21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2013 SALI 8 HABERLER “İcabında hâkim kiralayacaksınız” dediği kaseti arşivden çıkardı. Kolluk yönetmeliğinde, “İktidarı soruşturuyorsanız, haber vermek zorundasınız” değişikliği yapıldı. Bilal Erdoğan’ın yönetimde olduğu TÜRGEV’in iki arazisinin imara açılması için İBB’nin de onayından geçen rapor geçen ay Fatih Belediyesi’nde geri çekilmiş ‘Köstebek’ şüphesi AYKUT KÜÇÜKKAYA Piyonlar Devrildi, Sıra Şahlarda “Arsızlık operasyonu”, bugün bir haftasını dolduruyor. Hükümetcemaat kapışmasına gün gün bakınca, “şah mat” oyununun ayrıntıları daha net görünüyor: AKP’li bakan çocuklarının evi basıldı. Hükümet, operasyonu yapan “Cemaatçi” polis şeflerini görevden aldı. Gülen, “Haddini bilmek önemlidir” derken polis, operasyonun görüntülerini sızdırdı. Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda Deniz Feneri e.V. soruşturmasında yaşanan “köstebek” skandalının bir benzeri de Fatih’te yaşandı. Operasyon kapsamında Emniyet’in teknikfiziki takibine takılan ve tutuklanan işadamlarının kuryeler aracılığıyla milyonlarca lira aktardığı iddia edilen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu “Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı”yla (TÜRGEV) ilgili önemli bir ayrıntı ortaya çıktı. TÜRGEV, yurdun bulunduğu mahallede bulunan ve 1. derece arkeolojik sit alanı olan bölgede yaklaşık 3 bin metrekarelik iki park ve yeşil alanın “sosyal kültürel tesis alanı” olarak yapılaşmaya açılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 24 Ekim 2013 tarihinde “kamu yararı” gerekçesiyle onay aldı. Bu karar TÜRGEV için sit alanında yurt yaptıran ve bu yurdu bedelsiz tahsis eden Fatih Belediyesi’nin imar komisyonundan AKP’li üyelerin oylarıyla jet hızıyla geçti. İmar komisyonundan geçen TÜRGEV kararı kasım ayında ilçe meclisinde oylanmak üzere 10 gün sonra gündeme konuldu. CHP’liler, AKP’lilerin oylarıyla kabul edilmesini ve TÜRGEV’e İMARA GİDEN YOL Fatih Belediyesi meclis üyesi Fazıl Uğur Soylu’nun verdiği bilgiye göre TÜRGEV’in mülkiyetindeki iki yeşil alanın imara açılması için hem İBB’den hem Fatih Belediyesi’nden onay aldığı iki arazi Fatih’te Mevlakanapı Mahallesi’nde bulunuyor. 381 pafta, 1571 ada, 31 parselde 1490 metrekare ile aynı pafta ve adadaki 49 parsel 1333 metrekare alan, İBB Meclisi’nin “kamu yararı görüldüğü” görüşüne (İBB Yeşil Alan ve Tesisler Yapım Genel Müdürlüğü görüşü) dayanılarak sosyal kültürel alan olması yolu açıldı. İBB’nin de onayladığı bu karar Fatih Belediyesi İmar Komisyonu’nda 1 Kasım 2013 tarihinde uygun bulundu. 4 Kasım 2013’teki Meclis toplantısında görüşülecek komisyon raporu geri çekildi. tarılmış. Kuryenin paraları Temmuz 2013’te iki seferde vakfa teslim ettiği kayıt altına alınmış. Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu vakfın genel kurul üyeleri arasında Erdoğan’ın ailesinden çok sayıda isim ve soruşturma kapsamında gözaltına alınan AKP’li Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de yer alıyordu. Demir, savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Erdoğan, “Herkes haddini bilecek. İnlerine gireceğiz” dedi. Pensilvanya’nın cevabı geldi: “İnde ayı olur. Seviyesiz.” HHH Bu akışa bakınca iktidar satrancının gidişatı netleşiyor: Piyonlar devrildi; sıra şahlara geliyor. Erdoğan, kalesini kaptırmamak için bakanlarını feda edecek. Karşı hamle olarak da cemaate “darbeye teşebbüs” iddiasıyla “terör örgütü” davası açtıracak. Polisin sızdırdığı son belgeler gösteriyor ki Gülen’in karşı hamlesi, bu kez doğrudan Erdoğan’ı hedef alacak: Başbakan da ailesinin yolsuzluk iddialarıyla vurulacak. Gülen, sonraki hamleleri 28 Şubat tecrübesinden biliyor. Kendisinin radikal konuşma kasetleri piyasaya sürülecek. Bürokrasideki Fethullahçılar temizlenirken cemaat medyasına baskılar artacak. Cemaatçi yeşil sermayeye denetimler başlayacak. Yurtiçindeki cemaat okullarına baskınlar, yurtdışındakilerin kapattırılması için girişimler gündeme gelecek. Başbakan’ın yargıçlara “Pırlanta değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var” demesinden anlıyoruz ki polisteki temizlik operasyonu yakında yargıya dönecek. Cemaat, bunlara “arşiv”in daha nadide parçalarını açarak ve seçimde muhalif partilerle işbirliği yaparak cevap verecek. HHH Erdoğan’ı artık biraz tanıdıysak, kendisini hedef aldığını düşündüğü bu operasyonu unutmayacağını ve bu gerilimi her zamanki gibi bir mağduriyet bahanesi ve tabanını sıkılaştırma vesilesi olarak kullanacağını tahmin edebiliriz. Ama bu kez durum biraz farklı: Bugüne dek “Bize komplo kurdular” dediği kesimler, tabanının da “düşman” algısına uygun çevrelerdi: CHP, askerler, Geziciler, faiz lobisi, dış güçler, İsrail, ABD vs... Bu kez, kendisiyle aynı dili konuşan, kavgaya hadislerle girişen, kendi tabanında da taraftarı olan bir güç var karşısında... Üstelik “uzun ortaklık yılları” nedeniyle çok şey biliyor. O nedenle bu kez “İnlerine dalarım” , “Ellerini kırarım” efelenmeleriyle halledilemeyecek kadar zor bir durum var. Erdoğan, Köşk yolunun tıkandığını görüp “olağanüstü hal” bahanesiyle “üçüncü dönem seçilmeme” koşulundan vazgeçer ve “Kefeni giydik” söylemiyle meydana çıkarsa şaşırmam. Peki taban bunu yer mi? Sanmam. Kefenin cebi olduğu ortaya çıktı çünkü... 22 Aralık Pazar: 17 Aralık Salı: 23 Aralık Pazartesi: 18 Aralık Çarşamba: 19 Aralık Perşembe: 20 Aralık Cuma: Bilal Erdoğan’ı yakından ilgilendiriyor Soruşturmada Demir’e yöne lik suçlamalardan birisi “Fatih Belediyesi’nin sit alanındaki arazilerin bakanlığın gücünü kullanarak illegal olarak imar ve inşaata açılması” iddiası. Aktarılan paralar dışında bu iddia da Bilal Erdoğan’ı yakından ilgilendiriyor. Çünkü Fatih Belediyesi, Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV’e ilçede sit alanında yükselen öğrenci yurdunu tamamen belediye bütçesiyle yapmış ve hiçbir ücret talep etmeden vakfa “25 yıllığına ücretsiz” tahsis etmişti. Yurdun belediyeye olan maliyetinin ise yaklaşık 5 milyon TL’yi bulduğu öğrenildi. Bilal Erdoğan soruşturma kapsamında oğlu tutuklanan İçişleri Bakanı Muammer Güler’le birlikte iki ay önce arsa bakmıştı. bir kıyak daha çekilmesini beklerken ani bir kararla komisyon raporu meclisin gündeminden geri çekildi. Kasım 2013’te İBB’nin de onay verdiği TÜRGEV’le ilgili komisyon raporunun geri çekilmesine bir anlam veremeyen muhalefet temsilcileri 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk soruşturmasının ardından işin aslını anladı. Bu gelişme üst düzey belediye yetkililerinin hem Fatih Belediyesi’ni hem TÜRGEV’i içine alan soruşturmadan “köstebek” aracılığıyla önceden haberdar oldukları şüphesi doğurdu. Soruşturma dosyasında bir bakanın, oğlunu Ekim 2013’te “Dikkatli ol oğlum, dinleniyorsun” diye uyarı yapmasının telefon kayıtlarına takıl ması söz konusu köstebek iddiasını doğrular bir nitelik taşıyor. Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağında da “köstebek” iddiası ortaya atılmış, davanın sanıklarından biri Kanal 7’ye yapılacak operasyonu önceden haber aldıklarını savcılık sorgusunda bir soru üzerine itiraf etmişti. Cumhuriyet, Türkiye’yi sarsan “Büyük Rüşvet” operasyonunda Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV’in de soruşturma dosyasına girdiğini 19 Aralık günü kamuoyuna manşetinden duyurmuştu. İddiaya göre soruşturma dosyasında yer aldığı belirtilen rüşvet listesinde ismi iki kez geçen TÜRGEV’e toplam 3 milyon TL ak Çapkın’ı görevden alan hükümet, Emniyet’te ikinci dalga tasfiyeye girişti. İki bakan oğlu tutuklandı. Gülen beddua konuşmasını yaptı. Yandaş medya, Gülen’in 21 Aralık Cumartesi: ALMAN MEDYASI ‘Yakalayın hırsız gibi’ Türkiye siyasetini yakından izleyen İngiliz gazeteci Jenkins’e göre, iki tarafla birlikte Türkiye de kavgada hasar alacak hırsızı diyen Dış Haberler Servisi Almanya, İngiltere ve ABD’nin önde gelen gazeteleri, Türkiye’deki yolsuzluk operasyonu ve hükümetin tutumuyla ilgili sert eleştiriler yayımlamayı sürdürüyor. Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Süddeutsche Zeitung, yolsuzluk skandalıyla ilgili yorumunda “Yolsuzluk eski bir Türk hastalığı. Skandallar geçmişte de hükümetleri devirdi. Bir zamanların reformcusu Erdoğan, partisini giderek bataklığın dibine sürüklüyor” denildi. Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda ise “Erdoğan bu işten zarar görmeden çıkma şansını tehlikeye atıyor” görüşüne yer verildi. Yazıda daha sonra, “Ayakkabı kutularında milyonlarca dolarlık kara para saklayan kendisini bunları tasfiye eden temiz adam olarak gösterme şansını şimdiden kaçırdı. Suçlanan bakanları kovmak ve ahlaklı politikacı imajını cilalamak yerine dinci rakibi Fethullah Gülen’in kendisine yönelttiği suçlamanın aynısını yapıyor. ‘Yakalayın hırsızı’ diye bağıran hırsız gibi davranıyor” denildi. İngiliz Times gazetesi 11 yıllık iktidarına en büyük zararı veren krizle karşı karşıya olduğunu belirttiği Başbakan’ın yabancı büyükelçilere yönelik sert sözlerine ilişkin “Türkiye’yi diplomatik krizin ortasına atma riskine girdi” diye yazdı. Amerika’nın Sesi Radyosu’na konuşan Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Henri Barkey, ABD’nin, Erdoğan’ın “İşin içinde Amerika var söylemlerinden aşırı derecede rahatsız olduğunu” söyledi. ÖZGÜR ULUSOY Bu savaşın galibi yok kı giderek daha fazla insan görüyor, hem Türkiye’de hem dünyada. Dünyada bu gruba yönelik baskılar artıyor. Örneğin ABD’de FBI baskınına dair haberler vardı. Avrupa’da da öyle. Burada diplomatlarla yaptığım görüşmeler ve yabancı gazetecilerin sorularından da anlıyorum bunu. Ergenekon, Balyoz özellikle de, Odatv davalarında uluslararası olarak insanların cemaate bakışı değişti. Operasyonun arkasında dış mihrak iddiaları var yine. Çok yakında İsrail var arkasında diyecekler. Gezi’de de aynı şeyi gördük. Birleşik Devletler, tek bir merkez değil. Dışişleri Bakanlığı’ndan bazıları, kötücül bir örgüt ifadesini kullandılar. Özellikle okullara bakınkon vb’yle güven hissetmeye başladılar. 2011’de MHP seks teypleri vardı. Erdoğan çıkıp herkesin önünde, bir BDP’linin ses kaydı çıkacak dedi ve çıktı. Bu iki nedenden ötürü yasadışı; 1 Ya yasadışı şekilde kaydedilmiş demektir, 2 Ya da yasal olarak kaydedildiyse, mahkemeye gidene kadar gizli kalmalıdır. Başbakan gizli bir kaydı bildiğini söylüyorsa, yasayı çiğniyor. Bunun çok daha azı Nixon’ı koltuğundan etmişti. Watergate, Erdoğan’ın yaptığından çok daha az ciddiydi. Erdoğan’a hiçbir şey olmadığı gibi, oyları arttı. O da istediğimi yaparım diye düşünmeye başladı. Kendisini hep kafa sallayan bir grup budalayla çevreledi, oysa yakınında kendisiyle aynı fikirde olmayan insanlara ihtiyacı var. Dış politikadaki felaket, tek adamlığın sonucu. İç politikada da Erdoğan internete bakmıyor, gazete okumuyor, danışmanları ne söylüyorsa onu biliyor. Yaptığı ve söylediği her şeyin doğru olduğuna inandığından, inancıyla gerçeklik arasında açı varsa, bu gerçekliğin sorunu ona göre. Gezi’de de gördük bunu. Rüyaları çöktükçe, haklı olduğunda ısrar ettikçe, o kadar aşırıya kaçıyor ki, kimse söylediklerini ciddiye almıyor. Bu kavgadan en çok faydalanan kişi Abdullah Gül. Tayyip Erdoğan için tehlike aslında Gül. Sonu nereye varacak kavganın, yolsuzluklar cezalandırılacak mı? Türkiye’de bulunduğum süre içinde, askerlerin cezaevine atıldığı gördük. Bir başbakan ya da bakanın gittiğini ise görmedim. AK Parti değil bir tek. Herkesin adalet önünde eşit olduğunu yalnızca generaller değil, bakanlar da hapse gittiğinde göreceğiz. Bu savaş sürecek ve yalnızca cemaatle AK Parti’ye değil, Türkiye’ye de zarar veriyor. Suçlamalar, Erdoğan’ın tepkisi, dini bir örgütün polisin ve yargının bir bölümünü kontrol etmesi belirsizlik yaratıyor, bu ekonomiyi etkileyecek. Gezi’de hep diyordum ki, bu sonun başlangıcı. Ama son uzun sürebilir ve çok zor günler yaşanabilir. Ama Erdoğan’ın Türk politikasında tam hâkimiyet dönemi sona geliyor, bu açık. Gezi, otoritesine ilk meydan okumaydı, şimdi cemaat var, başkaları da gelecek. Dış Haberler Servisi Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) İngiliz parlamenterler, Türkiye’de “yolsuzluk ve rüşvet” soruşturmasıyla ilgili AB’nin sessiz kalmasını eleştirdi. ABHaber’e göre, TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkan Yardımcısı İngiliz Liberal Andrew Duff, “Medyaya saldırı var, yabancılar (büyükelçiler) suçlanıyor, polis şefi öldü ancak bakanlar hâlâ yerinde. Böyle bir şey nerede olabilir” sorusunu Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle’ye yöneltti. Duff, ayrıca AP’deki Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Grubu’na AKP’nin üye olmasını mantıksız olarak niteledi. AP rahatsız 24 yıldır Türkiye’de yaşayan ve Türkiye siyasetini yakından takip eden İngiliz (Galli) gazeteci Gareth Jenkins AKPcemaat arasındaki kavganın bir galibi olmayacağını düşünüyor. “Gerçek ile Fantezi Arasında: Türkiye’nin Ergenekon Soruşturması” isimli kapsamlı Ergenekon raporuyla son olarak gündeme gelen Gareth Jenkins’a göre Gezi ve ardından gelen yolsuzluk skandalı ile hem Erdoğan’ın hem cemaatin imajı ülke içinde ve dışında ciddi ölçüde zedelendi. Erdoğan’ın da cemaatin de hasar aldığı bu savaşın bir süre daha devam edeceğini, taraflarla birlikte Türkiye’ye zarar vereceğini söyleyen Jenkins, Cumhuriyet’in son kavgayla ilgili sorularını yanıtladı: Cemaatin Cemaatle AKP hüB planı var mı kümeti arasındaki bu sizce? savaşı kim kazanır? JENKINS: GARETH JEN Yapmış olmalıKINS: Bence iki taraf lar. Ama geçmişda kaybediyor. Erdote yaptıklarına ğan şimdi daha çok habakınca, bazen sar alan taraf ama ceçok dikkatli , bamaat de hasar aldı. Tek zen çok dikkatsiz soru, kimin daha fazla olabiliyorlar. kaybedeceği ve sonrasında ne olacağı. Fethullah Gülen’in “evlerine ateş salsın” dediği bedduası çok saldırgan. Cemaate ca, vize başvurularında yalan söybakarsanız, mesajları, barış, tole lüyorlar. Yapı içinde Gülen’in işe rans, diyalog üzerine. Ama davalar yarayacağını düşünen insanlar oladan ve cemaati eleştiren gazetecile bilir ama Erdoğan’a karşı yolsuzluk re olanlardan biliyoruz ki, söyledi dosyasının arkasında ABD’nin olğiyle yaptığı farklı olabiliyor: Fet duğunu söylemek yanlış. hullah Gülen’in son tavrı çok agatergate’i geçer resif. Barış adamı olduğunu söy Cemaatin imajını konuştuk, leyen birisi için savaş ilanı bu. Cemaat iki şekilde hasar aldı: 1 Her AKP’nin imajı ne durumda? Şu anda, AK Parti daha fazla kan kes, hatta yabancı gazeteciler bunun iktidar kavgası olduğunu yazı kaybediyor bu yolsuzluk skandalınyor, ki bu da cemaatin polis içinde dan. Erdoğan Gezi oyununu bozduk adamı olduğunu gösterir. 2. İma diyor. Aslında kaybetti. Taksim’de jı zarar gördü. Fethullah Gülen’in alışveriş merkezi yok. Tepkisi, ne kane kadar agresif olduğunu görün dar otoriter olduğunu gösterdi. Yace benim aklıma şu soru geldi: De bancılar 34 yıl önce bile Erdoğan’ın niz Feneri’nde neredeydiniz? Avru demokratlığından söz ediyorlardı. pa’daki dindar Türkler, yoksullara Artık herkes diktatör olduğunu düyardım edeceklerini düşünerek pa şünüyor. Sonunda hep otoriter ve İsra verdiler, bazıları bu parayı ken lamcı bir noktaya geleceklerini düdilerini zengin etmek için kullandı. şündüm. Erdoğan niye değişti diye Gülen sessiz kaldı. Ama iş dersha soruyor insanlar, değişmedi; şimdi neye gelince çok agresif. Cemaatin söyledikleriyle 20 yıl önce söyledikleri aynı. İstekleri ve inandıklaçifte standardını gösteriyor. Cemaatle ilgili dünyadaki al rı değişmedi, gücüne inancı değişti. Niye cemaate savaş ilan etti? gı ne zaman değişmeye başladı? Otoriter kişilik özelliği. ErgeneYapılanla söylem arasındaki far O sopa bunun için miydi? Operasyonun dış boyutunun, Türkiye’nin uluslararası ambargoyu delip İran’a altın ihraç etmesi olduğu anlaşılıyor. ABD’nin terörün finansmanını gözlemekle sorumlu hazine müsteşarı, geçen mayısta, “Türkiye’den İran’a altın gittiğini biliyoruz. 1 Temmuz’dan itibaren göz yummayacağız” demişti. Türkiye kulak asmadı. Obama’nın Erdoğan’la telefon görüşmesinde çekilip dünyaya servis edilen beyzbol sopalı fotoğrafını hatırlıyorsunuz değil mi? Temmuz sonunda çekilmişti o fotoğraf... Şimdi daha da anlam kazanıyor. Simgeler dönüyor hayatımıza: Türban, bıyık, yüzük; “out”... Kaset, kutu, kefen, sopa, in; “in”... KUTUDAN ÇIKAN PARALARA BAĞIŞ DEMİŞLERDİ ÇYDD’ye ceza Aslan’a koruma HAKAN DİRİK W İZMİR Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın, ayakkabı kutularından çıkan 4.5 milyon dolar için “bağış parası” diye savunma yapması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da “bağış”a destek vermesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) yapılan bağışlar için kesilen 4 milyon liralık vergi cezasını gündeme getirdi. Kutulardan çıkan paraların bağış parası olduğuna kimsenin inanmayacağını vurgulayan CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, “Öyle değil ama, bir an için bağış parası olduklarını farz edelim, o zaman bunlara niye vergi uygulanmadı? Vergi cezalarıyla ÇYDD’nin üzerine çöken Maliye, ‘ayakkabı kutusundakı bağış paraları’ söz konusu olduğunda ne rede? Yine de bu konunun vergi cezalarıyla atlatılması iktidar açısından çok düşük bir maliyet olur. Önce bakanlar, sonra hükümet gitmelidir” dedi. Verginin Türkiye’de “iktidar sopasına” dönüştüğünü belirten Oyan, “Ortada yolsuzlukların üzerine gitmek isteyen bir iktidar olsa, vergi denetimi de bu amaçla kullanılabilir. Amerika, Al Capone’u FBI aracalığıyla yakalayamadı. En sonunda Amerikan Gelir İdaresi, vergi kaçırma üzerinden yakalayıp hapse attı. Ama Türkiye’de vergi iktidar sopası olarak kullanılıyor. Yolsuzluk yapanlar, bağış bahanesine sarılıyor. Başbakan da onlara arka çıkıyor” diye konuştu. Al Capone
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle