23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 NİSAN 2013 PAZAR CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 19 Elmacık kemikli cazibe u Tanita’nın yaşlılık emaresi göstermeyen yüzü, fiziği ve sesiyle zamanı durduruşu etkileyici. Siyah gömleği ve bol mavi pantolonuyla, 80’lerden kalma saç kesimiyle Ghetto’daki en sade insan. Sebepsiz bir cazibesi var, elmacık kemikli... MURAT BEŞER Tanita Tikaram yıllar sonra bu kez Ghetto konseriyle İstanbul’daydı Konserin başlamasına az kaldı, içerisi bir cuma gecesi için halen tenha. Sıradan bir gece de değil, birazdan sahneye Tanita Tikaram çıkacak. Tek şarkıyla da olsa burada bir kuşağı avcuna alan isimlerden biri. Biletler tükenmiş, üstelik gündüzün yalancı güneşinden sonra, dışarısı gecenin soğuğuna iyiden iyiye teslim olmuş. Artık âdetten sayılıyor, son dakikaya kadar zamanı dışarıda değerlendirmeli; kapının önünde sigaradan çekilen bir nefes, biradan alınan son fırt çok kıymetli olmalı. Beklenen an geliyor, Ghetto şimdi balkonlarına kadar dolu. Metrekareye düşen Hipster sayısı sıfır; 80’li yılların sonlarındaki kalın sesli asi kızları görerek büyümüş bir kuşak var, bu akşam burada. Tanita da onların gözdelerinden. Tanita’nın 19 yaşında bir şarkıyla, “Twist in My Sobriety” ile zirveyi yakaladığı günlerde, “popa caza tıkaram, dinlerim tanita tikaram” türünden seviyesiz tekerlemeler vardı; tabii sadece bizim ülkemizde. Salonda benzerlerini yapanların varlığı, askeri darbeden sonra birey olarak pek bir ilerleme kaydedemediğimizi örneklemek için acaba çok mu abartılı? Bilmiyorum ama Tanita’nın yaşlılık emaresi göstermeyen yüzü, fiziği ve sesiyle zamanı durduruşu etkileyici. Görüntüsü ise şaşırtıcı derecede abartısız; kolları sıvanmış siyah gömlek ve bol bir mavi kumaş pantolonun içindeyken, 80’lerden kalma gösterişsiz saç kesimiyle mekândaki en sade insan olduğuna bahse girerim. Onun sebepsiz bir cazibesi var, elmacık kemikli… Elindeki akustik gitarıyla tek başına yaptığı kısa girişin ardından özür diliyor; çok hasta olan kontrbasçılarını otelde bırakmak zorunda kalmışlar. Bu akşam trio formatında karşımızdalar. Gitar, saksofon (arada bir piyano ve flüt) ile akustik ekip, çelimsiz bir oda orkestrası gibi, ancak 43 yaşındaki eski sevgilinin o eşsiz boğuk alto sesi, kontrbasın eksikliğini kapatıyor, bağıra çağıra konuşan kalabalığı bastırıyor. Malezyalı anneyle Hintli babanın melez kızı, eski ve yeni şarkıları harman yapmış; performansı yürekten, sıcak. “Good Tradition” başlamak için isabetli bir seçim. Kesintili kariyerine sanki hiç ara vermemiş. Yeni albümü “Can’t Go Back”ten altı şarkının araya sıkıştırıldığı repertuvarı balad, Americana ve romantik slowlarla dolu. Şimdi yaşına uygun olgunlukta şarkılar söylüyor. Temaları göründüğü kadar tekin değil; iki ucu keskin kılıç, ne tarafının sizi keseceğini tahmin edemezsiniz. Yeni şarkı “ D u s t on My Shoes” piyano başında geçiyor, “Science” ile ortam biraz hareketlenir gibi oluyor. Bilinen şarkılarından “Cathedral Song” memnuniyetle karşılanırken, “One Kiss”te gitarcı Brian Dave ile düet yapıyor. Sahnesinde neredeyse hiç eylem yok Tanita’nın; üç müzisyen (arada bir piyanoya oturmalar dışında), konseri aynı ayak izinin üzerinde tamamlıyor. Nihayet “Rock’n Roll” ile yükseliyoruz. Sıra “Twist in My Sobriety”ye geldiğinde, sayısız akıllı telefon karanlıktaki ateşböcekleri gibi etrafa saçtıkları ışıkla görüntü kaydına geçmişti bile. Bu bir hafta sonu eğlencesi değil, gençlik günlerinin yüzü suyu hürmetine bir dinleti olmasına rağmen, hiç kimse salonu terk etmemişti “Can’t Go Back” ile konser bittiğinde. Bunun ödülü de bisteki Ella Fitzgerald yorumu “I Can’t Give You Anything but Love” ile John Paul Young bestesi “Love is in The Air” oldu. [email protected] Fuarda, Balbay’a Özgürlük Platformu tarafından geçen yıl olduğu gibi sembolik hücre oluşturuldu. (Fotoğraf: HİCRAN ÖZDAMAR) İzmir Kitap Fuarı başladı ‘Fuar büyüme gösterdi’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen 18. İzmir Kitap Fuarı, Kültürpark’ta açıldı. Yazarımız ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için oluşturulan sembolik hücre standının da yer aldığı fuar, 28 Nisan’a dek kitap kurtlarını ağırlayacak. Fuarın açılışına İzmir Vali Yardımcısı Fazlı Akgün, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Muzaffer Tunçağ, CHP İzmir milletvekilleri Alaattin Yüksel, Mehmet Ali Susam, Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, Kültür Fuarları Genel Müdürü ve gazetemiz yazarı Deniz Kavukçuoğlu, TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk, etkinliğin onur konuğu yazarçevirmen Ahmet Cemal, konuklar ve kitapseverler katıldı. Kavukçuoğlu, törende yaptığı konuşmada, “Bu fuar geçen yıla oranla önemli bir gelişme, büyüme gösterdi. Katılan yayınevi 340’dan 390’a çıktı. İstanbul’dan sonra en büyük, en görkemli fuar İzmir’de yapılıyor” dedi. Fuarda, Balbay’a Özgürlük Platformu tarafından geçen yıl olduğu gibi yine sembolik hücre oluşturuldu. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, dramaturg yazar Haluk Işık, “demir parmaklıklar” ardında Balbay’ın kitaplarını imzaladı. Ayrıca yazarımıza gönderilmek üzere okuyucu mektuplarının toplandığı özel bir kutu yerleştirildi. Balbay’ın kaleme aldığı “Yargıtatör” adlı oyundan bir bölüm de sahnelendi. Etkinlikte, Cumhuriyet Kitapları tarafından oluşturulan stant da yoğun ilgi görüyor. Cumhuriyet Kitapları’nda dün gazetemiz yazarları Ataol Behramoğlu, Serdar Kızık, Mete Kızık ve Sevgi Özel kitaplarını imzaladı, okurlarla söyleşti. Bugün de 13.0014.00 saatleri arasında Hidayet Karakuş ve Zehra Ünüvar okuyucularıyla bir araya gelecek. Emek eylemcilerinden davaya tepki ‘Arkadaşlarımız değil polis yargılansın!’ Kültür Servisi Emek Bizim İstanbul Bizim inisiyatifi, 7 Nisan’da Emek Sineması’nın yıkımının durdurulması için düzenlenen eylemde gözaltına alınan FIPRESCI üyesi ve sinema yazarı Berke Göl, Hazar Berk Büyüktunca, Özgür İpek, Mehmet Ferit Aka hakkında açılan davayla ilgili olarak bir yazılı açıklama yaptı. “Arkadaşlarımız değil polis yargılansın!” başlıklı açıklamada şu ifadelere yer veriliyor: “Kamuya, yani bizlerin ortak kullanımına açık Yeşilçam Sokak’a girme talebimiz önce polis barikatıyla ardından da gaz ve tazyikli su ile engellenmiş; pek çok insan ara sokaklarda coplanmıştır. O gün İstiklal Caddesi üzerinde yaşananların sorumlusu bizzat kolluk güçleridir ve bunun adı polis şiddetidir. Bizler, o gün orada olan ve anayasal hakkımızı kullanarak Emek Sineması’nın yıkımını protesto edenler olarak haklarında dava açılan arkadaşlarımızın yanındayız. Onlar gibi şiddete maruz kalanlar olarak diyoruz ki: Yargılanacak birileri varsa o da şiddeti uygulayan kolluk kuvvetleridir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle