Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2013 CUMARTESİ 8 HABERLER ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI FEDERASYONU YAŞ çalışmalarına 28 Şubat iddianamesinin damga vurması bekleniyor Ataman krizine doğru KANSER HASTASI TUTUKLU BARKIN ŞIK Orgeneral Ataman Mete Diş 2.5 yıl sonra özgür KAYHAN AYHAN İstanbul 12. Ağır Ceza Mah kemesi, 2.5 yıldır tutuklu yargıla nan kanser hastası Mete Diş (26), hakkında Adli Tıp Kurumu’nun sağlık raporunu beklemeksizin, tıp fakültesinin raporunu yeterli görerek tahliye kararı verdi. DHKPC örgütü üyeleğinden yargılanan ve Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mete Diş’in babası Mehmet Diş, oğlunun dün akşam saat 22.00 gibi kendisini arayarak, “Baba ben tahliye oldum. Gelin beni alın” dediğini belirtti. Mehmet Diş, tahliye haberini aldıkları gibi hemen yola çıkarak oğlunu almaya gittiklerini ve tahliye nedeniyle çok mutlu olduklarını söyledi. Mete Diş, 2 yıl önce Hayata Dönüş Operasyonu yıldönümünde yapılan protesto gösterisine katılmıştı. Diş, bu protesto gösterisi sırasında gözaltına alınmış ve yasadışı DHKP/C üyeliği iddiasıyla tutuklanarak Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ne konulmuştu. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Diş ile ilgili hazırladığı raporda, “Diş’in tutuklu kalması, kemoterapi sonrası oluşabilecek etkilerin ardından sağlık hizmetlerinde gecikmeye ve ölümüne sebep olabilir” denilmişti. Mahkeme, Diş’in diğer hastanelerden alınan kanser raporlarını dikkate almamış, Adli Tıp’tan tutuklulukla ilgili sağlık raporu düzenlenmesini istemişti. Yaklaşık 2.5 yıldır üç kişilik hücrede tutulan Diş’e 25 Şubat’ta testis kanseri teşhisi konulmasının ardından, sevk edildiği Maltepe Cezaevi’ne tek kişilik hücreye konmuştu. Burada baygınlık geçirmesinin ve uzun süre yardım alamamasının ardından tekrar Kocaeli F Tipi Cezaevi’ne gitmek için talepte bulunan Diş, bu isteğinin kabul edillmesi için beş gün açlık grevi yapmıştı. Avukatları bu koşullarda tedavi edilemeyeceği gibi hastalığının daha da ilerlediğini belirterek Diş’in çıkarıldığı 19 Mart’ta görülen son duruşmada tahliye talebinde bulunmuştu. ANKARA 28 Şubat Davası ile ilgili hazırlanan iddianame, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) çalışmalarına damgasını vuracak. Mahkemeye sunulan iddianameye girmeyen, ancak “şüpheli” sıfatıyla soruşturması süren 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yalçın Ataman, teamüllere göre 14 Ağustos tarihleri arasında yapılacak YAŞ toplantısında Jandarma Genel Komutanı olacak. Ancak hükümetin bu atamaya karşı çıkabileceği dile getiriliyor. Balyoz Davası nedeniyle ilk ciddi krizin yaşandığı 2010 yılı YAŞ toplantısında korgenerallikten orgeneralliğe terfi eden Orgeneral Ataman, bu sene görev süresinin son yılına en kıdemli orgeneral olarak giriyor. 1 yıl 3. Ordu Komutanlığı yaptıktan sonra, 2011 yılında 1. Ordu Komutanlığı’na atanan Ataman’ın, teamüllere göre Orgeneral Bekir Kalyoncu’dan boşalacak Jandarma Genel Komutanlığı’na atanması gerekiyor. Ancak Ataman’ın 28 Şubat soruşturmasında şüpheli olarak dosyasının ayrılması bu atamayı etkileyebilir. Hüküme KALYONCU ‘KARA’YA 2009 yılında orgeneralliğe terfi eden Orgeneral Bekir Kalyoncu’nun bu yıl dört yıllık görev süresi sona erecek. Kalyoncu’nun YAŞ’ta Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’ndan boşalacak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesi bekleniyor. 2 yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapacak olan Kalyoncu, 2015’te Genelkurmay Başkanlığı koltuğunu Orgeneral Necdet Özel’den teslim alacak. Kalyoncu, yaş haddi nedeniyle 2 yıl Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürebilecek. Şurada verilecek diğer iki önemli karar ise Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile ilgili olacak. Bu yıl her iki komutan da iki yıllık görev süresini dolduruyor. Hükümetin önünde iki seçenek bulunuyor. Bu seçeneklere göre ya iki kuvvet komutanının görev süresi birer yıl uzatılacak ya da bu yıl orgeneral/oramiralliğe yükselecek isimler doğrudan kuvvet komutanlığına atanacak. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda oramiral rütbesine yükselebilecek tek isim kaldığı için Donanma Komutanı Koramiral Bülent Bostanoğlu doğrudan oramiral olacak. FIDH: Ülkenizle ilgili kaygılıyız ÖZLEM GÜVEMLİ tin Ataman’ın Jandarma Genel Komutanlığı’nın başına geçmesine karşı çıkması durumunda, 2010 yılında Ataman’ın ardından ikinci sırada orgeneralliğe terfi eden EDOK Komutanı Servet Yörük, bu makama getirilecek. Hükümet, Ataman’ı, 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuksuz yargılanacak olan emekli Orgeneral Aslan Güner yerine 1. Or du Komutanlığı’na atamıştı. Teammüllere göre Gü ner 1. Ordu Komutanı olması gerekirken, Harp Akademileri Komutanlığı’na verilmiş, kendisinden 2 yıl kıdemsiz olan Ataman ise hükümetin isteği üzerine 1. Ordu Komutanlığı’na getirilmişti. Şimdi, Ataman’ı Güner’in yerine 1. Ordu Komutanlığı’na atayan hükümetin tavrı merakla bekleniyor. 38. Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Kongresi dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımı ile sona erdi. Gül’e hitaben bir konuşma yapan FIDH Başkanı Souhayr Belhassen “Büyük ülkenizle ilgili kaygılarımız var” diyerek ifade özgürlüğü, din özgürlüğü, kadın hakları, azınlık hakları, uzun tutukluluk ve adil yargılama sorunlarının kaygılarının başlıca nedeni olduğunu söyledi. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen kongrenin son oturumunda konuşan Belhassen, demokrasinin sadece şeffaf seçimler düzenlemekle bitmediğini, özgür bir şekilde çoğunluk tarafından seçilmişlerin ülkesini faşizme bile sürükleyebildiğini vurguladı. Belhassen, gazetecilerin, avukatların, sendikacıların, insan hakları savunucularının tutuklu olmasını eleştirdi. Belhassen PKK ile ateşkes ilan edilmesinden de memnuniyet duyduklarının belirtti. Pınar Selek davasını da ifade özgürlüğü konusundaki sorun lara örnek olarak gösteren Belhassen, “Uluslararası adaletin barışa katkı sunması gerek. 15. yılını kutladığımız Roma Statüsü’ne Türkiye’nin de imza atmasını bekliyoruz” dedi. Belhassen konuşmasının sonunda salondaki katılımcıları Suriye’de ölenler için bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, en mükemmel demokraksilerde bile eksiklikler olduğunu ifade ederek “Bizim de noksanlıklarımız var. Ama FIDH’nin kongresini Türkiye’de gerçekleştirmesini sağlayan unsur son 10 yılda insan hakları konusunda yaşanan zihniyet değişimi. Eleştirilerinizi dinleyen bir hükümet var karşınızda” dedi. Gül, insan haklarını “Bir ülkenin onur meselesi” olarak tanımladı. Uzun tutukluluk süreleri ve ifade özgürlüğü konusunda eleştirilerini kamuoyu ile paylaştığını anımsatan Gül, uygulamada sıkıntılar olsa da dev adımlar atıldığını kaydetti. ‘Bazı eksiklikler var’ Askeri mahkemeler de adli kontrol hükümlerini uygulayabilecek Askere de adli kontrol ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi askeri suçlarda, ceza ertelemesi yapılamayacağı düzenlemesinin ardından, adli kontrol uygulanmayacağına ilişkin istisnai düzenlemeyi de anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etti. Artık askeri mahkemeler de askeri suçlarda CMK’deki adli kontrol hükümlerini uygulayabilecek. Askeri suçları işleyen asker kişilere de, askeri suçları işleyen vatandaşlara da tutuklama yerine adli kontrol tedbirlerine başvurulabilecek. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi, baktığı bir davayla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’na 2006’da eklenen askeri suçları, CMK’deki adli kontrol düzenlemesi dışında tutan istisnanın iptalini istedi. Mahkeme, “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun adli kontrole ilişkin hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askeri yargıda da uygulanır” bölümünün anayasaya aykırı olduğunu savundu. Mahkeme de askeri mahkemenin başvurusunu haklı buldu ve düzenlemeyi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı görerek iptal etti. Karara göre, askeri suçları işleyenlere başta vicdani retçiler olmak üzere CMK 109’a göre tutuklama yerine kamuya yararlı işte çalışma, karakola imza verme, asker kişilere örneğin astını döven subayastsubaya öfke terapisi gibi cezalar verilebilecek. “Vicdani ret” cezasının dayanağını oluşturan ve Askeri Ceza Kanunu’nun 87. maddesinde tanımlanan “emre itaatsizlikte ısrar” suçundan, bir gün bile olsa ceza alındığında askeri mahkemeler erteleme kararı veremedikleri gibi adli kontrol de uygulanamıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin son iptal kararları ışığında, “emre itaatsizlikte ısrar” suçunu işleyenin cezasına da adli kontrol uygulanabilecek. Ceza alması halinde ertelenebilecek. Tahliye yolu açılmıştı Anayasa Mahkemesi, 17 Ocak’ta ise bazı askeri suçların cezalarının tecil edilemeyeceğine, para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemeyeceğine ilişkin düzenlemeleri anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulup iptal etmişti. Bu kararla da bu suçlardan cezaevinde olanlara infaz ertelemesiyle tahliye yolunun açıldığı bildirilmişti. Deniz öğrencilerin omuzlarında geldi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğrenciler ile okul yönetimi arasında krize neden olan Deniz Gezmiş heykeli öğrencilerin omzunda üniversiteye geri getirildi. Üniversitenin Fındıklı yerleşkesinde bir araya gelen Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesi öğrenciler burada yaptıkları açıklamada “Ya Deniz gibi olacaktık ya da AKP karanlığının istediği gibi suskun insanlar olacaktık. Biz Deniz olmayı seçtik. Depolara, karanlık dehlizlere saklanması gereken Deniz’in heykeli değil, AKP’nin rektörleridir” dedi. Öğrencilere tiyatro oyuncuları Genco Erkal, Orhan Aydın, gazeteci yazar Soner Yalçın, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan da destek verdi. Üniversitenin rektörü Prof. Yalçın Karayağız da yaptığı açıklamada, “Deniz Gezmiş ile MSGSÜ mekânları arasındaki bağlantı nedir? Neden öğrenciliğini geçirdiği kurumlar veya 6. Filo eylemlerini yaptığı mekânlar düşünülmemiştir?” dedi. (Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ / MELTEM YILMAZ) ‘CASUSLUK’ DAVASI Hâkimler İzmir’de ayrıştı OZAN YAYMAN İZMİR Devlete ait gizli bilgileri ele geçirme savıyla İzmir’de yapılan yargılamada, mahkeme başkanının tahliye istemine karşın diğer 2 üye ret kararı verdi ve 79 sanığın tutukluluk hali devam etti. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 49’u muvazzaf 79’u tutuklu toplamda 357 sanıklı davada dün, tahliye istemlerini değerlendirmeye aldı. Mahkeme Başkanı Atilla Rahman, savcılar Sedat Erbaş ve Hüseyin Alhaybay’ın mütalaasına uyarak 32 sanık hakkında tahliye kararı verirken, diğer iki üye Dilek Öztürk ve İsmail Kurt ret oyu kullandı. Kararında atılı suçların niteliğine dikkat çeken mahkeme, tutuklu sanıklar da dahil dinlenmemiş bazı sanıklar olduğunu bildirdi. Soruşturma aşamasında Genelkurmay Başkanlığı’nca verilen cevaplar arasındaki çelişkinin henüz giderilememiş olduğuna da vurgu yapan mahkeme, kararında delillerin henüz tam toplanmadığını kaydederek “Sanıkların serbest bırakılmaları halinde gerek bağlı bulundukları birliklerde ve gerekse Genelkurmay Başkanlığı nezdinde baskı uygulayarak bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinin sağlıklı bir şekilde yapılmasını engelleme ihtimallerinin bulunduğu, yine sanıkların serbest kalmaları halinde müşteki ve mağdurlar üzerinde baskı uygulayarak delilleri karartma ihtimallerinin bulunduğu anlaşılmıştır” denildi. Gazetecileri ibreti âlem Anma teröre için içerde tutuyorlar manevi destekmiş HATİCE TUNCER ERGENEKON’DA DENİZ YILDIRIM SON SAVUNMASINI YAPTI 10 AY HAPİS CEZASININ GEREKÇESİ AÇIKLANDI Ergenekon davasında son savunmasını yapan tutuklu sanık eski Aydınlık dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım, Başbakan Tayyip Erdoğan ve bazı AKP’li bakanların telefon görüşmelerini kamu yararına olduğu için yayımladığını anlattı. Yıldırım “Ergenekon davasında asıl dinlemeyi yapanlar yerine gazetecilerin üzerine gidildi. İbreti âlem için bizi burada tutuyorlar” diye konuştu. Davanın 303. duruşması yapıldı. Yıldırım, Erdoğan ile eski KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat arasındaki gizli görüşme kayıtlarını yayımlamasının “gazetecilik faaliyeti” olduğunu söyledi. Yıldırım, ikili arasındaki görüşme kayıtlarının bütün gazetelere gönderildiğini, kendisinin “halkın yararına bulduğu için” yayımladığını anlattı. Yıldırım şöyle devam etti: “Son 5 yıla damgasını vuran telefon dinlemeleri aydınlatılamamaktadır. Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Meclis Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu’ndaki ifadesinde ‘Amirlerin izni olmadan bu işler yapılamaz’ diyor. Üzerine gidilse bulunurdu. Ergenekon mahkemesi gazetecilerin üzerine gitti. İbreti âlem için bizi burada tu ÖZTÜRK, DANIŞTAY’I KUTLADI ALİCAN ULUDAĞ Öğleden sonra Ankara’daki avukatlık bürosunda İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın fotokopisinin bulunduğu iddia edilen malulen emekli Üsteğmen Serdar Öztürk son savunmasını yaptı. Kovuşturmanın genişletilmesine ilişkin talepleri olduğunu belirten Öztürk, mütalaanın Danıştay saldırısı bölümünü eleştirdi. Öztürk “Mütalaada Danıştay olayıyla ilgili Süleyman Esen ve Osman Yıldırım hakkında beraat istenmiştir. Danıştay vekili ise Osman Yıldırım ve Süleyman Esen’in cezalandırılmasını istemiştir. Kendi şehitlerine sahip çıkan Danıştay’ı kutluyorum. Mütalaada Yıldırım ve Esen’in beraatının istenmesi hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecektir” diye konuştu. Öztürk, emekli Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzasının bulunduğu iddia edilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın fotokopisinin, “Emniyet içerisinde oluşan Fethullahçı yapı” tarafından konulduğunu iddia etti. tuyorlar. Asıl failler elini kolunu sallayarak dolaşıyor.” Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, “Ergenekon davası ve diğer isimli davaların temel amacı, TSK’de bir tasfiyeyi gerçekleştirmek, ‘askeri vesayetin kaldırılması’ adı altında Silahlı Kuvvetleri sindirmek ve pasifize etmektir” sözleriyle başladı. Pekin, Türkiye’de yapılacak köklü değişiklikler ve ABD ve Batı’nın menfaatleri doğrultusunda bölgeye yönelik faaliyetler için TSK’de önceden belirlenen isimlerin tasfiye edildiğini idda etti. Pekin şöyle devam etti: “Esas ‘Özenli olmalıydı’ hakkındaki mütalaa, birbiriyle alakası olmayan 23 adet davanın bir araya getirildiği garip bir metindir. Metnin edebi yapısı bir yana hukuki anlamda da bir bütünlük arz etmediğini ve kurgusunun da çok acemice çatıldığını görüyoruz. İnsanlara ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi çok ağır cezaların istendiği bir yargılama da iddia makamının bu konuda daha özenli davranmasını umut ederdik.” Mahkeme, İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyeleri Mehmet Bedri Gültekin ve Erkan Önsel hakkında önceki günkü savunmalarda sarf ettikleri sözler nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. ANKARA 78’liler Derneği tarafından Samsun’da düzenlenen İbrahim Kaypakkaya anmasına katılan 4 kişiye “terör örgütü propagandası”ndan verilen 10 ay hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların anmaya ilişkin basın açıklaması yapmasını, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganı atmasını, Kaypakkaya, Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın fotoğraflarının bulunduğu pankart taşınmasını “suçun eylemleri” olarak kaydetti. Gerekçeli kararda, sanıkların bu eylemleri yaparak “terör örgütüne manevi destek verdikleri” öne sürüldü. Bu cezayı az bulan ve daha ileri bir yorum yapan savcılık ise Yargıtay’a başvurarak sanıklara “terör örgütü üyesi” olmak suçundan da ceza verilmesini istedi. Yasada, bu suça 5 yıldan 10 yıla kadar hapis öngörülüyor. Mahkemenini gerekçeli kararında Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’dan “terör örgütü kurucusu” olarak söz edildi. Anmanın ayrıntılarına yer verilen kararda, sanıkların “yasadışı silahlı TKP/ML TİKKO terör örgütünün” propagandasını yaptığı savunuldu. Her sanığın anmada ki “suçları” anlatılan kararda, Erdem Avcı’nın derneğin başkanı sıfatıyla “Yaşasın devrim ve sosyalizm” başlıklı propaganda içerikli basın açıklamasını okuyarak, ölen “terör örgütü yöneticilerinden” övücü sözlerle bahsedip örgütün amaç ve faaliyetlerinin propagandasını yaptığı savunuldu. Slogan attılar! Sanık Salim Küçük’ün elindeki megafonla gösterici gruba slogan attırarak yönlendirdiği anlatılan kararda, sanıklar Oğuzcan Keskin ve Hasan Can Aydemir’in üzerinde “Yaşasın devrim ve sosyalizmSamsun 78’liler Derneği” yazılı ve ölen “terör örgütü yöneticilerinin” yer aldığı pankart taşıdığı ifade edildi. Kararda, “Silahlı örgüt niteliğinde olan TKP/ML TİKKO terör örgütünün destekçisi olduklarını belli ederek terör örgütüne manevi destek vermek suretiyle terör örgütünün propagandasını yaptıkları anlaşılmıştır” sonucuna varıldı. Savcı Mehmet Özgür ise verilen cezayı az bularak kararın bozulması istemiyle Yargıtay’a başvurup, sanıkların TCY madde 314/2’de düzenlenen terör örgütü üyesi olmak suçundan ceza almalarını gerektiğini bildirdi.