10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun içki tercihinden bile rahatsız 5 “Bu kış komünizm gelecek!” Bu bir ABD tezgâhıydı... ABD, Sovyetler Birliği’nin Basra Körfezi’ne dek inmesini istemiyordu... Türkiye, NATO’nun “ileri karakol”u durumundaydı, ABD yurttaşı “gönüllü öğretmenler” Türkiye’nin dört bir yanında görev yaparken okullarda çocuklara süttozu, peynir dağıtılıyordu. Her neyse! Türkiye, 12 Eylül 1980 öncesi kan gölüne dönmüştü... Sağcı ve solcu gençler birbirini öldürüyordu... Asker ve sivil “derin güçler”, işadamları “faşoların” yanında saf tutmuştu... CHP milletvekilleri, AP’li belediye başkanları, Gün Sazak, emekli generaller, aydınlar, devrimciler, sosyalistler, sosyal demokratlar öldürülüyordu. Kenan Evren düşünmeye başladı, Ege Ordu Komutanlığı’ndan Genelkurmay Başkanlığı’na getirilince: “Vatan elden gidiyor, ülkeyi komünistlerden kurtaralım!” Pentagon darbeye destek verdi... Sonunda “Bizim çocuklar darbe yaptı” dedi müttefikimiz... Gerisini uzun uzun anlatmaya gerek yok! HHH 20022005 sürecinde darbe yapmayı düşünen komutanlar, kimi aydınlar, siyasetçiler olmuş olabilir. 2002’den 2013’e değin darbe yapıldı mı? Yapılmadı! Düşünüldü mü? Özkök Paşa, Büyükanıt Paşa bir de Yalman Paşa’ya sormalı... Abdullah Gül’e ve Erdoğan’a... Ergenekon savcısı 64 müebbet istedi... Bir yanda Danıştay cinayetini işleyen Alparslan Arslan, öte yanda İlker Başbuğ... Başbuğ, tek başına oturup darbe planı yapıp gerçekleştirdi mi? Hayır! O koltuğa oturtan AKP hükümeti Başbuğ’u! Peki, fotoğrafın öteki yüzünde ne var? Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Yaşar Büyükanıt... Kara Kuvvetleri, darbenin içinde olmadan, hükümeti falan kimse deviremez... Ergenekon torbasının içinde ne ararsanız var “ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası” istenenler arasında... Diyorum ki: “Acaba 12 Mart’ın Faruk Gürler’i, 20022005’in Aytaç Yalman’ı mı”? Sorum üç kişiye... Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt ve Aytaç Yalman’a... Ne diyeyim?.. Rakı muhabbeti u İmralı’yla yürütülen müzakereler konusunda asla bir pazarlık içinde olmadıklarını savunan Erdoğan, ‘Adeta bir Sırat Köprüsü’nden geçiyoruz’ dedi. Sürece ilişkin CHP, MHP ve BDP’ye eleştiriler yönelten Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na Dersim belgeleriyle yüklendi. Suçlamalarının arasına CHP liderinin rakıyı sulu içmesini de ekledi. yi çözeceğiz, ben buna inanıyorum. Onlardan gizlediğimiz hiçbir şey yok ve olamaz. Biz 10 yılı aşkın bir süredir milletimizden hiçbir şeyi gizlemedik, asla ve asla gizlemeyiz. Açıklanacak bir konu olduğunda biz onu açıklarız, milletimizin takdirine sunarız. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuşuyor, az açıklama yapıyor olabiliriz. Bunu, bizim bir şeyleri gizlediğimiz anlamına getirmeye gayret edenler kusura bakmasınlar; yeri geldiğinde bunlar açıklanır. En utanç verici belge: Kılıçdaroğlu, ‘İmralı’nın gazetelerde yayımlanan ifadelerinin Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi olduğunu’ söyledi. Sayın Kılıçdaroğlu, o yayımlanan ifadeler belge değil. Hiçbir belge niteliği de taşımıyor. Önce bunu öğrenmesini istiyorum, bunu bilmen laFotoğraf: AA MAHMUT SERDAR ALAKUŞ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan’ın mesajlarının İmralı’ya giden 3. BDP heyeti aracılığıyla açıklanmasının ardından yaptığı değerlendirmede, “Adeta sırattan geçiyoruz. Adeta keskin bir bıçağın üzerinde yürüyoruz” dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında şunları söyledi: Sırtımızda yumurta küfesi: Biz CHP, MHP, BDP gibi sorumsuz değiliz. Biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. Son derece hassas meseleyi adeta bir cerrah dikkatiyle kırmadan dökmeden, inşallah kimseyi incitmeden çözmenin mücadelesi içindeyiz. Konuşurken bin düşünüyor bir kelam ediyoruz. Adeta sırattan geçiyoruz. Adeta keskin bir bıçağın üzerinde yürüyoruz. Asla bir pazarlık içinde değiliz, olmadık, olmayız. Az konuşuyoruz: Biz bu yolda milletimizin hayır duaları ile yürüyoruz. Siyasetini terörün varlığı üzerine kurmuş, CHP, MHP ve BDP’ye, diğer tüm savaş baronlarına rağmen milletimizle birlikte biz bu mesele zım. İkincisi; eğer Cumhuriyet tarihinin utanç verici belgelerini görmek istiyorsan, ben sana Dersim’in belgelerini gösteririm. Sen bunlara bak, 27 Mayıs’a bak, asılmalarına göz yumduğun Adnan Menderes ve arkadaşlarına bak. 12 Eylül’e bak, asılan gençlere, dağılan yuvalara bak. 28 Şubat’a bak. Rakıyı sulu içiyorlar: Bunların ne içtiklerini gerçekten merak ediyorum. CHP Genel Başkanı bir röportajında ne içtiklerini söylemiş, meğer rakıyı sulu içiyorlarmış. Biliyorsunuz ben Rizeliyim, İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Diyorum ki siz böyle içmeye devam ederseniz elbette Rize’nin tulumuna da çıkar gayda dersiniz. Benim Mardin’de söylediğimi Rize’de söyleyememekle itham ediyor. Ben Mardin’de söylediğimi de Rize’de de söylerim Sa yın Kılıçdaroğlu. Ama sen Rize’ye gidiyorum deyip İskoçya’ya gidersen ne ben şaşırırım ne de millet şaşırır. Bunlar elifi görse mertek, tulumu görse gayda, zurnayı görse trompet zanneder. Erdoğan’ın, grup toplantısının ardından olağanüstü bir gelişme yaşandı. Erdoğan, her grup toplantısının ardından olduğu gibi partililerle fotoğraflar çektirdikten sonra Meclis’teki makam odasına çıktı. Erdoğan’dan önce makama Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan geldi. Erdoğan, makama gelişi öncesi gazetecileri görünce “hayırdır” dedi. Gazetecilerin “Zirve yapıyorsunuz” demeleri üzerine Erdoğan, “Zaman zaman bu tür toplantıları yapıyoruz. Doğal değil mi” karşılığını verdi. Erdoğan’ın Danimarka ziyaretinin öncesinde İmralı’ya giden BDP’lilerle görüşen Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da okunacak açıklaması ile ilgili değerlendirmede bulunduğu öğrenildi. Ergenekon Fermanı... Asker darbe yapar mı? Yapar! Asker darbeyi ne zaman yapar? ABD, göz kırpıp, “tamam” dediği zaman! Asker darbe yapmayı düşünür mü? Düşünür! Ne zaman düşünür? Vatanın elden gittiğini düşünmeye başladığı süreçte! Türkiye’nin yakın tarihine baktığımızda darbeleri görürüz. Darbeler “komuta zinciri”nde yapılır... Tıpkı 12 Mart ve 12 Eylül’de olduğu gibi... 1971’de kimileri 9 Mart’ı beklerken 12 Mart geldi bir muhtırayla... Meclis’e dokunulmadı, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, öteki komutanlar “U” dönüşü yaptı. İşlem tamamdı! Başbakan Nihat Erim oldu... Gözaltılar, tutuklamalar ardı ardına geldi... Aydınlar, gazeteciler, bilim insanları, hayali senaryolar falan. 1961 Anayasası kırpıldı, kuşa çevrildi... Harekât, 27 Mayıs’a karşıydı... Yassıada duruşmalarında idam cezası alan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın öcü Deniz Gezmiş, Yusuf ve Hüseyin asılarak alındı. Siyasetçi, asker işbirliği vardı; 1973 seçimlerinde 12 Mart’ın Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Faik Türün, Süleyman Demirel’in lideri olduğu AP’den parlamentoya girdi. Bazıları da CHP’den... 12 Mart’ta şapkasını alıp giden Demirel’di, darbeye rest çeken CHP Genel Sekreteliği’nden istifa edip koltuğunu Şeref Bakşık’a bırakan ise Bülent Ecevit... 1973 seçimlerinde CHP oy patlaması yaptı. Büyük kentlerde yerel seçimleri aldı... 1974’te Ecevit, Necmettin Erbakan’la CHPMSP ortak hükümetini kurdu... Kıbrıs Barış Harekâtı ve genel af peşinden geldi... HHH 70’li yılların ortalarında askerlerin aklına yine darbe geldi... Öteden beri gelen bir alışkanlıktır... Hem 1950 öncesi tek parti döneminde hem de 19501960 arası DP iktidarında... Sivil bir Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar sık sık toplumu korkuturdu: Fidan’la zirve ERDOĞAN AÇIKLADI Akil adamlara yeşil ışık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, İmralı sürecinde sendikalardan ve iş dünyasından temsilcilerin de bulunacağı “akil adamlar” grubunun olumlu etki yaratabileceğini söyledi. Erdoğan, bu konuda bir çalışma yürüttüklerini açıkladı. Erdoğan, Danimarka’ya hareketinden önce Esenboğa Havaalanı’nda düzenlediği basın toplantısında “akil adamlar” konusunun anımsatılması üzerine şunları söyledi: “Şu anda bu konu üzerinde bizim de hükümet olarak bir çalışmamız var ve sadece akil adamlar olarak olaya bireysel bakarsak bu da eksik olur. Hem bireysel hem de kurumları temsilen insanların bulunması önemli. Sendikalardı, işadamlarıydı bunları temsilen insanların bulunması çok daha olumlu istikamette etkileyecektir. Bu çalışmaları yapıyoruz.” Erdoğan, “Geri çekilmenin parlamentoda kurulacak bir komisyon gözetiminde olması tartışılıyor, akil adamların rol oynayabileceği söyleniyor. Adalet Bakanı da Meclis’te de gerekirse yasal düzenleme yapılabileceğini söyledi. Bu misyon ne olabilir, paylaşabileceğiniz bir detay var mı” diye sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Şu anda yapılan açıklamalar, bin düşünüp bir konuşacağımız açıklamalardır. TBMM’de, Adalet Bakanımın böyle bir açıklama yapıp yapmadığını bilmiyorum. Bunun bir defa TBMM’ye getirilip TBMM’den çözüm sürecine yönelik şu anda gündemde olan konuların görüşülmesi gibi bir şey bizim gündemimizde yok.” 4. yargı paketinde KCK davalarıyla ilgili bir değişikilik yapılıp yapılmayacağı üzerine Erdoğan, “KCK, MCK filan falan bu işlerle yakından uzaktan alakası yok. Pazarlığa yönelik hiçbir maddeyi parlamentodan çıkarmayız” dedi. Ayrıca “Çözüm sürecinde terör konusunda ana muhalefete herkes kapısını kapattı, biz açtık” diyerek CHP’yi eleştiren Erdoğan şunları söyledi: “Neredeyse 6 ay oldu dönüş olmadı. Geçenlerde yine bize bir talep geldi. Bunda da bir kişi ben görevlendirim bir kişi de CHP görevlendirsin arada bir iletişimle bu süreci başlatalım dediler. Ben Beşir Beyi görevlendirdim. Kendileri de ‘filanca ismi görevlendirdik’ dediler ve Beşir Bey o zatı aradı görüştü. ‘Ben size döneceğim’ dedi hâlâ dönecek...” Erdoğan, Ergenekon davasında savcının verdiği mütalaadan hareketle eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a suçlamaların anımsatılması üzerine “Hiçbirisi için örgüt üyeliğine gerek olmadığına yönelik o kısım çıkarılıyor. Olay tamamıyla hükümetle ilgili hale getirilmiş. Mütalaada görülen o” diyen Erdoğan, konuyla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini belirterek, “Doğrusu burada tabii ben muhalefet kadar cesur değilim. Onlar anayasayı daha rahat çiğniyorlar. Ben bu kadar rahat çiğnemekte muktedir değilim. Daha dikkatli olmak durumundayım. Ama şimdiye kadar ne söylediysem aynı düşüncemin arkasındayım” dedi. Fırat zehri paylaşmaya karar verdi (!) CHP’den istifa eden Adıyaman milletvekili Salih Fırat, grup toplantısında törenle AKP’ye katıldı. Fırat daha önce BDP ve AKP’den teklif aldığın ancak bağımsız kalacağını açıklamıştı. Fırat, AKP’ye katılma kararı verirken çok düşündüğünü belirterek “Yıllardır görmezden gelinen Kürt sorununun doğurduğu çatışmalı ortamın çözümü konusunda hükümetini riske atan, ‘Gerekirse baldıran zehri içerim’ diyen bir Başbakanımız ve yine Başbakanımızın başkanlık yaptığı AK Parti üyeleri, büyük cesaret ve samimiyet örneği göstererek bu olayın çözümü için ellerini, hatta gövdelerini taşın altına koymuşlardır. Ben de bu sürece katkıda bulunmak için gövdemi ve yüreğimi taşın altına koymaya ve baldıran zehrini paylaşmaya geldim” dedi. ‘Meclis’e getirmeyeceğiz’ Öztrak’tan Erdoğan’a: Adamı böyle bağırtırlar ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yıldönümü törenlerine katılan CHP’liler, Malkara’da partililerle bir araya geldi. Burada partililere seslenen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Çanakkale’de toplanan kalabalığın kendilerine büyük sevgi gösterisinde bulunduğunu söyledi. Öztrak, “18 Mart Çanakkale törenlerinde çok ilginç bir tablo vardı. Bundan 2 hafta önce ‘Milliyetçiliği ayaklar altına aldık’ diyen adamın bugün tek bayrak, tek millet, tek vatan diye bar bar bağırdığını gördüm. İşte bu memleketin büyüklüğü bu. Adamı böyle bağırtırlar” diye konuştu. ERDOĞAN’IN SÖZÜNÜ ETTİĞİ CHP’Lİ LOĞOĞLU ÇIKTI Bahçeli, Öcalan’ın Meclis’i göreve çağırmasına sert tepki gösterdi: TBMM’yi alet ettirmeyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmralı’nın TBMM’yi göreve çağırmasına, “Kurtuluşumuzun ana karargâhını ve kalbini, PKK’nin önüne paspas etmeye çalışanlara fırsat vermeyiz ve hepsinin de alnını karışlarız” diye tepki gösterdi. MHP grup toplantısına Balyoz davasında 18 yıla mahkum edilen İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın eşi Emine Alan da katıldı. Bahçeli, Alan’ı selamladıktan sonra grup konuşmasını yaptı. Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan gibi konuşmasını promterden okudu. Erdoğan’ın Çanakkale Deniz Zaferi ve şehitler hakkında yaptığı açıklamaları anımsatan Bahçeli, “Sayın Başbakan, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan sen değil miydin?” dedi. İmralı’nın isteği üzerine TBMM’nin PKK hedeflerine seferber edileceğini söyleyen Bahçeli, “Türk milletinin bu mukaddes emanetini, kurtuluşumuzun ana karargâhını ve kalbini, PKK’nin önüne paspas etmeye çalışanlara fırsat vermeyiz ve hepsinin de alnını karışlarız” dedi. TBMM’yi Kandil’e çevirmeye gayret eden ahlaksızlar olduğuna işaret eden Bahçeli, “Başaramayacaksınız, muvaffak olamayacaksınız, firavun tavırlarınızla önümüzü tıkayamayacaksınız. MHP henüz son sözünü söylememiştir” diye konuştu. Bahçeli, grup toplantısından çıkışta gazetecilerin Ergenekon davasında savcıların mütalaası hakkında değerlendirmesini sorması üzerine yağmur gibi müebbet talebi olduğunu belirtti. Mütalaada herhangi bir örgüt lideri tespiti yapılmamasının anımsatılması üzerine Bahçeli, “Lider olmadan örgüt olmaz, bu saçmalık. Umarım mahkeme heyeti vicdanına göre hareket eder” diye konuştu. ‘Yeni bilgi vermedi görüşecek bir şey kalmadı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, İmralı görüşmeleri CHP’ye bilgi vermek için Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı görevlendirdiği ancak CHP’nin görevlendirdiği kişinin kendilerine dönmediği suçlamasına CHP’den anında yanıt geldi. Atalay’la görüşen kişinin kendisi olduğunu açıklayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, görüşmenin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in davetiyle gerçekleştiğine dikkat çekerek, “Bilinenleri tekrarladı, o nedenle geri dönmem için bir neden oluşmadı” dedi. Erdoğan’ın yurtdışına giderken yaptığı açıklamada, İmralı görüşmeleri konusunda CHP’yi bilgilendirmek istedikleri ancak kendilerine dönülmediği yönündeki açıklaması üzerine Loğoğlu yazılı açıklama yaptı. Loğoğlu, şu görüşlere yer verdi: “TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in daveti üzerine 12 Mart 2013 tarihinde makamına gittim. Sayın Çiçek’in makamında bulunan Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay, Öcalan’la yapılan temaslar hakkında kısa bir bilgilendirmede bulundu. Sayın Atalay bilgi verirken, bugüne kadar basına yansıyan hususları tekrarlamak dışında başkaca bir noktaya değinmedi. Bu itibarla kendilerine geri dönmek için de bir nedenimiz oluşmadı”. ‘Düşüncelerimin arkasındayım’ KCK DAVASINDA ERZURUM’DA 3 KİŞİYE 31’ER YIL İzmir’de 18 kişiye tahliye İZMİR / ERZURUM (AA) İzmir’de terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik 2011 yılında gerçekleştirilen operasyon sonrasında açılan davaya devam edildi. “Silahlı terör örgütü adına siyasi eğitim vermek ve eğitim almak”, “Terör örgütünün propagandasını yapmak” tan yargılanan sanıklardan tutuklu 18 sanık tahliye edildi. Böylece İzmirde’ki davada tutuklu sanık kalmadı. Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde geçen yıl terör örgütü PKK/KCK’ye yönelik gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 2’si kadın 3 tutuklu sanığın yargılanmasına da Erzurum’da devam edildi. Mahkeme 3 sanık hakkında toplam 31 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle