26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Devlet Kendi Katilleriyle Sevişiyor On Binler Tek Kişi... “Ben size hakaret etmiyorum, başkan Sizi cinayetle suçluyorum Uzanırken abdest testinize siz Birden göreceksiniz Okkır’ın, Tatar’ın, Geray’ın kanını.” Bunlar Cumhuriyet şehitleri! Şehitlik kutsal bir amaç uğruna dünyadan kopmaktır. Şiirleşen, destanlaşan onlardır... Taksim’lerde, Gezi’lerde, kent meydanlarında yükselen sesler toplumu nereye götürmek istiyor? Önce ulusal çizgide bir yurttaş olmaya! Sonra da bu hak ve hukuku kuşaklar boyu sürdürmeye... Hüseyin Haydar’ın şiirleri beni yakından tanığı olduğum olayların içine götürüyor... Tek kişi oluvermek budur. Binler, yüz binler, milyonlar kişiliğinizde canlanırken sizler de savaşçı direnişten kaçamıyorsunuz. “Haydi şair görevini yap” seslenişi çın çın öterken tek çare kaç yaşında olursanız olun o an gençlik ateşini duyunca!.. Baktım alanlarda bayrak taşıyan, devrim şarkıları söyleyenlere, yalnız gençler değildiler, yaşlı başlı kadınlar erkekler çoğunluktaydı. Çoğu, akşam sofralarını bırakıp alanlara çıkmışlar, devrimci bir sel gibi coşmuşlar... Böyle bir şey eskiden olmazdı, bir avuç ilerici insanın görevini sıradan yurttaşların paylaştığı bilinmezdi. Şimdi bir bütün halindeyiz, bir tek kişinin milyonlar olduğunun bilincindeyiz. Mahkemeler sessiz, hâkimler katil adaylarını salıvermek için beklemede. Kameralar yön değiştiriyor birden, kayıtları kendiliğinden siliniyor. Bileği ansızın dönüveriyor kolluk kuvvetlerinin; silahları kendi kendine patlıyor, kayboluveriyor birden bütün caniler, sırra kadem basıyor bütün izler. Ağır bir koku yayılıyor şehrin eteklerinden, adım adım çürüyor bir ülke. Bir devlet kendi katillerini seviyor durmadan… S Yusuf NÂZIM Yazar onunda, o haber geldi. Hiç istenmediği, hiç beklenmediği kadar acı geldi. Ali İsmail Korkmaz bırakıldı. Olaya tanıklık eden iki kişi tutuklandı. Olay anında, Ethem’in vurulduğu sokağa bakan MOBESE kamerasının açısının değiştirildiği görüldü. Sarısülük’ün Güneydoğu sınırında çalıştığı bir karakol inşaatında çektirdiği fotoğraflar “bir teröristin fotoğrafları” diye basına servis edildiyse de gerçek kısa sürede anlaşıldı. Mehmet Ayvalıtaş. 19 yaşında işçi. 2 Haziran günü Gezi protestoları sırasında Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde otobanı trafiğe kapatan kalabalıkla beraberdi. Gösteri yapan grubun üzerine sürerek dehşet saçan bir cip tarafından ezilerek öldürüldü. İrfan Tuna. 47 yaşında Ankaralı temizlik işçisi. Yoğun gaz bombasına maruz kaldı, kendini çalıştığı dershaneden dışarı attı. Gaz bombaları sokakta da peşini bırakmadı. Gaz ve zehir bulutu içerisinde kalp krizi geçirerek öldü. Ali İsmail Korkmaz. Antakyalı. 19 yaşında üniversite öğrencisi. 3 Haziran günü Eskişehir’deki Gezi protestoları sırasında gaz bombalarından kaçtığı bir sokakta, kimliği belirlenemeyen siviller tarafından sopa ve coplarla dövülerek öldürüldü. 35 gün komada kaldı. Ali’nin dövüldüğü sokağa bakan üç kameranın ikisinde kayıt olmadığı, diğerinin ise hasarlı olduğu anlaşıldı. Eskişehir Valisi olayı “münferit” olarak niteledi. Evet, kaybedilenlerin kısa öldü!.. “DirenAli” denmişti ona… “Ali ne olur, diren!” diye yalvarmıştı anası, kardeşleri, sevenleri… “Diren Ali, ne olur diren!” Ama olmadı! Ali, direnemedi. Ölümün soğuk yüzlü suretine ancak yirmi gün dayanabildi Ali. Onu, karanlık bir sokakta yapayalnız kıstıran soysuz ölüm, yaşamının gencecik baharından koparıp aldı. Çocuk gülüşünü, bir çırpıda soğutuverdi Ali’nin… Gezi Baharı’nın beşinci ölümüydü Ali. Bu, beşinci fidanıydı Gezi Parkı’nın toprağından sökülen; beşinci gülüydü Gezi’nin dallarından kopartılan. Önce, bütün gülleri anımsamak düşer bizlere: Abdullah Cömert. Antakyalı. Arkadaşlarının “Abdocan” diye çağırdığı 22 yaşında genç. 3 Haziran’da, Antakya’nın Armutlu Mahallesi’nde Gezi olaylarını protesto ederken gaz bombası fişeğiyle öldürüldü. Elinde, “Her Yer Taksim” yazılı bir dövizle çekilmiş fotoğraftaki gülümsemesi baki kaldı. Faili hâlâ bulunamadı. Ethem Sarısülük. 26 yaşında, bir çocuk babası işçi. 1 Haziran Ankara Gezi protestoları sırasında polis tarafından başından vurularak öldürüldü. Ölümüne kadar 14 gün komada kaldı. Katil polis serbest hikâyeleri bunlar… Şimdi, beş ölü yatıyor toprakta; nefes alamadan, hiç kıpırdamadan. Beş oğul eksilmiş yemek sofralarından. Beş ölünün resimleri asılı duruyor evlerin duvarlarından. Sabahları, öğlenleri ve akşamları beş ananın kursağından artık lokmalar geçmiyor. Beş ölünün anası, oğul oğul diye sevemiyor, ay yüzlü çocuklarının saçlarını okşayamıyor. Beş ölünün kirpikleri kapalı, gözlerinde ışık yok; beş ananın, beş yârin gözlerine ışıl ışıl bakamıyor. Beş ateşten genç, beş fidani delikanlı, bakışları gülüş yığınaklı beş çocuk artık yaşamıyor… Beş evin kapıları aralık, gözü yaşlı beş ana, pencereden bakıyor; şu karşıki yolun köşesinden, işte bu kavşaktan, o yokuşun başından her an görünür diye! Bakışlarında gülüş yığınaklı beş çocuktan biri yürüyüp gelir diye… Ama olmuyor… Biliyoruz, artık hiç olmayacak… Beş ateş parçası gençten biri, o yolun köşesinden bir daha hiç görünmeyecek. Şu karşıki kavşaktan bir fidani delikanlı dönüp bir daha gelmeyecek. O yokuşun başından beş yağız delikanlıdan biri türküler söyleyerek bir daha hiç yürümeyecek. Beş aralık kapıdan Abdocan gibi beş oğul bir daha hiç girmeyecek… Oysa ki şimdi, katilleri dolaşıyor beş dalyan oğulun aramızda, elini kolunu sallayarak. Beş soğuk yüzlü ölümün çürümüş kokusu siniyor sokaklara. Bu kokuyu tiksinerek içiyoruz ciğerlerimize sokaklardan. Beş katilin, kanlı ayak izleri seçiliyor yollarda. Ayaklarımız, üstüne basaraktan yürüyor izlerinin; İstanbul’un, Antakya’nın, Eskişehir’in mahallelerinde. Beş ölünün masum ruhu, yana yakıla katillerini arıyor şimdi aramızda! Karanlık ve ıslak kaldırımlarda beş katilin ayak sesleri yankılanıyor; parmakları tetikte, soğuk nefesleri ensemizde, bir katil sürüsü gibi dolaşıyorlar içimizde. Her an yeni bir fidanı sökmek için hazırlar; her an yeni bir gülü daha koparmaya muktedirler dalından. Her an yeni bir gülüşü daha soldurmak için sanki emir bekliyorlar. Beş katilin sinsi, karanlık bakışları kesiyor kameraları. Nereye gitseler, nefesleri ölüm soğukluğunda. Yürüdükleri her yol, geçtikleri her cadde, bekledikleri her durak daha çok ölümü hatırlatıyor bize. Uğradıkları her mekân yağlı bir karanlık içinde, yapış yapış kir. Geçtikleri her yerde gaz ve barut artıkları. Akşamları, kanlı elleriyle okşuyorlar çocuklarının siyah, kumral, sarı saçlarını. Masum ve sıradan insanlar gibi çöküyorlar iftar sofralarına. Okudukları her dua bir parça ölüm kokuyor. Dokundukları her yiyeceğe kan bulaşıyor ellerinden. Dilleri, haram cümlelerle kirlenmiş, yalan besmelelerle açıyorlar oruçlarını. Yaklaşsan, kin ve nefretle dolu, zehir püskürüyor ciğerleri. Geceleri vıcık vıcık ter, kan kokan etleriyle giriyorlar kadınlarının koyunlarına. Tıpkı bir hayvan gibi doyuruyorlar, ölümden arta kalmış iştahlarını. Nereye gitsek onlardan bir iz var. Hangi durakta beklesek beş katil sokuluyor ansızın yanımıza. Hangi karanlık sokağa girsek, sivri, ürkünç gölgeleri bekleşiyor onların. Parklarda ve bahçelerde eli satırlı suretleriyle dolaşıyorlar. Namlularından ölüm püskürüyor silahlarının. Üniformalarında katilleri saklıyor polisler. Saçları jöleli, gömleği kolalı, eli palalı katil adayları bekleşiyor izbe sokaklarda. Sabırsız bir celladı andırıyor yüzleri, sinsi bakışlarıyla kesiyorlar karanlığı. Pervasız bir iştahla, yeni kurbanları için bekleşiyorlar. Mahkemeler sessiz. Kaçma şüphesi yok hiçbir failin. Hâkimler katil adaylarını salıvermek için beklemede. Nedense kameralar yön değiştiriyor birden. Kayıtları kendiliğinden siliniyor belleklerin. Bileği ansızın dönüveriyor kolluk kuvvetlerinin; silahlar kendi kendine patlıyor, kayboluveriyor birden bütün caniler, sırra kadem basıyor bütün izler. Ağır bir koku yayılıyor şehrin eteklerinden. Adım adım çürüyor mahalleler. Bir ülke kendini yağmalıyor durmadan. Bir devlet kendi katilleriyle sevişiyor hâlâ… Komşu Gözetleme Yönergesi Medyadaki haberlere göre “Mahallelerde taksi çağırma zili gibi ihbar kutuları kurulacakmış.” Bu yöntem, suça şahit olanların ihbar sırasında yaşadığı çekinceleri ortadan kaldırmayı hedefliyormuş. İhbarda bulunanların çekincelerinin başında “kimliğim tespit edilir mi” endişesi yer alıyor, ayrıca sayın muhbir vatandaş çok vakit kaybedeceğini düşünerek karakola gidip yazılı ifade vermeyi tercih etmiyormuş. İşte bu nedenlerle kimliğin gizli kalmasını sağlayacak sesli ihbar kutuları öneriliyormuş. HHH Bence “Yetmez ama Evet!” Değerli okurlarım anımsayacaklar, Başbakan Erdoğan tencere tava çalan komşuların ihbar edilmesini istediğinde, ben bunun yetersiz kalacağını ve çocukların da anne babalarını ihbar etmelerinin sağlanması gerektiğini belirtmiştim. Bu nedenle bu yeni öneriye de “Yetmez ama Evet” diyorum… İnşallah çocuklarımızın da anne babalarını ihbar etmelerinin isteneceği günler yakında gelir! HHH Bu “kutsal ihbar görevi” için, vatanını, milletini ve devletini seven bir vatandaş olarak, bir “Komşu gözetleme yönergesi” taslağı hazırladım… Elbette ayrıntı yok, sadece genel esaslar: 1) Amaç: Bu yönergenin amacı, toplumsal düzeni korumak, devletimizin, AKP’nin ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan iktidarının devamını sağlamaktır. 2) Kapsam: Bu yönerge sadece konutun bulunduğu mahalledeki komşuları değil, işyeri ve bütün akrabalık, dostluk ilişkisi içinde olanları da kapsar. 3) Yetki: Bu yönerge, her türlü yasa, anayasa, uluslararası antlaşmalar ve AİHM hükümlerinin üzerindedir. 4) Yöntem: Gözetleme sırasında herhangi bir kayıt ve benzeri kanıt gerekmemektedir; sadece beyan yeterlidir. 5) Uygulama: Sayın muhbir vatandaşlarımızın gözlerini ve kulaklarını açık tutmaları gereklidir. Hangi tutum, davranış, hareket ve sözleri ihbar edeceklerini sayın muhbir vatandaşlarımız zaten bilir, ama her ihtimale karşı bazı örnekler ilişikteki listede sayılmıştır. (Hareketler tarif edilmiş, müstehcen olmayanlar şematik olarak gösterilmiştir.) 6) Yürürlük: Bu yönerge, polis, jandarma, savcı ve yargıçlar tarafından yürütülür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle