28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2014 SALI kultur@cumhuriyet.com.tr 14 Nesrin Kazankaya’nın yazdığı, yönettiği ve oynadığı ‘İki Oyun Bir Ülke: Hesap BendenCumhuriyet İstasyonu’ Tiyatro Pera’da KÜLTÜR Baskılarla hesaplaşma... ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Haberleşme özgürlüğü, temel insan hakkıdır’ Kültür Servisi Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) Türkiye Şubesi, hükümetin interneti sansürleme girişimlerine karşı açıklama yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hitaben yapılan açıklamada, 10 Ocak’ta hazırlanan “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi”ne ilişkin kanun teklifinin yürürlüğe girmesi halinde, “kültür ve sanat alanında üretim yapan kişi ve kurumlar, ifade ve fikir özgürlüğü AICA Türkiye bakımından enŞubesi, hükümetçe gellenecek ve zarara uğrayacakhazırlanan kanun tır” denildi. taslağının içeriğinin Açıklamada Avrupa İnsan Hakları “sansüre dolaylı ve yaygın bir niSözleşmesi’ne aykırı telik kazandıraolduğunu belirterek cak” kanun teklihaberleşme hakkı finin, kültür sanat ve özgürlüğünün alanında üretim yapan kişi ve kuanayasaca rumların Vimeo garantilenmiş temel gibi web sitelebir insan hakkı ri aracılığıyla bilgi paylaşma, arşiv olduğunu vurguladı. tutma ve depolama hakkının kısıtlanacağı, bilgiye erişme olanaklarını daraltacağı belirtildi. Ayrıca teklifte “Halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet ve bölge ayrımına dayanarak aşağılama” suçunun sansür nedenleri arasına alınmış olmasının, kültür sanat üretiminin içeriğini de etkileyebileceği ifade edildi. Teklifin içeriğinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki ifade özgürlüğüne ilişkin maddelere aykırı; haberleşme hakkı ve özgürlüğünün ise anayasaca garantilenmiş temel bir insan hakkı olduğunun vurgulandığı açıklama şöyle devam etti: “Bizler, küresel bağlamda 75 ülkede faaliyet gösteren UNESCO şemsiyesi altında uluslararası kültür ve sanat uzmanları STK’si AICA International’ın Türkiye şubesi olarak, bireylerin düşünce ve ifade özgürlüğünün denetlenmesini ve sansürlenmesini artıracak yasa teklifinin Türkiye’nin dünyada kazandığı siyasal, ekonomik ve kültürel kimliğe ters düşeceğine inanıyor ve TBMM’yi bu konuda geri adım atmaya, tam tersine kültür sanat alanının gelişimini dünya ölçeğinde tutacak yasaların çıkarılmasına çalışmaya çağırıyoruz.” Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği’nin Türkiye Şubesi’nden internet sansürüne karşı açıklama Küçük bir sahnede ve salonda harikalar yaratan bir tiyatro. “Harikalar” diyorum, çünkü ben de çoğu tiyatro seyircisi gibi bir tiyatro oyunu seyrederken kendimi oyunun içinde bulmak isterim. “Oyunu sahnelerken ve oynarken en önemli konu, doğal ve gerçekçi bir oyunculukla belli bir mesafeyi korumak ve umudu içimizde barındırmak oldu. Her iki oyunda da özellikle gençler bu umudu aktarmanın en önemli figürleri” diyor Nesrin Kazankaya... Tiyatro Pera’da sahnelediği oyunların çoğunu kendi yazıyor, yönetiyor ve oynuyor. Kazankaya, her oyununun farklı bir anlatım biçimi taşımasına özen gösteriyor. Bu kez Tiyatro Pera’nın yeni oyunu, “İki Oyun Bir Ülke: Hesap BendenCumhuriyet İstasyonu”... Oyunu iki yıl önce yazan Kazankaya, “Bir ülkede geçen, özel yaşamları, bireysel dertleri dile getiren gerçekçi bir oyunla; soyut bir anlatımın toplumsal sorunları dile getirdiği bir oyunu, bir arada oynanması için yazmıştım. u İnsanla rın n kayıp figür asıl ler dönüştüğün e anlatan ge ü rçekç bir oyun ile i körleşmen in nasıl bir karanlık ge le hazırlayab cek ileceğini yansıtan so yut bir oyun... mın başlangıcı olacaktır. Askeri ve sivil baskı dönemlerinde yaşananlar; kaybedilmiş yılların kimden ve nereden sorulacağı bilinmeyen hesabı, onarılması olanaksız parçalanmalara yol açıyor: Kimlikler, aileler, ilişkiler, düşünceler ve hedefler parçalanıyor” diyor. En yakınındakini sorumlu tutmak, geneli görememek, özel ilişkileri suçlamak, insani zaaflar olarak ortaya çıkıyor oyunda. Kazankaya, tanık olduğum, bildiğim dağılmalardan yola çıkıp, hayalimdeki bir evin penceresinden usulca bakarak kurguladığım bir oyun diyor “Hesap Benden” için... Benden”, hapishaneden yeni çıkmış ünlü bir edebiyatçının, ailesi ve yakınlarıyla bir araya geldiği bir gecede geçiyor. Özlem, sevgi ve hoşgörüyle başlayan gece ilerledikçe, tuhaf bir hesaplaşmaya; özel yaşamların, dostlukların sorgulandığı bir öfkeye dönüşüyor. Kazankaya, “Bu büyük hesaplaşma belki de hepsi için yeni bir yaşa“Cumhuriyet İstasyonu”, adından anlaşılacağı gibi bir tren istasyonunda geçiyor. Soyut bir oyun, totaliter bir sistemin, köhne bir tren istasyonunda, küçük bir model olarak simgelendiği bir distopya. Bir anne, bir genç kız, bir öğrenci ve bir gazeteci, değişik yerlere gitmek için istasyona geliyor. Oyundaki diğer karakterler, İstasyon şefi, yardımcısı ve denetçi, yolculara bilgi vermemekte ısrarlılar. Başlangıçta sevecen davranan istasyon görevlileri, giderek şiddet içeren baskılar ve tuhaf kurallarla kara komediye dönüşen olaylara neden olurlar. “Cumhuriyet İstasyonu” tüm distopyalar gibi doğal olarak korku salıyor insanın içine. Gerçek bir durum değil, aslında bir varsayım. Distopya, insanların ve toplumların tektipleştirildiği, yasalarla özel yaşamların silindiği, yalnızca devletin bekası için yaşamak zorunda bırakıldığı, karamsar bir gelecek varsayımı. “Gözümüzün önünde yükselen ve engellenebileceğini gayet iyi bildiğimiz hızlı faşizan tırmanışlar, edebiyatta distopya türü eserler veren yazarların takipçisi yaptı bizi de. Peki o kitaplar, filmler umutsuzluk kaynağı mıdır? Elbette hayır. Tıpkı oyunumuzun bizim için umut içerdiğini bildiğimiz gibi” diyor Kazankaya. Oyunda söylendiği gibi “koyun olmamak”, “güdülen olmamak”; insan olarak öz varlığımızı, toplumsal olarak da sosyal kimliğimizi savunmamız gerek. Oyun aslında günümüzde yaşadıklarımızın son noktası düşüncesini de ister istemez getiriyor aklımıza. Şu anda yaşanan baskılara iyi bir cevap, yani topluma korkunç, ama yerinde bir mesaj gibi... Sistemin üzerlerinden buldozerle geçtiği yaşamları, insanların nasıl kayıp figürlere dönüştüğünü anlatan gerçekçi bir oyunla; yaşananları görmezden gelmenin, körleşmenin nasıl karanlık bir gelecek hazırlayabileceğini anlatan soyut bir oyun yazıp sahnelemek projenin çıkış noktasıydı” diyor. Birinci perdede seyrettiğimiz “Hesap Bir distopya... AMERİKAN YÖNETMENLER BİRLİĞİ ÖDÜLLERİ Yönetmenler ‘Yerçekimi’ dedi Kültür Servisi Oscar ödüllerinin belirleyicisi olarak kabul edilen, Amerikan Yönetmenler Birliği (DGA) ödülleri sahiplerini buldu. En iyi film ödülünü Alfonso Cuaron “Yerçekimi” (Gravity) adlı filmiyle kazandı. Bu yıl 66’ncısı verilen ödüllerde, en iyi belgesel yönetmeni ödülü ise, 2011’de gerçekleşen Mısır devriminin başlangıcındaki kargaşa ortamını anlatan “The Square” filmiyle, Jehane Noujaim’in oldu. Dünyaca ünlü dizi “Breaking Bad”in beyni olarak görülen Vince Gilligan da en iyi drama dizisi yönetmeni seçildi. Aile üzerinden savaş u Serdar Biliş’in yönettiği ve Tilbe Saran’ın da oynadığı oyun, Bosna’da yaşanan trajediden hemen sonra yazılmıştı. Noren, İsveç’in Strindberg’den sonraki en büyük oyun yazarı kabul ediliyor. Ünlü İsveçli yazar Lars Noren’in ‘Savaş’ adlı oyunu şubatta seyirciyle buluşuyor şımla ele alan bir yazar. 1980’lerin başlarında oyun yazmaya başlamadan önce, ülkesinin en yenilikçi şairlerinden biri olarak kabul edilen, romanlarında ise uyuşturucu bağımlıları, zihinsel engelliler ve fahişeleri İsveç’te ilk işleyen yazarlardan biri olan Noren, “7:3” adlı oyununda tutukluluğu ve hapishane ortamını en gerçekçi biçimde anlatabilmek için mahkumları oynatmıştı. Çalışmalarını İstanbul ve Londra arasından sürdüren Serdar Biliş’in sahneye koyduğu “Savaş”ta, bugüne kadar pek çok ödüle değer görülen Tilbe Saran, “Zenne”deki rolüyle 48. Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alan Erkan Avcı, Eskişehir Şehir Tiyatroları sanatçılarından Sermet Yeşil, 46. Altın Portakal Film Festivali’nde “Bornova Bornova”daki yorumuyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Damla Sönmez ve oyunculuk eğitimini Kadir Has Üniversitesi’nde sürdüren Ecem Uzun oynuyor. Oyunun sahne ve kostüm tasarımını Gamze Kuş, ışık tasarımını Cem Yılmazer, koreografisini Candan Baş gerçekleştirirken, ses koçluğunu Susan Main üstleniyor. ŞAMPİYONA 31 OCAK’TA SONA ERECEK İki oyunun da gizli kahramanları gençler... Kazankaya, “Cumhuriyet İstasyonu”nu yazarken, Kafka, Orwell, Bradbury, Huxley, Gilliam, Stoppard gibi çok sevdiği yazarların ona yol gösterdiğini söylüyor: “Tüm bu yazarların yazdıkları, geçmişte ya da günümüzde yaşananlarla, ne yazık ki büyük benzerlikler taşıyor. İki yıl önce yazdığım oyun yalnızca karanlık bir gelecek varsayımıydı. Bugün izleyicinin günümüzle paralellik kurması, bir vatandaş olarak hüzün veriyor bana.” Nesrin Kazankaya, her iki oyunun da gizli kahramanlarının aslında “gençler...” olduğunu düşünüyor: “Kayıp bir kuşak olduğu düşünülen, 12 Eylül darbe sonrası 1980’lerde doğanların, 1990’lılarla birlikte 2013 Mayıs itibarıyla tüm ülkemize yayılan eylemlere öncülük yapmaları; varoluşlarını, özgürlüklerini ve geleceklerini savunma biçimleri, ülkemiz aydınlanma süreci için çok önemli ve beklenmedik bir dönüm noktası oldu. Hepimizin, belki de önyargılı görüşlerimizi yeniden düşünmemizi sağladı.” Dramaturjisini Şafak Eruyar’ın, dekorunu Hazal Günal’ın, kostüm tasarımını Nilüfer Moayeri’nin üstlendiği oyunda, Can Başak, Can Kolukısa, Nesrin Kazankaya, Can Yılmaz, Emre Çakman, Kayhan Teker, Bahar Karaoğlu rol alıyor. (Oyun 789141516 Şubat’ta saat 20.00’de, pazar saat 18.30 Tiyatro Pera’da sahnelenecek.) Kültür Servisi Oyunları özellikle Avrupa’da büyük yankı bulan İsveçli yazar Lars Noren’in “Savaş” adlı oyunu, şubat ayında İstanbul seyircisiyle buluşacak. Yapımcılığını İstanbul merkezli bir performans üretim oluşumu olan Pürtelaş’ın üstlendiği oyunun Türkiye prömiyeri, 13 Şubat akşamı Kadir Has Üniversitesi Cibali yerleşkesindeki SahneHas’ta yapılacak. Noren’in Türkiye’de sahnelenecek ilk oyunu olan “Savaş”, savaşın yarattığı yıkımın bir aile üzerindeki etkilerinin izini sürüyor. Bosna’da yaşanan trajediden hemen sonra yazılan oyun, savaşın uğradığı her yerde ve her dönemde geçerliliğini korumaya devam ediyor. Bazı tiyatro eleştirmenleri tarafından, İsveç’in Strindberg’den sonra en iyi oyun yazarı olarak nitelenen Lars Noren, genellikle aile ilişkilerini ve toplumun en alt kesimlerini gerçekçi bir yakla Satrancın minik ustaları Kültür Servisi Türkiye Küçükler Satranç Şampiyonası, Antalya’nın Kemer ilçesinde önceki gün başladı. 70 ilden 1470 yarışmacının katıldığı şampiyonada 712 yaş arasındaki kız ve erkek çocuklar, yaş dallarına göre ayrılan kategorilerde şampiyon olmak için mücedele veriyor. Türkiye Satranç Federasyonu tarafından düzenlenen şampiyonanın açılışında konuşan Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tülay, bu seneki şampiyonanın rekor bir katılımla gerçekleştirildiğini vurgulayarak “Şampiyonada derece yapmak, milli takım için adım atmak önemli ama bu şampiyonayı başından sonuna kadar götürmek daha önemli” dedi. Türkiye Küçükler Satranç Şampiyonası, 31 Ocak’ta sona erecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle