13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KalDer’in öre, anketine g üşteriler, m l e s y e ir b n izmetinde h n ü r ö t k se memnun değil EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Nedir bu tüketicinin bankalardan çektiği Ekonomi Servisi KalDer’in 81 ilde, 10 bin 969 tüketiciyle bilgisayar destekli telefon anketi (CATI) yapılarak ve özel ekonometrik analiz modeliyle belirlenen Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi 2012 yılı 4. çeyrek sonuçlarına göre tüketici bankaların hizmetinden memnun değil. 2012 yılı 3. çeyreğinde 76.6 olarak ölçülen ulusal müşteri memnuniyeti endeksi 0.3 puanlık düşüşle, 2012 yılını 76.3 puanla kapattı. TMME çalışması kapsamında, 2012 yılının 4. çeyreğinde televizyon, beyaz eşya, sağlık sigortası/kasko, ulusal kargo dağıtımı, binek otomobil, zincir marketler ve bireysel bankacılık sektörleri ölçüldü. Ölçülen 7 sektörde son sırada yer alan bankacılık sektörü endeksi 2005’ten bugüne en düşük seviyeye ulaştı. Endeks, bireysel bankacılık sektöründe 3 puan geriledi. TMME verilerine göre bankalar bireysel müşteriler segmentinde müşterilerini memnun edemedi. 2011 yılına kıyasla memnuniyet endeksini iki puan artıran Akbank’la endekste 2011 seviyesini koruyan Garanti Bankası dışındaki tüm bankaların memnuniyet endeksleri 2011’e kıyasla birkaç puan geriledi. Televizyon sektörü TMME 2012 4. çeyrekte de; önceki yıllarda olduğu gibi ölçülen 7 sektör arasında 81 puanla birinciliğini korudu. LCD ve plazma paneli üretiminde lider olan Uzakdoğulu şirketler rekabette yerli TV üreticilerini geride bırakmaya devam etti. Türkiye’nin üretim açısından lokomotif sektörlerinden olan beyaz eşyada 20052011 yılları arasında eğilimler incelendiğinde müşteri memnuniyetinin iki puan gerilese de 7880 aralığında seyrettiği görüldü. Binek otomobil segmentinde de 2012 satış rakamlarının 2011’e kıyasla düştüğü gözlendi. Ancak satışlarda yaşanan düşüşe karşın sektörel endeks 2009’dan bugüne aynı seviyeyi korumaya devam etti. Mali kuruluşlar kategorisinde yer alan ilk sektör olan sağlık sigortası/kasko sektöründe müşteri memnuniyeti 2011 yılına kıyasla 1 puan yükseldi. Sonuçları değerlendiren KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, 2012’de 25 sektörde 119 kuruluşun detaylı olarak müşteri memnuniyeti ölçümlerinin yapıldığını ve toplam 32 bin 870 adet müşteri görüşmesi gerçekleştirdiklerini ifade etti. Doğan, TMME ile kârlılık ve rekabet edebilirlik hakkında bilgiler verildiğini söyledi. Televizyon, beyaz eşya, sağlık sigortası/kasko, ulusal kargo dağıtımı, binek otomobil, zincir marketler ve bireysel bankacılık sektörleri ölçüldü. Bankacılık, memnuniyetin ölçüldüğü 7 sektör arasında son sırada yer aldı. Memnun eden şirketler TMME 2012 4. çeyrek sonuçlarına göre televizyon sektöründe Samsung, sağlık sigortası/kasko sektöründe Anadolu Sigorta, ulusal kargo dağıtımı sektöründe PTT Kargo, zincir marketler sektöründe BİM, bireysel bankacılık sektöründe özel bankalarda İş Bankası, kamu bankalarında ise Ziraat Bankası müşteri memnuniyetinde lider olurken beyaz eşya sektöründe Arçelik ve Profilo ve binek otomobil sektöründe Toyota ve Volkswagen eşit puanlarla memnuniyet skorlarında liderliği paylaştılar. TMME verilerine göre bankalar bireysel müşteriler segmentinde müşterilerini memnun edemedi. Sektörde memnuniyet endeksi 3 puan gerilerken 2005’ten bugüne en düşük seviyeye ulaştı. İŞKUR’un kapısı geylere de açık Ekonomi Servisi Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürü Nusret Yazıcı, kapılarının gey, lezbiyen, tutuklu, hükümlü herkese açık olduğunu söyledi. Yazıcı’nın verdiği bilgiye göre 2012’de 556 bin kişiye iş bulan İŞKUR, bu yıl rakamı 1 milyona çıkarmayı hedefliyor. Öncelik kadınlar ve engellilerde olacak. Sığınmaevlerinde kalan, çalışabilir durumdaki kadınların hepsine iş bulunacak. Üniversiteler ve meslek liselerinde iş koçları gençleri bilgilendirecek. Yazıcı, toplam 53 bin 194 işyerinde işverenlerle yaptıkları çalışmanın sonuçlarına göre patronların yüzde 35.8’inin işçinin mesleği ve niteliği olsun dediğini, ancak ne mezunu olsun denildiğinde ise “fark etmez” dediklerini söyledi. İspanyol villalarına Rus akını Ekonomi Servisi İspanya’da kriz nedeniyle satılamayan evlere Rusların ilgisi büyük. İnşaat sektörünün parlak günlerinde yapılan ancak kriz döneminde alıcı bulmakta zorlanılan birçok evde şimdi soğuk iklimden kurtulmak isteyen Ruslar oturuyor. İspanya’da düşen emlak fiyatları Rusların artan alım gücüyle birleşince, yalnızca 2012’de İspanya’da Ruslara satılan ev sayısı bir önceki yıla göre yüzde 50 artarak 2 bin 399’a ulaştı. Satılamayan ev stokunu azaltmak isteyen İspanyol hükümeti durumdan memnun. Öyle ki 160 bin Avro ve üzerinde emlak alanlara oturma izni çıkıyor. Rusların yoğunluklu olarak oturduğu bölgelerde, tabelalarda Kiril alfabesi kullanılmaya, restoranlarda Rus yemekleri servis edilmeye dahi başlandı. Halkların Demokratik Kongresi’nin “Savaş çare değildir” başlıklı gökten zembille inmeyeceği vurgulanan barış için mücadele çağrısında; “Barış için eşitlik”, “Çözüm için müzakere”, “Halklar kucaklaşsın, savaş son bulsun, gençler sağ kalsın”, “Bütün halklara, inançlara, anadillerine eşitlik”, “Çözüm yöntemi müzakeredir”, “Savaşa artık yeter diyelim”, “Müzakereler açık ve şeffaf yürütülmeli”, “Ekmeğimiz barışla büyüyecek”, “Barış mücadele edersek gelir”, “Eşit ve özgür bir ortak yaşam yaratalım. Halkların kucaklaşmasının yolunu açalım” slogan saptamaları öne çıkarılmış... Bildirgenin tam metnini okuduysanız, kimi vurgulamalara satır aralarının doldurulması ilkeleriyle takılmış olsanız da, bu ülkenin vatandaşlarının çok büyük çoğunluğunun özlemi olan, içtenlikli bir barış arayışına, bu yolda olumlu adımlar atılmasına itiraz edebilir misiniz? Ortadoğu, dünya denegelerinde yaşanan yeni gelişmeleri de göz önüne aldığımızda, 30 yıldır yaşanan savaşın yorgunluğu, 35 bin 500 canımızın yitirilmesi, 400 milyar dolarlık savaşa harcanmış kaynak kaybı ile gençliğimize, geleceklerine verilen zararları da göz önüne aldığımızda.. “Denenmeyen tek yol barıştır” önerisine neden kulak vermeyelim? “Vermeyelim” diyen bir gür ses zaten duyulmuyor. Tartışmalar, sorgulamalar, kaygılar barışa giden yolda beslenen umutların yükseldiği oranda, yanlış atılan adımların barış sürecine vereceği büyük zararın bilinmesinden kaynaklanıyor... Umutların düş kırıklığına uğraması ile ödenmiş çok ağır bedeller, belleklerimizde çok taze. Baştan yanlış adım niteliğinde olabilecek çok fazla gelişme de yaşanınca.. kaygılanmamak barıştan yana değil, savaştan yana olma ile eşanlama gelebilir... 1990’lı yıllardan, barıştan yana buluşma çabaları içinde yaşanmış çok ince bir örnek... Şimdilerde çok ağır, biraz daha cesur söylemle çok haksızhukuksuz bir suçlamanın çemberinde, yıllarla hapis yatması, işkence görmesi yetmemiş gibi özgür olamamış, dönen davalarla başı döndürülmüş, yurtdışında yaşamaya mahkum edilmiş Pınar Selek’in kulakları çınlasın. Öncülüğünü o yapmış “DoğuBatı kadın dayanışması” programı ile Güneydoğu’nun kent ve köylerinde kadınlar barış için buluşmuştuk... Babası PKK’den tutuklu, çıksa da onlara yardım edemeyecek son eşinden 9 çocuğu olan bir babanın, hasta annesiyle birlikte yaşamaya çalışan ilk kızıyla birlikteydik. Başında üç renkli bandı, barışı ne kadar özlemle istediklerini anlatıyordu... Onun polis olduğundan emin olduğu kişi fotoğrafımızı çekmişti. Biz gittikten sonra tutuklanacağından emindi. “Neden” soruma kestirmeden, başındaki bandı göstererek “Bayraktan” yanıtını verdi. Ben de alnındakinin, kimlik, kültür rengi bir simge mi yoksa bayrak mı olduğu sorusu ile yineledim. Ayrı bir bayrağın ayrı bir ülke, sınır, toprak, savaş anlamına da geleceğini, zaten elleriyle de zafer işareti yapıp durduklarını, gerçekten bir arada yaşamak mı, barış mı, savaş mı istediklerine karar vermeleri gerektiğini anımsattım... Düşündü, “Barış istiyorum, Kürtlüğün kültür, kimlik simgesi olsun” yanıtını verdi... HHH Bugün Kürt siyasal hareketinin farklı yollardaki örgütlenmelerinin çok daha net bir biçimde, “bugünün dengeleri içinde, Türkiye özelinde konfederal yapı, ayrı sınır istemediklerinin altını çizme noktasında olmaları” anlamlı, önemli kuşkusuz... Büyük Kürdistan haritasının içinde kaldığı İran, Irak, Suriye, Türkiye Kürtleri için kendi koşullarında farklı çözümler üretmede bir uzlaşmanın olduğu açıklamaları yapılıyor. Bu çerçevede söylemlere özen gösterilirken de her bölgenin Kürtlerinin kendi koşullarında kendileri için en ulaşılabilir çözüm yöntemlerini “kazan kazan” stratejisinde yürütecekleri belirtiliyor. Türkiye’ye dönük ağırlık kazanan bakışın üniter devleti reddetmeden, yerel yönetim, özerkliklere güç kazandırarak haklarda eşiktlik arayışı olduğunun altı çiziliyor. Obama’nın konfederal yapı olan ABD için en son seçimin ardından ilan ettiği “Tek bayrak, tek dil” olmazsa koşullarının Türkiye uyarlamasında, tek bayrakta bir sorun kalmamış görünüyor... AKP ile Kürt cephesi arasındaki pazarlıklarda “resmi tek dil” konusunda nasıl bir pazarlık, uzlaşmanın olduğu ya da yürütüldüğü ise henüz bilinmiyor. Doğrusu Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun son Diyarbakır söylemindeki “tarihdaş” kavramı ile nereye varılmak istendiği ise hiç anlaşılamıyor... Bence yapılabilecek en iyimser yorum, aynı tarihi, toprakları, kültürel geçmişi paylaşmış insanların “çokkültürlülük” ekseninde buluşma arayışları olabilir. Evrensel insan hakları, demokrasi kriterleriyle, resmi tek dil, anadilini öğrenme, kullanma hakkı ile birlikte, ülke vatandaşlığında buluşarak mı? AKP’nin Kürtlerle anlaşmada çok kolay yol gördüğü inanç, din kimliği öne çıkarılarak din kardeşliği ortak paydasında mı? Yoksa sivil diktatoryal düzene kayış pazarlıklarında, Türkler ve Kürtler için evrensel insan hakları, demokrasi kriterleri ile birlikte barışa yürüyebilmenin yolu bir daha kesilecek mi? Barış Gökten Zembille İnmez Sabancı Vakfı’ndan yeni projelere hibe Ekonomi Servisi Sabancı Vakfı’nın “kadın, genç ve engelliler için eşit fırsatlar yaratılmasını” hedefleyen projelere destek vermek amacıyla 2008 yılından bu yana uyguladığı Toplumsal Gelişme Hibe Programı (TGHP), bu yıl da sivil toplum kuruluşlarından ilgi gördü. 2013 yılı Hibe Programı’na 44 ilden; kadın, genç ve engellileri hedefleyen 142 proje başvurusu oldu. En fazla başvuru dernek ve vakıflardan geldi. Daha sonra Değerlendirme Kurulu tarafından yapılacak değerlendirmeler sonucunda seçilen sivil toplum kuruluşlarının kadın, genç ve engellilerin sorunlarına çözüm üreten projelerine verilecek hibe tutarları en az 40 bin TL, en fazla 250 bin TL olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle