Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gezi iddianamesinde şok ifade 7 Polisten tecavüz tehdidi ANTALYA (DHA) Antalya’da Gezi Direnişi’ne destek eylemlerine katılan 170 kişi hakkında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanu’na muhalefet”ten dava açıldı. İddianamede, olayları TGB, CHP, ESP, İP, Halkevleri, DevLis ve TKP’nin düzenlediği ileri sürülürken Başbakan Tayyip Erdoğan aleyhine atılan sloganlar, döviz ve pankartlar ise 3 nokta konularak sansürlendi. Antalya’da 31 Mayıs’ı 1 Haziran’a bağlayan 3 gün 3 gece süren olaylara ilişkin iddianame hazırlandı. Çok sayıda kişinin gözaltına alındığı, Vedat Oğuz’un (18) da isabet eden gaz bombası nedeniyle bir gözünü kaybettiği olaylara ilişkin 170 kişi hakkında dava açıldı. Dava açılanların büyük çoğunluğunun 1990 yılı sonrasında doğanlar ve üniversite öğrencilerinden oluştuğu belirlendi. İddianamede, kamu zararları kısmına 3 bin litre mazot harcandığı da yazıldı. 25 adet DVD görüntüsü ile mahkemeye sunulan iddianamede, polisin kendilerine şiddet uygulayıp hakaret ettiğini iddia eden kadın şüphelilerin ifadeleri dikkat çekti. Eylemcilerden D.K, saçlarından tutularak yakalandığını ve bir apartmanın içerisine sokulduğunu, polisin “Burda ne işin var o…pu” şeklinde hakaret ettiğini anlattı. D.K, daha sonra polisin kendisini fıskiyeler ile ıslattığını, gözaltı aracına götürülürken en az beş polisin kendisini copla dövdüğünü söyledi. N.E. ifadesinde, eczaneye gitmek için çıktığını bu sırada gençlere sert müdahalede bulunan polislere, “Yapmayın etmeyin ne yapıyorsunuz siz” diyerek seslendiğinde yanındaki yeğeni ile gözaltına alındığını belirtti. N.E’nin ifadesinde gözaltı esnasında copla dövüdüğünü, polislerin kendisine, “Sizi bir odaya kapatıp tecavüz edeceğiz. AKP size ne yaptı, Doğu Perinçek’in itleri, Amerikan ajanı” diyerek tehdit ettiğini de ifade etti. Gözaltına alınan kişilere hukuki destek vermek amacıyla 4 Temmuz’da Çallı bölgesine gittiğini anlatan avukat K.K. ise polisin attığı gaz fişekleri nedeniyle yaralanan göstericilerin ambulansa bindirilmesine yardım ettiği esnada yaklaşık 78 kişilik sivil giyimli şahıslar tarafından sopalarla dövüldüğünü belirtti.Bilincini yarı kaybettiğini, polise avukat olduğunu sessizce söylediğini, onun da “Bu saatten sonra bir şey yapamayız baygın numarası yap sana kimse vurmaz” dediğini söyledi. Savcı Ahmet Diler’in hazırladığı iddianamenin bir diğer ayrıntısını da Belediye Kapalı Otoparkı’nda biri kız 3 üniversite öğrencisinin 17 polis tarafından dövülmesi oluşturdu. Olayda dövülen gençlerin ifadelerine yer verilirken, babası polis olan B.Ö. ve kız öğrenci E.S.O’nun ifadesinde dayak olayı ile ilgili tek bir cümle dahi kullanmaması dikkat çekti. Hrant’ın Arkadaşları adalet istedi Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden başlayan Hrant Dink davası öncesinde “Hrant’ın Arkadaşları”, adalet istemlerini bir kez daha dile getirdiler. Çağlayan’daki Adalet Sarayı önünde bir araya gelen grup adına ortak açıklamayı okuyan oyuncu Sermiyan Midyat, aradan geçen 7 yıl boyunca hiçbir devlet görevlisinin ciddi biçimde yargılanmaları gereken suçtan yargılanmadığına dikkat çekerek, “Yargılanmadıkları gibi haklarında soruşturma talep edilen devlet görevlilerinin çoğu terfi etti. Bunun için diyoruz ki, katilleri de zanlıları da iyi bilirsiniz. Çünkü devleti onlarla birlikte yönetiyorsunuz. Ve bu davada adalet talep edenler için de bir müsamere tertipliyorsunuz” diye konuştu. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Mütareke Zamanı Ringdeki boksörler yorgun bir şekilde köşelerine çekildiler. Birinci raund bitti. AKP sözcüsünün açıklamaları da Cemaat sözcüsünün zamane icadı Twitter’dan yaptığı duyuru da ilk raundu Cemaat’in kazandığını, AKP’nin havlu atmadıysa da özellikle çenesini korumazsa nakavt olabileceğini anladığını gösteriyor. Şaka yapıyoruz, elbette bir boks maçı değildi izlediğimiz; memleketin kaderiyle oynayan güçler arasında kaçınılmaz bir çekişmeydi. Şimdilik ertelenmiştir. Taraflar zayiatı gözden geçiriyor, sonrasına bakıyorlar. Her neyse, “sulh” oldu ama bu “mübarezeden” memleketin de yararlanmadığını söylemek nankörlük olur; neler öğrendik neler. Kimi yazar çizer takımının zaten bildiği ama inadına gizlediği, “gün gelir bizi dehlerlerse o zaman kullanırız” diye depoda tuttuğu, bizimse hep söylediğimiz gerçekleri Cemaat cephesi de, AKP yandaşı kalem erbabı da ağızdan kaçırıverdiler. Artık o gerçekler kamu malıdır. Bundan böyle yok hükmünde, hiç söylenmemiş sayılamaz, olanlar olmamış kabul edilemezler. Yine de şöyle bir yineleyelim de hafızalarda yer etsin, kimse “keenlemyükundur” diyemesin. HHH Efendim, AKP, iktidarının ilk yıllarında askerlerle düşman kardeşleri oynar, takıyye yaparken, Cemaat’i bitirme planına da imzayı çakmış, onların peşine gizliden düşmüş, bizim anladığımız “gelecekte nasıl olsa lüzum hâsıl olur” diyerek edindiği bilgileri cebe atmış, bir vakit, ki epeyce bir vakit; 2013 yılına kadar bu işi gayet “hafi” bir şekilde idare etmiş. Ama düşman kardeşliğin kanununda yazar, biraz da vereceksin; biraz değil, çokça vermişler. Hükümete yakın mecmualardan birinin yetkili temsilcisinin açıkladığı üzere, tam da o tarihten yani 2004’ten sonra, “valiyse vali, üniversite ise üniversite, milletvekili ise milletvekili verilmedi mi, daha ne istiyorsunuz” diye yazıyordu. Üstelik “ticaret hacimlerinin genişlediğini” de altını çizerek belirtiyordu ki kavgaya vesile dershaneler bu babda önem sırasında zannımca başa yazılsa gerektir ve yine zannımca bu hamleyle sıkı bir kroşe yiyen Cemaat bir adım geri çekildi. Sonra “bavulda daha neler var neler” denilince bu kez geri çekilme sırası AKP’ye geldi; onlar da “Bu kavga iyi değil, seçim zamanıdır, zamanın ruhuna aykırıdır, fitneye müsait bu çekişmeyi erteleyelim” demekle, barış çubuğunu Pensilvanya’ya uzattılar. Hükümet Sözcüsü Arınç “işte dershanelere bir şey olmayacak” derken, aynı saatlerde Cemaat sözcüsü Osman efendi de “öyleyse pekâlâ” açıklaması yaptı; ateşkes ilan edildi. HHH “Hülasa” edelim, özet verelim, kıssa çıkaralım; 2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlar hem AKP, hem asker cenahınca uygulandı; Hem askere, hem Cemaat’e, hem de cümle âleme takıyye yapan AKP bir taşla iki kuş vurmanın sevinciyle, Cemaat’in polisteki, adliyedeki gücünü kullandı, askeri geriletti, gazeteci tayfasını hizaya çekti, hizaya gelmeyeni Silivri’ye gönderdi, iş bitince de, imamdır, hatiptir, Meclis’te tesettürdür, “Referansımız her daim dindir” deyip “laikliğe zinhar karşı olmadığı” takıyyesinden vazgeçti, “glasnost” politikasına geçti. Sonra da, diyetini isteyen Cemaat’i adliyeden, polisten temizleme harekâtına girişti. Lakin bavulu ve bavulcuyu hafife aldığından, “dökülsün, sırlar da ortaya dökülsün, ne olmak ihtimali var” diyen Cemaat’le karşı karşıya geliverdi. HHH Şimdi sulh olmuştur, mütareke tamamdır. Seçim sonrasına kadar ölüler, diriler artık ne garanti verildiyse işlerinin başına geçeceklerdir. Bu kavgadan kendine pay çıkaran, kökten yanlış ittifaklara bel bağlayan varsa unutsun gitsin, mütareke ona da bir fırsattır. Bu arada yüzlerce kişinin Silivri’ye, Hasdal’a doldurulmasında büyük hizmeti geçen bavulcunun başı biraz derde girmiş olabilir ama bir şey olmayacaktır; bavulun içinde daha çok mühimmat vardır; hiç kimse kuşku duymamalı sağlam ellerdedir, zamanı gelirse elbet kullanılır. Hem arada bir kurbanlar verilirse bu da cihat uğruna “feda” sayılmaz mı canım efendim. Kamu zararı 3 bin litre mazot Tuncel de bavulunu açtı CANAN COŞKUN ‘Dink cinayetinin perde arkasında Akyürek ile Yılmazer vardı’ Otoparkta dayağı anlatmadılar ‘Uyuyan’ adalete soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kızılay’daki Gezi eylemleri sırasında polis kurşunuyla ölen Ethem Sarısülük’le ilgili davada uyuklayan savcı ve hâkim hakkında basında çıkan haberleri ihbar kabul ederek işlem başlattı. Edinilen bilgiye göre HSYK Genel Sekreterliği Basın Bürosu’nca hazırlanan dosya savcı Mustafa Şahin ile hâkim Cevdet Bak hakkında inceleme yapılmasına karar veren HSYK 3. Dairesi’ne gönderildi. Daire, önümüzdeki günlerde karar verecek. Daire, izin verdiği takdirde HSYK müfettişleri inceleme yapacak. İncelemenin ardından soruşturma açılmasına geçilmesine karar verilirse yargı tarihinde ilk defa “uyuklama” soruşturması yürütülecek. Öte yandan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında olayı dğerlendirirken “Uyanık olmalarından iyi, çünkü uyanık olunca neler yapacağını kimse kestiremiyor” dedi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesine ilişkin davanın Yargıtay’da kısmen bozulmasının ardından görülen 2. duruşmasında tutuklu sanık Erhan Tuncel, cinayetin perde arkasında dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in olduğunu belirterek çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tuncel, “Bu 2 kişinin konumu cemaati aşıyor. AKP’li oldukları da söylenmektedir. Oslo görüşmelerini açığa çıkaran, şike, RedHack, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda da bu iki şahsın imzası vardır. KCK operasyonlarını yaparak on binlerce kişiyi tutuklatmışlardır” dedi. Mahkeme heyeti, sanık Ahmet İskender hakkında yakalama kararı çıkardı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada geçen günlerde yakalanarak tutuklanan Tuncel, tanık koruma programına alındığı ve hâlâ Dink cinayetini işleyen organizasyon tarafından yönlendirildiği şüphesi taşıdığını belirterek “Bu yapı kendilerini yargılatmamak için mahkemenizi figüran olarak kullanmaktadır” diye konuştu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’la ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulunan Tuncel, “Rapordan bilgisi yoktur. Ogün’ü konuşturmayı başardı. Ancak dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek kayıtları sildi. Soruşturmanın genişlemesini engelledi. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler ise de ‘Akyürek kayıtları sildi’ Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin de Trabzon Emniyet görevlilerinin 2004’ten başlayarak suça doğrudan iştirak ettikleri ve cinayetin üstünü örtmek için delilleri gizlediklerini belirterek “Mahkemenin kararları hiç kimseyi tatmin etmemiş, bundan yargı sistemi zarar görmüştür” dedi. Çetin, “acikistihbarat. com” adlı sitede Dink öldürülmeden birkaç saat önce, öldürülmüş gibi bir yazı yayımlandığını, sonra yazının kaldırıldığını ifade etti. Avukat Hakan Bakırcıoğlu ise Tuncel’in beyan ettiği Akyürek ve Emniyet görevlilerinin bu cinayetin işlenmesinde sorumluluk sahibi olduğunu belirterek “Yasin Hayal’in şehre giriş çıkışları takip edilmemiştir. Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı cinayetin nasıl işleneceğini bildiği halde bu cinayetin işlenmesine yönelik sorumluluk sahibidir” dedi. Mahkeme, bozma kararının tüm sanıkların beyanlarının alınmasından sonra değerlendirilmesine ve Hayal’in tahliye isteminin reddine karar vererek duruşmayı erteledi. ‘Suça iştirak ettiler’ operasyon” ifadesini kullanan Tuncel, “bir cinayet şebekesi” ile karşı karşıya olunduğunu belirterek şunları söyledi: “Ben hepsine iyilik ettim, ama bana kaypaklık etti. Akyürek’in tek başına bu organizasyonu kurup yönetecek yeteneği bulunmaktadır. İstanbul Emniyeti yanıltılmıştır. Cinayeti engelleyebilecek ve aydınlatabilecek durumdadır. Ali Fuat Yılmazer ise kayıtları silerek kendisine ulaşılmasını engellemiştir. Bu 2 kişi PKK’nin siyasallaşmasının önüne geçip kaos yarattılar. Ergenekon’da ise cemaate ya da AKP’ye değil kendilerine karşı olan kişileri yargılatmışlardır. Yargıtay’ın bozma kararı yerinde ama yetersizdir. Ben cinayetin engellenmesi için elimden geleni yaptım. Yasin’e yapmaması gerektiğini söyledim.” Tuncel’in avukatı Erdoğan Soruklu da uzun tutukluluk süresi nedeniyle Tuncel’in tahliyesini talep ederek, “McDonald’s patlaması çok büyük sonuçlara neden olmamıştır. Torpil benzeri bir patlamadır. Yaralanmanın bu denli az olduğu bir olayda müvekkilimin öldürmeye teşebbüsten yargılanması ölçüsüzdür” dedi. Tutuklu sanık Yasin Hayal ise Hrant Dink’in resimlerini kendilerine Tuncel’in verdiğini belirterek “Öldürülen bir insanın resimlerini bilgisayardan çıkarmak azmettirmektir. Tuncel, olayı jandarmanın yaptığını söylemiştir. Benim masumiyetim ortaya çıkmıştır” dedi. Sanık Osman Hayal de McDonald’s patlamasında Tuncel hakkında hiçbir soruşturma açılmamasının hayret verici olduğunu söyledi. ‘Azmettirici Tuncel’dir’ lillerin karartıldığı sırada milletvekiliydi. Bir milletvekili bu organizasyonu karartamaz” dedi. Dink cinayeti için “Ramazan Akyürek’in çetesi ve Trabzon Jandarması’nın yaptığı bir ‘Çektim sıktım 3 tane’ Sarısülük’ün vurulduğu güne ait sürpriz bir video ortaya çıktı. Görüntülerde Şahbaz olduğu iddia edilen polisin kan donduran ifadeleri de duyuluyor MERT TAŞÇILAR POLİS DAYAĞINDA MOBESE KAMERASI Emniyet sakladı avukatlar buldu ANTALYA (DHA) Gezi Direnişi sırasında Mustafa Düştegör’ün (29) polisler tarafından dövülmesi olayıyla ilgili sokaktaki MOBESE kamerası kayıtlarını isteyen savcılığa, Emniyet “Olay yerinde MOBESE kamerası yok” yanıtı verdi. Bunun üzerine avukatlar, kameranın fotoğraflarını çekip savcılığa sundu. Antalya’da 3 Haziran gece yarısı Düştegör’ü Kaleiçi’nin ara sokaklarından birinde sopa ve coplarla dövdükleri belirtilen polisler hakkında işkence suçlamasıyla suç duyurusunda bulunuldu. Yaklaşık 40 Emniyet mensubu hakkında kamu davası açılması ve tutuklanmaları talep edildi. Avukat Hakan Evcin, savcılığa verdiği verdiği fotoğraflarda olay yerindeki kameranın açık seçik görüldüğünü belirterek, “Olay sırasında yaklaşık 40 civarında amir, memur var. 7 polis memurunu tespit edebilmişler. ‘Olay yerinde kameramız yok’ dediler. Biz olay yerindeki, o sokakta bulunan kameranın fotoğraflarını sunduk” dedi. ‘Korunmadı saldırdı’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Türkiye Psikiyatri Derneği, Kızılay’daki Gezi eylemlerinde Ethem Sarısülük’ün vurulmasına ilişkin görüntüleri izleyerek, katil zanlısı polis Ahmet Şahbaz’ın olay anındaki davranışlarını inceledi. Sanık Şahbaz’ın, “Beni linç edeceklerinden korktuğum için havaya ateş ettim. Kendimi savundum” şeklindeki savunmasının çürütüldüğü inceleme raporunda, “Sanık polisin davranışları savunma ve koruma niyeti ile açıklanamaz” denildi. Sarısülük ailesinin avukatlarının talebi üzerine hazırlanan raporda, özetle şu tespit yapıldı: Sanık Şahbaz’ın uzaklaşma yerine amaca yönelik bir davranış olarak grubun önünde yer alan mavi tişörtlü şahsa yönelik açık fiziksel saldırganlık gösterdiği (tekmelediği), bunun objektif saldırganlık tanımına uyduğu, savunma değil saldırı pozisyonunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu sırada elinde silahı mevcuttur. Bir sonraki aşamada sanık Şahbaz’ın hâlâ geriye doğru kaçma olasılığı varken saldırgan tutumunu sürdürüp, mavi tişörtlü şahsın uzaklaşmasına rağmen bu kez gruba doğru silahının mekanizmasını çalışır hale getirerek ilerlemesi saldırganlık davranışını sürdürdüğünü göstermektedir.” ANKARA Gezi Direnişi’nde öldürülen Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yerden yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde Sarısülük’ü öldürmekten yargılanan Ahmet Şahbaz olduğu iddia edilen polisin amirlerine, “Ya bizi neden oraya sokuyorsun” dediği duyulurken, Sarısülük’ü vurmasıyla ilgili de arkadaşlarına “Çektim sıktım 3 tane” sözleri anlaşılıyor. Youtube’a dün akşam konulan bir videoda 1 Haziran günü Şahbaz tarafından açılan ateş sonucu başından vurularak ölen Sarısülük’ün vurulduktan sonrasına ilişkin yeni görüntüler ortaya çıktı. Siteye, kullanıcı adı “Özgür Ökse” olan bir kişi tarafından yüklenen videoda, çevik kuvvet polislerinin Kızılay’da müdahale olduğu sırada YKM önünden Başbakanlık’a doğru çekildiği görüntülere yansıyor. Çevik kuvvet polislerinin içerisinden çekilen görüntülerde yoğun gaz bombasının kullanımı dikkat çekiyor. Gaz bombalarının atıldığı sırada 3 el silah sesi de videoda duyuluyor. Daha sonra bir grup çevik kuvvet polisi de Başbakanlık’a çekilen polislere katılıyor. Katılan polisler arasında iki çevik polisinin konuşmaları duyuluyor. Sarısülük’ün vurulduğu gün vurulduğu yerde çekilen görüntülere yansıyan polislerin diyaloglarında, Şahbaz olduğu iddia edilen polisin, grubu kontrol eden amirlerine “Ya bizi neden oraya sokuyorsun” dediği duyuluyor. Daha sonra görüntülerdeki çevik kuvvet polisinin, “Çektim sıktım 3 tane” dediği görülüyor. Görüntülerin devamında ise videoyu çeken kişinin çevik kuvvet polislerinden uzaklaştırıldığı anlaşılıyor. Görüntülerin ardından sosyal medyada “Görüntüleri çeken kişi kim” sorusu soruldu. İZMİR ‘GEZİ’DE 11 TUTUKLU KALDI 17 kişi 5 ay sonra özgür OZAN YAYMAN İZMİR Gezi Direnişi’nde İzmir’de gözaltına alınnarak yaklaşık 5 aydır tutuklu bulunan 17 kişi, tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Sanık yakınları karar üzerine adliye koridorlarında “Her yer Taksim her yer direniş” sloganı attı. Sabah saatlerinde Akgül Irgat’ın yargılaması yapılırken, öğleden sonra da 16 sanık, 2’li grup halinde savunma yaptı. CHP Milletvekili Musa Çam ve HDP Milletvekili Sebahat Tuncel’in de izlediği duruşma sırasında sanık avukatları, kasten adam öldüren polis memurunun tutuksuz yargılandığı bir ortamda, gençlerin taş attıkları gerekçesiyle tutuklu bulunmasının adalet duygusunu zedelediğini vurguladıl. Mahkeme, Akgül Irgat, Ali Hüseyin Ahırcı, Çağlar Korkut, Emrah Akdağ, Özgür Demirci, Cem Ekici, Cem Barış Çakıl, Sait Özdemir ve Hakan Polat, Kubilay Yiğit, Erhan İnal, Orhan Öztürker, Vedat Yeler, Elif Kaya, Ozan Adıyaman, İbrahim Kaya ve İzzet Uysal’ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Dünkü kararların ardından Gezi davalarıyla ilgili İzmir’deki tutuklu sayısı 11’e düştü. Bu kişiler de şubat ayında hâkim karşısına çıkacak.