14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2013 PAZAR [email protected] 16 PAZAR KONUĞU Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maaruf’tan önemli değerlendirmeler: Bize Batılı Türkiye lazım LEYLA TAVŞANOĞLU Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maaruf yeni bir Arap ülkesi değil, Batılı bir Türkiye istediklerini söylüyor. Ortadoğu’da Arap ülkelerinin istikrarının bozulmasından en büyük çıkarı İsrail’in sağlayacağına işaret ediyor. Maaruf, bölgede ve dünyada büyük patronun “ABD” olduğunun altını da kalın harflerle çiziyor. Başbakan Erdoğan’ın Gazze ziyaretinin sürekli ertelenmesiyle ilgili olarak da, bu tür ziyaretlerin mutlaka İsrail’le koordinasyon içinde düzenlenmesi gerektiğine önemle dikkat çekiyor. Maaruf, Irak’tan sonra Suriye, Türkiye ve İran Kürtlerinin katılımıyla 20 30 yıl içinde Büyük Kürdistan’ın kurulacağını tahmin ediyor. Mısır ve Suriye’deki son gelişmeler Filistin’le bölgenin dengeleri ve istikrarını nasıl etkiledi? N.M. Komşusu ülkelerde istikrar bozulup güç kaybettikleri zaman Filistin hep olumsuz yönde etkilenmiştir. Ben bütün bu olanları başka bir açıdan görüyorum. “Arap Dünyası”nda olup bitenlerden en fazla yarar sağlayanın İsrail olduğunu düşünüyorum. 2003’ten sonra, ABD’nin işgali yüzünden güçlü bir devlet olan Irak’ı kaybettik. Bugün Irak artık bölünmüş bir devlet. Irak halkı birbiriyle savaşıyor. Her gün ülkede bombalar patlıyor; onlarca insan ölüyor. Şiilerle Sünniler, Kürtlerle Araplar birbirlerini boğazlıyor. Bundan yararlı çıkan İsrail. Rejime karşı olalım ya da rejimi destekleyelim, sonuç itibarıyla güçlü devlet Suriye’yi de kaybettik. Bugün Beşşar Esad’lı ya da Beşşar Esad’sız artık Suriye silahsızlandırılacak. Bu da İsrail’in işine yarayacak. Mısır’ın durumu meydanda. Kendi iç sorunlarıyla mücadele ediyor. Sina sorunu büyük mesele. Yine kim bundan fayda sağladı? Tabii ki İsrail. Suriye’nin silahsızlandırılacağını söylediniz. Yani sizce Suriye kimyasal silahlarının yanı sıra konvansiyonel silahlarını da mı teslim edecek? N.M. Kimyasal silahların teslim edilmesi ne demek? Suriye’deki kimyasal silahlar İsrail’in saldırısını önlüyordu. Bu da bir karşı denge sağlıyordu. Bugün Suriye bu şekilde silahsızlandırılarak, mülteciler sorunuyla boğuşarak ve toprakları bölünerek iyice zayıflatıldı. Ülkede iç savaş sürüyor. Böylece İsrail’e karşı duran Suriye de kaybedildi. Biz Filistin olarak bugün İsrail’le barış müzakerelerini yürütüyoruz. Ama bu müzakerelerde tabii ki zayıf taraf değil güçlü tarafın hanesine daha fazla puan yazılıyor. Bu müzakereleri yürütürken elimizdeki tek silah uluslararası meşruiyetimiz. Peki, geçmişte Ankara bu müzakerelerde sıklıkla arabuluculuk ederken bu barış müzakerelerinden neden dışlandı? N.M. İsrail, Filistinlilerle müzakerelerine Amerikalılar dışında hiçbir tarafın katılmasına izin vermemiştir. Hatta ABD’nin bile müzakerelerde taraf olmasını istemiyor. Bugün İsrail’le müzakere ediyoruz ama çoğu kez ABD yok. Belki Türkiye ve Avrupalılar bir ara taraflara mesaj iletmiştir. Ama müzakere sürecinde taraf olmaları her zaman engellenmiştir. Bugün Türkiye’yle İsrail arasında giderek gerginleşen ilişkiler bölgeyi nasıl etkiliyor? N.M. Bugün bölgenin güçleri İran, Türkiye ve Mısır. Biz zamanında, Türkiye’nin İsrail’le iyi ilişkiler sürdürmesi bize yardımcı olur, derdik. İsrail Başbakanı Netanyahu özür dilediği zaman Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas bundan çok memnun olmuş ve Başbakanınız Erdoğan’a bu özrü kabul etmesi çağrısında bulunmuştu. Ama İsrailTürkiye ilişkileri bozulunca bu Türkiye’nin barış sürecinden uzaklaştığı gibi bir görüntü ortaya çıktı. Belki ABD de böyle bir durumun ortaya çıkmasını istemiştir diye düşünüyorum. P O R T R E srailTürkiye ilişkileri bozulunca Türkiye’nin barış sürecinden uzaklaştığı gibi bir görüntü ortaya çıktı. Belki ABD de böyle bir durumun ortaya çıkmasını istemiştir. İ amas Erdoğan’a Gazze’yi ziyaret etmesi için baskı yaptı. Çünkü Hamas dışarıdan daha çok üst düzey yetkili davet ederek Gazze’de kendi konumuna meşruiyet kazandırmak istiyor. H NABİL MAARUF Beyrut Arap Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. UNESCO’dan eğitim diploması aldı. 198289 arası şimdi İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olan o zamanki ismiyle İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Kudüs Departmanı Şefliği yaptı. 198993 arası İKÖ Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüttü. 199499 arası Filistin’in İspanya Büyükelçisi oldu. Filistin Ulusal Konseyi ve Filistin Devrimci Konseyi El Fetih üyesi. Bir dönem Filistin’in eski Devlet Başkanı Yaser Arafat’a İslami konularda danışmanlık yaptı. Şimdi Filistin’in Ankara Büyükelçisi. Büyük patron ABD ABD’nin Araplarla ilişkileri onları dinleyip emir vermeye dayalıdır. Bütün dünyada bu siyaset geçerli. O zaman da tabii ki büyük patron karar alıcı oluyor. Siz bir söyleşimizde, biz Türkiye’nin başka bir Arap ülkesi olmasını istemiyoruz. Bizim istediğimiz Batılı bir Türkiye’dir, demiştiniz. Bu görüşünüzü hâlâ koruyor musunuz? N.M. Tabii. Bunu söylerken kastettiğim şu: Aslında bizim zayıf, İsrail’in güçlü olduğu gerçek değil. Bu durum ABD’nin siyaseti nedeniyle böyle oluyor. BM’de Güvenlik Konseyi ya da Genel Kurul üyesi olmamızı engelleyen yine ABD’nin kendisidir. Kim Filistin lehine oy kullanıyorsa onu cezalandırma yoluna gidiyor. Eğer akıllı davranıp Filistin’in geleceğine yardımcı olacak çözüm istiyorsak meseleyi nasıl ele alıp ne gibi bir yol izleyeceğimizi iyi bilmeliyiz. İsrail’le silahlı mücadele yolunu seçersem hiçbir şey kazanamam. İsrail’le ilişkilerimde radikalleşirsem Filistinlilere değil İsrail’e yardım etmiş olurum. Haklıyken uluslararası toplumun önünde haksız duruma düşerim. Akıl kullanmak mümkün olduğu kadar çok şey elde edebilmektir. Bana göre diplomasiyi çalıştırarak sadece İsrail’e değil ABD ittifakına baskı yapmalıyız. Geçen yıl BM’ye gittiğimiz zaman akıl kullanıp mümkün olduğunca artı puan elde etme siyasetini kullandık. Böylece Avrupa’nın desteğini sağladık. Böylece de ABD ve Avrupa ilişkilerinde bir açık oluşmasına neden olduk. Bugün Avrupalılara baktığınız zaman Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşme yerlerine karşı çok sert kararlar aldıklarını görüyorsunuz. Radikaller bize yardımcı olmaz. Radikallerden kastım İsrail’le Filistin arasındaki sorunu silahlı yoldan çözme çağrısında bulunan taraflardır. Biz 40 yıl silahlı mücadele yolunu denedik ama hiçbir şey elde edemedik. Aksine, Gazze’yi, Batı Şeria’yı, Sina’yı, Golan Tepeleri’ni kaybettik. Gazze Kapısı kapalı. Bunun açılması Mısır ve İsrail’in sorumluluğunda. Son gelişmeler ışığında kapının açılması olasılıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? N.M. Bence bugün Ortadoğu’nun en önemli coğrafyası. Sina. Çünkü Sina, El Kaide, El Nusra gibi terörist grupların yuvası haline geldi. Bu gruplar Mısır’da gerek Mübarek gerek Mursi döneminde Libya ve başka yerlerden Gazze’ye silah kaçırdılar. Bugün Sina, Mali (ABD’nin terör listesindeki Ensar El Din örgütünün yuvası olarak biliniyor) gibi bir bölgeye dönüşüyor. Sina’nın bu terör örgütlerinden temizlenmesi Mısır, İsrail ve ABD’nin çıkarınadır. Sina’nın temizlenmesi de sınırları çok dikkatli izlemeyi gerektirir. Biliyorsunuz, Gazze abluka altında. Gazze halkı çok büyük sorunlar yaşıyor. Gazze’nin bir tarafını Mısır, öbür tarafını da İsrail kontrol ediyor. Ama esas olarak kontrol İsrail’de. Başbakan Erdoğan bundan aylar önce Gazze’yi ziyaret edeceğini söylemiş ancak ziyareti hep ertelemişti. Sizce bu ziyaret neden hep ertelenmek zorunda kalındı? N.M. Biliyorsunuz ki Gazze işgal altında. Bizim Devlet Başkanımız Abbas Ramallah’a gitmek isterse öncelikle İsrail’den izin almak zorundadır. Yani, Gazze’yi ziyaret etmek isteyen her kimse öncelikle böyle bir ziyareti İsrail ve Mısırlı yetkililerle koordine etmelidir. Bence bu nedenle ziyaretin gerçekleşmesi kolay değildi. Bir ara Başbakan Erdoğan’ın Mavi Marmara türü bir gemiyle gidip ardından havadan Gazze’ye gitmeyi planladığını duymuştum. Bu senaryo ancak hayal edilebilir. Gerçeğe dönüşemez. Çünkü Başbakan Erdoğan’ın güvenliği ne olacak? Açıkça söylemek gerekirse Başbakan Erdoğan ve Türk yetkililer Gazze’yi ziyaret etmekten söz ederken gayet iyi niyetliler. Ama Türk yetkililerin pragmatik davranıp böyle bir karar almadan önce çok iyi hesaplamaları gerektiğini düşünüyorum. Bence hesaplar doğru çıkmadı. Çünkü Hamas, Başbakan Erdoğan’a Gazze’yi ziyaret etmesi için baskı yaptı. Hamas’ın niyeti başka. Çünkü Hamas, dışardan daha çok üst düzey yetkili davet ederek Gazze’deki kendi konumuna meşruiyet kazandırmak istiyor. Ortadoğu haritası yeniden çiziliyor Yani bölgeyi yeniden mi tasarlıyorlar? N.M. Haritayı yeniden çiziyorlar. Bölgede daha çok küçük, etnik ya da Sünni, Şii, Alevi kimlikli devletler ortaya çıkacaktır. Amerikalılar, dokuz aylık Filistinİsrail müzakerelerinden sonra bizim Filistinliler olarak taleplerimizin hiçbirini karşılamayacak bir çözüm yolunu dayatacaklar, 2000’de yaptıkları gibi “Canınız isterse” diyeceklerdir. Kabul edersek iç sorunlarımız baş gösterecek, etmezsek barış sürecini baltalamakla suçlanacağız. Böylece yeni bir kriz durumu ortaya çıkacak. Bundan sonra da 2030 yıl içinde Büyük Kürdistan’ı kurma mücadelesi başlayacaktır. Bunun hedefi de İran ve Türkiye’yi zayıflatmak olacaktır. Bu benim özel değerlendirmem. İyi de Kuzey Irak ve şimdi de Suriye’nin kuzeyiyle bu iş başlamadı mı? N.M. Tabii ki bunlar Büyük Kürdistan’ı telaffuz etmenin ilk adımları. Büyük Kürdistan’ın kurulmasıyla birlikte de bölgede Müslüman ve Arap halklar iyice zayıflatılmış ve bölünmüş olacak. ABD Kuveyt’te Saddam’ı oyuna getirdi Saddam Hüseyin o zaman ABD’nin o dönemdeki Bağdat Büyükelçisi olan April Glaspie’yle görüştükten sonra Kuveyt’i işgal etmemiş miydi? N.M. Evet. Ama Glaspie Saddam’ı yanlış yönlendirmişti. Ama hiçbir zaman ABD’nin böyle bir işgali onayladığını söylememişti. Yani Saddam oyuna gelmişti. Hizbullah kuvvetleri Lübnan’dan Suriye’ye rejimi desteklemek için girerken uluslararası camiadan nasıl olup da onay almadı? Demek ki böyle bir onay vardı. Uluslararası camiadan ABD, İsrail ve İran’ı kastediyorum. O zaman ABD, İran ve İsrail arasında gizli bir anlaşma mı var? N.M. Bunu ben değil siz söylediniz. Ama hayır da diyemem. Çünkü elimde hiçbir kanıt yok. Suriye ve kimyasal silahların görüşüleceği Cenevre2 konferansından ne bekliyorsunuz? N.M. Bence ABD ve Rusya, Suriye’de bir geçiş dönemi hükümeti kurulmasında anlaşmaya varacaklar. Bana göre Esad görev süresi bitene kadar yerinde kalacak. Ondan sonra güçlü bir geçiş hükümeti kurulacak. Ama sonuçta her şey Irak’taki gibi olacak. Müslüman Müslümanı öldürünce bölünüyoruz SünniŞii savaşı çıkarmak kimin işine yarar? N.M. Siz olsanız birlik içinde bir İslamla mı savaşmak istersiniz yoksa Müslümanı Müslümana kırdırmak mı? Çünkü İran’da Humeyni ihtilali, Lübnan’daki iç savaştan sonra Şiiler güçlenince ilk iş Sünnilerle kavga oldu. Bugün bütün bölgede SünniŞii savaşı var. Müslüman Müslümanı öldürüyor. Böylece de İslam zayıfladı, öbür uygarlık dünyanın hâkimi haline gelecek. Son iki haftadır Suriye’de olanlara bakın. Amerikalılar dinliyorlar, sonra da iç kurumlarına sorup izin istiyorlar. Obama’nın Kongre’den onay istemesi gibi. ABD’nin Avrupa ve İsrail’le ilişkileri, onları dinlemek, onlarla ortak çıkarları tartışmak üzerine kuruludur. Ama ABD’nin Araplarla ilişkileri, onları dinleyip emir vermeye dayalıdır. Bizimle hiçbir zaman tartışmazlar. Bütün dünyada bu siyaset geçerli. O zaman da kim karar alıcı oluyor? Tabii ki büyük patron.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle