18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER ‘Siyaset meddahı’ ANAYASADA GÜVEN BUNALIMI Bahçeli, batık bankalar konusunda kendisini suçlayan Erdoğan’a sert sözlerle yanıt verdi Büyüklere Masallar… Türkiye halklarının birlikte çıkmaya hazırlandığı barış sürecinin olası duraklarını, alacağı virajları, önceden kestirmek çok zor. Gerçekten de Engels’in hatırlattığı gibi toplumsal olaylarda tarafların her biri kendi çıkarları doğrultusunda, güçleri oranında çabalar. Tarih bu çabaların bir bileşkesi olarak ilerler. Çoğu kez ortaya çıkan sonuç, şaşırtır, tarafların hiçbirini tatmin etmez. Olayın iç çelişkilerinin, çelişkilerin getirdiği değişim olanaklarının, sürecin görüntülerinin, üzerinde uygun bilişsel araçlarla düşünülmesi halinde bu belirsizliğin kısmen de olsa aşılması söz konusu olabilir. Burada da karşımıza, belirsizliğin uygun bilişsel araçlarla düşünülmesini engelleyen, ikinci kategori etkenler çıkıyor: Tarafların, kendi çıkarlarını savunurken kurdukları fanteziler, birbirlerine anlattıkları “masallar”... Tarafların kurdukları fanteziler, anlatılan masallar dinleyenin olduğu kadar anlatanın da gerçekliğin temel dinamiklerini kavramasını, anlamlandırmasını zorlaştırıyor, hatta engelliyor. Bu yazıda kendimi, biri “masal”, biri de “fantezi” olmak üzere iki örnekle sınırlayacağım. Geçenlerde “Akil Adamlar”dan bir yazar, köşesinde şöyle diyordu: “Çok kötü oyuna geldik biz. Osmanlı’dan beri. Osmanlı’nın Bulgarı bile, Sırp’ı bile, Ermenisi bile mutluydu bu topraklar üzerinde. Emperyalist fesatlar yüreklere kurt gibi girinceye kadar.” Bu yazar, adeta başka, bizimkine paralel bir evrenden sesleniyor: Onun evreninde Osmanlı denen sosyal formasyon, sanki “çokkültürcü”, eşitlikçi, sosyal demokrat bir düzenle yönetiliyormuş gibi konuşuyor. Masaldan gerçekliğe dönerek “Biz” ve “bile” sözcüklerinin buradaki anlamını, bu farklı kimliklerin nasıl, hangi koşullarda siyasi taleplere dönüşmeye başladığını, Osmanlı’nın bu koşullara uyum sağlamaktaki beceriksizliğinin yapısal nedenlerini düşünmeye başlayınca, saçmalığın boyutları da iyice ortaya çıkıyor. Masalın yerini, kapitalizmin gelişme sürecine ayak uyduramadığı için çürüyen, yozlaşan bir egemen sınıf, talancı bir imparatorluk (kabule değil şiddete, özgür bireye değil, kul sistemine dayanan yönetim) resmi şekillenmeye başlıyor. İnsana sormazlar mı? Emperyalizm sana fesat bulaştırana kadar, sen ki sözde 600 yıllık imparatorluksun, neden bu emperyalist fesatçılara haddini bildirmedin? Ne oldu da sözde “Muhteşem Yüzyıl” geride kaldı? İktidarsızlık işte... Bu Osmanlı masalı, yalnızca, kapitalizmin, emperyalizmin dünyasını anlamayı olanaksızlaştırmakla kalmıyor, vahim sonuçlar yaratmaya aday bir fanteziye de dayanak oluşturuyor. “Stratejik derinlik”, “YeniOsmanlı”, en son Anglosakson versiyonunda da “Turkosphere” (Financial Times) gibi adları olan bu fantezi şöyle kurgulanıyor: Türkiye, ulus devlet, laik Cumhuriyet geleneğini bırakarak OsmanlıMüslüman geleneğine geri dönerse hem bölgede lider ülke olur hem de Kürt sorununu, onları da kapsayan bir “Turkosphere” kurarak çözer ve büyür. Kurulmakta olan ABDTürkiyeİsrail koalisyonu; İran merkezli, Şii eksenine karşı Kürtlerin bu koalisyona eklenmesi, bu “Turkosphere”in önünü açacaktır. Bir fantezi, aşılmaz engellerin, bağımlılığın, iktidarsızlığın ağrılarına katlanmayı olanaklı kılacak biçimde, gerçeklikten alınan parçalar bir araya konarak kurgulanır. AKP yönetiminin Osmanlı masalı, hem bölge jeopolitiğini, Arapları anlamasına hem de bölge içinde kendini tanımlamasına olanak vermemiştir. Ortada elle tutulur başarı yoktur, çok sayıda “U dönüş”, desteksiz vaat vardır. Ama “Turkosphere” fantezisi, “emperyalizm” karşısındaki iktidarsızlığın ağrısına iyi gelmektedir. Diğer taraftan su, verimli toprak, enerji uluslararası destek olanakları üzerinde, Kürtlerin kendi yollarına gitmek yerine barışmayı, bunları paylaşmayı seçmesi için ortada hangi cazip öneri vardır? Kürtler içlerindeki sınıf çelişkilerini nasıl yönetecektir? Suriye’de, PYD ve Barzani güçleri arasında sıklaşan çatışmanın anlamı nedir? Şii ekseninden söz edilirken New York Times neden geçen hafta, Ahmedinejad’ın portresine, “mollalara karşı reformist, modernleştirici bir lider” yorumlarıyla rötuş yapmıştır? Türkiye İsrailABD koalisyonuyla Suudikörfez koalisyonu karşısında Arap, dünyasının lider adayı Mısır’ın, İran’la dengeleyici ilişikler aradığını düşündüren gelişmeleri (Al Ahram Weekly) nasıl yorumlamak gerekir. Masalla uyuyanlar, fanteziyle gevşeyenler, kendilerine geldiklerinde acaba hangi (G)erçekle karşılaşacaklar? İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda önceki gece, “yeni yol haritasını” belirlemek için TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında yaptığı toplantıda “gergin anlar” yaşandı. AKP’nin, komisyonun çalışmasını tamamlaması için “nisan sonu”nun belirlenmesi ve Çiçek’in de yeni bir “liderler turu”na çıkması önerileri, muhalefete takıldı. CHP ve MHP’li komisyon üyeleri, 3 muhalefet partisinin liderlerinin konuya bakışlarının net olduğuna dikkat çekerek Çiçek’e, “başkanlık sistemi”ni görüşmek için isterse Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüşebileceği önerisini götürdü. Çiçek de liderlere gitmek için belirli bir nedeni olması gerektiğini belirterek “Gidersem ne diyeceğim?” dedi. AKP’li Mustafa Şentop’un, “çalışmaların nisan sonuna kadar sonuçlanması” yönünde komisyonun karar alması talebine muhalefetten tepki geldi. CHP’li Süheyl Batum, MHP ve BDP’nin de “tarih sınırlaması”na sıcak bakmadığına işaret ederek “komisyonun tarih dayatmasını kabul etmediğinin” kamuoyuna açıklanmasını istedi. Ancak Batum’un önerisi AKP tarafından kabul görmedi. Bunun üzerine Batum, “Burada bir tarih versek bile başkanlık sistemi ve İmralı ile müzakerelerin yarattığı güvensizlik ortamı bu komisyonda uzlaşmayı zorlaştırıyor” görüşünü dile getirdi. Bu sözlere tepki gösteren AKP’li Şentop ise “O zaman devam etmeyelim, komisyonu bitirelim” resti çekti. Daha sonra devam edilen toplantıda gerginlik yatışırken komisyonun çalışmalarını iki alt komisyonla sürdürmesi benimsendi. Bu kapsamda komisyon üyelerinden oluşan alt komsiyonun “yazım” çalışmasını sürdürmesi, siyasi partilerin danışmalarından oluşan uzmanların da ikinci alt komisyon olarak, daha önce görüşülen madderi yeniden ele alarak uzlaşma çalışmalarını sürdürmesi benimsendi. [email protected] CHP ve BDP ‘kullanılma’ endişesinde u İmralı ile sürdürülen mektup trafiğini eleştirirken Erdoğan’ın da Öcalan’a mektup yazıp yazmadığını soran Bahçeli, kendisini ‘edebe’ davet eden AKP liderine, “Önüne geleni azarlayan, hor gören bir siyaset meddahı edepten nasıl bahsetmektedir?” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’nin iktidar ortağı olduğu 57. hükümet döneminde batık bankalarla ilgili Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına “Hodri meydan, Yüce Divan da dahil olmak üzere her yola başvurmaktan çekinmemelidir” diye yanıt verdi. Bahçeli, akil insanlar heyetini sert bir dille eleştirdi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, küresel ölüm projesine teşrifatçılık yapan Erdoğan’ın Türk milletine kötülüğün daniskasını yapmak üzere görevlendirildiğini ifade etti. BDP’li heyetin 4. kez canibaşıyla buluştuğunu ve yeni bir mektup alarak Kandil’e gittiğini söyleyen Bahçeli, “Bu ne bitmez bir mektuplaşma serüvenidir ki bir türlü mutabakat sağlanamamıştır. Acaba Erdoğan’ın kendisi de bu mektup döngüsüne katılmış mıdır? İmralı cani sine acele cevap beklerim diyerek kenarları çiçeklerle süslü mektuplar göndermiş midir?” dedi. PKK’nin sürecin tam istediği kıvamda olmadığı gerekçesiyle zorluk çıkardığını kaydeden Bahçeli, “aklı kararmışlar” olarak nitelendirdiği akil insanlar heyetinin PKK elçiliğine soyunduğunu ifade etti. Erdoğan’ın 63 kişiyi maşa olarak kullanıp kullanmayacağını soran Bahçeli, Samsun ve Sinop’ta püskürtülen BDP’li vekillerin yarım kalan turlarını 63 AKP ve PKK sempatizanına tamamlatacağını söyledi. Laiklik günü kutlanıyor Haber Merkezi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda 10 Nisan 1928’de yapılan değişiklikle “Devletin Dini İslamdır” hükmünün çıkarılarak laiklik vurgusunun yapılması bugün yurdun çeşitli yerlerinde kutlanacak. 9 Nisan 1928’de İsmet İnönü ve 120 arkadaşının verdiği kanun teklifi ile 1924 Anayasası’nın 2. maddesi “Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır, Resmi Dili Türkçe’dir, Makamı Ankara şehridir” değiştirilerek cümleden “İslam dini” çıkarılmıştı. Teklif ile 26. maddede şeriat hükümlerinin TBMM tarafından yürütüleceğini belirten cümle de kaldırılmıştı. Ayrıca milletvekilleri ve cumhurbaşkanının “Allah” üzerine yemini kaldırılarak namus üzerine ant içilmesi şekli kabul edilmişti. odri meydan! Yüce Divan’a gönder’ Başbakan Erdoğan’ın kendisini edebe davet ettiğini ifade eden Bahçeli, Erdoğan’ın MHP’ye edep konusunda söz söyleyecek en son kişi bile olmadığını belirterek “Önüne geleni azarlayan, hakir ve hor gören bir siyaset meddahı edepten nasıl bahsetmektedir?” dedi. ‘H ‘Çok kötü oyuna gelmişiz’ İki alt komisyonda görüşülecek YASAL GÜVENCE İSTEDİ Karayılan: Silah bırakmak son aşamada Haber Merkezi KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, çekilmek için yasal teminat istediklerini belirterek “Hükümet, son bir haftada tavrını değiştirdi ve çekilme için bir yasaya ihtiyaç olmadığını söylemeye başladı” dedi. Karayılan, silahı bırakmanın üç aşamalı bir planın son halkası olduğunu söyleyerek “İlki, çatışmanın durması ve silahlı PKK’lilerin çekilmesi. İkincisi, anayasa değişikliği... Türk yetkililer silahın derhal bırakılması gerektiğini söylüyorlar. Komutanımızla anlaşmamız böyle değil. Silahı bırakmak son aşamada olacak” diye konuştu. Karayılan El Cezire televizyonuna barış sürecine yönelik açıklamalarda bulundu. Karayılan, PKK’nin geri çekilme planına ilişkin olarak geçmişteki ateşkes evrelerinden ders çıkardığını belirterek yasal teminat istediklerini söyledi. Karayılan, “Türkiye, sorunu yüzeysel bir şekilde ele alıyor. Kendilerinin geri çekilmesi için bizim çekilmemizi istiyorlar. Çekilmeyeceğiz, demiyoruz. Konunun bir yasal düzenlemeye ihtiyacı olduğunu ve hükümetin üzerine düşeni yapması gerektiğini söylüyoruz” dedi. “Çözüm istiyorsanız Öcalan’ın danışmanlarıyla, BDP’lilerle, bizimle ve konuyla ilgili olarak oluşturulan komisyonlarla temas kurmasını kolaylaştırın” ifadesini kullanan Karayılan, “Bu çok gerekli ve bu gerçekleşmezse tarihi bir karar almamız ve Türkiye’nin istediği hızda ve kolaylıkta uygulamamız imkânsız olur” diye konuştu. Karayılan PKK’nin silah bırakmasına ilişkin olarak ise “Üç aşamadan oluşan kapsamlı bir proje var. İlki, çatışmanın durması ve silahlı PKK’lilerin çekilmesi. İkincisi, anayasa değişikliği. Türk yetkililer silahın derhal bırakılması gerektiğini söylüyorlar. Komutanımızla anlaşmamız böyle değil. Silahı bırakmak son aşamada olacak” yorumunda bulundu. Akil insanlara suç duyurusu n İstanbul Haber Servisi GençTürk üyeleri, “Akil insanlar” heyeti hakkında, “Anayasayı ihlal, TBMM ve hükümetin görevini gasp, anayasayı, TBMM’yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya çalışmak ve suç örgütü kurmak” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen, “Akil insanlar heyetine yönelik suçlamanın örgütlü suç kapsamına girmemesi” gerekçesiyle dilekçeyi kabul etmedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle