24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Deredeki balığın ahı var Erdoğan yağmur ormanlarına acırken Türkiye’deki HES’leri, 2B’yi, maden ruhsatlarını unuttu FIRAT KOZOK ‘GDO’lu pirinç’te 7 tutuklama MERSİN / İSTANBUL (Cumhuriyet) ABD’den ithal edilen ve Mersin Limanı’na getirilen 23 bin tonluk pirinçte GDO saptandığı iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 8 kişi, dün sabah saatlerinde nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Burada iddialarla ilgili sorgulanan Tat Memişoğlu Bakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Memiş, kardeşi Nasip Memiş ile şirketin gümrük işlerinden görevli Ali Sevin, Ahmet Tiryaki, Bayram Fettahoğlu, Sezgin Fettahoğlu ve Fuat Fettahoğlu tutuklandı, 1 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 5 kişinin ise sorgusu sürüyor. ANKARA Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu’nda, “Evimizdeki mobilya yağmur ormanlarını yağmaladıysa sorgulamak ve buna çareler üretmek zorundayız” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan, iktidarının 10 yıllık çevrede “yıkım” politikalarını unuttu. Son olarak çevreye zarar vereceği rapor ile belirlenen projeleri ÇED raporundan muaf tutan iktidar, HES projeleriyle derelerin yok olmasına seyirci kaldı. 2B yasasıyla ormanları imar talanına açtı. Çevre Mühendisleri Odası’nın Cumhuriyet için hazırladığı raporuna göre AKP’nin uyguladığı politikalardan bazıları şöyle: Hükümet Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle, 23 Haziran 1997’den önce yatırım programına alınan ve 5 Nisan 2013 itibarıyla planlama aşaması Tarihi yapılar gökdelenlerin gölgesinde... geçmiş, ihalesi yapılmış ya da üretim veya işletmeye başlamış olan projeler için ÇED raporu zorunluluğunu kaldırdı. Yani ÇED raporu almadan ya da çevreye zarar vereceği rapor ile belirlenen projeler ÇED raporundan muaf tutuldu. Maden aramalarında izin süreçleri çevresel değerlere sahip çıkılarak yürütülmedi. ÇED muafiyetleri getirildi. Mevcut ve yeni maden sahalarının çevresel sorunlarının denetlenmesi ve izinlisans süreçleri sağlıklı şekilde işletilmedi. Madenlerdeki atıklar doğrudan doğaya salındı. Sorumlularla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Başbakan’ın yağmur ormanlarına kadar gitmesine gerek yok. Türkiye’deki orman tahribatına ilişkin af niteliğinde 2B yasası çıkarıldı. Böylece orman talanı yasal zemine kavuşturuldu. Yeryüzü suları bir borunun içine sokularak elektrik üretme yoluna gidildi. Bu projelerle Türkiye “can suyu” kavramıyla tanıştı. Suları alınan derelerde yaşayan canlıların ne kadar suya ihtiyaçları olduğu düşünülmeden bir miktar can suyu bırakılarak bununla yetinmeleri istendi. Onlarca dere kuruma noktasına geldi. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’na ek olarak çıkarılan KHK’ler ile, koruma kurullarının özerkliği kaldırıldı. Türkiye’nin doğal ve kültürel mirası, üyeleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından atanan kurulların keyfi kararlarına bırakıldı. Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı ile ülkenin doğal zenginliklerinin yok edilmesinin önü açıldı. Türkiye’nin cennet köşelere (Gerze, Amasra vs.) halkın ve bilim çevrelerinin görüşlerini yok sayarak termik santral yapılma çalışmaları başlatıldı. Halkın partiyle kutladılar ‘Süt Hırsızı’ egemenlerin ‘Demir Leydi’si MUSTAFA K. ERDEMOL LONDRA Ronald Reagan ve Papa II. Jean Paul’den sonra Margaret Thatcher’ın da ölümüyle “Soğuk Savaş” dönemini sona erdiren üçlüden kimse hayatta değil artık. Thatcher’ın ölümünü İngiliz yüksek sınıfları üzüntüyle karşılarken, Londra’nın siyahların yoğun yaşadığı Brixton semtiyle İskoçya’nın Glasgow kentinde yüzlerce kişi sokak partileriyle kutladı. İngiliz siyasetinin hemen hemen her kanadından “Savaş sonrası Britanyası’nın en büyük başbakanı” övgüsü yükselirken eski Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone’dan “Bugünkü konut, bankacılık ve sosyal yardım krizlerini yaratan oydu” değerlendirmesi geldi. Eski Başbakan Tony Blair, “Onu kendime örnek aldım” derken Durham Bölgesi Madenciler Sendikası Genel Sekreteri David Hopper, “Bu tüm madenciler için mutlu bir haber. Toplumumuza yaptıklarından ötürü bende ona karşı asla bir sempati yok. Köylerimizi, insanlarımızı perişan etti. Cenazesinde büyük bir gösteriye hazırlanıyoruz” dedi. Hiçbir politik figüre ilişkin birbirinin zıddı bu kadar değerlendirme yapılmadı bugüne kadar. Bunun nedeni Thatcher’ın politikalarındaki dalgalanmalar elbette. Kararlı, dediğim dedik, kelimenin tam anlamıyla acımasız oluşu liderliğinin özelliklerindendi. En büyük rakibi solun saygın ismi Tony Benn bile, İşçi Partisi’nin madenciler grevi dönemindeki lideri Neil Kinnock’a, “Parti nasıl yönetilir Thatcher’a bak” demiştir, bu yüzden. Hiç kimse, babasının da içinde bulunduğu ülkesinin emekçi sınıfını ezip geçen bir manavın kızının dünyanın en önemli figürlerinden biri olacağına ihtimal vermiyordu. Hatta kendisi bile. Birçok başarısız girişimden sonra önce milletvekili olup ardından eğitim bakanlığına getirildiğinde bir soru üzerine “Yaşadığımız çağda İngiltere’nin bir kadın başbakana sahip olacağını sanmıyorum” deyişi meşhurdur. Tam üç kez hem de arka arkaya 1979, 1983 ve 1987 genel seçimlerini kazanan ilk ve tek kadın başbakan olacağını elbette o da tahmin edemezdi. yatını kaybetmişti. Acımasızlığına verilen en çarpıcı örnek bu olaydır. Thatcher’ın ölümünü ‘Demir Leydi’ övgü değildi Nisan 1982’de Falkland Adaları krizinin savaşa dönüşmesinde de Thatcher’ın uzlaşmaz tutumunun payı var. Görüşmelerle çözülme yapma şansının hâlâ olduğu bir sorunu savaşla çözme konusunda kabinesine yaptığı baskının eşi benzeri yoktur. Soğuk Savaş döneminde “en büyük düşman” saydığı Sovyetler Birliği’nde yayımlanan bir gazete acımasızlığına, inatçılığına vurguyu “Demir Leydi” yakıştırmasıyla yapınca, taraftarlarınca benimsendi hemen bu lakabı. Oysa katılığının, soğukluğunun ifadesiydi bu lakap. Ülkenin yoksul kesimlerinin üzerine bir karabasan gibi çöktüğünde, yaptığı özelleştirmeler sonucu 3 milyon işsiz yarattı birden. Dünyanın en gelişmiş sendikacılığının olduğu ülkede sendikal mücadeleyi mezara gömdü. Haklarını vermediği madencilerin yerine yurtdışından madenciler getirdi. Ülkede grevcileri tehdit ederken “Orduyu üzerlerine sürerim” diyen tek başbakan o oldu. Dar gelirliler için yapılmış olan belediye konutlarını satışa çıkararak dünyanın en başarılı “konutlandırma” projesini yerle bir eden ilk başbakan da oydu. “Demir Leydi”yle anlatılmak istenen buydu. Aşırı bir İngiliz milliyetçisiydi. Dünyanın en ünlü soda markası Perrier’i evinde bulundurmayacak kadar. “İngiliz sularının ne kötülüğünü gördünüz” cümlesi unutulmaz. Dünyanın neresine giderse gitsin hep İngilizdi. Hep Britanya üretimi kıyafetler giydi. Monarşiye son derece bağlıydı, bir ABD ya da bir Avrupa olma fikrinin de amansız düşmanıydı. En çok Reagan’ı sevdi. En çok da Gorbaçov’la uyum sağladı. Gorbaçov’la, Kremlin’de tam dokuz saat süreyle konuştuğu kayıtlıdır. Seçim kampanyaları sırasında yaptığı kimi gafları da vardır. Nükleer silahlara sahip olmanın 40 yıl boyunca barış getirdiğini söylemek gibi örneğin. Madenci çocuklarının hâlâ işsiz olduğunu söyleyen David Hopper’ın “Emekçilerden nefret ediyordu” deyişinde haklılık payı var. En iyi kanıtı da “Kelle Vergisi” olarak bilinen “Poll Tax” uygulamasıydı. Gelir durumlarına bakmadan herkesten aynı verginin alınmasını içeren bir vergiydi bu: “Kraliçe de işçi de aynı vergiyi ödeyecek.” “Yaptıklarını bir gün hatırlayacaksın Maggie” diye bağıran o maden işçisinin tahmini gerçekleşmedi. “Baroness Thatcher”, ömrünün sonlarına doğru, son on beş yıldır hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Yemek yemeyi bile unutmuştu. “Demir Leydi”, Alzheimer hastalığıyla boğuşuyordu. O hatırlamadı, ama tarih elbette hatırlayacak. O şimdi bir ansiklopedi maddesidir artık. Denetimsizlik kanıtlandı Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası Sorumlusu Tarık Nejat Dinç “Skandal ortaya çıktıktan sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yaptığı açıklamada ‘Bugüne kadar pirinçte GDO’ya rastlanmamıştır’ dedi. Ancak en son yapılan incelemelerde market raflarında satılan pirinçlerde GDO tespit edildi. Bakanlık bu tespitleri neden daha önce yapmadı? Market raflarındaki genetiği değiştirilmiş pirinci nasıl tespit edemedi? Bu durum bakanlığın etkin GDO denetimini gerçekleştiremediğinin somut kanıtı” dedi. Dinç, bakanlığın GDO ithalatını durdurmasını istedi. Art arda çıkan imar planlarında katlar gittikçe artıyor Daha yükseğe! İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik “gökdelen yapmayın” uyarısına karşın bakanlık, planlarıyla sosyal donatı alanlarının fonksiyonlarını değiştirmeye, kat artışları vermeye devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü’nde peş peşe askıya çıkan imar planı tadilatları da bunun kanıtı. Son dönemde yapılan plan değişiklikleriyle özellikle Beşiktaş’ta birçok parselde imar artışı yapıldı. Örneğin Beşiktaş Levent Mahallesi’nde bir futbol sahasının bulunduğu 2 bin 838 metrekarelik alan plan değişikliğiyle “Turizm Tesis ve Park Alanı” yapıldı. Emsal arttırılarak alana 20 katlı otel yapılabilmesinin yolu açıldı. İmar planı değişikliği 25 Mart’ta askıya çıktı. Plana itirazlar 24 Nisan’a kadar yapılabilecek. Etiler Akat Mahallesi’ndeki polis meslek yüksekokulu ve kuzeyindeki parsel “Ticaret ve Hizmet Alanı” ve “Park Alanı” olarak düzenlendi. Şubat’ta askıya çıkıp itiraz süresi 6 Mart’ta dolan plan değişikliği ile parselin hem fonksiyonu değiştirildi hem de emsali 2.5’e çıkarıldı. Beşiktaş Ulus’ta 3 bin 880 metrekarelik parsel konut alanıyken kurul kararları gereği plansız kaldı. Öztopuz Caddesi’nde bulunan alanda Korkmaz Yiğit’e ait inşaat da yarım kaldı. Parsel için hazırlanan plan değişikliğiyle kat yüksekliği 5 kat olarak belirlendi. Boğaziçi Yasası’nda kat yüksekliği 15.50 metreyle sınırlı. Ancak yönetmeliklere göre katlar 3 metreden daha yüksek yapılabiliyor ve 15.50 metre sınırı da aşılıyor. Değişiklik hâlâ askıda. Beşiktaş Rumelihisarı Mahallesi’nde 2 bin 380 metrekarelik kreş alanı “Özel Eğitim Tesisleri” alanı olarak düzenlendi. Plan 1 Nisan’da askıya çıkarıldı. İBB Meclisi CHP Grup Sözcüsü Mehmet Yıldız, “Başbakan’ın yapılmasın dediği çok katlı binalar için bakanlık yol veriyor. Ya bu plan değişiklikleri Başbakan’dan gizli yapılıyor, Başbakan bu bakanlığa hâkim değil, İmar rantı Başbakan dinlemiyor ya da Başbakan’ın her şeyden haberi var. Kamuoyunun gazını alıyor” yorumunu yaptı. 2 milyon ağacın kesileceğini Başbakan bilmiyor mu? Sinan’a şikâyet ettiler İstanbul Haber Servisi TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyeleri, dünyanın en büyük mimarı olarak kabul edilen Mimar Sinan’ı ölümünün 425. yılında, Süleymaniye’deki türbesinde düzenlediği törenle andı. Mimarlar Odası Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Eres, 425. yılında Koca Sinan’a selam gönderiyoruz diyerek, günümüzde yalnız tarihi kentler ve anıtlar değil, bütün yapılı ve doğal çevrenin büyük bir tehdit altında olduğunu söyledi. Zeynep Eres, Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olarak andığı, Süleymaniye Camisi’nin İstanbul’la ve Haliç’le kurduğu özgün estetik bağı koparan bir köprünün tüm tartışmalara karşın kayıtsızca inşa edilmesini üzüntüyle karşıladıklarını ifade etti. Turgutlu da şaşkın İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM Ormancılık Forumu’nda yaptığı konuşmadaki “Bir yerler refah ve huzur içinde yaşarken başka yerlerde ormanlar yok ediliyor” sözleri, bir nikel madeni için yüz binlerce ağacın kesilmesinin planlandığı Turgutlu’da tepkiyle karşılandı. Turgutlu halkı, Başbakan Erdoğan’ın yörelerindeki gelişmelerden haberdar olup olmadığını sorguluyor. Turgutlu Çaldağı’nda işletilmesi planlanan nikel madeni için Orman Mühendisleri Odası’nın İlk lakabı 197074 arası sürdürdüğü eğitim bakanlığı bir felaketti. Okullara ücretsiz süt dağıtımını “tasarruf önlemi” gerekçesiyle durdurduğunda “Süt Hırsızı”na çıktı adı. 1979’da başbakanlığa geldikten kısa süre sonra, 1981’de Kuzey İrlanda cezaevinde tutuklu bulunan İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) militanlarının siyasi hakları için Bobby Sands önderliğinde başlattıkları açlık grevindeki insafsız tutumu tüm kesimlerin tepkisini toplamıştı. Sands, cezaevinden milletvekili seçilmiş, ancak grevin 66’ncı gününde 9 arkadaşıyla ha raporuna göre yaklaşık 2 milyon ağacın kesileceğini belirten CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, Erdoğan’ın sözlerinin tüm Turgutlu halkını hayrete düşürdüğünü söyledi. Bölgeye, dünyanın ikinci büyük sülfürikasit fabrikasının kurulmak istendiğini de anımsatan Ören, “Bu fabrika Gediz Havzası ve Gediz Nehri için büyük tehlike yaratacaktır. Bülent Arınç ve AKP milletvekillerinin sessizliği ise düşündürücüdür” dedi. (Cadı öldü...) Sudan ucuz ceza ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde, altın arama sondajı sırasında çevreyi kirleterek 25 köyün sularını içilemez duruma getiren Kuzey Biga Madencilik Şirketi’ne, çevre ve şehircilik il müdürlüğü tarafından 40 bin 636 lira ceza kesildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle