23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2013 CUMA 6 HABERLER Kanser olunca tahliye edilen Mete Diş, Avcı için de çağrı yaptı: Kemal, ölümle pençeleşiyor TÜREY KÖSE ANKARA 26 yaşındaki Mete Diş cezaevinde kanser olmuş ve yürütülen kampanya sonucunda mayıs ayı sonunda tahliye edilmişti. Mete Diş, şimdi “dışarıda” tedavi görüyor ve Kandıra F Tipi Cezaevi’nde’yken, “mahkemelerde, hapishane yolculuklarında gördüğü” 25 yaşındaki Kemal Avcı için yürütülen kampanyaya destek veriyor. Mete Diş, sağlık durumunun iyiye gittiğini vurgularken “Dışarıda ailenin, halkının yanındasın, F tipinde tecrittesin. Kanser hastasına moral lazım, Kemal’in başında silahlı askerler var. Kemal ölümle pençeleşiyor, tahliye edilmeli” diyor. Mete Diş, artık tutuksuz yargılanıyor ve dışarıda tedavi oluyor; ancak aklı cezaevindeki diğer hasta mahkumlarda. Cezaevinde kanser teşhisi konularak midesinin dörtte üçü alınan ve Edirne Tıp Fakültesi’nde mahkum koğuşunda yatan Kemal Avcı için yürütülen kampanyaya destek veriyor. Mete Diş’e, “Kemal Avcı’yı tanıyor muydunuz” diye sorduğumuzda, “Tanıyordum, ben Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeydim, o da 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeydi. Mahkemelerde, hapishane yolculuklarında birbirimizi görebiliyorduk. Sonra o tahliye oldu. Ama kısa sürede bir arkadaşımızı hastane önünde sahiplendiği için tutuklandı. Tek suçu yaralı bir tutsağı insani duygularla sahiplenmekti. Kemal Avcı neşeli, coşkulu, yürekli birisi. F tipi hapishanelerinde onun coşkusunu bitirmek istiyorlar” karşılığını veriyor. Mete Diş, Kemal Avcı için şu çağrıyı yapıyor: “Kemal Avcı tutuklu, hükümlü değil. Bu nedenle tahliye edebilirler, yetkileri var. Doktorları da söylüyor, ölümün pençesinde. Ona bir şey olursa hem mahkemeler, hem savcılar da sorumlusu olacak. Kanser hastasının moralli olması gerekiyor. Ama o koşullarda nasıl moralli olsun? Kemal Avcı da bunu yaşıyor şimdi, başında askerler var, silahlı. Bunlar, ölüme itilmesi gibi.” Kılıçdaroğlu’na Göre Fişlemelerin Adresi MİT Başbakan Tayyip Erdoğan dün Türkmenistan’a hareketinden önce yaptığı açıklamada CHP’li milletvekilleri ve yerel yöneticiler hakkında ortaya çıkan fişleme belgeleri konusunda hükümetin nasıl bir adım atacağı konusunda bir işaret vermezken bunun yerine “Bizi de fişlediler, biz de dinlendik” anlamına gelen açıklamalar yaptı. Dinleyeni bulmamak demokrasi ayıbı Erdoğan’ın bu sözlerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sert yanıt geldi. CHP lideri dünkü görüşmemizde Erdoğan’ın konuya yaklaşımını şöyle değerlendirdi: “Bir başbakanın dinlendiğini itiraf etmesi ama kimler tarafından dinlendiğini ortaya çıkaramaması bir demokrasi ayıbıdır. Dinlendiğini itiraf ediyor ama sorumluları kim, belli değil. Aynı başbakan yaptığı grup toplantısında ‘Ey Kılıçdaroğlu senin nefes alışını bile takip ediyoruz’ diyebiliyor. Demek ki benim nefes alışımı takip etmek için talimat vermişsin. Nitekim belgeleri ortaya çıktı. Birilerine talimat veriyor. O birileri de takibi yapıp Başbakan’a bilgi sunuyor. Şimdi belgeleri ortaya çıktı.” Müfettişler okul müdürlerini protestocu öğrencileri teşhise zorluyor Gezici hafiyeler Korkmaz’ın ağabeyi: SİNAN TARTANOĞLU Yasadışı işe meşruiyet kazandırıyor Erdoğan’ın dünkü açıklamalarıyla bir kez daha ‘mağduriyet rolü’ oynadığını savunan CHP lideri, “Ey ana muhalefet, ben dinlendiğim için sen de dinlenebilirsin’ diyor. Yani yasadışı dinlemeye meşruiyet kazandırıyor. Bu kendisinin demokrasiden ne kadar nasibini aldığını da gösteren bir sözdür. Demokrasisi gelişmiş bir ülkede, ana muhalefet milletvekillerinin fişlendiği bir ortamda o ülkenin başbakanı üç gün bile koltuğunda oturamaz. Ama bizim Başbakan yapılan bu yasadışı işe meşruiyet kazandırıyor. ‘Ben bunun üstüne gideceğim, araştıracağım, soruşturacağım’ diyemiyor. Ne diyor? ‘Ben de dinlenmiştim’ diyor. Şimdi de kendisi dinliyor. Sanki etme bulma dünyası. Hukuk devletinde böyle bir yaklaşım nerede görülmüş?” dedi. CHP liderinin hedefinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) da var. Fişleme belgelerinin orijinal MİT dokümanı olduğundan emin. Geçmişte SSK Genel Müdürlüğü de yapan CHP lideri, belgelerin gerçekliğinden şüphe duyanlara “Bürokraside çalışmış olanlar fişleme belgelerinin nasıl düzenlendiğini gayet iyi bilirler. Bu belgeler gerçek MİT fişleme belgeleri” yanıtını veriyor. Tabii asıl tepkisi MİT’in ana muhalefet milletvekillerine yönelik bir çalışma yürütmesine. “MİT’in ne kadar siyasallaştığını, Başbakan’ın talimatıyla iç politikaya müdahale eder noktaya geldiğini gösteren üzüntü verici belgeler bunlar. İstihbarat teşkilatları ülkenin çıkarları için çalışır ama siz ana muhalefet partisi vekillerini dinleyip Başbakan’a servis yapacaksanız ‘milli’ sözcüğünü kaldırın. Abdülhamit’in istihbarat teşkilatı deyin. O zaman padişaha verirlermiş. Şimdi Erdoğan’a aktarıyorlar istihbaratı.” Fişleme skandalının hükümetin bu tür istihbarat bilgileriyle devlet yönettiğini ortaya koyduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “İstihbaratla devlet yönetilmez. Devlet hukukun üstünlüğü kavramı dikkate alınarak, şeffaflıkla yönetilir. Siz bizi dinleyerek politika geliştiriyorsunuz ama bizi izleyeceksiniz derken, Reyhanlı’yı, Cilvegözü’nü unutyorlar. Bizi izlemekle uğraşıp Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorlar” diye konuştu. Olumlu gelişme 5. fail de tutuklu AKIN BODUR İSKENDERUN Eskişehir’de 2 Haziran’da Gezi Direnişi sırasında aralarında polislerin de bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve 38 günlük yaşam mücadelesinin ardından 10 Temmuz’da yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın (19) ölümüne ilişkin soruşturmada görüntülerden tespit edilen 1 kişi daha tutuklandı. Ali İsmail’i dövdükleri belirlenen sivil polis memuru M.V., fırın sahibi İ.K. ile fırın çalışanları M.S. ve R.K’nin 7 Ağustos’ta tutuklanmasının ardından dün de görüntülerden tespit edilen ismi açıklanmayan 1 kişi daha gözaltına alındı. Zanlı, tutuklandı. Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, “Böylece olayla ilgili tutuklananların sayısı 5’e yükseldi. Mahkeme ayrıca 7 Ağustos’ta tutuklanan 1’i polis 4 kişinin tutukluluğuna yapılan itirazı da reddetti. Bunu olumlu bir gelişme olarak görüyoruz” dedi. Kardeşinin ölümünün tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarılmasını beklediklerini vurgulayan Korkmaz, “Oradaki polislerin de görevi bu hukuksuzluğu engellemek, asayişi sağlamaktır. Bu olayı görüp engellemeyenler de sorumludur” diye konuştu. ANKARA Gezi Direnişi’ne katıldığı iddiası ile öğrenci ve öğretmenler hakkında başlatılan incelemede bir sonuca ulaşılamaması nedeniyle il milli eğitim müffetişleri yeni bir yöntem denemeye girişti. Direnişin Ankara’daki odak noktalarından olan semtlerde seçilen okul müdürleri, müfettişler tarafından çağrıldı; Kızılay’da çekilmiş polis görüntüleri ve fotoğrafları müdürlere gösterildi, müdürlerden görüntülerdeki yüzlerin hangilerinin kendi öğrencileri olduğunu belirlemeleri istendi. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul’daki Gezi Parkı protestolarına Ankara’dan verilen destek eylemlerine katıldığı belirlenen öğrenciler ve öğretmenler hakkında inceleme başlatmıştı. İncelemede, öğrencilerin hangi öğretmenlerle iletişim halinde olduğunu belirlemek amacıyla müfettişler, öğrencilerden kişisel Twitter hesaplarının şifrelerini istemişti. Öğretmenlerin Facebook ve Twitter hesapları da “veli şikâyeti” kapsamında incelemeye alınmıştı. Ancak edinilen bilgiye göre, bu “geniş kapsamlı operasyondan” bir sonuç çıkmadı. İncelemede, öğretmen ve öğrenciler hakkında soruşturmaya dönüştürülecek kadar bilgi ve belgeye ulaşılamadı. Sonuçsuzluk, yetkililerin tepkisine yol açınca, il müfettişleri “operasyonu derinleştirdi.” İstanbul Haber Servisi TAYAD’lı (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği) aileler, Gezi olaylarında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, İrfan Tuna ve Zeynep Eryaşar’ın aileleriyle birlikte 17 Ağustos’ta Galatasaray Lisesi önünde 24 saatlik oturma eylemi gerçekleştirecek. TAYAD’lı aileler, Gezi olayları sürecinde polis şiddeti sebebiyle hayatını kaybedenlerin aileleriyle birlikte adalet istemlerini dile getirmek için Galatasaray Lisesi önünde 24 saatlik oturma eylemi yapacaklar. oturma eylemi 24 saatlik Gerçek MİT fişlemesi Nerede kaldı ‘millilik’ Bizi fişlerken Reyhanlı’yı unuttular İspiyonlamayana sürgün Eğitim Sen’in verdiği bilgiye göre, il milli eğitim müfettişleri, Ankara’daki protestoların odağında olan ilçelerdeki bazı liselerin müdürlerini çağırdı. Müdürlere “Sinevizyon gösterisi” yapan müfettişler, gösteride Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Kızılay’da çekilmiş görüntü ve fotoğrafları kullandı. Müdürlerden, fotoğraf ve görüntülerdeki şahısların yöneticisi olduğu okulda eğitim gören bir öğrenci olup olmadığını tespit etmeleri istendi. Eğitim Sen, böyle bir soruşturma yöntemini kabul etmeyen müdürlerin ise başka bir okula sürülmekle tehdit edildiğini, bakanlığın Gezi soruşturmasında mutlaka bir sonuca ulaşmak için her türlü yöntemi zorladığını aktardı. Tenceretava bütünleme sınavında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’yi ayağa kaldıran Gezi Parkı eylemleri, üniversitede bütünleme sınavında soru da oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Doç. Dr. Ömer Arbek’in ilk sorusu şöyle: “Berk, hükümetin icraatlarını protesto etmek için her gün akşam evinde tava ve tencere çalan çift yüzünden fakültenin final sınavlarına hazırlanamamış ve bütün derslerinden bütünlemeye kalmıştır. Bunun üzerine Berk’in psikolojisi bozulmuş ve yaz tatilinde tedavi görmüştür. Berk tek başına komşularına dava açabilir mi, ne tür davalar açabilir?” İkinci sorunun metninde ise “Ağaçkakanları Koruma Derneği üyeleri, Ankara’daki bir parkta ağaçların sökülmesini protesto ettikleri için Kızılay Meydanı’nda toplanmışlardır” ifadeleri kullanıldı. Dernek üyelerinin kamu ve özel kişilerin mallarına zarar verdiğinin, dernek merkezine polisçe baskın düzenlendiğinin ve çok sayıda molotof şişesi, satır ve bir de tabancanın ele geçirildiğinin anlatıldığı metinde, öğrencilere, “Dernek üyeleri protesto yapabilir mi, kamu ve özel kişilerin varlığına verdiği zararlardan dolayı sorumlulukları var mıdır, dernek hakkında müeyyide uygulanabilir mi” denildi. Sorulardan ilki tencere, tava eylemlerini ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu eylemlere dava açılması yönündeki açıklamasını anımsattı. Hükümetin ana muhalefete yönelik izleme faaliyetlerinin fişlerle sınırlı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Belediye başkanlarımız da dinleniyor. Bizler, eşlerimiz, çocuklarımız da dinleniyoruz. Hatırlayın... Başbakan ne diyordu? ‘Göreceksiniz CHP’nin içi karışacak’ diyordu. Nereden biliyorsun? Talimat verdin bir organ bizi dinliyor ve sana servis yapıyor da oradan biliyorsun. AKP devleti dediğimiz yapı işte bu. İstihbaratı ile polis örgütleriyle, valisi kaymakamıyla ayrı bir devlet ve biz bu bu devlete karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz.” CHP lideri fişleme belgelerine karşı mücadelenin ilk adımını TBMM açıldığında atacaklarını belirterek “Parlamento açıldığı zaman bunun soruşturulmasını isteyeceğiz” diye konuştu. Eşim ve çocuklarım dinleniyor Kesici: Aklımın ucundan dahi geçmiyor Dün bu köşede CHP’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için ismi geçenler arasında, geçmişte Süleyman Demirel’in DPT Müsteşarlığı’nı, sonrasında da ANAP ve CHP’de siyaset yapan İlhan Kesici’nin de bulunduğu iddiası yer aldı. Yazı üzerine arayan Kesici, seçim dönemlerinde bu tür spekülasyonların çıkmasının ‘normal’ olduğunu belirttikten sonra “Benim böyle bir düşüncem katiyen söz konusu değil. Aklımın ucundan geçirmiş değilim, geçirecek de değilim” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu ile son dönemde çeşitli platformlarda ayaküstü bir araya geldiklerini belirten Kesici, bunların hiçbirinde seçim konusunun gündeme gelmediğini de sözlerine ekledi. l Ankara ve İzmir’de 16 kişi tahliye edildi. Kozan sorusunun yanıtını alamadı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Başkentteki Gezi eylemleri nedeniyle “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla tutuklanan 6 kişiden Gizem Bayram, Bayram Dalyan ve Eren Taşyan tahliye edildi. Gerekçe olarak “bu şüpheliler açısından delillerin büyük ölçüde toplanmış olması” gösterildi. Diğer üç şüpheli için ise delillerin halen toplanmamış olması gerekçe gösterilerek tahliye kararı verilmedi. Gezi operasyonu sırasında tutuklandığında hâkime, “Örgütü siz mi seçiyorsunuz yoksa biz mi beğeniyoruz” sorusunu yönelten ve dünkü duruşmada yine tahliye edilmeyen üniversite öğrencisi Erdal Kozan sorusunun yanıtı bu kararda da öğrenemedi. Kozan’ın Gezi eylemleri sırasında “Yoldaş Taksim’de SDP/DEVLİS sabah sabah 7 buçuktan beri direniyor. Şimdi acilen herkes merkeze gelsin” şeklindeki mesajları ise örgüt üyeliğinin delili ile tahliye edilmeme gerekçesi sayıldı. Tahliye edilemeyen diğer şüpheliler Mazlum Demir Türk bayrağı yaktığı, Mahir Çağlar ise köprü ayağına “DHKP/ C”yazdığı gerekçesiyle tutuklu kaldı. Bu kararla birlikte Ankara’daki Gezi tutuklusu sayısı 3’e düştü. Öte yandan İzmir’de Gezi eylemleri sonrası düzenlenen operasyonda tutuklanan 48 kişiden 13’ü, avukatlarının nöbetçi mahkemeye yaptığı başvurunun değerlendirilmesi sonucu tahliye edildi. Örgütünü yine öğrenemedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle