19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2013 ÇARŞAMBA [email protected] 16 KÜLTÜR Arthur C. Danto hayatını kaybetti Kültür Servisi ABD’li sanat kuramcısı ve filozof Arthur C. Danto, Manhattan’daki evinde, 89 yaşında hayatını kaybetti. Çok sayıda eseri olan Danto’nun Ayrıntı Yayınları’nca “Sıradan Olanın Başkalaşımı”, “Sanatın Sonundan Sonra” adlı kitaplarıyla, Paradigma Yayınları’nca “Nietzsche Hayatı, Eserleri ve Felsefesi” kitabı yayımlanmıştı. Günümüz estetik teorisinin önemli isimlerinden Danto, önce Wayne Üniversitesi’nde, ardından Columbia Üniversitesi’nde sanat ve tarih öğrenimi gördü. Sonrasında Columbia Üniversitesi’nde felsefe profesörü olarak görev yaptı. Birçok uluslararası ödüle layık görülmüş, Amerikan Felsefe Birliği ve Amerikan Estetik Derneği gibi kuruluşların başkanlığını yapmıştı. Danto, ülkemizde de yayımlanan eserlerinde, artık sanat yapılmadığı veya eskisi kadar iyi yapılmadığını değil, Batı sanatı tarihinde bir dönemin kapandığı ve apayrı, başka bir dönemin başladığını savunuyordu. Aykırı bir rock simyacısı İçinden süzülerek bulutların üstüne çıktığı siyah deri ceket en çok Lou Reed’e yakışıyordu 71 yaşında yaşama veda eden Lou Reed, pek çok Amerikan tiplemesinin ruhu ve beyninin ince noktalarıyla belden aşağısı arasındaki tüm noktalarının MR’ını çekerek muhteşem bir rock simyası oluşturmuştu MURAT BEŞER ‘Nâzım Hikmet’in İlk Kitabı Hangisi?’ Necatigil’in “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü”ne ve YKY’nin “Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi”ne bakarsanız Nâzım Hikmet’in ilk kitabı 1929’da yayımlanan “835 Satır”dır. Nâzım Hikmet Vakfı’nın www.nazimhikmet.org. tr adresindeki Öner Yağcı’nın hazırladığı bibliyografyaya göre ise Nâzım Hikmet’in ilk kitabı “Güneşi İçenlerin Türküsü” ve 1928’de Baku’da yayımlanmış. Temmuz 2010’da NTV Tarih Dergisi’nde kitap koleksiyoncusu Haluk Oral, Nâzım Hikmet’in ilk şiir kitabı “Dağların Havası”nı bulduğunu duyurmuş. “Dağların Havası”, “eski yazı yani Osmanlıca. Akbaba Neşriyat’ın bir numaralı kitabı olarak 1925 yılında çıkmış piyasaya. Zaten içindeki şiir de Akbaba’da tefrika edilen uzun bir şiir” diye açıklıyor Haluk Oral. “Dağların Havası”nın kayıtlara geçmemesinin en önemli sebebi, kitabın kapağında veya içinde şairin adının bulunmaması. Şiir Akbaba dergisinde “Kartal” mahlası ile tefrika edilmiş. nazimhikmet.gen.tr’deki Bayram Özdem imzalı nota göre “Dağların Havası”, Seyfettin Özege’nin “Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Kataloğu”nda Yusuf Ziya Ortaç’ın eseri olarak görüldüğü için Nâzım Hikmet’in eserleri arasında sayılmamış. Bilim ve Sanat dergisinin 1982 tarihli 18. sayısında Kemal Sülker “Nâzım Hikmet’in Bilinmeyen Bir Manzum Romanı” başlıklı yazısıyla eserin Nâzım Hikmet’e ait olduğunu belirtmiş ve şairin daha sonraki toplu basımlarında bu uzun şiir yer almış. Bayram Özdem, “Dağların Havası”nın Librairie de Pera’nın 22 Aralık 2002 tarihindeki 45. müzayedesinde “Nâzım Hikmet’in ilk şiir kitabı” ibaresiyle satışa sunulduğunu da belirtiyor. tr.wikipedia.org’a göre “835 Satır”dan önce Nâzım Hikmet’in iki kitabı var. 1925’te Arap alfabesi ile “Dağların Havası” ve 1928’de “Güneşi İçenlerin Türküsü” yayımlanmış. Wikipedia’da “1924’te Moskova’da yayımlanan ilk şiir kitabı 28 Kanunisani sahnelendi” cümlesi de geçiyor. Bu bilgi doğru olarak kabul edilip yüzlerce internet sitesine aynen alıntılandığı gibi köşe yazılarında da kullanılmış. 28 Kanunisani’yi Nâzım Hikmet’in Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesi üzerine 1923’te Moskova’dayken yazdığı şiir olarak biliyoruz. Kitap olarak basıldığına dair bir veri ise yok. Sol gazetesi Kitap ekinde Tolga Gürocak “Nâzım Hikmet’in ilk kitabı hangisi” diye sorup Nâzım Hikmet’in ilk kitabının Kıreml adıyla ve Arap alfabesi ile Rusya’da yayımlanmış olabileceğini yazdı ve kaynak olarak da Seyfettin Özege’nin kataloğunu gösterdi (4.09.2013). Katalogda 25023. kitap olarak “Kıreml (Kremlin) Lahuti – Nuşirevanzâde Ziynetullah – Nâzım Hikmet [Ran] Moskova Yıl: 1923 Matbaa: Merkezî Şark Neşriyatı, 32 sayfa” bilgisi var. 1923’te Nâzım Hikmet Moskova’da. Nuşirevanzade Ziynetullah Türkiyeli bir Tatar, Abolqasem Lahuti Tacikistan kökenli ünlü bir Marksist devrimci ve şair. Aynı tarihlerde Rusya’dalar. “Qasidai Kremel” (Ode to the Kremlin, 1923) adlı bir kitap da Lahuti’nin eserleri arasında sayılıyor. Üç arkadaş birlikte bir kitap mı yazdılar yoksa Ziynetullah ve Nâzım Hikmet, Lahuti’nin eserini Türkçeye mi çevirdi? Bilemiyoruz. Konuyu danıştığım Nâzım Hikmet araştırmacısı M. Melih Güneş haklı olarak “Elle tutulmayan, gözle görülmeyen belge söylentide kalır” diyor. Seyfettin Özege’nin görmediği kitabı kataloğuna almayacağını düşünerek “Kremlin Nâzım Hikmet’in ilk kitabı mı” diye sormadan edemiyoruz. Arka sokak edebiyatı profesörü, uyuşturucu felsefecisi, aykırı cinsellikler uzmanı, argo dilbilimcisi, yetenekli karabasan tasvircisi uzmanı ve New York’un bir numaralı rehberi gibi sıfatları sırtlanmış eski rock’n roll kurdu Lou Reed... Birkaç ay önce karaciğer nakli için bıçak altına yatmıştı ve 27 Ekim sabahı 71 yaşındayken yaşama veda etti… New York’tan gelmiş, New York’a gitmişti… Yahudi asıllı bir ailede doğmuş, sümüklü bir sokak çocuğuydu; rock’n roll’cu Nelson Algren, yazar Jean Genet gibi. William Faulkner için güney veya James Joyce için Dublin neyse, Reed için New York oydu. Bu şehir ona ihtiyacı olan tüm acıyı ve gücü yüklemişti. Altmışlardaki topluluğu Velvet Underground, rock romanındaki en marjinal karakterlerden biriydi. Vahşi kapitalizmin kırmızı kartını görmüş tüm insanlar; düşkünler, evsizler, orospular, pezevenkler, müptelalar ve eşcinsellerin yaşamından çarpıcı kareler veren şarkılarıyla Punk patlamasının yolunu açmıştı. Yetmişli yılların başında solo albümlerine başladı. David Bowie etkisinde gözlerini siyaha, dudaklarını yeşile boyadı, kadife elbiseler kuşandı. Rezil sağcı politikacıdan paranoyaklaş mış or ta sınıf çalışanına, ha yat kadın larından evsizine, işsizine kadar pek çok Amerikan tiplemesinin ruhunun ve beyninin ince noktalarıyla, belden aşağısı arasındaki tüm noktalarının MR’ını çekerek muhteşem bir rock simyası oluşturdu. Sokak kültürü ve ağzı şarkılarına egemendi. “Walk On The Wild Side”, “Perfect Day”, “Sweet Jane” gibi aşılmaz ve aşınmaz şarkılar yazdı. Aşağılayıcı nüktedanlık, çatallı dil ve ifadesiz bir yüzle söylüyordu. Bir ara nihilizmin cazibesine kapılsa da, hiçbir zaman pesimist olmadı. “Metal Machine Music”, tamamı elektronik vızıltılardan oluşan ikili plak, kimilerine göre müzik tarihinin en alternatif ve cesur işiydi. Seksenlere gelindiğinde uyuşturucudan ölenlerin kalabalık listesinde neredeyse bir tek onun adı yoktu. Kırkını aşmıştı; uyuşturucuyu bıraktı, spora başladı, göbeğinde baklava dilimleri oluşurken aktris Sylvia Morales ile evlendi ve mesut aile adamlığına adım attı. Milenyumdan az önce de müzisyen Laurie Anderson ile evlenerek hayatında ve müziğinde yeni bir sayfa açtı. Baba’yı 2000 yılında Açık Hava konserinde izlemiş, huysuzluğuna çıplak gözle şahit olmuştuk. Alçalan grafiğine rağmen 21. yüzyıla, zekâ ve sanatının inceliklerini konuşturarak girmişti. Verdiği konserleri ve üç yıl önce Metallica ile yaptığı başarısız “Lulu” albümünü saymazsak, çok aktif değildi, yaşamının son diliminde; son stüdyo çalışması garip şarkıcı Antony’yi keşfettiği 2003 tarihli ve Edgar Allan Poe ilhamlı mükemmel albüm “The Raven” (Kuzgun) oldu. O da bizim “kuzgun”umuzdu… İçinden sessizce süzülerek bulutların üzerine çıktığı siyah deri ceket, en çok ona yakışıyordu… [email protected] binlerce yazarı yasaklamasıyla tanınıyor İrlanda’nın ‘muzır kurulu’ kalkıyor Kültür Servisi 20. yüzyıldan kalma en katı sansür sistemlerinden birinin daha sonu gelmiş gibi görünüyor. İrlanda Cumhuriyeti’nin cumhuriyetçi partisi Fianna Fail, bugüne kadar John Steinbeck’in “Cennetin Doğusu” ve Graham Greene’in “Meselenin Kalbi” gibi yapıtlarının bile yasaklanmasını sağlamış olan Yayın Sansür Kurulu’nun kaldırılması için bir yasa tasarısı hazırladı. 1929’da çıkarılan Yayın Sansür Yasası’na bağlı olarak oluşturulan kurul, tarihi boyunca, aralarında F. Scott Fitzgerald, D.H. Lawrence, Somerset Maugham, Brendan Behan, Edna O’Brien ve Frank O’Connor gibi saygın yazarların da bulunduğu binlerce yazarın kitaplarını yasaklamasıyla tanınıyor. 1930’da yasaklanan ilk kitaplar arasında Aldous Huxley’nin “Ses Sese Karşı” adlı romanı da bulunuyordu. Ünlü şair Robert Graves, 1950 yılında, kurulu “Demir Perde’nin bu tarafındaki en acımasız sansür”ü uygulamakla suçlamıştı. İrlanda Cumhuriyeti’nde herhangi bir vatandaş bir edebiyat yapıtını Yayın Sansür Kurulu’na ihbar edebiliyor ve kurul da özellikle “müstehcen” bulduğu kitapları ya da dergileri yasaklayabiliyor. Katolik değerlere bağlılığıyla tanınan kurulun son yıllarda işlerliğini yitirdiği belirtiliyor. Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi tarafından dokuz yıldır düzenlenen “Ustalara Saygı”da, 23 Eylül 2013’te yaşamını yitiren yazar Turgut Özakman anıldı. Faruk Şüyün tarafından, Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe; başta ustanın ailesi olmak üzere Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, dostları Hüsamettin Cindoruk, Yekta Güngör Özden, Ümit Kocasakal, Halit Kıvanç, Ergun Evren, Özcan Atamert, Ayhan Çilingiroğlu, Tevfik Kızgınkaya, Bilgi Yayınevi’nin editörü Biray Üstüner, Engin Balım, araştırmacı Sibel Sipahioğlu, Prof. Dr. Coşkun Özdemir, Hakan Altıner, “Sarıpınar 1914” ve “Resimli Osmanlı Tarihi”nde başrolde oynayan Zihni Göktay, İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, “Dersimiz Atatürk” filminin yapımcısı Serkan Balbal anılarıyla katıldılar. Geceye, Atilla Sav, Betül Mardin, Sevda Şener de görüntülü mesaj yolladılar. Dostları Turgut Özakman’ı andı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle