13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Çalışma hayatında farklı sosyal güvenlik statüsü olan, örneğin, memuriyet, SSK çalışması veya BağKur sigortalılığı olması gibi sigortalıların emekliliklerinin ne şekilde hesaplanacağı da önemli bir sorun. Birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumu’na tabi çalışması olan sigortalılarda bu süreler birbirleri ile çakışmamak koşuluyla birleştirilmekte. Uygulamada 2829 sayılı kanun, madde 4’e göre prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık başlangıcı tespit edilmekte. Burada dikkat edilecek en önemli husus ise aylığı bağlayacak kurumun tespiti. 2829 sayılı kanunun 8. maddesine göre son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise önce işyerindeki çalışmasına mutlaka son vermesi gerekir. İşyerindeki çalışmaya son verme fiili anlamda çalışmaya son verme olarak algılanmamalı. Burada istenen sigortalının emekliliğe başvurduğu tarih itibarıyla tüm sigorta kollarına tabi sigortalılığının sonlandırılması, sigortalı adına işveren tarafından işten çıkış bildirgesi verilmesi, 01 Belge türlü aylık prim ve hizmet belgesine de sigortalının isten çıkış tarihinin yazılmış olmasıdır. Kişi isterse isten çıktığı günden sonraki gün ya da daha sonraki günlerde Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışmasını sürdürebilir. SGK tarafından sigortalıya birden çok sicil numarası verilmişse sigortalıların emeklilik müracaatı öncesi son çalışmasının geçtiği sosyal güvenlik merkezine sicil birleştirme talebinde bulunması gerekir. Sigortalının başka illerde çalışması varsa, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi prim ödemesi bulunuyorsa, emekliliğe başvurulacak tarihten 6 ay önce Unkapanı SGK Merkezi’ne hizmet birleştirme dilekçesi verilmesi aylık bağlama süresini kısaltır. Hizmet birleştirme dilekçesi kişiye yaşlılık aylığı bağlanacak Sosyal Güvenlik Merkezi’ne değil Unkapanı Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yapılmalı. Cenazeye ‘yetersiz’ destek SGK, sigortalılarının ölümünde cenaze yardımı veriyor. 2013 yılında yardım parası 386 lira olarak uygulanacak. Rakamın düşüklüğünden olsa gerek birçok kişinin bundan haberi yok ve başvuran sayısı da oldukça az. İşin prosedürü ise biraz ‘detaylı’. Uygulamada sigortalılara cenaze ödeneği hakkı için yasa şöyle diyor: a) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu, b) Sürekli iş göremezlik geliri, malullük/yaşlılık aylığı almakta iken, c) Kendisi için en az 360 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş iken, ölen sigortalının ailesine verilir. Yasaya göre kendisi için en az 360 gün prim bildirilmiş iken ölen sigortalıya verilecek cenaze ödeneğinde ölüm tarihinde sigortalı olma şartı aranmıyor. Cenaze ödeneği sigortalının sırasıyla eşi, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana veya babasına, o da yoksa kardeşlerine verilir. Cenazenin bu kişiler dışında gerçek veya tüzelkişiler tarafından kaldırıldığının belgelenmesi durumunda, masraflar gerçek veya tüzelkişilere ödenir. Cenaze ödeneği için hak sahiplerince ölüm tarihini belirten bir dilekçe ile kuruma başvurulması şart. Sigortalının ölüm tarihi nüfus kütüğüne kaydedilmemişse, dilekçeyle birlikte sigortalının ölüm tarihini belirten ilgili makamlarca usulüne göre düzenlenen bir belgenin kuruma verilmesi gerekir. Emeklilik Hakkı ve ‘İncelikleri’ eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu şartlardan aylık bağlanır. Son yedi yıl hesabında sigortalının emeklilik başvurusundan geriye doğru yedi yıla değil fiilen primi ödenen son yedi yıla bakılır. 4/A kapsamındaki sigortalıların yaşlılık aylığı başvuruları sigortalının en son çalıştığı işyerinin bağlı olduğu sosyal güvenlik merkezine yapılır. İşyerinin bağlı olduğu sosyal güvenlik merkezinde emeklilik tahsis servisi yoksa başvuru SGK tarafından belirlenen sosyal güvenlik merkezine yapılır. 4/A kapsamındaki sigortalıların emeklilik başvurusunda bulunmadan Kuvayı Milliye Destanı!.. Siz kahramanlar... Karanlık tecrit hücrelerinde, milyonlarca tonluk beton ve çelik kuşatmasında bu ülkenin geleceğini omuzlayanlar... Bu vahşi süreçte, bir milim bile eğilmeden, şehitler vererek, onulmaz hastalıklara göğüs gererek ve her daim insan olmanın erdemini, yurtsever olmanın değerini, adeta ders verircesine anlatarak sırat köprüsünden geçenler... Yüzlerine karşı, üç özel savcının 5 saatte okuduğu “müebbetlik mütalaa” karşısında zerre kadar kılı kıpırdamayan, en gür sesleriyle “Bu mütalaa yırtılacak, Silivri yıkılacak” diye haykıran yurtseverler... Sizler, bağımsız Türkiye’nin mimarları, aydınlık Türkiye’nin önderlerisiniz... HHH Aslında, çok iyi biliyorsunuz; size reva görülenler ilk değil... Geçen yüzyılın başında, İngilizler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından önce Bekirağa zindanına kapatılıp, ardından Malta’ya sürülen kahramanlar, atalarınızdı... Düzmece belgelerle sözde Ermeni katliamı üzerlerine yıkılmaya kalkışılmış, Londra’daki hâkimler bile yardıma çağrılmıştı. Ancak tüm Osmanlı arşivi ellerinde olmasına, Damat Ferit Hükümeti’nin, yurtseverleri mahkum etmek için kurulan Nemrut Mustafa Divanı’nın büyük bir hevesle yardımcı olmasına karşın tek bir belge bile bulamadılar. Londra’daki hâkimler, “ortada suç yoktur” kararını işgalci İngiliz yönetimine bildirdiler. Ama Malta’daki yurtseverler, Kurtuluş Savaşı sürecindeki “Büyük Takasa” kadar bekleyecek, sonra da savaşa katılmak üzere Ankara’ya koşacaklardı... Sonra sahneye Çanakkale kahramanı, gencecik bir general çıktı. Henüz 38 yaşındaydı. Yıldırım Orduları Komutanlığı görevinden istifa edip, Adana’daki şerefli Türk askerlerine, “Silahlarınızı iyi saklayın, çok lazım olacak” dedikten sonra, trenle 1918’in bir kasım günü İstanbul Haydarpaşa’ya gelip, Boğaz’daki işgal zırhlılarını gördüğünde yaverine dönüp şu tarihi sözleri söylemişti: Geldikleri gibi giderler!.. Mustafa Kemal’di adı ve dediğini yaptı. Akıllara durgunluk veren bir savaş sonrasında emperyalist efendiler, arkalarına baka baka defolup gittiler, gitmek zorunda kaldılar... O Kurtuluş Savaşı ki; düşmanla olduğu kadar içerdeki işbirlikçilerle de neredeyse aynı ölçüde uğraşıldı. Padişah sıfatlı soysuz, Kuvayı Milliyecilere karşı Ege’yi işgal eden Yunan ordusunu “Hilafet Ordusu” olarak ilan etti, Şeyhülislam sıfatlı hain fetva verdi ve İngiliz uçakları bu fetvaları Batı Anadolu’nun her yanına havadan dağıttı. Aynı işlem Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında verilen idam kararlarında da uygulandı. Padişah emretti, Şeyhülislam fetvayı verdi, İngiliz uçakları da dağıttı... Ama yapılan hiçbir alçaklık, Cumhuriyete giden yolu kapatamadı. İsyanlar, Türk ordusunu arkadan vurmak için “Kuvayı İnzibatiye”yi kuran Anzavur Ahmet, İşgalcilere destek olmak üzere İslam Teali Cemiyeti’ni kuran Mustafa Sabri, başta padişah olmak üzere Damat Ferit’lerin, Ali Kemal’lerin güle oynaya üye olduğu İngiliz Muhipleri Derneği ve daha nice alçaklıklar, dünya tarihinin emperyalizme karşı ilk büyük zaferini önlemeye yetmedi. Nâzım’ın o müthiş, Homeros’un “İlyada”sına rakip “Kuvayı Milliye Destanı” işte bu müthiş serüveni anlatır... Ama onlar hiç vazgeçmediler!.. HHH Bir yüzyıl sonra, yine aynı cendereden geçiyor, geçiriliyoruz... Ne demişti İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Lozan’da İsmet Paşa’ya?.. Bu antlaşmadan hiç memnun değiliz. Hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Reddettiklerinizin hepsini cebimize atıyoruz. Ülkenizi kalkındırmak için mutlaka paraya ihtiyacınız var. Ve bize gelecek, önümüzde diz çökeceksiniz. Cebime attıklarımın hepsini çıkaracağım size, hepsini vereceğim size... Curzon’un cebindekilerden yalnızca ikisini söyleyelim: Ermeni meselesi ve Kapitülasyonlar!.. İsmet Paşa, “Gelirsek verirsiniz” yanıtını verdi. Cumhuriyeti kuranlar, 1950’ye kadar Lord Curzon’ların ayağına hiç gitmedi!.. İşte bugün, Lord Curzon’un sözlerinin gerçeklik kazandığı süreçten geçiyoruz. Ve bir yüzyıl sonra sizin de sıfatlarınız açıktır: Siz yeni “Bekirağa Zindanı mahkumları” yeni “İdamlık Kuvvacılarsınız...” Böyle biline... Not: Geçen hafta yazdığım “Başörtülü Penguen” kitabı için Timaş Yayınları “İngilizce orijinalinden aynen çevrilmiştir” açıklaması yaptı. Paylaşıyorum. DEST EK PRİM İ İKİ KEZ ÖDENMEZ Emekliyim, 2002’den beri Sosyal Güvenlik Destek Pirimi ödeyerek sigortalı çalışıyorum. 2004 yılında işyeri açtım. SGK beş bin lira borç çıkarmış ve emekli maaşımdan kesiyor. Bordromdan SGDP kesildiğini bildirdim, dikkate alınmadı, ne yapmalıyım? Seyhan Özdemir Emekliden, SSK sigortalısı olarak çalışırken ve destek primi öderken ayrıca sahibi olduğu işyerinden dolayı ikinci bir BağKur destek primi alınamaz. SGK müdürlüğüne yazılı itiraz edin. SORU CEVAP Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. atılışında ‘Kuruluş’un da önadımı oldu. Komutanların birçoğu Çanakkale 18 Mart 1915 günlü savaşlarından geçerek Çanakkale Deniz Zaferi’nin kahramanlık unvanının 98. yıldönümüne girdik. sahibi oldular. Gururumuz, doğal olarak İstiklal Marşımızın da övüncümüz olan bu dizelerinin şairi Mehmet Mehmetçiğin kahramanlık Akif Ersoy, bir de destanı birçok yönüyle Çanakkale şehitlerini ders vericilik niteliğinin de konu alan destansı lirik yansımasıdır. şiiriyle Atatürk’le gazi ve Osmanlı’nın Balkan şehitlerimizin ruhlarını şad savaşları (191213) etti. Ayrıca; bizlere armağan sonucunda yenilgisinden edilen bu vatanla özgürlük sonra birçok kayıp ve bağımsızlığın simgesi vermiş olan orduyla halk laik, demokratik, sosyal karamsarlık içinde kolu cumhuriyet yönetiminin kanadı kırılmış haldedir. mayası şehit ve gazilerimizin 1908’de II. Meşrutiyet’in atalarımızın kanları ve ilanından sonra iyice emekleriyle yoğrulmuştur. yıpranıp eskimiş ordunun Buna emek verenlerin tümüyle yenileştirilmesine en başında Cumhuriyeti girişilir. Başkomutan kuran, devlet yönetiminde Yardımcısı Enver çağdaşlığı sağlayan Ulu Paşa 1911’de ülke için Önderimiz M. K. Atatürk zorunluluk taşıyan Hava gelir. Onun bu büyük Kuvvetleri’ni de yenileştirip eserini koruyup yaşatmak kurar. Bu çalışmalarda için kıymet bilmeyenlere İtilaf Devletleri’ne karşı karşı savaşmak, öncelikli Jön Türkler’in beraberlik görevimizdir. Bizlere “10. Yıl kurdukları Almanların da Nutku”ndaki öğütleriyle bu çokça katkıları olur. yolun haritasını da çizmiştir. HHH Bu kutsalımızdır. İşte henüz yerine HHH oturmamış askerin durumunu bilen İngilizler 18 Mart 2013 yanlarına Avustralya, günü şanlı tarihimizin Senegal ve diğer belleğimdeki sayfalarını sömürdüğü yerlerden çevirirken savaşlarda aile Anzakları da silahlı büyüklerimden öğrendiğim güçleriyle savaşa kattı, canlı cansız kayıplarımızın donanmasının da gücüne hüznünü de tekrar güvenerek 18 Mart 1915’te yaşadım. Tam bunlara Çanakkale sahilinden dalmışken Silivri yapay saldırıya geçti. Müttefikimiz mahkeme savcılarının olan Almanların komutanı içime ok gibi saplanan Liman Von Sanders, işinin Ergenekon davasının, (Bu zor olduğunu bildiği halde, adı ilkokuldayken Orta Mehmetçiğe güvenerek Asya’dan çıkış destanımız saldırganlara karşı durdu. olarak öğrenmiştik. Onu İngilizin öncülüğündeki da kirlettiler.) hukuk dışı saldırıyı püskürttü. Sonuç: mütalaasını dinlerken Kahraman Türk askerinin hukukun üstünlüğünün “Çanakkale Deniz Zaferi” ayaklar altında kaldığını olarak tarihe yazıldı. gördüm. Bu mahkemedeki Düşman kuvvetleri savcıların hukuk adamı hedefinde yürümeyi olmayıp AKP iktidarının sürdürdü. Deniz savaşında başsavcısı Başbakan’ın (Bu başarısız olunca istilayı sıfatı kendisi ilan etmişti.) karadan Gelibolu emrinde vazifeli memuru Yarımadası’ndan yapmaya olduğunu gördüm. Çağdaş kalktı. Bu defa deniz savaşı ülkelerin hiçbirinde böyle sırasında karadan ordunun mahkeme, böyle hukuk başında zaferi sağlayan görülmemiştir, asla da Yarbay Mustafa Kemal, görülemez. Ülkenin yüz akı Gelibolu’dan saldırıya geçen gazeteci yazarlarını, bilim düşmana karşı, Alman insanlarını, komutanlarını, komutanı beğenmeyip subaylarını, aydınlarını, yadsıyarak kumandayı seçmenlerce seçilmiş tümüyle ele almayı şart milletvekillerini kanıtsız, koştu. Çarpışmalar sırasında tanıksız, yani dayanaksız karşı tarafın büyük gücünü suçlamalarla 5 yılı aşkın gören askerler, cephe süredir kapalı tutmaları gerisine çekilmeyi öneren yadsınırken onlara askerlerine, “Ben size müebbet ve uzun süreli, savunmayı değil, ölmeyi hak etmedikleri cezalar emrediyorum” diyerek verileceğinin açıklanması 200 binin üzerinde şehit milletçe tepkiyle ve gazimizin canlarını karşılandı. Halkımız isyanla vermek pahasına destansı meydanlara döküldü. Tarihi kahramanlıklarıyla gerçeklerle kanıtlanmıştır Çanakkale Zaferi’ni ki haince yaptırımlar, sağladılar. Bu zafer haksızlıklar insanlık dışı Kurtuluş Savaşımızdaki işlemlerin hiçbiri cezasız galibiyetimizde, kalmamış, kesinlikle daima hatta giderek Türkiye hak yerini bulmuştur. Bu da Cumhuriyeti’nin temellerinin böyle biline(!). Perihan ERGUN Çanakkale Deniz Zaferimiz KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Özellik 1 le koşma ve 2 destanlarıy la tanınmış 3 XVII. yüzyıl 4 halk şairi. 2/ 5 Otomobilin, üzerine ka 6 roser oturtu 7 lan iskelet bö8 lümü... Bir elektroliz ay 9 gıtındaki artı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kutup. 3/ Şarkı, türkü... Bir mal ya 1 H Ü R Y E M E Z da paranın, emek 2 A Z I B A S İ L verilmeden sağla 3 M E H L E P L İ dığı gelir. 4/ İlkel 4 T N A R K A F benlik... Zırhlı bir 5 A G E L A S K savaş aracı. 5/ Doğu E K Karadeniz yöresine 6 T İ M O T P E R GO L A özgü, üzüm suyu ve 7 L mısır unuyla yapı 8 I R A K Ü L E Ş lan pelte. 6/ Tele 9 E S E N T E P E fon sözü... Küçük erkek kardeş. 7/ Tanzimat Edebiyatı’nın öncülerinden olan yazar ve şairimiz... Yiyecek bulamayan, yoksul kimse. 8/ Ender, seyrek... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. 9/ Eski Türklerde kutsal sayılan hekim. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türkçeye önem veren şiirleriyle ve özellikle “Garipname” adlı mesnevisiyle tanınmış tasavvuf şairi. 2/ Kent... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. 3/ Sahip... Judoda, rakibi kesin olarak yenilgiye uğratan oyun. 4/ Mısır unuyla yapılan bir tür pide... Soyundan gelinen kimse. 5/ Kimi bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen şekerli özsu. 6/ “Dost, metres” anlamında argo sözcük. 7/ Bir kadın giysisi... Gümüş elementinin simgesi. 8/ Romanya’nın plaka imi... Olumsuzluk belirten bir önek... İskambilde koz. 9/ İstem dışı yapılan hareket... Bayrağın uçkurluk karşısındaki kenarı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle