16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA 8 HABERLER Tragedya ve Gerçek SAYIN Başbakan’ın dün parti meclis grubunda yaptığı ve saatler boyu televizyon ekranlarını, radyo programlarını meşgul eden, bugün de gazete sütunlarına yansıyacak olan uzun konuşma, savunma metni ve siyasal taktik malzemesi olarak üzerinde durulması gereken ilginç bir belge sayılır. Ayrıca, alkışlarla, sloganlarla ve “Seninle gurur duyuyoruz”larla sık sık kesildiği için yaygın halk psikolojisi örneği olarak da ele alınabilir. Her şeyden önce trajik bir yanı var o sözlerin. Politikaya giren, yani toplumu yönetmek için iktidar mücadelesine atılan yetenekli bir kişinin içine düştüğü durumun yürek parçalayıcılığı: neredeyse Fransız klasiklerinden Corneille’in kudret ve etik piyeslerini andıran bir dram. Sayın Başbakan, doğru olduğuna inandığı bir siyasal kararla hiç öngörmediği ölçüde dramatik ve yıkıcı tepkilere yol açtı ve altından kalkmakta güçlük çektiği bir duruma girdi. Şimdi tepki sahiplerinin vandalizminden medet ummakta, onlardaki âşikâr yanlışların kendi yanlışının aşikârlığını örtmesi için boş yere çırpınmakta, o çırpınışla zıtlaşıp öfkelenerek yanlıştan yanlışa sürüklenmekte. Oysa, başka türlü yapabilir ve “hata yapmış olabilirim ama yine de edinilmesi gereken tutum şöyle olmalıdır” diyerek terslikten olumlu bir yapıcılığa geçebilirdi. ısacası, kabul etmek gerekiyor ki, ne tarafa çekilirse çekilsin ve hangi özürle hafifletilmeye çalışılırsa çalışılsın, Sayın Başbakan sürüp giden aksiliği “yüzünden” cumhurbaşkanı seçilme şansını kesinlikle yitirmişe benziyor. Ama öte yandan, Türkiye de bundan sonra seçilecek cumhurbaşkanının Sayın Erdoğan’ınki gibi değil Sayın Sezer’inki gibi bir kişilik sahibi olması gerektiğini “bu sayede” öğrenmiştir. emek ki, hayli pahalıya mal olmuş olmakla birlikte, bu olay da böyle bir hayıra vesile olmuş oluyor. Adalet yerlerde sürüklendi İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi üyesi 49 avukat, Gezi Parkı direnişçilerine yönelik polis müdahalesini protesto etmek isteyince, Çağlayan Adliyesi’nde yerlerde sürüklenerek gözaltına alındılar. Gözaltındaki meslektaşlarının serbest bırakılmasını isteyen birçok avukat da alkışlarla ve sloganlarla, adliyenin C Blok girişindeki, adaleti temsil eden “Themis” heykellerinin bulunduğu merdivenlerde oturma eylemi yaptı. Adliyenin içerisinde basın açıklaması yapmak isteyen avukatlar “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atmaya başlayınca, önce özel güvenlik görevlileri tarafından çembere alındılar, sonra da çevik kuvvetin müdahalesiyle karşılaştılar. Adliyenin C Kapısı girişinde, avukatlara yönelik müdahaleyi kınayan ve içeri girmek isteyen başka bir avukat grubuna da müdahale edildi. Polis müdahalesi sonucu 49 avukat, yerlerde sürüklenerek darp edilerek gözaltına alındı. Bu sırada, yurttaşların C kapısından içeri alınmaması da tepki doğurdu. Bina içinde, “Adliyede olay çıkaranlar gözaltına alınacak” şeklinde anons yapıldı. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile görüşmek üzere adliyeye geldi. Avukatlara yönelik polis şiddeti de sosyal medyada tepkilere neden oldu. Ankara Barosu’ndan yapılan açıklamada, “Avukatların çevik kuvvet tarafından yaka paça gözaltına alındığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez” denildi. Gezi Parkı direnişçilerine destek vermek için açıklama yapmak isteyen 49 avukat, Çağlayan Adliyesi’nde yaka paça gözaltına alındı AP polis şiddetini görüşecek Haber Merkezi Avrupa Parlamentosu bugün avukatlara yönelik polis şiddeti nedeniyle olağanüstü toplanıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da konuyu TBMM gündemine getirdi. Araştırma önergesi hazırlayarak Meclis’e sunan Umut Oran, kurulacak bir komisyon aracılığıyla yaşanan hukuksuzluğun araştırılmasını istedi. K İlkiz: Saldırıyı kınıyoruz Haber Merkezi Türk Ceza Hukuk Derneği Başkanı avukat Fikret İlkiz, polisin avukatlara karşı tutumuna tepki gösterdi. İlkiz, “Avukatlara yapılan saldırı savunmaya karşı saldırıdır. Savunma gücünü hukuktan alır. Avukatlar, Taksim Gezi direnişçilerinin tüm hak ve özgürlüklerini sonuna kadar korumaya kararlıdır. Gözaltılar, avukatlara saldırılar, kanunsuz ve kanuna aykırı emirler, savunma mesleğini durduramaz ve durdurmayacaktır. Avukatlara yapılan baskıyı, şiddetle kınıyoruz” dedi. D Serbest bırakıldılar Özpetek’ten işin özeti Haber Merkezi Dünyaca ünlü yönetmen Ferzan Özpetek, polisin Taksim’e yaptığı baskını Twitter’da yorumladı. “İşin özeti” başlığını kullanan Özpetek’in değerlendirmesi şöyle:“İşin özeti: l Pankartları kaldıracağız gibi boş bir bahaneyle Taksim’e git. l Eyleme ve Gezi Parkı ’na müdahale etmeyeceğiz diyerek masum rolü yap. l Polis ve Toma’ları eylem alanının içine kadar sok. l Daha önce ayarlamış olduğun molotofçular öne çıksın. l Günlerce meydanı haber yapmayan medya hep birlikte molotofçuları uzuun uzuun göstersin. l Medya molotofçuları uzun uzun gösterebilsin diye, polis onlara biber gazı sıkmasın, etkisiz hale getirmesin. l Böylece halk da eylemcilerin ne kadar pis ve tehlikeli olduğunu görüp hükümeti desteklesin.” Gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne götürüldükten sonra sağlık kontrolünden geçirildi. Avukatlar akşam saatlerinde savcılığın talimatıyla serbest bırakıldı. Çağlayan Adliyesinde polis müdahalesi sonucu gözaltına alınan avukatların adları şöyle: Ali Çavuş , Alirıza Dizdar,Arzu Kayaoğlu, Arzu Kır, Can OK, Eylem Özgün Doğan, Fatma Elveren Yeşil, Fırat Baran, Hakan Özdemir, Halime Elçin, Hüseyin Aslan, Hüseyin Boğatekin, Hüseyin Kapmaz, İsmail Demirci, İsmail Taşkıran, Kaan Bayülken , Kasım Kaplan, Kenan Çalış, Kürşat Özsoy, Mesut Kayar, Nilgün Şahinkaya, Onur Şahinkaya, Önde İhtiyar Yıldız, Özcan Özsoy, Özgür Esen, Özgür Terkdoğan, Pınar Dinç, Reyhan Öçocak, Rıfat Buğra Özdoğan, Seher Sağlam, Sezin Uçar, Sibel Birol, Sinan Alkoç,Sinan Zincir, Suat Eren, Süleyman Gökten, Şahin Turan, Tuna Şimşek, Türkan Albay, Ümüs Seymen, Vergil Özgür, Yiğit Muslu, Yiğit Yakut, Zülfikar Erdem, Hüseyin Kaçmaz. ‘Polis şiddetini haykıracağız’ İstanbul Haber Servisi ÇHD ile Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nce yapılan yazılı açıklamada, avukatların gözaltına alınması kınandı. Taksim’de yaşanan polis şiddetine dur demek ve direnişi selamlamak için Çağlayan Adliyesi’nde bir araya geldikleri belirtilen açıklamada, “Polis vahşetini teşhir ettik. Polis vahşeti adliye koridorlarında, avukatların çalışma alanlarında da keyfi emirlerle uygulamaya konuldu. Neticede meslektaşlarımız savcının keyfi ve hukuka aykırı emriyle yaka paça bir şekilde gözaltına alındı. Birçok meslektaşımız darp edildi, polisin yoğun şiddetine maruz kaldı” denildi. Adliyelerin çalışma alanları olduğu, adliye koridorlarında polis istenmediği ifade edilen açıklamada, “Taksim halkındır, halka kapatılamaz! Dün olduğu gibi, bugün de Taksim’deyiz. Dün olduğu gibi bugün de adliyelerde çalışma alanlarımızda olacağız ve hukuka aykırılıkları, polis şiddetini, iktidarın insanlara uyguladığı tahakkümü haykıracağız. Tüm üye ve meslektaşlarımızı eylemimize destek vermeye davet ediyoruz” değerlendirmesi yapıldı. İZLENİM HALK, POLİSİ MOLOTOFÇULARDAN KORUDU; ONLAR GAZLA İNSAN ZİNCİRİNİ DAĞITTI, ÇADIR YAKTI Provokatöre halk ‘dur’ dedi ARİF KIZILYALIN Sabahın ilk saatleri, insanlar işine gücüne giderken binlerce polis, önce Beşiktaş, ardından Dolmabahçe’de. O sıralarda İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da sosyal paylaşım sitesinden, “Sabah 08’den itibaren çalışmamız olacak. Gayemiz Atatürk Heykeli, AKM ve alan üzerindeki pankart ve resimleri kaldırmak” mesajı yayımlıyor. 5 bilemediniz 10 dakika içinde TOMA ve çevik kuvvet, Gümüşsuyu tarafından barikatları yıkıp Taksim’e ulaşmış bile. Gezi halkı, ne olduğunun farkına varmadan ortalık bir savaş alanına dönüşüyor, ortak tepki; “Hani görüşmeye kadar müdahale yoktu.” Yine gereksiz gaz kullanımı, yine aşırı güç. 12 gündür olayları pas geçen TV’ler de naklen yayın durumunda. Polis sağa sola gaz bombası yağdırırken Gezi direnişçileri sadece parkı ve meydanı korumak niyetinde. Ama bir grup var ki ortalığı karıştırmak için orada. On iki, on üç gündür sürekli konuşup görüştüğümüz Gezi direnişçilerine hiç benzemiyorlar. Ellerinde molotof polise atıyorlar, taş ve bilyalar eşliğinde. Hatta bazılarının görüntüsü sosyal medyaya düşüyor; belindeki tabanca ve telsiziyle kafa karıştırıyor. Genç yaşlı demeden halka tazyikli su sıkan polis, eli molotoflu provokatörlere karşı “Hain düşman al sana bomba” kıvamında; fazla nazik! Bu hengâmede bir TOMA tutuşuyor. Oysa bu araçların kendi kendine söndürme tekniği var ama etraftaki araçlar su sıkıyor; maksat görüntü olsun! Olan da arada sıkışıp kalan gençlere oluyor, kafasına biber gazı kapsülü isabet eden 2 kişi hastanelik, çok sayıda kişi nefes darlığı nedeniyle yerde. Gezi Parkı’nın gençleri, yaşananların farkında ve “Taksim’i alırlarsa Gezi’yi de dağıtırlar” görüşü hâkim. Sağduyu ön plana çıkıyor ve platformun uyarısına gerek bile kalmadan binlerce kişi meydanı “insan zinciri” ile korumaya alıyor. Polis de karşısında gencecik çocukları görünce mecburen geri adım atıyor. Ancak, provokatörler işbaşında, su şişesi ve demir atmak isteyen yüzü siyah maskeli gruba “halk”, “dur” diyor. “Onları atarsan, polis de burayı dağıtır...” Derken Gezi’nin girişinde siyah eşofmanlı iki genç, direnişçiler tarafından durduruluyor. Adını açıklamamızı istemeyen direnişçi, eylemci gibi durmayan gencin elindeki molotofları alıp kırıyor, sonra da “Def olun, kışkırtıcılar” diye kovuyor. Dayanışması’nın merkezi ise gergin. Eleştirenler var. “Barikatları koruyamadık” diyen bir gençle platformdan bir başka genç birbirine girecek oluyor, ama sağduyu ön planda. Sağlık şeridine biber gazı Bu arada oluşturulan sağlık şeridi bir hastanenin acil servis kapısı gibi. Nöbet tutuluyor, yaralı ve taşıyanlar dışında kimse sokul muyor. Yine Çarşı, “provokatörlere” karşı önlem için çadırların girişini çıkışını kontrol altına almış. Ve parka düşen biber gazları için de yangın söndürücüler hazır kıta. Ve öğle saatlerinde ortalık durulur gibi olsa da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Gezi Parkı’na da gireceğiz” açıklamasının hemen ardından polis durduk yere ikinci müdahaleyi başlatıyor. Üstelik o sırada Taksim Dayanışması, merdivenlerde açıklama yapma, ortamı yumuşatma amacında. Polis ise provokatörleri bırakmış, 25.30 dakika önce önce kendisini molotoftan “koruyan” halka tazyiği artırılmış suyu sıkıyor! Aynı sahne akşam saatlerinde de yineleniyor. Hem de inanılmaz bir sertlikle! Engelli vatandaş bile TOMA’ların hedefinde! Hele Vali’nin akşam açıklaması sonrası tam bir ‘gece baskını’na tanıklık ediyoruz. Meydandaki kavgayı dövüşü geçtim, polis, Gezi’deki gençlerin çadırlarını yıkıyor, revir gaz odasına dönüyor. Sonrası mı? Karanlık!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle