18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2013 CUMARTESİ 12 ‘Şam barış görüşmesini kabul etti’ RUSYA’DAN AÇIKLAMA teklediklerini ancak Şam’dan açıklama beklediklerini belirtti. ABD ve Rusya tarafından önerilen 2. Cenevre konferansının gelecek ay içinde yapılacağı bildiriliyordu. 2. Cenevre konferansı önerisi, Esad ve karşıtlarını bir araya getirerek ateşkes ilanını ve bir geçiş hükümeti oluşturmayı hedefliyor. Geçen yıl da aynı amaçla Cenevre’de bir toplantı yapılmıştı. Moskava’nın açıklamasının, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad ile Rus yetkililer arasında yapılan görüşmelerin ardından geldiğine dikkat çekiliyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un da gelecek hafta Fransa’nın başkenti Paris’te Suriye’deki durumu ele alacakları bildirildi. Bu arada Esad güçlerinin başkent Şam’ın Duma semtinde dün kimyasal silah kullandığı iddia edildi. Suriye Genel Devrim Konseyi (SRGC), dün sabah erken saatlerde Esad güçlerinin düzenlediDış Haberler Servisi Suriyeli muhalifler, iç savaş sırasında yaşanan insan hakları MUHALİF ihlallerini önleyebilmek için isyancıları uyaran eğitici animasyonlar hazırlattı. İSYANCILAR Modern savaş koşullarında “yapılmaması gerekenlerin” yer aldığı “Savaşçısın, İÇİN ANİMASYON Katil Değil”, başlıklı kampanyada TV ve YouTube reklamları ve çizgi romanla, sivillerin canlı kalkan olarak kullanılması, çocuk askerler, kimyasal silah ve cinsel şiddet gibi Suriye’de kaygı uyandıran temel noktalar ele alınıyor. Bazıları kampanyayla ürkiye’den dalga geçse de, muhalif Suriye BM’ye çağrı Ulusal Koalisyonu’ndan Ebu Zeyd, ABD, Türkiye ve “Kitapçık ve video katılımcıların eğitim düzeyine göre hazırlanmış, bazıları Katar, Birleşmiş Milokuma yazma bilmiyor” sözleriyle letler (BM) İnsan Hakkampanyayı savunuyor. Şimdilik ları Konseyi’ne Suriatölye çalışmalarının Türkiye’de yürütüldüğünü kaydeden ye’deki durumla ilgili olarak acil Ebu Zeyd, aynı çalışmayı Suriye’de isyancıların kontrolündeki toplantı çağrısı yaptı. Üç ülkenin bölgelerde de yapmak istediklerini anlatıyor. Temel hedef, BM temsilcileri, Konsey Başkanı intikam saldırılarının sona erdirilmesi, ikinci amaç da çocuk Remigiusz Henczel’e yaptıkları askerlerin önlenmesi. Merkezi İsviçre’de bulunan Geneva Call başvuruda, Suriye’de artan insan yardım kuruluşu tarafından hazırlanan kampanya, isyancı komutan Ebu Sakkar’ı bir askerin kalbini ya da ciğerini hakları ihlallerine ve Kuseyr bölyerken gösteren vahşi videonun ortaya çıkmasından sonra gesinde “Şam yönetiminin dübaşlatıldı. zenlediği saldırılara” değinildi. DIŞ HABERLER [email protected] Süslüman Olmanın Karşı Konulmaz Ayrıcalığı “Süslüman’ı iki farklı kesim eleştirmek, hatta dalga geçmek için kullanıyor” diyor Ruşen Çakır Vatan’daki “Süslüman Taşlamak” başlıklı önceki günkü yazısında ve ardından şöyle devam ediyor: “1) İslamcılık karşıtları; 2) İslami hareket içinde antikapitalist eleştiri geliştirmek isteyenler. İkinci grup neyse de ilk grupta yer alanların, başkaları yaptığında pek dert edinmedikleri lüks tüketim, ‘marka bağımlılığı’ gibi hususları dindar kadınlara yakıştırmamaları tam bir çifte standart örneği. Hele lüks tüketimin İslamda caiz olmadığını kanıtlamaya çalışmaları bir tür komedi.” Bak sen! Süslümanları taşlamak, dincilere (“neyse” makamından!) mubah/serbest ama sekülerlere değil… Niye? Dinciler dogmalar üzerinden tartışıyor. Dogmalara ilişilmez. Bizde hele dogmatik düşüncenin yüzde yüz dokunulmazlığı vardır. Sıra seküler eleştiriye Ruşen Çakır’ın ifadesiyle İslamcılık karşıtlarının eleştirilerine geldiğinde onlara geçit yok. Seküler kesimden gelen eleştirilerin sadece “araçsallaştırma” maksatlı yapıldığı; üzüm yemek değil, İslamcılara saldırmak diğer deyişle bağcı dövmek için gündeme getirildiği ima ediliyor. “İslami hareket”ten gelen eleştirilere ise kadını büsbütün kapatıp kamudan iyice silmek doğrultusunda her nasılsa araçsallık atfedilmiyor… “Süslüman”ı karikatürize etmek dahası çok fena ayrımcılıkmış… “Süslüman kadını taşlamak” özetle söylüyorumonları “tüketim toplumuna eklemleyen erkekleri” görmezden gelerek ayrımcılığa tabi tutmakmış! “Dindar bir kadının lüks tüketime eşinin, babasının ve/veya erkek kardeşlerinin onayı ve tabii ki finansmanı olmadan yönelmesi mümkün değildir” diyor Çakır; “Dolayısıyla işin içindeki erkek boyutunu göz ardı edip sadece (süslüman!) kadınları görmek, onları eleştirmek, hatta suçlamak tek kelimeyle haksızlıktır” diye ardından devam ediyor. Dış Haberler Servisi Rusya, Suriye hükümetinin barış görüşmelerine katılmayı “prensipte” kabul ettiğini bildirdi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksander Lukaşeviç dün televizyonlardan yayımlanan açıklamasında, Suriye’deki krize siyasi çözüm bulmak amacıyla Cenevre’de yapılacak uluslararası konferansa muhalefet adına kimin katılacağının açıklık kazanmadığını, bu nedenle toplantının tarihi konusunda kesin bir şey söylemenin mümkün olmadığını söyledi. Lukaşeviç, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın istifasını isteyen muhalif Suriye Ulusal Konseyi (SUK) temsilcileriyle yapılan son görüşmelerin kendilerini “cesaretlendirmediğini” de belirtti. Rusya’nın yaptığı açıklamaya rağmen Şam yönetiminden net bir mesaj gelmezken, İstanbul’da toplanan SUK yetkilileri açıklama konusunda kuşkuları olduğunu söylediler. SUK üyesi Luay Safi, Moskova’nın girişimini des ği saldırının ardından hastaneye kaldırılan sivillerde zehirlenme belirtileri görüldüğünü, fiziksel herhangi bir yaralanma olmamasına rağmen, zehirlenen 5 sivilin hayatını kaybettiğini duyurdu. Şam Haber Ağı zehirlenen kişilerin hastanede çekildiği öne sürülen görüntülerini bir sosyal paylaşım sitesinde yayımladı. ‘Kalp yemeyeceksin’ T İngiltere’de kopya Obama yeni cinayet korkusu terörü anlattı ABD Başkanı konuşmasında bireysel hak ve özgürlüklerle ulusal güvenlik arasında sıkıştı el uzatılmasına karşı önlem almadaki kararlılığımız, ‘İslam ile savaştayız’ diyenlere esaslı bir ders olacaktır” ifadesini kullandı. ABD içerisindeki saldırı planlarını engellemenin, halkın sivil özgürlüklerini korumaya yönelik bağlılıkları nedeniyle birtakım zorlukları da beraberinde getirdiğini söyleyen Obama, “Bu nedenle, önümüzdeki yıllar içinde, güvenliğe duyulan ihtiyacımız ile bizi biz yapan özgürlükleri koruma arasında uygun dengeyi sağlamak için sıkı çalışmak zorunda kalacağız” dedi. Terörizmin şeklinin artık 11 Eylül saldırılarından farklılıklar taşıdığını kaydeden Obama, Bingazi’deki gibi daha yerelleşen saldırılar ve ülke içindeki bireylerin radikalleşmesi gibi büyüyen terör riskinin ortaya çıktığını belirtti. “Sınırsız bir küresel terörle mücadele” anlayışı yerine, Codepink’in kurucusu Medea ülkeyi tehdit eden Benjamin, Obama’yı protesto şiddet yanlısı radiedince güvenlikçiler tarafından kal ağların dağıtılsalondan çıkarıldı. (Fotoğraf: AP) masına yönelik hedeflere odaklı ve ısdırılarına ilişkin bu ope rarlı bir terörle mücadele rasyonlardan vazgeçme yönteminin uygulanması yeceklerini vurgularken gerektiğini savunan Obaancak daha şeffaf bir uy ma şunları söyledi: “Tegulama yapacaklarını, be rörizme karşı zaferimiz lirgin hedeflerin vurulaca savaşta teslim alma seremonileri yapılması veğını savundu. ABD’nin İslam ile sa ya heykellerin yere devvaşta olmadığını belirten rilmesiyle değil, ailelerin Obama, “ABD, El Kaide, çocuklarını okula götürTaliban ve onlarla bağ mesi, göçmenlerin karalantılı güçlerle savaş ha mıza gelmesi, gazilerin linde” dedi. Şiddet yan iş bulabilmesi, hareketli lısı aşırıcılığı önlemenin şehir caddelerimizle ölen iyi yolunun, terörizmi çülecek.” Obama, ilk dönem başreddeden Müslüman Amerikan toplumuyla birlikte kanlık seçimlerinden bu çalışmak olduğunu kay yana Guantanamo’nun deden Obama, “Bu or kapatılmasına ilişkin taklıklar ancak Müslü hâlâ yerine getiremedimanların Amerikan ai ği vaadini de sürdürdü. lesinin temel bir parça Guantanamo’nun ülke sı olduğunu kabul etti değerlerine yakışmadığimiz takdirde işleyebi ğını kaydeden Obama, lir. Aslına bakarsanız, Kongre’ye burada tutuAmerikalı Müslüman lanların transferine yöların başarısı ve onla nelik engeli kaldırmaların sivil özgürlüklerine rı çağrısı yaptı. Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama’nın önceki gün yaptığı konuşmada insansız hava araçları (İHA) saldırılarından, radikal İslam terör tehdidine, Guantanamo esir kampına pek çok tartışmalı konudaki açıklamaları bireysel hak ve özgürlüklerle ulusal güvenlik arasında sıkışıp kaldığı yorumlarını beraberinde getirdi. Ulusal Savunma Üniversitesi’nde terörizmle ilgili gelecekteki mücadele stratejilerine ilişkin uzun bir konuşma yapan Obama, Pakistan, Afganistan ve Yemen’in da aralarında olduğu kimi ülkelerde çok sayıda sivil can kaybına yol açan İHA salBritish Airways’e ait yolcu uçağı Heathrow Havaalanı’na acil iniş yapınca, yolcular uçaktan indirildi. (Fotoğraf: REUTERS) Heathrow’da alarm Dış Haberler Servisi İngiltere’nin başkenti Londra’daki dünyanın en işlek havaalanlarından Heathrow’da dün alarm durumu yaşandı. Havaalanının pistleri British Airways’e bağlı Airbus A319 tipi uçağın acil iniş yapabilmesi için uçuşlara kapatıldı ve uçaktaki 75 yolcu tahliye edildi. Havaalanı yetkilileri hem kuzey hem güney pistlerinin acil iniş için kapatıldığını, LondraOslo seferi için kalkan British Airways uçağının kalkıştan kısa bir süre sonra teknik arıza nedeniyle geri döndüğünü duyurdu. Acil inişin nedeni açıklanmazken, havaalanındaki pistlerden biri daha sonra açıldı. British Airways de dün Londra uçuşu olan yolcuların uçuş durumlarını kontrol etmeleri uyarısı yaptı. ITV News haber kanalı ise kalkış sırasında uçağın motorlarından birinin düştüğünü, diğer motorun da alev aldığını bildirdi. Bir görgü tanığı da, uçağın bir motorundan alevler çıktığını söyledi.Geçen çarşamba günü Londra’da bir askerin “terör saldırısı”nda öldürülmesinin ardından gelen olay başkentte alarma yol açtı. tansted’te de hareketli saatler Londra’daki Stansted Havaalanı da dün hareketli saatler yaşadı. Savaş uçakları Pakistan Uluslararası Hava Yolları’na bağlı bir uçağı Stansted Havaalanı’na indirdi. Yetkililer, LahorManchester seferine yapmakta olan uçakta meydana gelen bir olay üzerine müdahalede bulunulduğunu duyurdu, ancak olay hakkında bilgi vermedi. Olayla ilgili olarak 2 kişi gözaltına alındı. S Dış Haberler Servisi İngiltere’nin başkenti Londra’da, 2009’da Afganistan’da görev yapan asker Drummer Lee Rigby’nin (25) kışla yakınında vahşice öldürülmesiyle ilgili olarak yaşları 29 olan biri kadın iki kişinin daha gözaltına alındığı bildirildi. İngiliz polisi 6 eve baskın yaparken, iç güvenlik servisi MI5’in de izlediği baş zanlıları olay yerinden kaçarken gösteren yeni bir kayıt ortaya çıktı. İngiltere hem aşırı sağın olası saldırılarından, hem de benzer cinayetlerin işlenmesinden kaygı duyuyor. Müslümanlara olası misilleme saldırılarına karşı Londra’nın sorunlu mahallelerine 1200’den fazla polis konuşlandırılıyor. Bu polislerin arasındaki silahlı olanlar da var, çünkü İngiltere polisinin yalnızca bir kısmı silah taşıyabiliyor. Önceki gün düzenlenen saldırının yoldan geçen biri tarafından çekilen kaydında, satır tutan eline kan bulaşmış bir kişi cinayetin İngiliz hükümetinin yabancı ülkeleri işgaline misilleme olduğunu söylüyor, arkasında yolda ise cansız bir beden görülüyor. Terör uzmanlarına göre saldırganlar, kopya cinayetler için reklam yapıyor. Eski bir cihatçı olan bir terör uzmanı, saldırganların bu kadar teatral davranmasının nedenini propaganda olarak yorumluyor. Elinde satır tutan saldırgan, 10 Asker Lee yıl önce HristiRigby’yi, yanlıktan Müslümanarkadaşlarını lığı geçen Nijerya köRiggers olarak kenli 28 yaşındaki çağırıyordu. Michael Adebola(Fotoğraf: AP) jo, Mücahit kod adıyla tanınıyor. Polis tarafından vurulan Adebolajo ve diğer saldırgan Nijerya doğumlu İngiliz vatandaşı Michael Adebowale’nin (22) hastanede tedavileri sürüyor. indar kadın meğer ‘birey’ değilmiş! D Bu işte çok ilginç…. Dindar kadın bu durumda ehil insan sayılmıyor özetle… Giydiğinden ve çıkardığından tek başına sorumlu tutulamıyor. Ama başörtüsünde bunun tam tersi söylenmiyor muydu? Paradigma başörtüsü olduğunda, “dindar kadının bireysel tercihi ve özgürlüklerine” toz kondurulmazken… Aynı kadının giyim tarzını eleştirmeye iş geldiğinde “bireysel tercihler” yok olup kadük sayılıyor. Kadın, birden birey olmaktan çıkıyor. Abrakadabra! Pes! “Kocası, abisi, babası dururken dindar kadını eleştirmek de neyin nesi? Dur orada!” türünden bir ayar geliyor acilen... Dindar kadınlar yalnız abi, koca, baba... Her neyse evin erkeklerinin, iradeleri olmayan uzantıları haline getiriliyor. Bu sebeple eleştiriden muaf tutulmaları, bir çeşit “engelli” gibi son kertede onlara fiili bir “pozitif ayrımcılık” zırhının sağlanması isteniyor… Süslümanlara, İslamcı cenahtan gelen “cemaatçi, ümmetçi” eleştiri kanalları “serbest atış” her halükârda açık tutulurken seküler eleştirinin “sen ne hakla dindar kadını eleştirirsin! Dindar kadından ne anlarsın? Seni gidi ayrımcı” kontenjanından önü kesilmiş oluyor. Ruşen Çakır’ın “Süslüman Taşlamak” yazısını Türkiye’nin “Müslüman Demokrasi” standartlarını faş etmesi anlamında, alabildiğine çarpıcı buldum. İlerde dönüp dönüp bakmak için çerçeveletip duvara asılacak bir yazı bu. Ruşen’e kalırsa “Süslüman” sözcüğü başlı başına sakat her şeyden önce… “Süslüman’ tabiri ilk gözüme çarptığında, bir yazım hatası olduğunu sanmıştım” diyor R. Çakır; “Sonra araştırınca, lüks tüketim tutkunu muhafazakâr kadınları tanımlamak için ‘süs’ ve ‘Müslüman’ kelimeleri birleştirilerek türetilmiş bu yeni tabirin yaklaşık 4 yıl önce sosyal medyada dolaşıma girmiş olduğunu öğrendim…” Ruşen’in satırlarından deyimi yadırgadığı anlaşılıyor. Burada da gene “seküler eleştiriye” tahammülün dar tutulan sınırlarının, başka bir boyutunu görüyoruz. Sözcüğün içerdiği “dünyevi” eleştiri ve kinaye dozu, kısa devre yapmak ve hafiften şöyle bir kontak attırmaya yetiyor… Kırmızı çizgilerle küçük parantezlere alınan düşünce ve ifade özgürlüklerinin, “Müslüman demokrasi” standartlarının göstergesi gene bu da… “Süslümanların” iddialı, abartılı tarzları toplumun sürekli gözü önünde olacak ve milletin ağzı torba değil büzesin orada burada konu edilecek; sosyal medyada gerçek bir “olgu” boyutuna ulaşacak ama sekülerlerin haddine düşmemiş onlar, mesele üzerinde ahkâm kesemeyecek. Tartışma ana akım medyaya girdiği anda derhal bir “Hop dedik!” sinyali gelecek. En ön safta bu sinyali yılların gazetecisi Ruşen Çakır verecek. İyi ki savcılığa falan başvurmaya kalkmamış Ruşen! Yaa.. evet… ne diyorduk? Durmak yok yola devam… Çifte standardın böylesi İsyanla sarsılan İsveç göçmenleri tartışıyor Dış Haberler Servisi İsveç’in başkenti Stockholm’ün göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı semtlerde çıkan isyan 6. gününe girerken 20’ye yakın araba yakıldı; okullar, dükkânlar ve bir polis karakolu ateşe verildi. Dünyaya barışçı ve eşitlikçi toplum imajı veren İsveç’i sallayan ayaklanmalar, nüfusun yüzde 15’ini oluşturan göçmenlerin asimilasyonuyla ilgili tartışma başlattı. Başkentte 70 ayrı bölgeye yollanan itfaiye ekipleri yanan arabalar, binalarla birlikte üç okuldaki yangını da söndürmeye çalıştı. Yaşları 17 ile 26 arasında değişen 13 kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor. Husby semtinden bir isyancı, yaşadığı yerde ırkçılığa maruz kaldıklarını, fark edilmelerinin tek yolunun şiddet olduğunu söyledi. Pazar günü başlayan isyanın, Husby’den 69 yaşındaki bir kişinin polis kurşunuyla öldürülmesine tepki olduğu sanılıyor. İtfaiye ekipleri Stockholm’de bütün gece çalıştı. (Fotoğraf: AP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle