19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Avukatların Büyük Suçu! Merhaba, Hapishaneden birçok mektup almışsınızdır. Çoğunun ortak özelliği yaşanan adaletsizliği, hukuksuzluğu dile getiriyor olması. Size bir davadan bahsedeceğim şimdi; ülkemizdeki adaletsizliğin vardığı boyutu gösteren davalardan sadece birisi. Hepimiz tanıyoruz artık. Tutuklu ÇHD’li avukatlardan bahsediyorum, mahkemeleri görülecek yakında. Aylar sonra hâkim karşısına çıkacaklar anlayacağınız. Sözü uzatmayayım ve iddianamedeki komik “suç”lara bırakayım... “2010 2012 yılları arasında 470 kişinin DHKPC terör örgütü mensubu olmak suçu şüphesiyle gözaltına alındığı, bu şahısların gözaltında oldukları süre boyunca müdafisi olan avukatları incelendiğinde şüpheli Ebru Timtik’in 64, şüpheli Oya Aslan’ın 49, şüpheli Taylan Tanay’ın 46, şüpheli Barkın Timtik’in 45, şüpheli Naciye Demir’in 30, şüpheli Şükriye Erden’in 29, şüpheli Güray Dağ’ın 20... DHKPC terör örgütü üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alınan şüphelilerin müdafiliğini üstlendikleri (...) görülmüştür.” Böyle bir “suç” gördünüz mü? Bu avukatlar müvekkilleri gözaltındayken avukatlıklarını yaptıkları için yargılanıyorlar. “(...) Kızıldere, Deniz, Yusuf, Hüseyin, Ateş geçitleri, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı, Che, Bilimsel Sosyalizm...” Bu kitapları bürolarında bulundurdukları için avukatlar tutuklu yargılanıyorlar. Ki adı geçen kitaplar bütün kitapçılarda mevcuttur. “...HHB’de yapılan aramada ‘Merhaba 30.05.2009’ ibaresi ile başlayan ve Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi Özgür Tutsaklar tarafından HHB’ye gönderilen kartpostal...” Bir avukatın tutuklu müvekkilinden mektup almasından daha doğal ne olabilir? Ama avukatlar bu iddiayla tutuklu yargılanıyorlar. “DHKPC terör örgütü içerisinde faaliyet yürütmek suç şüphesiyle gözaltına alınan şahısların isimlerinin liste halinde tutulduğu, tutuklanan kişilerin isimlerinin karşısına TUTUKLANDI yazıldığı, yine serbest kalanların isimlerinin yanına SERBEST yazıldığı...” Avukattan bahsediyorlar. Avukat gözaltına alınan, tutuklanan müvekkillerinin listesini yapmayacak da kim yapacak? Fakat bu iddiayla 9 ÇHD üyesi avukat tutuklu yargılanıyor. Bu iddiaların yazılı olduğu binlerce sayfa var avukatlarımızın önünde. Dedim ya tamamı avukatlık mesleğinin gerekleri... Gelin hep beraber yalanları açığa çıkaralım diyeceğim. Ama ortada yalan yok. Tüm söylenenler birebir doğru. Ki tamamı yapılmaksızın avukatlık yapılamaz. Gelin bunu anlatalım mahkeme heyetine, dahası tüm dünyaya. Bu ülkede adalet olmadığını biliyorduk. Lakin bu kadar ayaklar altında olduğunu avukatlarımızın dosyasıyla gördük. Ben de anlattığım avukatların bir müvekkiliyim. Şimdiyse müvekkilliğin üzerine bir şey daha ekledim: Hapishane arkadaşıyım, hücre arkadaşıyım. 242526 Aralık’ta Silivri’de olacağız. Benbiz mahkemede olamayacağız. Ancak fiziken olamayacağız, buna imkân yok. Yüreğimiz orada ama. Gelin yüreklerimizin yanında durun. Gelin yüreklerimizin sesine ses katın. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum... Hoşça kalın... Elif Kaya C10 Koğuşu, Bakırköy Kadın Hapishanesi Türkiye’de Adalet Var mı? Soruyoruz, Türkiye’de adalet var mı? Biz yok diyoruz. Biz kim miyiz? Avukatları tutuklu müvekkilleriz, avukatlarıyla aynı tecrit hücrelerini paylaşan tutsaklarız, gerekirse avukatlarımıza avukatlık yaparız diyenleriz, işte yapıyoruz ve diyoruz ki Türkiye’de adalet yok! Kanıt mı arıyorsunuz, işte kanıtlar: 1. Tutsaklara işkence yapmak suç sayılmıyor, işkenceciler yargılanmıyor, tutuklanmıyor. Ancak işkence görenlerin avukatlığını yapmak Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden tutuklanıyor. 2. Hasta tutsakları, var olan yasaları dahi uygulamayarak tecrit hücrelerinde ölüme terk etmek, suç sayılmıyor. İki bini aşkın hasta tutsağın hapishanelerde katledilmesi nedeniyle kimse tutuklanmıyor. Ancak hasta tutsak Güler Zere’nin özgürlüğünü istemek, hasta tutsaklarla ilgili belgesel yapmak Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden tutuklanıyor. 3. Sokak ortasında, karakollarda insanları kurşunlamak, dur ihtarına uymadı diyerek katliamlar yapmak suç sayılmıyor. Festus Okey’i, Ferhat Gerçek’i kurşunlayanlar tutuklanmıyor. Ancak onların avukatlığını yapmak Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden tutuklanıyor. 4. Karakollarda 65 yaşındaki kadınları, “arama” adı altında çırılçıplak soymak, küfretmek, taciz etmek, tecavüz etmek suç sayılmıyor. İşkence yapanlar, on binlerce insanı dayaktan geçirenler, karanlık sokaklarda kafa kıranlar, palalarla insanların üzerine saldıranlar, buna müsaade edenler tutuklanmıyor. Ancak karakolda müvekkiline haklarını hatırlatmak, “susma hakkın vardır” demek Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden tutuklanıyor. 5. 28 tutsağı katletmek, insanları hapishanelerde diri diri yakmak, işkenceden geçirmek, zorla müdahale edip sakat bırakmak, ölüm orucunda 122 insanın ölümüne neden olmak, suç sayılmıyor. “Tufan” operasyonlarının sorumluları ortaya çıkmış olmalarına rağmen, tutuklanmıyor. Ancak diri diri yakılanların avukatlığını yapmak, Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden tutuklanıyor. 6. Devrimcileri, yurtseverleri kaçırıp kaybetmek, karanlık kör kuyulara, binaların temellerine, asit çukurlarına atmak, anaları bir mezardan dahi mahrum bırakmak, suç sayılmıyor. Kayıpların sorumluları suçlarını itiraf etmelerine rağmen tutuklanmıyor. Ancak kayıp yakınlarının avukatlığını yapmak, toplu mezarların açılması için mücadele vermek, Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden tutuklanıyor. 7. 6 milyon gecekondunun yıkılacağını, halkın kent merkezlerinden sürüleceğini, evlerine el konulacağını, milyonlarca insanın sokağa atılacağını ilan etmek suç sayılmıyor. Yoksul halkın evlerini dozerlerle yıkanlar ve yıktıranlar, buna direnen halka gazla, copla, TOMA’larla saldıranlar tutuklanmıyor. Ancak yıkımlara karşı çıkmak, yoksul halka haklarını öğretmek Türkiye’de suç sayılıyor. Avukatlarımız işte bu yüzden, tutuklanıyor, Daha pek çok kanıt sunabiliriz. Türkiye’de adalet yoktur. Gerçek adalet için duyarlı herkesi adalet mücadelesine çağırıyoruz. Avukatlarımızın mahkemesi 24, 25 ve 26 Aralık 2013 tarihlerinde Silivri’de görülecek. Gerçek adalet için orada olalım. İşkence görenler olarak, yakınları kurşunlananlar olarak, hapishanede yakınları katledilenler olarak, karakollarda işkence görenler, tacize uğrayanlar, yakınları katledilenler olarak, gecekondusu yıkılanlar, işsiz kalan işçiler olarak, kayıp yakınları olarak... adalet arayan halk olarak, halkın avukatlarına sahip çıkalım. Emekleriniz için şimdiden teşekkür ediyor çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Burak Demirci İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishane Bizim Cumhuriyetimiz Cumhuriyetin ilanı bir devrimdir. Her devrim zamanının yerel, bölgesel, uluslararası koşulları zorlayarak, aşarak gerçekleşir. Bizim Cumhuriyetimiz de I. Dünya Savaşı’nda (19141918) yenilmiş, toprakları işgal edilmiş, bölünüp paylaşılmış Osmanlı Devleti’nin enkazı altından sağlam çıkmayı başarmış bir avuç askersivil aydının öncülüğünde işgalcilere karşı başlatılmış ve üç yıl sürmüş bir Kurtuluş Savaşı (19191922) sonunda kurulmuştur. Cumhuriyet Devrimi’ni aydınlanma devrimleri izlemiştir. İki gündür televizyon ekranlarında Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyet’in niteliğine ve ilan ediliş yöntemine karşı çıkmayı “çağdaş tarihçiliğin” olmazsa olmazı kabul etmiş çenebazların konuşmalarını izliyorum. HHH Bunlar, “Cumhuriyet iyi de ama hani demokrasi…” anlamına gelen sözler ediyorlar Cumhuriyetimizi eleştirirken… Önce bir ülkenin adında “cumhuriyet” sözcüğünün olmasının, onun yönetim biçiminin “demokrasi” olduğu anlamına gelmeyeceğini belirtelim; Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Küba Cumhuriyeti gibi ülkeler buna örnektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bunlardan temel farkı, Cumhuriyetimizi ilan eden kurucu kadronun başından itibaren aydınlanma devrimlerine koşut olarak demokratikleşmeyi hedeflemiş olmalarıdır. “Hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır” söylemi, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini somut olarak yansıtmaktadır. Nitekim söz konusu çenebazların kıyasıya eleştirdikleri tek parti yönetimi (CHP) 1946 yılında kendi istenciyle çok partili siyasal yaşama geçmiştir. Yeri gelmişken anımsatalım; 1920’li yıllarda çok partili siyasal yaşamı öngören demokratik anayasalara sahip olan ülke sayısı 32’dir. 1932’de bu sayı 18’e, 1944 yılında ise 12’ye düşmüştür. HHH Türkiye’deki tek parti yönetiminin, bugünkü evrensel kabul çerçevesinde bir “demokrasi” olmadığı açıktır. Geriye dönüp bakalım; Türkiye’de tek parti yönetiminin olduğu yıllarda Doğu ve Orta Avrupa diktatörlerin baskısı altında idi. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, Portekiz’de Salazar, İspanya’da Franko, Sovyetler Birliği’nde de Stalin ülkelerini demir yumrukla yönetiyordu. Fransa, Belçika ve İsviçre’de kadınlar, en temel insan haklarından biri olan “siyasal haklardan” yoksun bulunuyorlardı. Nüfusun yarısını oluşturan kadınların çok sayıda ülkede seçme ve seçilme özgürlükleri yoktu. 19231946 arasındaki tek parti yönetimindeki demokratikleşme uygulamalarına bu açıdan bakılarak ve dönemin dünya koşulları incelenerek yapılan sıralamalarda Türkiye çok yukarılarda yer almaktadır. HHH Ekonomi, kültür, sağlık ve eğitim alanlarındaki olumlu uygulamalara karşın 23 yıl iktidar sahibi olan tek parti yönetiminin “lekesiz” olduğu da söylenemez. 1925 tarihli Takriri Sükun Kanunu kapsamında İslamcılar, sosyalistler ve Kürtler üzerindeki baskılar, Yahudi yurttaşlarımızı hedef alan 1934 Trakya Olayları, Dersim İsyanı sırasında halka karşı uygulanan orantısız şiddet ve kıyım, öncelikle gayrimüslim yurttaşlarımıza uygulanan 19421943 Varlık Vergisi. Sürdürelim; 1945 Tan Gazetesi baskını, başta Nâzım Hikmet olmak üzere çeşitli yıllarda yazarlara, şairlere, sanatçılara, aydınlara uygulanan tutuklamalar, işkenceler, verilen ağır cezalar… Tüm bunlar tek parti yönetiminin üzerine yapışıp kalmış kara lekelerdir. Doğal ki eleştirilecektir. Ne var ki mutlaka eleştirmemiz gereken bu uygulamalar, kurtuluş ve kuruluş devrimlerimizi, Cumhuriyetimizi yerden yere vurmanın gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Bugün kadınımız ve erkeğimizle bağımsız bir ülkenin özgür yurttaşları isek bunu devrimlerimizin öncü kadrolarına ve onların yoktan var ettikleri Cumhuriyetimize borçluyuz. Yoksa… Bugün bizler de Ortadoğu bataklığında çırpınan sefil ülkelerden birinin sefil insanları olurduk. GÖRÜŞ Coşkun Özdemir KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] AKP Cumhuriyeti Belki de Recep Tayyip Erdoğan Cumhuriyeti demek daha doğru olur. Bu, bir ümmet toplumu yaratmayı amaçlayan cumhuriyettir. Binilip inilecek bir tramvay cumhuriyeti. Türban özgürlüğü cumhuriyetidir AKP cumhuriyeti, Meclis’i türbanla donatma cumhuriyeti. Dindar ve kindar gençler yetiştirmeyi amaçlayan bir cumhuriyet. Fizik değil metafiziğe öncelik veren bir cumhuriyet. Bilimi, Darwin’i, büyük patlamayı, operayı, baleyi, heykeli reddeden cumhuriyet. Düzmece, uyduruk, üretilmiş sahte delillerle yurtseverleri hapiste tutma cumhuriyeti. Emperyalizmi ve onun desteklediği irticanın varlığını inkâr etme cumhuriyeti. Basını, işadamlarını baskı altında tutma ve tehdit etme cumhuriyeti. Allah ile aldatma ve halkı sorgulanmaz inançlarla, dogmalarla uyutma cumhuriyeti. Örtünmeyen kadınları fahişe, müziği ve onun içindeki kadın sesini günah sayma özgürlüğü cumhuriyeti. Laikliği karalayan, bilimi dışlayan, tesettürü savunan, kadını erkeğe hizmet etme, çocuk bakma görevine layık gören profesörleri barındıran ve yönetim görevi veren üniversiteler cumhuriyeti. Eğitimde imam hatip okullarına öncelik veren felsefeyi dışlayan cumhuriyet. Yandaşlara ekonomik olanaklar sağlayan, muhalifleri hain, bozguncu, çapulcu ilan eden cumhuriyet. 1923’te Atatürk’ün öncülüğünde Anadolu’da yaşayan çeşitli etnik gruplardan oluşan ve emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını veren Türk milletinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 90’ıncı yıl bayramı kutlu olsun. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY T.C. DENİZLİ 7. İCRA DAİRESİ 2013/5615 ESAS KAMBİYO SENETLERİ ÖZGÜ HACİZ YOLU İLE YAPILACAK TAKİPTE ÖDEME EMRİ İLANEN TEBLİĞİ ALACAKLI: TÜRK EKONOMİ BANKASI A.Ş. VEKİLİ Av. SERHAT OĞUZ DEMİRCİ Valilik karşısı Mesutbey işh. k: 4/35 DENİZLİ BORÇLU: 1 SELMAN BOZA T.C. N: 23923643024 Sait oğlu 1968 d.lu Akçeşme Mah. Değirmen Cad No: 4 DENİZLİ 2 FATMA BOZA Ahmet kızı 239114643470 T.C. nolu Pelitlibağ Mah. İstiklal Cad No: 115/21 DENİZLİ BORÇ MİKTARI: 12.750,00 TL asıl alacak, 54,54 TL İşlemiş reeskont kredi faizi, 38,25 TL komisyon alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek % 13,75 faizi, %5 gider vergisi icra masrafı avukatlık ücreti ile birlikte tahsili talebidir. BORCUN SEBEBİ: 07/08/2013 VADE TARİHLİ, 100.000,00 TL MİKTARLI 1 ADET SENETASLI TAKİP TARİHİ: 21/08/2013 Yukarıda adresinize çıkarılan ödeme emri bila tebliğ iade edilmiş olması üzerine zabıta araştırması yaptırılmış olup adreste tanınmadığınız ve bilinmediğinizden dolayı adresinizin meçhul kalması nedeni ile Tebliğat Kanunu’nun hükümleri dairesinde ödeme emrinin gazete ile ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla İşbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 10 gün içinde Ödemeniz, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğine haiz değilse 5 gün içinde icra mahkemesine şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait değilse 5 gün içinde ayrıca ve açıkça bir d ilekçe ile icra mahkemesine bildirmeniz aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz takip konusu alacağın %10’u oranında para cezası ile mahkum edileceğiniz borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki hakkında itirazınız varsa sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinde itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde; 10 gün içinde 74 maddeye itiraz edilip de reddedildiği takdirde ise üç gün içinde 75 maddeye göre mal beyanında bulunmanız bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursanız ayrıca hapisle cezalandırılacağınız hususunun ilanen tebliğine, ilan yayınlandıktan yasal süreye ilaveten ek 7 gün sonra borçlulara tebliğ edilmiş sayılayacağı ilanen tebliğ olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 64463) YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü. 2/ Nine... Tatlı sularda yaşayan bir balık. 3/ Rüşvet... Tavlada “üç” sayısı. 4/ Lantan elementinin simgesi... Aritmetik hesap yapmakta kullanılan, birçok devingen parça dizisiyle donatılmış düzenek. 5/ Hatay ilinde bir ırmak... Asya’da bir göl. 6/ Usandıracak kadar sık yinelenen söz. 7/ Yeşim Ustaoğlu’nun, 1995 İstanbul Film Festivali’nde birincilik ödülünü kazanan filmi... Bir ilimiz. 8/ Başlıca, temel niteliğinde olan... Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 9/ İğdiş edilmiş hayvan... Kurnaz, tecrübeli. SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Mardin iline 1 özgü, kadıner 2 kek karşılıklı oynanan bir 3 halk oyunu. 2/ 4 Oyunda cezalı 5 çocuk... Argo6 da, bilip bilmeden her konuya 7 atlayan kimse 8 ye verilen ad. 9 3/ Karşılıksız yarar sağlanan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yer ya da kimse... 1 T O P A L A N M Selenyum elemen 2 U Z A M R U M İ tinin simgesi. 4/ Bir 3 H A Y nota... Eski Türkler 4 M A L A K A N A N E T Y O de ölmüş ataların, ta5 Ğ Z O R A L I M pılan resim ve hey6 A K S E L İ S kelleri. 5/ İsyankâr... B A V H Birbirine yakın ada 7 N İ Ş B O R İ N A T A lar topluluğu. 6/ Yi 8 nelenen dize. 7/ Be 9 Ç E P İ Ç R EM lirti, nişan... Eski bir ağırlık ölçüsü birimi. 8/ Yalnızca l’e ve kendisine bölünebilen pozitif tamsayıya verilen ad... Tropikal Amerika’da yaşayan bir papağan. 9/ Yanağın alt kısmı... Yavru yapmaya alışkın kümes hayvanları için kullanılan sözcük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle