemli bir holdingin başında bulunan kişi hakkında bir ceza davası var ve mahkum olmuş. Dosya Yargıtay’a gelmiş. Yargıtay’da cemaatin Hüseyin Yıldırım imamı diye nitelendirilen kişi, bu önemli kişinin dosyası ile ilgili nasıl karar verilmesi noktasında dosyanın kısa bir özeti ile Pensilvanya’ya sormuştur” demiş, Yargıtay’ın “Somut bilgi ve belge olursa yasal işlem başlatılacaktır” açıklaması üzerine ismi gizli damgalı bir zarfla Yargıtay’a sunmuştu. Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu, geçen hafta toplanarak bir ceza dairesi başkanını iddiaları araştırmak ve konuyla ilgili rapor hazırlamakla görevlendirmişti. misi Başkanı, başkan yardımcıları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri, genel sekreter, eğitim merkezi müdürü ve müdür yardımcıları, akademide görevlendirilen hâkim ve savcılar ile diğer personelin görevlerine son verilmesi öngörülüyor. AKP’li Şahin’in “Yargıtay’daki imam” dediği ismin “Muaz bin Cebel” takma adıyla anıldığı da belirtiliyor. Muaz bin Cebel isminin Yargıtay’ın imamı olmayabileceği, yine yargıda cemaat adına faaliyet gösterdiği belirtilen isimlerden biri olabileceği de konuşuluyor. Muaz bin Cebel, Hz. Muhammed dönemine yetişen, Müslüman olarak onu gören, sohbetinde bulunan ve Müslüman olarak ölenlere verilen tanım olan sahabeler arasında yer alıyor. İslam tarihinde Cebel’den, Hz. Muhammed’in özellikle âlimliği ve dinin gereklerini yerine getirmesi açısından aldığı büyük övgülerle söz ediliyor. Mehmet Ali Şahin GÜLEN BBC’YE KONUŞTU Muaz bin Cebel imam mı? Şahin, müsteşar yardımcısı yaptı AKP kulislerinde, Şahin’in Yargıtay’a bildirdiği ismin Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım olduğu belirtiliyor. Yıldırım, AKP iktidara geldikten sonra Ağustos 2003’te Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı’na, 2006 yılında Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’na getirildi. Yıldırım, Mehmet Ali Şahin’in Adalet Bakanlığı döneminde müsteşar yardımcılığına atandı. HSYK’nin yapısının değiştirildiği anayasa değişikliği paketinin referandumundan önce Yargıtay üyeliğine seçilen Yıldırım, referandumdan sonra da Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı’na atandı. AKP’nin dondurduğu HSYK yasa önerisinin kabul edilen Türkiye Adalet Akademisi’yle ilgili maddelerinde, Türkiye Adalet Akade Erdoğan’a ‘padişah’ benzetmesi Haber Merkezi Gülen cemaati kurucusu Fethullah Gülen, “Bir yolsuzluk olduğu muhakkak. Bunu herkes kabul ediyor. Değiştirmeye de kimsenin gücü yetmez” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için “arkadaş” ifadesini kullanan Gülen, AKP hükümeti ile yaşadıkları gerginliğe ilişkin “İcabında sükut dururuz” diyerek uzlaşmaya açık olduğu mesajını da verdi. Gülen, 16 yıl aradan sonra ilk kez bir televizyona, BBC’den Güney Yıldız’a Pensilvanya’da yaşadığı evde verdiği röportajda “yolsuzluklar yapıldığı” vurgusu yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği mektubun Başbakan Erdoğan’ı rahatsız etmiş olabileceğini söyleyen Gülen, “Bir mabeyni hümayun var herhalde zannediyorum çevresinde. Mabeyn, padişahların etrafındaki insanlara deniyordu. Çevresinde zannediyorum meseleleri farklı intikal ettiriyorlar. Böyle rahatsız edici şeylere sevk ediyorlar sanıyorum arkadaşı. Fakat bu fırtınaların dineceğine inancımı hiç kaybetmedim. İcabında sükut dururuz” dedi. Gülen, röportajda, mart ayında yapılacak yerel seçimlerdeki olası tutumlarını şöyle özetledi: “Kim hak hukuk karşısında dik duruyorsa, sağlam duruyor ise, kim demokrasiye saygılı ise, çevresi ile iyi geçiniyor ise Ona oyunuzu verin diyebilirim yani.” Yolsuzluk operasyonunun ardından polis ve yargıda görev yeri değiştirilenlerin hepsinin cemaatle bağı bulunmadığını belirten Gülen, yeri değiştirilenler arasında sosyal demokrat, milliyetçi ve ulusalcı kesimden görevlilerin de olduğunu belirterek bunun zamanla ortaya çıkacağını anlattı. Gülen, “paralel devlet” suçlamalarına yönelik soruya şu yanıtı verdi: “Sadece paralel devlet üzerinde duruldu. Rüşvetler, ihaleye fesat karıştırmalar, onlardan hiç bahsedilmiyor yani. Onlar, olağan bir şey gibi gösterilmeye çalışılıyor.” BBC röportajın yanında muhabir Tim Franks’in izlenimlerini de yayımladı. Franks, Gülen’in fiziksel kabiliyetinin azaldığını vurguladı. Tansiyon ilacı kullanan Gülen’in uzun süren röportaj sonrası ayağa kalktığında sallandığını aktaran Franks, “Kalktıktan sonra sallandı. Odada bulunan müritlerinden 13’ü, onu omuzlarını tutarak ve doğrulttu” dedi. Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenleme Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı AKP’den geri adım yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, dershanelerin kapatılmasına ilişkin tasarının Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığını, önümüzdeki günlerde TBMM’ye gönderileceğini söyledi. Düzenlemeyle ilgili paydaşlardan olumlu görüşler aldıklarını, ancak daha sonra “başka meselelerle karşılaştıklarını” söyleyen Arınç, “Bağırıp çağırarak, hükümeti yıpratmayı, itibarsızlaştırmayı ve arkasından yaşanacak olaylara zemin hazırlamayı amaç edinenlere kötü haberim var; kusura bakmayın sizin samimiyetiniz yok. Sizler dershane konusunu sadece bir kavgayı başlatmak için ortaya koymuşsunuz. Çünkü gelişmeler onu gösteriyor” dedi. Bakanlar Kurulu, Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina’da toplandı. Toplantı sonrasında kameraların karşısına geçen Arınç, Başbakan Erdoğan ve Bozdağ’a suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Adalet Hukuk Derneği, Ak Avukatlar Derneği, Bağımsız Hukukçular Platformu, Genç Baro ve Yargıda Reform Grubu isimli 5 platformun üyesi avukatlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da aralarında bulunduğu 12 kişi hakkında “Yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs”, “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit”, “TC organlarını aşağılama, suçluyu kayırma” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan grup adına açıklama yapan avukat Sibel Şimşek, “17 Aralık’la başlayan bu krizin, yürütme organının hukuksuz ve yasaları çiğneyen ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla hareket etmesi sonucunda daha da derinleştiğini görmekteyiz” dedi. Savcılığa sunulan dilekçede Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bozdağ, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, il emniyet müdürü Selami Altınok, eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın da aralarında bulunduğu 12 kişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu. gazetecilerin sorularını yanıtladı. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin yasa tasarısı çalışmalarına değinen Arınç, özel dershanelerin faaliyetlerinin 1 Eylül 2015’e kadar süreceğini anımsattı. Arınç, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan tasarının yakında TBMM’ye gönderileceğini söyledi. Arınç, düzenlemenin seçim öncesinde yasalaşıp yasalaşmayacağı yönündeki bir soru üzerine şunları kaydetti: “Meclis gündemine süratle alır, komisyondan süratle geçerse, Meclis takvimi ne kadar gerektiriyorsa, o kadar zamanımız da olursa bu geçebilir ama diyelim ki mart ayının başında Meclis seçim nedeniyle tatile girecekse, bu tarihe kadar da yetişmemişse marttan sonra da bakılabilir. Ama hükümetimizin hedefi Meclis’e sevk edilir edilmez komisyon ve genel kurul sürecinden geçmesidir. Buna ne kadar imkân bulabileceğiz, bunu inşallah Meclis’te görürüz.” Hepsi cemaatçi değil İçişleri Bakanı, Gülen’e ‘Nasıl başkaldırıyorsun, Kimsin sen kim’ sözleriyle yüklendi ‘Sana pabuç bırakır mıyız’ RECEP KAPUCU ERZURUM İçişleri Bakanı Efkan Ala, “paralel devlet” olarak nitelediği cemaati hedef alırken, “Senin ağababalarını yenmişiz. Sana pabuç bırakır mıyız” dedi. Fethullah Gülen’e de “Kimsin sen kim” diye hitap eden Ala, “Sen nasıl oluyor da başkaldırıyorsun? Bir darbe teşebbüsünde bulunuyorsun. Seni bu millet affeder mi?” sözleriyle yüklendi. Memleketi Erzurum’da partisinin aday tanıtım töreninde oldukça sinirli olduğu gözlenen İçişleri Bakanı Ala, “Şunu biliniz ki biz hiç kimseye ve hiçbir şey için çökmeyiz . Paralel devlet devreye giriyor. Kendisini görevlendirenlerin eline verdiği reçeteyi yürürlüğe sokuyor. Biz kaç darbe girişimi atlatmışız kardeşim, senin haberin var mı? Senin ağababalarını yenmişiz, ağababalarını. Sana pabuç bırakır mıyız?” diye konuştu. Paralel devlet içerisindeki kişilerin Başbakan Tayyip Erdoğan’ ı durdurmak istediklerini ileri süren Ala, Gülen’i “içinde yuvalandığı tabanın iyi niyetini suiistimal etmekle” suçlarken “Sen, Fas’tan Endonezya’ya kadar, Kırım’dan Sudan’a kadar herkesin ‘Allah razı olsun’ dediği, hareketin liderine ‘dur’ diyorsun. Kimsin sen? Kimsin? Buna senin gücün yeter mi? Bu millet onun için mi sana yardım yapıyor. Bu milletin yardımını, desteğini, orada içerisine yuvalanıp, örgütlenip, o yardımları da kötüye kullanarak sen nasıl oluyor da başkaldırıyorsun? Bir darbe teşebbüsünde bulunuyorsun. Seni bu millet affeder mi?” dedi. Fiziksel kabiliyeti zayıf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle