18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 2013 SALI 2 İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası ile İngiltere savaştı. İkisi arasındaki kavga öteki devletlere de bulaştı. Hitler’in Almanya’sı kısa sürede tüm Avrupa’yı eline geçirdi. Rusya, İngiltere, Fransa ve öteki milletler beş yıl süren bir yıkımla, ezilmekle, sefaletle, açlıkla, bin bir türlü yoksullukla karşı karşıya kaldı. Bir tek ülke var İkinci Dünya Savaşı’na katılmayan. Tek askerinin haksız bir savaşta ölmemesini sağlayan. Kısacası benim kuşağımı kurtaran. Bizler yaşı doksanlara varanlar, yıllarımızı barışta geçirdik. Çok yokluk çektik ama savaş yüzü görmedik. Oysa Türkiye’nin içine katılmadığı bir dünya savaşı yoktur. Birincisini hatırlayalım, Avrupa’dan Asya’ya kadar savaş çilesini çekmeyen kalmadı. Bu hengâmeden bir tek ulus kurtuldu. Yani biz, sen, ben, o, tüm Türk milleti. Günümüzde böyle bir savaş olsa acaba Türkiye bunun dışında kalabilir miydi? Bunu kime borçluyuz? Kime olacak, İsmet İnönü’ye... Beş yıl boyunca büyük zekâ oyunlarıyla bizi savaş dışı tuttu. Benim kuşağım bugün OLAYLAR VE GÖRÜŞLER üzerine ne demişti: “Ama ben senin babanı ölmekten kurtardım.” Ne büyük bir başarıdır, İsmet Paşa’nın İkinci Dünya Savaşı’nda ve çok önce Lozan’da da gösterdiği davranış. Kimseyi incitmeden başarıyı sürdürmek... Ama biz nankörcesine İsmet Paşa’nın aleyhinde de bulunan gafiller gördük. Bugün işbaşındaki hükümet olsaydı aynı başarıyı gösterebilir miydi? Yoksa savaşa girmek kazançlıdır diye kendini de milletini aldatarak felakete yaşıyorsa İsmet Paşa’dır teşekkür etmemiz mi sürüklerdi? Yakın geçmişteki usta gereken. politikacılığın en büyük ustası İsmet İlk defa bir dünya savaşına girmediysek, Paşa’yı oturup kalkıp saygıyla anmalıyız. bunu unutmayalım İsmet Paşa’ya Umut ederim yaşadığımız günlerde borçluyuz. Benzeri görülmemiş bir beceri böyle bir savaş çıkmaz. Birleşmiş Milletler ile bizler savaş mavaş yaşamadık. bilmem kimler mi engel olur, sanmıyorum. İsmet Paşa bunu nasıl yaptı? Nasıl O eski ustalar yok artık. Düşünüp taşınıp Churchill’lere, Stalin’lere, Roosevelt’lere davranırlardı, artık bu düzeyde, bu rağmen başardı. Türlü nedenlerle kaçtı yetenekte kimse yok. savaştan. Böyle bir kanlı savaşa girmenin Bu yüzden bir daha yazayım, İsmet ülkenin mahvolması olacağını bildiğinden. İnönü döneminin milletimiz için ne büyük Savaş yıllarından sonra İsmet Paşa’nın bir şans olduğunu. Ondan sonraki karşısına çıkan bir çocuğun “Sen bize iktidarları bir düşünün, var mı İsmet Paşa gibi bir adamımız?.. ekmek yokluğu bile çektirdin” demesi Kadının Seçme Hakkı T İsmet Paşa’yı Unutmamak GÜNAY GÜNER ürk ulusunun en değerli niteliklerinden biri, yüzlerce yıl içinde oluşturduğu anaerkil yapısı sanıldığından da çok kazanım sağlamıştır. Birçok Batılı ülkeden önce, 5 Aralık 1934 tarihinde, Türk kadını seçme ve seçilme hakkını Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk Devrimiyle kazanmıştır. Günümüzde gericilik, seçme ve seçilme hakkını kaldıramasa da kadının toplum içindeki konumunu zayıflatacak, onu yeniden toplum dışına çıkaracak eylemleri tasarlamakta ve uygulamaktadır. Dolayısıyla kadınlar, söz konusu kazanımlarının değerini iyi bilmeli tüm güçleriyle, kararlılıkla savunmalıdırlar. Gerçek insan için en vazgeçilmez hak, özgürlüktür! Kılıçdaroğlu ABD’de: Ne Aldı, Ne Verdi? Yazımın başlığını bilerek yanlış attım: Kılıçdaroğlu ABD’ye bir alışveriş için gitmedi ki “Ne aldı, ne verdi” diye soralım! Ama yine de, bütün dış ilişkiler bir “alışveriş” olarak algılandığı için, Kılıçdaroğlu’nun ziyaretini “Ne aldı, ne verdi” diye çözümlemeye çalışanları da kınamamak gerek! HHH Kılıçdaroğlu ABD’ye, CHP’nin iktidar programını anlatmaya gitti... Bir başka deyişle “Bir muhalefet partisini” değil, “İktidar adayı bir partiyi” temsilen gitti... Uluslararası medyaya ek olarak ziyareti, Utku Çakırözer’in, hem makroda doğru çizgilere oturtan, hem de önemli ayrıntıları anlatan yazılarından takip etmek gerçekten bir keyifti. Tolga Tanış’ın yazıları da son derece önemli ve ilginç noktaları kapsıyordu. HHH ABD yönetiminin tepkilerine bakılırsa, ziyaretin başarılı olduğunu söylemek olanaklı. Bunda hiç kuşkusuz, yapılan hazırlıklar kadar Kılıçdaroğlu’nun hem nazik, hem açık sözlü ve dürüst hem de dengeli liderliğinin rolü büyük olmuştur! HHH Bence ziyaretin en önemli özelliği, ABD’nın “Ilımlı İslam” projesinin (Mısır örneğinde görüldüğü ve Libya’daki, Suriye’deki isyan hareketlerinin de pekiştirdiği gibi) çökmüş olduğu bir döneme rastlamasıdır. Yine de gerek bu ziyarete, gerekse ABD’nin Türkiye üzerindeki etkilerine, sahip olduklarından daha fazla bir önem atfetmemek gerekir. Ali Sirmen 6 Aralık’taki yazısında Türkiye’deki iktidarları ABD’nin tek başına belirleyemeyeceği gerçeğini anımsatıyor ve şöyle diyordu: “Türkiye’de ABD’ye rağmen iktidar olmak, mümkündür ama ona rağmen iktidarını sorunsuz sürdürmek güçtür. Bu gerçeklerin ışığında olaya baktığımız zaman, Washington’da ilgiyle karşılanmış olan Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisinin başarılı olduğu söylenebilir. Bu demek değildir ki ABD yönetimi kendi dizayn ettiği AKP ile yine Made in USA patentli Tayip Erdoğan’a desteğini tümüyle çekip onun yerine Kılıçdaroğlu’nu destekleyecektir.” HHH AKP’nin çağın gerisinde kalışı, bundan dolayı yıpranışı ve CHP’nin iktidar seçeneği oluşturması süreci, Ortadoğu’da ‘Ilımlı İslam’ projesinin çöküşüyle eşzamanlı olarak sürmektedir... Kılıçdaroğlu’nun ziyareti de bu bağlamda anlamlı ve başarılı olmuştur!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle