16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2013 PAZARTESİ 6 HABERLER Yüz binler buluştu SİBEL BAHÇETEPE Direniş, dün 13. gününde zirvesini yaşadı. Şimdiye değin Taksim’de yapılan miting ve yürüyüşlerin en büyüğü gerçekleştirildi. Mitingde yaşamını yitirenler de unutulmadı Taksim Dayanışması, Taksim Gezi Parkı direnişinin 13. gününde Taksim Meydanı’nda yüz binlerce kişinin katılımıyla miting düzenledi. En büyük mitinge sahne olan Taksim Meydanı’nda AKP hükümetini ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ı istifaya çağıran kalabalık, “Gezi Parkı, park olarak kalmalı, şiddet kullanan polis ve yetkililer görevden alınmalı, direnişe katıldığı için, tweet attığı için gözaltına alınan yurttaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Taleplerimiz karşılanana kadar buradayız” dedi. Miting için dün öğle saatlerinden itibaren yüz binlerce kişi Beşiktaş, Tünel ve Galatasaray Lisesi önünde toplandı. Birçok kurum, kuruluş, sendika, siyasi parti, taraftar grupları, çeşitli mahalle ve semt sakinleri, farklı yönlerden kortejler halinde mitinge katılmak için gelen gruplar Taksim Meydanı’na yürüdü. Bandista konserinin ardından Taksim Dayanışma Platformu adına ortak açıklamayı Mücella Yapıcı okudu.Yapıcı, “Artık yeter diyen halk, kardeşliğin ve dayanışmanın Türkiye ve dünya üzerindeki en önemli örneklerinden birini sergiliyor. Faşist saldırılar ve tüm baskılara karşı sokaklara çıkan milyonlar, AKP iktidarına ve onun yönetme anlayışına, diline ve söylemlerine dur diyor” dedi. Türkiye’nin dört bir yanında halkın artık gücünün farkında olduğunu ifade eden Yapıcı, Gezi Parkı’nın park olarak kalacağını, Başbakan Erdoğan’ın ağzından çıkan her cümlenin yasa olmayacağını söyledi. “AKP her şeyin farkında. Bizim için üç beş çapulcu deseler de milyonlar olduğumuzun farkında” diyen Yapıcı, özetle taleplerini şöyle sıraladı: “Taleplerimiz haklıdır, hukukidir, meşrudur. Gezi Parkı, park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını ve projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklama yapılmalı, AKM’nin yıkılmasına ilişkin girişimler durdurulmalıdır. Yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emri veren, bu emri uygulatan, binlerce kişinin yaralanmasına ve üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay, Adana valileri ve emniyet müdürleri olmak üzere tüm sorumlular görevden alınmalıdır, gaz bombası ve benzeri metaryaller yasaklanmalıdır. Direnişe katıldığı için, tweet attığı için gözaltına alınan yurttaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmalı. 1 Mayıs Alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmeli, ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır. Parkımızı iade edin, her ne ad ile olursa olsun parkın 1 santimetre karesini dahi yapılaşmaya açacak projelerinizi unutun. Bu ülke, bu dünya ve bu evren bilmelidir ki gençlerin enerjisi ve yaratıcı zekâsından beslenen bu hareket, haklı taleplerin yerine getirilmesi için ne gerekiyorsa onu yapacak meşruiyete, güce, yaratıcılığa, özgüvene ve hepsinden önemlisi güçlü bir dayanışma gücüne sahiptir.” “Kahrolsun diktatörlük, yaşasın özgürlük”, “İnsanlık onuru, işkenceyi yenecek”, “Her yer Taksim her yer direniş” döviz ve pankartlarının açıldığı mitingde “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Taksim bizimdir, bizim kalacak”, “Hükümet istifa”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Her yer Ankara, her yer direniş” sloganları atıldı. Mitingde, Hatay’daki gösteriler sırasında yaralanan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Abdullah Cömert’in, bir sosyal paylaşım sitesi Facebook’taki adresinden yazdığı son mesaj okundu. CHP Gençlik Kolları üyesi bir grup ise saat 13.00’de Galatasaray Lisesi önünde biraraya geldi. Ellerinde “Mücadelen kavgamızda yaşayacak yoldaş” pankartı taşıyan grup, “Ataya selam, direnişe devam”, “Abdullah Cömert ölümsüzdür” sloganlar eşliğinde Taksim Gezi Parkı’na yürüdü. Mitinge, BDP İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sebahat Tuncel, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, TTB Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu’nun aralarında bulunduğu çok sayıda sendika, meslek örgütü ve siyasi parti temsilcisi de katıldı. RTE Sokakla Baş Edebilir mi ve Diktatörlük Konusu “RTE diktatör mü”, profesör unvanını alınca ve AKP’nin destekçisi olunca, her şeyi yazabilir, inandırıcı da olabilir. Öyle düşünüyor olsa gerek zahir... Veya aklı pelteleşmiş... Veya gerçekten okumuşlukla cahilliğin sınırının ne olduğunu sorgulatıyor insana... Yanıtına bakın: “Hayır diktatör olamaz, o bir demokrat, çünkü arkasında büyük halk desteği var.” Tarihe baksa, arkasında en büyük halk desteği olanların ne amansız diktatör olduklarını ve ülkelerini sürükledikleri rezaleti görecek... Ama, akıl pelteleşmiş dedik ya... Demokrasi, partilerin liderlerinin arkalarındaki büyük halk desteği olup olmadığıyla ölçülmez. Hatta bir siyasetçinin arkasında böyle büyük bir destek olması, ülke için, demokrasi için, gelecek için büyük tehlike oluşturabilir. O kişi derhal mutlak güce doğru adımlar atabilir. Artık diktatörden diktatör beğenersiniz... Asanı keseni mi, büyük baba mı, kanlısı mı kansızı mı... Bu nedenle, demokrasiler, demokratik parlamenter sistemler, öncelikle kendilerini böyle arkasında büyük kitlelerin olduğu amansız siyasetçilere karşı korurlar. Devlet erki içindeki yetkileri dağıtır, güçler ayrılığına büyük önem verir. Yargıyı tarafsızlaştırır ve bağımsızlaştırır. RTE diktatör mü? Fiili yönetimi, bütün yetkileri elinde toplamış olduğunun kanıtı. Yargı fiilen elinde. Her şeyi belirleyen adam. 4 günlük yokluğunda AKP, Gül’ün de katılımıyla, içinde bulundukları çıkmazdan kurtulmak için ciddi bir çözüm arayışında oldu. Ama bir geldi pir geldi. Ortalığı derledi topladı, herkesi sus pus etti ve siyasal komutan olarak hedefini gösterdi: Taksim çapulcuları. Siyasal inanışı şudur: “Büyük çoğunluk arkamda, bana yetki verdi, her istediğimi yaparım.” RTE, çoğunlukçuluk diktasının adamıdır, insanıdır. Bu açıkça diktatörlük rejiminin adıdır. Göstermelik bir parlamentosu da olan... RTE’nin çoğulculuk adına yaptığı hiçbir şey yoktur 11 yıldır iktidar döneminde. Meclis’te muhalefetle paylaştığı tek bir yasa maddesi bile olmamıştır. Hep kendi isteğini, kararını, iradesini dayatmıştır. Ne adına? “Millet iradesi” dediği, kendisini tek başına iktidara getiren oyçoğunluğu adına. Çoğunlukçuluk, diktatörlüğün en kabası, en gözükarası, en zalimi olabilir. Parlamenter rejimi esir alır, güçler ayrılığını yok eder, tek adamı diktatör yapar... HHH RTE, kararlaştırdığı mitinglerle, AKP’li seçmeni ve fanatik taraftarlarını, direnen, demokrasi isteyen milletin çoğunluğuna karşı çıkarıyor. Bunu neden yapıyor? Ya kendine moral için ya taraftarlarına moral için. En kötüsü tabii, bunun ardında halkı ikiye bölerek birbiriyle karşı karşıya getirmek düşüncesi yatmıyordur. Ama böyle giderse, yaparsa, milletin birbiriyle vuruştuğu bir ülke ortaya çıkar... İktidar zaten polis gücüyle protestocuların canına okuyor. Polis içindeki katil ruhlular, hedef gözeterek gaz mermisi atıyor göstericilere. Bu büyük suçun ortağı iktidar. Şimdi bir de hazırlayacağı güruhları milletin üzerine mi salacak?! Böyle bir şeyi sanmıyorum, sanmak istemiyorum, sadece büyük bir tehlikeye dikkat çekiyorum... Çünkü bu ülke o kadar bölünmüş ki, iktidar şimdi bu yönde bir kıvılcım çakarsa, bütün ülke yangın yerine döner. HHH Diktatör veya diktatörlüğe yatkın kişilik, her şeye çeki düzen vermeye yatkındır. Şimdi son açıklamalarına bakalım sadece: RTE, New York Times’a bile, Taksim Gezi’deki olayları açıklayan bildiriyi ilan olarak yayımladığı için zılgıt çekiyor. Garanti Bankası Müdürü Ergun Özen’i, halkın parasını çekmesini durdurmak için protestoculara “Ben de çapulcuyum” dediği için sigaya çekiyor. Neymiş, GB onlar sayesinde güçlenmişmiş! Sabancı’ya ve Koç’a düşman mı düşman... İki büyük holdingin güzide üniversitelerinin tutumlarından hoşnut değil. “Koç Üniversitesi orman içinde kuruldu, Orman Bakanı kaldıralım istiyor, biz zor durduruyoruz” diyor. Sabancı Üniversitesi için de, neden yönetimleri Taksim direnişine göz yumuyormuş. RTE, elinden gelse, bir yasa ile kendi cemaatinden olmayan bütün şirketlerin mal varlıklarını iptal edecek, yandaşlarına devredecek.. Demokrasiye inanan, farklı fikirlere saygı gösteren, çoğulculuğu içselleştirmiş bir insan, böyle davranır mı, bunu yapabilir mi... Hayır tabii ki! Peki ne tür bir siyasetçi yapar bunu? Zaten, RTEanayasası bile başlı başına, siyasal düşüncesi ve kişiliği hakkında çok temel fikir veriyor. HHH RTE, yeni ortaya çıkan direnişi, gençliği ve çevresindeki milletin desteğini ve haykırışını anlayabilecek bir siyasal kültürün insanı değildir. İnandığı tek şey, kendisi, inançları, diktacı siyasal anlayışıdır. RTE, sonuna kadar direnecektir. Ama gördüğüm kadar, ülkede sokağa direniş olarak yansıyan bu gençlik, milleti, bu demokratik düşünce ve eylemle baş edebilmesi zordur.. Ne pahasına olursa olsun diyebilecek bir siyasal lider olabilir mi? Evet görülmüştür geçmişte ama sonuçlar hep acı olmuştur.. Arkalarına baktıklarında ise, dayandıkları sandıktaki oyçoğunluğunun yerinde yeller estiğini bile görmeye zamanları olmamıştır.. NOTLAR... Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla genç, yaşlı, çocuk yüz binlerce yurttaş, dün Taksim’e aktı. Yurttaşlar, özgürlük, eşitlik, adalet ve barış istedi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR, KAYHAN AYHAN/ AFP/ AP/ REUTERS) Talepler sıralandı burada, Tayyip nerede? Çapulcular 4 Siyasi parti, platform, dernek, dergi çevrelerinde toplanan yurttaşlar, Taksim’e çıkan yollarda toplanarak alana girdiler. 4 “İstanbul uyuma direnişe sahip çık”, “Çapulcular burada, Tayyip nerede”, mitingin en çok atılan sloganlarındandı. 4 Taksim Dayanışması adına açıklama yapan mimar Mücella Yapıcı, Nâzım Hikmet’in “Ben bir cevizağa cıyım Gülhane Parkı”nda şiirini Gezi Parkı’na uyarlayarak konuşmasına başladı. 4 Taksim’de Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenlerin isimleri anons edildi ve alanı dolduranlar hep bir ağızdan “Yaşıyor” sloganları attı. 4 Mitingde polis saldırısında yaşamını yitiren Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş için saygı duruşu yapıldı. 4 Miting için kurulan sahneden sık sık “AKM üzerindeki arkadaşlar aşağı insinler, bina çürük felaket yaşanmasın. AKM üzerinden inmeden mitinge devam etmeyeceğiz” anonsları yapıldı. 4 Halkevciler ve Liseli Genç Umut İstanbul Barosu önünden “Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” sloganlarıyla yürüyüşe geçti. Halkevciler Çav Bella’yı söyleyerek İstiklal Caddesi’nde davullar ve ıslaklarla yürüdü. 4 Kangal Dernekler Federasyonu da Galatasaray’dan Taksim’e kalabalık bir grupla yürüdü. 4 Türkiye Gençlik Birliği’nin miting öncesi Gezi Parkı’nda düzenlediği etkinliğe sanatçı Tarık Akan, gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu da katılarak birer konuşma yaptı. Sanatçı Ekrem Ataer ve Halk Korosu’nun seslendirdiği türküler, marşlar hep birlikte söylendi. Köy derneklerinden yaşlı kadınlara, gelin ve damata, taraftar gruplarına değin adeta tüm Türkiye dün Taksim’deydi... ÖDP’den destek ÖDP, Kadıköy’de gerçekleştirmeyi planladığı “AKP düzenini yıkalım, Türkiye’yi yeniden kuralım” mitingini iptal ederek Taksim mitingine katıldı. ÖDP’lilere işyerlerindeki yurttaşlar alkışlarla, arabalarındaki yurttaşlar ise kornalarla destek verdi. YARATICI SANAT, GEZİ DİRENİŞÇİLERİNİN ADETA GÜÇ KAYNAĞI Her yerden destek Çapulcu şarkıları... KAYHAN AYHAN zgürlük, adalet ve barış söylemlerinin tek yürek haykırıldığı alanda, Kardeş Türküler, Boğaziçi Caz Korusu, Mor ve Ötesi müzik toplulukları da alanda coşkunun dozunu artırdı. Müzik aletlerini yanı sıra tencere ve tavalarla sahneye çıkan Kardeş Türküler, Taksim direnişi için yazdığı “Tencere Tava Havası”nı kitleyle söyledi. Kardeş Türküler alandakilere Türkçe, Kürtçe, Ermenice türküler de seslendirdi. Ardından Boğaziçi Caz Korosu Taksim Direnişi için yazdığı “Çapulcu musun vay vay, eylemci misin vay vay”, “Çapulcular oldu mu, meydanlara doldu mu” şarkılarını söyledi. Çarşı Grubu alandakilere selam gönderirken hep bir ağızdan “Sık bakalım, sık bakalım biber gazı sık bakalım, kaskını çıkar, jopunu bırak, delikanlı kim bakalım” sloganı atıldı. Mitingde, Başbakın’ın “Başörtülü kardeşlerimize saldırıyorlar” sözü de yuhalandı. Miting Mor ve Ötesi’nin dinletisiyle son buldu. Ö
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle