17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yolsuzluk operasyonunu yürüten İstanbul Mali Şube’ye kimliği belirsiz bir kişinin girdiği öne sürüldü 7 ‘Karartma’ şüphesi u Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili veri, dosya ve bilgilerin bulunduğu Mali Şube katına giren kimliği belirsiz kişi şubedeki bilgisayarlarda birtakım işlemler yaptı. Kimliği belirsiz kişinin bilgisayardaki harddisklerden veri kopyaladığı iddiası ortaya atıldı. İstanbul Haber Servisi Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ile eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan’ın tutuklandığı rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube’ye perşembe gecesi kimliği belirsiz bir kişinin girdiği öne sürüldü. Emniyet konuyla ilgili soruşturma başlatırken Türkiye’yi sarsan rüşvet operasyonunda delillerin karartılmaya çalışıldığı iddia edildi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu soruşturmasıyla ilgili veri, dosya ve bilgilerin bulunduğu Mali Şube katına giren kimliği belirsiz kişi şubedeki bilgisayarlarda birtakım işlemler yaptı. Kimliği belirsiz kişinin bilgisayardaki harddisklerden veri kopyaladığı iddiası ortaya atıldı. Görüntülerle belgelendiği öne sürülen kişinin oda karanlık olduğu için kimliğinin henüz belirlenemediği ve konuyla ilgili olarak inceleme başlatıldığı bildirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasının 3 girişi bulunuyor. Emniyet mensubu olmayanlar, ana kapıdan içeri girerken kimlik verip nereye gideceğini ve kime geldiğini bildiriyor. Yan kapılardan ise sadece parmak izi tanımlan mış Emniyet personeli girebiliyor. B Blok’un 4. katında yer alan Mali Şube’ye girebilmek için davet edilmiş olmak gerekiyor. Ziyaretçiler dışında sadece parmak iziyle yetkilendirilmiş polisler girebiliyor. Son dönemde atanan polislerin parmak izi alınmadığı için parmak izi ile giriş sisteminin devre dışı olmasından faydalanılarak giriş yapılmış olabileceği düşünülüyor. Mali Şube, Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen rüşvet, altın kaçakçılığı ve kara para aklama iddialarının delillerine sahip. Gizemli olayın bu delillerin karartılması girişimi olabileceği de düşünülüyor. Gerçeğin Parladığı Zamanlar Gerçeği görmenin zor olduğu zamanlar vardır. Ne olduğunu, nelerin olup bittiğini bilirsiniz de bir türlü karmaşık olguların, çözümü güç bulmacaların, sizi gerçeğin etrafında döndürüp duran, çıkış kapısına ulaşmanızı aşılması güç ya da sanal duvarlarla önleyen labirentlerin içinden çıkamazsınız. Bu kez öyle değil. Bu kez en hafif bir ifadeyle Ziya Paşa’yı da anarak “hanelerinde bin türlü teseyyüp bulunan” çevrelere, birbirlerinin foyalarını saçıp dökmek için yanıp tutuşanlara teşekkür borçluyuz. Her şey ayan beyan ortadadır. HHH Evet, kaotik bir ortam var gibi görünüyor. Krize “devlet krizi” adını verenler işin büyüklüğü konusunda bir fikir veriyorlar. Bunalıma girenin sistemin kendisi olduğu, her ne kadar üstü örtülse de devlet ile sistem arasındaki ayniyet, paralel devlet söylemiyle birlikte düşünüldüğünde, yaşadığımız aşamanın kendini açık eden karakteri ortaya çıkıveriyor. Devleti, sistemi el birliği ile yürütmeye ve rejime yeni bir şekil vermeye niyetlenenlerin paylaşım kavgası “hayırlara vesile” oluyor. HHH Kriz büyüktür. Büyüklüğünün baş edilmezliğinin en önemli kanıtı yürütmenin başındakilerin artık her türlü ihtiyatı elden bırakmış, dillerinin kemiğini iyice çözmüş olmasından da bellidir. AKP yönetiminin yönetmelikleri iki üç günde yargıdan dönüyor. Yargının sözünü dinleyen, yolsuzluk yaptıkları iddia edilenleri yakalayan polis, hallaç pamuğu gibi atılırken yürütmeye sıkıca bağlı polis hem “hırsız var” diye bağıran meydanları dağıtıyor, hem de yolsuzlukları soruşturan savcıların emirlerini yasanın açık hükmüne rağmen dinlemeyebiliyor. Yargının bir kesiminin Cemaatin emrinde olduğu çarşaf çarşaf yazılabiliyor artık. Yargıdaki Cemaat örgütlenmesi iddiasını kaleme aldığı için şimdi hapiste tutulan eski polisin sözleri taze haber gibi manşete çekiliyor. İsterseniz siz yıllardır bu gerçeklere dikkat çekmiş olun, isterseniz 12 Eylül referandumunda “ölüleri bile oy vermeye” çağıranla, iktidar partisinin şimdi çürümüş olan işbirliğini, nice insanı hapiste çürütmeye yeminli ortaklığını yazmış olun, size kulak asmayanlar şimdi sizin söylediklerinizi birbirlerine karşı sizin bile şaştığınız şiddette ateşleyiveriyorlar. Öyledir, ortaklık bitince işte o karmaşık karartılmış gerçek artık gözle görünür hale geliverir. Bir de bakarsınız Başbakan’ın başdanışmanı, eski ortağını, “Denizi”, “Havayı” hep birlikte tarumar ettikleri gerçeğinin “hep birlikte” kısmını es geçerek “milli orduyu dağıtmakla” suçlamış. HHH Bunca zamandır susarak içerdekilere destek olduğunu söyleyen TSK de bu gerçeklerin gözle görünür olmasından cesaretle, hükümet danışmanının sözlerinden aldığı cesaretle “kumpas kuruldu” demişse, aydınları, gazetecileri hapse atan ortaklık da cinayetleri çözmek yerine “vesayeti bitiriyoruz” ayağıyla topluca muhalefeti halletme işinde tökezlemiş demektir. TSK açıklama yapma, bildiri hazırlama “geleneğine” bu kez hükümetten izinli geri dönüyorsa, bu da işte bu tökezlemenin bir başka sonucudur, başka ne olsun. Panik havası en çabuk siyaset erbabını, gücün verdiği sahte güvenle yolda yolsuzlukta zamanı hızlıca değerlendirenleri sarar. O zaman da çareyi, baskıyı zorbalığı artırmakta bulurlar. Yandaşlarına meydanları açarken, “hırsız var, hırsızı yakalayın” diye bağıranlara kapatır, onları biber gazıyla, akreple, TOMA’yla karşılarlar. Ama bu arada dilleri de çözülür; artık ne dediklerini bilemezler, ağızlarından çıkanı kulakları duymaz, siyasetin ince dili, çok anlamlı şifreleri öfkenin tuzu içinde eriyiverir. İyi de olur bana sorarsanız. 38 DEĞİŞİKLİK DAHA Emniyet’te Gülen’in avukatından ‘Emniyet İmamı’ açıklaması Haber Merkezi Fethullah Gülen’in avukatı, bazı gazetelerde “Cemaatin Emniyet İmamı” başlığıyla verilen haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Haberlerin hayal mahsulü bir kurgu olduğunu ifade eden Nurullah Albayrak, “Müvekkilim hiçbir zaman hukuka aykırı bir eylem içerisinde olmadığı gibi camia mensupları hakkındaki ‘paralel devlet’ ve ‘örgüt mensubu olma’ gibi iddia, itham ve iftiralar da kabul edilemez” dedi. Söz konusu iddiaların 2010 yılında da gündeme getirildiğini ancak iddia sahiplerinin iftira suçundan mahkum olduğunu belirten Albayrak, müvekkiline yönelik hukuksuz isnat ve iftiraların sorumluları hakkında her türlü cezai ve hukuki başvuruları yapacaklarını kaydetti. Avrupa’dan tarafsızlık konusunda bir uyarı daha Haber Merkezi Alman Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier, Bild am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye’deki rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarını değerlendirdi. Steinmeier, “Ortadoğu’da sürekli krizler ve çatışmalarla anılır. Bu ülkeler Avrupa’dan ilham alarak demokrasilerini güçlendirmeliler. Türkiye’deki yolsuzluk iddiaları ve olup bitenleri yakından takip ediyoruz. Gelişmeler tarafsız ve şeffaf bir şekilde incelenip bir sonuca ulaştırılmalı” dedi. İsviçre’nin TSR 1 ve TSR 2 televizyonları da Steinmeier’in açıklamasını izleyicileri ile paylaştı. AB yetkilileri de yaptıkları açıklamalarla Türkiye’deki gelişmeleri endişeyle izlediklerini belirterek yolsuzluk iddialarına siyasi müdahale girişimlerinin durdurulmasını istemişlerdi. deprem sürüyor İstanbul Haber Servisi Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde başlayan görevden almalar devam ediyor. Operasyonu yürüten Mali ve Organize Şube ile İstihbarat ve Terör şubelerinde görev yeri değiştirilen 36 müdürden sonra operasyonel olmayan şubelerdeki 38 müdürün de görev yeri değiştirildi. Görevden alınan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın Özel Kalem Müdürlüğü’nü yürüten Emniyet Müdürü Murat Ercan görevden alındı. Yeni Emniyet Müdürü Selami Altınok, Özel Kalem Müdürlüğü’ne Beşiktaş İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Caner Coşar’ı getirdi. Müdüriyet emrindeki müdürlerden Gürkan Bakkal Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürü, Mesut Gezer Trafik Denetleme Şube Müdürü, Sadık Akpınarlı Bakım Onarım Şube Müdürü, Recep Çebe Çocuk Şube Müdürü, Erol Öztaş Esenler İlçe Emniyet Müdürü, Cem Aslan Asiltürk Şile Emniyet Müdürü, Uğur Aykut İnterpol Şube Müdürü oldu. Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü Zülküf Atılgan görevden alınarak müdüriyet emrinde görevlendirilirken yerine Özel Güvenlik Şube Müdürü Seylan Demir getirildi. Müdüriyet emrinde görevlendirilen diğer müdürler şöyle: “Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürü Fahrettin Boylu, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Nurettin Demir, Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Nacar, Bütçe Şube Müdürü Faruk Sayın, Çocuk Şube Müdürü Eyyup Derman, Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürü Vedat Erdem, Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Bekir İlker Uyan, Evrak Arşiv Şube Müdürü Mesut Özkan, Sultanbeyli İlçe Emniyet Müdürü Adem Öztürk.” Bu arada Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’nde de İstihbarat Şube Müdürü Metin Canbay, Terörle Mücadele Şube Müdürü Ali Çavdar ve Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Turan Şahin görevlerinden alındı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) STÖ’LER ‘İktidarı millete iade et’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhuriyet Kadınları Derneği Sakarya Caddesi’nde bir basın açıklaması yaptı. Dernek Başkanı avukat Şenal Sarıhan, burada yaptığı açıklamada, “Başbakan, suçüstü yakalanmış olanların ruh hali ile meydanlarda avazı çıktığı kadar bağırıyor, kendisi için dosya hazırlayanları ve muhalefeti tehdit ediyor. ‘Her şey benim’ demeye çalışıyor. Fakat korkunun ecele faydası yoktur. Ortaya çıkan belge ve bilgiler karşısında mızrak çuvala sığmıyor” dedi. ADD, TGB ve ÇYDD gibi çok sayıda sivil toplum kuruluşunun bir araya geldiği Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği’nden yapılan açıklamada ise “Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları mahkemeye düşmüş, iktidarın yargıya müdahalesi hukuku işlemez hale getirmiştir. Bu krizi aşmanın ilk yolu, iktidarın emaneti millete iade etmesidir” denildi. Öte yandan, içinde ADD, Cumhuriyet Kadınları Derneği, KESK ve CHP gibi sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin de olduğu Kayseri Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri de yolsuzluk ve rüşveti protesto için yürüyüş yaptı. Türkiye KamuSen dün Ankara’da “hırsıza değil, memura bütçe” mitingi yaptı. Memur ‘Hırsız’ peşinde MUSTAFA ÇAKIR Kocaeli’nde 3 müdür gitti ANKARA Ayakkabı kutularından 4.5 milyon doların çıktığı operasyonlar Türkiye’yi sarsarken 2014’te sadece 123 lira zam verilen memur alanlarda hükümeti protesto etti, istifaya çağırdı. Başkent caddelerinde “Hırsız vaarrrr” diye bağıran memurlar, “din, ahlak dediler, memleketi yediler” sloganları attı. Türkiye KamuSen dün “hırsıza değil, memura bütçe” mitingi gerçekleştirdi. Mitinge katılan memurlar konfederasyon genel merkezinin önünden düdükler, davullar, sloganlar eşliğinde Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Yürüyüş sırasında yolsuzluk operasyonuna gönderme yapan memurlar, “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk; vur vur inlesin Tayyip dinlesin; hükümet istifa; din, ahlak dediler memleketi yediler; hırsıza değil memura bütçe; siyaset bahane, rüşvet şahane; memurdan çaldılar kutuya attılar; susma haykır yolsuzluğa hayır” sloganları attı. Memurlar caddelerde yürürken sık sık, “Hırsız vaarrrr”; yakalayın hırsız varrrr” diye bağırdı. Bir memur, “Ayakkabı Kutusu Partisi” yazılı pankart taşıdı. Memurların yürüyüşte, “yetim hakkını yediler, çocuğumun parasını çaldılar” diye bağırdıkları da gözlendi. Sakarya Caddesi’nde kefen giyen memurlar yere yatarak hükümeti protesto etti. Bu sırada ayakkabı kutularından çıkarılan sahte dolarlar da havaya savruldu. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk konuşmasına Tevfik Fikret’in “yiyin efendiler yiyin.... doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin” dizeleri ile ünlü “Hanı Yağma” şiirinden bölümler okuyarak başladı. “Bürokrasisi hırsızlık, kabinesi yolsuzluk, hırsızı arsızlık içinde bir iktidar gerçeğiyle yüz yüzeyiz” diyen Koncuk, “kimsesizlerin kimsesi olacağım” diye iktidara gelenlerin mesailerini, tanıdıklarını abâd etmeye harcadıklarını söyledi. “Harun olacağım deyip Karunlaşanların yarattığı tablonun ortada” olduğuna dikkat çeken Koncuk, büyümenin kaymağının rant çevrelerine, eşe dosta, akrabaya aktarıldığını belirtti. LİSTEDE ADI GEÇEN İŞADAMI İstanbul Başsavcısı Ergenekon’dan Balyoz’a kadar yargının en kritik dönemlerinin kilit ismi oldu Dededen kadı, Çolakkadı İLHAN TAŞCI ANKARA İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, bakan çocuklarının tutuklandığı, Başbakan’ın oğlunun ifadesinin alınmak istendiği yolsuzluk operasyonuyla yargıdaki “bölünmüşlük ve çatışmayı” Türkiye’ye duyuran isim oldu. Çolakkadı deyim yerindeyse Ergenekon soruşturmasından Balyoz’a, eski HSYK ile hükümet arasındaki çatışmalara kadar pek çok kritik dönemin de “kara kutusu”. Göz önünde olmaktan hoşlanmayan Çolakkadı’yı kamuoyu ismen tanısa da, yolsuzluk soruşturmasının ikinci dalgasını yapmasının engellendiğini duyuran savcı Muammar Akkaş’ın gazetecilere açıklama dağıtmasından sonra kamera karşısına geçince yüzünü gördü. Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitiren Çolakkadı, kamu görevine Elazığ’da kaymakamlık stajıyla adım atar. Daha sonra savcılığa geçer. Ailesi Karaman’dan Kahramanmaraş’a göç eden Çolakkadı aslında kendi deyimiyle “atalarının” mesleğini sürdürür. Dedeleri Irak’ın Süleymaniye kentinde kadılık yapmıştır. Zaten soyadı da dedelerinin mesleğinden armağandır. Meslekte 35 yılını geride bırakan ve İstanbul’da 20 yıldır savcılık yapan Çolakkadı, Başsavcı Vekilliği boyunca Ergenekon, Balyoz, KCK, Poyrazköy gibi pek çok kritik dosyanın bilinmezini bilen sayılı isimlerden olmuştur. Çolakkadı, eski HSYK’nin Ergenekon savcılarını görevden almaya yönelik girişimleri sırasında da dönemin İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile Ankaraİstanbul hattında mekik dokumuştu. Hem Engin hem de Çolakkadı kendilerine bağlı çalışan savcıların bilgileri dışındaki hareketlerinden duydukları rahatsızlığı o dönemin kuruluna iletmişlerdi. 2010’da referandum ile yeniden şekillendirilen HSYK’nin Aykut Cengiz Engin’i İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığına atamasıyla boşalan başsavcılığa Çolakkadı getirilir. Yaklaşık iki yıldır bu görevini sürdüren Çolakkadı, gazeteci Sezai Sengönül’e hayat felsefesini Yunus Emre’nin “Beni bende demen bu ben değilim/Bir ben vardır bende benden içeri” dizeleriyle özetler. Çok fazla filmi izlemese de tercihi, 2. Dünya Savaşı konulu olanlar. En çok etkilendiği ise Libya lideri Muammer Kadafi’nin finanse ettiği “Çöl Aslanı.” Elinde sihirli bir değneği olsaydı yapmak istediğini ise “Ülkemin insanlarını kardeş yapar, barış içinde yaşamalarını sağlardım” sözüyle paylaşır. Düşüncesine bakmaksızın pek çok şairin şiirlerini okuduğunu söylerken bazılarını Mevlana, Karacaoğlan, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç diye sıralar. Mecelleyi kaleme alan Ahmet Cevdet Paşa’yı tarihi kişilik olarak sevmiştir. Topbaş: Bilgi vermeye hazırım İstanbul Haber Servisi Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda ikinci dalgada gözaltı listesinde bulunduğu belirtilen ve mal varlıklarına tedbir kararı çıkarılan 41 işadamından biri olan işadamı Mustafa Latif Topbaş, “Ticari faaliyetlerim de dahil olmak üzere, adli ve idari mercilerin hangi konuda olursa olsun bilgi vermek üzere çağrı ve davetlerine hazırım” dedi. Topbaş, devletle hiçbir iş yapmadığının altını çizdi. İstanbul Haber Servisi İkinci büyük yolsuzluk dosyasında ismi geçen Mısır asıllı Türk işadamı Usame Kutub kendisine iftira atıldığını, yurtdışına gitmeyeceğini söyledi. Hürriyet’e konuşan Usame Kutub, “Türk ekonomisine yönelik önemli bir operasyon yapılıyor” dedi. Kutub: İftira atılıyor ‘Bir tek ondan korkarım’ Adalette hata yapmaktan korktuğunun altını çizerken kendisine şiar edindiği söz ise Pascal’a aittir: “Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.” Genç meslektaşlarından adaleti yüreklerine “nakşetmelerini” isterken “Geniş düşünsünler. Etki altında kalmasınlar” tavsiyesinde bulunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle