19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 2013 CUMARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA 9 Pınar Selek, Strasbourg’daki basın toplantısı öncesinde Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı Kıskançlık CUMHURİYET’İN dünkü manşeti şimdiye kadarkilerin en iyilerinden biriydi hiç kuşkusuz: “Oramiral aranıyor.” Ama hemen eklemeliyim ki, karşı sütunda Bekir’in başlığı da birinci sınıftı: “Aferin Ey Halkım…” ok, yine olmadı. İçine “virüs” atılmış öyle bir ülkedeyiz ki artık, ne tutsanız elinizde kalıyor, ne söyleseniz gırtlağınızda düğümlenip nefesinizi kesiyor. Sonucu bu olan bir işlem için bulunabilir tek sözcük; “günah!” Evet, günah işleyenlerin diliyle söylemek gerekirse, sırası geldiğinde onlar çarpılacak günahkârlığın cezalarına. Bu “marifet”in “aferin”ini ya da “lanet olsun”unu, onlara değil de ne kadar çaresiz, varlıksız ve eğitimsiz olursa olsun, halka mı yükleyeceğiz? O halk ki, kimilerince kınalı koyun gibi gözükse ve Nâzım Hikmet’in unutulmaz satırlarına benzer sıfatlarla sokulmuş olsa da özde o büyük başarıları ya da kötülükleri yapabilme gücünü ve fırsatını bir türlü bulamıyor, hatta en etkili silahı olan “oyu”nu bile demokrasi uğruna kendi bağrına saplayabilecek kadar bilinçsiz ve suçsuz. Kibritle oynarken ev ya da saray yakan çocuğu suçlayabilir, hatta azarlayıp dövebilir misiniz? olayısıyla kabahat, bu binbir kusurlu sistemi düzeltmeden savunup uygulayan, öven, sonuçlarından yararlanan, onu eleştirenleri her türlü çarpıtılmış bahaneyle israfsızca dışlayanlarda, işten çıkarıp ekmeğini çalanlarda, suçlayarak hapsedip özgürlüğünden edenlerde, hatta asarak canını alanlarda değil midir? Sistemi değiştirip daha hakça olabilmesi için ne yapabiliyorsanız “sevap” olan odur. Gerisi, ister istemez, şöyle ya da böyle, günah ya da sadakaya ve zaman kaybına girebiliyor. Öyle bir virüs atılmış ki siyasal ve sosyal düzenin içine, onurlu davranışlar bile ters sonuç verip haksızlıklara yol açabiliyor. Deniz Kuvvetleri’nin oramiralsiz kalışında da bir süre önce Balyoz davası dolayısıyla başka denizcilere yapılanların meslek onuruna zarar verdiğini ileri sürerek istifa etmiş bir başka oramiralin gururlu davranışından söz edilmekte. Yoksa, “denizin bitişi”ni yaratan uğursuzluğa bembeyaz üniformalı ve hep güzel eşli bahriye subaylarının fiyakasını kıskanma gibi çok gayri ciddi ama gerçeğe hayli yakın bir başka neden aramaya mı mecbur olacağız? ? Selek, “Daha Yargıtay süreci var. Bunun mücadelesini vereceğim” dedi. BAHADIR SELİM DİLEK ‘İlticayı düşünmüyorum’ Pınar Selek’in basın toplantısına çok sayıda dernek ve Fransa’daki Pınar Selek’le Dayanışma Komitesi, avukatları ve Almanya’daki Türkleri konu eden En Alttakiler kitabıyla ünlenen yazar Günter Wallraff da katıldı. Y Samast’la poz vermeye bozma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i katleden tetikçi Ogün Samast’a, Samsun’da yakalanmasının ardından götürüldüğü Emniyet’te Türk bayrağı ile poz verdiren iki polis hakkında verilen beraat kararını bozdu. Ogün Samast, Dink’i İstanbul’da öldürdükten sonra 20 Ocak 2007’de Samsun’da bir otobüste yakalanmıştı. Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülen Samast’ın, çay ocağında elinde Türk bayrağı ile fotoğrafı çekilmişti. Fotoğrafta yanında eski Samsun Asayiş Şube Müdürü Yakup Kurtaran ile bir de asker duruyordu. Yakup Kurtaran ve bir grup polis 5 Şubat 2007’de açığa alındı. Hakkında dava açılmasına gerek duyulmayan Kurtaran, bu yıl Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı’na getirilmişti. Bayrakla verilen poz nedeniyle dönemin Samsun Terörle Mücadele Müdür Vekili Metin Balta ve aynı şubeden Komiser İbrahim Fırat, “görevi kötüye kullanma ve gizliliği ihlal” suçlamasıyla yargılandı ve beraat etti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yapılanın suç olduğunu belirterek beraat kararını bozdu. D STRASBOURG Mısır Çarşısı’nda 15 yıl önce meydana gelen patlamayla ilgili davada, daha önce 2 kez beraat etmesine karşın önceki gün yapılan duruşmada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen ve hakkında yakalama kararı çıkarılan Sosyolog Pınar Selek, “Ben iltica etmek isteseydim, çok daha önceden beri edebilirdim” dedi. Selek dün, Strasbourg’da düzenlediği basın toplantısı öncesinde sorularımızı yanıtladı. Müebbet hapis ve hakkındaki yakalama kararını öğrendiğinde, “Annemin ölüm haberini öğrendiğimde hissettiklerimi hissettim” diyen Sosyolog Pınar Selek, “Mücadelemiz devam ediyor, şimdi Yargıtay süreci var. Ben kendimi, bu mücadele burada bitmiş gibi hissetmiyorum. Yorgunuz, çok acılıyım ama güçlüyüm” dedi.Türkiye’de hukuk güvencesi olmadığını vurgulayan Pınar Selek, “Şimdi bundan dolayı, herkes bu iş bitmiş gibi bakıyordu biraz önce burada. Ben de ‘hayır’ dedim, bu iş bitmiş gibi düşünmeyin. Tutuklama talebi filan gibi şeyler de gündeme geldi, iltica vesaire. Ben de dedim ki, şu anda düşünmemiz gereken bu değil, çünkü daha kesinleşmedi karar, daha Yargıtay’a geçmedi ve biz bu kesinleşinceye kadar, yolun sonuna kadar, mücadele edeceğiz dedim” diye konuştu. Sözlerini, “Ben bu işin Türkiye’de çözüleceğine inanıyorum dedim. Tekrar söyleyeyim, Yargıtay süreci şu anda bizim için önemli. Eli mizdeki her imkânı da kullanacağız bunun için” şeklinde sürdüren Selek, kendisine verilen desteği değerlendirirken de “Türkiye’deki destek de buradaki destek de her ikisi de heyecan verici... Bana çok büyük bir güç veriyor. O destek olmasa zaten ayakta kalmak, hatta yaşamak bile mümkün olma yabilirdi” görüşünü dile getirdi. Selek, “İltica meselesi konuşuluyor, Fransa’dan siyasi sığınma isteyecek misin?” yönündeki soruyu yanıtlarken de “Benim ağzımdan böyle bir şey çıkmadı, çünkü benim daha Türkiye’de yargılanma sürecim devam ediyor, daha Yargıtay süreci var. Mücadelesini vereceğim. Ben iltica etmek isteseydim, çok daha önceden edebilirdim, zaten kamuoyuna yansımış bir dava ve ben hiçbir zaman böyle bir şey yapmadım. Hatta Türkiye’ye geldim gittim de arada. Ben Türkiye’ye gitmek için her şeyi yapıyorum, bütün mücadelem bu” diye konuştu. Ergenekon davası avukatları süreçle ilgili açıklama yaptı Hâkimlere suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Ergenekon davası avukatları, tarafsızlıklarını ve bağımsızlıklarını tamamen yitirdikleri, yasalara aykırı davrandıkları, maddi gerçeğe ulaşmak için savunma delillerinin toplanmasını kasıtlı olarak engelledikleri iddiasıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hâkimler Sedat Sami Haşıloğlu, Hüsnü Çalmuk, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu ve Nihat Topal hakkında suç duyurusunda bulundular. Ergenekon davası avukatları, dün dava süreciyle ilgili Taksim Point Otel’de basın toplantısı düzenledi. Avukatlar tarafından hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ve emekli orgeneral Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon davasının son duruşmasında “iflasını kamuoyuna ilan ettiğini” söyledi. 23 dava dosyasını birleştiren 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “klasör sayısı 2538’e ulaştı” gerekçesiyle, tanık dinlenmemesine karar verdiğini anımsatan Sezer, “Her sanığa, bir savunma tanığının bile düşmediği yargılamada, mahkeme ‘yeterince tanık dinlenildiğine’ nasıl karar vermiştir? Mahkeme bu davanın başından itibaren siyasi baskı altında hareket etmektedir ve önceden sipariş edilmiş peşin hükmü kamuoyuna bir an önce açıklama gayreti içerisindedir” diye konuştu. KESK’lilere özgürlük istediler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KESK Ankara Şubeleri Platformu, tutuklu KESK üyelerinin serbest bırakılmasını istedi. Güvenpark’ta toplanan KESK üyeleri, Adalet Bakanlığı’na yürüdü. KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Kahraman, 68 KESK’linin tutuksuz yargılanmasının bir hak olduğunu söyledi. Kahraman, tutuklu KESK’lilerin karne alan çocuklarının heyecanını da paylaşamayacaklarına dikkat çekti. Cüppede ‘cep’ olmaması kamu hizmeti yapıldığını, ‘düğme’ olmaması bağımsızlığı anlatıyor Avukatlar neden cüppe giyer? HAKAN DİRİK İZMİR Avukatlar neden cüppe giyer?.. AKP hükümetinin üye yapısını değiştirdiği Danıştay, dini simgelerle duruşmalara girmelerinin önünü açınca bunun pek önemi kalmadı, ama hukukçulara göre o cüppeler “cepsiz” oluşlarıyla kamu hizmeti yapıldığını, “düğmesiz” oluşlarıyla bağımsız olduklarını, kimsenin önünde eğilmelerine gerek olmadığını anlatıyor. Peki şimdi başlarındaki türban neyi anlatacak?.. Avukatlar, baro başkanları, Danıştay’ın türban kararını “yandaş hukukun yaşama geçmesi” olarak değerlendiriyor. Danıştay 8. Dairesi’nin, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarının 20. maddesinde yer alan “başı açık” ibaresinin yürütmesini durdurmasına ilişkin kararını yorumlayan İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Ercan Demir, mahkemelerdeki kıyafetlerle savunma, savcı ile yargıcın siyasi ve dini simgelerden arındırıldığını söyledi. Demir, “Cüppe ve peruk gibi sembollere bu nedenle ihtiyaç duyulmuştur. Yargılama faaliyeti sırasında türban takılması, bu sembolize edilen durumu farklılaştırır. Avukatın türbanlı olması ile savcının veya TÜRBANLA DURUŞMAYA GİRDİ İstanbul Haber Servisi Danıştay 8’inci Dairesi’nin, avukatların “başları açık” görev yapacaklarına dair düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının ardından avukatlar duruşmalara türbanla girmeye başladı. Avukat Şule Dağlı Gökkılıç’ın, Kadıköy Adliyesi’ndeki Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya türbanlı olarak katılması ise hâkim tarafından baroya bildirilmek üzere tutanağa geçirildi. Danıştay kararının ardından Kadıköy Adliyesi’nde Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen “hakaret” davasına türbanlı olarak giren avukat Gökkılıç, hâkimin “Duruşmaya bu şekilde mi gireceksiniz?” diye sorması üzerine söz konusu kararı anımsattı. Hâkim de kararın kendisine ulaşmadığını belirterek, avukatın duruşmaya türbanlı olarak katılmasını tutanağa geçirdi. Gökkılıç türbanlı olarak avukatlık görevini yaptı. Mahkemenin tutanağı İstanbul Barosu’na göndereceği, gerek duyulursa avukat hakkında işlem ya da kınama cezası verebileceği belirtildi. yargıcın türbanlı olması arasında büyük fark yok. Bu kararla adalet türban takmış oluyor” dedi. Eski İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan, “başı açık” ifadesinin iptaliyle yalnızca türbanın değil, fes, takke gibi dini simgelerin de önünün açılabileceği uyarısında bulundu. Özkan, “Danıştay’ın kararı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin türbanın kamusal alanda dini bir siyasi simge olarak kullanılmasını önleyen kararlarına temelden aykırıdır. Şayet karar Danıştay Genel Kurulu tarafından kaldırılmazsa, pek yakın bir zamanda avukatların yanı sıra hâkim ve savcılar da türban, fes, takke gibi dinsel siyasi simge içeren giysilerle adliyelerde boy gösterebilecektir. Bunun sınırı yok” dedi. ACI KAYBIMIZ Naciye Efe ve Hüseyin Cahit Efe’nin oğlu, Huri Özdoğan’ın kardeşi, Peri Efe’nin ağabeyi, Deniz Özdoğan’ın dayısı, Avusturya Lisesi 19711972 dönemi mezunlarından, turizm rehberi ve yayıncı Ahmet Efe’yi kaybettik. Cenazesi 27 Ocak Cumartesi günü öğle vaktinde Zincirlikuyu Mezarlığı Camiisi’nden kaldırılacaktır. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle