02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 56. Grammy Ödülleri sahiplerini buldu 15 Daft Punk’a 4 ödül Kültür Servisi Önceki akşam ABD’nin Los Angeles kentinde düzenlenen 56. Grammy Ödülleri gecesine, Fransız müzisyenlerden oluşan elektronik müzik ikilisi Daft Punk, 17 yaşındaki pop şarkıcısı Lorde, rap şarkıcısı Macklemore ile yapımcısı Ryan Lewis damga vurdu. Daft Punk ikilisi, aralarında Yılın Albümü ve Yılın Plağı ödülleri de olmak üzere 4 ödül birden Lorde aldı. Genç pop şarkıcısı Lorde, “Royals” ile Yılın Şarkısı ve Yılın Pop Solo Performansı ödüllerine değer görülürken, Macklemore ile Ryan Lewis En İyi Yeni Sanatçı ödülünün yanı sıra rap dalındaki 3 ödülü kazandı. Grammy Ödülleri gecesinde Beyoncé ile Jay Z, “Drunk in Love” ile sahne alırken, Madonna da sahnedeki performansıyla büyük alkış topladı. Hafıza Kuşu Durmaz Gagalar Bundan 30 yıl önce lise öğrencisiyim... Babam daha ölmemiş, Sovyet Rusya henüz dağılmamış... Evimizde askeri darbenin ardından hazırlanan o korkunç 12 Eylül Anayasası’nın halkoylamasında evet oyu alarak kabul edilmişliğinin endişesi... Endişeliyiz... Çünkü Kenan Evren cumhurbaşkanı; Çünkü Özal iktidarda; Çünkü cezaevlerinden korkunç işkence haberleri geliyor; Çünkü annemle babamın yakın arkadaşları cezaevine girmektense tüm tehlikeleri göze alıp yurtdışına kaçmanın yollarını arıyor; Çünkü din dersleri yeniden zorunlu olmuş ve bizim evimizde 30 yıl sonra olabilecekler ta o zamandan seziliyor. Abdullah Çatlı’yı 30 yıl önceden hatırlıyorum, Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’yı da... 30 yıl önce... 20 yıl... Ve 10 yıl önce olan her şeyi hatırlıyorum. 40... 50... 60... 80 yıl önce olanları da, bizzat tanıklık etmediğim halde çok iyi hatırlıyorum. “Unutmadık, unutmayacağız” sloganlarının gölgesinde büyümüş bir neslin gözünde, bugün olup bitenleri hafızaların uçarılığına güvenip değersizleştirmeye çalışmak abes. Biz hafızanın kıymetini bilecek kadar çok hırpalandık. Hafıza kuşu tuhaf bir kuştur. Bazıları onun bu ormanlarda uzun süre yaşamadığına güvenirler. Yerlerden ha bire hafıza kuşunun ölüsünü topladıklarını sanırlar ama yanılırlar. Avuçlarındaki, kuşun değil kendi hoyratlıklarının ölüsüdür. Bilmezler ki hafıza kuşu ölmez ve rapta zapta da gelmez; üstelik gagasında ona anlatılanları değil kendi anladıklarını taşır. Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonu için “On yıl sonra, otuz yıl sonra 2013 deyince bunlar mı hatırlanacak?” diyen Davutoğlu hafıza kuşunu önemsiz bir kuş sanıyor ve o kuşun bugün aslında kendisine de kapkara bir gölge yapan dev kanatlarını görmezden geliyor. 30 yıl önce Fethullah Gülen’in dergisinde yazılmış, muhtemelen zamanında Davutoğlu’nun satır satır okuduğu ve heyecanlandığı bir yazıyı hafıza kuşu şimdi omzuna konsun ve ona hatırlatsın: “Geleceğin fikir işçileri, yarının kurucuları ve atideki nesillerin rehberleri olacaklardır. Dünya, onların harman edeceği düşüncelerle yeniden kurulacak; gelecek, onların sundukları mesajlarla aydınlığa kavuşacaktır. (...) Onlar, beklenmesi gerektiği yerde beklemesini; kükreyip etrafı velveleye vermeleri icap ettiği yerde de kükremesini çok iyi bileceklerdir. Yerinde, cansiperane ve yıldırımlar gibi inecekler dünyaların bağrına; yerinde de, tipiyeborana tutulmadan fevkalâde sakınıp, meltemlerin eseceği mevsimi bekleyeceklerdir. (...) Onlar her çeşit düşünce ve sistemle münasebete geçmede beis görmezler. Ne var ki, gönülleri, kıblenüma gibi hep, kendi mihraplarını gösterir. Evet, sonunda, kendi iklimlerine varıp dayanmayan, en parlak fikir akımlarıyla dahi meşgul olmayı, bir bakıma abes sayarlar. Tıpkı, arazilerine su vermeyen ve gidip onların göllerine boşalmayan ırmaklarla uğraşmadıkları gibi.” (Sızıntı Dergisi, Başyazı, Ocak 1983). Hafıza kuşunun kafesi derin bir zihindir. Orada yalanlar değil gerçekler birikir. Hafıza kuşunun bugünden geleceğe neler aktaracağını hesaplayarak iktidarda hoyratlık yapanlar, tarihte hep o hoyratlığın altında kaldılar. Onu evcilleştirdiğini sananlar hep yanıldılar. Hafıza kuşu aslen vahşidir. Yeri geldiğinde kuduz. Azıcık aklınız varsa, sevgili Davutoğlu, şu bizim hafıza kuşundan ziyadesiyle korkunuz. Beyonce GRA MMY KA Z A NA N LA R Yılın Albümü Random Access Memories / Daft Punk Yılın Plağı Get Lucky / Daft Punk Yılın Şarkısı Royals / Lorde Yılın Country Albümü Same Trailer Different Park / Kacey Musgraves En İyi Pop Vokal Albümü Unorthodox Jukebox / Bruno Mars En İyi Rock Şarkısı Cut Me Some Slack / Paul McCartney ile Dave Grohl, Krist Novoselic and Pat Smear En İyi Pop İkilisi Performansı Get Lucky / Daft Punk En İyi Yeni Sanatçı Macklemore & Ryan Lewis En İyi Rock Albümü Celebration Day / Led Zeppelin En İyi Alternatif Albüm Modern Vampires Of The City / Vampire Weekend En İyi Müzik Filmi Live Kisses / Paul McCartney En İyi Müzik Videosu Suit and Tie / Justin Timberlake En İyi R&B Albümü Girl On Fire / Alicia Keys En İyi R&B şarkısı Pusher Love Girl / Justin Timberlake En İyi Rap Albümü Macklemore & Ryan Lewis /The Heist En İyi Rap Şarkısı Macklemore & Ryan Lewis / Thrift Shop En İyi Rap Performansı Macklemore & Ryan Lewis / Thrift Shop En İyi Dans/Elektronika Albümü Daft Punk / Random Access Memories SELÇUK BARAN ÖYKÜ ÖDÜLÜ SAHİPLERİNİ BULDU Ödül, Pelin Buzluk ve Senem Dere’nin Kültür Servisi İstanbul Galatapera Kültür ve Sanat Derneği’nin düzenlediği, bu yıl ikincisi verilen Selçuk Baran Öykü Ödülü, Pelin Buzluk ve Senem Dere arasında paylaştırıldı. Seçici kurulunda Selim İleri, İnci Aral, Sezer Ateş Ayvaz, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, İlknur Özdemir, Nemika Tuğcu ve Turhan Günay’ın bulunduğu jüri, “Yağmur Gölgesi” adlı kitabıyla Senem Dere’yi, yetkin anlatım dili, çok boyutlu ve etkileyici bir arka planla derinleştirdiği, iç dünyaya yönelen sarsıcı öyküleriyle ödüle değer buldu. Jüri,“Kanatları Ölü Açıklığında” kitabıyla Pelin Buzluk’un ise kitabındaki öykülerinde kendine özgü, zengin imgelerle örülü bir dil oluşturmadaki başarısı, yaratıcılığı, görünenin ötesindekini arayışı ve çok katmanlı öyküleriyle ödülü kazandığını açıkladı. Ödül töreni nisan ayı içinde Orhan Kemal Kütüphanesi’nde yapılacaktır. Kacey Musgraves Müzikten esinlenen koleksiyon Kültür Servisi Dünyanın önde gelen müzayede evlerinden Sotheby’s, “Efsanevi Müzisyen Gustav Leonhardt’ın Amsterdam’daki Bartolotti Malikânesi’ndeki Koleksiyonu”nu 29 Nisan’da Londra’da satışa sunacak. Müzayedede, kuşağının en büyük Bach yorumcusu sayılan orgcu, klavsenci, orkestra şefi ve pedagog Leonhardt’ın (19282012), 17. ve 18. yüzyıllara duyduğu tutkuyu yansıtan sanat yapıtları yer alacak. Leonhardt koleksiyonundaki tüm yapıtların, tasarımını 17. yüzyılda Hendrick de Keyser’in yaptığı, daha sonra da 18. yüzyıl resimleri, heykelleri ve ahşap işleriyle bezenen Bartolotti Malikânesi için sipariş edilmiş olduğu belirtiliyor. Mobilyalar, gümüş işleri, seramikler, heykeller, kitaplar ve eski ustaların tablolarıyla oluşturulan olağanüstü yapıtlar bütünüyle, 18. yüzyıl dünyasının yeniden yaratılmasının ve Leonhardt’ın müziğine uygun düşen bir ortamın amaçlandığı ifade ediliyor. Sanattan aldığı esini eğitim alanındaki öğretilerine de yansıyan Leonhardt, öğrencilerine, bir müzik yapıtını yorumlarken bir tabloyu ya da heykeli hayal etmelerini salık vermişti. Müzayedede satışa sunulacak 300 parçanın tahmini değerinin 1.5 milyon sterlin olduğu açıklandı. Dönem çalgılarıyla yorumlanan Barok müziğin 20. yüzyıldaki öncülerinden biri sayılan Leonhardt, Mozartöncesi repertuvarın yeniden keşfedilmesine büyük katkıda bulunmuştu. 20. yüzyılın ikinci yarısında, yaptığı plaklar ve verdiği konserlerle müzik dünyasını derinden etkileyen Leonhardt için Le Monde gazetesi, “Piyano için Sviatoslav Richter ne ise, klavsen için de Gustav Leon u Sotheby’s, 20. yüzyılın en önemli müzisyenlerinden Leonhardt’ın sanat koleksiyonunun tahmini değerini 1.5 milyon sterlin olarak açıkladı. Ünlü müzisyen Gustav Leonhardt’ın sanat koleksiyonu satışa çıkıyor Daft Punk KAMİL KÜLTÜR l MASARACI ÇİZİK hardt odur” diye yazmıştı. 1950’lerin başlarında, olağanüstü bir klavsen virtüözü ve Bach yorumcusu olarak ünlenen Leonhardt, Viyana Müzik Akademisi, Amsterdam Konservatuvarı ve Harvard Üniversitesi’nde eğitmenlik de yapmıştı. Leonhardt, Avusturyalı ünlü orkestra şefi Nikolaus Harnoncourt ile birlikte Bach’ın tüm kantatlarını 197190 yılları arasında plağa kaydetmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle