22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 ARALIK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 13 3 bin avukat savunacak Fotoğaraf: KAYHAN AYHAN İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyeleri, Genel Başkan Selçuk Kozağaçlı’nın da aralarında bulunduğu 9’u tutuklu 22 avukatı savunmak için, 3 bin avukat bugün ilk duruşması yapılacak davanın görüleceği mahkemeye vekâletname verdi. Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu’nda yönetim kurulu üyeleriyle basın toplantısı düzenleyen İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, bugün Silivri’de görülmesine başlanacak ÇHD yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 22 avukatın yargılandığı davaya katılım çağrısında bulundu. Kocasakal, “Savunmaya, avukatlara, barolara yönelik saldırı ve kısıtlamalara derhal son verilmelidir. Bu dava demokrasi ve hukuk devleti bakımından kaygı verici ve kabul edilemez bir durum olduğu kadar, topluma yönelik de bir tehdit ve gözdağıdır” dedi. ÇHD üyesi avukatlar da dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelerek yaklaşık 1 yıldır cezaevinde tutulan ÇHD Genel Başkanı avukat Selçuk Kozaağaçlı, şube başkanı avukat Taylan Tanay, şube sekreteri avukat Güçlü Sevimli, üye avukatlar Ebru Timtik, Şükriye Erden, Naciye Demir, Günay Dağ ve Betül Vangölü, bugün görülecek ilk duruşmalarına katılım çağrısı yaptı. Hafta sonu Kocaeli’nde toplanan EgeMarmara bölgeleri baro başkanları da yayımladıkları sonuç bildirgesinde, ÇHD üyelerine yönelik davanın ilk duruşmasını takip edeceklerini belirtti. Öte yandan, avukatların dün gece “Savunmaya özgürlük” talebiyle gerçekleştirmek istediği yürüyüşe polis izin vermedi. İstanbul Barosu önünde dün akşam saatlerinde toplanan aralarında İstanbul, İzmir, Ankara, Adana baro başkanları, İtalya, Fransa, Belçika, Hollanda ve Almanya’dan baro yönetici ve üyelerinin de olduğu yüzlerce avukat Taksim Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde meşalelerle yü Polis avukatları engelledi rüyen avukatların önü Galatasaray Lisesi önünde TOMA’lar ve çevik kuvvet barikatıyla kesildi. İstanbul Barosu başkanı Ümit Kocasakal ve CHP Milletvekili Mahmut Tanal polis amirleriyle uzun süre görüştü. Polisin engellemesi üzerine Tanal ve Kocasakal, “Bizleri yerlerde sürükleyecekseniz, tazyikli su, gaz sıkacaksanız buyurun yapın” dedi. Uzun süren görüşmelerin ardından sonuç alınamıyınca Ümit Kocasakal ses aracının üzerine çıkarak açıklama yaptı. Kocasakal, “Savunma yargılanamaz ve susturulamaz. Yargı siyasal iktidarın kontrolüne geçmiştir. Kimsenin uydusu olmayacağız, mesleğimize ve meslek onurumuza saldırı oldu mu ideolojilerimizde farklılık da olsa kenetleniriz” diye konuştu. Kocasakal, polislere yönelik “Bir gün sizlere de avukat lazım olacak. Tarih herkesi hak ettiği yere koyacaktır” dedi. Açıklamanın ardından Kocasakal ve Tanal İstanbul Valisi’ni aradı. Vali’nin yürüyüşe izin vermemesi üzerine eylem son buldu. Avrupa’nın En Eski Türk Film Şenliği STRASBOURG Dünyanın beş müze sinamasından biri olan “Odyssee” yönetmeni Faruk Günaltay’la, ölümsüz filmlerin afişleri, gösterime girecek filmlerin DVD’leri ve yazı masasının tamamını kaplayan kitaplarla çevrili ofisinde konuşuyoruz. Ofis, 100. yılını deviren Avrupa’nın en eski, tarihi sinemasının üst katında… Bundan yedisekiz yıl öncesine dek Türkiye’nin aynı zamanda “Eurimages” temsilcisi olan Günaltay’ın bu sıradışı sinemada düzenlediği “Türk Sinema Günleri” de 25. yılını tamamlıyor! Kentin en şaşaaşı ve göz kamaştırıcı günleri olan “Noel öncesinde” ünlü Türk yıldızları ve yönetmenlerini her yıl buraya taşıyan şenlikten konuşmaya “kimler geldi, kimler geçti” sorusuyla başlıyorum. Odyssee’nin yönetmeni; Lütfü Akad (1916), Memduh Ün (1920) Atıf Yılmaz (1925), Metin Erksan (1929), Halit Refiğ (1934) Tunç Başaran (1938) diye ustaları başlıyor saymaya… Arkadan bir sonraki kuşağın yönetmenleri geliyor: Zeki Ökten (1941), Erden Kıral (1942), Ömer Kavur(1944), Şerif Gören (1944), Ali Özgentürk (1945), Zülfü Livaneli (1946)… Bunları; Uğur Yücel (1957), Mustafa Altıoklar (1958), Nuri Bilge Ceylan (1959), Ferzan Özpetek (1959), Yeşim Ustaoğlu (1960), Reha Erdem (1961), Reis Çelik (1961), Fatih Akın (1973) gibi 3. büyük yönetmenler kuşağı izliyor. Günaltay nihayet son dönemde öne çıkan isimlerden Atalay Taşdiken (1964), Mahmut Fazıl Coşkun (1973) ve İnan Temelkuran (1976)’ı da saymayı unutmuyor. Türk sinemasının en büyük yıldızları ful kadro; Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Farma Girik, Müjde Ar, Nurgül Yeşilçay, Beren Saat, Meltem Cumbul, Şener Şen, Tarık Akan, Zuhal Olcay, Haluk Bilginer…. hep gelip geçmiş bu şenlikten. Çok önemli yapıtlarda beraber çalışan Ferzan ÖzpetekSerra Yılmaz; Fatih AkınMeltem Cumbul; Nuri Bilge CeylanYavuz Bingöl ilk kez burada tanışmış. “Odyssee için bu yıl tarihi bir dönemeç. Birinci Dünya savaşında açılan tarihi sinema bir asrı geride bırakıyor. Her yıl Strasbourg’dan Türk sinemasına pencere açan ‘Türk Sinema Günleri’de artık çeyrek asrı deviriyor. 25 yıl içinde Türk filmleri şenliği nasıl değişim gösterdi?”sorusuna Günaltay; “Her şeyden önce seyirciler değişti” yanıtını veriyor: “Başlangıçta yöredeki göçmenler, sevdikleri artistleri görmek ve onların filmlerini izleyebilmek için buraya gelirlerdi. Film gösterilerinin ardından geleneksel sorucevap/ tartışma bölümünde, yönetmen ve sanatçılara ‘Nelerden hoşlanırsınız? Ne seversiniz?’ misali basit sorular sorarlardı. 2. ve 3. kuşak göçmenlerle birlikte sorular değişti ve tartışmaların düzeyi yükseldi. Böylece Fransız seyirciler de daha çok gelmeye başladılar. Fransız izleyici başta küçük azınlıktı. Bugün yaklaşık yüzde 40 civarında…” Türk toplumundaki son 25 yılda yaşanan değişikliklerin de bire bir “Odyssee”den izlenebildiğine değinen “Sinema Günleri” organizatörü; sinemada en önde gelen değişiklikler içinde “teknolojik ilerlemeyi” kaydediyor. “Buraya ilk gelen filmler ‘sesli çekilemediği’ için teknolojik olarak geriydi” diyen Günaltay; “Sinemamızda artık standart bir seviye var. Teknik ve zanaatkârlık açısından bir seviye yükselişi olduğu kesin. Tüm filmler artık ‘sesli çekim’ kaydediliyor. Eskiden bu mümkün değildi. Sonradan ses montajlandığı için rüzgârın sesini/yaprağın hışırtısını duymazdınız…” Bu gelişmede, Türkiye’deki ilerlemeler denli; Faruk Günaltay’ın uzun yıllar “Eurimages” temsilciliği yapması da etkili olmuş. Türk sinemasına Günaltay döneminde “Eurimages”dan 14.5 milyon avroluk destek sağlanırken; “Eurimages” sayesinde kurulan yabancı ortaklıklar da teknolojik değişime katkıda bulunmuş. Türk yönetmenler “Eurimages’la Avrupa sinemasıyla daha yakın ilişkiye girdi” diye ekliyor “Türk Sinema Günleri”nin kurucusu; “(AKP’nin kendisini görevden alması sonucu) Eurimages’ı bıraktıktan sonra şenliği sürdürmek zorlaştı. Türk sinemasını Avrupa’da tanıtan bu en eski etkinliğe Kültür Bakanlığı 2010’a dek en azından filmlerin altyazılı kopyalarını temin ederek katkıda bulunurdu. Artık bu da yapılmıyor. Bazı filmler Almanya ve Fransa’da dağıtımcı bulduğu için bundan böyle altyazılı geliyor. Diğerlerini de eşdost yardımıyla altyazıyla donatıyoruz. Kendi gayretimizle festivali devam ettirebildiğmiz kadar, ettirmeye çalışıyoruz.” Bu imkânsızlıklara rağmen; “Odyssee”de 25 yılda “350 Türk filmi gösterdiğini” söyleyen, Türkiye’de hiçbir salonun bu kadar çok Türk filmi gösteremediğine değinen Günaltay’a konuşmamızı sonlandırırken kendisine şenlikle ilgili en ilginç anılarını soruyorum. “Türkan Şoray için yaşanan izdiham unutulmazdı” diyor ve ekliyor: “Costas FerrisZülfü Livaneli ile 1992’de ayrıca unutulmaz bir müzik gecemiz oldu. Ferris’in ‘Rembetiko’ filminin gösterimi için bir özel akşam düzenledik. Bir Yunan rembetiko orkestrası geldi. Salon Türkçe olarak rembetiko orkestrasına eşlik etti. ‘Of aman aman’larla salon inledi. Atilla ÖzdemiroğluZülfü Livaneli muhteşem müzik şölenine katıldılar. Harika bir müzik köprüsü kuruldu. Politika, tarih bölse de; sanatla kültür birleştiriyor. ‘Türk Sinema Günleri’nin hedefi de bu. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Eurimages merkezi olan bir kentte; amacımız Türkiye ve Avrupa arasında sanatla bir köprü kurmak!” Kimler geldi, kimler geçti ‘Paralel devletten hesap soracağız’ Yurt Haberleri Servisi Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde yerel seçim startını veren BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu sert bir dille eleştirdi. Demirtaş, “Evlerinde kasalarda milyonlarca para saklayanlar Müslüman olabilir mi? Bizim öyle çelik kasa ve ayakkabı kutuları dolan paralarımız yok. Paralel devletinizden de yolsuzluk yapan devletinizden de hesap soracağız” dedi. Antalya’daki Gezi Direnişi iddianamesinde uluslararası basın kuruluşları suçlandı Dış basın abartmış! Gül: Menfur hadise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yobazlar tarafından katledilen Asteğmen Kubilay için yayımladığı mesajda, Kubilay’ın nasıl öldürüldüğüne ilişkin tek cümle kullanmadı. Gül, Türkiye’nin ‘menfur hadise’den gerekli dersi çıkardığını vurguladı. ANTALYA (DHA) Gezi Direnişi eylemlerine katıldıkları ve taktıkları kırmızı fular “sosyalizm simgesi” kabul edildiği için haklarında örgüt davası açılan 5 gençle ilgili yeniden hazırlanan iddianamede CNN, BBC, Economist, El Cezire ve Reuters gibi uluslararası basın kuruluşlarının eylemleri abartarak ve çarpıtarak dünyaya servis ettikleri ileri sürüldü. Olayların hak arayışı olarak başladığı, ancak marjinal gruplar ve terör örgütleri tarafından provoke edildiği savunuldu. Haklarında örgüt davası açılan Ayşe Deniz Karacagil, Murat Sezgin ve Mustafa Cihan Yılmaz ile tutuksuz yargılanan Ali Karakuş ve Leyla Nuyan hakkında hazırlanan ilk iddianame, yaralı ve şikâyetçi polislerin kim olduğunun bilinmemesi gerekçesiyle mahkeme tarafından reddedildi. Savcı Mehmet Ali Şelli’nin hazırladığı, 20 polis ile 5 vatandaşın yaralı olduğu, 29 polisin de müşteki konumunda bulunduğu ikinci iddianamede, Gezi olaylarına ilişkin bir değerlendirme de yer aldı. İddianamede savcının “CNN, BBC, The Economist, El Cezire, Reuters gibi uluslararası basın kuruluşlarının eylemleri abartarak, çarpıtarak dünyaya servis ettikleri, Türkiye’de halk ayaklanması çıktığına dair oldukça taraflı ve yanlış haberlere yer verdikleri ve dezenformasyonda bulundukları anlaşılmıştır” ifadeledeleri dikkat çekti. İddianamede “Söz konusu eylemlerin ilk etapta demokratik bir hak arayışı olarak ifade edilse de ilerleyen süreçte terör örgütleri ve marjinal grupların olayları provoke ve istismar ettiği, olayın siyasi bir niteliğe dönüşmesine çalıştıkları” ifadesi yeraldı. İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, direnşin ardından 80 ilde, toplam 3 milyon 178 bin 320 kişi tarafından eylem yapıldığı belirtildi. Gezi Direnişi’nde toplam 6 genç yaşamını yitirmesine karşın iddianamede 1 polisin şehit olduğu, 2 vatandaşın hayatını kaybettiği, 1 vatandaşın da göstericilerin yolu trafiğe kapatmaya çalışması sonucu trafik kazasında yaşamını yitirdiği belirtildi. 665 güvenlik görevlisiyle 4 bin 56 vatandaşın yaralandığı, toplam 4 bin 800 kişi hakkında işlem yapıldığı ifade edildi. ‘Fransız izleyici arttı’ PKK yöneticisi kayıp iddiası DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kuzey Irak’ta yayın yapan “BasNews” adlı internet sitesine göre, PKK’ye 1999’da katılan, İran nüfusuna kayıtlı, KCK Yürütme Konseyi üyesi ve KongraGel Başkanlık Divanı üyesi Biryar Gabar, 2 ay önce Kandil Dağı’ndan kaçtı. Kendisinden bir daha haber alınamayan Gabar’ın nerede olduğu ve akıbeti bilinmiyor. KCK’nin dış ilişkiler sorumlusu Zagros Hiva da Gabar’dan 2 aydır haber alınamadığını belirtti. Devrim şehitleri OZAN YAYMAN İZMİR Devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’la bekçi Hasan ve Şevki Bey gerici güçler tarafından katledilişlerinin 83. yıldönümünde Menemen’deki Kubilay Anıtı önünde düzenlenen törenle anıldı. Törende, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in gönderdiği mesajlar, katılımcılar tarafından yuhalandı. Etkinlik, Kubilay Şehitliği ve anıtının bulunduğu Yıldıztepe’ye yapılan “Demokrasi ve Laiklik Yürüyüşü” ile başladı. Soğuk havaya karşın çok sayıda kişinin katıldığı yürüyüşte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da bulundu. Daha sonra anıt önünde düzenlenen törene, İzmir Vali Yardımcısı İbrahim Ballı, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral Abdullah Atay, Menemen Kaymakamı Mustafa Gürdal, Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, CHP’li bazı milletvekilleri, belediye başkanları ve yurtseverler de katıldı. Törende, Kubilay Anıtı’na çelenkler sunuldu, saygı duruşunda bulunuldu ve tören mangası tarafından saygı atışı yapıldı. Karşıdevrimi amaçlayanların son dönemde güçlendiğini söyleyen Şahin, “Halkı ümmet kılığına sokmaya çalışan din ‘Uykucu heyet’ çekilmekte ısrarlı unutulmadı bezirgânları, cemaatlerle el ele verip yeşil sermayelerini katlıyorlar. Sonradan sen ben kavgasına tutuşuyorlar. Evdeki ayakkabı kutularındaki milyon dolarları ibretle gördük. Kirli çamaşırlar çarşaf çarşaf sergileniyor. Yıldıztepe’den bir kez daha tekrarlıyoruz ki hiçbir diktatörlük ve güç sonsuz değildir” dedi. Şahin, Gezi Parkı protestolarında yaşamını yitiren gençlerin isimlerini de sayarak Gezi Parkı’nda Gençliğe Hitabe’nin gereğinin yapıldığını da vurguladı. Topçu Binbaşı Emre Karahan da, “Şehit Kubilay ve arkadaşları rahat uyusun, onların emanetini koruyan milyonlarca Cumhuriyet gençliği görev başındadır” dedi. Yurttaşlar ayrıca, ellerinde taşıdıkları dövizlerle, “Kızlı erkekli Kubilay olmaya geldik” yazısı da oluşturdu. 6 genci yok saydılar ANKARA (Cumhuriyet) Ethem Sarısülük davasına bakan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin “davadan çekinme” talebinin reddedilmesi mahkeme heyetini durdurmadı. Mahkeme Başkanı Afak İlleez, Adalet Bakanlığı’na başvurarak çekinme kararını yerinde bulmayan üst mahkeme kararının bozulması için Yargıtay’a başvurulmasını talep etti. Dilekçede, davanın Sarısülük ailesi ve avukatları tarafından “amacından saptırıldığı” iddia edildi. ‘Sürdürebildiğimiz güne kadar!’ Korkmaz’dan önce esnafı coplamışlar Yurt Haberleri Servisi Gezi Direnişi’nde 2 Haziran’da Eskişehir’de polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve 2 Temmuz’da yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın dövüldüğü Sanayi Sokak’a sivil polislerin ilk girdiği anın görüntüleri ortaya çıktı. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’ın haberine göre Harman Ekmek Fırını’na ait kayıtlarda, köşe başında polisle göstericiler arasındaki kovalamacayı izleyen esnaf birdenbire eli coplu polislerin baskınına uğruyor. Polis önüne çıkan herkesi coptan geçiriyor. Bu arada, birkaç esnafın ellerini havaya kaldırarak cop darbelerine engel olmaya çalıştığı görülüyor. Fırının iç kamera kayıtlarında ise dükkâna sığınan kimi esnafın, cop darbelerine maruz kaldığı için başını tuttuğu gözleniyor. Tutuksuz yargılanan sanık polislerin başka illere atandığı kaydediliyor. Polis memurları Hüseyin Engin ve Şaban Gökpunar’ın Aydın’a, Yalçın Akbulut ve tanık polis Selçuk Bal’ın ise Ankara Emniyet Trafik Uygulama ve Denetmele Dairesi’ne atandığı ifade ediliyor. Sanık olması gerekirken tanık yapılan Bal’ın diğer tanıklar gibi Eskişehir’de değil, Ankara’dan talimatla ifade vermek için başvurduğu ortaya çıktı. TGS’nin yeni başkanı Güç İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 20. Olağan Genel Kurulu’nda Uğur Güç, TGS’nin yeni başkanı seçildi. Genel Başkan Yardımcısı Eylem Deniz Durgun, Genel Sekreter Mustafa Kuleli, Örgütlenme Sekreterliğine Arzu Demir, Mali Sekreterliğe Sedat Yılmaz, Eğitim Sekreterliği’ne Emine Uyar Uğur geldi. Özel’den Menemen mesajı BARKIN ŞIK ANKARA 2012 yılında yayımladığı Menemen mesajında “laiklik ve irtica” uyarısına yer vermeyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, bu yılki mesajını iyice yumuşattı. Özel, Asteğmen Kubilay’ın boynunu kesen yobazları, “Yüce milletimizin kutsal değerle Laiklik yine yok rini suiistimal ederek birlik ve beraberliğine, huzur ve güvenliğine kasteten bir grup” olarak tanımladı. Özel, en son 2011 yılındaki Menemen mesajında “laiklik” vurgusunda bulundu. Özel geçen yıl yayımladığı Menemen mesajında olayı gerçekleştirenleri, “Akıl ve sağduyudan yoksun yönlendirilmiş bir grup” olarak tanımlamıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle