19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 23 Ethem Sarısülük davasında mahkemeden çıkanlar polisin saldırısına uğradı Adalet arayana gaz SİNAN TARTANOĞLU Cumhuriyet Ne Demek? Bayraklarla süslenmiş caddeyi gören küçük kız çocuğu sordu: “Anne cumhuriyet ne demek?” Anne bir süre düşündü, “Bir zamanlar” diye söze başladı: “...bu ülke çok yoksuldu, insanların yiyecek ekmekleri yoktu. Yapılar yapmak, güzel evlerde oturmak bir hayaldi. Çivi bile yoktu. Ve Cumhuriyet kuruldu. O günden sonra, çivi bile yapamayan bu ülkede, fabrikalar kuruldu. Şekerimiz yoktu, şeker fabrikaları sayesinde beyaz şekeri gördük. Bir yerden bir yere gitmek çok zordu, demiryolları yapıldı, kentler birbirine bağlardı. O günden beri insanlar hasta olmaktan korkmaz oldular. Yolları vardı artık, hastalar hastanelere yetişebileceklerdi. Yaşayacaklardı. Ülkenin doktoru, mimarı, mühendisi yoktu. Ama insanlar coşkulu bir eğitim seferberliğiyle bu işin üstesinden gelmeye başladılar. Köy Enstitüleri kuruldu. İnsanlar birlikte üretip kardeşçe paylaşmanın kaderleri olduğunu gördüler. En güzel türküleri söyleyip, en güzel sularda kadınerkek birlikte yüzmeye başladılar. En önemlisi insanlar yaşadıkları ülkenin, dünyanın en güzel, en muhteşem ülkesi olduğunu öğrenmeye başladılar. Bu ülkenin denizlerinde balıkların bin bir türü, dağlarında çiçeklerin, otların en gizemlisi, en enderinin bulunduğunu öğrendiler. Ülkeyi kaplayan lav topraklarının, en verimli topraklar olduğunu, bir ekersen bin biçeceklerini bildiler. Kendilerine güvenleri arttı. Kadınlar ‘Biz de varız!’ dediler. Mühendis oldular, doktor oldular, öğretmen oldular. Dağ başlarına gidip, lamba ışığında kendi hikâyelerini yazdılar. Doktorlar, ülkede kol gezen, verem, sıtma gibi ölümcül hastalıkların kökünü kurutmak için, saman yataklarda yatıp, kör lamba ışığında ameliyat yaptılar. Arkeologlar, ülkede yaşamış olan 42 uygarlığın görkemli yapıtlarını ortaya çıkarmak için, gecelerini gündüzlerine kattılar. Eski eser kaçakçılarına ‘Yeter artık durun!’ dediler. Fabrikalar gelişmeye başladı. İşçiler, yepyeni bir ülke kurmanın iştahasıyla makinelere yüklendiler. Fazla mesai akıllarının ucuna bile gelmedi. Onlar gencecik bir Cumhuriyet kuruyorlardı. Bu Cumhuriyet onlarındı, onların kol gücüyle, onların akıl gücüyle yükselecekti. Öğretmenler dur durak bilmediler. Bildikleri her şeyi öğrencilerine öğretmek için insanüstü bir çaba harcadılar. O küçücük öğrenciler, bu Cumhuriyetin geleceğiydi, bu Cumhuriyetin bağımsızlık gülleriydi. Öğretmenler en çok ‘bağımsızlık’ sözünü dillerinden düşürmediler. Bu ülkenin öyle çok türküsü, öyle çok efsanesi vardı ki, müzisyenler, yollara düştüler. Gördükleri her çeşme başında, her dağ doruğunda insanlara kendi türkülerini söylettiler. Bunları derlediler ve dünyanın en çeşitli folklorunu ortaya çıkardılar. Binlerce türkü, şarkı arşivlere girdi. Ülke hikâyelerle doluydu. Acılı, neşeli ama insanlara dair hikâyelerle. Şairler kolları sıvayıp, en güzel betimlemelerle bu coğrafyanın insanlarını anlatmaya başladılar. Hikâyeciler, bir dağ doruklarından dem vurdular, bir kentlerin varoşlarından. Romanlar yazıldı, filmler çevrildi ve hepsinin tek bir amacı vardı, insanlarımıza insanlarımızı anlatmak. Böylece Çukurova’daki pamuk işçisini de tanıdık, Kürt köylerindeki Türkçe bilmeyen anaları da. En çok da kendimizi öğrendik. Gücümüzü gördük ve hep birlikte dünyanın en güzel bir ülkesinde yaşamanın keyfine vardık. Sana şöyle diyebilirim çocuğum, Cumhuriyet olmasaydı, belki de sen en güzel şarkılarını söyleyip, bu coşkuyu asla yaşayamayacaktın.” Kadın, kızının yüzüne baktı. Kızın yüzü aydınlanmıştı, sonra koşarak kalabalığa karıştı. Cumhuriyet kalabalığına. ANKARA Gezi Parkı olaylarında başından vurularak yaşamını yitiren Ethem Sarısülük için görülen dava sürerken adliye sarayı kapısında binlerce öğrenci ve işçi toplandı, ancak yine polis müdahalesi ile karşılaşıldı. Adliye önünü gaza boğan çevik kuvvet, mahkemeden çıkan Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük, ağabeyi Mustafa Sarısülük ve avukatlarını gaza boğdu. Anne Sarısülük, gaz bulutu içinde “Beni yıldırmayacaklar, oğlumun öcünü alacağım” dedi. Basınçlı su ile engelli bir kadının tekerlekli sandalyesinden düştüğü görüldü. 3’ü ağır olmak üzere 10 kişi yaralanırken 28 kişi gözaltına alındı. Ankara’daki Gezi Parkı protestolarının birinci gününde Ethem Sarısülük’ün polis kurşunu ile öldürülmesi olayı için açılan davanın ikinci duruşması olaylı bitti. Binlerce işçi ve öğrenci, duruşmanın başladığı saatlerde Adliye Sarayı’nın C Kapısı önünde buluştu. İşçi ve öğrenci örgütlerinin liderleri duruşma boyunca açıklama yaptılar. Ankara Platformu adına açıklama yapan Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Selçuk Atalay, “Ağaca ve insanlığa kurşun sıkıyorlar. Hayata saldırıyorlar. Elindeki polis teşkilatı için ‘Verdiysem emri ben verdim’ diyen, katledilen, yaralanan direnişçiler için akla ziyan tanımlamalar yapan bir başbakan var” dedi. Sanık polis Ahmet Şahbaz’ın ilk duruşmaya perukla gelmesine gönderme yapan Atalay, “İktidar saklanıyor. AKP peruklar altında caniliğini saklamaya çalışıyor. Başbakan Boğaziçi Üniversitesi’ne giremeyen çocuklarından bahsediyor. Ethem şu an toprak altında. Bu halka savaş mı açtın. Ethem’in mezarının üzeri açık. Susmayacağız. Susarsak ne adalet, ne insanlık kalacak” diye konuştu. Şahbaz’ın tutuksuz yargılanmasına karar verilmesinin ardından dışarıda bekleyen kalabalık, mahkeme salonuna yürümek istedi. Eylemcilerin ellerindeki bayrak sopaları ile C Kapısı’nın camlarına vurması ile çıkan arbedede kapı ve kapının camları kırıldı. Bunu gören çevik kuvvet, adliye önünde yapılan eylemin kanunsuz olduğunu ve dağılmaları gerektiği yönünde anons yaptı. Yapılan iki anonsun ardından mahkeme kapısı önünde bekleyen TOMA eylemcilere su sıkmaya başladı. Eylemcilerin kaçışmasına karşın, su ile yetinmeyen polis onlarca gaz bombası atmayı da ihmal etmedi. Polis, adliye önünde beklenirken açıklamaların yapıldığı DİSK Genel İş’e ait ‘Mezarın üstü açık’ dahale etmekte gecikmesi dikkat çekti. Olaylar adliyenin C kapısından, ana Ağabey Mustafa Sarısülük’ün verdiği bilgiye göre öğrenkapının bulunci Seçil Işıl, müdahale sırasında korkuluklardan atlamaya çalışırken yaralandı. Genital bölgesinde yırtık oluşan Işıl, Başkent duğu Atatürk Hastanesi’nde ameliyata alındı. Ayrıca yine öğrenci Derya GökBulvarı’na sıççe Türk’ün bileğine gaz bombası isabet etti, Pınar Ünal da ağır radı. Bu sırada yaralandı. Ağır yaralananların dışında 7 kişi daha yaralandı. Sarısülük’ün annesi ve karanons aracının içine camı kırarak gaz bomdeşlerinin de bası attı. Aracın içindeki eylemciler içe aralarında bulunduğu grup mahkeme ride baygınlık geçirdi. Grubun dışarıdaki salonundan çıktı. Polis, adliyenin meryoğun gaz bombası nedeniyle dışarı da çı divenlerinde polisin sert müdahalesine kamadıkları görüldü. tepki gösteren aileye de gaz bombası attı. İçeride adalet arayan aile, yoğun gaz ngelliyi düşürdüler bombasından etkilendi. Anne Sayfi SarıSert müdahale sırasında engelli bir kadı sülük, duman altında, “Beni yıldırmayanın basınçlı suyun etkisiyle tekerlekli san caklar, oğlumun öcünü alacağım” dedalyesinden düşerek TOMA sularının içi di. Ortaya çıkan manzaraya, avukatlar ve ne yığıldığı görüldü. Müdahale öncesinde adliyedeki yurttaşlar tepki gösterdi. Yine polislerle birlikte bekleyen iki ambulan müdahale sırasında Atatürk Bulvarı üzesın, yere yığılan çok sayıda yurttaşa mü rinde bekleyen bir trafik polisi aracının 10 YARALI VAR da parçalandığı görüldü. Sıhhiye’nin arka caddelerine kadar eylemcileri takip eden polis, yaklaşık 20 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar gözaltı aracı gelene kadar polis koridoru içinde bekletildi. Bu sırada bir çevik kuvvet polisinin gözaltındaki eylemciye, “Her yer ODTÜ ha? 6 Kasım’da da YÖK var şimdi değil mi? Oraya da orman yapın siz. Kaç ağaç diktin sen” dediği görüldü. Gözaltına alınanlardan birinin 18 yaşından küçük olduğu öğrenildi. Müdahalenin ardından Adliye önünde eylem yapanlar Kızılay Güvenpark’ta toplandı. Burada açıklama yapan Kazım Bayraktar, “Başbakan ‘Polisimizi yedirtmeyiz’ dedi, katil polis mahkemeye bile getirilmiyor. Mahkeme üyelerine ‘Başbakan’ın talimatları altında eziliyorsunuz’ dedik. Adalet artık mahkeme salonlarında değil, Türkiye halklarının vicdanlarındadır. O adalet sokaklarda tecelli edecektir” dedi. ‘Adalet sokaklarda’ E Şahbaz’a telekonferans kıyağı ALİCAN ULUDAĞ ETHEM SARISÜLÜK DAVASININ İKİNCİ DURUŞMASI HUKUK SKANDALLARINA SAHNE OLDU ANKARA Gezi eylemleri sırasında Kızılay’da Ethem Sarısülük ’ü vurarak öldürmekten sanık Ahmet Şahbaz’ın yargılandığı davanın ikinci duruşması da çıkan olaylar ve yaşanan hukuk skandallarına sahne oldu. Şanlıurfa’ya atanan polis Şahbaz duruşmaya gelmezken, mahkeme sanığın tutuklanması talebini reddetti ve ifadesinin telekonferans yoluyla Urfa’dan alınmasına karar verdi. Bu karar adliyenin içinde ve dışında tepkiye neden oldu. Sarısülük ailesi karar karşısında “Adalet nerede” diye sorarken, avukat Murat Yılmaz, artık bu yargılamanın polisi aklamaya doğru gittiğini vurguladı. Polis Şahbaz’ın yargılandığı dava nın 2. duruşması Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya sabah saatlerinde gelen avukatlar, jandarmanın salonda özel eğitimli köpekle bomba aramasına tanık oldu. Buna, müşteki avukatı Murat Yılmaz, “Bombayı kim koyacak, böyle şey olur mu” diye tepki gösterdi. Jandarmaların avukatlara kimlik tespiti yapmak istemesini eleştiren Yılmaz, başkana dönerek “Bu jandarma değil yarbay, Genelkurmay Başkanı olsa bile bana kimlik soramaz. Eğer avukat olarak bize kimlik sorma hakkı varsa ben de onlara, hatta size kimlik sorarım” dedi. Aramanın ardından salona Ethem’in annesi Sayfi, kardeşleri Cem, Mustafa ve SALON KARIŞTI Ethem’in annesi de gaza maruz kaldı. Duruşmaya ara veren mahkeme, sanığın tutuklanması talebini kaçma ve delil karartma şüphesi olmadığı gerekçesiyle reddetti. Mahkeme, ayrıca sanığın savunmasının telekonferans yoluyla bulunduğu ilden alınmasına hükmetti. İzleyiciler, kararı alkış ve yuh sesleriyle protesto etti. İkrar Sarısülük, “Adalet nerede!” diye heyete bağırdı. Duruşmanın sonunda ise mahkeme sanığın savunmasının Urfa’da alınmasına yapılan itirazları reddetti. Reddi hâkim talebini değerlendiren heyet, mahkemenin adil yargılama yapamayacağı konusunda kendilerinde bir kuşku olmadığı gerekçesiyle davadan çekilme talebini reddetti. Duruşma, 2 Aralık’a ertelendi. Duruşmanın bitimiyle, salondakiler kararı sloganlarla protesto etti. İzleyiciler, “Ethem yoldaş ölümsüzdür”, “Hepimiz Ethem’iz, öldürmekle bitmeyiz”, “Ahmet Şahbaz ölümlüdür”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlarını attı. Sayfi Sarısülük, müşteki sıralarından kalkarak heyetin önüne kadar gitti ve “Bu mu sizin adaletiniz!” diye bağırdı. Bazı izleyiciler de sanık avukatlarına tepki gösterdi ve ayakkabı attı. İkrar Sarısülük giriş yaparken, aileyi savunmak üzere 220 avukat da duruşmadaki yerlerini aldı. Davanın geçen duruşmasında alınan karar gereği dünkü yargılama kapalı yapılacaktı. Dünkü duruşmada mübaşir, bu kapsamda sadece avukatların içeri girmesini, milletvekilleri dahil, diğer izleyicilerin ise dışarı çıkmasını istedi. Ancak kimse bu çağrıyı dikkate almadı ve salonu doldurdu. Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert ile Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz da duruşmaya gelenler arasındaydı. leri ise “Katılmak istiyoruz, sanıktan şikâyetçiyiz” dedi. Bu arada Başkan, duruşmadaki tüm ses ve görüntülerin kayıt altına alındığını söyledi. Müşteki avukatı Murat Yılmaz, sanığın savunmasının telekonferans yoluyla alınması talebine de tepki gösterdi. Tensip zaptında sanığın duruşmaya gelmemesi durumunda hakkında yakalama kararı çıkarılacağı uyarısında bulunulduğunu anımsatan Yılmaz, “Sanık geçen duruşmaya peruk, takma bıyık ve kaşla geldi. Kendi kimliğini dahi mahkemeden sakladı. Bu suçtur. Sanığın mutlaka duruşmaya getirtilmesi gerekir. Sonuçta burada adam öldürme suçu vardır. Yargılama yüz yüzelik ilkesine göre yapılmalıdır. Bizim ona sorularımız olmalıdır” dedi. Yılmaz, Şahbaz’ın duruşmaya gelmediği gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılması ve tutuklanmasını istedi. Ailenin bir diğer avukatı Kazım Bayraktar da bu davanın siyasi iktidar, polis ve yargının işbirliği içinde olduklarını söyledi. Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ Anne: Katilin suratını görmeye geldim Konuşmanın ardından bazı avukatlar, sanığın gelmediğini ve jandarmaların salonda durmasına gerek olmadığını bildirdi. Bunun üzerine anne Sayfi Sarısülük, ayağa kalktı ve mahkeme başkanına dönerek, “Ben katil polisin suratını görmek için buraya geldim. Senin yüzünü görmek için değil. Jandarmayı niye çağırdınız buraya!” diye tepki gösterdi. Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanığın tutuklanması talebinin reddine karar verilmesi yönünde mütalaada bulundu. İkrar Sarısülük, savcıya “Ne oldu başın mı ağrıdı?” diye tepki gösterdi. ‘Polis hedefte mi?’ Polis yerine jandarma Salon tamamen izleyicilerle dolarken duruşmayı CHP’li vekiller Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba, Hüseyin Aygün, Müslim Sarı, Aykut Erdoğdu, Aylin Nazlıaka, HDP’li Sebahat Tuncel, BDP’li Hasip Kaplan da izledi. Gezi eylemlerinde polis tarafından öldürülen Abdullah Duruşmanın başlamasının ardından Başkan İllez, sanık polisin avukatları aracığıyla dilekçe verdiği ve Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’ne atandığını, ifadesinin bu nedenle SEGBİS sistemi kullanılarak telekonferans yoluyla bulunduğu yerde alınmasını talep ettiğini bildirdi. İllez, ayrıca polisin terör örgütlerinin hedefinde olup olmadığının da tespitini istediğini kaydetti. Sarısülük ailesine dönen Mahkeme Başkanı, davaya katılıp katılmak istemedikleri ve şikâyetçi olup olmadıklarını sordu. Ethem’in annesi ve kardeş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Ankara’da Gezi Parkı direnişine destek gösterilerinde Ethem Sarısülük’ü öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz’ın avukatlığını AKP Altındağ Gençlik Kolları Başkanı Hüseyin Yelkovan’ın yapmasının “tesadüf olup olmadığını” sordu. Tanrıkulu, Şahbaz’ın avukatlığının AKP tarafından yapılmasının koruma sağlamaya yönelik olup olmadığını da sordu. Tanrıkulu, Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde şu sorulara yanıt aradı: “Ahmet Şahbaz’ın avukatlığını yapan Hüseyin Yelkovan AKP Altındağ Gençlik Kolları Başkanı ve Altındağ belediye başkan aday adayı değil midir? Yelkovan’ın bu kadar hassas bir davada avukat olarak görev yapması etik midir?” Şahbaz’ın AKP’li avukatı sorusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle