23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 AĞUSTOS 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Agos’un 6 yıllık tehdit davası Karar bozuldu, sanık daha az ceza alacak HİLAL KÖSE Erciyes Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü öğrencisi olduğu dönemde Agos gazetesine tehdit epostası gönderen Muhammet Karay’a verilen 3 yıl 3 aylık hapis cezası bozuldu. Karay, suç tanımında hata olduğu gerekçesiyle yeniden yargılanacak. Mahkeme, Yargıtay kararına uyarsa sanık daha az ceza alacak. TCK 106/11’e göre sanık, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanabiliyor. Muhammet Karay, Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından 14 Nisan 2007’de gazeteye gönderdiği epostada, “Bu Hrant Dink vatana ihanet düşüncesinde olanlara er ya da geç cezasını bu vatan evlatları verir. Hrant Dink’in ölümü hak ettiğini düşünüyorum. Konuştu ve öldü. Ogün Samast arkadaşımıza biz içeride bakarız siz tasalanmayın. Ülkücü geçlik adına Muhammet Karay” demişti. İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Karay, tehdit amacının olmadığını söyledi. Agos’un imtiyaz sahibi Serkis Seropyan ise “Dink cinayeti ile bu tür tehditlerin şaka olmadığı ortaya kondu” dedi. bir hale koyarak tehdit etmek” suçundan 3 yıl 3 ay 3 gün hapis cezasına mahkum edildi. Mısır’da Kardeş Kavgası Mısır’da Adeviye Meydanı’nda toplanan Mursi yanlılarına karşı askeri cuntanın giriştiği katliamı görmemek için kör olmak yetmez. Katliamların arkasında yatan tarihi, insanı hiçbir zaman dikkate almayan büyük kapitalist dünyanın soğuk hesaplarını da duymazdan gelmeniz gerekir. O zaman ayrıntıları dikkate almamayı becerebilirsiniz. Ve o ayrıntı her zaman insandır. Mısır’daki katliamı anlamak mı istiyorsunuz? Öyleyse işe çok uzaklara gitmeden Libya’daki katliamlardan, iç savaştan, Batı’nın politikalarından, NATO’sundan, Tunus’la fitili ateşlenen ve hiç bahara benzemeyen şu “Arap Baharı”ndan başlayın. Daha kolay anlayacaksınız. Anlamak istiyorsanız kuşkusuz. HHH Tunus, Libya, Mısır diye sanki kendiliğinden başlayan yangınlarmış gibi sıralanan bu “bahar”, on binlerce insanın ölümüne yol açtı. İktidarlar el değiştirdi. Batı’nın Irak’a vahşi saldırısına gerekçe yaptığı, “büyük amaç” ilan ettiği demokrasinin ise büyük bir kuyruklu yalan olduğu, böyle bir amacın bulunmadığı, demokrasileri besleyebilecek, kurup geliştirebilecek olanların önünün kesilmesine büyük öncelik verildiği artık görmek istemeyenlerin bile malumudur. Mısır’da sahte baharı devrime dönüştürmek isteyenlere karşı yapılan birinci askeri darbe sonrası, uydurma, şaibeli, düşük katılımlı bir seçimle katılanların yarısının oyu ile iktidara getirilen Mursi ve yandaşları, iktidarı kucaklarında bulan şeriatçı Müslüman Kardeşler, çaldıkları devrimi ezmek için haklı olarak ellerini çabuk tutmak gerektiğini düşünüyorlardı. Bu konuda on yıllık deneyimini aktaran, “yavaş gidin, benim gibi yapın” diyen “kardeş” ülkenin deneyimli Başbakan’ını da dinlemediler. Dinleyemezlerdi zaten; çünkü Mısır Türkiye’ye benzemiyordu. Türkiye’de bir demokrasi tarihi ve bu tarihin armağan ettiği, tersine de kullanılabilecek araçlar vardı. Mısır’da bunlar yoktur. O nedenle acele ettiler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve karşılarında devrimlerine sahip çıkan 22 milyon imzayla yeniden Tahrir’e çıkan bir büyük kitle buldular. HHH Ama Mısır ordusuyla sıkı fıkı ilişkileri nedeniyle darbeye darbe diyemeyen ABD’nin çoğu zaman elleri ayaklarına dolaşan stratejistleri bu kez çabuk karar verdiler. Mursi’nin Savunma Bakanı, Mısır burjuvazisinin önde gelen gücü ordunun taze komutanı General Sisi harekete geçti. Devrimi bir kere daha Tahrir Meydanı’nın elinden çaldılar. Şimdiki katliamın nedeni bir yandan acul Mursi’nin cezalandırılması, öte yandan bölgenin can damarı olan Mısır’ın büyük projeye uygun görece istikrarlı bir yönetime kavuşturulmasının zorunluluğudur. Ama hava sıcak ve “bahar yangınları” öyle kolay söndürülemiyor. Yönetimlerle oynamaya tarihleri boyunca pek hevesli emperyal güçler şişeden çıkardıkları cinlere her zaman hâkim olamıyorlar. Suriye örnektir, Tunus bunun örneği olma yolundadır, Libya’da her şeyin sil baştan olması ihtimal dahilindedir. HHH Mısır’da olup bitenleri yalnızca darbecilerin giriştiği katliamı kınayarak, yalnızca ona bakarak anlayamayız. Tarihinde ilk kez demokrasiyi sokakta yaşayarak denemeye hazırlanmıştı Mısır. Tahrir demokrasisi halkın isteklerini yansıtıyordu. Hızla bastırılmasının ve iktidarın demokrasiyle hiçbir ilgisi olmayan şeriatçı Müslüman Kardeşler’e sunulmasının nedeni de buydu. “Bahar” devrime dönüşüyor, demokrasi istemi gerçekten yükselecek gibi görünüyordu. Sisi’nin harekete geçmesinin, kıyım kararı almasının nedeni budur. Mısır’da iktidar söz konusu olduğunda kardeş falan dinlenmez. Şimdiki kavga bu nedenle gerçekten de kardeş kavgasıdır ve Sisi, Mursi’nin gerçekten kardeşidir. Devrim ise bir kere daha Mısır’ın ve 22 milyon Mısırlının elinden çalınmıştır. Suç tanımı yanlış Karay temyize başvurdu. Dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, sanığın, tehdit epostasını Hotmail hesabından kendisini doğru bir şekilde tanıtarak gönderdiği belirtildi. Kararda, suç tanımında yanılgıya düşüldüğü kaydedilerek yargılamanın TCK’nin 106/11 cümlesinde düzenlenen “kişilerin vücut dokunulmazlığına yönelik tehdit” suçundan yapılması gerektiğine hükmedildi. Şiddet yolunu benimsedi Dava 28 Mayıs 2009’da sonuçlandı. Sanık Karay “kendisini tanınmayacak Tehlikeli gerginlik Aydın’ın Köşk ilçesinde yaklaşık 600 kişilik grup, Kürtlerin oturduğu evleri, araçları taşladı. Olaylarda 1’i ağır 12 kişi yaralandı, 10 kişi gözaltına alındı BALYOZ DAVASI OZAN YAYMAN ‘Terlikle mi darbe yapacaklar?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davasının temyiz duruşmasında, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin soyadına göre belirlediği listenin tamamlanmasının ardından sırası geldiği halde salonda bulunmayan avukatlara söz verildi. Avukat Ali Rıza Dizdar, “Emekli olmuş adam ya GATA’da ya hastanede. Ya tansiyonunu ölçtürüyor ya da prostatı var. Ne darbesi, ne planı? Terlik darbesi mi yapacak? Onun ahı gitmiş vahı kalmış, ne gideceğim onunla yola” dedi. Dünkü duruşmada Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, avukatı gelmeyen sanıkların temyiz incelemesinin dosya üzerinden yapılacağını bildirdi. Sanık Erdem Caner Bener’in avukatı Abdullah Alp Aslankurt, yerel mahkemede yaşadıkları sıkıntıları dile getirirken “Hiçbir sanık adil olarak yargılandığına inanmamaktadır. Yüksek mahkemenin kararı onaması durumunda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Dava dosyasında 136 Deniz, 55 Kara, 42 Hava Kuvvetleri personeli var. Karacılar bir darbe planlıyor ama denizcilere ve havacılara yaptırıyorlar” diye konuştu. Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın avukatı Nevzat Çetin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın davanın savcısı olduğunu söylediğini ve özel yetkili mahkemelerin kurucusu olduğunu belirtti. Araya giren Mahkeme Başkanı Ertuğrul, “Lütfen savunmanızı hukuki yapınız. Meclis kürsüsünde söylersiniz veya dışarıda basın açıklaması yapabilirsiniz ama Yüksek Mahkeme huzurunda davanın sınırları içinde kalmanız gerekiyor” dedi. Çetin’in, “Savunma hakkını kısıtlamayacağınızı söylediğiniz için böyle savunma yapıyorum. Baştan böyle olacağını söyleseydiniz...” sözleri üzerine Ertuğrul, “Hukuki savunmayı kısıtlamıyoruz, siyaset yapmayacağız” diye konuştu. Avukat Çetin’in “Hukuki savunmadır bize göre” sözlerine Ertuğrul, “Bizce de değil, buyurun hukuki savunma yapın” karşılığını verdi. Sanık Levent Ertek’in avukatı Yılmaz Yazıcıoğlu’nun “Yüksek yargıçlar olarak sizler, Silivri’deki mahkemenin yaptığı gibi hukuka aykırı delilleri delil olarak kabul edip başınıza açmayın. İleride geri döner” sözlerine de mahkeme başkanı Ertuğrul, “Siz savunmanızı yapın. Yüksek dairenin ne yapacağına siz karar veremezsiniz. Kelimelerinizi dikkatli kullanın” uyarısı ile karşılık verdi. Listede bulunduğu halde gelmeyen avukatlardan mazeret dilekçesi sunanların bugün savunma yapması bekleniyor. Kalan avukatların da savunmalarını tamamlamasının ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, karar gününü açıklayacak. KÖŞK Aydın’ın Köşk ilçesi, önceki geceyi diken üstünde geçirdi. Yaklaşık 600 kişilik grup, uyuşturucu ticareti yaptıkları savıyla 20 gün önce dövdükleri Kürt kökenli yurttaşların, bu kez ilçedeki evlerini ve araçlarını taşladı. İzmir’den getirilen çevik kuvvet ekiplerinin müdahalesinin ardından güçlükle önlenebilen olaylarda, ateşli silahlar da kullanıldı. Yaralanan 1’i ağır 12 kişi çeşitli hastanelere kaldırılırken 10 kişi de gözaltına alındı. Köşk’e bağlı Kızılcaköy’de yaşayan yurttaşlar 20 gün önce yörelerinde yakaladıkları 4 Kürt kökenli yurttaştan 3’ünü, uyuşturucu ticareti yaptıkları savıyla sabaha kadar dövmüştü. Köylüler zanlıları, jandarmaya saatlerce teslim etmemişti. Edinilen bilgiye göre önceki gün, bu kez dövülenlerin yakınları, kalabalık bir grup halinde köylülere saldırdı. Grup, içinde köylülerin olduğu 09 U 0055 plakalı minibüsü taşlayarak kaza yapmasına neden oldu. Bunun üzerine köylüler de önceki akşam saatlerinde Köşk’e giderek zanlıların Soğukkuyu Mahallesi’nde bulunan evlerini, araçlarını taşladı, işyerlerine zarar verdi. Sayıları 600’ü bulan köylülerle Kürt kökenliler arasındaki kavgayı, polis ve jandarma biber gazı kullanarak ayırmaya çalıştı. Köşk Kaymakamı Murat Demiryürek, Aydın İl Genel Meclisi Başkanı Hayri Güleç ve Köşk Belediye Başkanı Rıfat Kadri Kılınç, öfkeli kalabalığı yatıştırmaya çalıştı. Gerginlik, 20 kilometre uzaklıktaki Umurlu beldesinden gelen haberle daha da arttı. Umurlu Fotoğraf: DHA Aydın’ın Köşk ilçesinde bir süredir devam eden gerilim dün zirveye ulaştı. Kürt kökenli yurttaşların evlerini taşlayan grubu dağıtmak için İzmir’den çevik kuvvet ekipleri çağrıldı. Gerilim sabaha kadar sürdü. Organize Sanayi Bölgesi’nde yol kenarında incir, zeytin gibi yöresel tarım ürünleri satan 4 kişinin silahla vurulduğu haberi üzerine kalabalık, AydınDenizli ulaşımını sağlayan karayolunu trafiğe kapattı, yol kenarındaki Kürt kökenli yurttaşa ait büfeye saldırdı. Polis ve jandarma, burada da biber gazı kullanarak kalabalığı dağıtmaya çalıştı. Kavganın büyümesi üzerine İzmir’den çevik kuvvet ekipleri çağrıldı. Sabaha karşı güçlükle yatıştırılabilen olayda, 1’i ağır 12 kişi yaralandı. 10 kişi gözaltına alındı. Yaralanmaların 6’sının ateşli silah, diğerlerinin de taş ve sopa kaynaklı olduğu belirtildi. Kaymakam Demiryürek dün de köy muh tarlarıyla, sağduyu çağrısı yaptığı bir toplantı düzenledi. Nüfusu yaklaşık 30 bin olan Köşk’te, 3 bin kadar Kürt kökenli yurttaş bulunduğu, bunların büyük bölümünün de Soğukkuyu Mahallesi’nde oturduğu öğrenildi. Bu arada olayların başlamasına, uyuşturucu ticaretindeki rant paylaşımı kavgasının neden olduğu savlandı. Köydeki birkaç kişiyle Kürtler arasında çıkan tartışmanın, yaşananların ardından kamuoyuna TürkKürt kavgası olarak sunulmak istendiği belirtildi. Kaymakam Demiryürek de “Bir yıl önce bu köyümüzde 70 bin kök hintkeneviri ele geçirildi. Köye gelen bu kişiler de uyuşturucu ve bazı suçlardan Rant paylaşımı iddiası Sabaha kadar sürdü sabıkalı. Köye gelme nedenleri yine uyuşturucu ticareti olabilir, kanısındayız. Köylüler de bu konuda hassas oldukları için böyle bir durum yaşanmış olabilir” dedi. Aydın BDP İl Başkanı Raif Kanat ise “Köşk’te, daha önce bir Bingöllü vatandaşın uyuşturucu işine bulaşması bahane edilerek partimizin üyesi vatandaşlarımızın işyerlerine saldırıldı. Uyuşturucuyla hiçbir bağı olmayan, hatta güvenlik güçlerine destek veren bu kitleye saldırılmıştır. Asıl işin içinde olan şahsa hiçbir şey yapılmamıştır. Köyden gelip buradakilere zarar verenlere de hiçbir şey yapılmamıştır. Valimizin ve jandarmanın bu konuya eğilmesini istiyoruz” diye konuştu. Balbay Ankara’ya Murat Karayılan, çözüm sürecinde eylüle kadar ikinci aşamaya geçilmesini istedi sevk edilecek İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında 34 yıl 8 ay hapse mahkum edilen gazetemiz yazarı ve CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay, Silivri Cezaevi’nden Ankara Sincan’daki 1 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilecek. Balbay’ın talebi üzerine gerçekleşecek sevk işleminin tarihi ise güvenlik nedeniyle gizli tutulacak. Ergenekon davasında, 4 yıl 164 gündür tutuklu olan Balbay, Silivri 1 No’lu Cezaevi B3 koğuşunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen gazeteci Tuncay Özkan ile birlikte kalıyordu. Balbay, davanın kararının açıklanmasının ardından Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne başvurarak ikametgâh adresinin Ankara olması nedeniyle, ailesi ve çocuklarının kendisini daha kolay ziyaret etmesi için nakil talep etti. Balbay’ın nakil talebi kabul edildi ancak henüz kendisine resmi bir yazı tebliğ edilmedi. Balbay, kendisine resmi yazı ulaşınca, Sincan’a sevk edilecek. Milletvekili olan Balbay’ın güvenliği nedeniyle sevk işleminin tarihi açıklanmayacak. ‘Farklı seçenekler düşünülür’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Terör örgütü PKK’nin askeri kanadı olan HPG’nin yöneticisi Murat Karayılan, çözüm sürecinde ikinci aşamanın eylül ayına kadar tamamlanmaması durumunda tehlikeli bir sürece kapı aralanmış olacağını belirterek “Hükümet iradesini ortaya koymalıdır, olmazsa Kürtler de farklı seçenekler üzerinde yoğunlaşmak zorundadır” dedi. ANF’ye konuşan Karayılan, Ortadoğu’daki gerilime dikkat çekerek “Bölge halen kaynıyor. Kürtlerden tercih isteniyorsa önder Apo tercihi koydu. Tamam, siz de tercihinizi koyun” diye konuştu. Ergenekon yargılamasına da değinen Karayılan, “Ergenekon’a bu kadar ceza verilmişken KCK’lilerin bırakılmış olması rahatsızlık yaratır’ deniliyormuş. Ne alakası var? Ben Ergenekon davasının haklı veya haksız olduğu konusuna girmek istemiyorum. Öyle görülüyor ki çok birbirine karıştırılmış bir davadır. Fakat savcılığın Ergenekon davasından yargılananlar hakkındaki iddiaları çok ağırdır. Ergenekon davasından ceza alanların önemli bir kısmı Kürdistan’da ağır insanlık suçu işlemişlerdir. Kürt siyasetçileri ise bu sorunun barışçıl yollarla çözümünü savunmuştur” dedi. PKK’nin 9. kongresinin ardından yeni bir yapılanmaya gittiğini ifade eden Karayılan, “Her alanda daha fazla ideolojik, daha fazla siyasal, içeriği zengin olan, daha fazla disiplin ve önderlik çizgisini güçlüce uygulayabilen profesyonel bir gerilla olunması hedeflenmektedir” diye konuştu. Kaçakçılar yine askere ateş açtı HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın Reyhanlı İlçesi Kuşaklı Köyü yakınlarında önceki gece saat 04.15 sıralarında, kaçakçılık yapmaya çalışan 150’si atlı, 1150 kişilik kaçakçı grubu tespit edildi. Oğulpınar Hudut Karakolu’ndaki askerler kaçakçı grubuna müdahale etti. Türkçe ve Arapça olarak sınırdan uzaklaşmaları yönünde uyarılan kaçakçılar, Türkiye’ye geçmeye çalışınca askerler müdahale etti. Bu sırada Kuşaklı Köyü’nden askere pompalı tüfeklerle ateş açıldı. Bölgeye askeri birlikler sevk edilirken uyarı ateşi açılması üzerine kaçakçılar uzaklaştı. ‘Profesyonelleşeceğiz...’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle