15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada 9 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Ardı ardına suç duyurusu yapılan polis şiddetine karşı soruşturma başlatıldı üç gün sonra teröristlerle, çapulcularla görüşmeyi kabul ettiğini açıkladı. Gezi Parkı yeşil kalsın,Topçu Kışlası yapılmasın, polisin biber gazlı tazyikli suyla saldırılarına son verilsin, Atatürk Kültür Merkezi yıkılmasın özündeki taleplerini... … Taksim Gezi Parkı yeşil kalmayacak. Üzerine Topçu Kışlası oturtulacak. Yıkılamaz dedikleri AKM yıkılacak. Polis mi? Teröristlere çapulculara yedirmeyeceğim diye yanıtlayan RTE… … içeriden dışarıdan eylemcilerle diyalog kurmasını içeren baskılara dayanamayarak bugün kerhen kabul edeceği Gezi Parkı temsilcilerine olumlu yorumlanacak ne söyleyebilir?.. HHH Üstelik karşısına aldığı gençlik, yetiştireceğini söylediği dindar gençlik de değil... Bugün karşısındaki gençlik, duayı da ibadeti de abartmadan, yaşam koşullarına dayatmadan bu yüzyılın öngördüğü toplumsal, barışçı, bilimsel koşullara göre yetişmekte olan laik, özgür, demokrasiye gönül veren, ülkenin geleceğinin mimarları gençlik! RTE’nin “dediğim dedik ve ben yaparım olur” anlayışıyla sınırlı kafa yapısı, gençlik heyetine, Gezi Parkı yeşil kalacak; Topçu Kışlası’ndan vazgeçtim; AKM de yıkılmayacak; polis saldırgan olmayacak; vali, emniyet müdürü her kimse, sorumlular saptanarak cezalandırılacak, diyebilir mi? Derse, diyebilirse bu, yüzyılın sürprizi olur! HHH Yüzyılın demeyelim ama son günlerin en büyük yalancısı kim diye soranlara, RTE diye yanıt verenler yanılmış olmayacak. Yazılan yalanlarına, örneğin en ünlüsü, ABD’nin yalanladığı Wall Street’teki eylemlerde Amerikan polisinin biber gazıyla 17 kişiyi öldürdüğünü, gazı orantısız kullanan polisini savunmakta kullanan yalanına, kuyruklu yalanın daniskası tanımını ekleyelim: “Gezi Parkı’nda üç beş ağaç kesilmişse ne olmuş yani” demeye gelen açıklamalarında her konuda en büyük olduğunu kanıtlamak hırsıyla… ... “Biz, on yılda tam 2 milyar 800 milyon ağaç diktik” dedi. Merak bu ya; 2 milyar 800 milyonu 3 bin 650’ye böldüm. Ortaya çıkan rakam, hayretle abooo diye haykırmama neden oldu: Bay RTE, on yılda her gün tam 767 bin 123 ağaç dikmiş! Her saat tam 31 bin 963.. ağaç dikmiş oluyor. Adını, rekorlar kitabının büyük yalancılar bölümüne rahatlıkla yazdırabilir. HHH Kuyruklu yalanlarına daha başka örnekler de verilebilir. Örneğin “Meydanda bayrağımızı ateşe verdiler” dedi. Yayınlattığı karelerde bayrağımızı yakanlar Gezi Parkı gençleri değil, pazarlık masasına oturduğu Apo’nun PKK yandaşı kent eşkıyaları! Kanıtını gösteremediği bir olaydan söz etti: “Eylemciler benim başörtülü kızlarıma, bacılarıma saldırdı” dedi. Gazetelerde başörtülü kızlarını, bacılarını, Gezi Parkı’ndaki eylemcilerin arasında gösteren resimleri yayımlandı. Dindar bir Başbakan’ın, eylemcilerin Valide Sultan Camii’ne ayakkabılarıyla girdiklerini, bira içtiklerini içeren sözlerini, bir din adamı, nöbetçi müezzin yalanladı. Adamı hemen yıllık izne gönderdi. Cumhurbaşkanı, Başbakan Yardımcısı, eski bakanı, eylemcilerden özür dileyen İstanbul Valisi, Gezi Parkı’na ılımlı gözle baktıklarını açıklayan demeçler verdiler… Ama vurdumduymazlar davuludur RTE… hiçbirini umursamadı, umursamaz. HHH Yakın danışmanı Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın eylemcilere “Siz bu kafayla daha çok tencere tava çalarsınız” diye seslenmesine bakılırsa.. … RTE de “tencere tava / kafa aynı kafa!” ‘Anayasa ihlal edildi’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Başkentteki Gezi Parkı eylemcilerine yönelik polisin sert müdahalesine ilişkin ardı ardına suç duyurusu yapılırken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da konuya ilişkin soruşturma başlattı. Ankara Barosu, başkentteki eylemcilere orantısız şiddet uygulayan polisler hakkında suç duyurusunda bulunurken, CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık da gösteriler sırasında polis tarafından copla darp edildiğini belirterek savcılığa başvurdu. Tüm suç duyuruları memur suçları soruşturma bürosunda bir savcıda toplandı. Ankara Barosu tarafından savcılığa yapılan suç duyurusu, polisten şiddet gördüğünü belirterek baroya başvuran yurttaşlar adına yapıldı. İşleme konulan dilekçede, “Ankara’daki gösterilerde görev yapan ve şiddet uygulayan bir kısım güvenlik güçleri” şüpheli olarak gösterildi. Dilekçede polisin ölçüsüz şiddet kullanarak “kasten yaralama, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması, görevi kötüye kullanım, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, anayasanın yaşam hakkı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yapma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinin ihlali” SAVCI, POLİS ŞİDDETİNİN FOTOĞRAFLARINI İSTEDİ İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen, Gezi Parkı olayları sırasında polisin orantısız güç kullandığı iddialarına ilişkin soruşturma başlattı. Memur Suçları Soruşturma Bürosu’ndan Savcı Çimen, basın kuruluşlarına yazı göndererek güvenlik güçlerinin müdahalelerine ilişkin çekilen fotoğraf, görüntü ve belgeleri yer zaman kaydı belirtilerek savcılığa gönderilmesini istedi. Çimen yazısında şunları kaydetti: “Kamuoyunca Gezi Parkı Olayları olarak adlandırılan eylemlere Güvenlik Güçleri tarafından yapılan muameleler sırasında zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle orantısız güç kullanıldığı iddialarına ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından soruşturma başlatılmış olup yayın grubunuz tarafından olayların başlangıcından itibaren özellikle güvenlik güçlerinin müdahalelerine ilişkin olarak tespit edilmiş olan fotoğraf, görüntü ve sair belgelerin yer, zaman kaydı belirtilerek tarafımıza gönderilmesi hususunda gereği rica olunur.” suçlarının işlendiği bildirildi. Dilekçede, AİHM’nin fiziksel güç kullanılmasının insanlık onuruna karşı bir saldırı olduğu yönündeki kararına dikkat çekildi. CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık da dün Ankara Adliyesi’ne gelerek 1 Haziran’daki gösteriler sırasında polis tarafından copla darp edildiğini belirterek, savcılığa başvurdu. Kendisini darp eden polisler ile bunun talimatını verdiği gerekçesiyle Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında şikâyetçi olan CHP’li Işık, dilekçesinde olayı şöyle anlattı: “Saat 16.00 sıralarında partililerle birlikte Güvenpark’a gelen vatandaş CHP’li vekil: Coplandım ların yanına indik. Polise, herhangi bir taşkınlık olmayacağını ve saldırmamaları gerektiğini belirttim. Polisler, tamam vekilim, taşkınlık olmazsa müdahale etmeyeceğiz, dediler. Ancak daha bir dakika bile geçmeden saldırıya başladılar. Ben en öndeydim. Polise yapmayın derken, 1015 polis etrafımı çevirdi. Önce 2 kez yüzeme ve vücuduma gaz sıktılar. Daha sonra cop ile vurmaya başladılar. Milletvekili olduğumu söylemeye çalışmama rağmen vurmaya, darp etmeye devam ettiler. Aldığım darp raporunda da belirttiğim gibi sağ dizime ve omuzlarıma, sol koluma ve bileğime darp aldım.” Başkentteki eylemlerle ilgili basın savcılığından ayrı olarak Terörle Mücadele Yasası’nın 10. maddesiyle görevli Ankara Savcısı Hüseyin Şahin, ilk günlerde gözaltına alınan 60 kişi ile ilgili görevsizlik kararı verdi. Gerekçede, “eyleme katılan şüphelilerin terör bağlantısının tespit edilemediği” belirtildi. Dosya, basın savcılığına gönderildi. Ancak TMK savcılığında diğer bazı eylemcilerle ilgili ayrı bir terör soruşturması yürüyor. Bu soruşturmada suçun konusunu ise “Meclis, Başbakanlık ve bakanlıklar işgal edilmeye çalışılarak hükümeti devirmeye teşebbüs etmek” eylemi oluşturdu. Savcı örgüt yok dedi ‘SARISÜLÜK’ SORUŞTURMASI: Ya gaz bombası ya polis kurşunu ALİCAN ULUDAĞ İzmir ayakta: Halkına düşman iktidar Polisin, afişleri temizleme bahanesiyle dün sabah Taksim’e girmesi ve Çağlayan Adliyesi’nde polislere yönelik gözaltı şiddeti, İzmir’de sendikalar ve baronun gerçekleştirdiği yürüyüşlerle protesto edildi. Akşam saatlerinde sendikalar Cumhuriyet Alanı’nda, İzmir Barosu üyeleri de Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplandıktan sonra Gündoğdu Alanı’na yürüdü. İzmirlilerin de alkışlarıyla destek verdiği yürüyüşün ardından alanda buluşan kitle, “faşizme karşı omuz omuza” sloganları attı. Alandakilere seslenen İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, “İki haftadır Türkiye demokrasi ve özgürlükler için mücadele ediyor, siyasal iktidar da biber gazı, copu, tomasıyla halka saldırıyor. Gençliğine, öğrencisine, öğretmenine, işçisine memuruna düşman, avukatına, halkına düşman siyasal iktidarla karşı karşıyayız” dedi. (OZAN YAYMAN) BURSA VE DENİZ’Lİ DE PROTESTO Bursa’da binlerce kişi Gezi Parkı müdahalesini ve Erdoğan’ı protesto için Atatürk Caddesi’nde toplandı. Nilüfer’deki 3 Fidan Anıtı’nın bulunduğu parkta Gezi Parkı Direnişi’ne Destek Nöbeti tutan gençlere akşam saat 18.00’den sonra binlerce kişi katıldı. İş çıkışı parka gelenler, “Tayyip İstifa”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganları attı. Hükümet istifaya çağırıldı. Denizli’de, Taksim Gezi Parkı’ndaki yaşanan olaylar nedeniyle grupların bulunduğu Delikliçınar Meydanı’ndaki malzemeler, belediye ekiplerince toplandı. Mahkeme İLHAN TAŞCI Kahrolsun bazı şeyler! DENİZ ÜLKÜTEKİN Ana akım medyanın haber bültenlerinde düzenli aralıklarla görürsünüz. Bir muhabir sokağa çıkar ve çoğunlukla lise çağındaki gençlere başbakanın, meclis başkanının ismini sorar. Genelde yanıt verilemez, birkaç laf ağızda gevelenir, izleyici buruk bir tebessümle ekrana bakar, “gençlik nereye gidiyor” diye düşünür ve ülkenin geleceği hakkında hayıflanır. İşte o kuşak şimdi meydanlarda. Başbakanın da, meclis başkanının da adını gayet iyi biliyorlarmış meğerse. Veya öğrenmişler, öğrenme gereği duydukları için. Milletçe bilinçaltımızda yatan devlet büyüklerimiz paranoyasının bir sonucu olarak yansıyan bu ezberci genel kültür sınavından çakmış olmak morallerini pek bozmuşa benzemiyor. Kim bu gençler, 90 kuşağı? Herkesin sorduğu soru bu. Odalarına kapanıp bilgisayar başında saatlerini boşa harcadığını sandığınız, arkadaşlarıyla sağda solda takılarak gençliklerini boşa harcadıklarını düşündüğünüz, ciddiye almadığınız insanlar. 19 yaşında bir eylemci kız. En hareketli geçen ilk birkaç günden sora evde sıkılıyor ve arkadaşlarına “bari bize gelin de birbirimize su sıkalım, çok sıkıldım” diye tweet atıyor. Bir başkası, AKM duvarına “en klişesi kahrolsun faşizm” yazılı sol jargonlu sloganların arasına “Turgut Özal” yazıyor. Yaptığının hiçbir politik temeli yok, bir başkası Turgut Özal’ın yanına faşist yazıyor, hiç üşenmiyor, tekrar çıkıyor AKM’ye yanına ekliyor “değil.” Korkuları yok, orası kesin. Konuştuğumuz kişilerden sıkça, “polis gelse de azcık gaz atsa, heyecan oluyor” tarzı espriler duyuyoruz. Peki politika? 90 kuşağı çevresindeki büyükler tarafından ikiye ayrılıyor. Birincisi, apolitik olarak görülenler, bir diğer grupsa, sosyal ‘çelişki var’ dedi ANKARA Gezi Parkı’nda başlayan ve başkentte de süren eylemlerde gözaltına alınan üç kişi hakkında suç tarihi olarak 9 Haziran belirtilmesine karşın tutuklanmaları için 3 Haziran tarihli görüntülerin kullanıldığı anlaşıldı. Bu çelişkiyi saptayan Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi, savcılığın tutuklama istemini reddetti. Ankara’da süren eylemlerde gözaltına alınanlardan süreleri dolanlar adliyeye sevk edilirken, ilginç tutuklama istemleri ve ret kararları da çıkıyor. Ankara’daki eylemler sırasında 3 kişi gözaltına alındı. Sorgularının ardından savcılık, üç kişiyi tutuklanması istemiyle Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk etti. Mahkemenin tutuklama isteminin ret kararı, “suç delillerinin”, “suçtan” tam 6 gün önce bulunduğuna ilişkin ayrıntıyı ortaya çıkardı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın tutuklama isteminde bu kişilere ilişkin suç tarihi 9 Haziran olarak gösterildi. Savcılık, delillerin tam olarak toplanamadığı ve yüklenen suçların yaptırımlarının üst sınırı ile kuvvetli suç şüphesinin varlığı gerekçe gösterilerek tutuklama isteminde bulundu. Mahkeme, şüphelilerin tutuklanması istemli savcılık yazısında suç tarihinin 9 Haziran 2013 olduğu, ekteki fotoğraf ve görsellerin ise 3 Haziran 2013 tarihli olduğuna dikkat çekerek “suç tarihi itibarıyla farklı eylemler gözetilerek çelişkiye düşüldüğü” saptamasıyla savcılığın tutuklama istemini reddetti. Apolitik kuşak ayaklandı mı? Bu çocuklar bir haftada Das Kapital okuyup kendilerine gelmediler elbet. Onların direnişi de, yaklaşım biçimleri de farklı. Kim mi onlar? 90 Kuşağı, siz öyle diyorsunuz. Peki onlar ne diyor? medya üzerinden siyaset yapıp duyarlılık gösterdikleri için eleştirilen kesim. Apolitik konusuna geleceğiz ama sosyal medyanın ne denli önemli olduğu ülkenin en büyük medya sansürü sırasıda ortaya çıktı. Kuzey Kore Devlet Televizyonu havasında yayın yapan ana akım medyanın karşısında, direnişçilerin tek haber ulaştıma gücü Twitter, Facebook gibi kaynaklardı. Gezi Parkı eylemlerinin profilini çıkarmak için yetersiz, ancak apolitik olma meselesini anlamak için iyi bir enstantane; üzerinde Atatürk tişörtü olan bir kız, Apo posteri ve Kürtçe sloganların olduğu çadırların önünde bir grupla halay çekiyor. Halinden oldukça memnun gibi. Bu sizce apolitik bir duruş mu,yoksa politika sanılan çekişmeleri umursamamak mı? Eylemci gençlerin arasında açıkça İslam karşıtlığı gösterenler de var. Miraç Kandili’nin kutlandığı gece, birisi şikayet ediyor, “madem içki içemiyoruz, kuran da okunmasın.” Ancak bu genel görüşü yansıtan bir tepki değil, Gezi Parkı’nda Kandil Gecesi, içkisiz ve oldukça sakin geçiyor. Parkın biraz dışına çıktığımızdaysa 90 Kuşağı diye tabir edilen gençlerin esin kaynaklarına daha yakından şahit olabiliyoruz. Mustafa Kemal’in değil “Mustafa Keser’in askerleriyiz” diyorlar, “Dinimiz amin, tek yol devrim” diye solculara ve islamcılara selam çakıyorlar. Game Of Thrones gibi iktidar için her yolun mübah olduğunu anlatan popüler diziler, Grand Theft Auto gibi, Gezi Parkı’ndaki polis şiddetine rahmet okutan oyunlar bu gençler arasında oldukça popüler. Şimdi anlıyor musunuz gençler saatlerce bilgisayar başında ne yapıyorlarmış. Marx’ı filan sorduğumuzda “tabii önemli biri” tarzında cevaplar alıyoruz ama isyanlarının esin kaynağının klasik sol söylem olmadığı çok açık. Tören gibi, Cumhuriyet Mitingi havasında bir miting de istemiyorlar. Çoğunda eylemleri ulusalcı kitlenin sahipleneceği yönünde bir endişe hakim. İçlerinden biri “biz hayatımızı siyasete adamadık, siyaseti hayatımızın içine soktuk” diyor. Öte yandan bu tavırları çoğunun ailesinin kendilerini desteklemesine sebep olmuş. 70’lerin eylemcilerinin aksine annebabalar çocuklarını sokaklara çıkmaları için teşvik ediyor, hatta kendileri de onlarla birlikte olmak istiyor, ama annebabayla alana çıkmak bu çocuklar için pek fazla “cool” değil. Marx ‘tabii önemli biri’ ANKARA Kızılay’da 1 Haziran günü yapılan Gezi Parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük’ün başından aldığı darbe sonucu ağır yaralanmasına ilişkin soruşturma sürerken olayın faili henüz bulunamadı. Durumu kritik olan ve hastanede tomografisi çekilen Sarısülük’ün başında üç adet metal parçası tespit edildi. Bu bilgiden hareket eden savcılık, olaya ya polisin silahından çıkan kurşunun ya da o anda atılan bir gaz bombasının etkili olabileceği üzerinde duruyor. Ancak bunun anlaşılması için Sarısülük’ün ameliyat edilmesi gerekiyor ancak ameliyata, hayati tehlikeye neden olacağı için sıcak bakılmıyor. Ostim’de işçi olarak çalışan 26 yaşındaki Ethem Sarısülük’ün, Numune Hastanesi’nin Beyin Cerrahi bölümünün yoğun bakım ünitesindeki tedavisi sürüyor. Bilinci kapalı olan Sarısülük’ün durumu kritik. Dün öğlen saatlerinde kontrolleri yapılan Sarısülük’ün beynindeki kan akışının alt seviyeye düştüğü ve durumunun kötüye gittiği bildirildi. Tedaviyi gerçekleştiren heyet, durumu görüşmek üzere toplantı yaptı. Ethem Sarısülük’ün ağır yaralanmasına ilişkin soruşturmayı “adam öldürmeye teşebbüsten” yürüten Ankara Savcısı Veli Dalgalı, dün doktorlar ile adli tıp uzmanlarından konuya ilişkin bilgi aldı. Sarısülük’un yeni çekilen tomografi raporları savcılığa sunuldu. Raporlarda, Sarısülük’ün başının hemen üst yanında üç adet metal parçası tespit edildiği bildirildi. Ancak bu metallerin cinsi tespit edilmedi. Uzmanlar, bu tespitin yapılabilmesi için ameliyatın şart olduğunu bildirdi. Ameliyatın ise hayati tehlikeye neden olacağı ve Ethem’in bunu kaldıramayacağı belirtiliyor. Öte yandan savcılığa olayla ilgili yeni görüntüler ulaştı. Savcılık kaynakları, Ethem’in ağır yaralanmasına iki etkenin neden olabileceği üzerinde duruyor. Bunlardan ilki, görüntülere de yansıyan polisin silahından çıkan kurşunlar. Tomografide üç metal parçasının gözükmesine dikkat çeken savcılık, kurşunun çarptığı bir yerden kopartığı metal parçalarının başına isabet etmiş olabileceği değerlendiriliyor. Savcılığın üzerinde durduğu ikinci ihtimal ise yaralanmaya polisin olay sırasında attığı biber gazı kapsülünün neden olmuş olabileceği. Ancak bu iki ihtimalden hangisinin gerçek olduğu metal parçalarının çıkarılmasıyla ortaya çıkacak. Diğer yandan savcılık, görüntülerde ateş açan polisin kimliğini tespit etmek için çalışmasını sürdürüyor. Görüntülerde kask numarasının sadece son iki hanesinin (12) gözükmesi nedeniyle öncelikle bu polisin bağlı olduğu çevik kuvvet timi belirlenecek. Bunun için 1 Haziran’da olay saatinde orada hangi polis grubunun olduğu Emniyet’e soruldu. Diğer yandan Emniyet henüz ne polisin kimliğini ne de bu grubun bilgilerini gönderdi. Kimlik tespit çalışması Korkuları yok
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle